15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 HAZİRAN 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 19 Ulaştırma Bakanı Yıldırım: Köprünün adı değişmeyecek Orantısız mizah ESRA AÇIKGÖZ Taksim’de ne vardı insanların elinde mizahtan başka... işbaşında aşıldı LEMAN ÇİZERİ er şey “birkaç” ağacı kesmek istemeleriyle başladı. Ve ağaçlara siper olmuş “birkaç çapulcu”ya uygulanan yoğun polis şiddetiyle büyüdü. Türkiye’nin her yerinden binlerce insan, “birkaç” ağaç, “birkaç” özgürlük, “birkaç” hak için sokağa döküldü. Onlarla birlikte “orantısız bir mizah” da çıktı açığa: “Başbakan yüzde 50 jokerini kullanacağına, seyirciye sorma hakkını kullansaydı”, “Merak etme anne, önden gitmiyorum, hep beraber yürüyoruz”, “Kahrolsun bağzı şeyler”, “Yeter artık ya, polis çağıracağım”, “Dün çok çeviktin polis”... Ve bugün 13. gün. Denildiği gibi “Türkiye halkı sabahları Clark Kent, akşamları Süpermen” kılığında yaşamaya devam ediyor. Peki iktidarı, hatta kendilerini bile “ti”ye alabilen bu kalabalık da nereden çıktı? Kim bilir belki de gerçekten “Bu gaz iyi kafa yapıyor”du. İşte “bu kafa”yı mizah kültürü üzerine kitapları bulunan Levent Cantek, Leman çizeri Doğan Pehlevan, Uykusuz çizeri Yetkin Gülmen’le konuştuk. Söz önce Cantek’te. Hak aramanın eğlenceli de olabildiğini gördük. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında bu damar hep vardı, kişisel ifade kanalları arttıkça çeşitlenip çoğaldı. Şenlikli muhalefet denirdi buna, belki hizayı bozan muhalefet de denebilir. Yan yana, marş marş yürüyen, her daim disiplin isteyen bir siyaset angajmanı vardır. Gelenek vurgusu yapılır, büyük kahramanlar ve hiyerarşiler vardır. Sadakatten, devrimcimücahit disiplininden söz edilir. Son ayaklanmanın en ilgi çekici yanı partilerle veya büyük siyasetlerle organik bir bağının olmamasıydı. Hoyratlık, şiddet ve kibire yönelik yıllara dayanan bir kolektif refleks gösterildi. Toplumun çeşitli kesimlerinden, farklı ideolojilerden insanlar bir araya geldi. Tek tutarlı yan Başbakan’a olan öfkeydi. Onun dışında dil, söylem ve ifade biçimleri bütünüyle kaotikti. Cinsiyetçi, homofobik sayısız slogan ve rövanşist şiddet dili kullanıldı, kullanılıyor. Mizah, o erkek ve intikamcı aurayı yumuşattı bence. Gülmek insanı yakınlaştırır, hasbihal edersiniz, konuşmayı kolaylaştırır. En azından yapma gözünü seveyim, dedirtir. Bu kadar şiddete ne gerek vardı, hepimiz bu memleketin insanlarıyız, düsturunu çoğaltır. Bir de ne var ki insanların elinde mizahtan başka; tank mı, tüfek mi, gaz mı? H Korku duvarı DOĞAN PEHLEVAN Gezi Parkı eylemleriyle sokağa dökülen mizah anlayışı herkesin kafasına bir soru oluşturdu: “Bu kadar yaratıcı insan neredeydi?” Çok fazla yasağın, mahalle baskısının olduğu yerde yaratıcı insanları görmek zordur. Ama bir günde bir mucize oldu ve insanlar bir anda korku duvarlarını aştı. Teknoloji birleşmemize yardım etti. Birleştik ve insanlar unuttukları samimiyeti hatırladılar gaz bombaları altında omuz omuza yürürken. Gazın içindeki henüz bilemediğimiz bir madde sayesinde herkesin damarlarındaki Nasrettin Hoca kanı alev aldı ve en doğal, en samimi şekliyle sokaklara taştı. Bunlar Türkiye’deki mizah anlayışını dönüştürür mü? Eğer daha özgür bir dönüşüm gerçekleşirse, bu daha özgür bir mizah doğurur. Kafası çok açık bir gençlik bu. Yeter ki özgür olduğunu hissetsin. Bunu hissederse her yerde her şeyi yapabilir. Gerçek özgürlük çok şeyi değiştirebilir. Mizah dergileri sokak mizahının üreticileri olarak görülür. Bu eylemler sırasında sokağa yansıyan mizahın sizi bile aştığını düşünüyor musunuz? Mizah dergileri sokak mizahını üretmez, aksine sokaktan beslenen kendisidir. Sokak çoook komik şu an. Mizahçı şimdi bundan beslenecek, ama dergide yapılan mizahın sorumluluğuyla sokakta yapılanınki aynı değil. Umarım sokaklardan bu komik eksilmez. Biz niye akıl etmedik diye kıskandığınız espriler var mı? Kıskandığım demeyim de çok güldüğüm şeyler oldu. Bir Hitler videosu gördüm. Çok komikti. Bugünlere uyarlanmış altyazısıyla Hitler flminden bir sahne. “Park yoksa AVM’ye sıçarım” diye gezen köpeğe güldüm. “!ayıbediyon tayyar” çok komikti. “Biz de babaannelerimizi zor tutuyoruz” da. Uykusuz’un orta kapağı da... Yıllardır mizahın, çizgi romanların, argonun derinliklerini araştıran biri olarak sizce bugün sokağa dökülen mizahın kökü nereye dayanıyor? Sahipleri kim? Orta sınıf mizahı bu, şehirli üniversiteli ironik, dil bilen, popüler kültüre hâkim gençlerin sarkastizmini içeriyor. Aptallığı, sertliği, büyük iddiaları deşifre eden bir dil. Sosyal medyada uzun zamandan beri zaten var. Ana akım medyanın dışında kalan, ona dahil olmak istemeyen bir kültürün ürünü de demek gerekiyor. Duvar yazıları, mizah dergileri, Twitter ya da Facebook’ta izlerine rastlamak mümkün. Zaytung bu mecralardan biri. Bu insanlar şimdiye kadar neredeydi? E, biraz insanların damarına basıldı, kibirle, küçümseyerek konuşuldu, insanlar aşağılandıklarını düşündüler ve ortaya çıktılar. Bence bu kadar genç zaten kendi devranında bu esprileri sürdürüyordu, bu ayaklanma onları görünür kıldı, fark edildiler. Başbakan olmasaydı marjinal kalacaklardı. Sokağa yansıyan mizahın, mizah dergilerini bile aştığını düşünüyor musunuz? Aşmak demeyelim buna. Medyanın değişimini hatırda tutalım. Gazetelerin gücü azaldı, dergicilik ölüyor. Mizah dergileri sanıldığı kadar belirleyici değil, ama hâlâ etkiliyorlar. Ben asıl olarak Twitter’ın siyasi mizahı, geniş anlamıyla geeker mizahını uzun zamandan beri beslediğini düşünüyorum. Kıyas götürmeyecek kadar etkili bir mecra, fikir beyanını hızlandıran, kimliklendiren, aidiyet ve ayrışmayı hızlandıran bir savaş alanı. Fotoğraf: UĞUR UÇAN Orta sınıf mizahı bu... Özeleştiri yapmak erdemdir MİLANO (Cumhuriyet) Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Taksim Gezi Parkı’nda eylemleri başlattığını söylediği 20 internet IP adresinin belirlendiğini açıkladı. Mesajların yüzde 35’inin İngilizce olduğunu belirten Yıldırım, İstanbul’a yapılacak 3. köprüye Alevi yurttaşların tepkisini çeken “Yavuz Sultan Selim” ismi verilmesinden de vazgeçmeyeceklerini söyledi. Temel atma töreni geçen günlerde yapılan ve “Yavuz Sultan Selim” ismi verilen 3. köprünün rüzgâr testleri İtalya’nın Milano kentinde yapıldı. Bakan Yıldırım ile yüklenici firma yetkililerinin katıldığı Milano Teknik Üniversitesi’nde, maket üzerinden yapılan testte köprü saatte 300 kilometre hızla esen rüzgârdan etkilenmedi. Köprü yüksek şiddetli depreme de dayanıklı yapılacak. Bakan Yıldırım, test için Milano’ya birlikte gittiği gazetecilere güncel değerlendirmelerde bulundu. Alevi yurttaşların Yavuz Sultan Selim ismine tepki gösterdiklerinin anımsatılması üzerine Yıldırım, köprünün adını değiştirmeyeceklerini söyledi. Yıldırım, “Bizde tornistan olmaz. Tornistan her zaman tehlikelidir. Ne gerekçe ile değiştirilmesi isteniyor anlayabilmiş değilim. Niye değişecek ki?.. Yeni mi farkına vardık. Fatih’in yarısı Yavuz Sultan Selim. Yüzlerce okul, mahalle var. İsim bugüne kadar çok yere verildi” dedi. Gezi Parkı gösterilerini provoke ettiklerini söylediği 20 IP adresinin belirlendiğini anlatan Yıldırım, şiddeti teşvik eden talimatların bu adreslerden yollandığını tespit ettiklerini savundu. Yıldırım, “Polis emir kuludur. Ne talimat verirseniz onu yapar. Polislerin numaralarının silinmesi, eli sopalılar hepsi araştırılacak. Olayın harareti ile söylenenler sağlıklı olmayabilir. Şimdi olayların müsebbibi ve maksadı aşan kamu görevlilerinin taksiri var mı araştıl Bakan Yıldırım, Yavuz Selim isminin nasıl konduğunu ilişkin soru üzerine şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanımız açıkladı. Orada sır yok. Ben bu tartışmaların gereksiz olduğunu düşünüyorum. Tarihimize takılır kalırsak birçok meseleyi biz yoruluruz ileriye bakmakta sıkıntı çekeriz. Dersim olayları da var. Onları geri getirme şansımız var mı, yok. Kaldı ki tarih uzmanları da Yavuz Sultan Selim’in sistematik bir Alevi katliamı yaptığına dair iddiaları, Prof. Dr. Feridun Emecan arşiv belgeleriyle çürütüyor. Yok böyle bir şey diyor. Hatta oradaki olay, tarihçilerden aldığım bilgi, iki Türk sultanının birbirine horozlanmasının sonucunda olan bir olaydır. İşi Alevi Sünni katliamına dönüştürmek abartılı bir şey. Gerçeklikle alakası yok. Benim adım Binali. Alevi hemşerilerimizle iç içe yaşayan bir bölgeden geliyorum, Erzincan örnek bir yerdir.” Yıldırım: Tartışma gereksiz Sokaklar çok komik şimdi... ‘Tornistan olmaz’ rılacak” dedi. Yıldırım, yaşananlardan kendilerinin de mutlu olmadığını kaydetti. ‘Hıza yetişemedik’ “İletişim o kadar gelişti ki devletin hızı iletişimin hızının gerisinde kaldı” diyen Bakan Yıldırım şunları söyledi: “Her şeyden özeleştiri yapmak erdemliliktir. Özeleştiri yapalım ama yapılacak işleri de geciktirmeyelim, engellemeyelim. İletişim kanallarını daha iyi tutmak lazım. Belki proaktif hareket etmek lazım. Genellikle işe yoğunlaşıp olayların arkasından yetişmeye çalışıyoruz. Olacakları öngörerek hareket etsek daha faydalı olur. Onu da başaramıyoruz, onu da kabul ediyoruz.” Tsunami etkisinde YETKİN GÜLMEN l Bu kadar yaratıcı insan nerede miydi? Sanıyorum evlerindeydi. Aslında internet başında, sosyal medyada gelişen bir mizah anlayışı zaten vardı ve bu patlamayla sokakta da yer buldu. Taraftarları da unutmamalıyız, slogan ya da tezahürat için çok kafa patlatıyorlar, oldukça yaratıcılar, günümüzde milyonlarca fıkra aynı anda yaşanıyor. Bu eylemlerde ortaya çıkanlar Türkiye’deki mizah an UYKUSUZ ÇİZERİ layışında bir dönüşüme neden olabilir bence, zaten mizah sürekli yenilenen bir şey, insanlar bir aydınlanma yaşadılar sokaklarda, sadece sürekli etkileşim halinde olmak bile dönüştürebilecek bir güç. Mizah dergileri sokağın mizahını yoğun mesai harcayarak, süzerek üretiyorlar, bu eylemlerdeki mizah biriken düşüncelerin bir anda patlamasıyla tusunami gibi geldi ve kendi kulvarını oluşturdu, bunun mizah dergilerini aşamadığını söyleyemem. Kıskandığım esprilere gelince... Aşırı seksist olanlar dışında hemen hepsi çok güzeldi, özellikle “bir şey deniycez”lileri çok sevdim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle