Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2013 PAZAR 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Bu kez okurlarım soruyor: “Niye şiirden, şairden, edebiyattan söz etmez oldun?” Gerçekten de en sevdiğim konulardır. Bir şiir sevmek, sevdirmek; bir öyküyü, bir romanı, bir denemeyi yaşamak ve yaşatmak... Ama bir süredir olmuyor! Öyle bir noktaya getirdiler ki toplumu, ancak gerçek yaşamdan parçacıklarla kendimi de, okuru da aldatmak istiyorum. Bir parkta gençler toplanmış, on binlerce! Ne yapmışlar? Türküler, marşlarla Mustafa Kemal’ciyiz demişler. Kime mi? İktidarda olan gafillere! Utansınlar, diye... Öte yanda yüz bin kişi yürüyor! Polis ateş açıyor, zehirli gaz sıkıyor. Bütün bunlar olurken Başbakan karşı çıkanları daha çok korkutmak, daha çok ezmek sözleri ediyor. Kendi halkını sopayla, gazla sindirmeye Senin anlamadığın, bilmediğin, duymadığın uygar bir dünyaya açılsınlar... Son on yıldır böyle bir aydınlığa doğru gidiş yok. Yollar kesilmiş. Polis, jandarma, bomba, tüfek, “gerekirse asker” diye bağırmalar... Elli yıldır Türk politika hayatını izleyen yurttaşlar her zaman yazmışlardır, söylemişlerdir, böyle bir iktidar zorlamalarının sonu yoktur. Bizim hırslı politikacılara bir kez daha hatırlatırım. Tayyip Bey, “Yüzde elliyi aşan desteğimiz var” gibi konuşmalarına son vermelidir. Yakın tarihimizin olaylarını derinliğine anlatan kitapları okusunlar. En çok oy alan adamların nasıl birden püf diye söndüklerini... İktidar iyidir, güzeldir ama onu yaşamasını, yaşatmasını bilirsen. Sağduyuyla, kültürle, bilinçle... GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Hollywood film yapımcıları ya da kitap yazarları varsa ülkemize uğrayıversinler. Gişe, satış rekorları kıracak içerikte sayısız konu bulacaklar. Bu önerinin, ülkemizin abartılan zenginliğini laf olsun, dileyen beri gelsin veya yabancılara ülkemizi övmek amacıyla yazıldığı sanılmasın. Hemen her sabah kaynağını çözümleyemediğimiz gizemli olayları ya TV’lerden izliyor ya da gazete haberlerinde okuyoruz. Ama bu olayların dayandığı temel bilgilere erişenler, örneğin Başbakan, gizemli olayların içeriğini elbette biliyor ve elbette devlet sırrı diye halka içeriğiyle ilgili aydınlatıcı açıklamalar yapmak gereğini duymuyor. HHH Ola ki halkımızın derin zekâsıyla açıklamadığı gizli gerçekleri keşfettiğine inanıyor. Üstelik kimin haddine düşmüş Başbakan’a durmadan yinelediği, ülkemizi kargaşaya hatta darbeye sürükleyen, örneğin içeride dışarıdaki faiz lobisini oluşturan kurumlar hangileridir, kişileri kimlerdir, diye sormak. Ya da bugüne dek halkın tepkisi ürünü meydan, sokak eylemlerine karşı çıkan polis, içinizde provokatörler var diyor, ama bugüne dek ibret olsun diye anında bir veya birkaç provokatör yakaladığına da rastlanmadı. Bir de küresel sermaye var.. Adları, üyeleri bir türlü açıklanamayan… illegal gizli örgütler... Bu örgütlerin marifetlerini Başbakan bir aydır açıklıyor: Türkiye’deki kalkınmayı kıskanan içimizdeki küresel örgütler bir araya geldi ya da ayrı ayrı, ama amaçları aynı. Ülkemizde kargaşa çıkarmaya soyundular, diyor.. Paris’te üç PKK’linin öldürülmesi, Reyhanlı’da 34 vatandaşımızın ölümüne neden olan saldırı... hepsi bu “mihrakların” eseri... Bir avuç insan dışında bu açıklamalara karşı çıkan ... yok! HHH Başbakan RTE, Bingöl’deki konuşmasında bu türden açıklamalarına bir yenisini ekledi. Mısır’daki darbe senaryosunun Türkiye’de de uygulanmak istendiğini söyledi.. Mısır’daki darbeden önce Tahrir Meydanı’nda Mursi yönetimine karşı çıkan on binlerce insan toplandı. Genelkurmay Başkanı Sisi, Mursi hükümetinde savunma bakanı. Krallığı devirdiğinden beri ordu yönetimle iç içe. Darbe adım adım yaklaşıyor ve Mursi’ye uzlaşma çağrısı yapan Mısır ordusu yönetime el koyuyor. Başbakan’ın, Tahrir Meydanı’ndaki darbe öncesi eylemlerle Gezi Parkı eylemlerini birbirine benzeterek çıkardığı sonuç, gerçeklerle taban tabana zıt!. Kel alaka benzetme! Başbakan’ın sürekli yanlış, yalan çıkan bu öngörülerinin sonuncusu olan bu benzetmede diyelim ki gerçek payı var: Lakin RTE’nin “özelleştirdiği” bugünkü TSK ile daha önceki yıllarda darbeye gerekçe gösterilen eylemler arasında bir münasebet, işbirliği bulan senaryoyu ancak RTE’nin hayal gücü yazabilir. Gezi Parkı’nın dış mihraklarla ilgisi olmadığı ispatlanamadığı gibi…TSK de eski TSK değil. Üstelik daha dün darbe gerekçesini ortadan kaldıran ünlü 35. maddeyi Meclis’ten geçirmedi mi? HHH Galiba kafasından atamadığı “korku” nedeniyle darbe senaryoları üretiyor. Ne var ki, dış mihraklardan darbeye uzanan, kuşkusuz telif hakkı RTE’ye ait olacak vurdulu kırdılı, maskeli, polis olduğu söylenenlerin eylemcileri sokak ortasında dövdüğü... ...gerçekleri arayan gazetecilerin hapse atıldığı... polis ararken yurtdışına kaçan palalı insan sahnelerinden oluşan, Batı ülkelerinde izlenmeyen, böyle bir senaryo... ... örneğin Tom Cruise’un başrolünü üstleneceği bir serüven filmine pekâlâ konu olabilir. Boş zamanlarımızda rahatlamak için ilgiyle izleyeceğimiz bir filme! Bu Bir Yaşam Kavgası çalışacaksın da ne kazanacaksın, ey arkadaş! Korkutmak mı amacın? Davranışın hiç de barışçı değil. İktidarda uzun yıllar kalmanın çaresini baskıcı yöntemlerle mi sağlayacağını sanıyorsun! Bırakın gençler gençliklerinin coşkusunu yaşasın. Yani düşünler, hayaller, özlemler yaratsınlar... Ergenekon’da mahkemenin tutukluluk taleplerini reddetmesi tepki çekti ‘Hukuka aykırı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin 10 yıllık tutukluluk süresini iptal etmesinin ardından Ergenekon davasında 67 sanığın tahliye talebinin mahkeme tarafından reddedilmesi tepki çekti. Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Metin Feyzioğlu, 10 yıllık sürenin insan haklarına aykırı olduğunu belirterek “Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından sonra 10 yıllık tutukluluk süresi uygulanamaz” dedi. TBB Başkanı Feyzioğlu, yaptığı yazılı açıklamada, iptal kararının henüz gerekçeli olarak yayımlanmamış olsa da, anılan hükmün iptal edildiği Anayasa Mahkemesi Başkanlığı tarafından kamuoyuna duyurulduğuna dikkat çekti. Dolayısıyla kamuoyu ve ülkedeki tüm hâkimlerin, anılan hükmün iptal edildiğini öğrendiğini belirten Feyzioğlu, şunları kaydetti: “Öyleyse bu düzenlemenin insan haklarına aykırı olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Nasıl ki bir hekim öldürücü yan etkisi olduğu bilimsel olarak TANRIKULU: 1 DAKİKA BİLE BEKLENMEMELİ CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, 5 yıldan fazla tutukluların 1 dakika, 1 saat bile beklemeden bu düzenleme karşısında tahliye edilmesi gerektiğini ifade etti. Tanrıkulu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında konuyla ilgili şunları kaydetti: “Anayasa Mahkemesi’nin kararı çıktığı anda şu cümleyi kullandım: Anayasa Mahkemesi’nin kişi özgürlüğünü ilgilendiren bir konuya ilişkin olarak iptal ettiği bir kanunla ilgili 1 yıl süre vermesi hukuka aykırıdır. Anayasa Mahkemesi, bu süreyi mahkemelere değil, Meclis’e verdi, 1 yılda yasa yapsın diye verdi. Mahkemelere verilen süre yoktur. Kişi özgürlüğünü ilgilendiren konularda mahkemeler, derhal karar vermek zorundalar. Dün (önceki gün) açıklanan gerekçe, hukuka aykırı olarak bir karar verdiğini gösteriyor. 5 yıldan fazla tutukluların 1 dakika, 1 saat bile beklemeden bu düzenleme karşısında tahliye edilmesi gerekiyordu. Yargıçlar, gerekçesi yayımlanmasa da bu iptal kararına rağmen, hukuka, anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu tespit edilen bir düzenlemeyle ilgili olarak, o düzenleme halen var gibi hareket edemezler. Çünkü kişi özgürlüğünü ilgilendiriyor. Bu karardan dönülmesi lazım.” saptanmış bir ilacı, bunu öğrendiği andan itibaren hastalarına reçete edemezse, bir hâkim de insan haklarına aykırı olduğuna Anayasa Mahkemesi’nce hükmedilmiş bir kanun maddesine dayanarak, kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan kararlar veremez. Aksine bir davranış, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerinden olan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı olur. Nitekim Danıştay’ın pek çok kararında ve Uyuşmazlık Mahkemesi’nin bir kararında Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği kamuoyuna duyurulan kanuni düzenlemelerin mahkemelerce uygulanmaya devam edilemeyeceğine vurgu yapılmıştır.” Feyzioğlu, iptal kararının tutuklama kurumuna ilişkin hiçbir boşluğa sebebiyet vermediğini belirtirken “İptal kararı, tutuklama tedbirini uygulanamaz hale getirmemiş, yalnızca, belirli suçlarda tutukluluğun üst sınırını on yıl olarak düzen leyen hükmü iptal etmiştir. Bu karara bağlı olarak, iptale konu düzenlemede yer alan suçlarda tutukluluğun azami süresi, genel hükümlere göre belirlenecektir. Anayasa Mahkemesi’nin insan haklarına, dolayısıyla anayasaya aykırı bularak iptal ettiği bir kanun hükmüne dayanılarak tutukluluğa devam edilmesine dair hukuka aykırı yargısal uygulamanın yine yargı kararıyla düzeltilmesini diliyoruz” değerlendirmesini yaptı. Twitter’de Sümeyye Erdoğan’ı hedef aldı CHP’li vekil Meclis’i karıştırdı ‘Gezi ruhunu tüm Türkiye’ye yayalım’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davası tutuklu sanık eşleri ve yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Platformu”, her cumartesi Beşiktaş’ta gerçekleştirdikleri “Sessiz Çığlık” eyleminde dün Yargıtay’da yarın başlayacak olan temyiz duruşmasına dayanışma çağrısında bulundu. “Duran Adalet”, “Balyoz kararları hukuk katliamıdır”, “Balyoz davası dijital terördür”, “Balyozdu balon oldu”, “Adalet yoksa barış da olmaz” döviz ve pankartları taşınırken bazı asker yakınları eyleme futbol takımlarının formalarıyla katıldı. Davada 18 yıl hapse çarptırılan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un eşi, Vardiya Bizde Platformu sözcüsü Lütfiye Yavuz tarafından okunan açıklamada “Siyasallaşmış yargıya karşı bağımsız yargıyı, polis devletine karşı hukuk devletini, zorbalığa karşı adaleti savunan tüm dostlarımızı haksız Balyoz kararlarına karşı Yargıtay’ı göreve davet etmek için 15 Temmuz Pazartesi günü (yarın) saat 09.00’dan itibaren Ankara’da Yargıtay’ın önünde dayanışmaya çağırıyoruz. Bizler Ankara’da hâlâ hâkimler olduğuna ve onların hukukun onurunu kurtaracaklarına inanmak istiyoruz.” Eylemde Hasdal Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Deniz Kurmay Albay Bora Serdar’ın eşi Melek Serdar tarafından okunan mektubunda şu ifadeleri kaleme aldı: “Önümüzdeki süreç nasıl gelişirse gelişsin, masumiyetimizden aldığımız güçle, ‘adaletsiz hukuka’ karşı bugüne kadar sürdürdüğümüz onurlu mücadelemize bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğimizden hiç kimsenin asla şüphesi olmasın.” GÖZALTINA ALINDI Belediye başkan yardımcısı, kız çocuklarla basıldı! SİİRT (Cumhuriyet) Siirt Belediye Başkan Yardımcısı A.Ç. (62), önceki gece özel otomobilinde yaşları 13 ve 17 olan 2 kızla birlikte gözaltına alındı. Siirt polisi, A.Ç’nin otomobilinde kızlarla birlikte olduğu ihbarı alınca harekete geçti. İpekyolu Caddesi üzerinde A.Ç., iddiaya göre park halindeki otomobilinde 17 yaşındaki M.A. ve kardeşi 13 yaşındaki S.A. ile birlikte görüldü. Polisleri görünce otomobili çalıştırıp bölgeden uzaklaşmak istediği ileri sürülen A.Ç. ile yanındaki M.A. ve S.A., kısa süren takibin ardından gözaltına alındı. Öte yandan, evli ve 10 çocuk babası A.Ç’nin daha önce Siirt’te meydana gelen cinsel istismar olaylarının protesto edildiği eylemlere katıldığı öğrenildi. ‘5 Ağustos’ta Silivri’deyiz’ Ankara’da düzenlenen eyleme ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP PM üyesi Faruk Demir, Artvin milletvekili Uğur Bayraktutan, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem, İşçi Partisi Ankara İl Başkanı Osman Yılmaz, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, CKD Genel Başkanı Şenal Sarıhan, Engelliler Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan İçli ve çok sayıda yurttaş katıldı. Eylemde konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, 2007’den itibaren kurgulanan davalarla yurtseverlerin sindirilmeye çalışıldığını söyledi. Yarın Yargıtay önünden adalet çığlıklarını herkesin duyacağını kaydeden Tezcan, “Gezi ruhunu Türkiye’nin her yerine taşıyalım. 1 hafta öncesinden de çadırlarımızla Silivri’de olalım” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın Taksim’de göstericilerin üzerine pala ile saldıran Sabri Çelebi’nin Fas’a kaçmasına tepki olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a yönelik attığı “Biri çıkıp Sümeyye’nin k..na palayla vursa ne olurdu acaba?” tweet’i, TBMM Genel Kurulu’nu karıştırdı. TBMM’deki görüşmeler sırasında AKP Milletvekili Tülay Kaynarca söz alarak sosyal medyada CHP’li Sapan’ın çok çirkin ifadelerinin yer aldığını belirterek kınadı. AKP Grup Başkanvekili Belma Satır da “Sapan hakkında işlem yapılmasını, disiplin kurullarının işletilmesi için gereğinin yapılmasını anımsatıyorum” diye konuştu. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay iddia ile ilgili Twitter’ı açtığını, Sapan’ın hesabına baktığını ama öyle bir tweeti henüz göremediğini söyledi. Bunun üzerine AKP’li vekiller Altay’a tepki gösterdi. CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak Altay’a, “Hepimiz adına özür diler misin?” diye sordu. Altay ise “Arkadaşı hemen aradım, ulaşamadım. 1015 dakika izin verin. Biz parti olarak gereğini yaparız” diye konuştu. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ve MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da Sapan’ı kınadı. Yazı aramızda bende fazla göbek de kalmadı ama demek ki bir kelebeğin iniş ve bir süre konaklamak için tercih edebileceği bir doğa parçasıyım. Önce hafifçe sendeledim, etkilenmedi. Belki rüzgârda sallanan bir ağaç gövdesinde olduğunu sandı. Havalandırmanın yüksekliği 7 metre kadar. Kelebekler açısından çok derin bir uçurum olarak da kayda geçmiş olabilir. Zira havalandırmaya yolu düşen bir kelebeğin buradan canlı olarak çıkması çok zor. Hafif böcekler 7 metrelik çukurda oluşan hava derinliği nedeniyle olsa gerek yükselemiyorlar. Yaşamlarını burada noktalıyorlar. Bu mevsim havalandırmada en çok, son nefesini vermiş arılar var. Onlar da serçelerin gıdası. Havalandırmanın tepesindeki tel örgülerin hemen altındaki oluklu demirlerle duvar arasındaki küçük boşluklar serçelerin yuva yapması için bire bir. Bizim tepemizdeki tel örgüler serçelerin cıvıldaşma yeri. Onlarla ilgili yasımız var, sonra anlatırım. HHH Yok yok kelebek henüz uçmadı, göbekleme yapıyor. Ben de tam tepesinde gözlemedeyim. Sporu bıraktım, kelebekleme yapıyorum. Silivri’de rüzgâr Taksim polisi gibidir. Ne zaman sert eseceğini, ne zaman yumuşayacağını kestiremezsin. Nereden eseceği de belli olmaz. Tabii bu benim için geçerli. Sanırım kelebek her şeyin farkında. O pamuk ipliği kadar ince ayaklarıyla yere, affedersiniz göbeğime o kadar sağlam tutunuyor ki, sanki rüzgâr beklediği bir arkadaşı. Kelebek, iki kanadını birleştirip başı yukarıda hareketsiz durdu. Kanatlar sanki incecik bir çizgiydi. Başının üstündeki iki anten şaşırtıcı bir simetriyle kanatların iki yanından yükseliyordu. Hafifçe havalandı, eyvah gidiyor mu derken tam ters yönde durdu ve kanatlarını açtı. Aman tanrım... Yüzlerce ton. Belki büyüteçle bakılsa binlerce. Sarıdan kahverengi ve siyaha uzanan bu renk tonları öylesine ustaca işlenmiş bir desen gibi duruyordu ki, saniyeler içinde onlarca benzetme geçti aklımdan. Toroslar’ın eteklerinde dokunmuş bir Anadolu kilimi mi desem... Bir köy evinin penceresini dolduran dantel işlemeli perde mi desem... Yalçın Gökçebağ’ın ayçiçeği tarlaları mı desem... Renk renk taşların üzerinde biteviye akan bir şelale mi desem... Adana Şakir Paşa Havaalanı’na yaklaşırken Çukurova üzerinde alçalan uçaktan çizgi çizgi tarlalara bakış mı desem... HHH Onu mu desem bunu mu desem derken kelebek kanatlarını kapattı. Kanatların dışı içinden daha soluktu. Bütün renkler bir ton daha açıktı. Yok yok açık değil de sanki kanadın içindeki canlı renklerin üzerine ince bir perde çekilmiş gibiydi. Aslında tam öyle de değil. Bu taraf bambaşka bir havada dokunmuştu. Kanatların içiyle dışını karşılaştırmak haksızlıktı. Birleşmiş kanatlar bir çizgi gibi olunca taraflar arasında benzerlik var mı diye boynumu sağa sola bükmek spora başlangıç gibi geldi. Ve kanatlar bir kez daha açıldı. Sanki ben kanatlandım, sanki bambaşka bir yere tepeden bakıyorum. Kanatların tam ya da yarım açılmasına göre de desenlerin görüntüsü değişiyordu. Derken tonlarca rengi kanatlarında çırpa çırpa havalandı kelebek. Doğanın en doğal hali en büyük mucize. Kelebeğin ardından el sallarken elim betona çarptı ama benim içimde daha çok ton vardı. Kaç tondum bilmiyorum. O gün kelebekler kadar ağırdım! TATLISES’E SALDIRI DAVASI Husumet ve AKP’ye yakınlaşma İstanbul Haber Servisi Sanatçı İbrahim Tatlıses’e silahlı saldırıda bulunduğu gerekçesiyle Abdullah Uçmak’ın “nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etmek” suçundan 36 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldığı davanın gerekçeli kararı açıklandı. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi 156 sayfalık gerekçeli kararında, Uçmak’ın, avukatı aracılığıyla haberleştiği örgüt suçundan yargılanan Alaattin Çakıcı’nın, “İleriki aylarda çabuk kendisini toparlamasını, marttan sonra göndereceği şeyle kendisini taşıyabileceği” şeklinde mesaj ilettiği bilgisine kararda yer verildi. Gerekçeli kararda, Tatlıses’in Beyaz TV’de “İbo Show” programına başlamasıyla birlikte AKP’den milletvekili adayı olacağının basında yer aldığına dikkat çekilerek “Saldırı sonrası da aynı partiden milletvekili adaylığının tekrar güncelliğini koruduğu, dijital veriler, mail ve diğer deliller ile İbrahim Tatlıses’in AKP ile yakınlaşması nedeniyle Beyaz TV’deki programından çıkışında ona yönelik saldırı düzenlendiğinin anlaşıldığı” ifade edildi. Uçmak’a Tatlıses’i öldürme talimatını PKK yöneticilerinden oldukları belirtilen Hoca lakaplı kişi ile aracılık yapan bir kişinin verdiğinin anlaşıldığı, bu kişilerin kimliklerinin tespit edilerek yakalanamadıkları, haklarındaki soruşturmanın sürdüğü de kararda anlatıldı. CHP adına özür diledi Yeniden söz alan Altay, “Hesapta olmamakla birlikte böyle bir vaka görülüyor. Cümlede cinsel bir bir şey içermemekle birlikte CHP camiası adına Sayın Başbakan’dan özür diliyorum. Doğru bir hareket değildir, hoş olmamıştır. Bir milletvekiline yakışmamıştır” dedi. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut da Başkanlık Divanı olarak olayı kınadıklarını söyledi. CHP’li Binnaz Toprak, CHP’li kadın milletvekilleri adına Sapan’ın sözünü kınadığını ifade ederek, “Kendisiyle de görüştüm. Kendisine de belirttim” dedi.