25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Mısır’da selefilerin karşı çıktığı Muhammed el Baradey’in başbakanlığa atandığı açıklaması geri çekildi Anlaşmazlığa düştüler Dış Haberler Servisi Mısır’da başbakanlığa Muhammed el Baradey ’i atadığını duyuran geçici cumhurbaşkanlığı, bu açıklamasını geri çekti. Bu gelişme, darbenin ardından ordu ve orduya destek çıkan grupların kendi aralarında anlaşmazlığa düştükleri yorumlarına yol açtı. İktidara el koyan ordu tarafından atanan geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur ve Muhammed el Baradey’in dün ortak basın toplantısı yapması beklenirken cumhurbaşkanlığından şaşkınlık yaratan açıklama geldi. Ortak açıklamayı uzun süre bekleyen gazetecilerin karşısına çıkan Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Ahmed el Meselamani, başbakanlık konusunda görüşmelerin devam ettiğini söyleyerek basın toplantısını iptal etti. El Meselamani, El Baradey’in başbakanlığın en güçlü adayları arasında olduğunu ve aday listesinin başında bulunduğunu da bildirdi. Selefi Nur Partisi son gelişmelerden kısa bir süre önce, eski Uluslararası Atom Geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur’un (Sağda) ofisinden yapılan açıklamada, Muhammed el Baradey’in başbakanlığa atandığı bildirilmesine rağmen daha sonra başbakanlık konusunda karar verilmediği, istişarelerin sürdüğü duyuruldu. (Fotoğraf: AFP) Selefiler karşı çıktı Enerjisi Kurumu Başkanı, Mısır’daki sol ve liberal grupları bir araya getiren ittifakın lideri El Baradey’in başbakanlığa atandığı haberlerine tepki göstererek kendisiyle işbirliği yapmayacağını duyurdu. Nur Partisi Başkan Yardımcısı Ahmed Halil, El Baradey’in başbakanlığa atanması halinde, geçiş süreci görüşmelerinden çekileceklerini açıkladı. Devrik Cumhurbaşkanı yanlıları dün Kahire’de Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı’na yürürken Mursi karşıtları da Tahrir Meydanı’na akın etti. Darbeyle iktidardan uzaklaştırılan Müslüman Kardeşler örgütünün lider ve üyelerine yönelik tutuklamalar da devam ediyor. Mısır başsavcılığı, terör ve şiddete teşvik suçlamasıyla gözaltına alınan Müslüman Kardeşler teşkilatının eski başkanlarından Muhammed Mehdi Akif’in de aralarında bulunduğu 4 lider hakkında 15 günlük ihtiyati hapis kararı çıkardı. Selefilerin önde gelenlerinden Hazım Salah Ebu İsmail hakkında da aynı gerekçeyle yine 15 gün ihtiyati hapis kararı verildi. Sina Yarımadası’nda da polise ve orduya ait kontrol noktalarına saldırıların ardından düzenlendiği bildirilen operasyonlarda 10 kişi gözaltına aldı. Mısır Yargıtay Başkanı Hamid Abdullah ’ın, Müslüman Kardeşler mensuplarının gözaltına alınmasına son verilmesini istediği de gelen haberler arasında. Bu arada, Mısır’dan Ürdün’e gaz sağlayan El Ariş kentindeki boru hattına düzenlenen bombalı saldırı sonucu yangın çıktı. Emniyet kaynaklarından alınan bilgiye göre, saldırganlar El Ariş kentinin güneyinde bulunan boru hattına yerleştirdikleri patlayıcıları uzaktan kumanda ile infilak ettirdi. Olayın ardından saldırganlar kaçtı. Patlama sonrası büyük bir yangın çıktı. Boru hattındaki hasara ilişkin bilgi verilmedi. Ortadoğu’da Yeni Dengelere Doğru Mısır’da Mursi’nin gidişinin anlamı ne? Hem de ABD desteği ile. Müslüman Kardeşler ağırlıklı bir yönetim sağlanacaktı. Ordunun da desteği ile sağlanmıştı da. ABD bu girişimleri destekledi. Tahrir’de o dönemde ortaya çıkan halk gösterisinin estirdiği rüzgâr da kullanılarak bu oluşum sağlandı. Mursi, “seçilmiş bir lider” olarak sahneye çıkarıldı. Mısır’daki bu gelişmeler “Fas’tan Körfez’e, Arap dünyası için bir sembol niteliğindeydi; Müslüman Kardeşler iktidarı Arap dünyasına egemen kılınacak ve ‘ılımlı İslam üzerinden’ Ortadoğu Arap dünyası yeniden yapılandırılacaktı.” Hatta Türkiye de onlara örnek olarak gösteriliyordu. Ancak model tutmadı; Mursi (ve Müslüman Kardeşler) Mısır’daki geleneksel günlük yaşam tarzı üzerinde yeni baskılar getirmeye başladı. Kadınlar üzerinde baskı arttı; ordunun belirlediği koşullar içinde seçilen yeni başkan yetkilerini, neredeyse Mübarek’i aratmayacak düzeye çıkarmaya başladı. Radikal İslamcılar, 10 milyonu aşan Hıristiyanın yaşadığı Mısır’da Hıristiyan din adamlarına da saldırmaya başladılar. ABD BAŞKANI ‘Mısır’da kimsenin yanında değiliz’ Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama, ülkesinin Mısır’da herhangi bir siyasi parti ya da gruba destek vermediğini ve bu ülkede süren şiddet olaylarını kınadığını söyledi. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, hafta sonunu Maryland’daki Camp David başkanlık ikametgâhında geçiren Obama’nın Ulusal Güvenlik Konseyi ile Mısır’daki gelişmeler hakkında telefonda görüştüğü duyuruldu. Açıklamada, Mısır’da yaşanan geçiş döneminde ABD’nin belli bir siyasi partiyi ya da grupları yönlendirdiği yönünde iddialar ortaya atıldığı, ancak bu iddiaların “kesin bir şekilde” reddedildiği belirtildi. Barack Obama’nın, ülkesinin Mısır’a Obama yaptığı yardımları gözden geçireceği yolundaki açıklaması da tartışılıyor. AA’ya konuşan Colgate Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bruce Rutherford, stratejik açıdan bakıldığında, ABD’nin Mısır ordusunu zayıflatmayı veya (AP) ilişkilerini bozmayı istemeyeceğini söyleyerek “Tahminim o ki ABD, birtakım kanuni cambazlıklara girişmek zorunda kalsa bile yardımlara devam etmenin bir yolunu bulacaktır” dedi. Rutherford, “ABD demokrasiye taraf olduğunu açıkça ifade ediyor. Muhammed Mursi’nin de demokratik yollarla seçildiği ve ordu tarafından görevden uzaklaştırılmasının antidemokratik olduğu konusunda şüphe yok. Bu yönüyle ABD’nin eleştirmekten başka şansı yok. Fakat Mısır’da dış politikası ABD’nin çıkarlarıyla örtüşen başka siyasi bir aktör de yok. Mısır ordusu, Camp David Anlaşması’nın sürdürülmesini destekliyor, İran’ın bölgedeki nüfuzunu arttırmasına karşı” diye konuştu. urumdan vazife çıkaran darbeciler! Geniş halk hareketlerinin rüzgârından yararlanan ordu darbe yaptı ve Mursi ve kimi liderleri gözaltına aldı. Ordunun koyduğu kurallarla getirilen (ve seçtirilen) Mursi yine ordu tarafından gönderiliyordu. ABD, Mursi’den rahatsız olmaya başlamıştı; radikal ve Batı karşıtı İslami çevreler yavaş yavaş güçleniyorlardı. Benzer hareketlerin diğer Arap ülkelerine yayılma tehlikesi vardı. Bu nedenle Mursi’nin ordu tarafından bertaraf edilmesine kayıtsız kaldı ve “darbe” sözcüğünü bile kullanmadı. ABD’nin Arap ülkeleri için tercih ettiği Müslüman Kardeşler modeli Mısır’da yürümemiştir. Halk daha özgür, baskı altında kalmadan yaşamak istiyor, milyonlar meydanları dolduruyor. Artık geniş halk kitleleri yeni iletişim araçları ile her şeyi ve her yeri görebiliyor. Gizlilik kalmadı. Ancak demokrasiyi getirecek altyapı, örgütlenme ve kurumlaşma yoktu ya da çok yetersizdi. “Sisteme, iktisadi ve ticari entegrasyonu” ülkenin sosyal ve siyasal sorunlarını çözmüyordu. Çoğunlukla da ters yönde etkiler yaratıyordu. D Şimdi ne olacak? Mısır’ın başkenti Kahire, devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yanlıları ile karşıtlarının boy ölçüştüğü gövde gösterilerine sahne olmaya devam ediyor. (REUTERS/AP) Başbakan, Ban Kimun’u aradı Dış Haberler Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’daki gelişmelerle ilgili olarak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Kimun ile bir telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan, önceki akşam gerçekleşen görüşmede, Mısır’da tarafların “aklıselimle hareket etmesi, her türlü şiddet, çatışma ve tahrikten uzak durması gerektiğini” vurguladı. Başbakan, Mısır’da en kısa zamanda seçimlere gidilmesinin ve halkın iradesine saygı çerçevesinde bir an önce sivil yönetimin oluşurtulmasının önemli olduğunu da belirtti. Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan konuyla ilgili açıklamada “Sayın Başbakanımız, Mısır’da sivil iradeyi yok sayan darbe neticesinde demokratik sürecin askıya alınmasından duyduğu kaygıyı dile getirmiştir” denildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da telefon diplomasisini dün sabah saatlerine kadar sürdürdü. Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Katar Dışişleri Bakanı Halid bin Muhammed el Atiye ile birkaç kez konuşurken devrik Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye karşı olan, yakından tanıdığı bazı siyasileri ve entelektüelleri de aradı. Davutoğlu’nun muhataplarına “Ekonomik sıkıntılardan bahsediyorsunuz. Avrupa’da, birçok ülkede ekonomik olarak büyük iflaslar yaşandı, ülkeler iflas etti. Halk sokaklara döküldü. Avrupa’da darbe olsun ister miydiniz” dediği öğrenildi. Dışişleri Bakanı, daha önce İngiliz, Fransız ve Alman mevkidaşlarıyla görüşmüştü. Erdoğan, BM Genel Sekreteri ile Mısır’ı görüştü on duruma üzülenler ve sevinenler Suriye çok mutlu; çünkü Ortadoğu Arap dünyasının yeniden yapılandırma projesi büyük yara aldı. Müslüman Kardeşler’in kendi ülkelerinde egemen olmasından korkan kimi Arap ülkeleri de mutlu; başta S. Arabistan Kralı. Ankara ise en mutsuzların başında geliyor; elindeki kartların büyük bir kısmını kaybetmiş durumda. ABD biraz sıkıntılı olmasına karşın elinde oynayabileceği daha çok kart var; üstelik her an ortaklarını değiştirme olanağına da sahip. AB ise ABD’nin çizgisinde kaldı. Müslüman Kardeşler odaklı Batı politikasının Ortadoğu’da terk edilmeye başlandığını söylemek yanlış olmaz. Tabii kimsenin görmek istemediği şeyse Mısır’da iç savaş çıkması olasılığıdır. Son 48 saatteki gelişmeler bu olasılığı gündemde tutuyor. Cezayir bu felaketi yaşadı. Şayet böyle bir felaket yaşanırsa Mısır’da da Sudan’da olduğu gibi 10 milyonluk bir Hıristiyan devleti ortaya çıkar. S MURSİ’NİN DEVRİLMESİ Batı basını 28 Şubat’a benzetiyor Dış Haberler Servisi Mısır’da Muhammed Mursi’nin cumhurbaşkanlığından uzaklaştırılması dünya basınında yankı bulmaya devam ederken Türkiye’deki 28 Şubat süreciyle karşılaştırmalar dikkat çekiyor. İngiltere’de yayımla nan Independent gazetesi “Mısır şanslıysa işler tıpkı Türkiye’de döneminin İslamcı hükümetini deviren 1997 darbesi çizgisinde olduğu gibi çok kötü gitmeyebilir. Daha kötü senaryo 1992’deki Cezayir’de yaşananlardır” diye yazdı. İngiliz Observer gazetesi de Mısır için en kötü senaryonun 1992’deki Cezayir, daha az kanlı senaryonun ise 1997’de Türkiye’de yaşananlar olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise TRT’de katıldığı bir televizyon programında, “Mısır’da bu darbe ile en fazla oy almış bir siyasi lider gayrimeşru ilan edilmek isteniyor. Bizim 28 Şubat’a çok benziyor” dedi. savundu Blair darbeyi Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, Mısır’daki gelişmelerle ilgili Observer’a yazdığı değerlendirmesinde, “Artık hükümetler kendilerinden beklenenle ri yerine getirmediğinde halk protesto ediyor, seçimi beklemek istemiyor” diyerek Türkiye ve Brezilya’daki protestoları örnek gösterdi. Blair daha sonra, “Demokrasi tek başına etkin hükümet demek değildir. Mısır ordusu basit bir tercihle karşı karşıya kaldı: Müdahale ya da kaos” diye yazdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise dün yaptığı açıklamada Mısır’ın bir iç savaşın eşiğinde olduğunu söyledi. Dış Haberler Servisi İstanbul’da toplanan Suriye muhalefeti, Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) yeni liderini, oylamanın ikinci turunda seçti. Yeni başkan Ahmed el Cerba. Önceki gün yapılan ilk tur oylamada hiçbir aday oylarını yarısını alamayınca seçilemedi. Akşama doğru yapılan ikinci tur oylamada ise El Carba, SUK’nin yeni lideri seçildi. El Carba’nın Suudi Arabistan’a yakın bir isim olduğu belirtiliyor. Diğer aday işadamı Mustafa el Sabbagh’ın ise Katar’a yakın olduğu öğrenildi. Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO ) Genelkurmay Başkanı olarak yüksek askeri konseye komuta eden General Salim İdris ise İngiltere’nin kendilerine özel kuvvetler eğitimi vermeyi önerdiğini açıkladı. İngiliz Times gazetesinin haberine göre General İdris, konuyla ya Suriye muhalefetine yeni lider Başkent Şam’ın bazı semtleri, çatışma ve bombardımanlardan harabeye döndü. (AFP) SAN FRANCISCO’DAKİ UÇAK KAZASI kından ilgilendiklerini İngiltere’ye ilettiklerini söyledi. İdris, teklifin İn giliz yetkililer tara fından 2 hafta önce Ankara’da kendisine sunulduğunu duyurarak “İngiltere’den dostlarımızla birçok toplantımız oldu. Güvenlik ekiplerimizi eğitmeyi önerdiler. Bazı özel kuvvetlerimize eğitim de önerdiler” diye konuştu. ABD’nin ÖSO’ya ayırdığı bir milyar dolarlık yardıma karşın ellerine henüz silah geçmediğini belirten İdris, “Batılı dostlarımız ÖSO’ya askeri destek vermeyi tartışıyor. Ama şu ana kadar hiçbir şey yok” dedi. İdris daha sonra şunları söyledi: “Uluslararası toplum sessiz kalmaya devam ederse, Hizbullah ile İki Çinli öğrenci hayatını kaybetti Dış Haberler Servisi ABD’nin San Francisco kentinde önceki gün düşen Asiana Havayolları’na ait Boeing 777 yolcu uçağında iki Çinli ortaokul öğrencisinin hayatını kaybettiği bildirildi. Yetkililer, Çin’in doğusundaki Zhejiang kentinden olan kız öğrencilerin bir geziye katılan 29 öğrenci arasında yer aldıklarını duyurdular. Güney Kore’nin Asiana Havayolları da uçakta bulunan 291 yolcudan 141’nin Çin vatandaşı olduğunu, yolcuların çoğunun yaz kampları için San Francisco’ya giden öğrencilerden oluştuğunu açıkladı. Boeing 777 tipi uçak, acil iniş yapmaya çalıştığı sırada piste çarparak alev almıştı. Uçakta bulunan 182 yolcu, kaza sırasında yaralanmış ve tedavi için çeşitli hastanelere kaldırılmıştı. İran ve Iraklı savaşçıların desteklediği Şam yönetimine bağlı ordunun saldırıları sonucu Humus kenti düşebilir. Bu durumda savaş, rejimin elindeki köy ve şehirlere yayılacaktır. Savaşçılarımızı kontrol edemeyiz ve olacaklardan bizi sorumlu tutamazsınız.” Times gazetesi haberinde, İngiltere’nin eğitim teklifinin, bir ülkenin ev sahipliğini kabul etmesi durumunda hayata geçeceğini ve bunun muhtemelen Ürdün olacağını da bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle