14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2013 CUMA 10 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Ormanın içinde genişliği 100 metre kadar olan bir alandaki ağaçlar kökünden sökülüyor. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) arkanızda ben varım, merak etmeyin diye emirler veren Başbakan RTE, çevik kuvvet polislerine iftar yemeğinde bu kanıyı kanıtlayacak konuşmasında: “...Vatandaşını tehdit eden devlet zalim devlettir...” dedi. Halkın oylarıyla gelen AKP iktidarının, vatandaşını polis gücüyle tehdit ettiğini söyleyecek değildi tabii... İfade özgürlüğünün gereğini yerine getiren, artık dünyada slogan haline gelen Gezi Parkı eylemlerinde uygulattığı orantısız polis şiddetini, makul, hukuka uygun görüyor. Üstelik dünyada ne kadar demokratik devlet varsa o devletlerin başbakanları ile Türkiye’de de yok edemediği sağduyu sahibi toplulukların; Allah’ın izni ile bu ülkeyi zorbaların elinden kurtarmak, refaha, demokrasiye kavuşturmak için iktidar olmasına ve başarılara ulaşmasına hasetlerinden böyle düşündüğüne... ...ne yapıyorsa, yaparsa pek çoğunu toplum aleyhine görenlerin başarılı RTE ile –üstelik saklamıyor artık. Gerek görmüyor, arada sırada açıktan söylüyor, onu ve hükümetini kıskandıkları için böyle aleyhine açıklamalar yaptıklarına... ....dünyada devlet yöneten başbakanlar arasında söyledikleriyle yaptıkları şaşmaz doğruluk içeren tek başbakan olduğuna inanıyor. Uzun süreli iktidarların değişmez liderleri nedense bir zaman sonra böyle oldukları tutkusuna kapılıyorlar; aynada söylediklerine kendileri de inanmaya başlıyorlar. Örneğin, uzun süre tek başına iktidarda olan Adnan Menderes, Londra’da düşen uçaktan ayağında asılı kurtulduktan, Türkiye’ye döndükten bir süre sonra, Allah’ın bu ülkeyi kurtarmak için canını bağışladığına inandığı, siyasal hatta kendi partisi kulislerinde yaygın bir söylentiydi. HHH “Vatandaşını tehdit eden devlet zalim devlettir” diye kendini tarif etmekle yetinmiyor. “Bizde –nasıl el ise – “şefkat eli var”, onlar dediği partili partisiz karşıtlarında “demir yumruk” diyor. Bir de “Batı polisinin vatandaşa davranışı bizimkinden çok geride kalmıştır” cümlesiyle polisini övmesi, orantısız şiddet kullandığı için himaye etmesi yok mu; gülerken insanın gözlerini yaşartıyor. Gözü aklı hâlâ başbakanlığına son vereceği sanısıyla, üstelik dış mihraklarla faiz lobisinin AKP iktidarına karşı olduğu vehmiyle kendini zora düşürmek istediği, Divan Oteli’ne sığınan eylemcileri kapı dışarı etmediği için; kin duyduğu, intikam almayı kafasına koyduğu bu ülkenin en büyük holdingin üzerine, polisini, müfettişlerini salıveriyor. HHH Burası sözüm ona, RTE’nin işine geldiğinde bir hukuk devleti ya; sokak ortasında sopalarla dövülerek ölen Ali İsmail Korkmaz’ı kimin, hangi polisin öldürdüğünü saptayacak, ola ki arkadaşlarını himaye amacıyla, suçluyu teşhisi kolaylaştıracak fotoğrafları savcıya bir türlü veremediğinden söz etmiyor... Gazla, kapsülle ölenler sanki vatandaşı değil; hiç değinmiyor bile. Sanki ölenler, yararlananlar Afrika’da kabileden devlete yeni dönüşen “zalim devletin” insanları! HHH Kendini devirmeye yönelik olduğu vehminden bir türlü kurtulamıyor. Gezi Parkı’nı kötülemek, hatta ekonomiyi çökertmek amacında olduğunu söylemekten, inandırmaktan başka, gözü hiçbir şey görmüyor. Oysa bölgesel Kürtler dışında 60 milyondan fazla bu ülke vatandaşı; K. Suriye’deki PKK uzantısı PYD ve burada neredeyse devlet başkanı diye karşıladıkları, RTE ile Davutoğlu’nun yakın dostu Barzani’nin önayak olduğu, Öcalan katılmadığı için hayıflandığı dört komşu devlet, Kürt liderlerini bir araya getiren zirve toplantısını kaygıyla izliyor... Erbil’deki Kürt Ulusal Konferansı’na hadi diyelim ki karşı çıkamıyorsunuz. Hiç değilse olayı aydınlatan, varsa bakış açılarını açıklayan, yorumlayan bir açıklama yapmıyor, yapamıyorlar. Toplantıdan dönen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş; “Kürtlerin hangi ülkede nasıl yaşamak istediği bu kongrede dünyaya ilan edileceğini” söyledi. “40 milyon Kürt toplumunun siyasi birlik sağlamasının dört ülkede çözümü kolaylaştıracağını” vurguladı, ama tabii bu toplantılarda müstakbel, bağımsız bir Kürt devletine adım atılacağını söylemlerine eklemedi... Oysa bu açıklamalar Kürtlerin bu topraklarda, TC’de yaşamlarını hukuksal, hatta anayasal koşullara bağlamayı öngördüklerini içeren bu açıklama, asıl amacın örtüsü!.. Diğer pek çok olayda olduğu gibi devleti ve kamuoyunu uyutma gayretinin yeni bir aşaması. HHH Kim yutar, inanır; konferansın Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde demokratik haklarını arayan çabalarını kolaylaştıracak saptamalar yapacağı palavrasına! ‘Üvey’ Evladın Encamı Bağlantı yolları için kilometrelerce uzunlukta alanda ağaç kesimi hızlandı 3. köprü katliamı SİBEL BAHÇETEPE V “3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu” projesinin inşaat çalışmaları sırasında Sarıyer Demirciköy, Uskumruköy, Gümüşdere, Garipçe, Kilyos arasında İstanbul’un akciğerleri olan ormanlarda milyonlarca ağacın kesilmesi tepkilere neden oluyor. Köprü bağlantı yollarının yapılması için ağaç kıyımının hızla devam ettiğini vurgulayan yurttaşlar “Burası İstanbul’un akciğeri. 2 aya yakın bir süredir ağaç katliamı yapılıyor. Orman sırtlarında kilometrelerce uzunlukta alan tıraşlandı, ağaçlar kesildi, kesilmeye de devam ediliyor. Bu bir katliamdır” dediler. GaripçePoyrazköy arasına inşa edilen 3. köprünün bağlantı yolları için şimdiye dek milyonlarca ağacın kesildiği, kesilecek ağaç sayısının proje tamamlandığında ise 3 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bölgede yaptığımız incelemelerde özellikle Sarıyer Demirciköy’ün girişinde yolun her iki tarafında bulunan ormanlık alanda iş makineleri son hızla çalışıyor. Ormanın içinde genişliği 100 metre kadar olan bir alandaki ağaçların kökünden söküldüğü, bu ağaç kıyımının ormanın diğer sırtına dek devam ettiği görülüyor. Köprünün bağlantı yollarının geçtiği Demirciköy’de yapılan ağaç kıyımına tepki gösteren yurttaşlar, son günlerde çalışmaların hız kazandığını söylediler. Adının yazılmasını istemeyen bir yurttaş “Bu ormanlara büyük iş makineleri ile girildi. Çalışmalara ne yazık ki bazı köylüler de ücret karşılığında katılarak destek verdi” dedi. ‘İstanbul’un akciğeri bitecek’ Köprü güzergâhının olduğu Garipçe, Uskumruköy, Gümüşdere arasında da ağaçların kesilmeye devam ettiğini belirten yurttaş, “Köylüler arazim değerlendi diye ses çıkarmıyor. Maddi avantajı var diye geleceğini, çocuklarının sağlığını, geleceklerini düşünmüyorlar. İstanbul’un akciğerleri bitecek. Burada göller bulunuyor. Çalışma ile otoyolların göl seviyesi ne kadar düşeceği de söyleniyor. Tüm ekolojik yaşam altüst olacak. 3. köprü ile burada hayat bitecek” diye konuştu. Bir başka yurttaş ise 3. köprünün inşaatı sırasında köprü güzergâhında mecburi sapmalar olduğu, bazı ağaçların yanlışlıkla kesildiği yönünde açıklamaların yapıldığını anımsatarak “Bu düpedüz yalan. Geçtiğimiz günlerde de Sarıyer’de ormanda yangın çıkmıştı. Bunlara inanmıyoruz. Orman arazilerinin birilerine peşkeş çekilmesi için ‘yanlışlık oldu’, ‘yangın çıktı’ gibi ifadeler kullanıyorlar. Bakalım bu alanlara yakın zamanda kimler villa, site dikecek, hep birlikte göreceğiz.” dedi. B ZEYTİNLİK ALANA KONUT TALANA DİKKAT ÇEKECEKLER Kaz Dağları’nda İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gezi direnişçileri, Kaz Dağları’ndaki doğa talanına dikkat çekmek amacıyla, 29 Temmuz6 Ağustos tarihleri arasında Edremit’in Zeytinli beldesine çadır kampı kuruyor. Güney Marmara Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Derneği (GÜMÇED) öncülüğünde düzenlenen etkinliğe, Taksim Dayanışması, ODTÜ öğrencileri ile DEBA işçileri de destek veriyor. Çokuluslu maden şirketlerinin saldırısı altındaki Kaz Dağları, pazartesi günü geniş katılımlı bir çevre eylemine ev sahipliği yapacak. Zeytinli beldesinde kurulacak yaklaşık 800 çadırlık kampta, 9 gün boyunca Gezi Direnişi ışığında Kaz Dağları’nın korunması çabaları ele alınacak. “AKP’nin medya üzerindeki tahakkümü”, Yunanistan ve Brezilya’dan gelecek konukların katılımıyla “Gençlik Gözüyle Neoliberal Saldırılara Karşı Gelişen Halk Direnişleri”, “Kaz Dağları’nda Doğa Talanı” ile Oğuzhan Müftüoğlu’nun yer alacağı “Devrim ve Sosyalizm Anlayışı” gibi başlıklar altında söyleşiler gerçekleştirilecek. Çapulcular TIRNAK içinde, çünkü Türk’ün Osmanlı’dan gelme sağlam aile terbiyesi o “üvey” sıfatını hiç sevmez; evlat evlattır, kardeş de kardeş. Anneyle baba da öyle, oğlanların büyüğü ağabey olur, kızlarınki de abla. Onlara üvey denmez. Analar babalar, yanılıp da o sözcüğü kullanma terbiyesizliği edecek küçüklere “ağzını yırtarım” ya da “diline biber sürerim” derlerdi eskiden. aktiyle “yavru vatan” dediğimiz Kıbrıs’ı bir ara az kalsın sokağa atacak ve nerdeyse Rum’un kucağına bırakacaktık. Bereket, Güney Kıbrıs Annan Planı’na “hayır” dedi de Kuzey yine bizde kaldı. Yoksa Ankara hükümeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin unutulmaz önderi Rauf Denktaş’ı önce “danışmanını yanından uzaklaştırmaya” ve sonra da adayı terk etmeye zorlayacaktı. O meş’um plan fiyaskosunun ardından Kıbrıs konusu dalgalanmaya bırakıldı. Güney’i yönetenler sanki içtenlikle birleşmek istiyorlarmış gibi birtakım girişimlerde bulunarak zaman kazanmaya ve kendi isteklerine uygun bir çözüm sağlayıp her zaman yaptıkları gibi Ada’daki Türk varlığını eritip yok etmenin eşref saatini beklemeye koyuldular. Çevredeki denizaltı petrol yataklarını hukuken ele geçirme çabalarını da ihmal etmeden. u hafta sonu KKTC’de seçimler var. Tahminler, Ada’daki Türk nüfusun ayakta tutabildiği dörtbeş partiden hiçbirine kesin çoğunluk kazanma olasılığı öngörmediği gibi, belirli bir programla iktidar iddiası taşıyan bir siyasal kıpırdanma da söz konusu değil. Oysa, önümüzdeki aylar Doğu Akdeniz’i de içine alan bölgede dengeleri altüst edebilecek tehlikeli gelişmelere gebe. Böyle bir konjonktürde Türk diplomasisinin elindeki yararlı kartlardan biri de Kıbrıs olabilirdi. Ankara ile Lefkoşa arasında, bırakın ortak bir strateji geliştirmeyi, dişe dokunur iletişimin oluşturulduğunu gösterir en ufak bir belirti bile yok ortalıkta. Böylesine sinmiş ve gergin bir ortamda yalnız bırakılan yavru vatanın başına püsküllü bir bela gelmesinden korkulabilir. GÜRKAN AKGÜN: Gezi Parkı umut oldu İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı sürecinde Beylikdüzü Belediyesi’ndeki işine son verilen Şehir Plancıları Odası üyesi Gürkan Akgün, 28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren daha yaşanabilir, daha demokratik, doğadan, özgürlükten, barıştan ve insandan yana bir yaşam özleminin Gezi Parkı ile simgeleşerek herkese umut olduğunu belirtti. Akgün, “Gezi Parkı ile ortaya çıkan toplumsal duyarlık ve yıllardır sürdürülen toplumsal mücadele artık tek bir ağacın dahi kesilmesine, kamusal alanlarla kaynakların talan edilmesine ve ‘Ben yaptım, oldu’ zihniyetine izin vermeyecektir” dedi. Türk Mimar ve Mühendisleri Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, 2224 Kasım tarihleri arasında “İnsanca Yaşanabilir Bir Kent” sloganıyla düzenlenecek 3. Kent Sempozyumu’nda demokratik kent yönetimi, kamusal ve verimli bir ulaşım politikası, güvenceli yaşam için afet ve risk yönetimi, tarihi ve kültürel mirasın korunması ile sağlıklı bir çevrede yaşam ve barınma hakkı gibi konuları bir kez daha gündeme taşıyacak. DİSK, KESK ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de bileşeni olacağı 3. Kent Sempozyumu’nun tanıtım toplantısı dün Taksim’deki TMMOB Makine Mühendisleri Odası Lokali’nde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Gürkan Akgün, İstanbul’un Galataport, Haydarpaşaport, 3. köprü, 3. havalimanı, Taksim Projesi ve Kanal İstanbul gibi projelerle küresel sermayenin istekleri doğrultusunda yeniden biçimlendirildiğini belirterek “İstanbul gibi dünya ölçeğinde bir metropolde, bırakın kentte yaşayanları, yerel yönetimler dahi etkisizleştirilerek kente dair önemli kararların tek bir elden alındığı, hukuki denetimin göz ardı edildiği ve demokrasi kültürünün giderek aşındığı bir süreç yaşanmaktadır” diye konuştu. Toplumun geniş kesimlerinin kaybeden konumuna itilerek bu yıkıcı kentleşme süreçlerine rıza göstermek zorunda bırakıldığı bir dönemde ortaya çıkan yaratıcı ve umut dolu enerji ile birlikte izlenmesi gereken politika ve yöntemler üzerinde durulması gerektiğini aktaran Akgün, 3. Kent Sempozyumu’nun “İnsanca yaşanabilir bir kentin” mümkün ve hak olduğunu ortaya koymayı amaçladığını söyledi. Gezi ruhu Akyaka’da ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Akyaka’da yurttaşlar, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın plan değişikliğiyle imara açmak istediği Hazine Müsteşarlığı’na ait 10 dönümlük zeytinlik için birleşti. Akyaka Yerel Yönetim Platformu’nun desteklediği Akyaka Dayanışma Platformu birleşenleri, “Orası arsanız değil, Gezi Parkımız” sloganıyla önceki gün zeytinlikte buluştu. Bölgede 177 konut üretilmek istendiğine dikkat çeken yurttaşlar ve sivil toplum örgütleri adına ortak açıklamayı, Akyaka Dayanışma Platformu Sözcüsü Dilek Bulut okudu. Açıklamada, Akyaka’nın, Uluslararası Yavaş Kentler Birliği (Cittaslow) üyesi olduğu anımsatılarak “Bu vizyonla uyumlu, üzerindeki erişkin zeytin ağaçlarının ve kamusal niteliğinin birlikte korunacağı pek çok seçenek mümkünken, ilgili arazinin yukarıdan dayatılarak özelleştirilmek istenmesi Akyaka halkının ‘yavaş kent’ olma sürecinde oluşturduğu ortak iradeyle çelişmektedir” denildi. Açıklamada söz konusu parselin özelleştirilme girişiminden vazgeçilmesini istedi. Yurttaşlar, her çarşamba zeytinlikte buluşma kararı da aldı. Gaziosmanpaşa’da afet sonrası toplanma alanı toplu konuta dönüştürüldü Depremde toplanacak yer yok İstanbul Haber Servisi Gaziosmanpaşa’nın Mevlana Mahallesi’nde yer alan afet sonrası toplanma alanı, toplu konut alanına dönüştürüldü. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, TOKİ ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kentleri afetten korumak yerine, belediyeleri bypass eden, yeni rant merkezleri oluşmasına neden olan anlayışla hareket ettiğine dikkat çekti. Mevlana Mahallesi’ndeki afet sonrası toplanma alanı, 20 yılı aşkın süredir boş durumdaydı ve üzerinde ramazan ayında eğlenceler düzenleniyor, sirkler gösteri yapıyordu. Toplanma alanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2006 yılında plan tadilatı yapılarak toplu konut alanı ilan edildi. Daha sonra TOKİ devreye girerek alan için “emsal: 2.5 yükseklik: serbest” olmak üzere yeni bir imar planı yaptı. Ve yaklaşık bir ay önce de TEM Avrupa Konutları’nın 20’şer katlık 3 adet konut inşaatı başladı. Gürsel Tekin, “Toplanma alanı olarak kullanılması gereken alanların hepsi AVM ya da rant merkezi oldu. Bu alanlardan bir tanesi bile kalmadı. Hepsi yandaşlara peşkeş çekildi” dedi. Gürcüoluk Mağarası tabiat parkı İstanbul Haber Servisi Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Bartın Gürcüoluk Mağarası’nı tabiat parkı ilan etti. Gürcüoluk Mağarası, Amasra ilçesinin yaklaşık 10 km. güneydoğusunda yer alıyor. Toplam yatay uzunluğu 169 metre, genişliği 22.5 metre, yüksekliği 17 metre arasında değişen mağaranın içi, görünümleri son derece güzel sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damlataşları ile kaplı. Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Gürcüoluk Tabiat Parkı’nın bölgeye önemli katkı sunacağını kaydetti. Kenan Budak unutulmadı İstanbul Haber servisi 25 Temmuz 1981 yılında polisin açtığı ateş sonucu öldürülen DİSK’e bağlı Deriİş Sendikası eski genel başkanlarından Kenan Budak, ölümünün 31. yıldönümünde Topkapı Silivrikapı’daki mezarı başında, ailesi, DİSK ve Sosyalist Dayanışma platformu (SODAP) üyeleri tarafından törenle anıldı. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu Kenan Budak’ı katledenlerin bugün hâlâ halkına karşı elinin tetikte olduğunu belirterek “Gezi mücadelesinde gencecik insanları katledenler bu ülkenin siyasal iktidarını ellerinde bulunduranlardır” diye konuştu. Eski DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ise “Kenan, herkesin aşının, ekmeğinin olduğu, herkesin özgür yaşadığı, herkesin düşüncelerini, ibadetini öteki olmadan yaptığı bir Türkiye istediği için öldürüldü” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle