25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 MünaŞakacı Müzakerecilik Ankara Belediye Başkanı zaten umutsuz tweet vakası. AB Bakanı ise İstanbul Belediyesi’ne göz diktiğinden olacak... O da “tweet’in kadar konuş!” havasında! Tweet gibi demeç veriyor. Merkel’e “Akıllı ol yoksa, Sarkozy gibi balık tutarsın!” diyor. Müzakereyi bırakmış başmünakaşacı olmaya yönelmiş. Belli ki AB’de son sözü Almanya’nın söylediğini hâlâ öğrenememiş. Diplomasinin de en az tercümanlık kadar nezaket gerektirdiğini öğrendikten sonra belki sıra ona da gelecektir. AB’de Sarkozy gitti, Hollande geldi. AB dediğin, AKP değil ki kişi ile kaim olsun! Söz konusu Türkiye olunca, AB’de her lider, hatta her Brüksel yetkilisi bir Sarkozy’dir. Bu yarım asırdır süren bir oyun. 1963’te İsmet Paşa’nın imza törenin tanığı Özgen Acar yazdı. Son 40 yılın serüveninde de bendeniz kâh gazeteci, kâh siyasetçi olarak tanık ve taraf oldum. (Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi’nde, AB TBMM Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkan Yardımcılığı veya AGİT Parlamenterler Meclisi’nde tam üyelik deyince önümüze ya Kıbrıs bahanesi, ya Kürt meselesi ya da “Komşular” çıkarıldı! “Komşularınıza Batı standardında demokrasi gelmedikçe, tam üyeliği unutun!” Tam üyelik demek, AB sınırlarının gelip Iran’a, Cudi’ye, Asi Irmağı’na dayanması demekti. Avrupa ise böyle bir coğrafyayı kucaklamaya hazır değildi. Aslında sorun komşulardı. “Komşuya demokrasi gelmedikçe..” söylemi ise sadece bir tür orantısız arsızlık! HHH Tam üyelik için tam demokrasi! Bizde iktidarlar bu denklemi anlamaya hiç yanaşmadılar. AB ile oy avcılığı ve seçmeni uyutma yarışına girdiler: Tam üyelik dilekçesini veren Özal, “Bu iş tamam!” diye davul çaldırdı. Tansu Hanım Gümrük Birliği’ne imza atınca.. “Avrupa ile sınırlar kalkıyor!” diye en sinir beyanatları verdi. Mesut Bey ise nereye açılacağı meçhul, o malum demeci: “AB’nin kapısı Diyarbakır!” Son on buçuk yıldır da fasıl açmaya çabalayıp duruyoruz. Sonunda korkarım, kendi bildiğimiz bir fasılla.. Mesela, kürdilihicazkâr faslıyla devam edeceğiz. “Açılımın kapısı Diyarbakır. Yosmam gözlerin çakır. O çakır gözlerine. Kurban olsun bu fakir!” Darısı Çağın Başına Manşetler.. 1986 yılı başlarında Brüksel’de o günkü adıyla AET’nin en tepe yetkilisi, Turgut Özal’ın “tam üyelik” başvurusu için “Tatsız bir şaka” demişti. 20. yüzyılın bitmesine çok uzun yıllar vardı. Cumhuriyet o gün, “AET Üyeliği 21. Yüzyıla” manşetiyle çıkmıştı. (4 Şubat 1986) 21. yüzyıl asırlar kadar uzaktı. O dönemde de yandaş basın vardı. Cumhuriyet’i asparagas manşet atmakla, hayali yetkililer ağzından milletin moralini bozmakla suçladılar. Birisi ile mahkemeleştik bile. Yarım asırlık oyun AKP’nin ilk yıllarında da sürdü. Uyduruk bir protokole attığı imza Kızılay’da gündüz vakti havai fişeklerle kutlandı. Derken kalfalık ve ustalık dönemine geçildi. Sonunda yine de en garantili oy kaynağının AB değil, din istismarı olduğunda tekrar karar kılındı. “Şanghay 5’lisine gideriz ha!” faslına geçildi. Elbet, kimse kulak asmadı. Bu kez AB başmünakaşacımız tweet’çiliğe başladı. Hırvatların dünkü katılım töreninden de atmış: “Darısı başımıza!” 35 başlıktan sadece 1 tanesini tamamlayabilmiş birinin daha ufak atabileceği bir şeyi yok ki. Yağma Yok Ülkeyi ayağa kaldıran, küresel ölçekte dalgalara yol açan Gezi Parkı eylemleri, sisteme başkaldırıdır. Neoliberal düzenin iflasıdır olan biten. Sömürülen, yaşam alanları baskılanan, özgürlükleri daraltılan, aşağılananların, haksız, hukuksuz, yağmacı, talancı iktidara “artık yeter” çığlığıdır. Geleceğinden umutsuz, işsiz, aşsız kalan, düşük ücretlerle çalıştırılanların, ekonomideki hayali verileri yaşamlarındaki gerçekleri tersyüz edenlere, “biat etmeyeceğiz” başkaldırısıdır. Küreselleşmenin, coğrafyamızda, siyasal İslam taşeronluğunda yarattığı yıkıma dur demektir. Hapislere atılan, susturulan, dinlenen, izlenen, ötekileştirilen insanların itirazıdır. İktidar sözcüleri ve yandaşları istediği kadar “dış güçler” deyip içini boşaltmaya, özünü bozmaya çalışsın, bağırsın, çağırsın, tehdit etsin, büyük bir yönetim açmazıyla yüz yüzedir. Koltuklar sallanmaktadır... HHH Dış güçlermiş! Oysa kendilerini iktidara taşıyan dış güçlerle yıllardır işbirliği yapıyorlar. Bir yandan yandaşlar zengin edilirken, ülkenin varlıkları küresel güçlere peşkeş çekiliyor. Alın dış güçleri, Gezi Parkı eylemlerinin ortasında çıkardığınız, noterlik makamınca yıldırım hızıyla onaylanan yeni Petrol Yasası’na bakın. Dünyada örneği var mı, anlatın... Hangi güç dayattı? Acaba sizin beslediğiniz faiz lobisi mi, küresel petrol lobisi mi? Devletinin çıkarlarını temsil eden TPAO’nun adının bile anılmadığı teslimiyet belgesini anlatın. Özelleştirilmesinin önü de açılan 1.5 milyar dolar ciroluk TPAO’yu, Exxon gibi, Shell gibi, 500 milyar dolarlık cirolar karşısında rekabette nasıl eşitlediğinizi, ulusal varlığımızı nasıl avantajlardan yoksun bıraktığınızı söyleyin. Fiili işgal altındaki Irak’ta bile, küresel güçlerin çıkardığı yasa da böyle bir düzenleme var mı, izah edin. Ulusal varlıklarımızı küresel şirketlere peşkeş çekerken; Gezi Parkı eylemlerinde sık sık dile getirdiğiniz, “kamu malına zarar verme” suçlamasını nerelere sığdıracağınızı açıklayın. Taksim direnişinde sizi suçlayan AB’ye dikleşirken, çıkardığınız yasayla onlara ne türden kıyaklar yaptığınızın görülmediğini sanmayın. Türkiye’nin hidrokarbon kaynakları, dünyada birçok uzmanca “Yeni Ortadoğu” olarak nitelendirilen Karadeniz’de mevcutken, bunların ruhsatlarını çokuluslu şirketlere, hangi oranlarda, nasıl peşkeş çektiğinizi belirtin yüreğiniz yetiyorsa... HHH Yağmalatın... Ama yağma yok, peşkeş çektiniz ülkeyi dış güçlere... Bundan ötürü resimli bayrakları istemiyorsunuz, biliyoruz... Yolun sonuna geldiğinizi de... AB ile Tweet’leşme Süreci AB’ye girmek bir tür dünya evine girmek. Dün gerdek sırası Hırvatlarda idi. Dünya onları, “Kıravatı icat eden ulus” diye tanıyor. (Bu vesileyle her fırsatta ve nedense, kıravatı atıp duran bizim Başbakan ile AKP ricalinin kulağını çınlatalım. Kıravatlı ilk padişahımız Abdülmecid Efendi’yi hürmetle analım!) Avrupa kervanı, 6 üye ile 1957’de yola çıktı. Yola çıkarken birçoğu siyasi haritada bile bulunmayan ülkeler tam üye oldu. Dün bu sayı 28’e yükseldi. Bize gelince... 50 yıl önce (12 Eylül 1963) Başbakan İsmet Paşa Ankara Anlaşması’nı imzaladı. Paşa, rivayete göre bizim yetkililere sormuş: “Giriyoruz. Ama istersek çıkabilir miyiz?” Birisi çıkıp da kulağına “Paşam, giremeyeceğiz ki çıkalım!” diye fısıldasa, “oyun”a belki daha sonra yaldızlı davetiyeyle buyur edilirdik. Elli yıldır süren bu oyun ne yazık ki tarafların da ehliyetsizlik veya iyi niyet eksikliğiyle “Baba Bir Hırsız Tuttum Oyunu”na dönüştü: Al getir. Gelmiyor! Bırak da gel! Bırakmıyor. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com 35. Maddenin Değişmesi Çok mu Gerekliydi? Neden bu karışık gündemde, Madımak anması değil de, TSK İç Hizmet Kanunu 35. Madde’nin değişimi o kadar yer işgal ediyor ki?.. Ben nasıl rahmetli babamla rüyam dışında bir tavla maçı yapamıyorsam, TSK’nin de bu fiili, 35. maddeye istinaden yapması bir o kadar imkânsız! Ülke zaten ileri demokrasi ile idare edilirken kimin aklına gelir bunlar? CHP böyle bir talebi üç yıl önce TBMM gündemine alıp AKP’nin ezberini bozmuştu! TSK zaten 7 yıldır kendi kendini bitirmiş bir kurum. Bittiğini toplumla paylaştığı ilk an da, imzası belli olmayıp 27 Nisan 2007 gece yarısı servis edilen emuhtıra! Ertesinde neredeyse webmaster’dan hesap soracaklardı! Cumhuriyet mitinglerinin demokratik açılımını sıfırlamak ister gibi! Çoğumuzun sandığının aksine, TSK’yi AKP değil, bizzat kendisi bitirdi. Emuhtıra bunlardan yalnızca biri. Sarı öküzü verdin miydi, gerisi çorap söküğü gibi gelirmiş! İşte bu senaryo aynen başarılı oldu. Bir de meşhur toplu istifa olayı yaşandı! 2011 Temmuzu’nda hani “deprem gibi istifalar” diye sansasyon yaratmıştı! Neresi deprem gibiyse, hâlâ anlayamadım! Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanları topluca istifayı basmışlardı büyük bir havayla! Ama Allah’tan Jandarma Komutanı Özel “Sağ olun ben kalayım” dedi de işler yürüyebildi... Sorarlar insana, mevzileri başkalarına bırakıp gittiniz, dağa küstünüz de dağın haberi mi oldu? Olay, hem de YAŞ’ın hemen öncesi yaşandığı için her şey çok yahşi oldu. Mesela o istifalardan sonra 30 Ağustos’ta ev sahibi Genelkurmay değil, Cumhurbaşkanlığı oluverdi! Bir de Başbakan tek başına oturdu o koca masanın önüne, etrafında onayıyla terfi bekleyen generallerimizle... Hem neydi öyle eskiden, yok o karara şerh koy, bu karara şerh koy! Ne güzel, artık Başbakan’ın her dediğini koşar adım yapan bir Genelkurmay Başkanı var! Mesela “35. madde” operasyonunu kanunlaşmadan kendi kendine sitesinden dünyaya ilan etmiş. Bundan böyle sadece dış dünyadan ülkemize yönelen tehditlerle uğraşacağını ve “iç güvenlik harekâtına destek olacağını”. Haklılar, dikkatli olmalı: Yani mazallah iç tehdit de mevzubahis olabilir. Yok hâşâ, tabii ki irticadan filan söz etmiyorum, o demode şeyler MGK’de çoktan değiştirildi. “İrtica da neymiş, zaten tarifi bile yapılamıyor” denmiş ve böylece demokratikleşme yolunda en önemli adım atılmıştı! Ben “çapulcular”dan söz ediyorum. İşte onlara karşı da gereğiyle savaşabilecek şekilde yazılsın. Mesela TSK’nin “dış düşmanlara ve içeride AKP sevmeyenlere karşı” etkin olmasından söz edilebilir. Duydum ki, yurtdışı görevlere de “barışı sağlamak üzere” yollanabilecekleri de söz konusuymuş. Normal! Böyle tarihi misyonlar, Atlantik ötesinde çok iyi pişirilir... Allah herkese bu detayların iyice netleştirileceği güvenli günü yaşatsın! Zaten bu değişiklik daha gündeme gelmeden, Sayın Arınç, çapulculara karşı TSK’nin de kullanılabileceğini, evvelki hafta ifade edivermişti! Hayat! Yıllarca ordu iç siyasetten uzak dursun dersin, sonra halkına karşı “Ordu göreve!” deme noktasına gelirsin! Hani 35 densiz, 2003’te demokratik tepkiler pişerken işi yokuşa sürmek ister gibi böyle abuk bir pankart tutmuşlardı ya? Hani başta AKP, her partiden haklı tepkiler gelmişti? İşte biraz onun gibi, ama büyüklerimizin elbet bir bildiği vardır... İki alanda ciddi rekorumuz var. Halter ve güreşten değil, hapiste olan gazeteci ve general sayısından söz ediyorum. Genelkurmay Başkanı’na iki hamleyle “terörist” damgası vurmak da az iş değil! Artık bu yargının bağımsızlığını mı gösterir yoksa başka şeyleri mi, bilemem! Zaten ordu kim, siyaset konuşmak kim? Efendim onlar “kanla irfanla” kurmuşmuş Cumhuriyeti diye marşlar yapmışlar! Kurduysan kurdun! Şimdi Cumhuriyet hakkında dini vakıfların ve hatta o ünlü “kanaryasevenler derneği”nin konuşma hakkı var, ama orduya verilen tek hak, emir verildiğinde çarpışmak ve ölmek! TSK’nin tüm görevleri bu şekilde budanırken düşünüyorum da, TBMM ve Dolmabahçe Sarayı girişlerinde üstlendiği bekçilik görevinden azledildiği tarih henüz uzak değil. Hatta yakında Anıtkabir’de üstlendikleri görevlerden de yolcu edilebilirler. Sahi niye hâlâ orada duruyorlar ki? Anıtkabir’in kapısında girişte bir metin var: “...Türk Vatanı’nın ve Türklük camiasının şan ve şerefini, dahili ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır. Atatürk, 29 Ekim 1938” Kaç kere yazdım: O duvarı lütfen artık sıvayın, Atatürk’ün manevi huzurunda alay eder gibi, geçmiş günlerden kalma bu “kadük” görevleri üstlenmiş havaları terk edin! Acaba birkaç noktadan daha uzaklaştırılsalar, birkaç madde daha değiştirilse, ordu, hükümetin gözünde polis kadar değerli hale gelebilir mi? Pek sanmam. Halka göre mi? Onlar artık ‘Çarşı’cı oldu! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN T.C. BİGA İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2012/126 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Çanakkale il, Biga ilçe, 339 Ada No, 5 Parsel No, İstiklal Mah. 155,00 m2 miktarında kargir dükkân sanayii dükkânı olup ön cephesi demir doğrama açılırkapanır kapılı camekân yapılmıştır. Önünde açık çalışma alanı vardır. Birinci Sanayii Sitesi içinde olup 4. Sokağa cephelidir. İki dükkân beraber kullanılıyor. Yolun altyapısı yapılmıştır. Asma katta bürosu, altında tamir bakım takımları masası ve tuvalet+lavabo vardır. Elektrik ve suyu bulunmaktadır. Tavanı yalıtımlı PVC kaplanmıştır. Döşeme seramik kaplıdır. Geometrik olarak dikdörtgen şekillidir. Belediye hizmetlerinden yararlanılır, ulaşımı kolay olup diğer bilgiler dosyada mevcuttur. Adresi: İstiklal Mah. 1. Sanayi Sitesi Biga / ÇANAKKALE Kıymeti: 125.000,00 TL KDV Oranı: %18 Kaydındaki Şerhler: 1. Satış Günü: 19/08/2013 günü 15.15 15.20 arası 2. Satış Günü: 16/09/2013 günü 15.15 15.20 arası Satış Yeri: BİGA ADLİYESİ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ KORİDORU Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış, talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/126 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.17/06/2013 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:39484) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Osmanlı 1 kadınlarına 2 özgü, saçları 3 tepede toplayarak yapı 4 lan yüksek 5 çe topuz. 6 2/ Uzak... 7 Ayakkabı 8 nın yumu 9 şak olan üst 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bölümü. 3/ Simge... Bo 1 Y A Ğ R I N N Ü zulmaya başla 2 E K A R İ F E yan sulu yiye 3 T İ M P A N İ O ceklerin üzerin 4 İ D A K O L A J de oluşan köpük. 5 N E S S V A L E 4/ Bir renk... Bü 6 G T A T A R İ yük piliç. 5/ Son 7 E V İ Y E İ S A raya bırakma, er 8 N İ K M E Z İ T teleme. 6/ Hıris 9 P A Y AM N A tiyan bayramı... Genellikle bölmeli, büyük ve uzun göçebe çadırı. 7/ Yapısına girdiği sözcüğe “kendi kendine” anlamı katan yabancı önek... “Cezayir menekşesi” de denilen ve beyaz ya da pembe renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. 8/ “Ne fakir, ne sen ben farkı olsun/Kış günü herkesin evi barkı olsun” (C.S.Tarancı)... Uzaklık işareti. 9/ Libya’nın plaka imi... Neden, sebep. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Sarıağız” da denilen, eti lezzetli bir balık. 2/ Aynı kökten çıkan ve bir reisin başkanlığında yaşayan aileler topluluğu... Yolcu evi. 3/ Tasa, kaygı... Cam üretimi ve sanayide kullanılan soda külü. 4/ Öbür dünyada verilecek olan ceza... Yunanistan’ın plaka imi. 5/ Ortaoyununda taklitçi. 6/ “Sözün ile düşürgil” (Yunus Emre)... Lityum elementinin simgesi... Bir tartı birimi. 7/ Yolsuz biçimde ya da zorla elde edilen mal. 8/ Anma, anımsama... Resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçimi. 9/ Uzun ve sivri gagalı bir deniz kuşu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle