23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2013 SALI 12 HABERLER Büyük Utancın (2) 13 l Sivas Belediyesi’nin internet sitesinde, halk ozanı Muhlis Akarsu’nun ismi son sıralarda. Akarsu’nun özgeçmişinde Madımak’ta katledildiği de bulunmuyor. Ateşle 20. yılı oynuyorlar ATTİLA AŞUT Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın olaylardan sorumlu tuttuğu Sivas Valisi, demokrat kimliği ile tanınan Ahmet Karabilgin’dir. Karabilgin, Sivas’taki etkinlik süresince Aziz Nesin’in yanından ayrılmamış, kendisine hep saygı göstermiştir. Olaylar başlar başlamaz Vali’nin askerden yardım istediği, ancak sürekli olarak oyalandığı biliniyor. Bu insan halen hayattadır ve Sivas cankırımında en çok acı çekenlerden biridir. Ahmet Karabilgin’in Sivas Kitabı’na da aldığım şu sözü, onun içtenliğinin kanıtıdır: “Keşke Sivas’ta ölen 38. kişi ben olsaydım!” Bülent Arınç’ın; SHP’li eski Çalışma Bakanı Ziya Halis’in bir açıklamasına dayanarak Karabilgin hakkında soruşturma açılmasını istemesi ise çok düşündürücüdür. Kimler kiminle iş çeviriyor? Başbakan Erdoğan da 4 Nisan 2012’de yaptığı konuşmada, Sivas katliamından inanılır gibi değil! CHP’yi sorumlu tuttu! Oysa o tarihte hükümet ortağı CHP değil SHP idi ve Başbakanlık koltuğunda Tansu Çiller oturuyordu! CHP “SHP’nin devamı” ise, AKP kimin “devamı”dır? Başbakan bu kadarla da kalmadı; kanlı kıyımın başoyuncularından, RP’li Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak’a açıkça sahip çıkarak şöyle dedi: “Orada ‘durun’ diyen, engellemeye çalışan adamı medya günah kurbanı seçti. Medyanın kurban seçtiği adam şu anda ölü. Ölüyü yargılıyorlar ölüyü...” Oysa Erçakmak, olaylar sırasında “Durun!” diyen değil “Vurun!” diyen adamdı. Nitekim Madımak’tan yaralı olarak çıkarılan Aziz Nesin’i itfaiye merdiveninde tokatlayıp aşağıya yuvarlayan da aynı kişiydi. Canlar anılıyor MEHMET MENEKŞE SİVAS Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te yobazlar tarafından katledilen 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi, katliamın 20. yılında Sivas’ta düzenlenecek törenlerle anılacak. Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin radikal İslamcılar tarafından yakılması sonucu 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi yakılarak katledilmişti. Katliamın üzerinden 20 yıl geçse de Sivas’ta yürekleri yakan ateş sönmedi. Uzun yıllar süren yargılamalar sonucu 33 sanık ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken, geçen yıl 5 sanık hakkındaki dava zamanaşımı nedeniyle düştü. Firari 8 sanık hiç yakalanamazken, katliamın kilit isimlerinden olan ve Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan dönemin Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak’ın Sivas’ta kızının evinde yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. 35 canı anmak için bugün yurt genelinden ve yurtdışından on binlerce insanın katılımıyla anma törenleri yapılacak. Alevi dernekleri, 10.00’da Seyrantepe Cemevi önünde, KESK ve bileşenleri de Afyon Sokak’ta toplanacak. Her iki yürüyüş kolu Ethem Bey Parkı önünde birleşerek saat 11.00’de Madımak Oteli’ne doğru yürüyüşe geçecek. Yakınlarını kaybeden aileler, Alevi derneklerinin temsilcileriyle Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk anıtına çelenk koyup, saygı duruşunda bulunacak. Buradan kitlesel olarak Madımak Oteli önüne gidilerek karanfiller bırakılacak. Madımak önünde Alevi Bektaşi Federasyonu, Avrupa Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 2 Temmuz Anma Komitesi ve katliamda yakınlarını kaybedenlerin aileleri konuşmalar yapacak. Konuşmaların sonunda kitle geldiği güzergâhı kullanarak tekrar Seyrantepe Cemevi’ne dönecek. Alevi dernekleri anma törenlerine katılım için yurdun her yerinden otobüsler kaldıracak. Sivas Katliamı davasının takipçisi avukat Şenal Sarıhan: Suçluların tamamı yakalanmadı, örgütler araştırılmadı Annelerde aynı ateş Katliamı görmezden geldi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Sivas Belediyesi, internet sitesinde hazırladığı “Önemli Şahsiyetler” bölümünde ilk sıraya Muhsin Yazıcıoğlu’nun adını koyarken listenin sonlarında yer alan halk ozanı Muhlis Akarsu’nun Madımak katliamında hayatını kaybettiği gerçeğini görmezden geldi. Muhlis Akarsu’nun özgeçmişi anlatılırken Madımak’ta öldüğü bilgisine yer verilmedi. Sitede Madımak katliamını anlatan hiçbir yazı bulunmuyor. BBP Genel Başkanlığı’nı sürdürürken helikopterinin düşmesi sonucu yaşamını yitiren Yazıcıoğlu sitede “Şehit” olarak tanımlanıyor. Ancak Yazıcıoğlu’nun 3 Eylül 1978’de yaşanan Sivas katliamı davasında yargılanıp beraat ettiğine ilişkin bir bilgiye yer verilmiyor. Yazıcıoğlu’nun “yol arkadaşlarından” şu anki Sivas Belediye Başkanlığı yapan Doğan Ürgüp’ün de aynı davada yargılandığı ortaya çıktı. 1978 Sivas katliamı davasında Doğan Ürgüp’ün adı da yer alıyor. Yargılamada Ürgüp de beraat etti. Bu bilgiye, 12 Eylül davasında mahkemeye gönderilen belgeler içinde de değinildi. Belediyenin internet sitesinde Yazıcıoğlu’ndan sonra çok sayıda kişinin adı sıralandı. Aleviler açısından önem taşıyan Pir Sultan, Âşık Veysel, Muhlis Akarsu, Kul Himmet Üstadım gibi isimler ise kendilerine ancak son sıralarda yer bulabildi. Pir Sultan’ın özgeçmişinde “Sivas Valisi Hızır Paşa önce hapsetti sonra da halkın Siyaset Meydanı adını verdiği yerde idam ettirdi” bilgisine verildi. Özgeçmişte, “Pir Sultan Abdallar” kitabını yayımlamış olan edebiyat tarihçisi İbrahim Aslanoğlu’nun, Pir Sultan’a ilişkin görüşlerine yer verildi. Buna göre, Aslanoğlu’nun, Pir Sultan’ın “şu şekilde yanlış yorumlandığını belirttiği” ifade edildi: “Özellikle idamı ve başka şairlerin şiirlerinin ona mal edilmesi, Pir Sultan’ı çok boyutlu bir şair gibi göstermeye zemin hazırlamış ve Pir Sultan’ı başka bir hüviyete büründürmüş, hatta zararı da olmuştur. Bu sebeple kendi düşüncesine uygun bir sürü asi ile devlete baş kaldıran bir zorba, haksızlığa ve zulme karşı mücadele eden bir fedai, İran Şahı ile işbirliği yapıp Alevilerin yoğun olduğu Doğu Anadolu’yu İran’a bağlamak isteyen bir Safevi hayranı ve bu uğurda asılmayı dahi göze alan bir kahraman haline getirildi.” Yürekteki yangın sönmüyor ALİCAN ULUDAĞ Madımak’ta iki kardeşini yitiren Menekşe, katliamdan sonra doğdu. Acılarımızla l BAŞBAKAN, SUÇLULARIN YANINDA Başbakan Erdoğan, Sivas davasında müebbet hapse mahkum olmuş bazı kişilerin “haksız yere cezalandırıldıklarını” anıştıran sözler de söyledi. Başbakan, canilerin ailelerinin üzüntüsünü paylaşırken, nedense kurbanların aileleriyle en küçük bir empati denemesine girişmiyor… Tezgâh açık değil mi? Katilleri yargı eliyle aklatıp davayı düşürdükleri yetmiyormuş gibi, şimdi de karşı saldırıya geçip Bugün Sivas cankırımını anımtopluöldürümün suçunu satan çok tehlikeli provokasyonbaşkalarına yıkmaya lar peşinde görüyoruz siyasal iktidarı. Yirmi yıl önce din sömürüçalışıyorlar. sü ve mezhepsel kışkırtmalar üzeAnımsayın, daha birkaç yıl rinden Sivas’ta tezgâhlanan kanöncesine değin Sivas kıyımını lı oyunun yeni versiyonları AKP kimlere ihale ve havale iktidarında sahnelenmeye çalışıetmediler ki! DevSol’dan lıyor. Başbakan Erdoğan iktidarTİKKO’ya, Ergenekon’dan dan düşme korkusu içindedir ve PKK’ye pek çok örgütü/ bu korkuyla sorumsuzca çıkışlar çevreyi bu kanlı tezgâhın yapıyor. Çığ gibi büyüyen Haziran Direnişi’ni gözden düşürmek için sorumlusu gibi göstermek sıklıkla dillendirdiği “Camilerde için yandaş gazeteleri içki içildi!”, “Mescitlere ayakkakullanarak olmadık yalanlar bıyla girildi!”, “Başörtülü kızlarıyaydılar! mız taciz edildi!” türünden zehirli Bütün bu tertipler sonuçta yalanlar, “mütedeyyin yurttaşlar”ı geri tepse de, “Durmak kışkırtma amacı taşıyor. Bilindiği yok, yola devam!” gibi Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas katliamları da böyle yalandiyen Başbakan, Sivas larla başlamıştı. Dinsel duyarlıkkıyımının gerçek suçlularını lar kaşınarak, kitleler bir kez dagizlemek için şimdi yeni ha sokakta vuruşturulmak isteniarayışlar peşinde. Bu yor. Yeni kıyımlara, kırımlara çağkez Aleviler üzerinden rı çıkarılmaya çalışılıyor. Bu kirbir oyun oynanmak li ve kanlı oyunu elbirliği ile bozisteniyor. Olayların seyrini mak zorundayız. ve niteliğini değiştirip Siyasal iktidar, Sivas Kıyımı’nın yirminci yılında yaraları sarmak, gerçekleri çarpıtarak, acıları dindirmek yerine, yeni canAlevileri sosyalistlere karşı kırımlarına, topluöldürümlere orkışkırtmak için durmadan tam hazırlıyor. Ateşle oynayan yeni senaryolar üretiyorlar. Başbakan’ı, birilerinin bu çılgınNe yazık ki Alevi kökenli lıktan vazgeçirmesi gerekiyor. kimi AKP işbirlikçileri de bu oyunda figüranlık yapıyor! l KIŞKIRTICI SÖYLEMLER alay ettiler MEHMET MENEKŞE Madımak’ta eşi katledilen Yeter Gültekin: Dosya kapatılmak isteniyor Bitti ‘ TRT’de Madımak katliamına ‘faili meçhul’ denmesin artık. Yeni Akit gazetesi de ‘Sivas katliamı yalanı’ diye bizim ölülerimizle alay edercesine asparagas haberler yapmasın. Bir cadı kazanı içerisindeyiz. Kimi kime şikâyet edeceğiz? Amaç bu davanın unutturulması. Eğer dava kapatılırsa AİHM’ye gideceğiz.” l “1 Mayıs’taki Dilan’dan bu yana Gezi’de, Kızılay’da, Taksim’de ve ülkenin dört bir yanında şiddete maruz kalan, yargısız infaz edilen, gözü çıkarılan gençlerimiz suçlu ilan edildi, terörist olmakla suçlandı. Ne hikmetse Madımak katilleri henüz terörist değil. Sivas’ta adam yakanlar izinsiz gösteri yürüyüşünden aranıyor. Bıçak kemiğe dayandı.” SİVAS Madımak katliamında eşi halk ozanı Hasret Gültekin’i (22) yitiren Yeter Gültekin, “Bir cadı kazanı içerisindeyiz. Canlarımızı kaybettik, çocuklarımız babasız büyüdü, anne babalar çocuklarını yitirdiler. Adalet bir türlü gerçekleşmiyor. 20 yıldır acılarımızla alay ediyorlar. Madımak’ın önüne gideceğiz. Hayatta olmadığımız zaman çocuklarımız, Menekşecan’lar, Roni’ler gidecek. Sonra da torunlarımız gidecek” dedi. Yeter Gültekin, katliamdan 72 gün sonra oğlu Roni Hasret’i dünyaya getirdi. Geçen zamanın acılarına yeni acılar kattığını vurgulayan Gültekin şöyle konuştu: “13 Mart 2012’de bazı sanıklar hakkındaki dava zamanaşımından düştü. Dava sürerken hâkim, ‘Kırmızı bültenle arananlar mı var, bunu ben niye bilmiyorum?’ dedi. Sanıklardan Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ yakalanamadan öldü. Madımak Oteli’ne benzini döken, çakmağı çakan, itfaiye merdiveninden kurtarılanları aşağıya atmaya çalışan ‘Yakın ula yakın’ diye bağıranlar hakkında ‘izinsiz gösteri ve yürüyüşe katılmak’ suçundan kırmızı bülten çıkarmadılar. Bu dava bir şekilde uzatılarak dosya kapatılmak isteniyor.” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Sivas katliamının yeniden araştırılması için Devlet Denetleme Kurumu’na görev vermesine sert tepki gösteren Gültekin şunları söyledi: “Katliam sanıkları sözde kırmızı bültenle aranıyor ama devletin nikâh dairesinde nikâh kıyıyor, işe giriyor, bu nasıl bir iş? Daha neyini araştıracaksınız? Her şey ortada zaten. Olaylara 14 bin 860 kişi katıldı. Nerede bunlar? Ethem Sarısülük’ün kafasına kurşun sıkan polis gibi polisler ararsa bunları tabii ki bulamayacak.” l Devletin bu süreçte ağır davrandığını belirten Sarıhan, “Hukuk neye yarıyor? Hukuk egemen olana mı, onun ihtiyaçlarına mı yarıyor? Öyle bir süreç bekliyorum ki halkın adaleti gerçekleşir. Halkın ekmeğidir adalet” dedi. Madımak katliamında iki kardeşini yitiren ve olaydan sonra dünyaya gelen Menekşe Kaya’yı anımsatan Sarıhan, duygularını şöyle ifade etti: “28 Haziran günü Menekşe’yi gördüm. Filiz gibi büyümüş, çok da güzel, duru, genç... Onun yüzünde diğer Menekşe’nin yandığını düşündüm. Benim içimdeki duyguyu mahkemenin de hissetmesi gerekiyor. Öyle bir süerce girdik ki iktidar yangını sanki yanan insanlar çıkarmış gibi hareket ediyor. Gerçeğin üzerini örtmeye çalışan bir anlayış var. İnsan kendi çocuklarını öldürmek için ferman çıkarır mı? 20 yıllık süreç hem içinde acıyı barındırıyor, hem mücadeleyi ve umudu barındırıyor. Bizim mücadelemizi ve umudumuzu yükselten esas unsur da yeniden doğmuş olan Menekşe. Menekşe, Gezi’de ayağa kalkmış bütün gençiliği ifade ediyor. Bu bir umut.” Geçen hafta çarşamba günü Reyhanlı’ya gidip patlamada hayatlarını kaybedenlerin ailelerini, daha sonra Abdullah Cömert’in, ertesi günü ise Ethem Sarısülük’ün annesini ziyaret ettiğini anlatan Sarıhan, “Üç evde yaşanan acıyı gördüm. Ethem’in annesi ‘yüreğim yanıyor’ diyordu. Şimdi bu yangın Reyhanlı’dan Ankara’ya, oradan Hatay’a, Sivas’a ve Türkiye’nin dört bir yanına dolanıyor. Annelerin yüreği yanıyor. Annelerin yüreğindeki yangını söndürebilir miyiz? Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu 20 yılda geride kalanların yüreğine bir su serpilmiş midir. Bu soruyu sormak ve düşünmek lazım” değerlendirmesini yaptı. ANKARA Sivas davasının, başladığı günden bu yana avukatlığını üstlenen Şenal Sarıhan, katliamın 20. yılına ilişkin “İnsanların çektiği acıların bize ve tarihe öğreteceği çok şey var. Bu süreçte kontrolsüz bırakılmış cehaletin gözünün nasıl dönebileceği ile karşı karşıya kaldım” dedi. İktidarın gerçeğin üzerini örtmeye çalıştığını ve sanki bu yangını “yananlar çıkarmış gibi hareket ettiğini” belirten Sarıhan, 20 yıllık süreci ise şöyle özetledi: “20 yıllık süreç hem içinde acıyı barındırıyor, hem mücadeleyi ve umudu barındırıyor. Bizim mücadelemizi ve umudumuzu yükselten esas unsur da yeniden doğmuş olan Menekşe. Menekşe, Gezi’de ayağa kalkmış bütün gençiliği ifade ediyor. Bu bir umut...” Şenal Sarıhan, 1993 yılı itibarıyla eylemciler ve arkalarındaki örgütlerin bu denli çok açık olarak bilindiği başka bir dava olmadığı düşüncesinde. “Aslında cinayetleri hepimiz gördük” diyen Sarıhan, Madımak katliamında eylemcilerin tümünün yakalanmadığını söyledi. Olaylara 15 bin kişinin katıldığı, buna karşın 1500’ü hakkında dahi en küçük bir araştırma yapılmadığını kaydetti. Sarıhan, “Buna karşın yargılanan ve ceza alan kişilerin gerçek eylemciler olduğu kesin. Ancak tamamı değildir. Eylemcilerin küçük bir grubudur. Daha önemli olarak bu olayın arkasındaki örgütler araştırılmadı. Sivas katliamı, gerici bir ayaklanmadır. Ayaklanmayı gerçekleştirenler ortadadır” diye konuştu. Olayın aynı zamanda insanlık suçu olduğunu belirten Sarıhan, buna karşın yargının bu kararı vermediğine dikkat çekti. Diğer yandan 12 Eylül işkencelerinin insanlığa karşı suç kabul edildiğini dile getiren Sarıhan, aynı uygulamanın Sivas katliamı için de geçerli olması gerektiğini Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle