15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2013 PAZAR 14 DIŞ HABERLER [email protected] Penguenleri severim ama... MİNE ESEN / ÖZGÜR ULUSOY Türkiye’yi “uyandıran” Gezi direnişinin nasıl başladığı ve nereye uzanacağına ilişkin tartışmalar, AB’nin göstericilere karşı sert tutumundan ötürü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a eleştiriler yönelttiği “Küresel Sorunlar Karşısında Türkiye ve Avrupa Birliği için Ortak Bir Gelecek” toplantısında da kulislerin ilk gündem maddesi oldu. Katılımcılardan eski Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Üyesi Joost Lagendijk, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Yanlış anlaşılmasın, penguenleri çok severim ama İstanbul yanarken televizyonda göstermek olmuyor” ifadesini kullandı. Lagendijk, gösterilerin niteliğinden, hükümetin tepkisine, penguen ve çapulculara kadar bir dizi başlıkta sorularımıza özetle şu yanıtları verdi: Erdoğan’ın göstericilere gösterdiği tepki beni çok mutsuz etti. Başbakan’ın Cumhurbaşkanı Gül ya da Arınç gibi daha ılımlı bir çizgi izlemesini beklerdim. Gezi’de ve Türkiye’nin başka yerlerinde eylemleri ezerek bastırmaya çalışmak bana mantıklı gelmiyor. Ne olacağını ben de çok merak ediyorum. Hükümet geçen haftanın baskıcı metotlarına mı başvuracak, yoksa farklı bir yol mu izleyecek. Geçen haftanın yöntemlerinde ısrar büyük bir hata olur. Buradan alınması gereken ders şu: Bir ülkeyi sadece yüzde 50’yi, nüfusun yarısını hesap ederek yönetemezsiniz. Erdoğan demokratik yollarla seçildi. Bu yüzden diktatör diye adlandırılmasını doğru bulmuyorum. Üstelik seçim olsa üçüncü bir kez seçilir. Ancak şunu da görmek gerekiyor. Bu ülkenin geri kalan yüzde 50’sinin önemli bir kesimi bazı şeyler den hoşnut değil. Alkolle ilgili, kadınlara yönelik vb. dayatmalara tepkili. Geri kalanların haklarını görmezden gelen bir demokratik yönetim olmaz. Azınlıkların haklarını görmeniz gerekir. Burada çok büyük bir hata yapıyor. Sorumlu davranmalı ama sorumlu davranmıyor. Yabancı parmağı meselesine gelince, böyle deyince mesajı almamış oluyor. Bu artık demode bir suçlama. Türk hal Eski AP üyesi Lagendijk, ‘Penguenlere sakın kızmayın’ diyor ve ekliyor: İstanbul yanarken TV’de göstermek olmuyor kı kendi hakları için mücadele ediyor. Penguen tam bir sembol oldu. Türk medyasının bu kadar önemli bir anda topu taca attığının simgesi oldu. Penguenlere sakın kızmayın, ben penguenleri çok severim ama İstanbul yanarken onları yayımlamayın... Dün Taksim’de akademisyenlerin gösterilerine tanık oldum. Hepsi, ellerinde çapulculu bir pankart taşıyordu. Başbakan’a karşı yaratıcı, saldırgan olmayan tepkiler, dalga geçmek bence çok güzel bir tepki. Gezi humor yüklü. Düdüklü tencere havası abancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Fuat Keyman genç kuşağın önayak olduğu Türkiye’nin alışılagelmiş politik tavırlarını değiştireceğini düşünüyor. Keyman’ın değerlendirmelerinden öne çıkanlar şöyle: Tepki sürecini 3 aşamada değerlendiriyorum. Bir, gezi Parkı’nın kendisi; kentlinin, gençliğin kentin bir alanına sahip çıkması. İkinci aşama pasif, şiddet içermeyen bu karşı çıkışa polisin çok aşırı saldırısı sonucunda insanların biraz Hrant Dink cinayetinin ardından cenazesine katılan o yüz bin, iki yüz bin kişi gibi vicdan ve ahlak içinde bu yapılamaz diyerek sokağa fırlamaları. Tabii bununla son bir buçuk, iki ay içinde arka arkaya meydana gelen yaşam tarzı ile ilgili şeyler de birleşti. Düdüklü tencerenin bir yerde içinin dolup dolup patlaması gibi bir şey oldu. Üçüncü aşamada farklı provokasyonlar da olabilir. Başbakan Erdoğan’ın üslubunun bu kadar sert ve ayrımcı olmaması lazım, artık daha kapsayıcı, yumuşak bir üsluba geçmesi gerekiyor. Bu gençlerle birlikte, içimizde dolan düdüklü tencerenin patlaması diyorum içimize attığımız şeyleri dışarıya çıkartmış olduk. Başta siyasi partiler, medya, hepimizin kendimize biraz çekidüzen vermemizin zamanı... Kutuplaşmaya son verilmeli. Yeni bir gençlik var, gençliğin farklı bir dille, sembollerle kendisini farklı ifade edişi var. Bunun değerinin bilinmesi gerekirken insanlarla bir müzakere, paylaşma ortamı yaratılması gerekirken Başbakan Erdoğan başta olmak üzere ve belli medya kesiminin olaya tamamen provokasyon olarak yaklaşması çok talihsiz oldu. Türkiye’nin dönüşümü önemli bir eşiğe geldi. Romantizm yapmadan söylüyorum, örneğin sivilleşmeden demokratikleşmeye geçiş süreci diyorduk; bu gençler bize demokratikleşmenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bunu gösterirken de Müslümanlardan laiklere, farklı kimliklere, bireylere kutuplaşma değil, demokratik birleşmeyi, hukukun üstünlüğü, ahlaki normlar etrafında kurabileceğimizi gösterdiler. Korku Yer Değiştirirken… “Amaca giden her yol mubahtır” diyen Machiavelli’nin dünya siyasetine damga vuran “Prens”i yazmasının üzerinden tam 500 yıl geçti. Pinokyo kadar çok okunan ve bir o kadar çok tercüme edilen, en popüler İtalyanca kitap olan “Prens”in 500. yılı, anavatanında etkinliklerle kutlanıyor. Aktör Jeremy Irons, şu sırada örneğin Floransa’da, “Prens”i okumak için bir araya gelen yıldız sanatçıların başını çekiyor. Başkent Roma’da da, “Prens”in etkisini anlatmak için yapılan “Prens ve Zamanı 15132013” sergisi ilgi yaratıyor. Dönemin şehir devletlerinden olan Floransa Cumhuriyeti’nde, yönetim kadroları içinde yer alan Machiavelli, “Prens”i “reel politik” bağlamda düşündüğü güçlü hükümranı tarif etmek için yazmış. Devlet yönetimindeki kişisel gözlemlerini, bizzat bu amaçla kayda geçirmiş… Geçen asırlarda daha sonra… demokrat liderlerin ders, diktatörlerin de ilham almak için başvurdukları “Prens”, Floransa kentinin mutlak hâkimi Medici hanedanından Lorenzo de Medici’ye atfedilmiş. Kitabın adına “Prens/Hükümdar” denmesinin sebebi bu. Tayyip Erdoğan hayatında Machiavelli okumuş mudur, “Prens”ten haberdar mıdır/ değil midir bilemem ama Türkiye’de bu ünlü Floransalı düşünürü bana ondan daha çok hatırlatan bir politikacı yok. Bunu, ilk kez 1996 yazında kendisiyle gerçekleştirdiğim “Demokrasi bizim için amaç değil araçtır” söyleşisini yaptığımda düşünmüştüm… En son… gene Kuzey Afrika gezisi dönüşü havaalanına kendisini karşılamaya giden kitlelerin attığı “Yol ver gidelim. Taksim’i ezelim!” sloganları karşısında takındığı kaygı verici muğlak tavırı gördüğümde hatırladım… Son günlerde Başbakan’a gösterilen sevgisizlikten, kadir kıymet bilmezlikten, özetle kendisine gösterilen nankörlükten… yakınan yakın çevrenin şikâyetlerini okurken Machiavelli’nin 500 yıl önce “Prens”te yazdıkları aklıma geldi gene. Roma’daki “Prens” sergisini henüz yeni gezdiğim için, Machiavelli’nin “Hükümran, sevgi ve acımasızlık” üzerine söyledikleri aklımda… “(Kitleleri yöneten liderler için) korkulan biri olmak mı, sevilen biri olmak mı evladır” diye sorar Machiavelli ve buna şu yanıtı verir: “Sevgi ve korku bir arada olamayacağına göre, birini seçmek gerekirse, korkulmak sevilmeye evladır. Zira çekinmek hissi, insanı hiç terk etmeyen bir ceza korkusuna dayanır.” Başkent Roma’nın tarihi Vittoriano anıtında gezdiğim Machiavelli sergisinde; “kitlelerin yüreğine korku salarak yönetmeye dair” yazılan bu satırları okuduğumd aklıma ister istemez yalnız Erdoğan gelmişti… S Verheugen: Etkin muhalefet yok T ürk kamuoyunun yakından tanıdığı AB’nin eski genişlemeden sorumlu yetkilisi, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen eylemlerin aslında etkin bir muhalefetin olmamasından kaynaklandığı görüşünü dile getiriyor. Verheugen’in değerlendirmeleri şöyle: Ben de ifade özgürlüğünün korunmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı’na karşı ülkemde 1960’ların sonunda 1970’lerde protesto gösterileri düzenledim. İronik gelecek ama bir yıl sonra ise yeni içişleri bakanının danışmanlarından biri oldum. Sokakta gösteri, protesto varsa muhalefette bir sorun var demektir çünkü siyaseten bu onların işi. Başbakanınızın kişisel söylemine eleştiriler var, bu normal. A vrupa Politika Çalışmaları Merkezi’nden Michael Emerson da şu görüşleri dile getirdi: Ne olacağını bilmiyoruz ama Avrupa’daki genel kanı, eylemlerin gittikçe yarı otoriterliğe kayan bir liderliğe uyarı olduğu şeklinde. Hükümetin devrilmesini isteyen yok ama bu uyarıdan çıkan mesajın anlaşılması beklentisi var, mesajı alıp almadıklarını zaman gösterecek. Erdoğan’ın söylediği bazı şeyler Avrupalı gazeteciler için şoke edici. Örneğin doğru anladıysam alkol için herkes alkoliktir diyor. Bu deneyimli bir politikacı için çok tuhaf bir açıklama. Çapulcuya gelince, benim tanıdığım çok değerli bazı akademisyenler de meydanlardaydı. ‘Sultan’ da ‘Prens’ gibi A BD’nin Kaliforniya eyaletinde silahlı bir kişinin araçlara ateş açması sonucu ilk belirlemelere göre, saldırgan da dahil 5 kişi hayatını kaybetti. Polis şefi Jacqueline Seabrooks, yarı otomatik tüfekle otobüs, polis arabası ve diğer araçlara ateş açan saldırganın öldüğünü, yaralıların da bulunduğunu belirtti. Saldırganın evde babasıyla tartıştığı ve ilk olarak babasına ve kardeşine ateş ederek öldürdüğü gelen bilgiler arasında bulunuyor. (Fotoğraflar: REUTERS/AFP) Yine silahlı saldırı dehşeti orku imparatorluğunun hükümranı TC Başbakanı, 500 yıl önce Machiavelli zamanında yaşayan hükümranlar gibi… muhalifleriyle yalnız “korku” ve “çekinme” duygusu üzerinden geçen bir ilişki türü kurmuştu. Kendisiyle aynı görüşleri paylaşmayanların gönüllerini fethetmek için çaba göstermek şöyle dursun, onları ezmiş, sürekli aşağılamıştı. Çünkü kafasında sadece “güç” algısına dayanan bir “ezilenler/ ezenler” şablonu vardı. O eğer ezilenlerden biri olmayacaksa, bunun gereği olarak karşısındakini ezmekten de kaçınmayacaktı… Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan bu “anlayıştaki karakter yapısını” şöyle anlatıyor: “Sayın Başbakanımızın bir karakteri var. Bu bilinmiyor mu? Türkiye 10 yılda bir değişim geçirdiyse bu karakter sayesinde geçirdi. Klasik sağcı tipi bir lider olsaydı aşırı dengeci, sürekli ezilen, alttan alan vs. bu dönüşümü yapabilir miydi? Bu dönüşümü bu lider tipi ve bu karakter yapmıştır.” 500 sene öncesindeki gibi “ham iktidar anlayışına” sahip bir lider var yani karşımızda. “Dengeci” ve “ezik olmayan”, her ne pahasına olursa olsun “alttan almayan”… farklı düşüncedekilerin gönüllerini kazanmak yerine, onları yalnız sindiren, pusturan bir lider tipi bu. Machiavelli’nin “Prens”inin çağında “korku” kuşkusuz böyle dağları bekliyordu. İnsanlar o zaman henüz hâlâ tebaadi. Rönesans bitmemiş, ‘özgürlük, eşitlik, kardeşlik’ vaat eden Fransız devrimi yaşanmamış, totaliter sistemlere karşı demokrasilerin zaferini kaydeden 20. yüzyıl geçilmemiş, 21. yüzyılın Facebook, Twitter… bilişim devrimine girilmemişti... Bugünün toplumunda 500 yıl öncesinin “korku kodlarıyla” mutlak hâkimiyet kurmaya çalıştığınızda, sonuç böyle oluyor. Günlerden bir gün bir yel, korku duvarını yıkıyor. Zamane “Prens”i, “sultan” dıpdızlak ortada kalıyor… “Korku” giderek yer değiştiriyor… Sözü burada Emine Ülker Tarhan’a verelim: “Bu iş daha kötüye gitmeden bir an önce sonuçlansın diye yatsın kalksın dua etsin” diyor CHP Grup Başkanvekili Tarhan, Erdoğan için ve ekliyor: “Tehdit savurmak yok. Korku bugün artık toplumda yer değiştirmiştir.” Evet… Korkmak sırası, artık ilk kez koltuğunu kaybetmek tehdidiyle karşı karşıya olan Tayyip Erdoğan’da. Ama tam da bu yüzden “Makyavelist yöntemlere”, her zamankinden daha güçlü biçimde sarılması işten değil. K OBAMA: KİMSE TELEFONLARINIZI DİNLEMİYOR T.C. ANKARA 18. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/3270 Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: Ankara ili, Keçiören İlçesi, Şevkat Mah. 4878 Ada No, 7 Parselde kayıtlı, Şevkat Mahallesi Erdoğan Sokak 63 nolu (Birlik Apartmanı) binanın 2. katında 16 nolu mesken olarak kullanılan bağımsız bölüm cebri icra yoluyla satılacaktır. Binada 17 adet mesken konumlu, 2 adet dükkân konumlu olmak üzere toplam 19 adet bağımsız bölüm vardır. Binada 1 bodrum, zemin ve 2 normal olmak üzere toplam 5 kat vardır. Bina şehir imar plan dahilinde tüm belediye hizmetlerinden yararlanmaktadır. Daire binanın 2. katında sol arka cephededir. Dairenin giriş holü, salon, 3 oda, mutfak, banyo, tuvalet ve 2 balkonu vardır. (Mutfak balkonu mutfağa dahil edilmiştir.) Satışı yapılacak bağımsız bölümde 2 oda salona açılmaktadır. Daire ısınması doğalgazlı kombi kalorifer sistemiyle ısıtılmaktadır. 16 nolu kömürlük eklentisi bulunmaktadır. Net kullanım alanı 76 m2’dir. 1028,00 m2’lik arsa üzerine inşa edilmiş, 20/324 arsa paylıdır. Kıymeti: 110.000,00 TL KDV Oranı: %1 1. Satış Günü: 15/07/2013 günü 15.15 15.25 arası 2. Satış Günü: 12/08/2013 günü 15.15 15.25 arası Satış Yeri: Ankara Adliyesi 1 nolu mezat salonu 2 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Ankara ili, Keçiören ilçesi, Uyanış Mahallesi, 32928 Ada No, 44 Parselde kayıtlı, Uyanış Mahallesi 1108. Sokak 45 nolu (Saray Apartmanı) binanın 1. Bodrum katında 1 nolu mesken olarak kullanılan bağımsız bölüm. Binada 10 adet mesken kullanımlı bağımsız bölüm vardır. 2 bodrum, zemin ve 3 normal olmak üzere toplam 5 kat vardır. Kapalı otoparkı bulunmaktadır. Bina şehir imar plan dahilinde tüm belediye hizmetlerinden yararlanmaktadır. Satışı yapılacak mesken vasıflı bağımsız bölüm, binanın 1. Bodrum katında sokak cephelidir. Dairenin giriş holü, salon, 4 oda, mutfak, banyo ve tuvalet vardır. Bir oda mutfakla birleştirilmiştir. Daire doğalgazlı kombi kalorifer sistemiyle ısıtılmaktadır. Net kullanım alanı 104 m2’dir. 636,00 m2’lik arsa üzerine inşa edilmiş, 48/636 arsa paylıdır. Kıymeti: 130.000,00 TL. KDV Oranı: %1 1. Satış Günü: 15/07/2013 günü 15.30 15.40 arası 2. Satış Günü: 12/08/2013 günü 15.30 15.40 arası Satış Yeri: Ankara Adliyesi 1 nolu mezat salonu 3 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Ankara ili, Keçiören ilçesi, Etlik Mahallesi 9245 Ada No, 18 parselde kayıtlı, Keçiören ilçesi Etlik Mahallesi Beydağ Sokak Atatürk Sitesi 12 nolu (C Blok) binanın 4. katında 18 nolu mesken olarak kullanılan bağımsız bölüm taşınmazın bulunduğu binada 20 adet mesken kullanımlı bağımsız bölüm vardır. 1 bodrum, zemin ve 4 normal olmak üzere toplam 6 kattan olunmaktadır. Tüm belediye hizmetlerinden yararlanmaktadır. Satışı yapılacak bağımsız bölüm, binanın 4. bodrum katında ön cephesinde bulunmaktadır. Dairenin giriş holü, salon, 3 oda, mutfak, banyo, tuvalet ve 3 balkonu vardır. 2 oda salona açılmaktadır. Doğalgazlı kombi kalorifer sistemiyle ısıtılmaktadır. Net kullanım alanı. 89 m2’dir. 10.2011,00 m2’lik arsa üzerine inşa edilmiş, 10211/1429540 arsa paylıdır. Kıymeti: 130.000,00 TL. KDV Oranı: %1 1. Satış Günü: 15/07/2013 günü 15.45 15.55 arası 2. Satış Günü: 12/08/2013 günü 15.45 15.55 arası Satış Yeri: Ankara Adliyesi 1 nolu Mezat Salonu Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/3270 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 04/06/2013 ‘ABD hükümetinin hedefi Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama, Amerikalıların telefon kayıtları ve uluslararası internet trafiğinin takip edildiği programları savunarak bu tip uygulamaların ulusal güvenlik için gerekli ve yasalara uygun olduğunu belirtti. Obama, yönetim olarak, mahremiyet ve sivil özgürlükler ile ulusal güvenlik arasında “doğru dengeyi” kurduklarına inandığını savundu. California eyaletinde katıldığı bir etkinlikte Obama, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) ülke içi telefon kayıtlarını ve Google, Microsoft ve Facebook gibi şirketlerin kullanıcılarının trafiğini takip altına aldığı programlarla ilgili bir soruyu da yanıtladı. Obama, “Hem yüzde 100 güvenliğe hem de yüzde 100 mahremiyet ve sıfır rahatsızlığa aynı anda sahip olamazsınız. Bazı seçimler yapmak zorundayız” dedi. Programları “makul bir müdahale” olarak niteleyen Obama, Amerikalılara, “Hiç kimse sizin telefonlarınızı dinlemiyor. Bu ‘metadata’ denilen üstveriyi inceleyerek terör eylemine karışabilecek kişiler hakkında ipuçları tespit edebiliyorlar” diye seslendi. Google, ABD hükümetine bağlı PRISM adlı gizli bir hükümet programına dahil oldukları iddiasını yalanladı. Google‘ın Üst Yöneticisi (CEO) David Drummond, “ABD veya herhangi bir hükümete sunucularımıza doğrudan erişim verecek herhangi bir programa katılmadık” ifadelerini kullandı. Drummond, Google’ın özel yaşamı yok etmek’ hükümetlerle bilgi paylaşımını çok kısıtlı kapsamda gerçekleştirdiğini belirterek şöyle konuştu: “Basında haberler çıkıncaya kadar Verizon’a ulaşan kadar geniş kapsamlı (milyonlarca kullanıcının görüşme kayıtlarını teslim etmelerini isteyen) türde bir talep olduğunu asla duymadık. Google’ın kullanıcılarının aktivitelerine ilişkin bu ölçekte bilgiyi paylaştığı hakkındaki tüm iddialar kesinlikle asılsızdır.” İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesi, Verizon adlı telefon firmasının abonelerin günlük telefon trafiğine ilişkin bilgileri Ulusal Güvenlik Kurumu NSA’ya ilettiğini açıklamıştı. Yine Guardian Washington Post ile birlikte Amerikan istihbarat örgütlerinin PRISM adı verilen bir program çerçevesinde 9 internet şirketinin veritabanlarına girdiği haberini yayımlamıştı. Programda adı geçen şirketlerin Microsoft, Yahoo, Google, Facebook, PalTalk, AOL, Skype, YouTube ve Apple olduğu açıklandı. New Yok Times’ta çıkan bir haberde hükümet bilgi için yaklaştığında diğer şirketler daha uyumlu davranırken Twitter’ın ise hükümetin işini kolaylaştırmayı reddettiği belirtildi. Hükümetin çok sayıda kişinin telefon kaydını tuttuğunu ortaya çıkaran Guardian muhabiri Gleen Greenwald, ABD’nin bütün dünyada özel yaşamı yok etmeyi hedefleyen devasa bir mekanizma inşa ettiğini düşünüyor. Greenwald, “Bu abartı değil, gerçekten hedefleri bu” diyor. Twitter direndi Google yalanladı “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 35074)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle