23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE 16 on iki haftadır, ‘Gelir S Vergisi Kanunu Tasarısı’nın yaratacağı vergi sürprizleri yaklaşık iki kat artacak. Beyanname verilmesi halinde, elde edilen hasılatın yüzde 25’inin üzerinde duruyoruz. Bir başka götürü gider olarak kazançtan vergi sürprizi de fikir ve sanat indirilmesine izin veriliyor. Şimdi eseri üretenler yani sanatçılar konuyu bir örnekle açıklayalım ve için karşımıza çıkıyor. ilave vergi yükünü hesaplamaya Mevcut Gelir Vergisi çalışalım. Bir ressam ürettiği Kanunu’nun 18. maddesinde, eserini 2013 yılında 200 bin liraya fikir ve sanat eseri üretenler için satmış olsun. istisna düzenlemesi yer alıyor. Mevcut Gelir Vergisi Kanunu Buna göre, müellif, mütercim, uyarınca bu resmin, vergi heykeltıraş, hattat, ressam, kesintisi yapmak zorunda olanlar bestekâr, bilgisayar programcısı tarafından satın alınması halinde, ve mucitler ile bunların kanuni yüzde 17 stopaj yapılacak ve bu mirasçılarının şiir, hikâye, stopaj nihai gelir vergisi olacak. roman, makale, bilimsel Buna göre, ressamın ödeyeceği Bu fark da, bu eserleri üretenlere yeni araştırma ve incelemeleri, bilgisayar gelir vergisi tutarı 34 bin lira dolayında vergiler anlamına geliyor. yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, gerçekleşecek. Tasarıya göre, fikir ve sanat eserlerini film, video band, radyo ve televizyon Oysa tasarı mevcut haliyle üretenlere ödemeyi yapanlar yine senaryo ve oyunu gibi eserleri bazı yasalaşırsa, yapılan stopajla vergi kesintisi yapacak. Eğer Bakanlar istisnalara sahip. yetinilmeyecek ve bu ressam yıllık gelir Kurulu herhangi bir oran değişikliği Bunları; gazete, dergi, bilgisayar ve vergisi beyannamesi verecek. 200 bin yapmazsa vergi kesintisi oranı yine internet ortamı, radyo, televizyon ve lira hasılattan yüzde 25 götürü gider yüzde 17 olacak. Ancak bu eserleri videoda yayınlamak veya kitap, CD, düşülecek ve kalan 150 bin lira beyan üreten fikir adamları ile sanatçılar disket, resim, heykel ve nota halindeki edilecek. 2013 yılı artan oranlı tarifesi bir yıl içinde 188 bin liranın üzerinde eserleri ile ihtira beratlarını satmak, dikkate alındığında hesaplanacak gelir elde ederlerse yıllık gelir vergisi bunlar üzerindeki mevcut haklarını gelir vergisi 45 bin lirayı geçiyor. Bu beyannamesi vermek zorunda devir ve temlik etmek, kiralamak durumda, ressam mevcut kanuna kalacak. Bu, yüzde 35’e kadar vergi suretiyle elde edilen kazançlar gelir kıyasla 11 bin 345 lira daha fazla gelir ödemek anlamına geliyor. Yani, tasarı vergisinden istisna ediliyor. vergisi ödeyecek. yasalaşırsa fikir ve sanat eserlerini Bu kazançlar üzerinden, ödemeyi Fikir ve sanat eserlerini üreten fikir üretenlerin ödeyeceği gelir vergisi yapanlarca yüzde insanları ile sanatçıların vergisel açıdan 17 oranında vergi desteklenmesi kesintisi yapılıyor. gereği KIDEM TAZMİNATINDA AYRILMA ŞART Yapılan bu kesinti, tartışılamaz. fikir ve sanat Ülkemizin Şirketimizde 25 yılı geçen, emeklilik yaşını eseri üretenlerin kültürel hayatının doldurmamış olanlara kıdem tazminatlarını verip nihai gelir vergisi gelişimi ve çalışmaya devam etmek istiyoruz. Oysa bu kişilerin SORU CEVAP oluyor. Yani bunlar kültürel varlığının 30 gün süreyle başka bir yerde sigortalı çalışması yıllık gelir vergisi artırılması bu gerektiği söyleniyor. Süreyi azaltmak mümkün mü? Sorularınız için malicobeyannamesi yolla mutlaka zum6ismmmo.org.tr adMehmet Boran vermiyorlar. resine mail atabilirsiniz. desteklenmeli. 30 gün zorunlu değil. Makul bir süre belirlenebilir. Tüm sorular eposta ile Benzer istisna Yeni Gelir İşyerinden ayrılmadan kıdem tazminatı ödenir ve tek tek hükmü yeni ‘Gelir Vergisi Kanunu çalışılmaya devam edilirse, en son işten ayrılınan cevaplanacaktır. Vergisi Kanunu Tasarısı’nın bu tarihten daha önce ödenen tutarların mahsup Tasarısı’nda da anlamda işlevini edilerek yeniden tüm süreler üzerinden kıdem korunuyor. Küçük kaybetmemesi tazminatı ödenmesi gerekebilir. gözüken ama gerekiyor. büyük bir farkla. ‘Sanat ve Fikir’e Ağır Vergi ‘Enflasyon/ Tazminat’ ilişkisi ıdem tazminatı, işçinin K geleceğini garanti altına alabileceği en önemli yasal güvencelerden biri. Memur maaş katsayısına bağlı olarak kıdem tazminatı tavan oranı sürekli değişir. Memur maaşı arttıkça kıdem tazminatındaki tavan tutar da artar. TÜİK’in 3 Temmuz’da açıkladığı tüketici fiyatlarına göre, 2013 yılı Haziran ile 2012 yılı Aralık ayı arası artışı yüzde 4. Bu nedenle katsayılar, sözleşme ücret artış oranları ve ücret tavanları yeniden belirlendi. 3 bin 129 lira olan yıllık kıdem tazminatı tavanı, memur maaş artışı nedeniyle 1 Temmuz 31 Aralık 2013 tarihleri arası 3 bin 254 lira oldu. İş Kanunu’nda öngörülen esaslar dışında veya kıdem tazminatı tavan tutarından fazla ödeme yapılması halinde herhangi bir ceza uygulanması söz konusu olmayacak. Ancak işverenlerin de tavanı aşan tutarlar üzerinden kıdem tazminatı ödenmeye zorlanması söz konusu değil. 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi işçiler için tavan tutar sınırlaması bulunduğu halde, 5953 sayılı yasaya tabi gazetecilerin kıdem tazminatında ise herhangi bir tavan tutar uygulanmayacak. Ülkemizi Geri Almak Bu yazıya Aylin Kotil’e yürekten desteğimi ve sevgilerimi göndererek başlamak istiyorum... Okuyucular anımsayacaklar; geçen haftaki “Baraj” başlıklı yazımda, Özdemir İnce’ye atıfta bulunarak şöyle demiştim: Yüzde 10 seçim barajı kalkmadan herhangi bir seçime girmek halka ve demokrasiye ihanettir!.. İşte Aylin Kotil, o yazımdan birkaç gün sonra, seçim barajının yüksekliğine dikkatleri çekmek ve düşürülmesini sağlamak üzere İstanbul’dan Ankara’ya doğru “uzun yürüyüşüne” başladı... Günde 2224 kilometre yürüyerek 20 gün içinde Ankara’ya ulaşacak, TBMM’ye gidecek ve dört partiye seçim barajlarıyla ilgili dilekçesini verecek... Gerçekten alkışlanacak, destek verilecek bir eylem. Şimdiden yankı bulmaya başladı üstelik. Ama yetmez!.. HHH Genç ve azimli bir kadının bu eylemi, evet ateşi yakar... Ancak hem toplumda, hem siyaset arenasında, hem de medyada mutlaka karşılığını bulmasıyla başarı yolu açılabilir... İnternette, sanal iletişim dünyasında Aylin Kotil’e destek çığ gibi büyüyor, bunun arkasının gelmesi için herkesin, her kesimin elinden geleni yapması gerekiyor... Ama yine yetmez!.. Öncelikle, mücadelenin seçim barajının düşürülmesi değil tamamen kaldırılması üzerine inşa edilmesi gerektiğine inanıyorum... 12 Eylül darbesine dek seçim sisteminde baraj diye bir sorun yoktu. Türk halkının artık 30 yıllık “istibdat” dönemini bitirmesi ve gerçekten özgür ve demokratik seçimlerde oy kullanması gerek... Ama bu da yetmez!.. HHH Demokratik, hilesiz, ahlaklı bir seçim için başka şartlar da gerekiyor... 1 Yüksek Seçim Kurulu, anayasa ile kendisine verilmiş “seçmen kütüklerini oluşturma” yetkisini 2007 seçimleri öncesinde Nüfus Genel Müdürlüğü’ne devretmişti. Saygın hukukçular bunun anayasaya aykırı olduğunu belgeleriyle ortaya koymalarına karşın bu şekilde iki genel seçim geçirdik. Mezarlardaki ölülerin oy kullanmasından, bir evde yüzlerce seçmene ya da olan seçmenin yok sayılmasına dek binlerce iddia ortaya çıktı. Bu hile iddialarını, YSK’nin bu temel yetkisini geri alması büyük ölçüde önleyebilir. 2 Yine iki seçimdir kullanılan ABD patentli “bilgisayarlı oy sayım sistemi” sahtecilik iddialarını beraberinde getirdi. ABD’de Başkan Bush’un ikinci kez seçilmesinde bu sistem kullanılmış ve büyük hileler yapıldığı iddiaları yüksek mahkemeye intikal etmişti. Yunanistan’da da aynı sistem seçimlerin iptaline neden olmuştu... Türkiye’de ise ısrarla kullanımı sürdürüldü. Önümüzdeki seçimlerde klasik sayım sisteminin kullanılması topluma güven kazandıracaktır. 3 Niçin vazgeçildiğine hâlâ anlam veremediğim “parmak boyası”na geri dönülmesi de seçimlerin güvenliği açısından şarttır. Bu kullanım, aynı kişilerin birden çok oy kullandığı iddialarını büyük ölçüde önleyecektir... Bu ülkenin aydınlık, yurtsever milyonları, kendilerinin, çocuklarının, vatanlarının geleceği için bu şartlardan yoksun bir seçime girmenin ihanet, aymazlık ve enayilik olduğunu en yüksek perdeden haykırmalıdır... Ülkemizi ancak bu şekilde geri alabiliriz!.. İşte yetecek olan budur!.. NOT: Sevgili okurlar, 16 senedir bu sütunda her hafta aralıksız sizlerle buluşuyoruz. Bir süre yazmamaya karar verdim. En yakın zamanda buluşmak üzere, sevgiler. Gençlerimizle Övünüyoruz Perihan ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Nasıl övünmeyelim ki! Taksim Gezi Parkı’nda 7080 yıllık ulu çınarları kesmeye kalkan belediye görevlilerine doğayı korumak amacıyla karşı koyan gençlerimiz, tarihimizde az görülen birlik beraberlik destanı yazdılar. Yüz akımız oldular. Cumhuriyetimizin kurtuluş ve kuruluşunun yaratıcısı, oluşturucusu Mustafa Kemal Atatürk, o büyük dehasıyla gençliğimizin övünülesi niteliklerini görerek “Gençliğe Hitabı” sayılan “10. Yıl Nutkuyla onları taçlandırmıştı. HHH On bir yıl önce seçimle tek başına iktidara gelen AKP kendisine oy verenlerin öncelikle beklediği, toplumuna demokrasinin tüm koşul ve nitelikleriyle Atatürk ilkeleri kapsamında laik, demokratik, sosyal Cumhuriyetimizi çağdaş ilkeler eşliğinde yönetip yücelteceğini umup beklerlerken tümüyle ters yola yönelerek özellikle R. T. Erdoğan’ın tek adamlığı ve diktatörlüğü yeğlemesiyle seçmenlerini de düş kırıklığına uğratmıştır. Yandaşları saydığı bir zümrenin dışında ulusun büyük bölümü işsizliğin, açlığın, eğitimsizliğin dolayısıyla sefaletin acılarını yaşar hale getirilmiştir. Bu nedenlerle “Açlık sofuluğu bozar misali”, toplumun ateşinin alevlenmesini, iki ağacın kesilme olayı ortaya çıkarmıştır. İlk bakışta doğayı koruma davranışı izlenimi veren bu davranış, iltihaplanmış çıbanın kabuğunun kaldırılışı örneği toplumun dertlerinin ortaya saçılmasını yansıtmış, her sınıf ve yaştan vatandaşımız direnişle ayağa kalkmıştır. İktidar bunu görüp halkına yaklaşarak dertlerini bölüşeceği yerde, onlara ancak düşmana uygulanabilecek biber gazı sıkan TOMA’larla, yaralayıcı bilyelerle, yetmedi coplarla, hatta acımasızca genç kızlarımızla kadınlarımızı saçlarından tutarak, yerlerde sürükleyerek hainliği yeğlemiştir. Ama Başbakan’ın her şeyi göze alarak padişahlığın en kınanası yönünü seçmesi, direnenleri bir adım bile geriye döndürememiş; günlerdir Gezi Parkı, kentin tüm alan ve mahallelerine taşmış, hatta forumlara neden olmuştur. Giderek Ankara, İzmir, Adana ve tüm kentlerle kasabalara kadar volkan taşması gibi yayılmıştır. Bu görüntülerin en ilginç yanı da birbiriyle fikir ve davranış farklılıkları olan kitleler el ele, kol kola, can cana beraberlik içinde “Hükümet istifa,Tayyip istifa”, “Direnmeye devam” naralarıyla yeri göğü çınlatıyorlar. Örneğin, yıllardır stat dışında bile didişmeleri, rekabetleri hiç bitmeyen futbol kulüplerinin taraftarları dahi el ele, kol kola hep birlikte iktidar karşıtı sloganlar atıyorlar. Birleşmenin unutulmaz örneğini 7 Temmuz Pazar akşamı İstanbul Kadıköy’de “1. Gazdanadam Festivali”nde saat 17.00’den 8 Temmuz’un ilk saatlerine kadar övünçle izledik. Bir milyonu aşan direnişçilerin öncülüğünü, iktidar karşıtı, ulusuna hizmet veren gazeteler, onların TV’leri, sanat ve müzik toplulukları, Çapulcular Korusu, aklımda kaldığınca, eylemin açış konuşmasını yapan Ataol Behramoğlu, Serdar Öztop, Gülsen Tuncer, Orhan Aydın, Renan Bilek, Bulutsuzluk Özlemi ve daha birçok sanat ve düşün insanı bir milyon kişinin alkışlarını alarak beğenilerini kazandılar. Meydana sığmayan direnişçiler Haydarpaşa’daki köprü civarından, Kadıköy çarşısından boğa yontusunun bulunduğu meydana da sığmayarak ara sokakları doldurdu. Toplum tarihimize övünçle geçecek olan bu kırmadan yıkmadan akla iradeye dayanan direnişi hiçbir güç artık yok edemez. İktidar şapkasını önüne koyup sağduyuyla halka inebilirse belki kaybettiklerini bir nebze de olsa tekrar elde edebilir!? HHH Haftanın en önemli oluşumu da Anayasa Mahkemesi’nin 10 yıllık tutuklama işlemini yadsıyarak 5 yıl zindanda tutulanların salıverilmesi önerisi oldu. Üç gündür bu karar yerine getirilmedi. Suçları sadece yurtseverlik olan hukuksuzluk örneği Ergenekon davasından Silivri’de kapalı tutulanların Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre hemen salıverilmeleri gerekmektedir. İşi hâkimlerin kararına bağlamak ipe un sererek hukuksuzluğu sürdürmektir. Bu da haksızlığı katlandırır. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HARBİ SEMİH POROY 1/ Söylenme 1 si kaba, çirkin 2 ya da sakıncalı görülen nes 3 nelerin başka 4 sözcüklerle 5 daha uygun biçimde an 6 latılması. 2/ 7 Et suyunun 8 soğuduktan sonra gevşek 9 ve esnek bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kıvam almış durumu... Bir bilim 1 T A T L A R İ N ya da sanat kolun 2 U L A D İ R İ L da özel ve belirgin 3 R E M B E T İ K O yöntem. 3/ Bir gı 4 N B A N A K G da maddesi... Bü 5 A B U L İ A L O yük balıkların göğT A R İ F süne yapışık olarak 6 L O R T A T O yaşayan küçük ba 7 I R A K lıklara verilen ad. 8 K A T İ B E A B 4/ “Kenarın dilbe 9 N A Ş A A S İ ri nazik de olsa olmaz” (Nabi). 5/ Cennet bahçesi... Kupes balığına verilen bir başka ad. 6/ Gaziantep ilinde, Hitit dönemine ait açık hava heykel atölyesi. 7/ Bir deniz kuşu... Küçük mağara. 8/ Bir cetvel türü... Kaşındırıcı bir deri hastalığı. 9/ Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova... Asker. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İnsan dölünü iyileştirme ve ırkları arıtma bilimi. 2/ Gecikme... Soyundan gelinen kimse. 3/ Paramızı simgeleyen harfler... Keten tohumu. 4/ Üstünkörü bir biçimde, geçici olarak onarma. 5/ En kısa zaman süresi... “Neresi bize neresi gurbet” (Murathan Mungan). 6/ Orhan Kemal’in bir romanı... Dolma yapmak için hazırlanan karışım. 7/ Az masraflı, hesaplı. 8/ Önü hendekli siper... Süs olarak kullanılan, ziynet altını taklidi, sarı tenekeden pul. 9/ Yararlanılan uygun koşul... Çıplak vücut resmi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle