14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 TEMMUZ 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Ya 12 Eylül öncesinin katliamları? 90’lı yıllar, faili meçhuller, yargısız infazlar, yakılan ormanlar, toplu mezarlar? NATO gladyosu... Onları ortaya çıkaran meslektaşlarımızın bazıları Silivri’de bugün... Eh, paşalar da var, subaylar da Silivri’de, Hasdal’da yapılmamış bir darbeden ötürü içeride yatan tutuklu ve hükümlü. Muhtıra veren paşamız ise dışarıda... HHH Bugünü anlatmak için düne bakmak gerekir... Umudunu kaybetmeden, karamsarlığa düşmeden, vicdanı yitirmeden... Sımsıkı sarılmak gerek hayata! Çiçeklenmiş bir ağacın dalı, gözleri çiçeklenmiş çocuklar. Gençler! Nesnelerin başlangıcında ölüp yeniden doğan ve sonsuza dek süren bir mücadele yakın tarihimizin sayfalarında yazılıdır. Biriken ışık göğe doğru vurduğunda donuk bir günün ilk saatleri, aklımıza “anaların kardeşliği”ni getirir. İntikam mangaları ya da timleri görevini yapmış, inlerine çoktan girmiştir. Kardeş türkülerini duymaz onlar! Çünkü hepsi katildir. Çocukları öldürülmüştür onların! Analar dimdik ayaktadır Ali İsmail Korkmaz toprağa verilirken. Gözlerinizi yumarsınız... Kanlı tarihin sayfalarını anımsarsınız o sırada. 21 Kasım 2004’te evlerinin kapısı önünde babası Ahmet Kaymaz birlikte öldürülen Uğur Kaymaz gelir aklınıza. 13 yaşındaki Uğur ve bedeninden çıkarılan 13 kurşun... 2005 yılında Lice’deki 12 yaşındaki Ceylan... Diyarbakır’da panzerin altında ezilerek ölen Şahin Öner... Cizre’de 16 yaşındaki Yahya... 28 Haziran’da Lice’nin Kayacık köyünde 18 yaşındaki Medeni Yıldırım... HHH Afyon’u unutmayın! Sınır karakollarını, şehit düşen Mehmet’leri, mayınlı tuzakları... Eğer bu ülkede demokrasi ve özgürlükler olsaydı ne Türkler, ne Kürtler, ne Lazlar, Çerkezler, Sünniler, Aleviler ölürdü. Demokrasi kültürünü öğrenemedik! Parti kapatmayı demokrasi sandık! Temel hak ve özgürlükleri çiğneyip geçtik intikam timlerinin öncülüğünde... Suçlu yaratmaya gerek yok! Çünkü hepimiz suçluyuz! Kurşunu görmediler ALİCAN ULUDAĞ Emniyet Ethem’i katleden polisi haklı çıkarmak için tek tek taş saydı İntikam Timleri... Karanlık işlerine yarıyor... Ellerinde sopalar, palalar, bıçaklar sokak aralarında dolaşıyorlar. Biber gazı, gaz bombası, basınçlı su... Çocuklar, gençler, kadınlar, erkekler kaçışıyor. O anda çıkıyorlar karşılarına satırlarla, sopalarla, palalarla. Sayıları 1520... O dar sokaklarda, kör karanlıkta, salyalarını akıtarak o korumasız insanları yakaladıklarında kıyasıya dövüyorlar. Patron televizyon ekranlarında o sıralar... Esip gürlüyor, darbelerden söz ediyor. Çok şükür darbeleri biliriz. Darbelerle geçti bir koskoca yaşam. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül... 28 Şubat’ı da yaşadık, o koskoca patronların nasıl dize getirildiğini gördük. Ve bankaların içini nasıl boşalttıklarını falan... Okulllarının anahtarını Çevik Bir Paşa’ya teslim etmek isteyenleri de elbet. Kimse bize ikide bir “Sandık demokrasidir” falan demesin, o sandıkları da biliriz 12 Eylül sürecinde... Yani 1982 anayasa halkoylaması, darbeci anayasanın nasıl halkın oylarıyla geçtiğini, cemaatlerin paşalarla nasıl iş tuttuğunu da. HHH Demokrasi elbet sandıktan çıkar çıkmasına da, sonra ne olur bilinmez. Çünkü darbeci vesayet orta yerde durur bugün olduğu gibi. Yüzde 10 barajı, liderin parti içindeki egemenliği... Önseçim yapılmadan listelere yerleştirilen milletvekilleri. Eğer demokrasi bu ise ben ne diyeyim... Afiyet olsun siz yiyin, ben almayayım! Darbeci vesayete de karnım tok, sivil vesayete de... Önemli olan elbet sandık ama her sandıktan demokrasi çıkmıyor. Bu bir kültür sorunu... Sen 12 Eylül’ün darbecilerini yargılar gibi yapacaksın ama o işkencecileri görmeyeceksin, onların yerine 28 Şubat’ın generallerini içeri tıkacaksın. Şu Ankara’daki DAL’ın başında kim vardı? Diyarbakır, Aydın cezaevlerinde, Mamak’ta neler olmuştu? YANITSIZ SORULAR İddianamede bazı sorulara ise yanıt verilmedi. Örneğin çevik kuvvete geri çekilme emri verilmişken bu polisin neden göstericilere doğru gittiği konusunda bir değerlendirme yapılmadı. “Beni linç edeceklerdi” diyen şüpheli polisin kaçma imkânı olmasına karşın bunu neden yapmadığı sorusu belirsiz kaldı. ANKARA Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Kızılay’daki Gezi eyleminde Ethem Sarısülük’ün öldürülmesine ilişkin şüpheli polis Ahmet Şahbaz’ı suçsuz çıkarmak için lehe rapor hazırlayıp savcılığa gönderdiği ortaya çıktı. Ethem’in vurulmasından sonra şüpheli polisin adını günlerce gizleyen ve savcılığa bildirmeyen Emniyet, hazırladığı raporda ise sanki Ethem Sarısülük suçluymuş gibi ifadeler kullandı. Olaya ilişkin görüntüleri inceleyen Emniyet, polise atılan 37 taşı tek tek sayarak numaralandırırken Ethem’in başına isabet eden kurşunu ise “görmedi.” Avukatlardan dahi gizlenen raporda, Ethem Sarısülük, “17 numaralı şahıs” olarak nitelendirilirken “Atış esnasında tahmini 44.5 metre mesafeden 17 numaralı şahıs (Et hem Sarısülük) tarafından atılan 17 numaralı taş, polis memurunun sağ omuzuna çarpıp yere düştü” ifadesi kullanıldı. Savcılık iddianamesinde “polisin üçüncü atışta elinin yere paralel olduğu” belirtilmesine karşın Emniyet raporunda, polisin “elinin yukarıda olduğu” iddia edildi. Ethem Sarısülük’ün ölümüne ilişkin hazırlanan iddianamede dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. Olaya ilişkin gö rüntülerden şüpheli polisin bir göstericiyi tekmeledikten sonra silahını çektiği açıklanmıştı. Ancak iddianameyi hazırlayan savcı Veli Dalgalı, tam tersi bir tespitte bulundu. İddianamede, polisin “göstericiye tekmeyle vurmadan önce tabancasını çektiği” belirtilirken “göstericiler tarafından taşlanınca silahın mekanizmasını çekerek fişek yatağına mermi sürdüğü” ifade edildi. Olayı “meşru sa vunmada sınırın aşılması” olarak nitelendiren savcılığın, “Şüpheli tarafından gerçekleştirilen ve TCK 81. maddeye mümas olan eylemin meşru savunma olup olmadığı, meşru savunma ise yasal sınırın aşılıp aşılmadığı, sınır aşılmış ise bunun kasten mi yoksa kasıt olmadan mı aşıldığı hususlarının takdir ve değerlendirmesi mahkemenin görevine girer” demesi dikkat çekti. l SAVCILIK KORKMAZ İÇİN ÖZEL EKİP KURDU Eskişehir’de sivil polislere inceleme CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir’de Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılığı bir ekip kurarak olayın faillerine ulaşmaya çalışıyor. Soruşturma kapsamında olay gecesi Yunus Emre Caddesi ve civarında görev yapan sivil polislerin isim ve soy isimleri ile yeni çekilmiş vesikalık fotoğraflarının cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi istendi. Eskişehir Emniyet Müdürlüğü’nün olay gecesi resmi ve çevik kuvvet polisleri dışında 150’ye yakın sivil polisin AKP il merkezinin bulunduğu Odunpazarı İlçesi Yunus Emre Caddesi ve civarında görev yaptığı, bu polislere ait mesleki bilgiler ile vesikalık fotoğraflarının cumhuriyet başsavcılığına bildirildiği öğrenildi. Eskişehir Cumhuriyet Savcılığı’nın gerekli görürse, polisleri savcılığa davet edeceği de kaydedildi. Bu arada Korkmaz’ın ölümüyle ilgili “Kendi arkadaşlarına zarar verip suçu polise atanlar var” diyen Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’ya tepkiler devam ediyor. Eskişehir’de Eti Park’ta Gezi eylemleri nedeniyle düzenlenen forumlarda bir araya gelen gençler, “Biz Ali’nin arkadaşlarıyız. Onu dövmedik” şeklinde dövizler açarken sivil toplum örgütü temsilcileri yaptıkları açıklamalarla tepkilerini dile getirdiler. Türkİş İkinci Bölge Temsilcisi Nejat Kılıç valinin taraf seçme şansının bulunmadığını belirterek “Vali, varsayımlarla hareket edemez. Elinin altındaki Emniyete yargıya gerekli talimatı verip suçluyu bulup onların hak ettiği cezayı verdirebilecek Eskişehir’deki en yetkili kişi” diye konuştu. Eskişehir Tabip Odası Başkanı Dr. Bülent Nazım Yılmaz, Ali İsmail Korkmaz’ın katili veya katillerinin bulunmamasından kaygılı olduklarını söyledi. Ali’nin vahşice öldürülmesinin toplum vicdanında derin iz bıraktığını belirten Yılmaz, “Bu olayı aydınlatmak bizim için bir sorumluluktur, namustur” dedi. Yılmaz, “Kim öldürdü Ali İsmail Korkmaz’ı? Niçin 40 gün geçmesine rağmen katilleri bulunamıyor ve kaygı verici açıklamalar yapılıyor” dedi. ADD Eskişehir Şubesi Başkanı Dr. Azmi Kerman da yaptığı açıklamada “Adli soruşturmanın hiçbir baskı altında kalmadan en kısa zamanda sonuçlandırılmasını, eli kanlı vicdansız katillerin bir an önce yakalanmasını bekliyoruz” dedi. ANKARA (AA) Saadet Partisi, Mısır’daki askeri darbeye karşı bugün İstanbul Kazlıçeşme Meydanı’nda “Darbelere hayır, Mısır halkına destek” mitingi düzenleyecek. Partiden yapılan yazılı açıklamaya göre, bugün saat 18.00’de gerçekleştirilecek mitingde, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye yapılan askeri darbeye ‘hayır’, Mısır halkına destek mesajı verilecek. Haber Merkezi Eski Kültür ve Turizm Bakanı, AKP İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamalarla partisini eleştirmeyi sürdürdü. Günay’ın hesabından, “Birileri Bosna yardımlarının hesabını veremezken, biz Srebrenica katliamı ardından binbir güçlük ve tehlikeye karşı Bosna yoluna düşmüştük. Şimdi Twitter’da Bosna’yı anmak, Mısır’ın üstünden demokratlık taslamak kolay. Doğrusu, başkasına istediğini kendi ülkene, insanına da istemek” diye yazdı. ANKARA (ANKA) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Bakanlıklar Arası Ortak Kültür Komisyonu kararı ile 2 bin 338 din görevlisinin yurtdışında görevlendirildiğini söyledi. Bozdağ, söz konusu personelin maaşlarının Dışişleri Bakanlığı’nın Türk Kültürünü Koruma ve Tanıtma Projesi’nden ödendiğini ifade etti. SP’den Mısır mitingi Eleştirileri sürdü Dışişleri ödedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle