27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ‘Hovardaca yiyorlar’ Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin önceki gece CHP heyeti onuruna bir akşam yemeği vermesi öngörülüyordu. Ancak Maliki, Hindistan’a yapacağı ziyareti gerekçe göstererek bu yemeği iptal etti. Bunun üzerine Başbakanlık Konukevi’nde Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Yunus Demirer ile yemek yiyen Kılıçdaroğlu ile Türkiye ve dünya gündemini konuşma fırsatı bulduk. CHP lideri Irak’ta ama bir yandan da kimyasal silahla katledilen binin üzerindeki Suriyelinin durumunu yakından takip ediyor. “Görüntüler çok üzücü” dedikten sonra herkesin merak ettiği soruya yanıt arıyor: “Acaba kim yaptı? Eğer Esad yaptıysa ayağına kurşun sıkmış olur. Daha önce de bu tür iddialar gündeme geldi ama uluslararası toplum meseleyi çözemedi.” Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Mısır’daki darbenin arkasında İsrail var” açıklaması ile buna İsrail, ABD ve son olarak Mısır’dan gelen yanıtlardan da haberdar. Kısa ama ağır bir eleştirisi var: “Cumhuriyetin 90 yılda ilmik ilmik dokuduğu dış politika birikimini bir kalemde hovardaca yiyorlar, çöpe atıyorlar.” Erdoğan’ın iddialarına Washington’dan gelen “Yakışıksız, dayanaksız ve yanlış” şeklindeki yanıta AKP yöneticileri “ABD İsrail’in suç ortağı” tepkisini vermişti. Kılıçdaroğlu AKP’nin bu tepkisi için de “Yeni mi anlamışlar!” değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin sadece ABD ve İsrail ile değil İslam dünyası ile ilişkilerde de sıkıntı yaşadığının altını çiziyor. “İslam ülkeleri ile ilişkilerde de bir boşluk ortaya çıkmış durumda” dedikten sonra, patenti Başbakan Başdanışmanı İbrahim Kalın’a ait olan “değerli yalnızlık” ifadesini kullanarak hükümetin dış politikasını eleştiriyor: “Artık ‘değerli yalnızlıklarıyla’ baş başalar!” CHP liderine göre yaşananların tek bir nedeni var. O da Erdoğan’ın yaşamakta olduğu “güç yığılması”. Şöyle açıyor bu benzetmesini:“Medya elinde, yargı elinde, diğer kurumlar elinde. ‘İstediğim her şeyi yapabilirim’ sarhoşluğu yaşıyor.” temel istekleri var: 1. Türkiye hükümeti ile bu çatışma ortamını bitirmek ve yeniden iyi ilişkiler içinde olmak istiyorlar. 2. Türkiye’nin Irak’ta bir partiyi destekleyip diğerlerini dışlaması rahatsızlık yaratmış. Bizim ziyaretimiz sayesinde bu mesajlarının Türk kamuoyu ve hükümeti tarafından dikkate alınmasını bekliyorlar.” Kılıçdaroğlu ile Irak Dışişleri Bakanı Zebari arasındaki görüşme de oldukça iyi geçmiş. AKP hükümetinden yana birinci sıkıntılarının “saygı ve güven eksikliği” olduğunu belirten Zebari’nin görüşmede, “saygı, saygı, saygı” diye üç kez tekrarlaması dikkat çekici. Zebari’nin “Yaşadığımız siyasi sıkıntı ekonomik ilişkilerimize yansımıyor” sözlerini ise Kılıçdaroğlu ve heyeti pek inandırıcı bulmamış. Nitekim hem Başbakan Maliki hem de Ulusal Güvenlik Müsteşarı Falih Feyyas, Ankara’nın politikalarına tepki olarak Türk iş insanlarının projelerini iptal ettiklerini saklama ihtiyacı bile duymamışlar. CHP lideri Irak’ta yaptığı tüm görüşmelerin içeriğini Dışişleri Bakanlığı’na bir rapor olarak da göndereceğini açıkladı. CHP liderine, iktidar çevrelerinde sıkça dile getirilen “eylül sendromunu” da sorduk. Sonbaharda bir halk hareketi bekliyor mu? Yanıtı şu oldu: “AKP bilinçli olarak ortamı geriyor. Onlar provoke etmese, şu anda bir halk hareketine neden olacak bir olay yok Türkiye’de. Ama üniversiteye polis sokacak olurlarsa olayların önünde kimse duramaz. Başbakan iki kez bunu yapacaklarını söyledi. Öğrenci ile polis karşı karşıya getirirseniz tabii ki olay çıkar.” Bir gazetecinin “CHP yetersiz muhalefet yaptığı için mi Gezi protestoları büyüdü” şeklindeki sorusunu yanıtlarken eleştirilere katılmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Bazen iktidar çevrelerinde de bu tür söylemler duyuyoruz. Madem biz güçsüzüz, o zaman iktidar neden TRT3’ün sesini kıstı? Neden gensoruları gece gündeme alıyor? Bu eleştiri haklı değil. Yolsuzlukların takibini yapan, kanunlara direnen, meydanlarda dayak yiyen hep bizim vekiller. Muhalefet yaptığımız için bize karşı linç kampanyası yürütülüyor. Hükümet ise ‘güçsüz muhalefet’ algısı yaratmak istiyor. CHP ile ilgili son sözleri bunun örneği.” Kılıçdaroğlu, 90 yıllık dış politika birikiminin bir kalemde çöpe atıldığını söyledi Siyasetin Renkleri Tektanrılı dinlerin doğum yeri Ortadoğu “yazgısını” değiştiremiyor. Kanlı tarihinin yeni bir evresinde yine kan gölüne döndü. Aslında bu yazgı hep dışarılarda bir yerlerde yazılıyor. Ortadoğu halkları çok çaba göstermelerine karşın “makus talihlerini” yenemediler. Yenmeleri de zor görünüyor. Başlarına gelen bu büyük talihsizliğin nedeninin petrol zenginliği olduğu hep söylenegeldi, ama bu gerçeği tek başına açıklamaya yetmez. Buna bölgenin stratejik önemini, ideolojik olarak çok parçalılığını, bölünmüşlüğünü de eklemek herhalde daha açıklayıcı olacaktır. Özellikle ideolojik olarak çok parçalılığı, dinlerin bölgedeki kırım ve kıyımlardaki paylarını, egemen din olan İslamda özellikle Sünniliğin farklı hiziplerinin iddialarını kanla yaymaktaki hırslarını, sürekli saldırı altında olduğu gerekçesiyle saldırganlaşan Musevi İsrail’in tutumunu ve kuşkusuz Batı’nın emperyal politikalarını hesaba katmak durumundayız. HHH Sonuç olarak Ortadoğu’nun hâkim rengi bu nedenlerle kan rengidir, kırmızıdır. Oysa kırmızı insanlığın kurtuluşu için kendini ortaya koyanların, Komünarların da rengidir. Komünistlerin kızıl bayrağı ile sosyal demokratların su katarak pembeleştirdikleri bayrak ne zamandır Ortadoğu’da dalgalanmıyor. Dengeler bozuldu; şimdi hâkim olan kanın kırmızısıdır. Batı ise sanki bu işlerle hiç ilgisi yokmuş havasında, hakem pozlarında çıkarlarının silahlı bekçiliğini yapmayı büyük bir utanmazlıkla sürdürüyor. Başbakan Erdoğan’ın hakkı var; Batı soğuktur ve ikiyüzlüdür. Bu gerçeği görmek, politikaları ona göre çizmek ise istediğiniz kadar bağırıp çağırın onlardan kopmadıkça, olanaksızdır. Çünkü emperyalistlerle politikada farklılaşmak, onun sistemiyle, bölge ile ilgili planlarıyla hesaplaşmadan gerçekleştirilemez. Bunun, yalnız AKP için değil, Ortadoğu’da kim iktidara geçerse geçsin hemen hepsi için geçerli olduğunu da biliyoruz. İslamın farklı hiziplerinin Batı ile kanlı hesaplaşması, aydınlanmaya, uygarlığa karşı çıktığı için, sisteme değil, onun tarih içinde kendini yenileme yeteneği kazanmış ideolojisine kendi geri ideolojisiyle karşı koymaya çabaladığı için haksız düştü ve bu nedenle halkın çıkarlarını temsil edemedi. İslamı savunmak El Kaide, Taliban gibi kanlı çetelere kalınca, bölgenin egemen dininin tarihteki uygarlığın mirasçısı olarak çağdaş uygarlığa Uzakdoğu uygarlıkları gibi zenginlik katabilmesi olanaksızlaştı. HHH İslamın yeşil renginin kırmızılaşması, kızılın sosyal demokrasinin sulandırmasıyla pembeleşmesi, yeşilin çevrecilikle ünlenmesi ve Batı’nın mavinin soğukluğuna sığınması belki de bu tarihsel gelişimin bir sonucudur. Renklerle ilgili bu benzetmeler benim icadım değil. Can Yayınları’nın Kırkmerak dizisinde yer alan Michel Pastoureau’nun ilginç Mavi adlı eserinden esinlendim. Daha önce İmge Yayınları’ndan da çıkan, renklerin tarih içinde siyasetlerle ilgisini pek güzel resmeden bu kitapta mavinin serüveni anlatılırken onun mu ideoloji ve siyaseti resmettiği, siyasetin mi maviyi belirlediğini söylemek kolay olmuyor. Ama sonuçta çağdaş Batı’nın maviyi benimsediğini ve kendine amblem olarak seçtiğini biliyoruz. Pastoureau da zaten “Mavi, hem amblemi hem simgesi hem de en sevilen rengi olduğu için çağdaş Batılı toplumlarımız gibi soğuk” diyerek tamamlıyor eserini. Kırmızı ise yine kan rengiyle çoğalarak talihsiz Ortadoğu’nun rengi olmaya devam ediyor. Bir renk daha var. Onu da bir küçük dipnot olarak şöyle anlatıyor Pastoureau: “Avrupa geleneğinde uzun süredir küçümsenen bir renk olan sarı. Siyasal amblemlerde ve simgelerde nadiren kullanılır. Çoğu zaman hainleri ve grev kırıcıları belirtir.” Evet biz bu rengi kendi ülkemizin sendikal hayatından ve siyasetinden de pek yakından biliriz, biliyoruz hâlâ da. Güvenlik gerekçesiyle erken dönüş CHP heyeti Bağdat’tan sonra Şiilerin önemli kentlerinden Necef ile Türkmenlerin yaşadığı Kerkük’e de gidecekti. Ancak Necef ziyaretine sıcak bakan Irak yönetimi, Kerkük’e gidilmesine ise izin vermedi. Kılıçdaroğlu, talebini Irak Başbakanı Maliki’yle görüşmesinde bir kez daha gündeme getirdi. Ancak Irak makamları Kerkük’te güvenliği sağlayamayacakları gerekçesiyle ziyarete izin vermedi. Kılıçdaroğlu da bugün yapacağı Necef ziyaretini iptal ederek Türkiye’ye dönme kararı aldı. Kılıçdaroğlu ve beraberindeki işadamlarıyla gazeteciler bu sabah Bağdat’tan ayrılacak. CHP heyetinin Bağdat ziyareti sırasında Irak’ın temel kurumları arasında yaşanan ‘güven boşluğu’ da gözler önüne serildi. Maliki’nin davetlisi olarak gittiği için Kılıçdaroğlu ve heyetindekiler, Başbakanlık tarafından verilen makam araçlarınca taşındı ve Başbakanlık korumalarınca korundu. Ancak Kürt kökenli Dışişleri Bakanı Zebari ile görüşme öncesinde kriz yaşandı. Zebari CHP liderinin görüşmeye Başbakanlık araçları ve korumalarıyla gelmesini istemeyince, Kılıçdaroğlu Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderilen ayrı bir araç ve ayrı korumalarla gitmek durumunda kaldı. Kılıçdaroğlu, Irak ziyareti kapsamında güvenlikli bölge olarak adlandırılan “Yeşil Bölge”den geniş güvenlik önlemleri altında ayrıldı. Buradan ilk olarak Kâzımiye bölgesine geçen Kılıçdaroğlu, bölgede bulunan İmam Kâzım’ın türbesini ziyaret ederek yetkililerden bilgi aldı. Daha sonra Azamiye bölgesine geçen Kılıçdaroğlu, burada da İmamı Azam Ebu Hanife’nin türbesini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, daha sonra Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni ziyaret ederek Büyükelçi Yunus Demirer ve büyükelçilik çalışanlarıyla bir süre görüştü. Kılıçdaroğlu, daha sonra Türk Şehitliğini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, şehitlik içindeki Genç Osman’ın mezarını ziyaret ederek dua okudu. Türk şehitliğini ziyaret sırasında güvenliği büyükelçilikte görevli özel harekât polisleri sağladı. Kılıçdaroğlu, buradan da Irak İslami Yüksek Konseyi’nin merkezine geçti. Konsey Başkanı Ammar el Hekim ile görüştü. Yaklaşık yarım saat süren görüşme, basına kapalı gerçekleşti. Zebari: Saygı, saygı, saygı ‘Esad yaptıysa...’ ‘İktidar kışkırtmazsa olmaz’ ‘Değerli yalnızlık’ ile baş başa ‘Yetersiz eleştirisi haksız’ Kılıçdaroğlu, Irak Petrol Bakanı Şehristani ile biraraya geldi. CHP lideri ziyaretinin ilk üç gününü Bağdat’ta giriş ve çıkışın sıkı biçimde kontrol altında tutulduğu “Yeşil Bölge”de geçirdi. Sadece Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile görüşmek için güvenli bölgenin dışına çıktı. O yüzden Bağdat’a ilişkin tek gözlemi şuydu: “Olağanüstü güvenlik önlemleri var. Bu sadece bize özgü de değil. Aynı Berlin Duvarı gibi..” Kılıçdaroğlu ilk gün Şii kökenli Başbakan Maliki ve Kürt kökenli Dışişleri Bakanı Zebari ile görüştükten sonra dün de Sünni kökenli Meclis Başkanı Usame el Nuceyfi ile bir araya geldi. CHP heyeti Irak kabinesinin güçlü isimlerinden olan enerji işlerinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Hüseyin Şehristani ile de görüştü. Kılıçdaroğlu görüşmelerden çıkardığı sonucu şöyle özetledi: “Konuştuğum yetkililerin iki Berlin Duvarı benzetmesi Irak’tan ağır suçlama: Petrolümüzü çalmayın Irak Petrol Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüseyin Şehristani, Türkiye’nin Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimi ile petrol boru hattı anlaşması imzalaması halinde “Irak petrolünün çalınmış olacağını” ileri sürerek “Irak petrolü Irak’a aittir. Malımızı çalamazsınız” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu Bağdat’taki temaslarının ikinci gününde dün kabinenin güçlü isimlerinden Şehristani ile bir araya geldi. Şehristani görüşme sonrasında Türk işadamları ile ayrı bir görüşme yaparak önemli mesajlar verdi. İşadamlarına Irak’ın imarına dönük projeleri anlatan Şehristani, “Çok büyük imar projelerimiz var. Biz bunları sizlerin almanızı arzu ederiz. Ancak hükümetinizin Irak’a yönelik hasmane tutumu nedeniyle Irak’ta kamu bürokrasisi refleks gösterebiliyor. Biz de resmi kanallardan mesajlar iletiyoruz. Ama sizler de iş dünyası olarak gidin anlatın. Hükümetinizin tavrı sürdükçe kaybeden sizler olacaksınız” dedi. Şehristani, işadamları ile görüşmesinde, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi ile yeni bir petrol boru hattı döşenme konusundaki hazırlıklarından Irak’ın duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi. Şehristani, “Bu boru hattı Türkiye ile Irak arasında çok ciddi sıkıntı yaratır. O petrol Irak’ın kendi petrolü. Türkiye’nin mal sahibi ile görüşmesi yani bizi muhatap alması gerekir. Ama Türkiye bunu yapmak yerine hasmane tutum içine giriyor, bizden başka gruplarla görüşüyor. Bizden habersiz bu boru hattı kurulursa, Türkiye petrolümüzü bizden izinsiz çalmış olacak. Buna karşı tavrımız sert olur” uyarısında bulundu. Loğoğlu: İsrail ile normalleşme biter CHP’nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ile de Erdoğan’ın İsrail çıkışını konuştuk. Onun öngörüsü şöyle: “İsrail ile zaten aksak giden normalleşme bu sözlerden sonra biter. Artık toparlanması çok zor. ABD ile aramızdaki gerginlik de artacaktır. Başbakan tüm dünyaya meydan okuyor. Ama bunu neyle yapıyor? Kendi cebinden yapmıyor. Türkiye’nin itibarını, kredibilitesini bitiriyor.” ‘Herkesin şikâyeti aynı’ ‘Ezo Gelin’in kızı, ailesiyle Suriye’den kaçarak Gaziantep’e geldi Türkiye’ye döndü Ezo Gelin’in öyküsü... Gaziantep’in Oğuzeli ilçesine bağlı Dokuzyol köyünde 1909’da doğan Zöhre Bozgeyik olan “Ezo Gelin” adıyla bilinir. Dillere destan bir güzelliği olan Ezo Gelin, berdel usulüyle evlendirilir. Ağabeyinin eşinden ayrılması nedeniyle çok sevmesine rağmen kocasından ayrılmak zorunda kalan Ezo Gelin, 1936’da Suriye’deki bir akrabasıyla evlendirilerek oraya yerleşir. Güzelliği, ayrıldığı kocasına olan aşkı ve vatan hasreti türkülere konu olan Ezo Gelin’in hayatını anlatan birçok film de çekilir. Yiyeceklerinin bitmesi üzerine az kalan bulgur, mercimek ve diğer yiyecekleri karıştırarak yaptığı çorba da ezogelin çorbası olarak bilinir. 1956’da vefat eden Ezo Gelin’in naaşı, vasiyeti üzerine Türkiye’nin girişimleriyle 1999’da doğduğu köye gömülür. GAZİANTEP (DHA) Türkülere ve ama şiddetin tırmanması ile Türkiye’ye filmlere konu olan “Ezo Gelin”in 71 yagelmeye karar verdik. Ezo Gelin’in anşındaki kızı Celile Bozgeyik, yaşamınem olduğunu öğrenenler bize büyük ilnı sürdürdüğü Suriye’den kaçarak çogi gösteriyor ve yardımcı oluyor” dedi. cukları ve torunlarıyla birlikte memleketi Artık yaşamını Türkiye’de sürdürmek isGaziantep’e döndü. Bozgeyik, “Tek istetediğini belirten Bozgeyik, “Annemin meğim Türk vatandaşı olmak ve zarı getirilirken yetkililerden bir an önce annemin mezarıTürk vatandaşı olmak için na giderek dua etmek” dedi. yardım istedim. O zaman vaYaşamöyküsüyle efsaneli olan, İçişleri Bakanı Muleşen ve mezarı 1999 yılınammer Güler bu konuda yarda Türkiye’ye getirilen Ezo dımcı olma sözü verdi. Ama o Gelin’in Suriye’nin Rakka kengünden sonra bu isteğim gertine bağlı Telabyad ilçesinin çekleşmedi. Ben şimdi sadece Ağdaş köyünde yaşayan 71 yaanavatanım olan Türkiye’de Celile şındaki kızı Celile Bozgeyik, kalmak ve Türk vatandaşı olBozgeyik beraberinde 5’i kız 6 çocuğu, mak istiyorum. Tek isteğimiz damatları ve torunlarıyla birlikTürk vatandaşı olmak ve Sute toplam 20 kişilik ailesiyle savaştan kariye’deki savaşın bir an önce sona ermeçarak 1 ay önce Türkiye’ye sığındı. Annesidir” diye konuştu. Kızlarından birine ansinin memleketi Gaziantep’e dönen Boznesinin adını verdiğini ifade eden Bozgegeyik, Etiler Mahallesi’nde bir ev kiraladı. yik, “Annem çok güzel bir kadındı. YokMaddi durumu iyi olmayan aile, Gazianluk ve yoksulluk içerisinde yaşamasına tep Valiliği tarafından kurulan Suriyeli Mi rağmen güzelliğinden hiçbir şey kaybetsafirler İl Koordinasyon Merkezi’ne kayıt medi. Öyle ki, çevre ilçelerden ve köyyaptırarak yardım başvurusunda bulundu. lerden sadece annemin güzelliğini görSuriye’de çatışmaların çok şiddetlendiğini mek için gelenler bile vardı. Ben de kızıanlatan Bozgeyik, “Can korkusu yaşama mın birinin adını annem gibi güzel olsun ya başladık. Uzun süre evimizde kaldık diye Ezo koydum” dedi. Ceylanpınar’da 4 yaralı daha Petrol boru DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Suriye’nin Resulayn kentinde PYD güçleriyle El Kaide ve El Nusra Cephesi arasındaki çatışmalar sürüyor. Resulayn’dan ateşlenen mermiler ile şarapnel parçaları sınırı aşarak Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesi İnkılap Mahallesi’nde evinde oturan 70 yaşındaki Fatma Alagöz’ün ayağından, Mevlana Mahallesi’nde sokakta yürüyen Veysi Bayram’ın kolundan, İstasyon Caddesi’nde yürüyen 45 yaşındaki Aslan Ege ile Yenişehir Mahallesi’nde evinde oturan 50 yaşındaki Medine Alagöz’ün karnından yaralanmasına neden oldu. Yaralılar hastanelerde tedavi altına alındı. Karın bölgesine kurşun isabet eden Aslan Ege’nin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Sınırı aşan bazı mermiler ilçedeki ev ve işyerlerine isabet ederek hasara neden oldu. Bir evin duvarına düşen roket mermisi bomba imha uzmanları tarafından kontrolllü şekilde patlatıldı. hattına saldırı Dış Haberler Servisi Kuzey Irak’tan Türkiye’ye petrol taşıyan boru hattının Irak’ta kalan kısmına dün üç ayrı bombalı saldırı düzenlendi. Petrol boru hattının inşa edildiği günden beri en büyük saldırı olduğu bildirilen patlamalar sonucu boru hattından petrol sevkıyatı durdu. Kuzey Irak’tan Türkiye’ye petrol taşıyan boru hattı sadece son iki ayda tam 37 kez bombalı saldırıya uğradı. Bu arada Irak’ta dün meydana gelen şiddet olaylarında beş kişinin öldüğü bildirildi. Ülkenin kuzeyindeki Ninova eyaletinde silahlı kişilerin ikisi asker dört kişiyi öldürdüğü belirtildi. Birisi kontrol noktası olmak üzere gerçekleştirilen iki ayrı saldırıda çok sayıda kişi de yaralandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle