27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2013 PAZAR 6 HABERLER Hakkında soruşturma açılan müdür yardımcısı ‘Şikâyetçilerim Alevi’ dedi. Bakanlık ciddiye aldı MEB’den skandal Alevilik sorgusu SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) müfettişlerinin, Mamak Yunus Büyükkuşoğlu Anadolu Lisesi’nde skandal bir sorgulamaya imza attıkları ortaya çıktı. Okul müdür yardımcısı Tuncer Küllücek hakkındaki soruşturma sürerken, Küllücek kendisini şikâyet eden felsefe öğretmeni Suat Özcan ile soruşturmayı yürüten il müfettişi Cengiz Karahan’ı “Şikâyetçi öğretmen de, soruşturmayı yapan müfettiş de Alevi” diyerek bakanlığa şikâyet etti. Küllücek’in şikâyeti üzerine okula gelen 2 bakanlık müfettişi ise öğretmen ve müfettişin “Alevi olup olmadıklarını” sorguladı. Küllücek hakkında Nisan 2012’de, aralarında Eğitim BirSen, Türk EğitimSen ve EğitimSen işyeri temsilcilerinin de bulunduğu öğretmenler ile öğrenci velilerinin şikâyetleri üzerine soruşturma başlatıldı. Soruşturmayı üstlenen il müfettişi Cengiz Karahan, Küllücek hakkındaki, “Okulun öğretmenlerinden Eğitim BirSen işyeri temsilcisi Mesut Durak’a alenen küfür ettiği, öğrenci dövdüğü, öğrencilere felsefe öğretmeni ve EğitimSen işyeri temsilcisi Suat Özcan hakkında ‘O komünist, bölücü, namaz kılmıyor, itin arkasından giden it olur...’ şeklinde sözler söylediği, bazı öğretmenlerle birlikte öğrenciler arasında ayrım yaptığı” iddialarını araştırdı. Küllücek hakkında hazırlanan disiplin soruşturması raporunda, “öğrenci dövmek ve hakaret etmekten” maaş kesim cezası, felsefe öğretmeni Özcan’a yönelik sözleri nedeniyle “Görevin yerine getirilmesinde siyasi düşünce, din ayrımı yapmaktan” kademe ilerlemesinin durdurulması ve başka okula atanması cezaları istendi. Raporun hazırlanmasının ardından Küllücek boş durmadı. Bakanlığa başvuran Küllücek, il müfettişi ve iddiaları gündeme getiren öğretmenin “Alevi olduğunu” bildirdi. Bakanlık da okula iki müfettiş gönderdi. Müfettişler okuldaki diğer öğretmenlere, öğretmeni Özcan’ın Alevi olup olmadığını, bu durumun ilk soruşturmayı etkileyip etkilemediğini sordu. il müfettişinin ifadesini aldı üfettişi Soruşturma yürütürken soruşturmalık olan il m lığım yakın ğum, ostlu eyle d kims “Hiç nda, Karahan sorgusu Aleiyim, Alev . Ben az da , olam veya düşmanlığım olmadı yu da işleyecevilik suçsa ben bu suçu işliyorum, ömür bo akarım ‘Büyle b gözü re’nin s Em Yunu yaya ğim. Bütün dün is olsa üderr alka m an, h kmay le ba tün kamu âleme aynı göz ür. Soruşturmahakikatte asidir’ felsefesi dünya görüşümd n hangi inançsını yaptığım okuldaki çalışanların hiçbirini n utanırım” ifaimde kend rsam tan olduğunu sormam. Sora nda başka bir desini verdi. Soruşturma raporu doğrultusu n çıktığı anasını atam ek’in üllüc ken K gere ması okula atan ü Yunus Büyükcak müdür yardımcılığı görevini sürdürdüğ ediği öğrenildi. kuşoğlu Anadolu Lisesi ile ilişiğinin kesilm Bakanlık müfettişleri, ‘Osmanım’ Nasıl Kurtarılır? Hemen aklınıza Vasıf Öngören’in “Asiye Nasıl Kurtulur”u gelmesin. Bu epik tiyatroyu Vasıf, sanırım 1970’lerde yazmadan önce Berlin’e gelmişti; dönemin ünlü Berliner Ensembl Tiyatrosu’nu ziyarette ve bir oyun seyretmekte tıfıl bir öğrenci olarak kendisine eşlik etmiştim. Bu tiyatronun kurucuları, efsane Bertolt Brecht und Helene Weigel idi. Vasıf’ın “kötü yola düşmüş” Asiyesi’ni kurtaran yoktu, tersine, devlet durmadan Asiyeler doğuran, üreten toplumsal yapının destekçisiydi… Ancak toplumcu bir düzende belki Asiyeler kurtulabilirdi... Ama aynı devlet bakın benzer bir şekilde “kötü yola düşmüş” Osmanım’ı nasıl da kurtarıyor! Demek ki isterse yapabiliyormuş! Osmanım dediğime bakmayın, bir tabir bana ait değil, “gizli tanık” olarak dinlenirken, polisin savcıların kendisine “Osmanımmmmm” diye seslenmesiyle kimliği açığa çıktı! Davada tanıktı, sanıktı hem de gizli tanıktı! Dünyada bir kez daha asla görülemeyecek bir “atipik” durum, Propaganda şefi ve uydurukluk makinesi gibi çalışan H. Çelik’in deyimiyle! Yani savcılar ve mahkeme etinden, sütünden, budundan herşeyinden yararlandılar; bu kadar hizmetten sonra, tabii ki salıverdiler! Neymiş? “Osmanım”ın Danıştay cinayetinde parmağı olduğu kanıtlanamamış... Oysa telefon sinyalleri, Yıldırım’n 10 dakika mesafede olduğunu gösteriyordu! Yani “çetenin” asli elemanlarından… HHH Osman Yıldırım’ı Danıştay cinayetiyle tanıdık... “Türban kararları” bahanesiyle Danıştay’ı basan ve Yücel Özbilgin’i öldüren Alparslan Arslan ve ayrıca Cumhuriyet gazetesini de bombalayan çete üyeleri, Ankara’da yargılanıyor ve müebbet ve ağır cezalar alıyor. Bitmiş sonuçlanmış bir dava... Ergenekon’la ilişkisi ne? Savcıların, cemaat ve iktidarın, Ergenekon davasında “kanlı bir olay”a ihtiyaç duymalarından... Danıştay baskını iktidar yandaşlarınca hemen “Ergenekon’un eylemi” diye damgalanmıştı, anımsayın! Didindiler, çırpındılar bu bağı kurmak için... Öyle ki, İlhan Selçuk’u, Mustafa Balbay’ı ve Cumhuriyet gazetesini, kendi binalarını bombalamakla suçlamaya kadar vardırdılar işi! “Osmanım”ı ikna bu nedenle önemliydi... Ergenekon savcıları, iktidar, yüksek yargı organları eşgüdümle çalıştılar mı ‘Osmanım’ı iknada? Ergenekon eski yargıçlarından Köksal Şengün olayı bütünüyle biliyor, bu nedenle soruyor: “Osman Yıldırım’la Ankara’ya gidip kimler konuştu?” Arkadaşımız İlhan Taşçı, Cumhuriyet’te 7 Ağustos’ta “Osmanım’ın sır dolu görüşmesi” başlıklı haberinde açıkça yazıyor: Zekeriye Öz ve Mehmet Ali Pekgüzel bakanlığın da izniyle Ankara’ya gidiyor, F tipi cezaevinde yatan Osman Yıldırım’la konuşuyor, onu ikna ediyorlar… “Osmanım” ikna odasında halledilince, hemen yargı tepeden çalışıyor. Yargıtay savcısı Danıştay davası Ergenekon davasıyla birleşsin diyor, Yargıtay kabul ediyor, dava bozuluyor ve dosya Silivri’ye gönderiliyor… Böylece “Osmanım”ın ulvi görevi başlıyor! Sorguya alıyorlar, Danıştay baskınını Ergenekon işledi dedirtiyorlar, bazı sanıkları suçlattırıyorlar ve olayı bitiriyorlar. Artık hem sanık hem tanık o, üstelik bir de “gizli tanık”, iyi mi! Yemede yanında yat! Önemli olan hukuk mukuk değil, “Osmanım”ın tek eveti ile idam sehpasının kurulması! Osmanım’ın söylediklerini destekleyecek tek bir kanıta ihtiyaç olabilir mi?! “Osmanım” olayı, aslında bütün Ergenekon davası sanıkları arasında kurulan “suç” bağlarının tıpkısının aynısıdır! Ama allahları var, Osmanım’a verdikleri sözü tuttular, yattığı süre kadar ceza ile salıverdiler. Yüzünü değiştirecekler, yeni kimlik verecekler, koruyacaklar.. Ohh ne âlâ, Osmanım için Mualla! Ama ben inanıyorum, şu günler geçsin, Osmanım’ın vicdanı dile gelecektir... Tabii Danıştay cinayeti dosyası da sahipsiz kaldı, çünkü Ankara’daki yargılamada ağır ceza alanların hepsi “delil yetersizliği” ile beraat etti! Peki kim kaldı geride? Tetikçi Alparslan Arslan... Tetiği onun çektiğinden en küçük bir “karartma” yapabilselerdi, o da dışarıda olacaktı... HHH Ergenekon davası ile Yurt gazetesi genel yayın müdürü ve televizyon programcısı Merdan Yanardağ’ın bir ilgisinin olduğunu anımsayan var mı? Sorguya çağırmışlardı, ifadesini verip normal hayatına dönmüştü... Sevgili Merdan’a da suç örgütü üyeliği yüklemezler mi? Hadi bakalım, şimdi arıyorlar! Merdan, gazetesiyle, programlarıyla cemaate ve iktidara karşı dik duran bir sosyalist gazeteci arkadaşımız. “Torba yasa”ya son anda adeta bir geceyarısı maddesi ekleyerek, suçlu ilan ediverdiler! İşleri güçleri hayatları karartmak… Solculara karşı bitmek tükenmek bilmeyen kinleri her daim devrede! 28 Şubat’ta memuriyetten çıkarılanlar için bakanlık ‘geri dönün’ çağrısı yaptı Türbanlı öğretmenlere af SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), kamuda türbana olanak vermesi beklenen demokratikleşme paketi üzerinde çalışan AKP’den önce davrandı. Bakanlık, 28 Şubat 1997 tarihinden sonra disiplin cezası olarak memuriyetten çıkarılan öğretmenlerin bakanlığa geri dönebileceklerini duyurdu. Eski Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, “Hukukun üstünlüğünü gözetmeden alınacak kararlar kısa vadede belli emellere hizmet etse dahi uzun vadede devletin yapısını hukuk devletinden uzaklaştırır” uyarısında bulundu. TBMM tatile girmeden çıkarılan torba yasa hükmüne dayandırılan MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü duyurusunda, aralarında türban takarak disiplin hükümlerini ihlal eden öğretmenlerin de bulunduğu memurların 29 Ağustos’a kadar bakanlığa başvurmaları istendi. Duyuruda, yeniden görev almak isteyen öğretmenlerin 2014 yılı için belirlenen atama sınırlamasına dahil olmayacağı da belirtildi. Yani memurluğa geri dönmek isteyen öğretmenler, ataması yapılmayan öğretmenler gibi atama beklemeyecekler. Öğretmenlerin başvuru sırasında memuriyetine son verildiğini gösterir bakanlık onayı, yüksek disiplin kurulu gibi belgeleri de ibraz etmeleri istendi. Eski Milli Eğitim Bakanı Uluğbay, türbanlı öğretmenlere af getirilmesi ile ilgili olarak “28 Şubat’tan önce disiplin cezası alanlarla, 28 Şubat’tan sonra alanlar kanun önünde eşit değil mi? Konu ne olursa olsun. Kurallar vardır, ihlal edilirse işlem yapılır. Hukuk devleti olmak budur” açıklamasını yaptı. Uluğbay, “Geçmişte yürürlükte olan düzenlemeler sonradan ortadan kaldırılırsa hiç kimse yeni kanunlara da uyma ihtiyacı hissetmez. Nasılsa af çıkar denir. Hukukun üstünlüğünü gözetmeden alınacak kararlar kısa vadede belli emellere hizmet etse dahi uzun vadede devletin yapısını hukuk devletinden uzaklaştırır. Hukuk devleti kalıcıdır” dedi. Anafartalar unutulmadı ÇANAKKALE (AA) Anafartalar Zaferi’nin 98’inci yılı dolayısıyla Gelibolu Yarımadası’ndaki Conkbayırı’nda tören yapıldı. Atatürk anıtına çelenk konulmasıyla başlayan törende, konuşan 18’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görevli Topçu Binbaşı İkbal Altıntaş, 10 Ağustos 1915 sabahının ilk ışıklarıyla beraber Çanakkale Savaşları’nın dönüm noktası olan, tarihteki son büyük süngü savaşının başladığını anımsattı. Altıntaş,“Düşman, silahını kullanmaya vakit dahi bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca mücadele neticesinde ilk hatta bulunan düşmanın büyük bölümü imha edildi. 10 Ağustos akşamı ellerinde kayda değer bir stratejik arazi kesimi kalmayan müttefik kuvvetler Gelibolu Yarımadası’ndan çekilmeye karar vermiş, 1915’in aralık ayında Türk topraklarını terk etmeye başlamıştır. Çanakkale Savaşları’nın unutulmaz kahramanı Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey’in bu başarısı ileride başlayacak ulusal Kurtuluş Savaşımızın bir basamağı olmuştur” dedi.Törende daha sonra, 18’inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nda vatani görevini yapan askerler tarafından Anafartalar Muharebesi canlandırıldı. Çanakkale geçilseydi... İZMİR (AA) Tarih araştırmacısı ve koleksiyoner Oğuz Aydemir’in İpek Mendiller Koleksiyonu’nda yer alan bir mendil, Çanakkale Savaşı’na ilişkin ilginç bir ayrıntıyı ortaya koydu. İngilizler’in Gelibolu çıkarması öncesi bastırdığı To Constantinople’ isimli mendilde, savaş sonrası İstanbul’da kurulması öngörülen sömürge devleti için ay yıldız ve İngiliz çapraz bayrağını bir arada tasarlayan bayrak tasarımına da yer verilmiş. Atama sınırlamasına dahil değil ‘Nasılsa af çıkar...’ Gülsuyu’ndaki uyuşturucu çeteleriyle mücadele eden 13 kişi için müebbet hapis istemiyle dava açıldı Çeteye değil gençlere dava SİLAHLI SALDIRILARDA ÜLKÜCÜ BAĞLANTISI İstanbul Haber Servisi Maltepe Gülsuyu’nda uyuşturucu çetelerine karşı kampanya yürüten ESP’ye yönelik saldırılara bir yenisi daha eklendi. ESP Maltepe ilçe binasına önceki gece yine ateş açıldı. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Bugüne kadar toplam 9 kişinin yaralandığı saldırılarla ilgili www.ulkucuhaberajansi.com adresinde yayın yapan Ülkücü Haber Ajansı’nın sitesinde yer alan açıklamada ise “vatanseverlerin teröristlerle girdiği mücadelede belirli olayların meydana geldiği” kaydedilerek silahlı saldırılar üstü kapalı şekilde üstlenilmiş oldu. Olayların uyuşturucuyla ilgili olmadığı savunulan açıklamada saldırıların gerekçesi ile ilgili ise şu ifadeler yer aldı: “Gülsuyu Mahallesi’nde sözde devrim ve özgürlük için mücadelede bulunan terör örgütleri aslında zorla insanlara baskı uygulayarak sindirme politikası izlemektedirler. Bu örgütlerin yardım ve yataklığını kabul etmeyen insanların evlerine silahlı saldırı, bombalı saldırı düzenlemesi de terörist grupların acizliğini belli etmektedir. Senelerdir süregelen Gülsuyu olaylarında nice faili meçhul cinayetlerin ve bombalamaların hesabının sorulmamasının tek nedeni şu an yaptıkları gibi vatanseverlerin aileleriyle tehdit edilmesinden kaynaklıdır.” ca yıl hapis talep edildi. 13 kişinin bu kadar ağır cezalarla yargılanANKARA İstanbul’un Malmasına neden olan eylemleri ise tepe ilçesine bağlı Gülsuyu Gülsuyu Mahallesi’nde “uyuştuMahallesi’nde ESP üyelerinin rucu çeteleriyle yaptığı mücadekurşunlanması olayı gündemdele” oldu. ki yerini korurken, İstanbul TMK Bu konunun anlatıldığı iddiaSavcılığı’nın, mahalledeki banamede, şöyle denildi: “Şüphezı gençlerin “uyuştuliler DHKP/C terör örrucu satıcılarıyla yapgütü güdümünde faalitığı mücadeleye” karşı u Savcılık, yakaladıkları torbacının esrarlarını yet yürüttüğü öne sürüdava açtığı ortaya çıkGülsuyu Haklar Dersokak ortasında yakan gençlerin eylemini “ana len tı. Savcılık, bu kapsamnekleri etrafında odaklayasal düzeni değiştirmek” olarak nitelendirdi. narak mahallede hırsızda yakaladıkları torbacının esrarlarını sokak orİddianamede uyuşturucu çeteleri “müşteki” oldu. lık yaptığını, uyuşturucu tasında yakan ve bu kikullandığını, fuhuş yapşiyi teşhir eden 13 gentığını iddia ettikleri vacin eylemlerini “anayasal düzerör örgütü üyesi olmak”, “kişitandaşları cezalandırma adı alni değiştirmek” olarak nitelendiyi hürriyetinden yoksun bıraktında darp ederek, silahla yararip, haklarında ağırlaştırılmış mümak”, “gasp, tehdit, kasten yalayarak ya da toplum içerisinde ebbet hapis cezası istedi. İddiaralama, genel güvenliği kasten teşhir ederek itibarsızlaştırma namede, gençlerin müdahale ettitehlikeye sokmak, 2911 sayıgibi eylemler yaparak bir tarafği uyuşturucu satıcıları ise “müşlı yasaya aykırılık, terör örgütü tan halk nezdinde örgüte presteki” oldu. propagandası yapmak, mala za tij sağlarken, diğer taraftan da İstanbul Savcılığı tarafından ha rar vermek, 6136 sayılı kanuna halk üzerinde korku ve baskı zırlanan 28 sayfalık iddianamemuhalefet” suçlarından da onlarortamı oluşturmaktadırlar.” ALİCAN ULUDAĞ de, 7’si tutuklu 13 kişi şüpheli olarak yer aldı. Savcılık, mahallenin gençleri için Türk Ceza Yasası’nın 309. maddesinde düzenlenen anayasayı ihlal suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Bu maddenin yanında şüpheliler hakkında “silahlı te ‘Kovulduk’ iddiasına Çiçek’ten yalanlama Haber Merkezi Ünlü rock grubu Duman’ın solisti Kaan Tangöze, Altınoluk’ta kaldıkları otele TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in gelerek “Duman grubu ile aynı otelde kalmam” dediğini ve bu nedenle otelden kovulduklarını iddia etti. Çiçek “Bunların hepsi hayal ürünü” derken, danışmanı da Çiçek’in otelde değil evde konakladığını söyledi. Olayı dün düzenlediği konserde dinleyicilerine de anlatan Tangöze, Çiçek’in böyle bir konuya girmeyeceğini ancak etrafındakiler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini sözlerine ekledi. Olayın sosyal medyada yer almasının ardından, Çiçek, “Ben çoluk çocuğumla evimdeydim. Otelle hiçbir ilişkim yok. Bunların hepsi hayal ürünü” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle