19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2013 PAZAR 4 HABERLER Emniyet, suçu olmayan genci terörist, ona şiddet uygulayan babasını da duyarlı yurttaş yaptı Gönlümün Yarısı Sevgili, Demir kapı sürülerek açıldı, Tatü sevinçten zıplayarak koğuşun ortasına top gibi düştü. Eve gidiyorum... Eve! Tatü’ye o gün katıldığı duruşmada tahliye kararı çıkmıştı. Sevincini 1980’li yılların ünlü bir bira reklamının tümcesiyle formüle etmişti: Eve gidiyorum... Eve! Ne var ki Tatü eve gidemeyecek, yine koğuşta kalacaktı, çünkü dosyasına bakılınca anlaşılmıştı ki hakkında başka bir davadan bir tutuklama kararı daha varmış. O akşam Eşape Turan’ın demlediği çayların parasını hep arkadaşları ödediler, Tatü’ye verdirmediler. Artık tarihe karışmış, tarihi Sağmalcılar Hapishanesi’nin “C16 Kaçakçılar Koğuşu”ndaki bu yarım kalmış tahliye sevinci olayının üstünden 30 yıl geçti. Ergenekon davasının karar oturumunda, tutsaklar arasından tahliye beklemiyordum. Prof.Dr. Mehmet Haberal tahliye olunca bütün dikkatim onun üzerine yoğunlaştı. Bu durumda tabii ki Utku Çakırözer’in 7 Ağustos günü yayımlanan Haberal ile geniş söyleşisini büyük ilgiyle okudum. Prof. Haberal, arkadaşları yatarken tek başına tahliye edilmesinin kendisinde yarattığı çelişik duyguları şöyle dile getirmiş: Bedenen dışarıda olsam bile vicdanım hâlâ Silivri’de. HHH Bu duyguyu içeri düşmüşlerin hepsi her iki yönden de yaşamıştır. İçeride kalan için tahliye edilen yakın bir arkadaşı ise, yaşamında büyük bir boşluk doğar, onu arayacaktır. Eninde sonunda bu da bir tür ayrılıktır, ama hüzün vermekten çok, sevindiren bir ayrılık, “Hiç değilse dost kurtulmuştur ya.” Gazeteci Niyazi Dalyancı, Barış Derneği davasında erken tahliye edilenlerden. Kendisini az tanıyanlar bile bilirler, sağlam karakterli, ama yumuşak huylu, sevecen bir insan olduğundan arkadaşları tarafından çok sevilir. Hapiste de birlikte geçirdiğimiz zaman süresince, hep bir şefkat sığınağı olmuştur. Bu durumda tahliyenin Niyazi’ye isabet etmesi, tüm arkadaşlarını sevindirdi. Herkes Niyazi’yi sevinçle kucaklıyordu, ama daha o anda onun yerinin dolmayacağını da biliyorduk. Nitekim öyle oldu, Niyazi gittikten sonra, bir daha kimse çıkıp da akşamüstü çaylarında bütün grubu demlik çevresinde bir araya getiremedi. Ve bu yüzden Niyazi’yi çok aradık. Ama hiç birimiz “Keşke şimdi burada olsaydı” demedik. Düşündüysek bile demedik. Buna karşılık sonradan Niyazi’nin de evde çok rahat olmadığını, iki dakikada bir “Ah şimdi bizimkiler acaba ne yapıyorlardır?” dediğini ve bu yüzden Fatoş’ten fırça yediğini öğrendik. Bu sızlanmalar, tahliyesinin iki hafta sonrasına rastlayan yılbaşı gecesine kadar sürmüş. O yine sızlanmaya başlayınca da bu kez Fatoş dayanamayıp patlamış: O kadar meraklıysan, git arkadaşlarına, ama bana sorarsan çık artık hapisten! HHH Tatü’nün öyküsünden iki yıl sonra, Barış Derneği davasının yeni heyet huzurunda yapılan ilk duruşmasında, tutukluların bir kısmı için tahliye kararı çıktı. Bırakılanlar neden bırakılmışlardı, içeride tutulanlar neden tutuluyorlardı, belli değildi. Yine de koğuşta sevinçle hüzün, neşeyle öfke birbirine karışmış durumdaydı. İçtenlikle en fazla üzülenler ise hakkında tahliye kararı olanlardı. Hatta Gencay Şaylan, hapishane yönetimine ısrarla şunu söylüyordu: Geç oldu, bırakın bu geceyi burada arkadaşlarla geçirelim yarın sabah çıkarız. Ama bunun mümkünü yoktu, zorla içeri tıkan devlet, bir kez tahliye çıktı mı, adamı dakika yitirmeden zorla kapının önüne koyuyordu. Onlara da öyle yaptılar. Arkadaşlar ağlayarak çıkıp gittiler. Gönüllerinin yarısı içeride kalmıştı. Aynı duyguyu, üç hafta sonra bizler de yaşayacaktık. Aradan 27 yıl geçmiş. Bakıyorum da benim gönlümün yarısı hâlâ içeride. Biliyorum yalnız değilim; hepimizin, hiç değilse çoğumuzun gönlünün bir kısmı içeride, bizim için yatanlarla birlikte. örgütleri tarafından kandırılmış ailelere” ilişkin hazırlayıp, televizyonda “kamu spotu” tarzında yayımlanan haberde genç bir kız “terör örgütü üyesi” olarak gösterildi. Üniversite öğrencisi S.Y, hiçbir terör örgütüne üye olmadığını, buna ilişkin alınmış bir mahkeme cezası da bulunmadığını belirterek “Bu haber yüzünden psikolojim bozuldu” dedi. Emniyet görüntülerinde sözüne “itibar” edilen baba Hüseyin Yücel hakkında ise kızını ölümle tehdit ettiği gerekçesiyle mahkemenin 6 ay uzaklaştırma kararı verdiği ortaya çıktı. Kararda, babanın kızını iletişim araçlarıyla rahatsız et u Emniyet’in televizyonda yayımlanan kamu spotunu anımsatan görüntülü haberinde genç kız ‘terör örgütü üyesi’ olarak gösterildi. Ancak üniversite öğrencisi hakkında değil mahkumiyet kararı, dava bile açılmamış. ANKARA Emniyet Genel Bu iddianın dayanağı olan baba hakkında ise mahkeme kızına 6 ay yaklaşmama cezası vermiş. Müdürlüğü’nün “çocuğu terör ALİCAN ULUDAĞ İtinayla hayat karartılır! mesi yasaklanırken, Emniyet desteğiyle hazırlanan haberin yayımlanmasıyla bu kural ihlal edildi. Emniyet destekli yapılan bir haber, genç bir kızın hayatını karartma noktasına getirdi. Habertürk TV’de 6 Ağustos günü yayımlanan haber, sunucu tarafından “Sıradaki haber çocuğu terör örgütü tarafından kandırılmış ailelere ait. Emniyet Genel Müdürlüğü işte o ailelerle buluştu, hepsi ‘Çocuğumu istiyorum’ dedi. Acılı aileler önce çocuklarını anlattılar, sonra da örgüt ağına düştüklerinde nasıl değiştiklerini...” sözleriyle anons edildi. Daha sonra yayımlanan haberde, Emniyet’in görüştüğü ailelerin konuşmalarına yer verildi. Konuşulanlar arasında yer alan Hüseyin Yücel için haberin seslendirilmesinde “Onun da iki kızı örgüt pençesinde. Biri terör örgütünün halen üyesi, diğeri ise cezaevinde” denildi. Daha sonra ise Yücel’in “Kimse bunu demesin ki ‘Yok özgür düşünce, yok onu savundu, bunu savundu’ demesin. Bunlar resmen eli kanlı terör örgütü” şeklindeki ifadesi yayımlandı. Haber sona erdiğinde ekran karşısına geçen sunucu, “Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı paketi izlediniz” diyerek haberin kaynağına işaret etti. Haberi izleyenlerin aklına ilk anda gerçekten “terör örgütünün ağına düşmüş çocukların” ailelerin yaşadığı dram geldi. Ancak gerçek hiç de öyle değildi. Emniyet’in görüntüleriyle hazırlanan haberde Hüseyin Yücel’in “terör örgütünün halen üyesi” denilen kızının hiçbir örgütle ilgisinin olmadığı anlaşıldı. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisi S.Y. adlı genç kız, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Hakkımda ne bir dava açıldı, ne de örgütü üyeliğinden ceza verildi. Bu haberi anlamış değilim. Haber nedeniyle psikolojim bozuldu, kendimi baskı altında hissediyorum. Çevremizdeki insanlar bu haberi izledikten sonra ‘Sen terörist misin?’ diye soruyorlar” ifadesini kullandı. S.Y, görüntüleri çeken Emniyet ve haberi yayıma veren televizyon hakkında tazminat davası açacağını, iftiradan suç duyurusunda bulunacağını dile getirdi. baba şiddet uyguluyormuş! Öte yandan haberde kızının terör örgütü üyesi olduğunu iddia eden baba hakkında mahkemenin dikkat çekici bir karar verdiği öğrenildi. Babası ile artık görüşmeyen ve bu süreçte evlenen S.Y. adlı genç kız, mahkemeye başvurarak kendisine “aile içi şiddet uygulamak”la suçladığı Hüseyin Yücel hakkında evden uzaklaştırma kararı istedi. O ‘DESTEKLİYOR MUSUN?’ Erdoğan’a El Nusra sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, El Nusra’nın Suriye’de 3 Kürt genci diri diri yaktığı iddiasıyla gündeme gelen görüntüleri TBMM gündemine taşıdı. Tanrıkulu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Suriye’de insanlık suçları işlemeye devam eden El Kaide bağlantılı El Nusra çetesi üyelerinin Tel Abyad Kenti’nde yakaladıkları üç Kürt gencin üzerlerine benzin döküp diri diri yaktıklarına dair görüntüler insanlığın da ateşe verilmesidir” değerlendirmesini yaptı. Ramazan ayı boyunca devam eden vahşete AKP hükümetinin sessiz kalma sebebini soran Tanrıkulu, “El Nusra ismiyle bilinen El Kaide uzantılı çeteye mühimmat ve lojistik destek sağladığınıza dair iddialar doğru mudur? Bu iddialar doğru ise neden sessiz kalıyorsunuz” dedi. Çetenin Rojava’da Kürtlere uyguladığı vahşeti AKP hükümetinin neden kınamadığını da soran Tanrıkulu, “El Nusra grubuyla Türkiye’deki herhangi bir askeri veya istihbarat biriminin ilişkisi bulunmakta mıdır? Şu ana kadar kaç El Nusra mensubu yaralı Türkiye’de tedavi edilmiştir?” dedi. olise giderim dedi, gitti Genç kız, 5 Mayıs tarihli dilekçesinde, babasının kendisini ölümle tehdit ettiğini belirterek “Babam Hüseyin Yücel ile aynı evde yaşarken, başta annem olmak üzere, beni ve ablamı sürekli döverek, küfrederek fiziki ve sözel şiddet uygulamıştır. Bu tarihten 2 yıl önce de annemi, beni ve ablamı evden kovmuştur. Biz de dedemin yanına sığındık” dedi. Sonraki süreçte babasının eve gelip, kendilerini rahatsız ettiğini kaydeden S.Y, bunun üzerine babasına, “Bize bu şekilde davranma hakkın yok” dediğini aktardı. Bunun üzerine babasının kendisine “Seni başka şehre kaçırırım, okula sen erkek bulmaya gidiyorsun, seni fakülteden alacağım, zaten isteyen var, hatta adamlarla da başlıkta anlaştım” diyerek üzerine yürüdüğünü belirten genç kız, şunları kaydetti: “Ben de bunun üzerine başkası ile sözlü olduğumu söyledim. Babam önce su şişesini üzerine fırlattı arkasından ‘Benim dediklerimi yapmazsan seni öldürürüm, hatta polise gider seni terörist diye iftira atar içeri tıktırırım, televizyonlara çıkar seni rezil ederim’ diyerek üzerime yürüdü. Babamın tehditleri karşısında bana bir şey yapmasından korkuyorum.” Ankara 4. Aile Mahkemesi, 14 Mayıs’ta genç kızı korumak için baba hakkında 6 ay süreyle uzaklaştırma kararı verdi. Hüseyin Yücel, 6 ay süreyle kızına yaklaşamayacak. Kararda, babanın iletişim araçlarıyla kızını rahatsız etmemesine de hükmedildi. Ancak bu karar, Emniyet’e ait görüntülerin yer aldığı yayınla ihlal edildi. P ‘Hibe edecek çocuğumuz yok’ G ezi Direnişi Tutuklu Aileleri, Galatasaray Lisesi önünde dün “Gezi tutsaklarına özgürlük” pankartı açarak 6. kez oturma eylemi yaptı. Aileler “Gezi tutsakları onurumuzdur”, “Hibe edecek çocuğumuz yok” sloganları attı. Tutuklu Ulaş Emek Suna’nın annesi Rahime Sakinci, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın birlik olma çağrısına uymayacağını belirterek “Bu çağrıya uymak Ethem, Mehmet, Abdullah, Ali İsmail ve Medeni’nin katili olmakla, Roboski, Reyhanlı, Rojava’da yapılan katliamlarla ortak olmakla eşdeğer anlamına gelir” diye konuştu. Tutuklu Salih Çoşar’ın gönderdiği mektup ise ablası tarafından okundu. Ardından Deniz Felek’in yakını Goncagül Felek “Gezi tutsağı olan çocukları ve yakınları ile dayanışmayı sürdüreceğiz” dedi. ‘Mücadeleye devam’ Gezi Parkı eylemlerinde tanışanlar, “Sosyal Medya” üzerinden örgütlenerek dün Gezi Parkı’nda bayramlaştı. Yanlarında çikolata, lokum ve kolonya getiren çok sayıda yurttaş, Gezi Parkı eylemlerinde yaşamını yitiren kişilerin anısına konulan sembolik anıt mezar taşları önünde buluştu. Bayramlaşmak için toplanan yurttaşlar o sırada parkta bulunan kişilere çikolata, lokum ve şekerleri ikram etti. Ayrıca, bir poşet oyuncak getiren bir yurttaş da oyuncakları kimsesiz çocuklara dağıttı. “Gezi Parkı şehitleri ölümsüzdür”, “Katiller halka hesap verecek” ve “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganlarını atan yurttaşlar dayanışma çağrısı yaptı. Polis şiddetini engellemek için TOMA’ların önüne oturan CHP’liler hakkında suç duyurusu Suçları yurttaşı korumak ANKARA (Cumhuriyet Bü oğlu ile birlikte caddeye gelmiş, ne kapattığı”, vekillerin eylemrosu) Ankara Cumhuriyet Baş polisle eylemciler arasında me cilerle “kol kola yere oturduğu” savcılığı, 15 Haziran’da Kennedy kik dokuyarak olası bir müdaha vurgulandı. Yazı üzerine savcılık, Caddesi’nde Gezi Parkı protestola lenin önüne geçmeye çalışmışlar dokunulmazlıkları bulunan vekilrına destek için düzenlenen eylem dı. Vekiller, olası bir müdahale lerle ilgili dosyayı ayırdı. Başsavde, polis müdahalesini TOMA’lar halinde binlerce kişinin birbiri cılığın önümüzdeki günlerde veve Akrep’ler önünde oturarak en ni ezeceği korkusuyla, TOMA killerin dokunulmazlığının kaldıgelleyen CHP milletvekilleri Emi ve Akrep’lerin hareketini engel rılması istemiyle fezleke hazırlane Ülker Tarhan, Nur Serter, lemek için cadde üzerinde otur yacağı belirtildi. Eminağaoğlu Aylin Nazlıaka, İdris Yıldız ve muştu. Eminağaoğlu ve vekiller hakkında ise Hâkimler ve Savcıİzzet Çetin hakkında solar Kanunu uyarınca işlem ruşturma başlattı. yapılmasına karar verildi ve u Ankara’da polisin Gezi direnişçilerine Haziran ayında tüm Eminağaoğlu ifade vermesi yurda yayılan Gezi Parkı müdahalesini engell emek için önce diyaloğu için adliyeye çağrıldı. protestolarına Ankara’dan Hakkında soruşturma deneyen, polisin tutum değiştirmemesi verilen desteğin merkezaçılan milletvekillerinden nedeniyle de TOMA ve Akreplerin önüne lerinden biri olan KenCHP’li Nur Serter, “O gün nedy Caddesi’nde 15 oturarak müdahaleyi engelleyen CHP’li vekiller olay çıkmasına imkân verHaziran Cumartesi gümediğimiz için Emniyet’in hakkında soruşturma açıldı. nü binlerce kişi toplanbize teşekkür etmesi lamış, cadde başındaki Emzım. Oradaki Emniyet yetniyet güçleri tarafından engellen eylemlerinde başarılı olmuş, ey kilileri de bunun farkındaydı. mişti. Eylemcilerin Meclis’e ya lem gece herhangi bir müdahale Bu şahsi bir soruşturma değilda Güvenpark’a yürümek iste yaşanmadan saat 03.00 suların dir. Son dönemde CHP’yi temediklerini belirtmelerine kar da sonlanmıştı. rör odakları ile işbirliği içinde şın, cadde başında bekletilen TOAnkara Emniyet Müdürlüğü’nün göstermeye çalışan bir BaşbaMA’ların, Akrep’lerin ve çevik 24 Temmuz’da Ankara Cumhu kan var. Bu soruşturma da bu kuvvetin sayısı artırılmıştı. Tam riyet Başsavcılığı’na gönder düzmece projenin bir parçasıbu sırada CHP’li vekiller Tarhan, diği yazıda, vekiller ve hâkim dır. Biz haklı olandan yana olSerter, Nazlıaka, Yıldız ve Çetin, Eminağaoğlu’nun bulunduğu ka maya her alanda devam edecehâkim Ömer Faruk Eminağa labalığın caddeyi “araç trafiği ğiz” tepkisini gösterdi. HDK’den Rojava’ya destek Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Kadın Meclisi üyeleri Rojava’da yaşanan olayları dün Galatasaray Lisesi önünde protesto etti. Eyleme destek vermek için gelen BDP Milletvekili Sebahat Tuncel, Türkiye’nin Rojava’da yaşanan olaylara destek olduğunu iddia etti. Tuncel, AKP’ye “El Nusra’yı destekliyor musunuz, desteklemiyor musunuz” diye sordu. ‘Halka siper olacağım’ Hakkında soruşturma açılan CHP’li Aylin Nazlıaka da, Gezi olayları ile hükümetin halk karşısında ne kadar çaresiz olduğunun görüldüğünü kaydetti. Gezi olaylarına ilişkin “Cumhuriyet tarihinin en büyük isyanıdır” diyen Nazlıaka, “Hükümet, halkın sesini dinleyip, halkın taleplerine göre tavır almak yerine halkına şiddet uygulamayı tercih etti” değerlendirmesini yaptı. Milletvekili olarak halka zarar gelmemesi için hükümetin şiddetine karşı kalkan oluşturduklarını söyleyen Nazlıaka, “Öyle görünüyor ki bu tavrımız hükümeti çok ürkütmüş. Ben hükümet şiddetine karşı kendimi halka siper ettim, bundan sonra da siper etmeye devam edeceğim. Kim korkar hain kurttan” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle