14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Halk Gözlemi CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, yerel seçimlerde partisinin başarı elde edebilmesi için Anadolu’yu karış karış dolaşıyor. Geçen günlerde Bey pazarı’ndaydı. Aralarında AKP’lilerin de bulunduğu 100’e yakın mahalle muhtarı ile güncel konularda söyleşti. Günaydın, muhtarlara sordu: Eylemci gençlerin camide içki içtiklerine inandınız mı? Yok, öyle şey olmaz. Hiç inanmadık. İyi de, böyle doğruyu söylemeyen başbakan olur mu? O da biliyor doğru olmadığını da siyaseten öyle konuşuyor. CHP doğruyu söylüyor ama... Siz doğruyu söylüyorsunuz, ama elitsiniz. AKP’liler halktan. Ben nasıl elitim? Üç kardeşiz, babam arabasını satıp bizi okuttu. 30 yıldır mühendisim, bir ev sahibi bile değilim... Bu toplantıdan birkaç gün sonra aynı muhtarlarla, Melih Gökçek bir araya gelmiş. Konuşmuş, konuşmuş, sonra da “Helikopterim bekliyor. Siz yemeğinizi yiyin, ben gidiyorum” demiş. Ne mi olmuş? Muhtarlar, Melih Gökçek’in yemeğine gitmemişler. Gökhan Günaydın diyor ki: “Bire bir temas ederseniz, halk kimin ne olduğunu çok iyi anlıyor.” Sorular Sürüyor CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın, AA Genel Müdürü Kemal Öztürk ile ilgili soruları sürüyor: “Kemal Öztürk’ün eşi Sayın Hatice Öztürk’ün akrabası olan Çağatay M. Çulcuoğlu’nun Ajans Ana Sözleşmesi’ne aykırı bir şekilde genel müdür yardımcısı olarak atandıktan sonra şirket ana sözleşmesinin kişiye özel olarak değiştirildiği iddiası doğru mudur? Yüzüncü Yıl Vizyonu adı altında 11 dilde yayın yapma hedefi ortaya konulduğu, ancak Boşnakça, Sırpça, Hırvatça, İngilizce, Arapça ve Rusça gibi 5 dil üzerinden yayında kalındığı doğru mudur? AA Haber Akademisi hangi tarihte kuruldu, bu birim için bugüne kadar toplam 1 milyon 750 bin TL harcandığı bilgisi doğru mudur? AA’ya yıllardır başarıyla hizmet veren yurt haberleri muhabirleri yerine bu akademide eğitim görenlerin doğrudan kadroya alındığı iddiası doğru mudur? Haber Akademisi’nin kurucu koordinatörü Fehmi Çalmuk’un hastanede tedavi gördüğü zaman dilimi içerisinde işe gelmediği gerekçesiyle görevinden alındığı iddiası doğru mudur?” CHP grubu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlarını merakla bekliyor. Yalan Demokrasi Şu haberi www.haber7.com adlı siteden alıntılıyorum: “Ezher Üniversitesi Şeyhi Ahmed etTayyib, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mısır Devriminden hemen sonra yayımladığı açıklamasına dikkati çekerek, anayasanın 2’nci maddesinin yasalarda İslam hukukunun temel referans kaynağı olarak alınmasını öngördüğünü, bu maddenin asla değiştirilemeyeceğini hatırlattı. Tayyib, 2’nci maddenin, Ezher âlimleri, Müslüman Kardeşler Teşkilatı ve diğer İslami cemaatler tarafından onaylanmış bir madde olduğunu da ifade etti. Mısır anayasasının 100 yılı aşkın bir süreden beri yürürlükte bulunan 2’nci maddesinde, ‘Mısır bir İslam devletidir ve kanunlarının ana kaynağı İslam hukukudur’ ifadeleri yer alıyor. İslami eğilimli siyasi hareketler de bu maddenin tam olarak uygulanmasını talep ediyor.” Şeyhin talebi gerçekleşmiştir. Ne var ki Müslüman Kardeşler’in ideolojik ağırlığını taşıyan yeni anayasanın oylamasına seçmenlerin yalnızca yüzde 32.9’u katılmış, anayasa yüzde 63.8 oranında “evet” oyu alarak kabul edilmiştir. 82 milyon nüfusa sahip Mısır’da kayıtlı 52 milyon seçmen bulunduğu, bu anayasaya “evet” diyenlerin sayısının yalnızca 10 milyon olduğu, bunun da toplam seçmen sayısının yalnızca yüzde 19.2’sini oluşturduğu gerçeği gözden kaçırılmamalıdır. HHH Hukukunun ana kaynağının “İslam hukuku” olduğu ve kendisini bir “İslam devleti” olarak tanımlayan hiçbir ülkede rejim olarak demokrasinin var olması mümkün değildir. Bir İslam devletinde evrensel demokrasinin kurulup işleyebileceğini ileri sürmek yalandır. Bir İslam devletinde parlamenter sistem yürürlükte olabilir, parlamentoda çeşitli partiler temsil edilebilirler, yürütme organlarının yöneticileri seçimle işbaşına gelmiş olabilirler, fakat bu o ülkede evrensel demokrasinin geçerli olduğu anlamına gelmez. Çünkü aralarında belli farklılıklar da olsa mevcut partilerin tümünün hareket alanlarının sınırlarını belirleyen İslam hukukudur. HHH İslam hukuku, farklı inançlardan insanlara belli özgürlükler tanısa da kendinde Müslüman bireylerin özgürlüklerine müdahale etme, sınırlama getirme hakkını gören bir değerler sistemidir. Mısır’da da Devlet Başkanı Muhammed Mursi’nin şahsında Müslüman Kardeşler yönetimine karşı başlayan isyan hareketinin nedeni de budur. Mursi, iktidarının daha ilk yılında kendini tek başına kanun koyucu yerine koyarak izlediği dayatmacı siyaset ve uyguladığı yaptırımlarla ülkenin “demokrasi” kisvesi altında bir diktatörlüğe doğru götürüldüğünün işaretlerini vermiştir. Nüfus çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede evrensel demokrasinin de, insan temel hak ve özgürlüklerinin de tek güvencesi laikliktir. Laiklik temeli üzerinde yükselmeyen demokrasi, “demokrasi” değildir. Dolayısıyla AKP’lilerin ve yandaşlarının “Ah Mısır demokrasisi, vah Mısır demokrasisi…” diye dövünüp saç baş yolmalarının, 5 şubat 1937 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” bir madde olarak girmiş laikliğin güvencesinde özgürlüklerin nimetlerinden yararlanmış ve yararlanan bu ülke insanların nezdinde ne inandırıcı ne de etkileyici bir yanı vardır. Yalan demokrasiye karnımız toktur. Yemeyiz yani… Arşiv Nerede? Emniyet İstihbarat örgütü, Recep Tayyip Erdoğan ile ABD’ye sığınmış emekli vaizin cemaati arasındaki boğuşmanın ön cephesi haline geldi. Cemaat tayfası, tasfiye edilmekten, yerlerine ülkücü polislerin getirilmesinden yakınıyor. Bizim de kulağımıza bir duyum geldi: Polisteki cemaat tayfası, tasfiyeye karşı hazırlıklıymış. İleride kullanılmak üzere istihbarat arşivini kopyalayıp yurtdışına çıkarmış. Devletin düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Ayaklar baş olunca, öyle başa böyle traş... Bizim “Müslüman Kardeşler”e Mursi sivil demokratSanki bakarsan, mış... Sanki o, aynı ordu saye Sarıgül Tamam Sade Suya CHP Genel Merkezi’nde ciddiye alınan Türüt bir belediye başkanı aktardı: İstanbul Büyükşehir’e, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün gösterilmesi neredeyse kesinleşmiş. İzmir’de Aziz Kocaoğlu yerini koruyacak. Antalya’da Mustafa Akaydın’ın durumu belirsiz. Antalya’nın Bütünşehir olması, Antalyalı bir adayın şansını yükseltiyormuş. Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in adı büyükşehir için geçmeye başlamış. Ankara için liberal sağdan da oy alabilecek bir aday üzerinde duruluyormuş. İsmi açıklama konusunda çok özenliler. Ancak, MHP’nin Mansur Yavaş’ı aday göstermesi halinde, CHP’nin bu isimle Ankara Bütünşehiri alma olasılığının yükseleceği kanısındalar. Direnme Hakkı İnsan hakları savunucusu ve hukukçu Nevzat Helvacı, son kitabı “Karanlıkta Yol Aramak”ta, “direnme”nin bir “hak” olduğunu dile getiriyor: “Toplum baskıcı, totaliter bir rejime boyun eğmek zorunda mıdır, insanların özgürlüklerini koruyabilmeleri için başka bir yol yok mudur? Öğretide bu soruyu ‘Evet vardır’ diye yanıtlayan birçok bilim insanı var. Önerilen yol, direnme hakkının kullanılmasıdır. Bu durumda direnme hakkı, devletin hoşgörüsüzlüğüne karşı, toplumun ve insanların edilgen ve etken biçimde tavır almasıdır.” Türkiye’de başlayıp Mısır’a sıçrayan “Müslüman Kardeşler”in softa faşizmine karşı direnişler birer haktır ve özgürlük isteyen Türk, Mısır halklarının analarının ak sütü gibi helaldir. sinde göreve gelmemiş gibi. Abdullah Gül de üstelemiş, “Mısır’da kimse rencide edilmesin” diye. Dönüp bir Silivri’ye baksa, iyi olacak... Melih’in festivalinde, AKP faşizmine direnenler için “Ankara’da festival, şu Taksim’de Gezi var / Bu soysuzların var ya her tarakta bezi var / Taksim’in dört yanında komünistin izi var / Başörtülü bacıma saldıran edepsizler, camide göbek atan, Allahsız şerefsizler” gibisinden sade suya tirit sözlerle şarkı söylediğini sanan İsmail Türüt, hiç vakit geçirilmeden akil adam yapılmalı. Olmadı, kültür bakanı yapılmalı. Yakışır! GÖRÜŞ UMRAN SÖLEZ TAN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Gezi, Gençlere Yakıştı İstiklal Caddesi hep bir insan selidir; akar durur. Bu daha çok bir genç insan selidir; tıpkı İstanbul Boğazı’ndaki akıntıya benzer; üstten gider alttan geri gelir. Nereye gider bu gençler? Biraz sinema, biraz kafe, fal evi, biraz bar, biraz kulüp, biraz hobi, kurs, kültür ve sanat. Hep kapalı dar mekânlarda sohbet, eğlenme; biraz sigara biraz alkol. Biz 70’li yılları yaşamış yetişkinlerin “amaç” noktasında anlamlandıramadığımız, yaşamı, gençliği çokça sorgulatır bir devinim. 4 Haziran 2013 Salı: Gezi Parkı’ndan Hammamizade İsmail Dede Efendi, bir operadan arya, Doğu, Kafkas, Karadeniz, türkü ve oyun sesleri yükselip evimize doluyor. Doğallığı öylesine sarıyor ki, yaşlarımız ilerlemiş olmasına karşın bir istek yaratıyor evimizde, kendimizde. Sel mecrasını değiştirebildi! Mayıs 2013’ün son günleri: Gençlerimiz ağaçları, kuşları, çimenleri keşfetti! Kapalı alanlardan, o dar boğucu ortamlardan çıktı. Sel geriye aktı! O gün hanemize dolan müzikleriyle bir umut da doğmuştu odamızda; eğer orada görevlendirilirlerse sanata da yer vermeliler. Sanat başlıkları neler olmalı? Bunları kim nasıl verecek? Düzeni kim sağlayacak? Fiziki dizayn nasıl şekillenecek? Gençler bunları özgürce seçip kararlaştırabilmeli. Bunu onlar yapmalı; yapabilirler; öyle de yapmışlardı; bahçecikler oluşturmuşlardı. Müdahale öncesi orada sergilenen doğaya duyulan sevgi ve saygının, farklı düşüncedeki gençlerin birbirlerine gösterdikleri saygının, dayanışmanın, paylaşmanın, parkı temiz tutma çabasının içtenliğine inanılmalı. Bir iki marjinal eylemcinin olması da demokrasinin bir cilvesi olarak anlamlandırılmalı. Müdahale olmasaydı Vandalizm de yaşanmayacaktı. Ütopik de olsa kendi kütüphanelerini, revirlerini, açık büfelerini kurmuşlardı. O gün Gezi’den yükselen ses daha önceki yıllarda orada yapılan faaliyet ve eğlencelerden yükselen seslere de benzemiyordu. Nitelikli, bizden, temiz, bağırmayan, hemen dikkati çeken, insana sevinç veren bir müzik sesiydi. Gezi gençlerin olmalı. Onlar orada kendilerini özgürce ifade edebilmeli. Bu olanak onlara verilmeli ve dünyaya da örnek olunmalı. Gezi’ye giden yetişkinler, yaratılan bayram havasını soludular ve gençlerimizin “rüştlerini kanıtladıkları”, onların yanı sıra hemen hemen tüm köşe yazarı hatta karşıt görüşte siyaset adamlarınca da dillendirildi. Sağcısı ve solcusunun, dindarların ve laiklerin barış içinde birlikte hareket edebilmesinin bir kıvanç estirdiğinde hemfikir oldular. Her şey çok hoştu. Parka koşuşturmaları Bruegel’in tablolarındaki kalabalıkları aratmayacak kadar dingin ve günlüktü. Eskinin gitmezsen göremeyeceğin, gitsen de gölgesine uzanamayacağın ağaçlarına ilk kez gençler sahip çıkıyor ve sırtlarını onlara dayayıp oturuyorlardı. Dağları, tepeleri, kırları kalmamış kentlerimizde artık parkta olsun bir betonlaşmaya gidilmesin talebi “Söz gençliğindir” de ete kemiğe bürünmüştü. Onlar, orada oluşturacakları özgürlük bahçeleri ile çevreye duyarlılıklarını sürdürebilmeli; doğayı ciddiye aldıklarını, doğayı kendilerine uydurmak yerine kendilerinin ona uyacaklarını sergilemeli. Bu yönde mahallelerine, sokaklarına, kentlerine, ülkelerine ve dünyaya karşı sorumluklarını ifade ederek Gezi’yi dünya çevre merkezlerinden biri yapmalılar. Biz yetişkinler ve erk sahipleri ise buna destek olmalıyız. Parkı bu durum ve koşulda kullanacak gençlerimize Sayın Başbakanımızın da babaca bir koşulu olmalı. Buna Türkiye Cumhuriyeti başbakanından gençlere koşullu bir armağan da denilebilir. Sayın Başbakanımıza bunda da hak vermemek olanaksız. Parkın girişinde doğal taşlardan bir duvar. Üzerinde bir tabela. Tabelada: “Bu Parkta Sigara İçilemez. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2013.” Ve hiç kuşkusuz, 2000 yıl sonra bir avuç kalmış dünyalı, arkeologların bulduğu bu duvar ve tabela karşısında saygıyla eğileceklerdir. HARBİ SEMİH POROY BULMACA UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] SEDAT YAŞAYAN T.C. OSMANİYE 2. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇK ARTIRMA İLANI Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tehmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis. uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 24/06/2013 1. İhale Tarihi: 14/08/2013 günü, saat 14.00 14.10 arası 2. İhale Tarihi: 02/09/2013 günü, saat 14.00 14.10 arası İhale Yeri: Akyar Mah. Merkez Cadde. D400 Karayolu üzeri PARK 80 Yediemin otoparkı No: 1 Takdir Edilen Değeri TL.: 30.000,00 Adedi: 1 KDV: %1 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 63 B 2696 plakalı, 2011 model, Sedan cinsli FORD marka, DE3 tipli, Ford Focus marka, benzinli LPG aksamı mevcut, gri renkli, döşemeler eski, sağ arka kapıda çizik mevcut, sağ çamurluk kırık, motor kaputunda çatlak mevcut, muhtelif çizikler mevcut, üç teker jant kapağı yok, sağ arka lamba kırık, anahtar mevcut olup çalıştırılamadı. (İİK. m. 114/1, 114/3) 2013/161 TLMT. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 41698) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Dünyanın en 1 eski buğday tür 2 lerinden biri. 2/ Çıkar yol, çare... 3 Olduğundan bü 4 yük gösterme, 5 abartma. 3/ Bir 6 meyve... İpekten, sarımtırak 7 dallı nakışlarla 8 işlenmiş bir tür 9 beyaz kumaş. 4/ Özellikle makar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 na yapımında kulla 1 S E D E F K A R İ nılan bir buğday cin 2 İ S İ S A K A R si. 5/ Merkür gezege 3 V A N K R O K İ nine verilen bir başka 4 İ M L U T R ad... Eski dilde su. 6/ 5 K İ B E E T K İ İnsandaki etkisi açı6 A J U R O D sından tanımlanan ışıO B A nım dozu birimi... Ye 7 K Ü R A R A V A R ni çıkmaya başlamış 8 E T A N ekin. 7/ Tatlı, tuzlu, 9 K Ü N D E K A R İ ekşi ve acı tatlar dışında kalan beşinci tat... Aktinyum elementinin simgesi. 8/ Nâzım Hikmet’in bir oyunu... Satrançta bir taş. 9/ Resim ya da heykel çalışmasında kurallara bağlılık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir tür sert ve sarı buğday. 2/ Gözleri görmeyen... Ahırlarda gübre atmaya ya da saman almaya yarayan pencere. 3/ Gemilerde iskeleden çıkarken tutunulan halat. 4/ Şarkı, türkü... Tümör... ABD’de yayımlanan dünyanın en ünlü mizah dergilerinden biri. 5/ Yurdumuzda kurulmuş yirmi bir Köy Enstitüsünden biri. 6/ Afrika’da bir ülke... Parola. 7/ En büyük, ulu... Arjantin’in plaka imi. 8/ İki tarla arasındaki sınır... Bir sözün gerçek anlamından başka anlamda kullanılması. 9/ Nişastayı parçalayarak şekere çeviren enzim... Türkmenistan’ın plaka imi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle