27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA semt çocukları Çarşı, 35 futbolseverin kurduğu bir taraftar grubu mu? Çarşı, bir muhalefet topluluğu mu? Çarşı, bir sivil toplum örgütü mü? Çarşı, hükümete yakın duran çevrenin ifadesiyle, “terörist” oluşum mu? Beşiktaş’ın 30 yılı aşkın bir geçmişi bulunan etkin taraftar topluluğu Çarşı, Gezi olayları sonrası, artık sadece SiyahBeyazlılar’ın değil, tüm Türkiye’nin gözdesi oldu çıktı. Eylemin içinde olmalarının tek nedeni parktaki gençlere destek vermekti. Ne kavga ne hükümet ne de polisle işleri vardı. Ancak farklı algılandılar. Bu duruşları başlarını ağrıtsa da geri adım atmadılar. Polis, birçok grup üyesini gözaltına aldı. Gerekçe “karşı” duruşlarıydı... Tutuklananları gördük. Ama orada da beraberdiler, “80 kişi geldik, 79 kişi dönmeyiz” sloganı ile Emniyet’in önünde eylem yaptılar. Yıllardır “Çarşı, her şeye karşı” duruşu ile tanınıyorlardı. Görüldü ki gerçekten Çarşı, adaleti, güveni, toplumsal huzuru bozan her şeye karşı bir grup. Peki, kim bunlar, nasıl bir anda organize oluyorlar, nasıl aynı şeyi düşünüp aynı tepkiyi seslendiriyorlar. Oysa ne bir dernek lokalleri var, ne bir ofisleri. Tamamen sivil inisiyatif... Çarşı’nın gerçek kimliğini, misyonunu onlara sorduk. İçinden gelenlere sorduk. HİLMİ TÜRKAY Şövalye ruhlu l Sunuş DİZİ 9 Maliki’nin hazırladığı ‘Şii’ ağırlıklı program dengelendi Kılıçdaroğlu Bağdat’ta ‘Başbakan’ Gibi Ağırlanıyor Bağdat Irak Başbakanı Nuri el Maliki, ısrarla davet ettiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bağdat programına neredeyse tamamı ‘Şii’ partilerin temsilcilerinden oluşan bir görüşme programı hazırlamıştı. Oysaki CHP’nin dış politikada AKP hükümetine yönelik en büyük eleştirisi ‘mezhepçi dış politika’ yürütüldüğü iddiası. İşte bu nedenledir ki, başta Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu olmak üzere CHP kurmayları Bağdat’a iner inmez programın ‘Şii’ ağırlıklı görüntüsünü dengeleme uğraşı içine girdi. Nitekim bu çabalarında başarılı da oldular. Dün gece geç saatlere kadar Kılıçdaroğlu’nun programında görüşeceği belirtilen tüm isimler Şii kökenli siyasetçilerdi. Başbakan Maliki, eski Başbakan İbrahim Caferi ve Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Oman Humendi. Hepsi Şii isimler. Dün gece geç saatlerde Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin, Kılıçdaroğlu’nun görüşme talebini kabul ettiği bilgisi gelince CHP heyeti oldukça rahatladı. CHP kurmayları Zebari randevusuyla ArapKürt dengesini kurmuş oldu. 4 günlük ziyaret sırasında Kerkük’te Türkmenlere yapılacak ziyaret ile bu etnik denge daha da sağlam bir hale gelecek. Kılıçdaroğlu benzer bir dengenin ‘mezhep’ konusunda da kurulmasından yana. Bu nedenle ‘Irak protokolünün en üst düzeydeki sünni yetkilisi’ olan Irak Meclis Başkanı Usame el Nuceyfi’den de randevu istendi. Genel başkan yardımcılarından Erdoğan Toprak, bu konudaki kararlılıklarını “Sünni grupların liderleri ve milletvekilleri ile görüşmeden dönmeyeceğiz” sözleriyle aktardı. Kılıçdaroğlu Ankara’dan Bağdat’a işadamları, gazeteciler ve parti yetkililerinden oluşan yaklaşık 50 kişilik bir heyetle geldi. Bağdat Havaalanı’nda CHP heyetini uçağının kapısında Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Yunus Demirel karşıladı. Resmi karşılamayı ise Irak hükümetinin Vilayetler Bakanı Türkmen kökenli Turhan Müftü yaptı. Kılıçdaroğlu Bağdat Havaalanı’nda gazetecilerin iki ülke hükümetleri arasındaki sorunları işaret eden sorusuna şöyle yanıt verdi: “Türkiye ve Irak dost iki ülkedir. Biz tüm Ortadoğu’nun barış içinde yaşamasını arzu ediyoruz. Partimizin kurucusu Atatürk ’Yurta barış, dünyada barış’ demiştir. Biz de tüm komşularımızla barış ve huzur içinde olmak istiyoruz. Irak halkına Türkiye’nin sıcak yüzünü göstermek istiyoruz.” Kılıçdaroğlu Bağdat’ta ‘hükümet başkanı’ seviyesinde bir protokol ile ağırlanıyor. Başbakan Maliki, Kılıçdaroğlu ile bugün bir buçuk saatlik görüşmesinden sonra CHP heyeti onuruna da bir akşam yemeği verecek. CHP liderinin Maliki’nin yanı sıra, Dışişleri Bakanı Zebari ile de buluşacak olması, ziyaretin ağırlığını daha da belgirgin hale getirmiş durumda. Kılıçdaroğlu ve heyetindeki parti yöneticileri Irak Devlet Konukevi’nde ağırlanırken heyetin geri kalan üyeleri de ‘Yeşil Bölge’ diye bilinen güvenli bölge içindeki Tulip el Raşit Oteli’nde misafir ediliyor. Kılıçdaroğlu ayrıca Irak’ın önde gelen araştırma kuruluşlarından birinde de konuşma yapacak. Kılıçdaroğlu’nun ziyareti Irak’ta güvenliğin en kötü olduğu dönemlerden birine denk geldi. CHP heyeti Bağdat Havaalanı’ndan birkaç kilometre ötedeki ‘Yeşil Bölge’ içindeki konukevi ve otellere 10’dan fazla güvenlik kontrolünden geçerek ulaştı. Kılıçdaroğlu’nun güvenliğini Bağdat’ta Irak güvenlik güçleri sağlıyor. Ancak yarın ve öbür gün yapılacak Necef ve Kerkük ziyaretlerinde daha fazla güvenlik önlemi alınacak. Heyette yer alan CHP’nin ‘Caferi’ kökenli İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, “Necef ve Kerkük bölgelerine gidişlerde Şii siyasi grupların milis gücü ‘Bedir Tugayları’ da güvenliğimize katkı sağlayacak” bilgisini verdi. Kılıçdaroğlu Bağdat’taki temaslarının ardından yarın Şiilerce kutsal sayılan Necef’i ve Kerbela’yı ziyaret edecek. CHP liderinin bu ziyaret sırasında ülkenin önde gelen dini liderlerinden olan ve Şiiler üzerinde büyük etki sahibi Ayetullah Sistani ile de görüşme yapması planlanıyor. CHP lideri gezisinin son gününde ise Kürtler, Araplar ve Türkmenlerin birlikte yaşadığı Kerkük’e giderek Türkmenlerle bir araya gelecek. Maliki yönetimi istemediği için ziyaret sırasında Kuzey Irak’a gidemeyecek olan CHP lideri, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne de ileride ayrı bir ziyaret gerçekleştirmeyi planlıyor. s k ü Y m i n e el Memleket ahalisinin üçte biri “ortada futbol filan da yokken” kalbine kazınan renklerin yanına siyahla beyazı da ekliyorsa artık akademik bir tez konusudur Çarşı ArapKürt dengesi sağlandı Sünni başkandan yanıt bekliyor Çarşı’nın içinden Mustafa Arıcı cesurca yanıtladı sorularımızı. Arıcı’ya göre Gezi olaylarının nedeni, polisin orantısız gücü. Ve polisteki “Çarşı” antipatisinin nedeni de daha Gezi Parkı olayları yokken oynanan BeşiktaşGençlerbirliği maçı öncesi ve sonrası yaşanan gerginlik. Söz Mustafa’nın: “Biz Beşiktaşlıyız. Maçlara gidiyoruz, semte gidiyoruz, sonra evimize dönüyoruz. O gün yani ortada Gezi olayı falan yokken, Gençlerbirliği maçı için yine semtte buluştuk, baktık herkes gelmeye başladı. Çarşı’da ‘kemik tayfa’ diyebileceğiniz 100150 kişi laflıyordu. Çarşı pankartı insanları topluyor doğal olarak. 5060 yaşında insanlar da vardı aramızda, kadınlar ve çocuklar da. Sonra birden kavga dövüş! TOMA’lar yolları kapatmış. Helikopterler maça giden adamların kafasına biber gazı atıyor. Anlamadık ne olduğunu. Oysa insanlar eğleniyordu. Biz kimseyle kavga etmedik. Derdimiz maçtı. BeşiktaşG.Birliği maçı vardı, İnönü’ye son kez gidiyorduk. Kimse de bunu engelleyemezdi. Eşim Beşiktaş Kongre üyesi, gazdan bayıldı, hastaneye gittik. Olayların nedeni polisin Beşiktaş Meydanı’nda havaya ateş etmesi. Polis neden ateş açıyor? Acaba o polise soruşturma açıldı mı? Polis tarafından coplanan, tekmelenen çok insan oldu. Ortada haksızlık var. Kanunsuz uygulama var. Tavrımızın nedeni kanunsuzluk, orantısız güç. 6 yaşındaki çocuğumun suçu ne? Başbakan’la bizim ne işimiz var. Onun işi ayrı bizim işimiz ayrı.” Türkmen bakan karşıladı ‘Türkiye’nin sıcak yüzünü görün’ Maliki’den başbakan protokolü Bakan aradı, olayları durdurun dedi Ve laf, Gezi Parkı olaylarına geliyor. “Aslında BeşiktaşGençlerbirliği maçında yaşananların benzeri. Polis yine sert davrandı gençlere. Ne oluyor yahu, iki ağacı yıkmayın, çocuklara eziyet etmeyin diye düşündük. Arkadaşlar da Gezi Parkı’na Çarşı pankartı alıp çıkmış.” Niye? “Ortada bir haksızlık var, hukuksuzluk ve adaletsizlik. Beşiktaş Çarşı da bu duruma karşı durdu elbette. Sonra da kabahatli olduk. Biz sürekli Gezi Parkı’na gittik. Gençlere yemek ikram ettik, herkes bir şeyler getirdi. Ortak bir yaşam oluştu. Hatta orada yemek dağıtım işini üstlendiğimizde sivil polislerin de kuyruğa girip yemek yediğini gördük. Onlara da afiyet olsun. Orada bir duruş sergiledik. Adalet Bakanı aradı, ‘Durdul Ülkede muhalefet yok, run olayları’ demuhalefeti Çarşı aldı. Parti di. Biz de dedik kursak mevcut ki; ‘Biz başlatmamuhalefetten dık, neyi durduradaha fazla cağız?’ 50 bin inoy alırız. san vardı farklı ideolojilerden. İnsanların isyanı haksızlıklara. İnönü’nün altında ahır varmış, şimdi ahır mı yapalım? Baskıyla, şiddetle insanları nereye kadar durduracaklar.” Bedir Tugayları koruyacak 80 kişi geldik 79 kişi dönmeyiz ERK ACARER Lodos kokusunun, ezan vaktiyle harman olduğu yerde tozu dumana katan bir boşluktan enteresan bir seda yükseliyor: “Biber gazı oley!” Hayatın en renkli, en cafcaflı karesinden canlanan siyah beyaz bir bayrak bu! Onun üzerinde yazanlar, daha önce dikkat etmeyenleri şaşırtan bir başkaldırının satırları. Çarşı; nükleere, çocuk sömürüsüne, tecavüze, ağaçların kesilmesine, yasaklara, “hürriyet aşkına mani olanlara, kula kulluk yapanlara, insan emeğinin karşılığını vermeyenlere” velhasıl erdemle örtüşmeyen her şeye, yani külliyen adaletsizliğe karşı… İsyan günlerinde aşkın anatomisi yaşanan! Bir semte dalga gibi vurup oradan alanlara yayılan; Taksim, Kızılay, Kordon olan… Memleket ahalisinin üçte biri “ortada futbol filan da yokken”, bir gecede, UEFA kupasını, arka arkaya yaşanan şampiyonlukları, kalbine kazınan renkleri silip Beşiktaşlı oluyorsa, artık akademik bir tez konusudur Çarşı. Bizatihi felsefenin, sosyolojinin ve tüm toplumsal ilimlerin yıllar boyunca besleneceği hassas bir mecradır. Bununla birlikte felsefeyi tezi, doktorayı sosyolojiyi bir kenara bırakıp Çarşı’nın çıktığı yerden, sokaktan konuşmanın daha yerinde olacağı da kesindir. Çarşı, “memleketin biber gazı saatinde”, yüzünde deniz gözlüğü ile arzı endam eden yüksek topuklu çıtkırıldım ablanın, “Nerede kaldı bunlar ayol?” serzenişidir. Çarşı, ortalık karışmışken, sarı lacivert formalı dostun “Hadi oğlum gelmiyor musunuz?” çığlığıdır. Çarşı, evvelce mahalleyi boydan boya velveleye verdikleri, ortalığı yangın yerine çevirdikleri için, Ayşe teyze tarafından bastonla kovalanıp sonra yine onun tarafından kucaklananların yarattığı sempatidir. Ve çıtkırıldım ablanın, Fenerli dostun, Ayşe teyzenin dil ortaklığıdır… “Davulcu Vedat’ı bulun gözlerinden öpelim!” “79 kişi dönmeyiz biz amirim” Sahi Çarşı nedir? Siyah beyaz bir ruh rengi, o ruhun bedene girmez isyan halidir. Kısa yoldan, “Biz buraya 80 kişi geldik amirim, 79 kişi dönemeyiz” diyen Optik Başkan’dır. Naif adamların, arkadaşını yarı yolda bırakmayanların, öyle çok derin felsefelere dalmadan, yekten, açıktan, bir defada sövüp bir defada inandıkları şey için içlerini dökenlerin ortaklığıdır… Sahi Çarşı nedir? Hani denir ya “futbol fena halde hayata benzer”, işte onun tezahürüdür o kolektif harman. Anonim ve lejyoner bir kahramanlık biçimidir yaşam. Kale kalecinin, penaltı forvetin, yenilen gol de, atılan da ortaklığın kültürüdür. Biz yedik, biz attık durumudur Çarşı. Mısır’da bir piramidin sote köşesine çakılan imza, Şili’de demokratik olarak seçilmiş sosyalist Devlet Başkanı Salvador Allende’yi deviren faşist Pinochet iktidarına karşı yazılan“El Pueblo unido, jamás será vencido” şarkısıdır Çarşı. Âdettendir son söz… Onlar için dediler ki, “Esrik mahallenin şövalyeleri” ve balkonlardan atılan karanfillerle karşıladılar hepsini… Doğru söze ve eyleme ne denir… Onlara sorarsanız…Gurur mu? Derler ki; biz hayatı hep böyle yaşadık. Gurur nedir! Anlayana sivrisinek saz! Anlamayana… Ve naiftir kendileri gibi dilleri. Örgüt mü? Örgüt falan anlamayız. Böyle inandık, biz inandığımızın peşinden gideriz. Kısaca; “Bildiğin Çarşı ulan işte!” Necef’te Sistani ile görüşecek Parti kursak muhalefeti geçeriz İlginin sırrı Erdoğan’da Maliki’nin, CHP liderini el üstünde tutan bir protokol ile ağırlamasının ardında Başbakan Erdoğan ile yaşadıkları derin görüş ayrılığı yatıyor. AnkaraBağdat ilişkisinin bozulmasının ardında üç önemli gerekçe var: 1. Erdoğan hükümeti seçimler sonrasında Maliki’nin başbakan olmaması için yürüttüğü girişimler 2. Ankara’nın Irak’taki Sünnilerle yakınlığı ve idam cezasına çarptırılan Irak’ın eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi’ye oturma izni vermesi. 3. Ankara ile Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi arasında Bağdat’ta hükümeti dışlanarak imzalanan gizli petrol ve doğalgaz anlaşmaları. Buna karşılık, dün heyet üyelerine dağıtılan bilgi notunda CHP’nin Irak politikasının temel ilkesinin “CHP bölge ülkeleri ve bölge dışı ülkelerin Irak’ın içişlerine karışmamasını kuvetle savunur. Aynı şekilde de Irak’tan Türkiye’ye hiçbir tehdidin yöneltilmesine olanak verilmemesini ister” şeklinde vurgulanması dikkat çekti. l Sürecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle