Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE 6 İnsan sevgisi, acı, ölüm, katliam... Sivas Madımak katliamını yazarken, Başbağlar unutulur mu? Uğur Mumcu’yu anarken, Musa Anter, Hrant Dink anımsanmaz mı? Başbağlar’ı Madımak’a karşı kullananlar, kanlı 1 Mayıs’ları, Kahramanmaraş’ı, Çorum’u, İzmir İnciraltı kıyımını niçin unuturlar? Madımak’ı yazdım dün... Bazı aymazlar şöyle diyor: “Biz de Başbağlar’ı unutmadık!” İkisini de unutmayacaksın... Çünkü sen bir insansın! Ne Madımak’ı unutacaksın ne Başbağlar’ı, ne Bahçelievler’i ne de Balgat’ı... Ulus’u, Gaziantep’i, Mavi Çarşı’yı anarken, Uludere’yi de anacaksın, sınır karakollarında PKK’nin şehit ettiği Mehmet’leri, Afyon’u... İtirafçıları, JİTEM’i, devletin örgütlediği Hizbullah’ın Güneydoğu’da işlediği cinayetleri... Irkçılık, mezhepçilik yapmayacaksın... Derin milliyetçiliğin bataklığına düşmeyeceksin... Boşaltılan köyleri, yakılan ormanları, 90’lı yıllarda devletPKKsiyasetçi üçgenindeki uyuşturucu kaçakçılığını, Cem Ersever’in niçin öldürüldüğünü bileceksin... Kendine demokrat olanların gerçek kimlikleri Gezi Direnişi’nden sonra bir bir ortaya çıktı... İçlerinde akil adam kılığında din bezirgânları, yobazlar da var! Ellerinde sanatçıların, aydınların, gazetecilerin adları... Hepsi birer “muhbir vatandaş” kapı kapı dolaşıyor... Darbeler döneminden tanırım böylelerini... O zaman Kenan Evren’e hizmet ediyorlardı şimdi AKP iktidarına. Sultanlara, padişahlara! HHH Demokrat olmak öyle kolay değildir... Tüm katliamlara karşı çıkacaksın... Dersim’e de, Yavuz Sultan Selim’e de. Dersim’i gündeme getirip, Sultan Selim’i baş tacı edeceksin, adını da üçüncü köprüye vereceksin. Alevi yurttaşlar ayağa kalktığında, kıvıracaksın. Yaptığın düpedüz mezhep ayrımcılığı! Katliamları, cinayetleri durdurmak, HABERLER temel hak ve özgürlükleri savunmaktan geçer. Kitleleri yönlendirmek çok kolaydır toplumsal olaylarda... Sağcı, solcu, dinci, dinsiz hiç fark etmez... Bugün Tahrir Alanı’nda yaşananlara bir bakın bir de Gezi’de yaşananlara. Demokrasimiz “topal ördek” gibi olsa da, Başbakan o gençleri “çapulcu” ve “ayyaş” olarak görse de tüm dünyaya demokrasi dersi verdiler. Elbet bu tür eylemlerde yasadışı örgütler, en önde yer alıp kendilerini gösterirler. İstihbarat birimleri onları gözünden tanır! Gezi’deki gençler zaten bunu anladı ve onları pasifize etti. Sadece çadırları kaldı! Üstelik kışkırtıcı ajanları da topluluktan attılar! Biz demokrasimizi AB’den aldık, AİHM’nin katkısı ise büyük! Mısır’da, Tunus’ta, Fas’ta böyle bir şey var mı? Kolay olmuyor demokrasiye geçmek! Nedeni ortada: Demokrasi olmadan laiklik olur, laiklik olmadan demokrasi olmaz... Demokrasiler sanayi devrimini yapmış ülkelerde laiklik temelinde gelişmiştir. Eğer Mustafa Kemal ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı’ndan sonra cumhuriyeti kurup laiklik ilkesini benimsemeselerdi bugün Türkiye bir Mısır bile olamazdı. HHH Yakın tarihin ve tarihimizin sayfaları kanlıdır... Bunların tek sorumlusu çoğulcu demokrasiyle birlikte iktidara gelen gericiderin milliyetçi siyasi partilerdir. Tarikatlara kucak açıp, dini siyasette araç olarak kullanırken, bir yandan cumhuriyete sahip çıkıyor gibi davranmışlardır. Elbet dün ve bugün çok farklıdır... Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler gelişmeli, her türlü ayrımcılık bitmeli... Acılar içinde geldik bugüne... Sivas Madımak’ın acısı da bizimdir, Başbağlar’ın da... Yaşadığımız coğrafyada binlerce yıllık tarihimiz ve kültürümüz bizi uzun yolculuklara, tümlüğe, barışa, kardeşliğe neden götürmesin? Sevgi, Barış, Kardeşlik!.. Vicdansızlıklar İktidarı İktidarın borazanı gazetelere sızdırılmasından öğreniyoruz ki, sözde yeni bir “demokratikleşme” paketi hazırlanıyormuş... Türkiye çapındaki direnişi “Yahudi Diyasporası”na bağlayan ama hemen arkasından ben böyle demedim diyen Beşir Atalay’a göre, bu paket kimsenin hayal bile edemeyeceği kadar demokratikmiş... Biliyoruz, sizin “ileri demokrasi” hayallerinizin yanına bile yaklaşamayız! Açıklayın halka kardeşim, madem o kadar “demokratik”siniz! Bilelim, tartışalım, eleştirelim, övelim, reddedelim... Yani fikrimizi söyleyelim! Ne hazırladığınızı neden saklıyorsunuz? Cemevlerine kamuya yararlı “dernek statüsü” vereceklermiş ki elektrik ve su parası ödemesinlermiş... Ama cemevlerini asla ibadethane olarak kabul etmiyorlar, laflarına bak, “gitsinler camide ibadet etsinler...” Bir yandan da RTE bütün inanışlara saygılı olduklarını dile getiriyor... Peki Alevilerin inanışı inanış değil mi? Alevi topluluğu iki kuruşa, elektrik ve su parasına satın alacaklar, inanışın parayla ölçümü mü var? O zaman size de sorarlar, kaç para, diye! Ama bunların ölçüsü tamamıyla para ile, maddiyat ile... Kalkıp nutuk atıyorlar, “yol yaptık, ev yaptık, ekmek dağıttık... Nankörler, bizi neden sevmiyorsunuz, eleştiriyorsunuz, karşı çıkıyorsunuz..” Ülkeyi yönettikleri için yapmaları gereken en sıradan ve normal şeyler için bile halka fatura çıkartan bir iktidar... Tabii ki inançları da pazarlık konusu yapacaktır: Bedeli ne? Taksim Direnişi, özgürlüklerin asla pazarlık konusu yapılamayacağının, satın alınamayacağının temel öğretisidir, bu iktidar için... Sen istediğin kadar “Gözün doysun, istediğin her mal var, daha ne istiyorsun” de.. İnsanın vicdanı satın alınamaz... Özgürlüklerin hiçbiri satın alınamaz... Demokratik hak ve özgürlükler pazarlık konusu yapılamaz... Vicdan, en değerli hazinemizdir bizim insan olarak... Vicdansızlıklar ise asla affedemeyeceklerimiz... HHH Bir örnek: Suriye’de iç savaştan Türkiye’ye kaçanlara kapılarını “insani nedenlerle” açtıklarını açıklayanlar kimdi? Erdoğan Davutoğlu ikilisi... Az buz değil, 400 bini aşkın Suriyeli Türkiye’de yaşıyor... Peki, bu yaptığınız insani, vicdani görev oluyor da Taksim Gezi Parkı’na bitişik Divan Oteli’nin yaralananlara, polis saldırısından kaçan ve etkilenenlere kapısını açmasına, ilk yardım yapılmasına izin vermesine, RTE iktidarının bu saldırısı ne demek oluyor? TC yurttaşı oldukları, size muhalefet ettikleri için mi? Sizin insani, vicdani görev’in altını kazıdığınızda, siyasi çıkar, siyasi hedefler çıkıyor. Size hizmet eden vicdani ve insani, size hizmet etmeyen herkes düşman, ezile, yok edile... İktidarınızda insani ve vicdani yokluktan bahsedebiliriz ancak... Divan Oteli ve yöneticileri, bir vicdani abide olarak Gezi Direnişi tarihinde yerini almıştır... Bu onlara hangi siyasiparasal bedelle geri dönerse dönsün... Yıkılıp gidecek bir vicdansızlık abidesi olmaktansa, ebedi bir vicdan abidesi olarak varlığını, namını sürdürmekten daha değerli ne olabilir! Divan, şimdiden Taksim’in en önemli yaşayan tarih müzesi olmuştur... HHH Vicdan’dan söz açılmışken... Gezi Direnişi’nde doktorlarımız gönüllü ilkyardım hizmetleri sundu... İktidar buna da ateş püskürdü! Bu insani hizmetleri verenlerden de hesap soracağını açıklayıp durdu iktidarbaşı... Üstüne üstlük, bu ve benzeri ilkyardım hizmetlerini yasaklayan ve doktorlara, sağlık ekiplerine 3 yıl kadar hapis cezası öngören, ancak rezil diyebileceğimiz tasarı hazırladıklarını da açıkladılar... Vicdanınız batsın diyeceğim, ama nerede... Doktor hangi koşullarda olursa olsun, herkese ilkyardım yapar... Yapmayana lanet olsun! Araba içinde kalıp ölüm tehlikesi geçiren, örneğin Başbakan namında biri de olsa yapar! Uçakta da yapar, yolda da... Savaşta da, çatışmada da... Bu, hangi gezegenden gelen bir ahlak anlayışıdır ki, ilkyardımı yasaklama yoluna gideceksin... Arkadaşlar, tasarıyı bu niteliğiyle bütün dünyaya yaymalıyız... HHH Son bir vicdansızlık ve ahlaksızlık tasarrufuna daha değinelim... Bir iktidar kuruluşu, “borçlarına” karşılık, Karamehmet’in Akşam gazetesi ve televizyonlarına el koyuyor. Bu kurumların yayın politikaları belli. Başlarına bir adam atıyor ve medya bir gecede iktidar yanlısı yayın yapar hale geliyor, yazarlar atılıyor, yerlerine de adamları konuyor. Bunu nasıl yaparlar? Yayın politikasına nasıl karışırlar? Vay borcun var, seni iktidar borazanı yaptım. Böyle bir şey var mı hayatta! Yasada? Hukukta? Ahlakta ve vicdanda?.. Bu nasıl durdurulabilir, ey hukukçular!.. RTE iktidarı, ülkeyi her açıdan büyük bir erozyona uğratıyor... Her anlamda ve alanda... HHH Demokrasi paketi demiştik değil mi?.. Yüzde 10 barajını koruyan, Silivri’de insanlarımızı suçsuz yere içeride tutan bir iktidar... İktidara önce bir vicdan ve insanlık paketi gerekir.. Demokrasiyi de sonra konuşuruz.. Diyanet’in raporuna göre Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’nde sevişenler de vardı içki içenler de AKP’nin hoşlanacağı rapor FIRAT KOZOK ANKARA Gezi olayları sırasında Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’ne birayla girildiği ve burada içki içildiğine ilişkin iddialar üzerine inceleme başlatan Diyanet, hazırladığı raporda camide alkollülerin bulunduğunu, bazı eylemcilerin sağa sola tekme attıklarını, bazılarının da cami köşelerinde “seviştiklerini” ileri sürdü. Eylemcilerin 3 gün boyunca camiye girmeye çalıştıkları belirtilen raporda, olayların ardından da caminin 4 gün boyunca ibadete kapatıldığı belirtildi. Raporu önümüzdeki günlerde başkan Prof. Dr. Mehmet Görmez açıklayacak. Gezi Parkı eylemleri sırasında 2 Haziran gecesi Dolmabahçe civarındaki polisin müdahalesiyle çok sayıda kişi Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’ne sığınmıştı. Ancak ertesi gün sosyal medyada ve bazı gazeteler ile internet sitelerinde “Sığındıkları camide içki içtiler” şeklinde haberler yayımlanmaya başlamıştı. Ardından Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri camide içki içildiğini dile getirmişti. Bu iddiaya dayanak olarak camide bulunan ve fotoğraflanan bir bira kutusu ve Emre Öztürk’ün yer aldığı fotoğraf karesi gösteriliyordu. Fotoğrafta Öztürk’ün elinde tuttuğu kutu içecek yuvarlak içine alınmıştı. Öztürk’ün elindeki kutunun daha sonra kola kutusu olduğu ortaya çıkmıştı. Bu görüntünün ardından da ezilmiş bir bira kutusu görüntüleri “servis” edilmişti. Bu görüntünün de photoshop aracılığıyla hazırlandığı tespit edilmişti. Cami müezzini Fuat Yıldırım da iddialara ilişkin “Ben cami içerisinde içki içen ya da elinde içki şişesi olan birini görmedim. Görmediğim şeyi söylemem” diye konuşmuştu. Tartışmaların ardından Diyanet İşleri Başkanlığı Rehberlik ve Teftiş Dairesi Başkanlığı müfettişleri inceleme başlattı. Müfettişler, cami müezzini Yıldırım’ın yanı sıra, Emniyet yetkilileriyle görüştü, olay anına ilişkin cami kameralarının çektiği görüntüleri izledi. Hazırlanan rapor başkan Görmez’e sunuldu. Raporda, başta Erdoğan olmak üzere AKP’lileri “memnun edecek” saptamalara yer verildi. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre müfettiş raporunda, 2 Haziran’da yaşanan olaylar sırasında bir grup camiye ayakkabılarıyla girip, etrafa tekme attı. Eylemcilerin bazılarının alkollü oldukları belirtilirken, cami içerisinde alkol alınıp alınmadığı konusunda herhangi bir ifadeye yer verilmedi. Cami içerisinde bira şişelerinin ve sigara paketlerinin bulunduğu belirtilen raporda, “Cami içerisinde ahlaka mugayir hareketlerde bulunanlar vardı” denildi. Bu çerçevede bazı eylemcilerin cami içerisinde sevgilileriyle “yakınlaştıkları” ileri sürüldü. Raporda, “Cami içerisinde yaralı insanların ve onlara müdahale eden doktorların” da bulunduğu ifade edildi. Müfettişler tüm bu saptamaların ardından “Caminin kutsiyeti zarar görmüştür” saptamasını yaptı. Raporda müezzin Yıldırım’ın ifadelerine de yer verildi. Yıldırım’ın “Ben Müslümanım, içki içen kimseyi görmedim” gibi bir ifade kullanmadığı savunulan raporda, eylemcilerin camiye girme girişimlerinin 3 gün sürdüğü, ilk gün kapı önündeki yığılma nedeniyle müezzinin caminin kapılarını kapattığı, ikinci gün olayların sürmesi üzerine akşam namazının caminin üst katında kılındığı belirtildi. Yıldırım’ın “Caminin Madımak gibi olmasından korktuk” ifadelerine yer veren müfettişlerin, bu sırada bazı yaralılara caminin ayakkabılıklarının bulunduğu bölümde müdahale edildiğine işaret ettikleri raporda, üçüncü gün ise eylemcilerin camiye tamamen girdikleri aktarıldı. Müfettişler, camiye girenlerden bazılarının müezzini hedef aldıklarına ancak diğer eylemcilerin buna karşı çıktıklarına da raporlarında yer verdi. REDHACK DİYANET SİTESİNİ HACK’LEDİ Sivas katliamının yıldönümü nedeniyle bir eylem düzenleyeceklerini açıklayan hacker grubu RedHack ise, önceki gün gece saatlerinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi internet sitesini hack’ledi. Grup, eylemin gerekçesini Twitter sayfasından “Bu eylem, 5 yıldızlı otellerde iftar yapıp 3 yıldızlı otellerde insan yakanlara cevaptır! Müslümanları AKP tetikçisi Diyanet temsil edemez!” şeklinde duyurdu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın veri bankasının giriş şifrelerindeki açığı da yayımlayan RedHack, takipçilerinin veri bankasında oynamalar yapmasının yolunu açtı. yetkisiz mahkeme kararı Gezi’de skandal tutuklama ALİCAN ULUDAĞ Elçilikte düzenlenen resepsiyonda Bağış konuşurken bir davetli birkaç kez ‘Yalancı’ diye bağırdı. Resepsiyonda Gezi Parkı atışması yaşandı. (AA) Bağış konuşurken bahçeden ‘yalancı’ sesi yükseldi Diyanet, Emniyet’ten görüntü aldı Elçilikte buz gibi resepsiyon BARKIN ŞIK ‘Müezzin cemaati kaçırmış’ ANKARA ABD’nin milli günü resepsiyonunda Gezi Parkı atışması yaşandı. ABD Büyükelçisi Francois Riccardione’nin Ankara’da eylemlerin merkezi olan Kennedy Caddesi’ni örnek göstererek “Geçerken Atatürk’ün sözlerini okudum” sözlerine Bakan Egemen Bağış tepki gösterdi. Bağış, Riccardone’ye “Sandık her zaman kurşundan daha güçlüdür” dedi. Riccardone’den sonra konuşma yapan Bağış’a ise bir davetli “yalancı” diye bağırdı. ABD Ankara Büyükelçiliği’nde 4 Temmuz Bağımsızlık Günü nedeniyle resepsiyon verildi. Gezi Parkı olaylarının etkileri sürerken resepsiyon için ABD Ankara Büyükelçiliği’nce bastırılan davetiyelere biri eski Amerikan Başkanı Kennedy diğerine de Atatürk’ün sözleri olmak üzere iki alıntı yapıldı. Davetiyeye Kennedy’nin “Gerçekleri, yabancı fikir ve felsefeleri ve rekabetçi değerleri Amerikan halkına göstermekten korkmayız. Halkının gerçekleri ve yanlışları açık bir ortamda ayırt etmesinden korkan bir ulus kendi halkından korkan bir ulustur” sözleri eklenirken, Atatürk’ün de “Fikir cereyanları cebir ve şiddet ve kuvvetle reddedilemez. Bilakis takviye edilir. Buna karşı en müessir çare gelen fikir cereyanına mukabil fikir cereyanı vermek, fikre fikirle mukabele etmektir” ifadelerine yer verilmesi dikkat çekti. Resepsiyonda bir de Gezi Parkı üzerinden atışma yaşandı. Riccardione’nin Kennedy Caddesi’ni örnek gösterip Atatürk hatırlatması yapması üzerine Bağış, eski ABD Başkanı Thomas Jefferson’dan bir alıntı yaparak “Sandık her zaman kurşundan daha güçlüdür” dedi. Büyükelçi davetlilerden alkış alırken Bağış’ı alkışlayanların sayısı az oldu. Ayrıca Bağış’ın konuşması sırasında bir ilk yaşandı. Bir davetli birkaç kez “yalancı” diye bağırdı. ABD’nin Türk Büyükelçiliği’ni dinlettiği iddialarının gündemde olduğu bugünlerde resepsiyona hükümetten katılım yoğun oldu. Bağış yanı sıra bakanlar İsmet Yılmaz, Muammer Güler, Veysel Eroğlu ve Nabi Avcı, katıldı. CHP’dense resepsiyona Genel Başkan Yardımcıları Şafak Pavey, Sezgin Tanrıkulu ve Faruk Loğoğlu katıldı. Davette bir ilk yaşandı BURNU KIRILAN CHP’Lİ VEKİLDEN SUÇ DUYURUSU İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı olaylarında Divan Oteli’nde bulunduğu sırada polislerin müdahalesi sırasında burnu kırılan CHP Amasya Milletvekili Ramis Topal, polisler ve amirleri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Kendisini yaralayan polislerin bulunmasını isteyen Topal, kimlikleri tespit edildikten sonra polislerin “yaralama” ve “yaralama suçuna azmettirme” suçlarından polislere dava açılarak yargılanmasını istedi. Topal, müdahale sırasında yediği tekmeler sonrası pantolonun fotoğrafını ve hastane darp raporunu savcılığa delil olarak sundu. Topal, 15 Haziran 2013’te darp edilmişti. CHP’li Topal darp edilmişti. ANKARA Başkentte düzenlenen Gezi eylemlerine ilişkin sivil savcılığın yürüttüğü soruşturmada gözaltına alınan Ufuk B’nin tutuklanması sürecinde hukuk skandalı yaşandı. Ufuk B. hakkında yakalama kararını Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Ancak tutuklama kararı “yetkili olmadığını” belirtmesine karşın Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından uygulandı. Ufuk B, Gezi eylemleri sırasında bir kafede oturuyordu. Polisin göstericilere sert müdahalesini görünce TOMA’nın önünü kesen Ufuk B, “İnsanlara bunu neden yapıyorsunuz?” sözleriyle tepki gösterdi. Bu sırada bir kişi, Ufuk B. ile tartıştı. İddiaya göre Ufuk B, sonradan sivil polis olduğunu öğrendiği kişiye olay sırasında yumruk atıp, hakaret etti. Gözaltına alınan Ufuk B, 21 Haziran’da çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Savcı Erdoğan Gökçek karara itiraz etti. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, “kamu görevlisini darp, hakaret, görevli memura direnmekle” suçlanan Ufuk B. hakkında yakalama kararı çıkardı. 28 yaşındaki genç, önceki gün adliyeye getirildi. Ufuk B, önce savcı tarafından 9. Ağır Ceza’ya sevk edildi. Mahkeme, genci, nöbetçi sulh ceza mahkemesine gönderdi. Ufuk B. polisler tarafından nöbetçi Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkartıldı. Bu duruma tepki gösteren yargıç Yavuz Ökten, savcılığın talebini reddetti. Mahkeme, bu konuda yetkinin 9. Ağır Ceza’da olduğuna karar vererek dosyayı buraya gönderdi. Ufuk B, savcı tarafından yeniden ağır cezaya sevk edildi. 9. Ağır Ceza, Gezi eylemcisiyle ilgili yine karar vermedi ve dosyayı tekrar sulh cezaya gönderdi. Ufuk B, saatlerce iki mahkeme arasında gidip geldi. Son olarak tekrar Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkartılan eylemci, ağır cezanın kararına dayanılarak tutuklandı. Ufuk B’nin ağabeyinin, kararı veren yargıç Ökten’in “Emir büyük yerden. Adaletsiz bir karar ama yapacağım bir şey yok” şeklinde konuştuğunu duyduğunu iddia etti. Gazdanadam Festivali Kadıköy’de İstanbul Haber Servisi “1. Geleneksel Gazdanadam Festivali” 7 Temmuz Pazar günü Kadıköy’de yapılacak. Festivalde Bulutsuzluk Özlemi, Yaşar Kurt, Boğaziçi Caz Korosu, Çapulcular Korusu’nun da aralarında olduğu pek çok sanatçı ve topluluk sahne alacak. Cumhuriyet, Sol, Yurt, Birgün, Aydınlık gazeteleri, Ulusal Kanal, Halk, Cem, Odatv, Cem ve Yön radyo ile Ataol Behramoğlu, Şebnem Dönmez, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Leman Sam, Tarık Akan, Ayşe Emel Mesci, Sanatçılar Girişimi, 68’liler Birliği Vakfı, Oyuncular Sendikası gibi çok sayıda kurumun bir araya geldiği mitingin basın açıklaması gaz maskesi ile yapıldı.