19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 15 Mavi elmastan rekor beklentisi Nadir bir mavi elmasın Sotheby’s müzayedesinde 19 milyon dolara alıcı bulması bekleniyor Kültür Servisi Ekim ayında Sotheby’s müzayede kuruluşunun Hong Kong’da 7 Ekim’de müzayedeye çıkaracağı çok ender bir elmasın, Çin ekonomisindeki durulmadan korkulmasına karşın, 19 milyon dolara alıcı bularak kendi alanında rekor kırması bekleniyor. Nadir rastlanan 7.59 kıratlık yuvarlak mavi elmasın yaklaşık olarak gömlek düğmesi büyüklüğünde olduğu belirtiliyor. “Fantezi” elmasın 19 milyon dolara satılması durumunda, bunun kırat başına fiyatlarda yeni bir rekor olacağı ileri sürülüyor. Sotheby’s’in Asya şubesinin başkan yardımcısı Quek Chin Yeow, “Prömiyer Mavi” olarak bilinen elmasa sahip olmak için dünyanın dört bir yanından koleksiyoncuların Hong Kong’a gelmesinin beklendiğini söyledi. Çin ve bölgenin öteki yörelerindeki zenginleşme sonucunda, Hong Kong, mücevher alanında düzenlenen müzayedelerin merkezi durumuna gelmiş bulunuyor. Yüzyıllardır hükümdarlar ve ünlülerin koleksiyonlarında yer alan mavi elmaslara piyasada çok ender rastlanıyor; yuvarlak kesim ise çokça ziyana yol açtığı için renkli değerli taşlarda pek az kullanılıyor. Dünyanın en büyük mavi elmasının, Fransa kralı XIV. Louis’nin 18. yüzyılda satın aldığı “Umut Elması” olduğu belirtiliyor. Geçen nisan ayında, 5.3 kıratlık nadir bir “Fantezi” koyu mavi elmasın Londra’daki bir müzayedede 9.5 milyon dolara satılarak, kırat başına 1.8 milyon dolarla rekor kırdığı öğrenildi. Klasik müzik sunmanın da klasikleşmiş bir kalıbı vardır Radyocuların dikkatine u Yeni müziğin dinleyicisi az olur kaygısıyla radyoevi diskoteğinde kimselerin el sürmediği çağdaş besteciler arasında gezinmek en büyük zevkimdi. Bizden önceki kuşakların radyo yapımcıları ve sunucuları son derece dikkatli, iyi Türkçe bilen, kültürlü kişilerdi. cıları ve sunucuları son derece dikkatli, iyi Türkçe bilen, kültürlü kişilerdi. Programcılığı onlardan öğreniyorduk: Her şeyden önce yapımcı/sunucu programının önüne geçmemeliydi. Çaldığı yapıt biter bitmez hemen anonsu yapıştırmadan vereceği bir anlık suskunluk dinleyicinin kulağında yapıtı hazmetmesini sağlayacaktı. Klasik müzikte yapıtın künyesini sunarken, önce bestecinin adı, yapıtın başlığı, opus (eser) numarası ve en son tonalitesi okunmalıydı. Böylece dinleyicinin kulağında kalan en son bilgi yapıtın tonu olacaktı. Ve müzik, anonstan bir an sonra başlamalıydı. Yapıtın tümü sunulmalıydı. Birinin ilk bölümü, bir başkasının son bölümü gibi parçalı bohça klasik müziğe saygısızlık olurdu. Evet, bunlar belki çok katı kurallardı. Şimdi bakıyorum yapımcılar yaptıkları programın önüne geçmiş. Örneğin, radyoyu açtığınızda bir bestenin son bölümünü dinlemektesiniz. Tanıdığınız bir yapıt ama çıkartamıyorsunuz. Bittiğinde şöyle bir anons: “Radyolarını geç açanlar için hatırlatayım. Şu kanalda, bilmem ne başlıklı programı dinlemektesiniz. Yapımcınız, ben bilmem kim..” Peki, demin çalan yapıt neydi? Bir başka anons da şöyle: Allegro (neşeli), moderato (ılımlı), vivace (hızlı ve canlı) başlıklı bölümleri dinleyeceksiniz. Bunlar yorumcuya hangi tempoda çalmasını gösteren ipuçları, bölüm başlığı değil. Yeni bir moda daha var: İkili oda müziği yapıtında önce eşlikçinin adı sunuluyor. Frieda Bauer eşliğinde David Oistrakh’tan Tartini’nin Şeytan Trili’ni dinlediniz. Burada yıldız Oistrakh. Onu arka plana itip eşlikçiyi öne çıkartamayız. Dahası da var: “Antoni Wit yönetimindeki Polonya Ulusal Radyo Senfoni Orkestrası’na İdil Biret eşlik ediyor!” Solist orkestraya değil, orkestra soliste eşlik eder. Bütün bunlar küçük ayrıntılar. Ancak klasik müzik sunmanın da klasikleşmiş bir kalıbı vardır. Kültür Endüstrisi Müsteşarlığı “Kitaba, sinemaya, tiyatroya para harcamayız” diye bir inancımız var. Contemporary Istanbul ve Türkiye Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) “Türkiye’de Kültür (Kreatif) Sektörünün Boyutları Araştırması”nda kültür endüstrisinin boyutlarını araştırmış. Sanata ne kadar para harcadığımız da ortaya çıkmış. Araştırmaya göre Türkiye’de kültür ekonomisinin büyüklüğü 46.1 milyar dolar. 2011 yılında turizm gelirlerimizin 30 milyar dolar olduğu göz önüne alınırsa turizme yapılan desteğin yüzde birini bile alamayan kültür endüstrisinin bu boyutlara ulaşmış olması ilginçtir. Kültür ekonomisinin milli gelirin yüzde 6’sını oluşturduğu da hesaplanmış. Bu önemli bir rakam. Birçok ülkede bu yüzde çok daha düşük. ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde ise kültür endüstrisinin GSMH’de önemli bir payı olduğu, kültür ihracatından büyük gelirler sağladığı biliniyor. Birleşmiş Milletler’in geçen yıl açıkladığı araştırmada Hindistan’dan sonra yüzde 18.3’lük oranla kültür alanında en hızlı büyüyen ikinci ülke Türkiye olmuş. 2011’de Türkiye’nin kültür ürünleri ihracatı 2.1 milyar dolar, ithalatı ise 850 milyon dolar. Bilinen gerçek bir kez daha teyit edilmiş; devlet sanata para harcamayı sevmiyor. Bunu Kültür Bakanlığı’na ayrılan bütçeden de biliyoruz, kamu kuruluşlarının olmayan kültürel faaliyetlerinden de. Belediyeler olmasa kamunun kültür ve sanat faaliyeti yok denecek düzeyde. Halkın kültüre harcadığı para ise dikkati çekici. TAVAK’a göre kültür harcamasının yüzde 48’ini halk yapıyor. Kamu bütçelerinde kültürün payı yüzde 13, vakıfların payı yüzde 2, sponsorluklar yüzde 3, özel sektörün kültürel yatırımları da yüzde 6. Devlet katında kültür endüstrisinin önemi ve büyüklüğü bilinmese de Kültür ve Turizm Bakanlığı gelişmenin farkında. Bakanlığın yapısının “Kültür Endüstrisi”ndeki büyümeyi destekleyecek ve artıracak bir biçimde düzenleneceği söyleniyor. Kültür endüstrisini oluşturan sinema, müzik, tiyatro, yayıncılık ve görsel ve plastik sanatların tek bir çatı altında, bir genel müdürlükle yönetilmesi planlanıyormuş. İlk bakışta “Kültür Endüstrisi Genel Müdürlüğü” kurmak iyi bir düşünce gibi görünse de TAVAK’ın araştırmasında ortaya çıkan boyutları görünce bakanlıkça kültür endüstrisine biçilen gömleğin şimdiden dar geleceği kesin. Kültür endüstrisinin gelişme hızı, çözülmesi gereken sorunların büyüklüğü bir müsteşarlıkla yönetilmesi gerektiğini gösteriyor. İdeali Kültür Bakanlığı’dır ama Başbakan Erdoğan’ın kültürü turizmin destek unsuru olarak gördüğünü biliyoruz. Devlet artık kültür endüstrisinin yarattığı değeri görmek, hangi desteklerle bu endüstrinin daha da hızlı büyümesinin sağlanacağını planlamak durumunda. Bu planlamada kuşkusuz en büyük görev Kültür ve Turizm Bakanlığı’na düşüyor. Bakanlık kültür endüstrisini oluşturan sektörlerle birlikte çalışarak bir geliştirme politikası oluşturmak durumunda. Yasanın taslak aşamasında olmasını da göz önünde bulundurursak böyle bir düzenleme için en uygun zamandayız. Yasa hazırlanırken kültür endüstrisi üzerine çalışmalar yapan TAVAK, İstanbul Bilgi Üniversitesi, BAUKEM, İKSV, Anadolu Kültür gibi kuruluşların, Abdurrahman Çelik, Suay Aksoy, Serhan Ada gibi az sayıdaki araştırmacının ve özellikle kültür endüstrisini oluşturan sektör temsilcilerinin görüşleri alınırsa çok daha doğru bir yapılanma kurulacaktır. Radyoda müzik programı dinlemek bir tutkudur. Radyoda müzik programı hazırlamak da bir tutkudur. Hele programı spiker değil de kendiniz sunuyorsanız, bu sıcacık ortam dinleyiciye de yansır. Radyo programcılığı televizyona benzemez. Radyoda bir teknik yapımcı varken televizyonda kameramanlar, ışıkçılar, resim seçiciler, yönetmenler, kalabalık bir ekip söz konusudur. Sesten çok görüntü önemlidir. Ben hem TRT televizyonunda hem de TRT3 radyosunda uzun yıllar klasik müzik programları hazırlayıp sundum. Genellikle çağdaş müziği ve Türk bestecilerini tanıtmaya çalıştım. Henüz LP’lerimiz CD’lerden daha çoktu. Yeni müziğin dinleyicisi az olur kaygısıyla radyoevi diskoteğinde kimselerin el sürmediği çağdaş besteciler arasında gezinmek en büyük zevkimdi. Bizden önceki kuşakların radyo yapım Sanat yönetmeni istifa etti Yaşamın kadınsı yönleri... Kültür Servisi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Veysel Sami Berikan görevinden istifa etti. İstifanın kişisel nedenlerle olduğu açıklanırken, yerine oyuncu Mehmet Çevik getirildi. Kocaeli Şehir Tiyatroları’ndaki, Gezi Direnişi’ne katılan oyuncuların teşvik primlerinin kesildiği iddia edilmiş, bu da tepkilere neden olmuştu. Dün konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Tahir Büyükakın, teşvik primlerinin dağılışı konusunda bürokratların etkisinin çok küçük olduğunu, “tiyatrolarla ilgili tüm kararları sanatçıların verdiğini” belirtti. Toplantıda Veysel Sami Berikan, Mehmet Çevik ile diğer oyuncular da hazır bulundu. Burada istifasını açıklayan Berikan, kararını kişisel nedenlerle verdiğini ifade etti. Berikan, kararının Gezi Direnişi ve teşvik primi iddiasıyla hiçbir ilgisi bulunmadığını söyleyerek, “Benim istifam şehirde ya da ülkemizde olan herhangi bir olayla uzaktan yakından alakalı değildir. Kendimi çok başarılı göremedim. Sezonun başında böyle bir kan değişikliğini uygun gördüğüm için istifamı verdim” dedi. Kültür Servisi Hale Arpacıoğlu’nun “Manyetik Şiirler” başlıklı sergisi Piramid Sanat’ta izleyiciyle buluşacak. 11 Eylül’de açılacak sergi, 13 Ekim tarihine kadar Piramid Sanat’ta izlenebilecek. Arpacıoğlu, eserlerinde mitoloji, ontoloji, Doğu felsefesi, derinlik psikolojisi, metafizik ve tasavvuf gibi kavramları inceliyor. Arpacıoğlu, 10 yıl aradan sonra açtığı sergisiyle ilgili olarak ise “Yaşamın kadınsı yönlerinin keşfi ve ifadesi, sanatımın çekirdeğini oluşturur. Evrensel karşıtların sonsuz oyunu, seyirciyi yeni bir hissetme ve görme yoluna davet eden mecazlar, ironi, renk ve şiirsel formların kullanımı yoluyla ifade ediliyor. Yaratıcısı ve seyircisi olarak, bu estetik deneyime ‘şiirsel felsefenin görsel sanatı’ diyorum” diyor. KOCAELİ ŞEHİR TİYATROLARI’NDA GÖREV DEĞİŞİKLİĞİ ARPACIOĞLU’NUN ‘MANYETİK ŞİİRLER’ SERGİSİ PİRAMİD SANAT’TA MERSİN DEVLET OPERA VE BALESİ ‘Çalıkuşu’ Ayvalık’ta “Çalıkuşu” balesi 1 Eylül’de saat 20.45’te Ayvalık Amfi Tiyatrosu’nda sahnelenecek. Çalıkuşu Balesi, 10. Ayvalık Kültür ve Sanat Günleri kapsamında açılış eseri olarak sahnelenecek. Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanından Devlet Sanatçısı Merih Çimenciler tarafından uyarlanan “Çalıkuşu” balesi 1 Eylül günü saat 20.45’te Ayvalık Amfi Tiyatrosu’nda sahnelenecek. Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin 90 kişilik sanatçı kadrosuyla sahneleyeceği eserde; Feride karakteri ile Büşra Ay, Kamuran ile Ender Üçdemir rol alacak. Çalıkuşu balesinde, küçük yaşta annesini ve babasını kaybetmiş genç kız Feride’nin, teyzesinin oğlu Kamuran’a duyduğu aşkın kırgınlığı nedeniyle Anadolu’da öğretmenlik yapmaya gitmesi anlatılıyor. (www.mersindob.gov.tr) n Kültür Servisi Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından Termal ilçesinde düzenlenen “7 Gün 7 Gece Sema” adlı etkinlik sürüyor. Rasim Mutlu Kültür Merkezi’nde başlayan ve 23 Ağustos Cuma günü sona erecek etkinliğe, Japonya, Güney Kore, Hindistan, ABD, İngiltere, Almanya, Avusturya, İtalya, Belçika, Hollanda, İspanya, Meksika, İran, İsrail ve Bulgaristan gibi ülkelerden 150’ye yakın kişi katılıyor. 7 gün 7 gece sema FESTİVAL 411 EKİM TARİHLERİ ARASINDA Altın Portakal’a rekor başvuru ANTALYA (Cumhuriyet) Bu yıl 50’ncisi düzenlenecek olan Altın Portakal Film Festivali’ne başvuran uzun metraj film sayısı 68’e ulaştı. Böylece yarım yüzyıllık festival tarihinde bir rekor kırılmış oldu. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) işbirliğiyle düzenlenen festival 411 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek. Ulusal uzun metraj film yarışması için başvuran 68 film, Altın Portakal’ın en iyileri arasında yer almak için ön jüri karşısına çıkacak. Festivale bu yıl başvuran ilk film sayısında da rekora imza atıldığı bildirildi. Başvuran 68 filmin 46’sı yönetmenlerinin ilk filmlerinden oluşuyor. Bu yılki 50’ncisi düzenlenen festivale başvuruda bulunan kısa film ve belgeseller de belli oldu. Portakal’a bu yıl kısa film yarışması için 206, belgesel film yarışması için 99 film başvurdu. Antalya Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Dağıstanlı, Altın Portakal’da yarım yüzyıl coşkusunun şimdiden yaşanmaya başladığını, Antalya’da gerçek anlamda bir sinema şölenine imza atılacağını bildirdi. Festivale yapılan rekor sayıdaki başvurunun sinema sektörünün yükselen grafiğine işaret ettiğini vurgulayan Dağıstanlı, Türk sinemasındaki gençleşme eğilimine de dikkat çekti. Dağıstanlı, genç sinemacıları özendirmek amacıyla ilk film ödülünü 50 bin TL’den 100 bin TL’ye çıkardıklarını açıkladı. n Kültür Servisi Barış İçin Sinema oluşumu 10. yılında yine “barış” istemeye devam ediyor. Her yönetmenin 1’er dakikalık barış konulu filmlerinden oluşacak “yüzde yüz barış filmi” için yeniden çağrıda bulunan oluşum, sinemacıların filmlerini bekliyor. Hiçbir sermaye grubunca desteklenmeyen, herhangi bir fon ya da sponsor bağlantısı bulunmayan, tamamen dayanışma ilişkileri çerçevesinde yürütülen oluşum ve başvuru için (http://barisicinsinema. net/100) Barış için 1 dakika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle