16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2013 PAZAR 6 HABERLER Barodan çifte suç duyurusu Polis mağduru çocuk ve Akrep’te cinsel tacize uğrayan Eylem K. için savcılığa başvurulacak ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ankara Barosu, Dikmen’deki gösteriler sırasında 25 yaşındaki Eylem K’nin polis tarafından Akrep içinde taciz edilmesi ile 12 yaşındaki bir çocuğun gözaltına alınması olaylarına ilişkin savcılığa suç duyurusunda bulunacak. Baro Başkanvekili Sema Aksoy, gözaltına alınan çocuğun psikolojik durumunun kötü olduğunu belirterek “Hiç konuşmuyor, odasına kendisini kapatıyormuş” dedi. Cumhuriyet’in dün manşetten verdi ği “Akrep’te cinsel taciz” haberi gündem yarattı. Birçok haber sitesi, taciz haberini sitesinden yayımlayarak okurlarına duyurdu. Birçok yurttaş, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden attıkları mesajlarla olaya tepki gösterdi. Taciz olayının açığa çıkmasının ardından Ankara Barosu da harekete geçti. Ankara Barosu Başkanvekili Sema Aksoy, taciz olayıyla baronun avukatlarının yakından ilgilendiğini belirterek, pazartesi günü suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Eylemlere yönelik polis şiddetinin çok ciddi bir mesele olduğunu belirten Aksoy, şöyle konuştu: “31 Mayıs’tan bu yana gelişen sürece baktığımızda elimizdeki veriler, güç kullanmanın ötesinde bir şiddet vakası yaşandığını gösteriyor. Bunları kanıtlayan çok sayıda olay varken polisin hiç şiddet uygulamadığını söylemek imkânsız. Bize yüzlerce insan başvurdu. Sadece bizim üç avukatımız darp edilerek ağır şekilde yaralandı. Bir tanesinin göz kaybı var. Bu olayları hiçbir şey olmamış gibi görmezden gelmek, olayların ciddi şekilde artmasına neden olur. Kim suçluysa gereken cezalar verilmeli.” Sema Aksoy, yine Dikmen’de geçen hafta 12 yaşındaki çocuğun gözaltına alınması olayını da yakından takip ettiklerini bildirdi. Çocuğun önceki gün hastaneye götürülerek psikolojik kontrollerinin yaptırıldığını belirten Aksoy, “Çocuğun durumunun hiç iyi olmadığını söylediler. Hiç konuşmuyor, odasına kendisini kapatıyormuş. Son derece sıkıntılı bir durum yaşanıyor” dedi. Baroya bağlı Çocuk Hakları Merkezi’nin konuyla ilgilendiğini belirten Aksoy, bu hafta içi savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını bildirdi. Yoksa Herkesin Tanrısı Farklı mı? Tepeden tırnağa yalanlar üzerine inşa edilen ve toplumu düşünsel olarak iğfal etmeye yönelen bir iktidarın, “doğru” tarafı olabilir mi! İşte, iktidarın geldiği nokta, camide içki içildiğini görmedim, yalan söyleyemem diyen Allah’ın en sevgili kullarından bir müezzinin 6 saat boyunca iktidarın savcılarınca sorguya çekilmesidir! Bu bir zulüm makinesi/mekanizmasıdır. Tepedeki kişiyi, en alttaki uzantısından tanırsınız... Birinin Allah’ı, görmediğini görmedim diye söyletir. Diğerinin Allah’ı ise görmediğini gördüm diye söyletmeye zorlar... Siyasal dincinin dinciliğini, inancını/ Tanrı’yı kullanmasını bundan daha net, açık, saf anlatacak dünyada başka hiçbir şey bulamazsınız! Dinsel olarak da aslında çoğumuzun bildiği, büyük bir riyakârlık da patlamıştır! HHH Şu görüş dile geliyor arada sırada: 11 yıldır iktidardalar, bu kadar yanlışı nasıl yaparlar?! Bu düşünce, yaptıklarının siyasal ve toplumsal hata olduğunu görebilecek aklı başında birilerinin iktidarda olduğunu varsayar... Oysa öyle bir şey yok, 11 yıldır tek adam iktidarını inşa etmeyi sürdüren bir siyasal ideolojiden bahsediyoruz. Bu iktidarın 2007 seçimlerinden sonra zalimliği bir zulüm iktidarına yöneldi. O seçimlerden sonra zulmün baş adresi, yalancı bir balkon konuşmasıyla eziyete start verdi! Yandaşlar, liberaller, AKP’den demokratikleşme dahil çok şey uman pek çok kanaat önderi, bu yalanın bilerek veya bilmeyerek peşine takılarak bugüne kadar geldi... Arkadaşlar, bugün yaşadığımız zulüm, Ergenekon, Balyoz, Odatv davaları üzerine inşa edilerek, bu kadar büyük bir toplumsal şiddete gelişti, evrildi, dönüştü!! Bu davalar içeriklerine, delillerine, doğruluğuna veya yanlışlığına bakılarak anlaşılsaydı.. daha başında hukuk adına lime lime edilse ve gerçeğin yanında durulsaydı, bugün başımıza bu dağ düşmeyebilirdi... Şu görülmedi: Bir ülkede hukuk ve adalet yoksa, hiçbir şey yoktur! Evet iddia ediyorum, ne demokrasi ne insan hak ve özgürlükleri ne başka bir şey!! Bazı açıkgözler, gerçeği hiç öğrenmek istemeyerek, salt ordunun vesayetine son verilmesi için, bugün hapishaneleri dolduran yüzlerce suçsuz insana büyük bir kıyım yapılmasına göz yumdular. Ordunun iktidar ve toplum üzerindeki vesayetine son verilmesinin binbir yolu yordamı vardı, iktidar hiçbirini denemedi, denemek istemedi, sadece ve sadece suçsuz insanları içeri tıkma yolunu seçti. Bugün Silivri’nin asker kanadı dünden itibaren üç günlük açlık grevine girdi. Onların büyük çoğunluğu içeride yeniden demokrasi, hukuk, insan hak ve özgürlükleri, tarih ve gelecek okuyarak, kitaplar yazarak, gerçekleri görerek bugün topluma gerçekten çok daha büyük değerler katacak düzeye yükseldiler... Bu davalara göz yumularak ve destek çıkılarak 6 yıldır yapılan hata, bugün büyük bir şiddet dalgası olarak topluma geri dönüyor. O zamanın destekçilerinden pek çok kimse bugün ‘RTE bizi aldattı’ diyor. Toplumsal olarak hepimiz çok büyük bedeller ödüyor olmamıza rağmen, şüphesiz, bunu söylemek de bir erdemdir. Bu erdem yaygınlaşmalı... İnsanlar yanlışlıklarını görebilir, geç ayılabilir; gerçek, bunu çok önceden görenlerin tekelinde değildir. Ama buradan çok önemli bir ders çıkartılmalı: Bir lider ve bir siyasal iktidar söz konusu olduğunda, ancak bir süreçten bahsedebiliriz. Gerçek olan ise bu sürecin bütünüdür, anlık veya kısa vadeli görüntüler değil. Hele hele en kötü şey, kanaat liderlerinin bir siyasal iktidara kesin teslim olmasıdır. İktidar, her zaman bir baskı aracı, çıkar dağıtma ve güç biriktirme yeridir. Aklı başında ve çıkar peşinde koşmayan hiç kimse, siyasal olarak, böyle bir iktidara kol kanat germez, geremez. Yoksa bütün icraatlarında sorumluluğu paylaşır. Bu ise ne acı bir şeydir! HHH RTE, ders alacak bir kimse değil. Sadece, iktidarını her tür aracı kullanarak güçlendirecek bir diktatör heveslisidir. Yaptıkları, bize hata gibi gözükür; onların doğruları ise demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukuk ve adalet üzerinde yükselmez; uygarlık ve insani değerlerle zerre kadar ilişkileri yoktur. Bu nedenle, “doğrularımız”, 180 derece birbirine ters düşer! İktidara kenetlendin mi, hata üzerine hata yaparsın.. diktatörlerin temel işlevi de budur! Duyuyoruz ki, Ankara’da iktidarın polisiyesiyasal savcılığı, Gezi protestosunu, hükümeti darbe yoluyla yıkmaya çalışmak ile suçlayacakmış... Aman aman, Silivri’yi de bundan daha iyi hiçbir şey anlatamaz. Tıpkı RTE’nin CNN’e, BBC’ye, Reuters’e bindirmesi gibi... Batı basını Odatv davasında uyanmıştı, ama şimdi, birden, RTE’nin sözlerinde, buradaki medya üzerinde büyük zulmü ve diktatör heveslisini çıplak olarak bir anda gördü! Bir diktatör heveslisinin, diktatörlüğünü sürdürmek istemekten başka yapacağı bir şey yoktur... Bir de bütün bu olanlardan çıkartabileceği ders, 250 bin kişilik polis gücünü iki kat artırma olabilir ki, böyle duyumlar geliyor. Eh, sırada ordusu da var... Ordusunu, örneğin açlık grevine başlayan subayların üzerine saldırtır mı dersiniz?! ÜÇÜNCÜ ATIŞTA SİLAH YERE PARALELDİ ‘Gizli hizmet alımı’ için 537, biber gazı için 37 milyon harcandı Para ‘gaz’a gitti Bedava kömür zararı ev zaMaliye Bakanlığı, kurumların gör Bu dı. ımla yay da ı olar tabl rarlarına ilişkin mlar dikraka in ilişk uma kur iki de eve çerç alışvekat çekti. Bunlardan birincisi Ora i vekred o Avr on mily 270 için i kez mer riş en Ziraat ren ve bu parayı tahsil edemey 245 milda ayın k oca a kay Ban ı. kas Ban 736 bin, on mily 34 atta yon 589 bin, şub 87 milnda nisa bin, 664 on mily 53 tta mar on 89 mily 141 da ay en geç yon 854 bin ve ıldı. 5 ayyap i mes öde rı zara ev gör TL bin e çıktı. lık fatura 562 milyon 932 bin TL’y rin yüAKP’nin dağıttığı bedava kömürle leri tme künü üstlenen Türkiye Kömür İşle rında ayla ıs may ve n nisa da ’na umu Kur toplam 100 milyon TL ödendi. 1. Atış 3. Atış Bilirkişi hâkimin iddiasını çürüttü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ethem Sarısülük’ün polis tarafından öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturmada görevlendirilen bilirkişiler, olay görüntüleri üzerinde yaptıkları incelemeyi tamamladı. Rapor, aynı zamanda Ethem’i vuran polisi serbest bırakan hâkim Mustafa Aydın’ın “Üçüncü kurşun arkadaki direkten sekmiş olabilir” iddiasını da çürüttü. Ethem’in ölümüne ilişkin görüntüleri inceleyen bilirkişiler Ahmet Cesur ve Savaş Aras, hazırladıkları raporu soruşturma savcısı Veli Dalgalı’ya teslim etti. Raporda, polislerin ve göstericilerin hareketleri fotoğraf kareleriyle tek tek anlatıldı. Raporda yer alan bir fotoğrafta, şüpheli polis Ahmet Şahbaz’ın arkasında hiçbir göstericinin olmadığı ve kaçarak uzaklaşabilme fırsatının olduğu görüldü. Fotoğraflardan yine Şahbaz göstericilerin önündeyken arkada bulunan diğer polislerin ise olayı seyrettiği anlaşıldı. Raporda, Ethem’in vurulmasına yönelik görüntülerden şu tespitler yapıldı: l Bir polis memuru (Ahmet Şahbaz), kalabalıktan ayrılıp üzerlerine gelen eylemciyi uzaklaştırıyor ve ok ile gösterilen yere düşen eylemcinin üzerine doğru ilerlemeye devam ediyor. Polis memuru ilerliyor ve yere düşen eylemciye tekme savuruyor. O sırada birçok eylemcinin elinde taş var ve taşları atmakta oldukları görülüyor. Ethem Sarısülük de elindeki taş ile soldaki yuvarlak içinde yer alıyor. Polis silahını havaya doğrultarak ateş ediyor ve aynı anda sol yana ve geriye doğru hareket ederek çekiliyor. Silahın namlusu havada bulunduğu sırada ikinci kez ateşliyor. l Polisin ilk iki ateşlemesinde silahın namlusunun ucunun havaya yönelik olduğu ancak ateşlemeler sırasında namlunun çok hareketli olduğu, son ateşleme öncesinde ise namlunun bir an yere paralel olduğu tespit edilmiştir. Polisin üçüncü atışı ile aynı anda Ethem Sarısülük’ün başında ani bir hareket olduğu ve yere düşmeye başladığı tespit edilmiştir. FIRAT KOZOK ANKARA Hükümetin Gezi Parkı eylemlerinde uyguladığı biber gazı ve gaz bombası şiddetinin, devletin mühimmat alımlarını da “gazladığı” ortaya çıktı. Resmi rakamlara göre, ocak ayındaki mühimmat alım harcaması “sıfır” iken Gezi Parkı eylemleriyle birlikte bu harcama 8 kat artarak 30 milyon TL’yi aştı. Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan 2013 Merkezi Yönetim Konsolide Bütçe İstatistikleri’ne göre, bu yı lın ilk beş ayında, “gizli hizmet giderleri” başlığı altında 537 milyon TL harcandı. Yalnızca mayıs ayında harcanan tutar 210 milyon 818 bin TL oldu. Başbakanlık örtülü ödenek harcamaları geçen yıl, 2011’e göre 300 milyon TL artarak 694 milyon TL’ye yükselmişti. Son istatistikler, Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaşan ve nereye harcandığı açıklanmayan bütçenin 2013’te de rekora koşacağının ilk sinyallerini verdi. İstatistikler, tüm yurda yayılan Gezi Parkı eylem lerinde ne kadar biber gazı kullanıldığını da ortaya koydu. Bütçe kalemleri arasında biber gazını da içeren “mühimmat” başlığı altında yıl başında hiç para harcanmazken şubat ayında 1 milyon 500 bin, mart ayında da 92 bin TL’lik harcama yapıldı. Bu rakam nisan ayında 4 milyon 939 bin TL’ye çıkarken geçen ay da rekor bir artışla 30 milyon 739 bin TL oldu. Bu artışta biber gazı alımlarının etkili olduğu belirtiliyor. Bütçede “Güvenlik ve Savunmaya Yönelik Mal, Malzeme ve Hizmet Alımları” genel başlığı altında ise 613 milyon 559 bin TL harcandı. Harcamalar özellikle nisan ve mayıs aylarında büyük oranda arttı. Bu iki ay içerisinde 260 milyon TL’lik silah, araç, ve savaş teçhizatı alındı. Mahali idarelere yapılan sermaye transferleri yerel seçimlerin ufukta görünmesiyle birlikte patladı. Bu çerçevede şubat ayında 1 milyon 100 bin TL olan sermaye transferi mayıs ayında 648 milyon 658 bin TL’ye çıktı. ‘Kaçma olanağı vardı’ Sarısülük ailesinin avukatı Kazım Bayraktar, görüntülerde şüpheli polisin kuşatılmış olmadığı, arka tarafının boş olduğu ve kaçma fırsatının olduğunu söyledi. Polisin göstericiyi tekmeleme ile zaman kaybedeceği yerde kaçabileceğini belirten Bayraktar, “Taşa karşı silah meşru savunma değildir. Aradaki araç orantısızdır. Meşru savunma hukuksal bir hakkın savunulmasıdır. Polis, kendi yaşam hakkının tehlikeye girdiğini söylüyor. Oysa kendisi bilerek giriyor. İkincisi olayın başında kalkanını yere bırakıp ileriye doğru hücum etmesi, kendi yaşam hakkını savunma değildir. Diğer polisler geriye çekilirken o da çekilebilirdi. Kaçma olanağı varken kaçmıyor.” TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ ‘Nice padişahlar gördük, gittiler biz buradayız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi’nde büyük kongresini toplayan Türk Tabipleri Birliği’nin Merkez Konseyi Başkanı Özdemir Aktan, Gezi olaylarına karşı hükümetin tavrının “polis terörüne” dönüştüğünü, yaralanan insanları tedavi eden hekimlerin soruşturma geçirdiğini anımsatarak, “Bu topraklarda binlerce yıldır, nice krallar, nice sultanlar, nice padişahlar gördük. Özentilerini de çok gördük. Onlar hep geçip gitti, biz hep burada kaldık. Bunlar da geçip gidecek. Biz devam edeceğiz” tepkisini gösterdi. ntalyalı çapulcular” da Gezi Direnişi’ne destek için eylemlerini sürdürüyor. EylemÇapulculardan “A ciler, Cumhuriyet Meydanı’nda kurdukları seyyar kitaplığa, “Direniş Halk Kütüphanesi” ismini verBirçok eylemci ve yurttaş, kütüphaneye kitap ‘Direniş Halk di. bağışında bulunurken isteyenler burada oturup okuyabiliyor. Eylemciler, belli saatlerde düzenli olarak okuma etkinliği de yapıyor. Kütüphanesi’ kitapları Pazartesi günü başsavcılığa ihbar dilekçesi verilecek Dayanışma çağrısı İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması, tüm yurttaşları, pazartesi günü “Buradayız, Gezi Parkı eylemlerinin tüm sorumluluğunu üstleniyoruz...” dilekçeleri ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak “kendilerini ihbar etmeye” çağırdı. Taksim Dayanışması, saat 12.30’da Çağlayan Adliyesi’nde başsavcılığa ihbar dilekçeleri sunacak. Dilekçede özetle “Bugüne kadar Taksim Gezi Parkı ile ilgili tüm eylemlere katılmış, Gezi Parkı’nda nöbet tutmuş bir yurttaş olarak Taksim Dayanışması’nın aşağıdaki taleplerinin ısrarlı bir takipçisi olduğumu bilginize sunmak isterim. Cumhuriyet sav cılığının, 27 Mayıs 2013 tarihinden bu yana yaşanan sistematik polis şiddeti ve işkence yasağına aykırı eylem ve işlemlerin sorumluları ile ilgili etkin bir soruşturma yapması ve sorumluları ivedilikle yargı önüne çıkarması gerektiği kuşkusuzdur. Tüm bu nedenlerle, Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı ile ilgili eylemlerin ve nöbetlerin tüm ahlaki, siyasal, tarihsel ve hukuki sorumluluğunu üstlendiğimi bildirir; hakkımda yasal işlem yapılması için kendimi savcılığınıza ihbar ederim” deniliyor. Taksim Dayanışması, eyleme destek vereceklerin, internet sitelerinde yer alan bu dilekçe formunu doldurup 5 tane imzalayarak yanlarında getirmelerini istedi. 20 BÖLÜM ÇÖPE GİTTİ Yarışma ‘Gezi Parkı’ cezalısı İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı eylemlerine destek veren Oktay Kaynarca’nın sunacağı ATV’de yayımlanması planlanan “Kapanmadan Kazan” isimli yarışma programı başlamadan yayından kaldırıldı. Hürriyet gazetesi yazarı Cengiz Semercioğlu köşesinde Kaynarca’nın eylemlere destek vermesi nedeniyle programının yayından kaldırıldığını öne sürdü. Kaynarca’nın bir röportajında “Masumca başlayan bir hareketti, kötü yönetilen bir krize döndü” ifadelerini kullanması üzerine 20 bölümü çekilen yarışma tek bir bölüm bile yayımlanmadan rafa kalktı. CHP’li Matkap: Delillerin karartılması kuşkusu var CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, Eskişehir’de 2 Haziran’da kimliği belirsiz kişilerce öldüresiye dövülen ve bilinci kapalı olan 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın ailesini hastanede ziyaret ederek bilgi aldı. Matkap, “Delillerin karartılmasına yönelik ciddi kuşku var. Emniyet ve savcılık bu olayı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde aydınlatmalı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle