16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2013 PAZAR 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada “Temizleyin bunları” emrini verdiği polisin, biber gazıyla, ilaçlı, tazyikli suyla eylemcilere saldırması sonucu beş insanımızın ölümüne, 20’si ağır binlerce yaralıya mal olan “başarı” buysa eğer… Elhak Başbakan’ı iftihar ettiği başarıdan ötürü kutlamak gerek! “Benden büyük yok”la özetlenecek egosu ve olaylara at gözlüğüyle bakan RTE’den, övüneceği zaten böyle bir sonuç ilan etmesi beklenirdi... Yanıltmadı. Basın esnafı arasında hâlâ, RTE’nin tek adamla yönetilen demokrasi anlayışından umut kesmeyen.. gerçek demokrasilerde ifade özgürlüğü gereği böyle eylemler olacağını söyleyerek gergin havayı yumuşatacağına inandığını söyleyen, yazan saftirikler var. Gezi eylemcilerine siyasal yaşamımıza demokrasi dersi verdikleri için teşekkür etme erdemi gösteremediği de mi yetmedi? Dünya liderlerinin ve medyasının ağır eleştirilerini içeren demeçlerine, haber ve yorumlara layık olduğunu kanıtladı. Eylemleri dış mihrakların, içerideki para babalarının, bankaların tezgâhladığını, gizli sol örgütlerle iç içe olduğunu söylediği CHP’nin kışkırttığını içeren saldırılarının aslı astarı olmadığı da ortaya çıktı. Şayet bu sonuçlar başarı ise RTE’ye helal hoş olsun! HHH Başarıyı taçlandıran son davranışı: İfade ve davranış özgürlüğü isteyen gençlere, meydanlarda toplanan ya da meydanlara giden sokaklarda yürüyen binlerce insana, kadın erkek ayırt etmeden, 5 ilde faşizan bir kafayla saldıran 14 bin polise; toplam 15 milyon lirayı bulan 24 maaşa kadar ikramiye verilmesini emretmek oldu. HHH Bellek zafiyeti içinde. Eylemcileri karalamak için başvurduğu yöntemler, bir başbakanın ağzına yakışmayacak, üstelik başını eğmeyen köşe yazarlarının yazdığı, doğrulanmayan yalanları hiç anımsamıyor. Ayakkabı ile girildiğini iddia ettiği camide içki içildiğini uydurdu, yalanlandı. Dolmabahçe’de eylemcilerin polise saldırmak için bütün kilit taşlarını söküp kullandıklarını söyledi. Meğer bu da yalanmış. Kilit taşlarını Büyükşehir Belediyesi götürmüş, yerine o bölgeye beton kaldırım yapacakmış... Müslüman halkı eylemcilere karşı kışkırtmak için Bostancı İmam Hatip Okulu’na giden kızlara esnaf satış yapmıyor dedi. Kadıköy Belediyesi’nin konuştuğu esnaf, Başbakan’ı yalanladı. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar derler; oysa Başbakan’ın yalanları hiç bitmiyor! HHH Hiçbir dönemde, hiçbir iktidarın, bu dönemdeki kadar ayrımcı politikalarını yürütebilmek için kimi etnik grupların yalakalığına soyunduğuna tanık olmadım. Gazete haberlerine göre hükümet yeni bir “demokrasi” paketi hazırlıyor. Bu pakette havalimanındaki Sabiha Gökçen adını kaldıracakmış. Neden? Sabiha Gökçen, Kürt isyanının bastırılmasında ilk kadın pilot olarak başarılı görev yaptığı için... Bu haber gerçekleşirse düpedüz Kürt yalakalığının kanıtı olmayacak mı? HHH Üstelik bu davranışta yine siyasal ikiyüzlülük olanca çıplaklığıyla sırıtıyor. Kürtlere yaranma çabasını 15 milyon dolayındaki Alevi yurttaşlarımızdan esirgiyor. Aleviler haklı olarak on binlerce Anadolu Alevisini katleden Yavuz Sultan Selim adının üçüncü köprüye verilmesine büyük tepki gösteriyorlar. AleviSünni ayırt etmediğini söyleyen RTE’de tık yok. Çevresi, yalaka medyası nedeni mırıldanıyor. Evet, Yavuz Selim on binlerce Aleviyi katletti ama; halifeliği İstanbul’a taşıdı. O hasretle yanan RTE, Selim’in bu büyük lütfunu nasıl unutsun? HHH Kürtlerin, “demokratik haklar” dayatmalarına olumlu karşılıklar vermek için cani önder Öcalan’la pazarlığa oturan RTE… ...Cemevinin ibadethane sayılması, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi Alevi taleplerine sıra gelince; yooo bu kadarı da olmaz... Bak, ben sizlere cemevi yapmanızda, açmanızda yardım etmedim mi? Bu kadarla yetinin, diyor ve bir kenara çekiliyor! Devlete karşı Kürt isyanını başlatan, Mehmetçikleri katleden adamın heykelini görmezden geliyor. Sultan Selim adından vazgeçmeyeceğini ilan ediyor ve sonra Alevilerin toplumsal haklarını vermemek için bin dereden su getiriyor. HHH Politikası, Kürtlere havuç, Alevilere sopa. Ne var ki gerçek şu: Bu politikayı bu ülkenin Alevisi de, gözleri Alevi düşmanlığıyla kararmamış Sünnisi de yutmuyor. HABERLER Hastaneye cami hayali SİNAN TARTANOĞLU GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada meyvelerini tartışıyor. Bir Gezidaş İstanbul’daki Abbasağa Parkı, Maçka Parkı, Göztepe Parkı, Yoğurtçu Parkı forumlarında yapılan konuşmaların özetini göndermiş. Okudum, bir daha okudum. Sonra bir daha okudum. Daha sonra kendimi o parklarda hissetmeye çalışarak okudum. 31 Mayıs’a sadece direniş değil, aynı zamanda diriliş demek abartma olmaz, diye düşündüm. HHH Parklarda konuşulanlar, direnişin ve dirilişin ciddi bir birikimin ardından net bir çizgi izlemeksizin dalgalanmalar halinde devam edeceğini gösteriyor. Önce altını çizdiğimiz onlarca cümlenin birkaçını paylaşalım: Hiçbir şekilde ötekileştirme yapmayalım. Siyasetten korkmayalım. Kendi medyamızı oluşturalım. Temsili demokrasi yetersiz, katılımcı demokrasiyi zorlayalım. Ben 1980’den 31 Mayıs’a kadar apolitiktim. İlk defa yalnız olmadığımı hissediyorum. Bizim gibi düşünmeyenleri anlamaya çalışmak önemli ama daha önemlisi onlara kendimizi anlatmak. Bilinçaltı duvarını aştık. Kazandığımız en önemli şey, paylaşmak. Benzeri görülmemiş bir demokrasi yaşıyoruz şu an. Yukarıdaki cümlelerin ötesinde Türkiye’nin sorunlarını düşününce akla gelebilecek her türlü çözüm önerisi var. Düşünce çeşitliliği böylesi forumların doğasında vardır. Olması da gerekir. Ortak payda ise özgürlük. Park konuşmalarını sadece bir yazar olarak değil, aynı zamanda bir milletvekili olarak da okudum. AKP her türlü muhalif çıkışı, hükümete karşı bir komplo girişimi, içdış güçlerin oyunu olarak algılamak ve algılatmak istiyor. Buna karşılık parkların iktidara yönelik eleştirileri ve çıkış yolu arayışları hiç de AKP’nin sunmaya çalıştığı cinsten değil. Okuduğum kadarıyla değerlendirmelerin büyük çoğunluğu demokratik bir olgunluk ve heyecanlı bir çeşitlilik içinde. Zaten farklı bir şey olsaydı AKP medyası biri bin yapar duyururdu. Parklardan CHP’nin de çıkarması gereken dersler var. AKP ağır biçimde eleştirilirken CHP çare olarak görülmüyor. Önce şu noktanın altını çizelim: Eğer bir toplumsal hareketin içinde CHP varsa oradakiler, “CHP bizim üzerimizden prim yapmaya girişmesin” diyor. Eğer CHP yoksa bu kez, “Koca CHP böyle bir hareketin içinde olmayacak da nerede olacak?” deniyor. Bu bir gerçek ama bu gerçek CHP açısından bahane olamaz. Asıl gerçek şu: CHP’nin dile getirdiği söylemlerle, varlık nedeniyle, Gezi hareketinin hemen hemen bütün zeminlerindeki söylemleri örtüşüyor. Bütün mesele her ikisini buluşturmakta. Bu açıdan soru CHP’nin Gezi eylemlerinin neresinde olduğu değil. Soru şu; CHP bu istemler yelpazesini alıp iktidar hedefinin rüzgârı yapabilir mi? Yapabilir, yapmalı, yapmak zorunda. HHH Park forumlarını tanımlamak için aklımıza gelenlerden biri şu oldu: Parkındalık yaratmak... 31 Mayıs’tan sonra gün gün, hafta hafta biçim ve içerik değiştiren direniş ve dirilişin öncelikle sandığa yansıması gerekiyor. Bunun için de şu iki gerçeği unutmamalı: Kendi sesimizin büyüsüne kapılmak yanıltıcı olabilir. Hedefi olmayan hareketler birbirine girer. Erdoğan’ın çılgın proje olarak açıkladığı dev sağlık tesisi içinde bir de ibadethane yapımının planlandığı ortaya çıktı lacak. Şehir hastaneleri projelerinden 2 tanesi Ankara’ya yapılacak. Etlik ve Bilkent’te yapılacak dev hastaneler için başkentin en köklü 16 hastanesi kapatılacak. Kapatılacak hastanelerin sağlık personeli bu iki şehir hastanesi arasında paylaştırılacak. Etlik’teki 1 milyon 71 bin 885 metrekare arazi üzerine oturacak olan tesisin içinde sağlık kompleksi, bir medikal otel, biri ana hastanenin çatısında biri yerde olmak üzere iki helikopter pisti, bir üniversite, bir elektrik, ısıtma ve soğutma enerjisi üreten enerji santralı, idari binalar ve bir ticari bölge yer alacak. Projenin kuzeybatı köşesinde Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nün de yerleşeceği alanda ibadethane de yapılacak. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “çılgın proje” olarak açıkladığı, ihalelerinin Danıştay’a takılması üzerine, “Bu fakirin 6 yıldır üzerinde durduğu projeyi bürokratik oligarşi ve yargı sebebiyle hâlâ hayata geçiremedik” ifadeleri ile ısrarını dile getirdiği şehir hastaneleri projesinden ibadethane çıktı. Proje kapsamında yapılacak Etlik Şehir Hastanesi’nin içine bir de cami yapımının planlandığı öğrenildi. Erdoğan’ın ilk olarak 2011 genel seçimleri öncesinde “çılgın projeler” içinde saydığı “dev şehir hastaneleri” projesi devletin 25 yıl boyunca borçlanarak hastanelerin yapımını içeriyor. Proje ile başkentin köklü birçok hastanesinin de kapısına kilit vuru Köşesinde cami Erdoğan’ın ısrarı Ankara Bilkent ve Etlik ile Elazığ projesinin ihalesinin Danıştay kararı ile durdurulmasına karşın, Başbakan Erdoğan, “Bu fakirin 6 yıldır üzerinde ısrarla durduğu şehir hastaneleri projesi vardır. Biz bu şehir hastaneleri projemizi ne yazık ki bürokratik oligarşi ve yargı sebebiyle hâlâ hayata geçiremedik” sözleriyle projede ısrarını sürdürdü. Ardından proje ile ilgili olarak yasa çıkarılmış, projelere kaldığı yerden devam edilmişti. ANADOLU AJANSI Tarikat liderini âlim yaptılar MERT TAŞÇILAR ANKARA Anadolu Ajansı (AA), önceki gün servis ettiği bir haberde Nakşibendi tarikatının liderlerinden Mehmet Emin Er’i “İslam âlimi” olarak tanıttı. Nakşibendi tarikatının Gaziantep’te yaşayan ve önde gelen şeyhlerinden Er, önceki gün yaşamını yitirdi. Ankara’da bir süre tedavi gören Er kurtarılamadı ve cenazesi Gaziantep’e götürüldü. AA ise Er’in ölümünü “İslam alimlerinden Mehmet Emin Er’in vefatı” başlığıyla duyurdu. Er’in cenaze törenine Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Gaziantep Valisi Erdal Ata ile Er’in torunu ve AKP MKYK üyesi Abdulhamit Gül’ün de katıldığını duyuran AA, servis ettiği haberin içerisinde, “Ankara’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden İslam âlimlerinden Seyda Mehmet Emin Er’in cenazesi, Gaziantep’te toprağa verildi” ifadesine yer verdi. Er’in cenaze törenine katılan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise yaptığı konuşmada, kendisinin de Er’den çok şey öğrendiğini belirtti. Açlık grevine giren tutuklular için Hasdal’da destek eylemi ‘Güvencemiz kalmadı’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davası sanıklarının yakınları, Beşiktaş’ta her hafta gerçekleştirdiği Sessiz Çığlık eyleminin ardından 36 subayın açlık grevi yaptığı Hasdal Cezaevi’ne desteğe gitti. Balyoz Planı davası kapsamında Has dal Cezaevi’nde tutuklu bulunan 36 subay, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın cezaların onanması yönündeki tebliğini protesto için dün üç günlük açlık grevine başladı. Sanık yakınları da Sessiz Çığlık eyleminin ardından Hasdal’a giderek “Diren Hasdal” dövizleri açtı. “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganları atan sanık yakınları tel örgülere karanfil bıraktı. Eyleme emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan ile emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un eşi Lütfiye Yavuz da katıldı. Nilgül Doğan “Adaletin tecelli etmesi için açlık grevine girdiler” dedi. Açlık grevindeki subaylarca kaleme alınan bildiri, sanık yakınları tarafından basına dağıtıldı. “Hasdal’ın esir subayları” imzalı bildiride, “Asrın iftirası olan Balyoz tertibinden, özel yetki li mahkemece hukuken kabul edilmeyecek hiçbir maddi delil olmaksızın sadece uydurulmuş, imzasız bilgisayar yazıları ile 20 yıla kadar varan açık hapis cezalarına çarptırıldık. Mahkemenin vicdanları yaralayan bu kararından sonra, hiçbir Türk vatandaşının hukuki güvencesinin kalmadığını her vesile ile anlatmaya gayret sarf ettik. Çünkü her yurttaşımızın günün birinde böylesine ağır bir hukuksuzluk ile karşılaşabileceğini düşündük” denildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da haksız, hukuksuz yerel mahkeme kararını daha da ileri götüren bir tebliğname yayımlaması eleştirilerek Türkiye’de adaletin bitme noktasına geldiğini göstermek için açlık grevine girildiği kişisel beklenti olmadığı kaydedildi. Sanık yakınları da Sessiz Çığlık eyleminin ardından otobüslerle Hasdal’a giderek “Diren Hasdal” dövizleri açtı. ‘Hâlâ insanlar öldürülüyor’ İstanbul Haber Servisi Gözaltında kaybedilen yakınlarının bulunması istemiyle her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, dün 431. kez bir araya geldi. Cumartesi Anneleri adına basın açıklamasını okuyan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe, “Evlatlarımızı kaybeden, katleden kamu görevlilerinin arkasında duran iktidarlar istemiyoruz. Hukuka aykırı davranan kamu görevlisini değil, hakkı ihlal edilen yurttaşı koruyan yargı istiyoruz” dedi. Ankara’da 1994 yılında gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin de “Ülkemizde barışın sağlandığını söylüyorlar. Hangi barış; hâlâ sokaklarda insanlar katlediliyor. İnsanlar gazlara boğuluyor” dedi. Öte yandan, İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu tarafından “F Tipi cezaevlerinin kapatılması” istemiyle düzenlenen “F oturması” eyleminin 67’ncisi yapıldı. Eylemde, sağlık sorunları gereği hapishane koşullarını kaldıramayacak durumda olan tutukluların serbest bırakılması talepleri yinelendi. Emniyet’te şube müdürleri değişti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul, Ankara ve İzmir istihbarat şube müdürleri değişti. İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne Ahmet Arıbaş , Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne Cihangir Ulusoy, İzmir İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne ise Kudret Dikmen getirildi. Emniyet İstihbarat Dairesi’ne ise 5 Emniyet müdürü ve 6 Emniyet amiri atandı. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen Emniyet müdürlerinin atama listesi il Emniyet müdürlüklerine bildirildi. Buna göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli 67 polis müdürü ile Emniyet amirinin tayini şark görevi nedeniyle doğu ve güneydoğu illerine çıktı. Başka illerden 41 müdür ile Emniyet amiri de İstanbul’a atandı. Ergenekon, Balyoz ve KCK gibi operasyonların öncüsü olan Emniyet İstihbarat Dairesindeki değişim rüzgârı ilk olarak Daire Başkanı Ömer Altıparmak’ın 2 ay önce görevden alınmasıyla başladı. Altınparmak’ın yerine İstihbarat Daire Başkanı olarak Engin Dinç getirildi. İlk öncü değişimin ardından 2 Başkan Yardımcısı ve 12 Şube Müdürü görevlerinden alınarak İstihbarat kadrosundan çıkartıldı. İstihbarat kadrolarındaki bu temel değişimlerde ise 2 farklı senaryo ön plana çıktı. Bunlardan ilki, “7 Şubat krizi” olarak Türk siyasi tarihine geçen, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner, eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ve 2 MİT görevlisinin KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrılması. İkinci olay ise Başbakan Erdoğan’ın çalışma ofisinde yasadışı dinleme yapmak üzere konulan dinleme cihazının bulunması. Emniyet içindeki kulis bilgilerine göre İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Serdal Güldalı’nın görevden alınmaması için Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın görüşmelerde bulundu ancak atama kararının önüne geçemedi. Temmuz ayının sonunda yapılması planlanan atamalarla 40’a yakın İl Emniyet Müdürü’nün değiştirileceği kaydediliyor. 16 yaşındaki genç kıza tecavüz edenlerin serbest kalması protesto edildi Sarıgül: AKP’li olmayı hakaret kabul ederim GİRESUN (Cumhuriyet) Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Sisdağ Platformu’nca düzenlenen ‘Eynesil Sisdağı Erkeksu Otçu Göçü Şenliği’nde yaptığı konuşmada, AKP’den İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olacağı yönündeki haberleri yalanladı. Sarıgül, “Hakaret kabul ederim. Sarıgül’ün çizgisi sosyal demokrasinin evrensel gereğidir. Onu yapmak isteyenlerin kim olduğunu biliyorum. Bilgi karmaşalığı yaratmak istiyorlar. Sarıgül’ün çizgisi bellidir. Tek amacım da tüm demokrasiye inanan, barışa inanan, özgürlüklere inanan herkesin birleşip iktidar olmasını sağlamaktır” dedi. Bu bir insanlık suçudur İstanbul Haber Servisi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Kadın Meclisi üyeleri, Bingöl’de 16 yaşındaki kıza tecavüzle suçlanan 4 uzman çavuşun tutuklanma talebinin reddedilmesini dün protesto etti. BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, “Bu tecavüzcüler tutuklanmadığı sürece bu işten Başbakan Erdoğan sorumludur. Kadın özgürlüğünden yanaysa, utanç duyuyorsa ve barış sürecinde de samimiyse derhal bırakılan kişilerin tutuklanmasını sağlamalıdır. ‘Öyle yargı bağımsızdır, biz karar vermiyoruz’ hikâyedir” dedi. Galatasaray Meydanı’nda gerçekleşen eylemde “Bu bir insanlık suçudur” diyen Sebahat Tuncel, 1990’lı yıllarda da tacize, tecavüze uğrayanların hesabının sorulmadığına dikkat çekti. Grup adına ortak açıklama yapan BDP Kadın Meclisi üyesi Hatice Sevdigil de “Kadına yönelik bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyoruz ve bu tecavüzcülerin toplum içinde elini kolunu sallaya sallaya dolaşmalarına izin verilmemesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle