27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER Yoğun bakımdaki Berkin hastaneden çıkarılmak istendi. Tepkiler üzerine geri adım atıldı Bu nasıl vicdansızlık 5 YILDA 10 POLİSTEN 9’UNA VERİLDİ SİBEL BAHÇETEPE Ödül aldıkça şiddeti artırıyor MAHMUT LICALI ANKARA Gezi Direnişi sırasında kullanılan orantısız güç nedeniyle binlerce kişinin yaralanmasına neden olmasına karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Destan yazdılar” diyerek sahip çıktığı Emniyet teşkilatına son 5 yılda verilen ödüllerde de “destan yazıldığı” ortaya çıktı. Emniyet teşkilatında polis olarak görev yapan yaklaşık 280 bin personel bulunurken, son 5 yıl içinde personel sayısının yaklaşık 2.5 katı kadar para mükafatı dağıtıldı. Olağanüstü durumlarda “yaşamlarını ortaya koyarak büyük yararlılık göstermek” ve “yüksek hizmette bulunmak” koşuluyla verilen maaş taltifi Emniyet teşkilatında işçi ve sözleşmeler dışında personelin yüzde 91’ine dağıtıldı. MHP Mersin Milletvekili Ali Öz’ün soru önergesini yanıtlayan İçişleri Bakanı Muammer Güler, Emniyet teşkilatındaki personele yönelik ödüllendirmeler hakkında bilgi verdi. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 20082012 arasında 684 bin 676 personel maaş taltifi ile ödüllendirildi. 280 bin polisin bulunduğu Emniyet teşkilatında 5 yılda yaklaşık 685 bin ödül dağıtılması dikkat çekerken 5 yıl içinde ortalama bir polis başına yaklaşık 2.5 kez maaşın 2 katı ile 24 katı arasında değişen maaş ödülü verildi. Bakanlığın verilerine göre Emniyet Genel Müdürlüğü’nde işçi ve sözleşmeli personel hariç görevli diğer personelin yüzde 91’i maaş taltif ile ödüllendirildi. Buna göre de her 10 polisten 9’u son 5 yılda maaş ödülü almış oldu. Polisin ödülde destan yazdığı 20082012 döneminde pek çok kişi orantısız şiddet kurbanı oldu. 20082012 döneminde 100’ün üzerinde kişi polis şiddeti dolayısıyla yaşamını kaybetti. Ankara’da direnen Tekel işçileri başta olmak üzere çok sayıda direniş olayında polis tarafından orantısız güç kullanıldı. Engin Çeber, Şerzan Kurt, Metin Lokumcu, 10 yaşındaki D.B.’nin ölümleri 5 yıllık dönemdeki kamuoyunda çok tartışılmıştı. Okmeydanı’nda Gezi Direnişi sırasında polisin müdahalesi ile yaralanarak komaya giren ve 70 gündür yaşam mücadelesi veren 14 yaşındaki Berkin E., hastane yönetimi tarafından taburcu edilmek istendi. Olayın sosyal medyada duyurulması üzerine İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu, CHP il yöneticileri ve çok sayıda yurttaş hastaneye giderek tepki gösterdi. Kamuoyunun hassasiyeti üzerine Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlüğü ve Hastane Başhekimliği “Tedavisi sürüyor. Hastaneden çıkarılması söz konusu değil” şeklinde açıklama yapmak zorunda kaldı. Ankara’daki Gezi eylemleri sırasında polis tarafından öldürülen Ethem Sarısülük’ün ağabeyi Mustafa Sarısülük ve Berkin’in kız kardeşinin sosyal medyadaki mesajları üzerine hastane yönetimi ve Sağlık Bakanlığı’na Twitter’dan tepki mesajı yağdı. Hastane bahçesinde toplanma çağrı ‘Korkma Berkin buradayız!’ H alk Cephesi üyeleri, Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin doğrudan attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan ve komaya giren 16 yaşındaki B. E.’yi yaralayanların yakalanması talebiyle dün oturma eylemi yaptı. Berkin E. tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma hastanesi önünde yarım saatlik oturma eylemi yapan üyeler, “Berkin’i vuranlar cezalandırılsın” pankartı açtı. Öte yandan Berkin için 27 Ağustos Salı günü Okmeydanı’nda vurulduğu yerde saat 19.00’da toplanılarak bir etkinlik yapılacağı belirtildi. Bencillik Bir Kişilik Bozukluğudur Son birkaç haftada sanat ve kültür alanını da ilgilendiren birkaç söyleşi, bencilliğin nasıl bir kişilik bozukluğu olabileceğini gözler önüne seriyor. Bu öyle bir kişilik bozulmasıdır ki insanı iftiraya, yalana, ihanete bile sürükler. Toplumsal yaşamımızın geçmişinde, yola devrimci olarak çıkıp, kariyerini ihbarcı ve sonuçta emniyet görevlisi olarak tamamlamış kişiler vardır. Bu gibiler kendi arkadaşları ve sonraki kuşaklarca alay edilerek ve lanetlenerek anımsanır. Benmerkezciliğin yaygın olduğu sanatkültür dünyasında da bu türden örneklere rastlanır. Sözünü ettiğim söyleşilerden ilki “Sanat Camiasındaki Ergenekon’a Artık Uyanın” başlığı ile 13.08.2013’te “Star Magazin”de yayımlandı. Söyleşinin bütününü ve burada adını anmak istemediğim sinema yönetmeninin kimliğini merak edenler söz konusu gazeteden bulup öğrenirler. “Yöntem olarak yirmili yaşlarımdan beri hep kendimi olayların dışında tutarım” derken bireyci kimliğini açığa vuran bu sanatçı, nedense dışında kalmak istemediği Gezi olayları sırasında sanat çevrelerince dışlanıp eleştirilmesine belli ki çok içerlemiş. Ancak bir ihbarcının söyleyebileceği şu sözler dökülüyor ağzından: “…son iki yıldır sürekli uyarıyoruz hükümeti. ‘Sanat camiası içindeki Ergenekon uzantılarına’ artık uyanın diye.(…) Hükümete de kızgınım bu yüzden, çünkü yıllarca bunun araştırılmasını istedik. Sadece askerler mi? Ergenekon’un sivil uzantıları var. Sanat ve kültür dünyasında da yok mu?” Bir sanatçının ağzından çıktığına inanılması güç bu sözleri, belli ki hasım olarak gördüğü, rahatsızlık duyduğu kişi ve çevrelere saldırıları, hakaretleri izliyor. Doğrusunu söylemek gerekirse (kuşkusuz benim eksikliğimdir) herhangi bir filmini görmediğim, zaten adını ilk kez bu vesile ile duyduğum bu yönetmen, sözlerinin sadece içeriğiyle değil, dağınık bir kişiliği ele veren söyleyiş biçimiyle de, bana Ergenekon ihbarcısı “haham” Tuncay Güney “tipoloji”sini çağrıştırdı… Söz konusu kişi aynı söyleşide sanat dünyasındaki ihbarcılığıyla da yetinmiyor ve birilerini hükümete ihbar etme alışkanlığını Koç Vakfı’na kadar uzatıyor… Güya bu Vakıf, bu kişinin bir “video yerleştirme” sergisine maddi destek sağlayacakken, bir TV konuşmasında “AKP’yi yeterince eleştirmediği”nden ötürü desteğini geri çekmiş… Bu sözler de bana, bencilliğin kan kardeşi (kankası!) sayabileceğimiz çıkarcılığın insanı ne ölçüde alçaltabileceğinin örneği gibi göründü… HHH Son günlerde Nobel ödüllü yazarımızla da birkaç söyleşi yayımlandı. Belli ki, zaten kendisi de söylüyor, yeni bir kitabının, daha doğrusu eski kitaplarının yeni biçimlerde pazarlanmasının hazırlığı yapılmakta. Bu anlaşılır bir şeydir. Bir endüstri dalı olan yayın dünyasında da piyasa kuralları işleyecektir… Söz konusu yazarımızın başarısının küçümsenemeyecek bir bölümünü bu işleri iyi bilmesine borçlu olduğunda kuşku yok. Bu söyleşilerden görebildiğim birinde, kendisine ilişkin ya da genel olarak söyledikleri, okur için ilginç olabilir. Ergenekon davası üzerine söyledikleri ise bu yazının başlığını haklı çıkaracak nitelikteydi… Kendisinin bu ve benzer konulardaki görüşleri biliniyor. Fakat bu kez dikkat çeken, rahatlamış tavrı, yanı sıra da alttan alta duyumsanan “timsah gözyaşları”ydı… “Ergenekoncuların (kimlerse onlar) hapiste olmasına” üzülüyormuş… Ama sanırsınız ki bu dava ve benzerleri ona ve “onun gibilere” karşı “tehditler azalsın”, “kampanyalar sona ersin” diye açılmış... Şimdi artık sorun kalmamış… Kendi sözleriyle: “Zaten artık dava da yok çok şükür.” Gerçi yine koruması varmış ama “Ergenekon davasından beri sokakta gazeteci, yazar öldürülmüyor, mahkeme kapılarında kimseye saldırılmıyor”muş… Özetle, kahramanımızın (Tanrı korusun!) bir saldırıya uğrama, cezaevine düşme olasılığı ortadan kalkmış… HHH Bencillik ve yol arkadaşı çıkarcılık gerçekten de bir kişilik bozukluğudur. Görme yetinizi kaybettirir, insanlığınızı alçaltır… Yetenekli bir sanatçı da olsanız, yeteneğinizi yerlerde süründürür… sı yapılması üzerine yurttaşlar ve CHP’li vekiller hastaneye geldi. oğun bakımdan ev gönderilir mi?’ Ailenin avukatı Evrim Deniz Karatana, “Yoğun bakım doktoru karşı çıkmasına karşın hastane yönetimi taburcu edilsin diyor. Bir hasta normal servise alınma ‘Y dan nasıl eve gönderilmek istenir?” diye sitem etti. Baba Sami E. ise oğlunun hastaneden taburcu edilmek istendiğini doğrulayarak “Hastane yönetimi, çocuğumun bakıma muhtaç bir hasta olduğu ve aileden bir iki kişinin 10 gün kadar eğitim alıp evde bakılması gerektiği, bunun ardından taburcu edileceğini söyledi” diye açıklama yap tı. Baba Sami E., daha sonra CHP’li heyet ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Çerkezoğlu ile hastane başhekimi Doç. Hakan Güven’le görüştü. Görüşmenin ardından baba Sami E. “Başhekim yanlış bir anlaşılma olduğunu, bunun düzeltildiğini söyledi” dedi. Dayı Kenan Düzen de, “Yanlış anlaşılma falan olmadı” diye tepki gösterdi. CHP’den ‘Korkmaz’ı arkadaşları dövmüş olabilir’ diyen Tuna’ya tepki: Valiyi görevden alın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gezi olayları sırasında eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve geçirdiği beyin kanaması sonucu yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın dövülme anını gösteren ve Jandarma laboratuvarında kurtarılan kaydın ortaya çıkmasının ardından gözler, “Arkadaşları tarafından dövülmüş olabilir” diyen Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın tavrına çevrildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Sezgin Tanrıkulu, Tuna’nın kamuoyu vicdanında “mahkum” olduğunu belirterek istifaya çağırdı. Korkmaz’ın dövülme anına ilişkin ortaya çıkan görüntülere, CHP’den “istifa et” çağrısı geldi. Tanrıkulu, siyasi etik ve insan haklarına saygısı varsa Eskişehir Valisi’nin de Emniyet Müdürü’nün de görevden çekilmeleri gerektiğini söyledi. Mahkumiyetlerin illa “yargı kararıyla” olmayacağını belirten Tanrıkulu, “En büyük mahkumiyet insanların vicdanında olmasıdır. Eskişehir Valisi’nin Korkmaz’ın ölümüne yol açan olayla ilgili yaptığı gerek ilk açıklamaları gerekse olayın oluş biçimiyle ilgili açıklamaları kamuoyu unutmamıştır. Ortaya çıkan görüntülere bakıldığında ise Vali, kamuoyu vicdanında ebediyyen mahkumiyet almıştır” görüşünü dile getirdi. Bakanlığın ise ne emniyet müdürü ne de vali hakkında başlattığı bir soruşturmanın olmadığına da dikkat çeken Tanrıkulu, “Zaten hükümetten böyle bir yaklaşım beklemek de mümkün değil. Ama kamu görevlilerinin refleksinin bir işleme, İçişleri Bakanı’nın tasarrufuna bağlı olmadan olması gerekiyor. Ama bürokrasi geleneğinde maalesef böyle bir şey yok, çünkü artık mağdurun kimliği ile failin kimliği önem kazanıyor. Mağdur muhalifse fail serbest kalıyor” dedi. BAKANLIKTAN ŞAŞKINLIK YARATAN AÇIKLAMA ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanlığı, Gezi Direnişi’nde Eskişehir’de polisten kaçarken bazı kişilerin dövmesiyle günlerce komada kaldıktan sonra yaşamını yitiren 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’la ilgili delillerin karartılmasının söz konusu olmadığını bildirdi. Bazı AKP’li bakan ve vekillerin bile tepkisini çeken görüntülere rağmen İçişleri Bakanlığı’nın “Delillerin karartılması söz konusu değil” açıklaması şaşkınlık yarattı. Açıklamada, söz konusu olayın aydınlatılması ve tüm sorumluların bulunması için bakanlık birimleri tarafından, adli makamlar ile koordineli bir şekilde gerekli çalışmaların titizlikle yürütüldüğü ve olaya ilişkin tüm delillerin toplandığı, adli makamlara teslim edildiği belirtilerek, “Halen biri polis memuru olmak üzere 4 kişinin tutuklu ve üç polis memurunun ise tutuksuz olarak yargılanmaları devam etmektedir” denildi. Polis şiddetine 100 ölüm ADALET YÜRÜYÜŞÇÜSÜ GENÇLER 12 kişiye yaka paça gözaltı ‘Zafer direnişin çocuğudur’ İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı eylemleri sırasında yaşamını yitirenler için adalet talebiyle Antalya’dan yola çıkan Adalet Yürüşçüleri, hafta sonu Gezi Parkı’na gitmek isterken Gümüşsuyu’nda uğradıkları polis şiddetini protesto etti. Çok sayıda yurttaşın da destek verdiği Adalet Yürüyüşçüleri, “Adalet yürüyüşümüz sürecek. Tarihi daha sonra açıklayacağımız bir günde Gezi Parkı’na gideceğiz. Direnmeye devam edeceğiz çünkü biliyoruz ki zafer direnişin çocuğudur” dedi. Galatasaray Lisesi önünde toplanan çok sayıda yurttaş “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganlarını attı. Bir aylık yürüyüşün ardından İstanbul’a ulaşan Adalet Yürüyüşçüleri adına açıklama yapan Kadir Canbek, polisin sert müdahalesini anımsatarak “Eğer Türkiye’de adalet varsa suç duyurusunda bulunuyoruz” dedi Eyleme CHP Milletvekili Melda Onur ile BDP Milletvekili Sebahat Tuncel de destek verdi. Eskişehir’de polislerin aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve 38 günlük yaşam mücadelesinin ardından ölen Ali İsmail Korkmaz’ın öldürülmesini protesto etmek isteyen bir grup, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın ziyareti sırasında Eskişehir Valiliği’ne yürüdü. Yaklaşık 50 kişilik grup, valiliğe 1 km kala polisler tarafından durduruldu. Grup temsilcileri, “Valilik önünde Ali İsmail’in öldürülmesini protesto edeceğiz. Bakanlara sorularımız olacak. Basın açıklaması yaparak dağılacağız” dedi. Ancak polis yürüyüşe izin vermedi. Gruptakiler çevik kuvvet barikatını aşarak valiliğe gitmek istedi. Eylemcilere sert müdahalede bulunan polis, 12 kişiyi yaka paça gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 11’i sevkedildikleri savcılıkça serbest bırakıldı. Sorgusu süren 1 kişinin ise “uyuşturucu kullanmak”tan arandığı ve bugün mahkemeye çıkarılacağı öğrenildi. (Fotoğraf: DHA) AKP’Lİ BAKANLAR TWITTER’DAN KORKMAZ’IN ÖLDÜRÜLMESİNİ KINADI Geciken tepki lı tepki Günay’dan geldi. Günay, Twitter hesabında, Maide suresinden, “Kim bir insanı haksız yere öldürürse, bütün insanlığı öldürmüş olur” ayetini yazdı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin Twitter’da, “Ali İsmail’in acısı içimizdedir, annesinin acısı bizim acımızdır” derken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise “Tüyler ürpertici görüntüler... Ana kuzusu A. İsmail Kormaz’ın canına kastedenleri lanetliyorum” ifadelerini kullandı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu, “Korkmaz’ı öldüresiye dövenleri kınıyorum. İnsanlık adına utanç verici görüntüler” tepkisini dile getirdi. GÜNAY örtmek istemiş olabilir’ CHP Eskişehir Milletvekili Kâzım Kurt da görüntülerin arkasından Eskişehir’de bir “özel tim”in kurulup kurulmadığının mutlaka ortaya çıkarılması gerektiğini belirterek “Vali de birtakım şeylerin üzerini örtmek için bu açıklamaları yapmış olabilir. O nedenle açıdan soruşturmanın sağlıklı yürütüldüğünü sanmıyorum” dedi. ‘Bir şeylerin üzerini ŞAHİN ŞİMŞEK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne yol açan dayak görüntülerine, eski Kültür ve Turizm Bakanı, AKP İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay’dan hükümet politikalarını eleştiren bir tepki geldi. Günay, Korkmaz’ın görüntüleri için, “Korkmaz’ı öldürenler, hak ettikleri cezayı almadan, kimse bana başka ülkelerin mazlumlarına merhametten söz etmesin” dedi. Bazı bakanlar da görüntülere tepkilerini ifade etti. Korkmaz’ın öldürülmesine neden olan dövülme görüntülerinin ortaya çıkması üzerine AKP’li bakan ve milletvekilleri de sosyal medyada tepkilerini dile getirdi. En fark İstanbul Haber Servisi Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu, oyuncu Nurgül Yeşilçay hakkında da vergi incelemesi başlattı. Maliye daha önce de Gezi Parkı eylemlerine destek veren Koç Grubu ve İnşaat Mühendisleri Odası’nı incelemeye almıştı. Eylemlere destek veren Yeşilçay hakkında da işlem başlatılması “kara liste” oluşturulduğu iddialarını güçlendirdi. Yeşilçay, hakkında başlatılan vergi incelemesini Twitter’dan duyurdu. Yeşilçay, Gezi eylemlerine katılarak destek vermişti. Yeşilçay’a da inceleme
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle