25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2013 CUMA 6 HABERLER BALYoZ DAVASININ TEMYİZ DuRuŞMASINDA HİLMİ ÖZKÖK’E ELEŞTİRİ ‘Cesaret gösteremedi’ Kotil’e Ankara’da büyük destek Genel seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajının kaldırılması için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen Aylin Kotil, Eryaman Göksu Park’a gelişinde Türk bayrakları taşıyan yurttaşlar çiçeklerle karşıladı. “Sona geliyorum, buruldu içim” diyen Kotil, yaklaşık 20 güne yaklaşan yürüyüşü boyunca kendisini destekleyenlerle her şeyi paylaştığını ve onlarla akraba gibi olduğunu hissettiğini ifade etti. Kotil, bu sabah Atatürk Orman Çiftliği’ne yürüyeceğini, cumartesi günü Kuğulu Park’a geçeceğini ve yürüyüşünü sonlandıracağını bildirdi. Yürüyüş nedeniyle yüzde 10 seçim barajının kamuoyunda tartışılmaya başlandığını dile getiren Kotil, “Halk olarak bu baskıyı siyasilere hissetireceğiz ki siyasiler de bir şeyler yapacaklar. İten güç biz olacağız” dedi. (Fotoğraf: AA) DaNıştaY’ıN tÜrBaNLı ÖĞrEtMEN KararıNa itiraz Milli Eğitim Bakanlığı’nda hukukçu depremi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nin Danıştay’ın 28 Şubat sürecinde derslere türbanla giren öğretmenin meslekten ihraç edilmesine yönelik bozma kararına yaptığı itiraz bakanlıkta deprem etkisi yarattı. Daha önceden 1. Hukuk Müşaviri Osman Çelik’in emekliye ayrılmak zorunda kaldığı olayda diğer müşavirlere de el çektirildi. MEB’de kriz süreci, bakanlığın hukuk müşavirliğinin, Danıştay’ın 28 Şubat sürecinde derslere türbanla giren öğretmenin meslekten ihraç edilmesine yönelik bozma kararına yaptığı itiraz etmesiyle başlamıştı. İtiraz sonrasında 1. Hukuk Müşaviri Osman Çelik emekliye ayrılmak zorunda kalmıştı. Çelik’in emekliye ayrılmak zorunda kalmasının ardından şok bir gelişme daha yaşandı. Hukuk müşavirleri Harun Kaman, Meral Dağtekin, Seher Kutay, Süleyman Kılınç tedbiren görevden el çektirildi. Bakanlık kaynaklarının verdiği bilgiye göre, hukuk müşavirleri hakkında soruşturma başlatılması amacıyla inceleme yapıldığı öne sürüldü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz davasının temyiz duruşmasında 15 sanığın avukatı Mahir Işıkay, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün ifade vermek için mahkemeden karar beklemesini eleştirerek “Özkök o cesareti gösteremedi. O yürekliliği gösterseydi, ‘ben buradayım dinlenmek isteniyorsa, dinlensin’ deseydi, mahkeme buna rağmen dinlemiyorsa, bu günah ve vebal mahkemeye ait olacaktı” dedi. 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz duruşmasında avukat Mahir Işıkay savunma yaptı. Işıkay müvekkillerinin tamamının suç tarihinde akademide öğrenci olduklarını belirtti. Müvekkillerinin söz konusu raporları hazırladığına yönelik bir tane bile görevlendirme veya tebligat bulunmadığını anlatan Işıkay sözlerini şöyle sürdürdü: “Müvekkillerimin de akademide olduğu sırada komutanları Necdet Özel’di. 11 müvekkilim için tanık olarak dinletmek istedim, ancak mahkeme kabul etmedi. Akademideki komuta katının tamamı suçlu görünüyor. Hepsi sanık olmuş. Üst kademeden, ast kademeden tüm komutanların bu plandan haberi var, öğrencilerin haberi var. Keşifler yapılıyor, raporlar hazırlanıyor ama akademi komutanının haberi yok. Neden akademi komutanının bu olaylardan haberi yok diye sormak istedik Özel’e. Gelip ifade verseydi açığa çıkacaktı.” Işıkay, tüm dijitallerin sahte olduğunu belirterek “Müvekkilim Gökhan Murat Üsküdar, beni mahkemede azletti, mahkemeden takdir indirimi aldı. Müvekkillerim arasında tek takdir indirimi alan kişidir. Sonra beni aradı ‘Ağabey beni temyizde sen savun’ dedi. Aynı suçla suçlanan, aynı pozisyondaki müvekkillerim takdir indirimi almadı. Mahkemenin niyetini anlamanız için söylüyorum” diye konuştu. Işıkay, Özkök’ün ifade vermek için mah kemeden karar beklemesini eleştirerek şöyle konuştu: “Hilmi Özkök, ‘mahkeme çağırırsa gelirim’ lafını söylemeseydi, gelip mahkeme salonunun kapısında bekleseydi, ‘ben ifade vermeye, tanıklık yapmaya hazırım’ deseydi. Gerçekten bir suç varsa gelsin ortaya çıksın. Ama Özkök o cesareti gösteremedi. O yürekliliği gösterseydi, ‘ben buradayım dinlenmek isteniyorsa, dinlensin’ deseydi, mahkeme buna rağmen dinlemiyorsa, bu günah ve vebal mahkemeye ait olacaktı. Özkök o delikanlılığı gösterecekti bu veballe yaşamayacaktı.” ‘Beddua’ gözaltısı Başbakan’a hakaret ettiği öne sürülen 4 kişi, hareket halindeki konvoyda görev yapan korumalar tarafından gözaltına alındı Bornova’da polis merkezine bomba İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’in Bornova ilçesinde, Atatürk Mahallesi 100. Yıl Polis Merkezi’nin arka tarafındaki duvarın dibine bırakılan zaman ayarlı ve parça tesirli bomba, önceki akşam saat 23.00 sıralarında patladı. Çevreye çivi ve vida parçaları saçılırken şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. Terörle mücadele şube müdürlüğüne bağlı ekipler, bölgede incelemede bulundu. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Ali Bilkay da olay yerine gelerek bilgi aldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Yazar SEVaN NişaNYaN, hapiS cEzaSıNa itiraz Etti ‘Din ve vicdan özgürlüğü demokrasinin yapı taşı’ HİLAL KÖSE Gazeteci yazar Sevan Nişanyan, internet sitesinde yer alan “Nefret Suçları ile Mücadele Etmeli” başlıklı yazısında Hz. Muhammed’e hakaret ettiği gerekçesiyle İstanbul 14. Sulh Ceza Mahkemesi’nce 1 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edildiği mahkeme kararına, itiraz etti. Nişanyan’ın avukatı Ergin Cinmen, temyiz dilekçesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni anımsatarak “İnsanların din özgürlükleri varsa hiçbir dine inanmama özgürlükleri de vardır” dedi. Cinmen Düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün, ‘demokratik toplumun’ temel taşlarından biri olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: “Bu özgürlük, ‘tanrıtanımazlar’, ‘agnostikler’, ‘şüpheciler’ ya da ‘kayıtsızlar’ için de değerli bir kazanımdır. AİHM’nin yerleşik kararlarına göre müvekkilin yargılandığı düşünceler, doğrudan AİHS’nin ifade özgürlüğünü tanımlayan 10. maddesinin koruması altında bulunmaktadır.” AİHM’in 1994’te sonuçlanan, OttoPreminger Institut davasında din karşıtı söylemin ancak “dini inançlara sahip insanların dinlerini uygulama ve ifade etme özgürlüğünü kullanılamaz hale getirmesi” halinde kısıtlanabileceğini karara bağladığını belirtti. CHP Gençlik Kolları üyesi Koray Çağlayan gözaltına alındı. (DHA) Türbanla derslere girilmesine izin vermediği için ceza alan Pekünlü: Komplo kurbanıyım EMRE DÖKER İZMİR Ege Üniversitesi’nde, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uygun davranarak türbanla derslere girilmesine izin vermediği için 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan emekli Fen Fakültesi Astronomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, komplo kurbanı olduğunu söyledi. Yargıtay’ın cezasını onamasını değerlendiren Prof. Dr. Pekünlü, bu kararın laiklik ilkesinin üniversitelerden kaldırılması için verildiğini, kendisinin de hedef seçildiğini söyledi. Dava konusu olay, 2011 yılı Mart ayında, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi binası girişinde meydana geldi. Matematik Bölümü öğrencisi Fatma Nur Gidal, Prof. Dr. Pekünlü’nün türbanla derslere girmesini engellediği suçlamasında bulunarak dava açmıştı. Pekünlü’nün Avukatı Murat Fatih Ülkü, Yargıtay’ın internet si tesinde kararın “düzeltilerek onandığı”nın belirtildiğini ancak kararın henüz yerel mahkemeye ulaşmadığını ve düzeltmenin ne olduğunu bilmediklerini söyledi. Pekünlü, olayın komplo olduğunu belirterek şunları söyledi: “16 Mayıs 2012 tarihinde Ege Üniversitesi Fen Fakültesi’nde provokatif eyleme maruz kaldım. 3 Cihan Haber Ajansı muhabiri kamera ve mikrofonlarla C Blok’un önünde beklediler. Bir bayan çevresine 7 türbanlı kızı alıp onlara, ‘Hep birlikte kapıya yüklenelim, biz kamera ve mikrofonlarla gireceğiz. Üniversitelerde türbanın yasak olup olmadığını soracağız’ şeklinde direktif verdi. Verilen direktifi iki öğretim üyesi de duydu.” Emekli Ege Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı da Pekünlü’ye komplo kurulduğunu belirterek cumhuriyet savcılarını göreve çağırdı. İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’a Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’ne giderken Barbaros Bulvarı girişindeki trafik ışıklarında hakaret ettiği iddia edilen CHP Gençlik Kolları üyesi Koray Çağlayan gözaltına alındı. Arkadaşlarının gözaltına alınmasına tepki gösteren CHP Kadıköy İlçe Başkan Yardımcısı Burcu Kara, gençlik kolları üyesi Deniz Tosyalı ve Adem M. isimli yurttaş da gözaltına alındı. Kara ve Tosyalı Emniyet’teki ifadelerinin ardından serbest bırakılırken Çağlayan tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme Çağlayan’a yurtdışı yasağı koyarak tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Üsküdar Kısıklı’daki evinden Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisine geçmek üzere yola çıkan Erdoğan’a, Çağlayan’ın “Tüh. Allah belanı versin” diyerek bağırdığı öne sürüldü. Başbakanlık korumaları bu kişiyi hemen gözaltına aldı. Vatandaşın gözaltına alınmasına “O hızla geçerken nereden duydunuz, kimse küfür etmedi” diye tepki gösteren CHP’li 2 yönetici ve 1 yurttaş korumalarla tartışmaya başladı. Kimsenin küfür ve hakaret etmediğini söyleyen Kara’ya korumalar, “Biz duyduk. Devlet büyüklerine hakaret suçtur. O yüzden gözaltına alıyoruz. Git buradan” diye bağırmaya başladı. Tartışma devam ederken tepki gösteren 3 kişi de gözaltına alınarak Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Polis tutanaklarında gözaltına alınan CHP’lilerin “Gezi direnişçisiyiz. Devleti yıkacağız” dedikleri de iddia edildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, PM Üyesi Onursal Adıgüzel ve CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız emniyet müdürlüğüne giderek bilgi aldı. Tekin, Beşiktaş CHP İlçe Başkanlığı önünde yaptığı açıklamada şunları kaydetti. “Eğer siz ülkeyi yönetiyorsanız bu tepkilere alışık olacaksınız. Burada bir yurttaş tepki göstermiş olabilir. Karakola gittiğimde Emniyet yetkililerinden aldığım bilgi, güzergâh üzerinde bir yurttaşın elkol hareketiyle tepki gösterdiğini ifade ettiler. Eğer siz demokrasiyi hazmedebilmişseniz bu tepkilere hoşgörülü olacaksınız. Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz. En kısa sürede bu insan avından vazgeçsinler” dedi. CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da yazılı açıklama yaparak olayı kınadı. ‘Biz duyduk!’ DEVRİMCİ KARARGÂH DAVASINDA 6 YIL 3 AY HAPİS CEZASI ALAN YEŞİLTEPE: silah olarak kullanılıyor İstanbul Haber Servisi Devrimci Karargâh davasında “örgüt üyesi” olduğu gerekçesiyle, 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edilen Devrimci Harekât dergisi yazarı Mehmet Yeşiltepe, “Bugün artık bir fiilin suç olup olmaması, kişinin sisteme karşı duruşu ile ölçülüyor. Yargı, halka karşı bir silah, bir tehdit olarak kullanılıyor. Bu dava, bunun göstergelerinden biri” dedi. Bostancı’daki çatışmada öldürülen Orhan Yılmazkaya’yı tanıyor olması, onunla iki kez oturup çay içmesi nedeniyle gözaltına alınan Yeşiltepe, ilk duruşmada 10 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilmişti. Beraat etmeyi beklerken hapis cezasına mahkum edilen Yeşiltepe, “Dün sopa, elektrik, askı, vb. yöntemlerle oluşturulan suç isnatları, bugün tweet, mail, te Yargı, halka karşı bir lefon konuşmaları üzerinden yapılıyor. Kaldı ki bende ne telefon kaydı, ne tweet vardı... Tutuklandım ve hakkımdaki asılsız iddialar basamak yapılarak Yargıtay’daki, önceden bir kez lehime bozulmuş olan eski bir davadan aldığım cezanın onanması sağlandı. Bu eski davada 4 yıl tutsak kaldım” dedi.. Hakkındaki yalan haberler nedeniyle açtığı davaları kazandığını ancak Devrimci Karargâh davasında sonucu etkilemediğini belirten Yeşiltepe, suçlamaların internetten indirilmiş birkaç yazıya dayandırıldığına dikkat çekti. Yeşiltepe, “Özel yetki ve yasalarla donatılmış olan yargı, halkın bir kesimi üzerinde ‘Demokles’in kılıcı’ gibi sallanıyor. Bundan sonra, muhalif duruşa sahip hiç kimse, bu saray tipi yargının tehdidinden muaf değildir” dedi. CHP kınadı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle