14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER Gezi eyleminde sopalarla dövülen Ali öldü Bu Kitabı Okumak Gerek “Hem okumamızı salık veriyorsun hem de eleştirerek başlıyorsun” demezseniz, bana göre bir yanlışlığa parmak basarak başlamak istiyorum. Kitabın ikinci bölümü öne, birinci bölümü de onun arkasına alınmalıymış. Emre Kongar ve Aykut Küçükkaya’nın daha olaylar sıcakken ortaklaşa kaleme aldıkları, “Gezi Direnişi” mutlaka okunması gereken bir yapıt. Ailecek gazeteci, haberci dostum Aykut Küçükkaya “gezi güncesi”ni hazırlamış, birinciden otuzuncu güne kadar saat saat, an an, olayların nasıl geliştiğini anlatmış, hatta Taksim düzenlemesiyle ilgili gelişmeleri 2011’e kadar giderek aktarıyor. Her şey bir film şeridi gibi geçiyor gözünüzün önünden. Bu yüzdendir ki size önerim, bir polis romanı sürükleyiciliğinde olan nefes nefese okuyacağınıza emin olduğum kitabın önce ikinci, yani günce bölümünü okuyun, sonra Emre Kongar’ın bilim adamı gözüyle, ilginç değerlendirmelerine geçin! “Gezi güncesi”ni okurken nasıl değişik barışçıl ve çok boyutlu bir olayla karşı karşıya olduğunuzu anlıyor, buna karşılık iktidarın bu olayı nasıl algılayıp karşılık verdiğini görüyorsunuz Daha sonra, Emre Hoca’nın bilim adamı gözüyle değerlendirmelerine geçebilirsiniz. Burada ilk dikkati çeken nokta, Emre Hoca’nın benim de paylaştığım bir saptaması, Tayyip Bey, Gezi olayını anlamamaktan çok, gerginlik politikasıyla yanıtlamayı tercih etmiştir görüşü. HHH E. Kongar “Yeni Orta Sınıf” görüşü ile geniş ilgi toplayan Prof. Sencer Ayata’nın değerlendirmelerini 36 39. sayfalarında vererek başlıyor işe... Aynı zamanda milletvekili olan Prof. Sencer Ayata’ya göre, Gezi olayları da yeni orta sınıfın demokrasi hareketi. Şimdi yalnızca satır başlarıyla Emre Hoca’nın görüşlerini özetleyeyim, gerisini daha geniş ve öğretici biçimde kitapta okursunuz. Gezi olayı ‘Bilişim Devrimi’nin Türkiye’deki tohumlarının tomurcuklanması, çiçek açması, geciktirilmiş dışavurumudur. Olaya sadece, “Dijital Devrim” olarak bakmak da yanlıştır. Olay aslında uzun bir süredir dünyayı ve Türkiye’yi etkilemekte olan insanlığın 3. büyük devriminin değerleri olan çevrecilik, demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar bağlamında ortaya çıkmıştır. Ağaçları, yeşili, parkı korumak gibi çevreci bir niyetle başlayan ve direnişçilere zalimce müdahalelerle gelişen, Erdoğan’ın dediğim dedikçi tutumuyla yaygınlaşan olayın ulusal nedenleri ise kentsel yaşam standartlarını düşüren yağma kültürü, Erdoğan’ın yaşamın her alanına müdahale eden ceberut tutumu, AKP iktidarının yaşamın her alanını kapsayan müdahaleci, baskıcı politikası; herkesin her an, her yerde izlendiği, kayıt altına alındığı, kaset, korku toplumuna duyulan tepkidir. HHH Direnişten çıkan pratik sonuçlar ve alınacak derslerse çok özetle şunlar: Bu direniş, AKP’nin dinci laik, Müslümanlaik gibi karşıtlıklarla tırmandırdığı din eksenli kırılmayı ortadan kaldırdı. Direniş kuşağı din üzerinden ötekileştirmeyi reddetti. Yeni kuşakların hiç de şikâyet edildiği gibi toplumsal sorunlardan habersiz ve çevrelerine karşı ilgisiz olmadıkları anlaşıldı. Halk pasif direnişin erdemlerini anladı. Korku duvarı yıkıldı, korku barajı aşıldı. Klasik medya üzerindeki sansürün işe yaramadığı, ters teptiği anlaşıldı. E. Kongar “Bundan sonra ne olur” sorusuna da şu yanıtı veriyor: Kısa vadede Taksim Gezi Parkı Direnişi hiç kuşkusuz şu veya bu biçimde karşı tepkileri davet edecek, AKP iktidarı önemli girişimlerde bulunacaktır! Tepkisel otoriterleşmeyle bir süre bir geri gidiş bile yaşanabilir. Ama bu geri gidişi ve otoriterleşmeyi kalıcı sanmak yanıltıcıdır. Çünkü ‘bilişim devrimi’ artık hükmünü icra etmektedir. Türkiye’de de dünya ile birlikte bu yeni döneme girilmiştir. Girişilecek kışkırtmaların etkisi konusunda belirleyici olan esas soru şudur: Türkiye’de nüfusun ne kadarı kentli ve demokrat nitelikleri kazanmıştır, ne kadarı feodal değerlere bağlılıklarını sürdürmektedir? Kongar’ın bu sorusuna yanıt ararken de yeni orta sınıfın yükselen ve gelişen bir sınıf olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir sanırım. Evet sevgili okurlar; Emre Kongar ile Aykut Küçükkaya’nın “Gezi Direnişi” mutlaka okunması gereken bir kitap. Direnemedi CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir’de Gezi Parkı Direnişi’ne destek için düzenlenen eylemlerde 2 Haziran’da kimliği belirsiz kişilerce sopalarla öldüresiye dövülen ve beyin kanaması geçiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, dün sabah yaşamını yitirdi. Ali İsmail’i öldüresiye döven saldırganlarsa 38 gündür bulunamadı. Eskişehir’de 2 Haziran’da Gezi Parkı Direnişi’ne destek için düzenlenen eylemde polisin gazlı müdahalesinden kaçan 19 yaşındaki Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği 1. sınıf öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, kimliği belirsiz 56 kişilik grup tarafından öldüresiye dövülmüştü. Yunus Emre Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde ilk müdahalesi yapılan Korkmaz, bir şeyi olmadığı gerekçesiyle evine gönderilmiş, ancak kısa süre sonra beyin kanaması geçirerek bilinci kapalı halde Eskişehir Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Osmangazi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilen Korkmaz, tüm müdahalelere karşı hayata tutunamadı ve dün sabah 10.30 sıralarında kalbinin durması sonucu yaşamını yitirdi. Sandık... İçindeki oylar çalınmasın diye o Meclis’te sandığın “kapak ve kilidi” üzerinde duruldu... Rıza Bey: “Bilhassa menteşesinin kavi olmasının nazarı dikkate alınması” dedi... İçine milletin iradesi gireceğine göre... Muhalefet “demir köşebentleri de olsun” talebinde bulundu... Vidalı... Dahiliye vekili “kutru” üzerinde söz aldı... Muhalefet sıra kapaklarına vurarak açık izahat istedi: “Çitalarını da söyle, çitalarını da söyle...” H Sandık sağlamdı... Ama sandığı olduğu gibi çaldılar... Bu kez sandığın “sabit durması” mesele oldu... “Sandık başkanının bileğine zincirle bağlayalım, kilidi ilçe seçim kurulu başkanında olsun” dediler... Sandık çalındığında görevli de birlikte gideceğine göre... Zonguldak mebusu itiraz etti: “Sandık başkanı sıkışıp da kenefe gittiğinde milli iradenin de kenefe gitmesi kabul edilemez” dedi... Jandarma sayısı arttırıldı... H Olmadı... Oyları, daha seçmenin zihnindeyken çalmaya başladılar... Bir aday ayakkabıların sağ tekini verdi, sol teki sandık açıldıktan sonra... Diğeri düdüklü tencere dağıttı, kapağı kazanırsa... H Bu arkadaşlar nihayet kurumsallaştırdılar: Kömürü vali, nohudu belediye başkanı götürüyor... H Durup durup “sandık” demesinin nedenidir... Güvencesi o çünkü... Demokrasiye inandığından değil, içeride olsun, yurtdışında olsun başka sığınacak yeri kalmadı bademin... Nohut kafa kaldı... H Ki onun “sandığı” başka: “İyi olur sandık...” “Düzgün bi şey sandık...” “Adam sandık...” H Sanma!.. İstanbul ayakta İstanbul Haber Servisi Eskişehir’de yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz (19) için İstanbul’da yürüyüşler gerçekleştirildi. Kadıköy Yoğurtçu Parkı ve Boğa Heykeli’nde toplanan binlerce kişi sloganlarla Rıhtım Meydanı’na yürüdü. Beyoğlu Forumu da Ali İsmail için Galatasay Lisesi önünden Gezi Parkı’na doğru alkış ve sloganlarla yürüdü. İstiklal Caddesi’nden Gezi Parkı’na yürüyen binlerce kişi Ali İsmail ve Gezi Direnişi’nde hayatını kaybeden direnişçiler için Gezi Parkı merdivenlerinde saygı duruşunda bulundu. Bakırköy Meydanı’nda toplanan yurttaşlar Çamlık Parkı’na, Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda bir araya gelen yurttaşlar ise Kartal heykeline yürüdü. İstanbul’un birçok ilçesinde de Ali İsmail Kormaz için yürüyüşler gerçekleştirildi. Öte yandan Antakya’da yürüyüş yapmak isteyen gruba, polis izin vermedi. Grubun yanına gelen CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl, grupla ve polisle konuştu. İkna edemeyen Akgöl, daha sonra olay yerinden ayrıldı. Polis bariyerini zorla geçmek isteyen gruba tazyikli su ve biber gazıyla müdahale edildi. Olaylar geç saatlere kadar sürdü. Hastanenin önünde bekleyen Ali İsmail’in annesi Emel, babası Şahap, ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz ve okul arkadaşları acı haberle yıkıldı. Ali’nin arkadaşları acılı anne babayı teselli etmeye çalışırken ağıtlar yakan anne Emel Korkmaz, “O üzerine düşeni yaptı. Direnmeye çalıştı. Ama olmadı, hayatını kaybetti. Onun hayata yeniden döneceğini umuyordum” diyerek gözyaşı döktü. Korkmaz için hastanenin önünde cenaze töreni düzenlendi. Cenaze törenine binlerce Eskişehirli ile Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da katıldı. Cenaze, toprağa verilmek üzere Hatay’a gönderildi. Tarifsiz acı Ölümünü hızlandırdı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan otopsi işlemi sonucu hazırlanan adli tıp raporunda, “ölümünün kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve bağlı komplikasyonları” sonucunda gerçekleştiği ifade edildi. Raporda, Korkmaz’ın kalp rahatsızlığı nedeniyle kullandığı “kumadin” adlı ilacın kafa ve beyin travması ile irtibatının olabileceği ifade edilerek “Yani kendisinde mevcut hastalığın beyin ve travmasının ölümünü hızlandırdığı, kafa travması husule gelmeseydi ölümün husule gelmeyeceği” kaydedildi. Korkmaz cinayetine ilişkin 38 gündür tek bir gözaltı yok. Olay sonrası bölgedeki MOBESE’lerde görüntü olmadığı, bir MOBESE’deki görüntünün de hasarlandığı ileri sürülmüştü. Sembolik mezar taşına tahammül edemediler İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı eylemleri ve Lice olayları sırasında yaşamını yitiren Mustafa Sarı, Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert ve Medeni Yıldırım’ın anısına Gezi Parkı’na konulan sembolik mezar taşları Beyoğlu Belediyesi ekipleri tarafından kaldırıldı. Aynı saatlerde Eskişehir’de Ali İsmail Sönmez’in yaşamını yitirdiğinin duyulması üzerine sosyal medyadan çığ gibi tepki yükseldi. Belediye tarafından kaldırılan anıtmezar taşları yurttaşlar tarafından dün akşam yerine tekrar konulup üzerlerine dün hayatını kaybeden Korkmaz’ın da ismi yazılarak karanfiller bırakıldı. ‘Polise hakarete tutuklama ölçüsüz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentteki Gezi eylemlerinde polise hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan Ufuk Balat, üst mahkemeye yapılan itiraz sonucu tahliye edildi. Mahkeme, bu suçlardan “tutuklama kararı verilmesinin ölçülü olmadığı”na karar verdi. Ankara’daki gösteriler sırasında polisin müdahalesine tepki gösteren Balat, gözaltına alınmış ve mahkemece serbest bırakılmıştı. Ancak savcının itirazı üzerine Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Balat hakkında yakalama kararı çıkartılmış ve tutuklanmıştı. Yargıç Kökten, bu suçlara ilişkin cezaların erteleme veya adli para cezasına çevrilebileceğine dikkat çekti. Kökten, “Bu itibarla da tutuklama tedbirinin ölçülü olmayacağı, ileride mağduriyetlere neden olabileceği gibi hususlarla beraber delillerin toplanmış bulunması da nazara alınarak şüpheli hakkında adli kontrol hükümlerinin ölçülü ve yeterli olacağı kanaatine varıldı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle