19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2013 PAZAR [email protected] 14 KÜLTÜR ‘Mona Lisa’nın Leonardo ‘Mona Lisa’ için poz verdiği sanılan Lisa Gherardini’nin kocası Francesco del Giocondo’ya ait kilise mezarından çıkarılan kemiklerin araştırmaya önemli katkılarda bulunacağı belirtiliyor. Floransa’daki kilise mezarından çıkan kemikler araştırmayı yeni bir aşamaya vardırdı Kültür Servisi Rönesans ustası Leonardo da Vinci’nin “Mona Lisa” adlı tablosunda ölümsüzleştirdiği kadının gerçek kimliğini ortaya çıkarma çalışmaları İtalya’da aralıksız sürüyor. Geçen cuma günü Floransa kentinde açılan bir mezarda bulunan kemiklerin bu araştırmaya yeni katkılarda bulunabileceği belirtildi. Karısı Lisa Gherardini’nin 16. yüzyıl başlarında Leonardo’ya poz verdiği sanılan Floransalı ipek taciri Francesco del Giocondo’ya ait bir kilise mezarından çıkarılan kemiklerin DNA testinin yapılacağı öğrenildi. İtalya’nın Tarihsel ve Kültürel Mirası Koruma Ulusal Komitesi’nin başında bulunan yazar ve araştırmacı Silvano Vinceti’nin, kilise mezarında bulunan kemik lerin DNA’sı ile yakınlardaki bir kadınlar manastırında gömülü üç kadının kemiklerinin DNA’sını karşılaştırmayı planladığı ifade edildi. Vinceti, Azize Orsola Manastırı’nda bulunan üç kadının kemiklerinden birinin, son yıllarını bu manastırda geçirmiş olan Lisa Gherardini’ye ait olabileceği kanısında. Son olarak kilise mezarında bulunan kemiklerin ise Leonardo’nun esin perisinin yakın akrabalarından birine, büyük olasılıkla oğlu Piero’ya ait olabileceği sanılıyor. Vinceti, DNA testlerinin karşılaştırması tamamlandıktan sonra, Gherardini’nin yüzünün Azize Orsola Manastırı’ndaki kafatasından belirlenebileceğini ve çözülüyor mu? Leonardo’nun tablosunda yüzle karşılaştırılabileceğini söylüyor. Vinceti, “Anne ile çocuk arasında da bir eşleşme bulduğumuzda, Mona Lisa’yı bulmuş olacağız” diyor. Leonardo’nun, her yıl Louvre Müzesi’ne milyonlarca ziyaretçi çeken tablosu, resimde betimlenen kadının yüzündeki gizemli gülümseyişle ünlü. Louvre Müzesi yetkilileri, tablonun 15031506 yılları arasında yapılmış olabileceğini söylüyorlar. Giocondo ailesinin mezarının 300 yıldan fazla bir süre sonra ilk kez açılmasının, Vinceti ve ekibinin yürüt sırrı cu Yağcıoğlu’nun işleri sergilenecek. Sergi, 1230 Eylül tarihleri arasında ziyarete açık olacak. Serginin başlığı olan “Bunu ben de yaparım” tümcesi, sergide, bir küçümsemeyi ya da bir önemsizleştirmeyi işaret eden bir dil klişesi olarak ele alınıyor. Mona Lisa tablosunun modeli Lisa Gherardini miydi? Yoksa bazılarının ileri sürdüğü gibi başka bir model mi söz konusuydu? Yoksa Mona Lisa ressamın hayalinden yaptığı bir resim miydi? Bu üç sorunun yanıtını DNA testi sonuçları belirleyecek. tüğü araştırmada çok önemli bir evre olduğu belirtiliyor. Vinceti, “Araştırma başarıyla sonuçlanırsa, bütün dünyadaki sanat tarihçileri ve sanatseverleri yıllardır meşgul eden üç sorunun yanıtını bulmuş olacağız” diyor. “Mona Lisa tablosunun modeli Lisa Gherardini miydi? Yoksa bazılarının ileri sürdüğü gibi başka bir model mi söz konusuydu? Yoksa Mona Lisa ressamın hayalinden yaptığı bir resim miydi?” diyor. C.A.M. GALERİ’DEKİ SERGİNİN KÜRATÖRLÜĞÜNÜ EMRE ZEYTİNOĞLU ÜSTLENİYOR Kolaj tekniği seminerleri Kültür Servisi “Sanatta Yaratıcı Tekniklerden Birisi; Kolaj” başlıklı seminerler dizisi Mine Sanat Galerisi’nde başlıyor. Kültür & Sanat Projeleri Danışmanı ve Tasarımcısı Defne Yasak tarafından gerçekleştirilen “Sanatta Yaratıcı Tekniklerden Birisi; Kolaj” eğitim seminerleri eylül ayında 2 hafta boyunca sanat ve kolaj severleri bir araya getirecek. Programda kolaj tekniğinin tarihsel gelişimi, üslup ve içerikler, dünyada ve Türkiye’de kolaj tekniğinin önemi, sanatçı performansları ve detayları aktarılacak. Katılımcılar, tarihsel süreç içinde kolajın tarihini yazmış olan fovizm, kübizm, dadaizm, sürrealizm, soyut sanat ve pop art’ın öncü sanatçılarından Henri Matisse, Pablo Picasso, Marcel Duchamp, Salvador Dali, Andy Warhol, gibi ustalarla keyifli bir yolculuğa çıkacaklar. ‘Bunu Ben de Yaparım’ Kültür Servisi C.A.M. Galeri Akaretler, küratörlüğünü Emre Zeytinoğlu’nun üstlendiği “Bunu Ben de Yaparım” adlı sergiye ev sahipliği yapacak. Sergide Murat Germen, Aras Seddigh, Sevim Sancaktar, Mehmet Ali Boran, Fatih Tan ve BurMurat Germen’in çalışması Locarno Film Festivali’nde genç yönetmenlerin yenilikçi denemeleri ağır basıyor Kabuk değiştiren sinema Joanna Hoog (1960), 5 yıl önce başMEHMET BASUTÇU layan sinema yönetmenliği maceraLOCARNO Yeni anlatım biçem sının üçüncü örneği “Exhibition”da leri deneyerek kabuk değiştiren günü (Sergi), hem estetik bütünlüğü hem de müz sinemasıyla rahatça yüzleşmek olgun senaryosuyla çok daha inandıiçin Locarno en iyi adrestir. Konuları rıcı bir çalışma sergiliyor. Yakından na alabildiğine özgürce yaklaşan; ah tanıdığı bir konuya, ellili yaşların valaki ya da politik düzeylerde otosan roluşçu bunalımını, yaratıcılıklarının süre yer tanımayan; en aykırı fante ve cinsel arzularının paslanmasına kozilerini bile içtenlikle görüntülerken, şut olarak yaşayan sanatçı çiftin ruhizleyicinin dikkatini çekme çabası sal gelgitlerine içtenlikle eğilirken, na koşut olarak, içinde bocaladıkları kendi kuşağının beğenilerine uygun sanatsal ve felsefi sarmalları da açı yalın duyarlığı ve klasik anlatımıyla, ğa vuran genç yönetmenlerin sesle yenilikçi olmaya heves etmeyen, anrine rahatlıkla kulak vereceği bir or lamlı, güzel bir film gerçekleştirmiş. tam bulur dikkatli sinemaGenç Alman yönetmen sever burada. Locarno, iki Locarno, yenilikçi genç David Wnendt (1977) hafta sonra başlayacak olan sinema için en doğru kuşağının tipik bir temVenedik’teki yüksek basınçlı mekân. Altın Leopar silcisi. İçerik konusunda ortamda yer bulması, bulsa da çok gözüpek. İzleyicibile kendini duyurması zor yarışına katılan 20 sini kışkırtmaktan, durolacak yenilikçi genç sine film arasında, genç madan dürtmekten hatta ma için en doğru mekândır. yönetmenlerin, bazıları tiksindirmekten bile çeFestivalin ana bölümünTemizlik hasinandırıcı olmayan kinmiyor. de, Altın Leopar yarışıtası, erkeklere düşkün kona katılan 20 film ara yenilikçi denemelerini yu Katolik annesiyle, disında, genç yönetmenğer kadınları da en az eşi ilgiyle izliyoruz. lerin, bazıları inandırıkadar seven ilgisiz babacı olamayan yenilikçi deneme sının küçüklüğünde ayrılmalarını hazlerini ilgiyle izliyoruz. Zaman medemeyen; ergenlik çağında sergizaman işin kolayına kaçanlar lediği cinsel sapkınlıkları, skatolojik da var. 2006’da “12:08, Doğu fantezileri ve çılgın davranışlarıyla, Bükreş” ile Cannes’da Altın Ka aslında onları yeniden birleştirmemera kazanan Romanyalı yö ye çabalayan genç kızın yaşamından netmen Corneliu Porumboiu çarpıcı kesitler veren “Feuchtgebei(1975), “Bükreş’e Akşam Çö te” (Islak Zeminler) devinimli kamekerken ya da Metabolizma” rası ve hızlı kurgusuyla da alabildiğiadlı üçüncü filmiyle, içi boş ne “genç” bir film... entel gevezeliklerin tuzağına Koreli sinema ustası Hong Sangdüşmüş. Yazdığı senaryoyu soo (1960) yalın dili ve incelikli öyçekmeye hazırlanan yaratıcı küsüyle sürekli genç kalmayı başayönetmenle, Antonioni’nin adı ran bir yönetmen. Yeni filmi “Bizim nı bile duymadığını itiraf eden genç Sunhi”, sinema eğitimini ABD’de kadın oyuncusu arasında geçen, sine sürdürmek isteyen öğrenci genç kız manın bugününü ve geleceğini sor Sunhi’nin, eski sevgilisi, üniversigulama iddiasındaki uzun entel tedeki bir hocası ve aynı fakülteden diyaloglar havada kalıve mezun başka bir erkek yönetmenden riyor... oluşan üçlü arasında gidip gelerek Temelde fo kendini tanımasının öyküsü... Hong toğraf sa Sangsoo, 6 ay önce Berlin’de çok benatçısı ğenilen “Hiç Kimsenin Kızı Olmaolan yan Haewon”dan sonra tamamladığı bu filmle, hızlı çalışmanın, iyi çalışmaya her zaman engel olmadığını kanıtlıyor. Alman yönetmen David Wnendt’in “Islak Zeminler”i, devinimli kamerası ve hızlı kurgusuyla alabildiğine “genç” bir film. Eksen On Fair 15 Eylül’de Parkorman’da ‘Eksen Paul Kasabası’nın konuğu Weller Kültür Servisi 13 yıldır alternatif müziğin değişmeyen adresi olan Radyo Eksen’in düzenlediği Eksen On Fair festivalinde bu yılın öne çıkan ismi 90’larda, BritPop akımının yükselişe geçtiği dönemde, Oasis ve Blur tarafından ilham kaynağı kabul edilen Paul Weller. Radyo Eksen kasabasını bu yıl Parkorman’a kuruyor. 15 Eylül’de; giysici, plakçı, yemekçi, çizgi romancı, kitapçı ve tasarımcıların dükkan açacağı Eksen On Fair 2013’te Paul Weller’ın yanı sıra 2000’li yılların başında bir garaj rock grubu olarak ünlenen İsveçli topluluk The Hives, 1975’te Kuzey İrlanda’da kurulan, punk rock grubu The Undertones, 2006 yılında Kolombiya’nın Karayip sahilleri kıyısında doğan müzikal – görsel kolektif Syetema Solars ve yakında eklenecek yeni isimler de kasabaya konser vermeye geliyor. Kültür Servisi Fenomen dizi Leyla ve Mecnun’un ekibinden oluşan “Leyla the Band” grubunun konserleri devam ediyor. Topluluk, 13 Ağustos ve 6 Eylül’de Antalya Jolly Joker Bar, 16 Ağustos’ta Çeşme Açıkhava Tiyatrosu, 17 Ağustos’ta Ayvalık Amfitiyatro, 22 ve 23 Ağustos’ta Bodrum by Jack sahnesinde olacak. Leyla the Band vokalde Ali Atay, davulda Onur Ünlü, bas gitarda Serkan Keskin, klavyede Osman Sonant, perküsyonda Sarp Aydınoğlu, gitarda Fırat İkisivri ve klarnette Sarper Aksoy’dan oluşuyor. Grup, 16 Eylül’de ise Küçükçiftlik Park’ta sahnede. Leyla the Band Ege ve Akdeniz turnesinde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle