16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2013 CUMA 6 HABERLER Eskişehir’e ve tüm Türkiye’ye yayıldı. Eyleme gerçek dindarların, başı açık, başı örtülü kadınların güle oynaya katılmaları, kandil kutlamaları, gençlerin cuma namazı kılanları korumaları dindar geçinen kindarları öfkelendirdi. Yandaş ve candaşlar yazıp çizmeye başladılar... Eylemlerin arkasında CIA’dan Ergenekon’a, Suriye’den İsrail’e kadar Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen ülkeler olduğunu söylediler. Neler anlattılar, neler yazdılar, daha neler neler! AB’nin tepkisiyle yerlerinden hoplayanları gördük! Ağızlarından salyalar akıyordu... Yok şu kadar araç yanmış, şu kadar mağazanın camları kırılmış... Kim kırmış? Biri polis dört yurttaşımız ölmüş, 11 kişi kör kalmış, birçoğu gazdan zehirlenmiş. Divan ve Hilton Oteli polisçe basılmış, doktorlar gözaltına alınmış. Bakın az daha unutuyordum... Bir de faiz lobisi kavramı ortaya atıldı... Nedir ne değildir bilen var mı? Bilinen 10 milyar doların yurtdışına çekilmesi. Olacak o kadar! Tayyip Bey, nasıl olsa dünya lideri, bir yolunu bulur, 100 milyar dolar getirir bir telefonla... HHH Başta söyledim yineleyeyim... Adamlar yalan makinesi ama “dindarım” diye geçiniyorlar. Bezmiâlem Valide Sultan Camii’nde bira içildiğini, erkeklerle kadınların seviştiğini, fuhuş yapıldığını söyleyecek kadar ahlaksızlaşıyorlar. Bunlar bırakın dindar olmayı insan değil! Aşağılık yaratık hepsi! Toplumu ayrıştırmayı ilke edinmişler! Talanı, yağmayı, rüşveti, hırsızlığı, aklınıza gelen her şeyi yapmayı ilke edinmişler. Teröristler Gezi’deki çadırları yakmışlar! Amaçları orada yatan grupları diri diri yakarak öldürmekmiş. Bu yobaz takımı 1993 yılında Madımak katliamını böyle iftiralarla gerçekleştirmiş, Aziz Nesin’i suçlamıştı. Aynı yöntemi aradan 20 yıl geçtikten sonra da yapıyorlar. Önceki gün Gezi Parkı soruşturması bitti, çadırları belediye zabıta ekiplerinin yaktığı saptandı. Bakalım yobazlar bundan sonra neler yazacak, neler anlatacak! Onlarda yalan çok... Çünkü vicdan yok, insanlık yok! Gözaltındakilere AKP’nin Kazlıçeşme mitinginin izletilmesine siyasilerden tepki: Psikolojik işkence zaltına alınanların zorla AKP’nin Kazlıçeşme mitinginin izlettirildiği, yemek ve tuvalet gereksinimlerinin karşılanmadığına ilişkin belirlemeler tutanaklara yansımıştı. Şüphelilerle ilgili farklı tutanaklara yansıyan bilgilere göre “Recep Tayyip Erdoğan’ın Kazlıçeşme’de aynı gün olan konuşması izlettirilmiş ve bu konuda yorum yapması yasaklanmıştır. Bir odada ayakta bekletilerek telefonla görüşmesi ve konuşması yasaklanmıştır” belirlemeleri yansıdı. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun BDP’li üyesi Kürkçü, “Buna orantısız güç kullanımı diyemeyiz” derken, “Buna sadece işkence diyebiliriz. Kabul edilebilir bir zulüm değil. Psikolojik işkence sınıfına tam olarak uyuyor” değerlendirmesini yaptı. Kürkçü, 12 Eylül uygulamalarına atıf yaparak, “Bir bütün olarak bütün bu uygulamalar karşısında kendimizi darbe ikliminde hissediyoruz. Bu çok açık” dedi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun CHP’li üyesi Sezgin Tanrıkulu da yapılanı bir “akıl tutulması” olarak nitelendirdi. Yapılanın işkenceden daha öte bir uygulama olduğuna işaret eden Tanrıkulu, “12 Eylül’de Diyarbakır, Mamak ve Metris cezaevlerinde zorla marşlar dinletiliyordu şimdi ise zorla AKP mitingleri izlettirilip, Başbakan’ın konuşmaları dinletiliyor. 12 Eylül uygulamalarının 30 yıl sonraki versiyonu. Doğrudan doğruya kötü muameledir” yorumunu yaptı. CHP’li Tanrıkulu, insanlık dışı muameleye karşı hükümetin derhal soruşturma açıp, sorumluları hakkında işlem başlatması gerektiğini vurgulayarak, “İşkence insanlık suçudur ve bu suç cezasız kalmamalıdır” dedi. İLHAN TAŞCI Seni Gidi Yobaz Seni... Onları televizyondaki tartışma programlarında izliyorum zaman zaman... Kızgın, saldırgan, öfkeli! Gerçekleri dillendirenlerin hemen sözünü kesiyorlar, camide bira içildiğini, ayakkabıyla girildiğini söylüyorlar. İmamın “hayır içilmedi” sözü anımsatıldığında verdikleri yanıt şöyle oluyor: “İmam iyi niyetliydi o yüzden öyle söyledi... Üstelik başka şeyler de yapıldı camide...” Ne yapıldı? Başını sallıyor: “Burası yeri değil, büyük olaylar çıkar, söylemem!” Utanmasa sıkılmasa, “camide seviştiler” diyecek! Çünkü yalancı, üçkâğıtçı, kışkırtıcı! Televizyonların haber kanalları özellikle bu tipleri buluyor nedense... Dindar maskesi, demokrat maskesi takmış, sözüm ona liberal! Bir solculuktur, yasadışı örgüttür tutturmuş gidiyor... Gezi Parkı’nı bilmiyor, oradaki direnişçileri tanımıyor... Elbet bu tür eylemlerde, provokatörler, yasadışı örgütler olabilir. Bu doğaldır! Polisin görevi onları eylemin başında oradan uzaklaştırmaktır. Terörle mücadele birimleri onları gözünün içine baktığında tanır. Önemli olan onların orada olması değil, polisin orantısız güç kullanmasıdır. Önemli olan vicdan sahibi olmaktır. Dindarlık maskesiyle, yalan makinesine benzeyen yobazların, çevreci gençleri, kadınları, erkekleri “sapık, fahişe, lezbiyen, gay” diyerek aşağılamak istemesidir. Sana ne insanların cinsel tercihlerinden? Sen kimsin? Senin kim olduğun o kanallarda ortaya çıkıyor, dinbazlığın, din tüccarlığın, yobazlığın gözlerinden okunuyor. Sende ne vicdan var, ne insani değerler... HHH O dinci kanallar yalan dolan üzerine yayın yapıyor, insanları gammazlıyor sabah akşam! Hiç beklenmedik anda topraktan bir tomurcuk gibi patlayan çiçekler Gezi’den Ankara’da Kuğulu’ya, İzmir Gündoğdu’dan Adana Atatürk Parkı’na, Antalya’ya, ‘Gezi’ aday çıkaracak AYŞEGÜL ÖZBEK ANKARA Gezi Parkı eylemlerinde gözaltına alınanlara zorla Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kazlıçeşme mitinginin izlettirilmesi tartışmalara neden oldu. TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun BDP’li üyesi Ertuğrul Kürkçü, “Kabul edilebilir bir zulüm değil. Psikolojik işkence sınıfına tam olarak uyuyor” dedi. CHP’li Sezgin Tanrıkulu da, 12 Eylül’de zorla marş öğretilmesinin 30 yıl sonraki versiyonu olarak nitelendirdi. Gezi Parkı eylemleri sırasında gö Abbasağa Parkı’ndaki foruma katılan direnişçiler onayladı: Yerel seçimlerde bir partiyle anlaşıp aday gösterelim İstanbul’un çeşitli semtlerindeki parklarda devam eden halk forumlarının üçüncü gününde Beşiktaş Abbasağa Parkı’ndayız. Amfiye doğru ilerlerken bir piyano sesi geliyor. “Yoksa...?” diyoruz. Gözaltına alınıp serbest bırakılan (!) piyano da buradaymış. Sanatçı Davide Martello “Ciao bella”yı çalıyor. Mini konser biterken kolektif ruh hemen devreye giriyor. “Arkadaşlar bir el atalım piyanoyu sahneden kaldıralım” diyor biri. İnsanlar konser devam etsin istiyor ancak, belli ki Martello biraz huzursuz “Gitmek istiyorum çünkü, benim yüzümden kimsenin zarar görmesini istemiyorum.” Abbasağa Parkı’ndaki forumun 3. günü. Burada neredeyse çadırsız bir Gezi Parkı havası yakalanmış. Binler toplanmış. Parkın amfi bölümü hınca hınç dolu, öyle ki ileride bir yerde yaklaşık 100 kişi alternetif bir forum oluşturmuş. Yer bulamayanlar da parkta sere serpe muhabbetteler. Anfinin bir köşesinde “sorular – öneriler – talepler” kutusu var. Çapul TV de canlı yayında. Bir teyze “duranadam” eyleminden ilham almış olacak, elinde boş bir kundakla gelmiş. “Boş kundakların annesi, babaannesi olmak istemiyorum.” Niyazi Koyuncu da burada. Emeğe Ezgi grubu ve Koyuncu da üç şarkı söyledikten sonra forum başlıyor. Gece boyunca öne çıkan talepler seçim barajının yüzde 10’un altına düşürülmesi ve de genel grev. “Bir grup bizim sırtımızdan geçiniyor. Bizim bu hayatı durduracak gücümüz var. Kepenkleri kapatıp sokağa çıkabilir, genel greve gidebiliriz. En önemli silahımız genel grev.” Biri de şöyle söylüyor: “Yüzde 10 seçim barajını indirmek için kampanyalar yapmaya başlamalıyız. Yerel seçimler yaklaşıyor. Kendi adaylarımızı düşünmeliyiz. Mevcut bir partiyle anlaşarak kendi adayımızı çıkarabilir belki de İstanbul, Ankara gibi belediyeleri kazanabiliriz.” Bu iki öneri parkın geneli tarafından onaylanıyor. Biri de İhsan Eliaçık ve Antikapitalist Müslümanları forumlara davet etmeyi, Memet Ali Alabora’ya sahip çıkmayı öneriyor. Forumda konuşan birinin önerisi ise en çok onay alanlardan. Öneri sunulurken “alkışlayarak çevredekileri rahatsız etmeyelim” ortak kararını unutup herkes bir anda bir alkış koparıyor. “Dünyanın en çok yalan söyleyen politikacısı olarak Başbakan’ın üst üste söylediği yalanlardan bir video yapalım. Ve de bunu Guinness Rekorlar Kitabı’na aday gösterelim.” İnsanların anlatacak çok şeyi var, dinleyen yok belli ki! Çevrede oturanları rahatsız etmemek amacıyla bir fikri alkışlamak için eller havada sallanıyor, reddediyorsanız kolları yukarıda birleştiriyorsunuz, biri lafını uzattıysa kollarınızı çevirerek “toparlayalım” diyorsunuz. İstanbul Barosu Başkanı soruşturmalar nedeniyle kaygılı ‘Cadı avı sürüyor’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Başkanı pıldığını ancak daha sonra bu kayıplarla ilgili aileDoç. Dr. Ümit Kocasakal, Taksim Gezi Parkı olaylerden ikinci bir başvuru gelmediğini, 9 kişinin dularından sonra başlatılan cadı avının sürdüğünü rumunu ise araştırmaya devam ettiklerini anlattı. belirterek, geniş çaplı soruşturmalar açılmasından Gözaltının keyfiliğini Kocasakal “30 duran adam kaygı duyduklarını söyledi. Çarşı grubuyla ilgili sogözaltına alınmış 2’si avukat. Bunlar serbest bıraruşturmada, organize suç örgütü suçlaması yapılkılmış. Yani polis sadece duran insanı bile gözaltıdığına vurgu yapan Kocasakal, bunun kabul edilena alıyor” diye açıkladı. Hukuki sürecin başka bir meyeceğini dile getirdi. yöne ilerlemeye başladığını ifade eden Kocasaİstanbul Barosu, Gezi Parkı direnişi sürecinkal, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sıkça başvurdude yaşanan hukuk ihlallerini dün köşe yazarlağu “milli irade” kavramını da eleştirerek “Milli irarı ve gazete yöneticilerinin katıldığı bir basın topde kavramı Rousseau’ya ait. Yüzde 51 ne diyorlantısı ile değerlendirdi. Kocasakal, “Tam bir casa milli irade odur. Yani yüzde 49’un hakkı yoktur. dı avının uygulanacağını gösteren işaretler var ve Bu yüzden milli irade kavramını en çok kullanan hatta başladı. Ergenekon, Balyoz, Odatv gibi topiki kişi Hitler ve Mussolini’dir. Bu kavramlar tehlu davalara dönüştürüleceği görülüyor. İkinlikeli. Bana oy verenler vermeyenler tehlikeli. ci endişemiz sosyal medyanın baskı altıMilli irade yüzde 51 ise yüzde 49 ne?” değerna alınmasıdır. Üçüncü endişemiz hukulendirmesini yaptı. Erdoğan’ın ve hükümet kun eğilip bükülerek başka bir hale getirilüyelerinin yargıya müdahale suçu işledikmesidir” dedi. Kocasakal, Gezi Parlerini kaydeden Kocasakal, şunları söykı direnişinin ilk gününden bu güne ledi: “Savcı baret ve gözlüğü silah olarak dek 17 bin kişinin Baro’ya bilgörüp cebir ve şiddet unsurunu sokup tugi edinmek ve destek almak tuklama istiyor. İstanbul ve Ankara’daki için başvurduğunu açıklamahkemeler tutuklamaları reddetti. dı. 882 kişi için yakalama İşte bundan sonra Başbakan çıktı ve gözaltı uygulandıdedi ki ‘Yargıdan üzerine düşeni ğını 6 kişinin ise tuyapmasını bekliyorum’. Açıkçatuklandığını belirsı bu söylem TCK’ye göre suç. ten Kocasakal, Yargıyı etkileme suçudur. Baro’ya 146 Görüyoruz ki yargı bu açıkkişi için kayıp lamalardan vazife çıkarıp Kocasakal, yaşanan hukuk ihlallerini başvurusu yaharekete geçiyor.” anlattı. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) Gezi direnişine darbe sorusu ‘İşgal talimatını örgüt mü verdi’ ALİCAN ULUDAĞ Polis şiddetine karşı hukuki izleme grubu İstanbul Haber Servisi DİSK, KESK, İstanbul Barosu, İstanbul Tabip Odası (İTO), Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Taksim Dayanışması, “Taksim Gezi Parkı müdahalesine karşı hukuki izleme grubu” oluşturdu. Hukuku İzleme Grubu, hak kullanma yönündeki hukuksuz engellemelerin ve polis şiddetinin işkence boyutuna uluşması nedeniyle ulusal ve uluslararası başvurularda bulunacak. DİSK Genel Merkezi’nde dün düzenlenen basın toplantısında Hukuki Gezi Grubu’nun çalışmaları açıklandı. Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu, Gezi Parkı müdahalesine karşı Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Komitesi’ne başvuracaklarını bildirdi. Şiddet uygulayan polis B.E. açığa alındı İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı olaylarının büyümesine neden olan polisin orantısız güç kullanımı ve çadırların yakılmasına ilişkin inceleme sürüyor. Mülkiye ve Polis müfettişlerinin başlattığı inceleme kapsamında ilk olarak Kaan A’ya (26) uyguladığı şiddet kameralara yansıyan polis memuru B.E. açığa alındı. B.E’nin müfettişlere verdiği savunmasında olay anında çok gergin olduğunu belirterek “Kendimi kaybettim. Yapmamam gerekirdi, çok gergindim. Şimdi çok pişmanım. Özür diliyorum” dediği belirtildi. Gezi Parkı’ndaki çadırların yakılması olayının da sorulduğu B.E. ile birlikte görevli bulunan bazı polis memurlarının, çadırları zabıtaların yaktıklarını söyledikleri öğrenildi. İstanbul’da 25 kişi için tutuklama istemi İstanbul Haber Servisi Gezi eylemlerinin ardından İstanbul’da gözaltına alınan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şube Yöneticisi Ali Karaçay, Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Şenoğlu, ESP İstanbul İl Başkanı Çiçek Otlu’nun da aralarında bulunduğu 33 kişi Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne gönderildi. ESP İl Yöneticisi Goncagül Selek ve Karaçay’ın da aralarında bulunduğu 25 kişi tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilirken Şenoğlu’nun da aralarında bulunduğu 8 kişi savcılıktan serbest bırakıldı. Avukatlar, MLKP üyeliği ile suçlanan 25 kişinin, Alevi mitingi, 1 Mayıs kutlaması gibi miting ve Gezi Parkı direnişinde çıkan olaylarla suçlandıklarını belirtti. TGS adliye önünde gazetecilere yönelik operasyonları kınadı. ANKARA Başkentte yapılan Gezi Parkı eylemlerine yönelik yapılan “terör” operasyonlarda gözaltına alınan 26 kişinin Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki sorguları tamamlandı. Bugün Ankara Adliyesi’ne çıkartalacağı öğrenilen eylemcilere, “Başbakanlık, TBMM ve bakanlık binalarına işgal etmeye teşebbüs talimatını hangi örgütten aldınız? Başbakanın evine doğru gitmedeki amacınız neydi? Eylemlere katılıp hükümeti yıkmak, uluslararası platformda zor durumda bırakmak gibi bir talimat aldınız mı? Eylemi kimler organize etti. Diğer eylemciler ile ne şekilde irtibata geçerek birlikte hareket ettiğiniz? Eylemdeki nihai amacınız nedir” şeklinde sorular yöneltildi. Eylemcilerin çoğunluğu, 14 farklı eylemle suçlandı. Başta “terör örgütü üyesi olmak, örgüt adına suç işlemek ve örgütün propagandasını yapmakla” suçlanan eylemcilere yöneltilen diğer suçlamalar şöyle: “Halkı kamu düzenine karşı suç işlemek amacıyla tahrik etmek. Devlet büyüklerine, Başbakan’a küfür ve hakaret etmek. Molotof kokteyli ve patlayıcılar hazırlayarak güvenlik güçlerine araçlarına atmak. Adam öldürmeye tam teşebbüs etmek ve yaralamak. Genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak. Türk bayrağına yırtarak, yakarak veya sair surette ve alenen aşağılamak suretiyle devletin egemenlik alametlerini aşağılamak. Kamu malına zarar vermek. Yağma ve nitelikli hırsızlık. Kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzü kapatmak. Görevli memura direnmek, sövmek suretiyle bir memurunun şeref ve saygınlığına saldırmak suretiyle hakaret etmek. Yasadışı işgal eylemi gerçekleştirmek. Seyahat ve ticaret özgürlüğünü engellemek.” Amir ‘üç maymunu’ oynadı Öte yandan 1 Haziran’da Ankara’da düzenlenen gösterilerde polis kurşunuyla ölen Ethem Sarısülük ile ilgili soruşturmada, şüpheli polisin görevli olduğu çevik kuvvet grubunun amiri tanık olarak ifade verdi. Savcı Veli Dalgalı tarafından ifadesi alınan grubun amiri, Ethem’in vurulduğunu görmediğini iddia ederek, “Bir polis yaralanmıştı, onunla ilgileniyordum. Bu sırada üç el silah sesi duydum. Arkam dönüktü. Ateş edeni görmedim. Sarısülük’ün yaralandığını da görmedim, gelen ambulansı da.. Ben, kimseye silah kullanma konusunda talimat vermedim” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle