27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 s k ü Y ÇINAR AKARSU m i n ele 3 Kutuplaşmalar EYLEMLERİN yerini tartışmalar alınca, ister istemez, düşünce cepheleri ortaya çıkıyor. Bu tür cepheleşmeler çoğu zaman birkaç tümcelik sloganlarına, hatta tek sözcüklü etiketlerin çarpışmasına dönüşmekte. Bir yanda demokrasiyi sandıkla, yani seçimlerle tanımlayanlar var, öte yanda da onların karşısına “özgürlük” yahut “insan hakları” gibi bir iki sözcükle dikilenler oluyor. Bu alışkanlığın çabukluk sağlayıp düşüncelere canlılık getirdiği kesindir; ama aynı alışkanlığın sözcüklerdeki bulanıklık yüzünden kargaşaya yol açtığı da oluyor. Kutuplardan birinin veya her ikisinin tam olarak ne istediği pek belli olmayabilir. Böyle durumlarda kısalık ve keskinlik yerine uzunluk ve açıklık tercih edilmelidir. Örneğin “sandık” diye kesip atmak yerine nasıl, ne türlü ve ne zaman yapılacak bir seçimden söz edildiği belirlenmelidir: Yüzde on barajlı seçim mi? Bin türlü koşulla aday sayısının sınırlandırılmışı mı? Kısacası kutuplaşma, sonucu belirsiz ve yararsız bir kör dövüşüne yol açmış olmamalı. iyasal sürecin karar almaya ve sorunlar çözmeye yardımcı olması yanında bir başka yönü daha var ki, bizimkine benzer türde “gelişmekte olan demokrasilerde” o yön öğreticiliği dolayısıyla her şeyden önemli ve değerlidir: Politikanın eşi bulunmaz bir “okul” olması, daha doğrusu birçok “ekolü”, yani her birinin kendine özgü bir tarzı ya da felsefesi bulunan öğreticilerden oluşan bir üniversite, yani evrenselliği olan bir yetişme ocağı oluşu. aten politikayı bulaşmaktan kaçınılması gereken bir hastalık, kirli ve yıpranışa, hırpalanışa, kötüleşmeye sürekleyici bir etkinlik olarak görmek, olur olmaz vesilelerle yerin dibine batırmak, doğru vatandaşlıkla asla bağdaşmayacak bir tutumdur. Çok iyi bilmek gerekir ki, böyle tiksinmenin sonu politikayı temizlemek yerine onu büsbütün köreltmekten, kirletmekten, hatta çürütmekten başka bir sonuç getiremez. Böyle olduğu içindir ki, siyasal kutuplaşmalar konusu, politikaya canlılık getirelim derken tam tersine durgunluğa ya da kısır kavgalara yol açabilecek kritik bir konudur. Kulübün kuruluşundan önce başlıyor muktedirlerle kavgası. Taraftarın bugünkü ruhu o günlerin mirası. 2. Abdülhamit’in hafiyelerinin peşlerinde dolaştığı gençlerin kurduğu bir kulüp ne de olsa onlarınki. Ruhunu da adını da semtten alan bir takımın taraftarları övünerek anlatıyor kulüplerinin kuruluş hikâyesini: “Yıl 1902. Beşiktaşlı bir grup genç ara sıra Serencebey Mahallesi’nde o zamanın Medine Muhafızı Şhaplı Osman Ferit Paşa’nın konağında buluşup jimnastik yaparmış. Her şeyden korkan 2. Abdülhamit’in meşhur hafiyeleri bu buluşmaları öğrenmiş ve bir gün konağı basıp gençleri karakola götürmüş. Gençlerin bir kısmı saraya yakın olduğu ve o zamanlar kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları için sorun büyümeden çözülmüş.” Bugün Çarşı olarak tanınıyorlar ama 1900’lerin başında konağa faytonla gittikleri için gençlere “arabacılar” denirmiş. Tabii kulüp taraftarları da uzun yıllar “arabacılar” olarak adlandırılmış. Çarşı’nın doğuşu ise 80’ler olarak bilinir. Tribünde yerleri hep kapalıdır. Aslında tüm kulüplerin taraftar gruplarının yeridir kapalı tribün. Ama endüstriyelleşen futbolda her şey metalaşınca tribünlerde de durum değişmeye başladı. Kapalı tribünde oturmak da parası olan taraftara kaldı. Beşiktaş’ta dolayısıyla da Çarşı’da ise bundan söz etmek pek mümkün değil. “Çünkü biz buna da karşıyız” diyorlar. “Adaletsizliğe karşı olan Çarşı kendi tribünündeki adaletsizliği de engelledi.” Tribünlerde sesi hep çıktı. Filmlere bile sahne oldu. Kemal Sunal’ın “Gol Kralı Şaban”da kapalı tribünde bağıranların da Çarşı olduğunu söylerler. 1980 darbesi öncesinde politik mesajları yoktur aslında. Her şey darbe sonrasına denk gelir. Hafiyeler hep peşinde Çarşı’nın ruhu 2. Abdülhamit’in hafiyelerine karşı Beşiktaşlı gençlerin verdiği savaştan miras S Z ve politika Yaratıcılık, mizah Kitlelerin politikleşmesi açısından alternatifsizliğe bir çözüm olarak siyasallaştıklarını söylüyorlar. “İnsanlar kendilerini ifade edebilecek bir adres arıyorlardı. Ee burada hem eğlence, hem spor, hem de bir duruş var yani her şeyin bir arada olduğu bir adres burası. Onun için de doğal olarak insanlar Çarşı’nın etrafında kümelendi ve kendiliğinden bu ruh ortaya çıktı. Haksızlığa, adaletsizliğe karşı olan insanların ortaklaştığı bir adres olduk. Bizim dilimizle, insani değerlerin yanında durmak politik ise Allahına kadar politiğiz.” Bilim insanlarının Plüton’un bir gezegen olmadığını açıklamasının ardından Beşiktaş tribünlerinde “Hepimiz Plütonuz” pankartı yer aldı. Çünkü “yılların gezegeni” Plüton’a haksızlık yapıldığı düşüncesindeydiler. Bir nevi antifaşist cephe l Gezi Direnişi’nde yaşananlar Çarşı’yı daha da radikalleştirmiş, birleştirip bütünleştirmiş. Aslında bütün futbol seyircisi bu süreçte yer aldı ama önderliğini de Çarşı yaptı. Cadı avına, baskınlara, gözaltılara rağmen yılmadı. Lig başlarken yasağa rağmen yine tribünlerde “Her yer Taksim, her yer direniş” diye bağırdılar. Artık sahası yoktu, onun için “Her yer İnönü, her yer Beşiktaş” sloganı da yükseliyordu tribünlerden. Ama o kadar korkutmuşlardı ki muktedirleri, bu sloganda bile yayıncı kuruluşun sansürüne uğradılar. Sonuçta Çarşı, Fenerbahçe ve Galatasaray gruplarıyla bir araya gelip “İstanbul United”ı kurdu. Bir nevi antifaşist cephe. Ne mi yapıyorlar? “Bir araya gelip faşizme karşı zıplıyorlar.” Topbaş: Teleferik Mecidiyeköy’den başlayacak n İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Anadolu yakasına yapılacak 2. şehir parkının yerini ve teleferiğin duraklarını katıldığı radyo programında açıkladı. Topbaş, projenin başlangıç noktasının Mecidiyeköy’de olacağını daha sonra Altunizade’ye geleceğini, ardından Küçük ve Büyük Çamlıca’yı da içine alarak hattın devam edeceğini söyledi. Şu anda ihale aşamasında olan proje kapsamında, saatte 6 bin yolcu taşınacak. 50 yıllık ritüel: Kazan, Hasbi, Ahtapot l Maça semtten gider Çarşı. Ya Kazan birahanesinde buluşulur veya köy içinde toplanılır. Kimi zaman Ahtapot meyhanesidir adres, kimi zaman Hasbi. (Bugünlerde Abbasağa da yeni buluşma yerlerinden biri olmuş durumda). Maç İstanbul’daysa birkaç saat eğlenilir, yenilir içilir. Daha sonra toplu olarak ağaçlı yoldan İnönü’ye yürüyüş yapılır. “Hep böyle olmuş, bundan sonra da böyle olacak” diyorlar. Deplasmanlarda ise bir gece önceden buluşulur. Sabaha kadar sürer sohbet, tezahüratlar için yeni sloganlar varsa, beğenilmişse kâğıtlara yazılır ve herkese dağıtılır. Kazan birahanesi bir mabettir Çarşı için, üstelik sahibi Fenerbahçelidir. Bunu herkes bilir ama kimse için sorun değildir. l Genellikle ve çoğunlukla alkolsüz maça gidilmez. Onun için maç öncesi alkol kontrolüne de karşılar. “O zaman kimse gidemez. Böyle bir gerçeklik yok. Bu bir provokasyondur” diyorlar. Kasımpaşa Stadı’nda oynanacak maçların açık bir provokasyon olduğunu söylüyorlar. “Biz şimdi İstiklal’e çıkıp oradan Kasımpaşa’ya yürüyeceğiz sonra alkol kontrolü yapacaklar. Sonucu belli değil mi? Şimdi bize tribünde siyasallaşmak yasak diyorlar ama Emre Rabia işareti yaparak sahada siyaset yaparken bir şey olmuyor. Bu çifte standart değil mi?” BDP’lilerden Rojava’ya destek n İstanbul Haber Servisi Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul Kadın Meclisi (BDP) üyeleri dün Rojava’daki katliamı Eminönü’ndeki Yeni Cami önünde protesto etti. “Fuhşa, tacize, tecavüze, uyuşturucuya hayır. Rojavalı kadınlar yalnız değildir” yazılı pankartı açan kadınlar “Yaşasın kadın dayanışması”, “Tecavüzcü devlet hesap verecek” sloganlarını attı. Meclis sözcüsü Semra Demir “Başta kadın ve çocuklara yönelik vahşeti asla kabul etmiyoruz. Yetkilileri göreve çağırıyoruz” dedi. Ben Çarşıyım diyen herkes Çarşı’dandır Genellikle sol jargonu kullanır Çarşı. İnsan haklarından yanadır; ırkçılığa da, nükleere de karşıdır. Bu kadar muhalif olunca muktedirlerin yok edilecek hedeflerinin de başında gelir. 4 yıl önce içinde birçok faktör barındıran nedenlerden dolayı kendini feshetmeye kalktı ama daha sonraki iki maçta birileri tarafından “çakma” Çarşı oluşturulmaya çalışılınca gerginlikler oldu ve “hoop” deyip “gerçek” Çarşı’yı geri getirdiler. Elbette içlerinde “silaha, külaha bulaşmış” insanlar var, iktidara yakın olanlar da. Akçeli işleri de işin içine katmak lazım ama Çarşı’nın genel ruhu içinde bunları da eritiyorlar. Kendisine “Çarşı” diyen ve iktidar mitinglerinde boy gösteren çakma grupları da unutmamak lazım. Tribün içerisinde de Çarşı yozlaştırılmaya çalışılıyor. Rant mekanizmasıyla metalaştırılmaya, otopark mafyası işe sokularak kriminalize edilmeye çalışılıyor. Amaç ruhunu yok etmek. Bütün bunlara verecek tek yanıtları var: “Boşuna uğraşıyorlar çünkü bu ruh ölmez.” Ben Çarşıyım diyen herkes Çarşı’dandır. Halka mal olan bir oluşum onlarınki. Üyelik diye bir mekanizmaları ya da kuralları yok. Ne de olsa anarşizm var ruhlarında. Küba’daki de Çarşılıyım diyebilir, Berlin’deki de. Kaldı ki oralarda varlar. Son dönemlerde bir dernekleşme çalışması içinde Çarşı ama taraftar buna da karşı. Onlara göre “yazılı teamüllerle yürümez bu iş.” Çünkü duygusal bir bağ bu; kural ve sınır tanımayan bir örgütlenme. Bu örgütlenmeyi kurallara bağlarsanız ruhuna aykırı düşer. Çarşı’nın elbette söz sahibi liderleri var. Ama onları da kimse liderimiz ol diye seçmemiş. Takıma, semte daha fazla zaman ve emek harcayan isimler bunlar. Onun için de herkesin saygı duyduğu, ağabey olarak gördüğü isimler. Üstelik sadece futbol takımına değil pinpon maçına bile gidenler onlar... Çarşı’nın “Dişi Kartallar”ını da unutmamak gerekir. Öyle ki bazıları erkeklerden daha radikal bile olabiliyor. Özellikle semtte izlenen maçlarda rakip takımın taraftarını kovacak kadar hem de. “Onların gözü daha kara. Deplasmanlara bile geliyorlar. İnönü’de de ciddi varoluşları var” diye anlatıyorlar Dişi Kartalları. SÜRECEK Bu çifte standart değil mi? İsviçre’deki cinayet davası n İstanbul Haber Servisi İsviçre’de 27 Temmuz 1998’de, 4 kişiyi öldürdüğü gerekçesiyle 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4. kez yargıç karşısına çıkan tutuklu sanık Mustafa Karahan, bir rahatsızlığının olup olmadığına dair ön rapor alınması için Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilecek. Karahan, 2012’de yakalanmıştı. iPhone5S, en önce Artvin’de! n ARTVİN (Cumhuriyet) Hopa’da Sarp Sınır Kapısı’nda, Gürcistan’dan giriş yapan bir minibüste 6 bin 990 sahte telefon ele geçirildi. Yurda kaçak olarak sokulmaya çalışılan telefonların dünyada henüz piyasaya sürülmeyen Apple firmasının ‘iPhone 5S’ telefonlarının sahtesi olduğu ve değerinin de 3 milyon lirayı bulduğu belirlendi. Telefonlara el konuldu, yasal işlem başlatıldı. l İnatçı, radikal ve ben doğruyum diyen bir duruş onlarınki. Gücünü de buradan alıyor. Onun için de “bize sadece futbol olarak bakmamak gerekiyor” derken haklılar. Haksızlığa karşılar, özlerinde anarşizm yatıyor. l Dedik ya muktedirlerle hep çatışmışlar, onun için Beşiktaş yönetimiyle de zaman zaman çatışma yaşıyorlar. Ama her yönetim döneminde olmuyor bu; eleştiriye tahammül edemeyen, taraftara farklı yaklaşan yönetimle dertleri var onların. Haksızlık oldu mu dost diye bakmıyorlar, doğruları düz çünkü. Haksız yere kırmızı kart görüp oyundan atılan rakip takımın oyuncusunu alkışladıkları, hakemi yuhaladıkları gibi. Çarşı'nın ruhu Köyiçi'nden geliyor Tartışmalı projeye dava açılacak n Haber Merkezi Mimarlar Odası, Haliç kıyısında tersane alanlarında gerçekleştirilmek istenen ve kamuoyunda Haliçport olarak adlandırılan projeyi yargıya taşıyor. Oda adına avukat Can Atalay’ın hazırladığı dilekçede Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nca yapılan ihalenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istenirken itiraz dilekçesinde tersanelerin endüstriyel kültür mirası olduğu ifade edildi. Dilekçede projede Camialtı ve Taşkızak tersanelerinin endüstri arkeoloji sit konumunda olduğu vurgulandı. Dişi Kartallar l Aileden Beşiktaşlı ve Çarşılı bir isim Reha Tokgöz. Gezi olaylarında bir hekim olarak yaralılara müdahale eden Çarşılılardan biriydi. “Bizler maça giderken birkaç saatliğine de olsa farklı bir kimliğe bürünüyoruz” diyor. “Doktor, mühendis, mimar her meslek grubundan insan ya da işsizler üzerlerine siyah beyaz formalarını giyip kendilerini var ediyorlar. Ruhu Köyiçi’nden geliyor Çarşı’nın, çünkü biz bir semt takımıyız. Her maçta orada buluşulur öyle gidilir bu üç dört saatlik bir mesaiye. Farklı bir dünyada yaşarsınız o zaman diliminde. Bunu takımla da birleştirirsiniz ve ortaya bu muhteşem ruh çıkar.” Süper Loto devretti n ANKARA (AA) Süper Loto çekilişinde 6 bilen çıkmayınca 2 milyon 381 bin 674 lira gelecek haftaya devretti. Kazandıran numaralar 6, 13, 25, 30, 50 ve 53 olarak belirlendi. 5 bilenler 4 bin 531 lira, 4 bilenler 94 lira, 3 bilenler 7 lira ikramiye alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle