19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Sistemdeki açığın nedeni okul yönetimlerinin verilere kendi şifreleri ile ulaşmasından kaynaklanıyor n Baştarafı 1. Sayfada Recebbiye’yi alkışlanacak devletler ve RTE’yi de alkışlanacak devlet adamları listesinden çıkardı. Bizim hazret de Batı’da olduğu gibi Doğu’da izlediği dış politikaların itibarı kalmadığının herhalde farkında. Doğu’daki Batı’daki irili ufaklı devletlere tepeden bakamıyor artık. Bir elinde Kuran, her fırsatta haykırdığı “Ya Allah bismillah” ile Batı’dan Doğu’ya uzanan coğrafyayı fethedeceğini sanıyordu. Mısır’daki darbeyi yeterince, soğukkanlılıkla eleştireceğine; sanki bu ülke, unutulmaz tarihi isimlerinden Mehmet Ali Paşa’dan miras kaldı kendisine. Musri’yi serbest bırak, ülke yönetiminde Müslüman Kardeşler’le uzlaş diyen, ne ki Mısır cuntasının önemsemediği birtakım siyasal sloganları yineledi durdu. Şeriat bağımlısı, RTE’nin tek adamlık kopyası Mursi’yi kurtaramadığı için içi yanıyor... Lakin söylemlerine, önerilerine Kahire’de aldırış eden yok! HHH Batılı ülkeleriyle Ortadoğu’daki dost, sözünü dinler bildiği İslam devletlerinin bile izlediği Mısır politikası nedeniyle Türkiye’nin yalnız kaldığını artık ilgili bakanları da sözcüleri de itiraf ediyorlar. Ama ne çare, kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş, o hesap; bu yalnızlığı övünü malzeme olarak kullanıyorlar. Başlarında RTE ve kadrosundaki her biri, uluslararası siyaset dünyasında adeta dünyaya meydan okuyan ormanlar kralı birer Tarzan sanki. RTE’nin izlediği sakat, itibar görmeyen, desteklenmeyen politikaları, bir iki kişi dışında eleştiren bulamazsın bu ülkede... Yalakalık da hemen devreye girdi. İlk örnek de dün gazetelerde: İstanbul’da AKP’li Esenler Belediyesi, Cumhuriyet Meydanı’na şeriatçıların simgesi Rabia ismini vereceğini açıkladı. HHH TV’lerde RTE’yi izlerken bilmem dikkatinizi çekti mi? Mısır’da şeriatçı Mursi’yi, sözüm ona demokrasi adına desteklediğini iddia eden politikasını över ve savunurken; tek başımıza kalsak da yine bu yoldan dönmeyeceğimizi söylerken Türkiye’yi değil, bir elinin işareti parmağı ile göğsünü göstererek “ben” diyor. Onun diliyle söylersek ben demek Türkiye demek istiyor… ...Örneğin Bursa’da bir eliyle Mısır halkının bir parçası Müslüman Kardeşler’in sloganı Rabia işareti yapıyor. Mısır Kralı Faruk’u 1950’lerde indirip tahtına oturan ilk darbeci Nasır’dan beri gelen geçen, son olarak Mübarek döneminde de iktidara gelenlerin, Müslüman Kardeşler örgütünü siyaseten neden yasaklı ilan ettiklerini, terörist diye damgaladığını… ...RTE’nin gazına gelerek sokaklara dökülen, içimizdeki şeriat hastası, 76 milyonun on binde, yüz binde, milyonda biri acaba biliyor mu? RTE demokrasi derken, aslında demokrasi adı altında; Mursi’nin şeriatçı kafasını, uygulamalarını, tek adamlığa hevesini savunuyor. HHH Oysa başarılı dış politika Ortadoğu’da da sıfırı tüketmiş durumda. Çevremize bakıyorum. İçimizde bazıları gerçekten ülkemizde demokrasi olduğu sanısıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun icat ettiği komşularla sıfır sorun politikasından eser kalmadığını öne sürerek istifasını istiyorlar. Oysa bu politika Ortadoğu’da lider olduğuna kendini inandırmış RTE’nin dört elle sarıldığı bir politika... Yüzü, giyinişi, davranışları, hatta kimi söylemleri laik ama ruhu ve vicdanı İslama bağlı, üstelik dinden laikliğe dönmeliğini satan kimi yazarlar; dinle yoğrulmuş; Irak, Pakistan, Lübnan, Mısır, Suriye, İran ve de Suudi Arabistan ile yakın dostane ilişkiler gittiii diye yakınan yazılar döktürüyorlar. Artık RTE’nin dış politikaları Batı’dan Doğu’ya yalnızlığı oynuyor. HHH Düzgün görünen ilişkileri bu kerteye getiren tek başına Davutoğlu mu? Yok, hayır! Baş mimarı dünya lideri düşleri gören RTE! Öyleyse; önce Başbakan’ın istifa etmesi gerekmez mi? Bu Başbakan bakarsınız bir gün, Davutoğlu’nu boşamış. O da köşesine çekilmiş. Sıfır politikalarına ilham veren “Stratejik Derinlik” kitabının sürgiti bir kitap yazıyor. Adı da bugünden belli: “Stratejik Yalnızlık!” Öğrenci bilgileri ortalıkta SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Bilgi İşlem Grup Başkanlığı tarafından yönetilen “eokul” sistemindeki şifre tartışması büyüyor. Velilere, öğrencilerin okul bilgilerinin gönderildiği “Mobil Bilgi Servisi’nin şifresinin bir kişinin elinde olmadığı”, GSM operatörlerinin de sistem üzerinden ailelere mesaj gönderebildiğinin ortaya çıkmasının ardından, yüz binlerce liselinin “eokul” üzerindeki kişisel bilgilerinin paylaşım sitelerine düşmesi şok etkisi yaptı. Daha önce öğrenci velilerinin iletişim bilgilerinin, okul yönetimleri tarafından, özel okullara ve özel şirketlere verildiği, “okul ve şirketlerin de velileri arayarak pazarlama ve reklam faaliyeti yürüttüğü” öğrenildi. Sistemdeki açığın nedeninin ise okul yönetimlerinin tüm verilere kendi şifreleri ile ulaşabilmesinden kaynaklandığı belirtiliyor. MEB, iki gündür kişisel bilgilerin güvenliğine ilişkin soru işaretleri ile karşı karşıya. MEB Mobil Bilgi Sistemi üzerinden velilere gönderilen ve cinsiyet ayrımcılığı olarak yorumlanan mesajın bakanlık tarafından gönderilmediğinin açıklanmasının ardından, bakanlık merkezinden yönetilmesi gereken mesaj gönderme sisteminin şifresinin bir kişinin elinde olmadığı ortaya çıktı. Daha önce de öğretmenlerin “eokul” üzerindeki kişisel bilgilerinin bazı kurumların eline geçtiği belirtildi. İkinci skandal ise İstanbul’da patlak verdi. Özel okul öğrencilerinin “eokul” verilerinin bir paylaşım sitesinde paylaşıldığı ortaya çıktı. Tüm bunlar, “öğrenci ve velilerin cep telefonlarının ev adreslerinin, okul başarı durumlarının veri olarak tutulduğu eokul sisteminin güvenliğine” ilişkin soru işaretlerini artırdı. Edinilen bilgiye göre, “eokul” sistemine, bakanlık yöneticileri ile birlikte, öğrenciler ve veliler, özel şifrelerle girebiliyor. Ancak okul yönetimleri de, öğrencilerin tüm bilgilerine, toplu olarak yine kendi şifreleri ile ulaşabiliyor. Binlerce kişinin kişisel verilerine bu kadar çok kaynağın ulaşabiliyor olması ise veri güvenliğine ilişkin sorunları beraberinde getiriyor. Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak’ın verdiği Reklam için kullanılıyor Uluocak, “Bundan okul yönetimleri de, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri de sorumlu ama bakanlık da sorumlu. Çünkü öğrencilerin tüm bilgilerini bu kurumların yöneticileri bir şifre ile görebiliyor. Daha sonra bu veriler, özel okullar veya şirketlerin eline geçti” değerlendirmesini yaptı. ‘Okul yönetimleri sorumlu’ bilgilere göre, daha önce İstanbul’da “etüt okulları”nın kapatılması kararı ile öğrenci velilerinin eokul sistemi üzerinde kayıtlı cep telefonları numaraları, “bir şekilde” özel okulların eline geçti. Özel okul yönetimleri tarafından cep telefonlarından aranan veliler, çocuklarının kendi okullarına kaydedilmesi için “pazarlama ve ikna” çalışması yaptı. Yine Uluocak, devlet okullarında eğitim alan zihinsel engelli öğrencilerin velilerinin özel rehabilitasyon merkezleri tarafından aranarak reklam yaptıklarını aktardı. ‘GEZİ ZEKÂLI ÇEVRELER’ Bağış’tan yine tuhaf sözler ANKARA (AA) Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul’un, olimpiyat oyunlarını düzenlemeyi, “CHP ve onun gibi ‘Gezi zekâlı’ bazı çevrelerin bütün çarpıtma çabalarına rağmen” hak ettiğini belirtti. İsveç’in Ankara Büyükelçisi Hakan Akesson’un veda ziyaretinde bulunduğu Bakan Bağış, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bağış’a, 2020 yılında olimpiyatları düzenlemek için aday olan İstanbul’a bu organizasyonun verilmemesi durumunda sorumlusunun Gezi Parkı eylemcileri olacağı yönündeki sözlerinin CHP tarafından eleştirilmesi soruldu. Bugüne kadar olimpiyatların İstanbul’da gerçekleşmemiş olmasının İstanbul’un değil olimpiyatların kaybı olduğunu söyleyen Bağış, “Biz CHP ve onun gibi ‘gezi zekâlı’ bazı çevrelerin bütün çarpıtma çabalarına rağmen, Türkiye’yi karalama, Türkiye’nin uluslararası imajını zedeleme çabalarına rağmen olimpiyatların doğru kararı vererek 2020 yılında İstanbul’da gerçekleşeceğine yürekten inanıyoruz. Bu İstanbul’un hak ettiği bir şeydir ama hepsinden önemlisi olimpiyat ruhunun yeniden canlanabilmesi için olimpiyat organizasyonunun ihtiyaç duyduğu bir yaklaşım tarzıdır. O yüzden Sayın Başbakanımızın Buenos Aires’te yapacağı temaslar çerçevesinde ben bu zihniyete rağmen İstanbul’un 2020 yılında bu sıfatı kazanacağına ve olimpiyat tarihinin en görkemli etkinliğine ev sahipliği yapacağına yürekten inanıyorum” dedi. Bağış, İsveç Büyükelçisi Akesson ile görüşmesi hakkında konuşurken de İsveç’in AB müzakerelerinde Türkiye’nin kendisini en yakın hissettiği ülkelerden biri olduğunu söyledi. Akesson’un Bodrum’da bir ev aldığını da dile getiren Bağış, “Kendisi sık sık Türkiye’ye, Bodrum’daki evine de gelecek. Bu da artık Avrupa’nın büyükelçilerinin, karar mercilerinin Türkiye’ye olan yaklaşımının, güveninin bir göstergesidir” dedi. Öğretmen kitapları Ata’sız Eğitimİş, Zambak Yayınları’nın 1. Sınıf Türkçe Öğretmen Kılavuz Kitabı’nda “İstiklal Marşı, Öğrenci Andı ve Atatürk posterine bilinçli olarak yer verilmediğini” açıkladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir, 20132014 eğitim öğretim yılında okutulacak ders kitapları ile öğretmen kılavuz kitaplarının bir kısmının okullara teslim edildiğini, Zambak Yayınları’nın 1. Sınıf Türkçe Öğretmen Kılavuz Kitabı’nda “İstiklal Marşı, Öğrenci Andı ve Atatürk posterine bilinçli olarak yer verilmediğini” açıkladı. Demir, yaptığı yazılı açıklamada, ders kitaplarının hazırlanması ile ilgili olarak yönetmelikte, “İlköğretimin 1, 2 ve 3. sınıflarına ait kitaplarda, yaprağın ön yüzünde Türk bayrağı ile birlikte İstiklal Marşı’nın ilk iki kıtası; yaprağın arka yüzünde Öğrenci Andı; üçüncü yaprağın ön yüzünde Atatürk resmi ve resmin alt kısmında Mustafa Kemal Atatürk yazısı bulunur” hükmünün yer aldığını anımsattı. Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir, “Daha önce Milli Eğitim Teşkilatı’nı düzenleyen mevzuattan Atatürk’ü tamamen silen, ulusal bayramların kutlanmasına yasak getiren, ders kitaplarından Atatürk İlke ve İnkılâpları’na uygunluk koşulunu kaldıran MEB’in Atatürk karşıtlığı kontrolden çıkmış bulunuyor. AKP’nin geçmiş dönem politikalarının devamı olan bu uygulama, siyasi iktidarın Türk ulusuna Atatürk’ü unutturarak, ulusal kimliği yok etme amacının bir parçasıdır” dedi. Nadir Nadi’yi özlemle andık Gazetemizin başyazarı, Atatürk devrimlerinin ödünsüz savunucusu Nadir Nadi’yi, ölümünün 22. yıldönümünde dün Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında düzenlediğimiz törenle andık. Törene, Cumhuriyet Vakfı adına Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu üyesi Alev Coşkun ve gazetemiz çalışanları katıldı. Orhan Erinç, Nadir Nadi’nin Cumhuriyet gazetesinin yayın ilkelerini kurumsallaştırdığını anlattı. Törende Cumhuriyet çalışanları Nadir Nadi’nin kabrine çelenk koydu ve saygı duruşunda bulundu. Erinç, törende Nadir Nadi’nin gazeteciliğini “Nadir Bey, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’den sonra 1945’te onun vefatıyla gazetemizin sorumluluğunu üstlenerek 19451991 yılları arasında 46 yıl bu sorumluluğu başarıyla yerine getiren, hem Cumhuriyet’in imtiyaz sahipliğini, hem de başyazarlığını sürdüren Türk basınının çok önemli gazetecilerinden birisidir” sözleriyle ifade etti. Orhan Erinç şöyle devam etti: “Bugün Cumhuriyet, Nadir Bey’in kurumsallaştırdığı yayın ilkelerini onun ardından İlhan Ağabey’in (Selçuk) sürdürdüğü gelenekleri görenekleri, ortak akılla devam ettirmeye çalışanların bir araya geldiği bir gazete olarak görevini yapmaktadır. Cumhuriyet, ülke sorunlarının Atatürkçü bir yaklaşımla çözümü konusunda görüş üretmeye çalışanlar topluluğunun gazetesine dönüşmüştür.” Cumhuriyet’in okurlarıyla yaşadığının altını çizen Erinç, “Cumhuriyet’in geçmişten bu yana asıl sahiplerinin okurları olduğunun bilinciyle bugün de yayınını sadece okurlarına dayanarak, onlara güvenerek sürdüren bir gazeteciler topluluğu olarak çalışmaktayız. Bize bu görevi bırakanlar arasında Nadir Bey’in yerini ayrıcalıkla belirtmek gerekiyor. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ‘Marş da yok ant da’ Sosyoekonomik dezavantaj çocuklara başarısızlık olarak geri dönüyor Yoksul öğrenciler eğitimde de yoksul Anadolu Liseleri ve özel okullar boş kaldı Eğitim Servisi Özel Türk ve yabancı okullar, birinci kayıt döneminde kontenjanlarını dolduramadı. Robert Lisesi’nde 48, Alman Lisesi’nde 127, İtalyan Lisesi’nde 84, St. Joseph Fransız Lisesi’nde 69 boş kontenjan bulunuyor. 8. Sınıf SBS sonucuna göre taban puan ilanı, ön kayıt ve kesin kayıt sistemiyle öğrenci alan özel okulların 2. ön kayıt dönemi, 23 Ağustos 2013 tarihinde sona erecek. Anadolu liselerinde boş kalan kontenjalara, yedek listeden sırası gelen öğrencilerin kayıtları sürüyor. Halen Galatasaray Lisesi’nde 14, İstanbul Lisesi’nde 31, Kabataş Erkek Lisesi’nde 31, Kadıköy Anadolu Lisesi’nde 54 kontenjan açığı bulunuyor. Yedek listede sıradaki öğrenciye kayıt hakkı verilmesi işlemi, 26 Ağustos 2013 saat 17.00’ye kadar sistem tarafından otomatik olarak yapılacak. Kayıtlar, 29 Ağustos saat 17.00’ye kadar devam edecek. FİGEN ATALAY AÖF açlık grevine gidiyor n ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’nde öğrenim gören yaklaşık 1.5 milyon öğrenci, kredili sistemle birlikte kaldırılan bütünleme sınavlarının geri getirilmemesi halinde 1 Eylül’den itibaren açlık grevine sosyal medyadan duyurdu. Twitter’da “#AÖFöğrencileriaçlıkgrevinegiriyor” etiketi adında toplanan öğrenciler, “Bütünleme geri gelmeli, mağduriyet giderilmeli. Tüm üniversitelerde yapılması zorunlu olan ve hakkımız olan bütünleme sınavını geri istiyoruz. Haklarımız verilmezse AÖF öğrencileri olarak 1 Eylül’de açlık grevi yapacağız. Açık öğretim lisesi bile ek sınav hakkı veriyor, AÖF hakkımız olan bütünlemeyi vermiyor” ifadelerini kullandı. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerim Banar, geçen aylarda yaptığı açıklamada, kredili sistemde bütünleme sınavlarının yapılmasının imkânsız olduğunu söylemişti. Yoksul çocukların çoğunlukta olduğu okullar, diğer okullara göre daha başarısız. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Politika Analisti Işıl Oral ve araştırma asistanı Eileen McGivney, Türk öğrencilerin Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) değerlendirmesindeki performansıyla ilgili bir çalışma yaptı. TIMSS 2011 değerlendirmesinin 4 ve 8. sınıflar düzeyinde uygulanan öğrenci anketlerine verilen yanıtlardan derlenen bulgular şöyle: l Okuldaki düşük gelir düzeyinden gelen (dezavantajlı) öğrencilerin oranı ve öğrenci başarısı ilişkisine bakıldığında her iki sınıf düzeyinde de dezavantajlı öğrencilerin okul nüfusunun yarısından fazlasını oluşturduğu, okullardaki öğrenci başarısının, dezavantajlı öğrencilerin daha az yoğunlukta olduğu okullara oranla çok daha düşük olduğu görülebilir. Bu durum, dezavantajlı öğrencilerin bulunduğu okullar da öğretmen, finansman ve altyapı gibi konularda alınması beklenen tedbirlerin alınmaması ya da etkili uygulanmamasından kaynaklanıyor olabilir. l Okuldaki kaynaklar da öğrenci başarısı ile ilişkili olabilir. Çoğunluğunu dezavantajlı öğrencilerin oluşturduğu okullarda kaynak (ders materyali, derslik, ısıtma sistemi...) eksikliği olması, öğrencilere sağlıklı bir öğrenme ortamı sağlanmasını engellemektedir. Evinde hiç kitap bulunmayan ya da çok az sayıda kitap bulunan öğrenciler, hem matematik hem de fen bilimleri alanlarında en düşük başarıyı gösterme eğilimindeler. Öğrencinin evinde bilgisayar olmasının da hem matematik hem de fen bilimleri alanlarında başarılı olma olasılığını artırıyor. En yüksek başarıyı göstermiş olan öğrencilerin, her gün bilgisayar kullananlardan çok, haftada bir ya da iki kez bilgisayar kullanma eğiliminde olduğu da gözlemlenmiş. Kitap okuyan başarıyor!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle