14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada 13 CÜNEYT ARCAYÜREK Silah dolu gemide bulunan ve içinde ne olduğu belli olmayan mühürlü konteynır açılamadı. CHP’li Ediboğlu, AKP’li bir vekilin geminin bırakılmasını istediğini söyledi Artık merakla ne müjdeleyecek beklentileri geride kaldı. Acaba bu kez olmadık, olmayacak akla ziyan ne yumurtlayacak diye merakları kışkırtan açıklamalar yapıyor. Tok midesi belleğine de ziyan galiba... Bu kez kredi kartlarına taktı kafayı... 2007’den beri hükümet adına kredi kartları almaya teşvik eden ekonomiden sorumlu bakanlarının altını çizdikleri politikaları bir kalemde inkâr eden, aaa sanki adam o bakanların Başbakanı değil de, dışarıdan sorumsuz biriymiş gibi, halka “Kredi kartı almayın” diye emir buyurdu... Oysa yıllardan beri ekonominin patronu olan başta Devlet Bakanı Babacan ile diğer bakanlar her fırsatta “kayıtdışı ekonomiyle mücadelede kredi kartlarının yaygınlaştırılmasını” savundular. O günden bugüne kredi kartı sayısı 56 milyona, toplam banka kartı sayısı 95 milyona ulaştı. Beş ayın 2013 verilerine göre Türkiye’de kredi kartlarıyla ortalama 1 milyar 15 milyon liralık alışveriş yapıldı. Pek çok ülkede olduğu gibi, ülkemizde kredi kartı ile cebinde para taşımayan, kredi kartıyla her türlü yaşamsal gereklerini karşılayanlar olduğu gibi; kuşku yok, aylık geliriyle yaşamsal sıkıntı çeken ailenin güncel giderlerini karşılamayarak banka kredi kartı kullanan… ne çare yüklü harcamalarını zamanında karşılamayarak icraya düşen yüz binler, milyonlar var. HHH Gezi Parkı eylemlerini, kendini başbakanlıktan indirmek için faiz lobisinin tezgâhladığı iddiasını kanıtlamak için günlerdir bin derede su getiriyor. Önceki akşam iddiasına bir yenisini ekledi. “Faiz lobisinden söz etmiştim ya, işte kredi kartları örneği” diye başladı. Tezgâhta uluslararası lobi çabalarına Türkiye’deki dalı diye gösterdiği bankaların mahkemeye düşen ya da ödemeyen kredi kartları borçlarını tahsil ederken aldıkları faizi örnek gösterdi. Sır tutan, kaynak vermeyen bir siyaset adamı görüntüsünü bozmamak amacıyla banka adını vermedi ama sahibi ile konuştuğu bir bankanın bu olanakla yılda 600 milyonu cebine indirdiğini kanıt diye söyledi. Bir bankayla örneğini genişletti; “Bankalar sadece 5 ayda kredi faizi ve aidatlardan yaklaşık 5 milyar lira kazandı. Bu rakam köprü ve otoyolların 10 yıllık işletme bedelinden fazla” dedi. HHH Her isteyene kredi kartı vermek, dağıtmak; kredi kartı kullanmak; ödenmeyen kredi kartlarının tahsilinde faiz almak yasal mı? Kartlarda yasal bir kısıtlama var mı, yok! Öyleyse bankalar yasadışı kaçak bir işlem yapıyormuş gibi bu vaveylaya gerek ne gerek? Gezi Parkı eylemleri öyle bir etki yaptı ki toplumda; artık kredi kartıyla, benzeri açıklamalarla gündem değiştirmekse amaç; geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye! Eski çamlar giderek bir bir bardak oluyor. HHH Kredi kartlarını yaygınlaşmasını teşvik edeceği, kart alanın aylık ya da yıllık gelirini ölçü alarak kartlara kullanma limiti getireceği yerde; kredi kartlarının yaygınlaşmasını teşvik eden sanki AKP’nin başbakanı değil de Patagonya başbakanı mübarek! Öncesini sonrasını düşünmeden o sırada aklına eseni, oruçlu ağzıyla sallıyor. Tutabilene aşk olsun! Tabii dün sabah, önceki geceki kredi kartı sallamalarını tersyüz eden sözlü yazılı haberleri görünce… İktidarımızın ekonomik kalkınmasını kıskanan dış mihrakların emrindeki, zaten AKP karşıtı medya, işte bu diye aynadaki yüzünü teselli ettiğine kuşku yok! Henüz yıllarca yazılı ve sözlü beyanlarla kredi kartlarının yaygınlaşmasındaki fazileti savunagelen bakanlarından, Başbakanlarını doğrulayacak doğrultuda açıklamalar gelmedi. Ama Sezar’ın hakkı Gümrük Bakanı, sadık dostu Hayati Yazıcı’ya. RTE’yi aklayan şu açıklamasını not etmek gerek: “Başbakan’ın ifadesini ‘Kart kullanmayın’dan ziyade bilinçli kullanın diye algıladım!” HHH Devir değişti. Eğri oturup doğru konuşmanın yerine… … iktidar sahipleri gibi atasözünü, doğru oturup eğri konuşmak anlamında kullanmak gerekiyor. Sır konteynır! AKIN BODUR İSKENDERUN Ukrayna’dan Yemen’e giden, yükünü “mutfak malzemesi” diye beyan etmesine karşın İskenderun Demirçelik Limanı’nda yapılan incelemede 3 bin 400 adet obüs topu mermisi çıkan Kiribati Adası bandıralı “Zeynep Dündar” adlı gemide kapalı bir konteynır bulundu. İçinde ne olduğu bilinmeyen konteynır açılamazken CHP İskenderun Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu hükümetin geminin yoluna devam etmesi için liman yetkililerine baskı yaptığını iddia etti. Ediboğlu, silahların Suriye’de El Nusra Cephesi üyelerine gönderildiği iddialarını da sordu. ‘GEMİ SAHİBİ TEHDİT ETTİ’ İşlemler gerçekleşirken gemi sahibinin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in adını vererek görevlileri tehdit ettiğini belirten Ediboğlu, “Bir AKP Mardin milletvekilinin de geminin bırakılması yönünde talebi olmuştur. Sonuç olarak olay savcılığa yansımış durumda. Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye, Ortadoğu’da yaşanmakta olan kirli savaşın bir parçası haline getirilmek isteniyor ” dedi. Ediboğlu Ukrayna’dan Yemen’e giden Kiribati Adası bandıralı “Zeynep Dündar” adlı gemide İskenderun Limanı’nda yapılan aramada 3 bin 400 adet obüs topu mermisi bulunmuştu. İskenderun Gümrük Müdürlüğü olayı savcılığa bildirip soruşturma açılmasını istedi. İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı için de konuyla ilgili Uk rayna ve Yemen’den bilgi istendi. Gemideki arama sürerken şimdi de kapalı bir konteynır bulundu. CHP Hatay Milletvekili ve TBMM Dışileri Komisyonu üyesi Mehmet Ali Ediboğlu, “Aynı gemi kaptanı İstanbul Boğazı’ndan giriş yaparken verdiği beyanda Ukrayna’dan yüklediği yü kün 3 bin adet top mermisi olduğunu ve Yemen’e götürmek için yola çıktıklarını belirtmişti. Ancak ne hikmetse, transit geçit yapması gereken bu gemi, bölgede yük bulduğu gerekçesi ile İskenderun Demirçelik Limanı’na yöneldi. Fakat burada gemi kaptanı tarafından belirtilen ikinci evrakta, gemi yükünün mutfak malzemesi olduğu belirtildi. Bunun üzerine, gümrük muhafaza memurlarınca gemide yapılan aramada, top mermileri yakalanmıştır. Gemide kapalı şekilde bir adet konteynır bulunmuş ancak mühürlü olduğundan dolayı açılamamış” diye konuştu. Elçiden barış mesajı ABD’nin Ankara Büyükelçi Francis Ricciardone ailesiyle birlikte çıktığı Ağrı Dağı’nın zirvesinden dün sabah saatlerinde Doğubayazıt ilçesine geri döndü. Ricciardone, “Ağrı Dağı bizim için bir efsane. Uzun zamandır Ağrı Dağı’na tırmanmayı istiyorduk ama gelemedik. Buraya gelmemizde çözüm sürecinin büyük etkisi oldu. Buranın halkı barıştan yana. Hepsi barışı istiyor. Bu sürecin başarılı olacağına kesinlikle inanıyorum. Bu süreçten, bu halktan çok umutluyum” dedi. Saldırıya uğrayan öğretmen ‘Ortaçağı yaşadık’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde başlayan 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz duruşmasında ilk hafta tamamlandı. Dünkü oturumda savunmalarını sürdüren avukatlar, delillerin sahteliğine ve yargılamayı yapan İstanbul’daki mahkemenin tavrına isyan etti. Eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun avukatı Köksal Bayraktar, mahkemenin savunma hakkını kısıtlamadığını, bizzat yok ettiğini vurgularken “Tıpkı Kafka’nın romanlarında olduğu gibi, böcek gibi ezmiştir. Tıpkı korku tüneline girenler gibi, tıpkı eski Roma’da aslanlara parçalatılan köleler gibi” benzetmesini yaptı. Emekli Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun avukatı Köksal Bayraktar, müvekkilinin adının 3 veride geçtiğini belirterek 18 yıl ceza almalarının nedeninin bu olduğunu dile getirdi. Bayraktar, “3 yıldır bu yaftayı taşıyoruz, ne zamana kadar taşıyacağımız da belli değil. Hakkımızda suçlama ve cezalandırma sebebi yapılan bu 3 veri sahtedir” dedi. Suçlandıkları bir belgede, ismi geçen Umut Ahmet Tarakçı’nın, Umut ön adını Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi’nden 12 Mayıs 2009’da aldığını ifade eden Bayraktar, “Bu belge hangi tarihte yapıldığı iddia ediliyordu? Ocak 2003. Belgede ismi yazılan kişilerden birinin adı 2009’da alınmış. Dolayısıyla bu belge de sahtedir” diye konuştu. Balyoz’un temyiz duruşmasında avukatlar İstanbul’daki mahkemeye isyan etti Savcı suç duyurusunu beklemedi EMRE DÖKER İZMİR İzmir’de Gezi Parkı eylemleri sırasında Alsancak’ta sivil polis olduğu öne sürülen kişilerce bir araca bindirilerek dağlık bölgede saldırılan öğretmen Mehmet Tanrıverdi’yle ilgili İzmir Cumhuriyet Savcılığı’nın, suç duyurusunu beklemeden dava açtığı öğrenildi. Öğretmen Tanrıverdi, 5 Haziran’da KESK’in Gündoğdu Alanı’nda düzenlediği eylemin ardından Alsancak’ta arabasına giderken elinde telsiz olan siviller tarafından zorla arabaya bindirildiğini, saatlerce şiddet gördüğünü öne sürmüştü. Darp raporu alan Tanrıverdi, İzmir Valiliği ve İzmir Emniyet Müdürlüğü hakkında da suç duyurusunda bulunmuştu. Tanrıverdi başından geçenleri şöyle anlatmıştı: “‘Her şey KESK’in ve Eğitim Sen’in başının altından çıkıyor. Bu gençleri siz başımıza salıyorsunuz. 40 saattir sizin yüzünüzden uyumuyoruz’ diyerek saldırdılar. Çok korktum. Aileme küfrettiler. Arkamdan birisi vurdu. Yere yuvarlandım. Diz çökmemi söylediler. Ağzımın içine ve kafama silah dayadılar. Tehdit ettiler. Biri mavi gözlü 3035 yaşlarında, diğeri de kel ve güçlü 4550 yaşlarındaydı. Beni saatlerce dövdükten sonra Bornova’da bir yerde bıraktılar.” Darphane işçisine destek İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, grevde 11. gününe giren Darphane işçilerini ziyaret etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya ile birlikte ziyaret ettiklerini, bu grevin politik bir amacı olmadığını anlattıklarını kaydeden Çelebi, “Çalışma bakanı grevin politik olduğunu kamuoyuna açıkladı. Bu hükümete karşı yapılmış en ufak bir hak arama eylemine politik grev deniliyor. Hâlâ Çalışma Bakanı 800 lira asgari ücrete yüksek diyor. Her hak arayana ideolojik, politik ve marjinal deniyor” diye konuştu. Çelik’in işçilerinin 2500 lira maaş aldığını söylediğini, ancak maaşların bordrolarda 1500 lira gözüktüğünü belirten Çelebi, “Hem burada hem Meclis’te bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi. Basınİş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Levent Dinçer de Çelebi’nin ziyaretinden çok memnun olduklarını belirterek “Greve gövde gösterisi yapmak için çıkmadık. 1500 liranın 2 bin lira olması için talepte bulunduk. Toplusözleşmede bulunun birçok hüküm uygulanmamaktadır. Hakkımızı istiyoruz. Bakan siyasi grev yapıyorlar diyerek bizi karaladı. Biz emeğin siyasetini yapıyoruz. 4 ton altın, burada grev yapan 257 işçinin emeğidir. Neden grev başlayınca piyasaya sürüldü. Kime rant sağlandı” dedi. Başına gelmeyen kalmadı ‘Duran’ avukata yeni soruşturma ABİDİN YAĞMUR MERSİN Mersin’de geçen hafta Gezi Direnişi’ne destek verenlere yönelik operasyonda 11 kişinin gözaltına alınması üzerine Emniyet’e giden avukat Onur Kale, kendisi hakkında da gözaltı kararı olduğunu öğrendi. Savcılıkta ifade veren Kale, serbest bırakıldı. Protestolar sürerken “duran adam” eylemi yapan Kale hakkında şimdi de “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüşleri Kanunu’na muhalefet”, “etkin direnme”, “kamu malına zarar verme”, “kamu malını yakma” ve “kasten yangın çıkarma” gibi suçlardan soruşturma açıldı. Gazetemize konuşan Kale, “suç delili olarak gösterilen bir fotoğrafta zafer işareti yapıyorum. Dosyada yanan barikata dair 3 fotoğraf var. Ben üçünde de yokum, ama ben oradaymışım gibi yazılmış. Gösteriler sırasında ‘Diktatör başbakan istemiyoruz’ şeklinde slogan atılması da deliller arasında gösteriliyor. Yolun ortasında duran bir trafik dubasını kenara çekerken görüntüm alınmış ve dubayı yerinden söktüğüm iddiası fezlekeye yazılmış. Polis beni özellikle hedef seçmiş” dedi. TMMOB’DEN ‘TORBA’ TEPKİSİ VEFAT Baromuzun 14138 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT SAVAŞ POLATKAYA vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 19.07.2013 Cuma günü (bugün), Tarabya Şenevler Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip, ebedi istirahatgâhına defnedilecektir. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI Bayraktar, her 3 verinin de 2003’te henüz bilinmeyen bir yazı karakteriyle yazıldığını iddia ederek bunun sahteliği ortaya koyduğunu öne sürdü. Bayraktar şöyle konuştu: “Mahkeme bizim savunma hakkımızı sınırlamamıştır, kısıtlamamıştır, yok etmiştir, tıpkı Kafka’nın romanlarında olduğu gibi böcek gibi ezmiştir. Buradan 3 kat büyük bir salon düşünün, 4 jandarma kapıları kilitliyor, içeride 163 subay var. 5 saat bekliyorsunuz. Tıpkı korku tüneline girenler gibi, tıpkı eski Roma’da aslanlara parçalatılan köleler gibi. Kim bu köleler? Emekli ordu komutanları, amiraller. Bir devletin 70 yaşına gelen komutanı bu hale geliyorsa bu devlette bir zafiyet vardır.” Cebir ve şiddetin neticeyi meydana getirmeye elverişli olması gerektiğini belirten Bayraktar, “Cebir, şiddet, teşebbüs demektir. Teşebbüs olsaydı darbeyi planlayan başbakan ya da cumhurbaşkanı olurdu” dedi. hakkı yok edildi’ ‘Savunma Gül’e ‘talan ve yağmaya izin verme’ çağrısı İstanbul Haber Servisi TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, TMMOB’nin yetkilerini sınırlayan yasayı da içeren torba yasanın veto edilmesi için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çağrıda bulundu. Taksim tramvay durağında TMMOB adına açıklama yapan, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz, AKP’nin “torba yasa” ile TMMOB ve bağlı odaları hukuk dışı bir şekilde sınırlamayı amaçladığını belirterek TBMM’de kabul edilen yasanın ülkeyi yağma ve talana açacağını ifade etti. Solmaz, mesleki denetimin ortadan kaldırılması halinde “Neoliberalizmin sınırsız ve kâr amacına hizmet eden bu yasayla bilim ve tekniğin yol göstericiliği iyiden iyiye terk edilecektir” dedi. AKP’nin, TMMOB’den Gezi Parkı Direnişi’nin öcünü almak istediğini kaydeden Solmaz özetle şunları söyledi: “Buradayız; ülkemizi, mesleğimizi, doğamızı, suyumuzu, toprağımızı savunmaya devam edeceğiz. Bu saldırılara karşı durmak suçsa, bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Gül, bu ülkeye ve topluma ihanet yasasını veto etmelidir. İktidarın işlediği bu suçu engelleyin.” Bütün sayfalarını ayırdı İtalyan dergisi ‘Gezi’yi yorumladı İHD 27 yaşında İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD), kuruluşunun 27. yılını Taksim Meydanı’nda gerçekleştirdiği etkinlikle kutladı. Etkinlik çerçevesinde dün akşam saatlerinde İHD’nin Taksim’deki binasında toplanan yurttaşlar “İnsan Hakları Derneği 27 Yaşında” pankartı açıp, “Sambaistanbul Ritim Grubu” eşliğinde Taksim Meydanı’na yürüdü. İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, derneğin, her zaman hakkı ihlal edilenin yanında olduğunu, her yerde, her zaman ve her koşulda insan haklarını savunduğunu söyledi. Daha sonra söz alan BDP Milletvekili Sebahat Tuncel de faili meçhul cinayetler, işkence ve olaylarını kaydeden, belgeleyen İHD’nin çok önemli bir işlevi olduğunu belirtti. BDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise, “İnsan haklarını savunmak, ancak ve ancak insanlara ait bir iştir, devletlere ve kurumlara ait olamaz” dedi. Haber Merkezi İtalya’da aylık yayımlanan jeopolitik dergi “Limes”, Gezi Parkı eylemlerini odak noktasına alarak, son sayısının tamamını Türkiye’ye ayırdı. Kitap formatında yayımlanan ve 198 sayfadan oluşan dergi, “Taksim’in dalgası Türkiye’yi böldü. Erdoğan modelinin sonu mu?” alt başlığıyla çıktı. Derginin Roma’da düzenlenen tanıtım toplantısında konuşan İtalya’nın NATO Genel Sekreteri adayı olan Franco Frattini, eski mevkidaşı Ahmet Davutoğlu’nun “sıfır sorun” politikası hayaline rağmen komşularla sorunların yaşandığını kaydetti. Frattini, “Dışişleri Bakanlığı görevimin başlarında, Avrupa Konseyi’nin zirve toplantılarının açılışında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu aday ülkelerin liderleri de masada otururdu. Ancak bu geleneği kaybettik. Çünkü bazı aday ülkeler, ‘masada Türkiye olmasa da olur’ dedi. Bunun üzerine Türkiye’yle birilikte diğer aday ülkeleri masaya almamaya başladık” diye konuştu. Gazeteci Marco Ansaldo ise, Erdoğan’ın ülkeyi ikiye böldüğünü savunarak Türkiye’de basın özgürlüğü sorununun gittikçe ağırlaştığını sözlerine ekledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle