Katalog

SAYFA CUMHURİYET [email protected] 21 HAZİRAN 2013 CUMA 16 KÜLTÜR HAFTANIN FİLMİ: ‘38 ŞAHİT’ 38 kiracı ve hepsi üç maymun Le Havre’daki apartmanının önünde tecavüze uğrayan bir kadının vahşice öldürülmesinin ardından, tüm apartman sakinleri polise hiçbir şey görmediklerini ve duymadıklarını söyler. Oysa kadının imdat haykırışlarını duymamak olası değildir. Ama, tümü birden üç maymunu oynayan, toplam 38 kiracının oturduğu apartman sakinlerinden, karısı da (Sophie Quinton) iş gezisinden yeni dönmüş olan kılavuz kaptan Pierre Morvand (Yvan Attal) bu korkunç cinayeti ahlak ve vicdan sorunu yapıp hem kendinin hem de tüm komşularının susukunluğunu sorgulamaya başlayınca, olay çorap söküğü gibi gider. Aynı hikâyeye komik, polisiye ve dram açısından bakan “Un Couple epatant”, “Cavale” ve “Apres la Vie”den oluşan ve 2003 Louis Delluc ödülünü kazanan ünlü üçlemesiyle İstanbul Film Festivali sayesinde, 10 yıl kadar önce tanıdığımız 1961 Namur doğumlu Belçikalı oyuncu ve yönetmen Lucas Belvaux’nun, yazar Didier Decoin’in Kitty Genovese adlı bir kadının New YorkQueens’de geceleyin saldırıya uğrayıp çığlık çığlığa çevreden yardım istemesine kimseden cevap alamayışını anlattığı, gerçek bir olaya dayanan romanı “Estce ainsi que les femmes meurent”den uyarladığı “38 Temoins38 Şahit”, aslında insanın şahit olduğu bir kötülük karşısında suskun ve kayıtsız kalmasının da suç olduğunu ve ahlaki yozlaşmaya yol açtığını vurguluyor. İnsanın tanık olduğu bir kötülüğü görmezdenbilmezden gelme durumunu ifade eden Genovese Sendromu’nu perdeye yansıtan ve en son duran adam eylemlerine evrilen Gezi protestolarıyla sarsılıp gittikçe şiddet dozunu artıran bir polis teröründen medet uman, biber gazı iktidarının günlerdir tanık olduğumuz icraatlarına tüm suskun kalanlara tavsiye edilecek, 2012 BelçikaFransa yapımı “38 Şahit”, bizce haftanın filmi nitelemesini hak ediyor kesinkes. Oyuncu kadrosunda Nicole Garcia, Natacha Regnier, François Feroleto da var. Zombi virüsüne karşı omuz omuza Brad Pitt’in zombi salgınına karşı dünyayı kurtarmaya giriştiği ‘World War Z’ bugün gösterime giriyor Karısı (Mireille Enos) ve 2 kızıyla mutlu yaşayan, Birleşmiş Milletler’de çalışan, New York’lu sevecen aile babası Gerry Lane (Brad Pitt), ansızın ortaya çıkıp hızla yayılarak insanları zombiye çeviren esrarengiz bir hastalık salgını patlak verince, salgına yakalanmamak için Birleşmiş Milletler tarafından okyanusta oluşturulan bir korunaklı bölgeye yerleştirir ailesini. Tanımlanamayan bir virüs aracılığıyla hızla yayılıp bütün dünyayı sararak tüm insanlığın ve uygarlığın sonunu getirebilecek bu dehşet verici salgının yol açtığı büyük panik ve kaos ortamında, herkesi zombiye dönüştüren bu dehşet verici salgına karşı bir aşı geliştirme çabalarına katılıp dünyanın farklı bölgelerine gönderilen Gerry’miz dünyayı bu felaketten kurtarma mücadelesinde aktif bir rol üstlenecektir. Son dönemde Amerikan sinematelevizüstünyapım olarak da seyrediyon sektöründe yükselişe lebilecek “Dünya Savaşı Z”, geçen dehşetengiz zomu “Dünya Savaşı özellikle 197080’li yıllarda bi filmleri ve dizileri eğiZ” üstünyapımı, yaz en kazançlı ve geçerli tür olaliminin yeni bir örneği mevsimine özgü ve gelmiş “felaket filmleri” mosayılacak “World War gişeye yönelik, bildik dasının ürkünç zombi muhabZDünya Savaşı Z”, Max beti ve bol kepçe aksiyon öğeBrooks’un 2006’da yafelaket filmi reçetesiyle siyle sarıp sarmalanmış, beyyımlanmış “World War kotarılmış, sonuçta pek lik gerilim klişeleriyle de doZ: An Oral History of de iz bırakmayan, boş natılmış, yeni bir uzantısı. the Zombie War” adBrad Pitt’li kadrosu, büyük lı romanından uyarlanan, bir aksiyon ve felaket prodüksiyon bütçesi, göz alıMatthew Michael Carseyirliği. cı teknik altyapısı, görsellinahan, Drew Goddard ği ve sürükleyici aksiyon temve Damon Lindelof imposuyla bir yere kadar çekilen zalı bir senaryodan çekil“Dünya Savaşı Z” üstünyapımı, yaz mevmiş. Yönetmen koltuğundaysa en son James simine özgü ve gişeye yönelik, bildik felaBond filmi “Quantum of Solace”la anımket filmi reçetesiyle kotarılmış, sonuçta pek sadığımız Marc Forster oturuyor. Uzaktan de iz bırakmayan, boş bir aksiyon ve felaket uzağa bir üçüncü dünya savaşı alegorisi bir seyirliği. Ancak Brad Pitt hayranları için. Chris KentisLaura Lau’nun imzasını taşıyan ‘Silent HouseSessiz Ev’ bugün gösterimde Kapalı mekân gerilimi 2010’da Uruguay’ın Oscar adayı “La Casa Muda” filminin yeniden çevrimi olan “Silent HouseSessiz Ev”, sürpriz gerilimlere gebe bir korku atmosferinde geçen, gerçek zaman hissi vermeye çalışılan, karanlık bir kapalı mekân gerilimi. Ailesinin deniz kıyısındaki satılacak ve boşaltılacak olan yazlık evine, babasının (Adam Trese) ve amcasının (Eric Sheffer Stevens) yardımına gelen Sarah adındaki genç kız (Elizabeth Olsen) çocukluk arkadaşının (Julia Taylor Ross) sürpriz ziyaretinin ardından evde bazı sesler duyar, derken saldırıya uğramış babasını yaralanmış, yerde yatarken bulur. Evde güvende ve yalnız olmadığını düşünüp korkularıyla baş etmeye çabalarken kilitli kalır, maziden kalma, amcasının ondan sakladığı birtakım fotoğrafları görünce, ailenin (ensest gibi) bazı mahrem sırlarına da vâkıf olur. 2004 yapımı “Open WaterAçık Deniz” filmiyle anımsadığımız yönetmen çift Chris KentisLaura Lau’nun imzasını taşıyan “Silent HouseSessiz Ev”, orijinal Uruguay filmindeki gibi olay örgüsünü kesintisiz izleyen ama muradını açık seçik biçimde pek ifade edemeyip çok da ikna edici olamayan, Amerikan yapımı, orta karar bir gerilim denemesi. Yerli ve yabancı filmler gösterimde Kültür Servisi Türkiye’de sinemalarda bu hafta, farklı türlerde yerli ve yabancı filmler izleyiciyle buluşuyor. Haftanın ilk filmi, senarist, yapımcı ve yönetmen Selim Evci’nin ikinci uzun metrajlı filmi “Rüzgarlar”. Haftanın bir diğer filmi, Mike ve Sully’nin ilk olarak 2001 yılında izleyiciyle buluşan “Sevimli Canavarlar” serisinin üniversite macerası, “Sevimli Canavarlar Üniversitesi”. Filmin yönetmen koltuğunda Dan Scanlon oturuyor. Stockholm banliyösünde vahşice öldürülen bir ailenin soruşturma dosyasını konu alan “Hipnozcu” da bu hafta gösterimde. Filmi, en son Altın Küre adayları arasında yer alan Lasse Hallström yönetiyor. Anais Barbeau Lavalette’nin yönettiği “İnşallah” da bu hafta gösterimde. ‘Rüzgarlar’ ASLI SELÇUK Alfred Hitchcock, Howard Hawks, Michael Curtiz, Stanley Kubrick, Clint Eastwood, Tim Burton, Christopher Nolan’la birlikte değerli yönetmenlerin simge stüdyosu Warner Bros. 90. yaşını kutluyor. Bu 90 yılla birlikte sinema sanatının yüreğine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Stüdyo, tarihin acılarına, kaygılarına, devrimlerine, isyanlarına tanık oldu kazancı, kârı hedefleyen Amerikan eğlence sektöründe hep yaratıcı sinemacıların yanında yer aldı. Errol Flynn, Betu Warner Bros te Davis, Jotarihin acılarına, an Crawford, kaygılarına, Humphrey Bogart gibi ündevrimlerine, lü yıldızların isyanlarına tanık Warner’a bağoldu; kazancı, kârı lı olmasına karşın stüdyo hep hedefleyen Amerikan yönetmenleriyle eğlence sektöründe gündemdeydi. hep yaratıcı Yıldızların kaprislerinden sinemacıların yanında çekinen Warner yer aldı. Kardeşler, Curtiz, Eastwood, Burton, Nolan re girerken ötekileri izledi, üretigibi hızlı, çalışkan iyi yönetmenme geçti. ler, teknisyenlerle işbirliği yapJack ilk sesli film The Jazz mayı yeğlediler. Şirket, etkililiSinger’ın (Caz Şarkıcısı/1927) çeğin ve düzeyin çatışmadığını göskilmesini sağladı. Renkli ve üç boterdi. 1923’te Alman çoban köpeyutlu filminde öncüsü oldu: On ği Rintintin stüdyonun ilk yıldızıy With the Show (1929), House of dı, Warner’lar Rintintin’le sinema Wax (Mumya Evi/1953). Bugs sektörüne girdiler. Bunny, Daffy Duck gibi yıldızlaPolonya Yahudisi göçmen Alşan çizgi karakterler Walt Disney bert, Harry, Sam Warner perstüdyolarına zor anlar yaşattılar. deye yansıyan resimlerin potan1930’da stüdyonun biçemisiyelini hemen sezdiler. 1920’lerni, sanat anlayışını yapım yönetde Hollywood’da Universal, 20th meni Darryl Zanuck değiştirdi. Century Fox, Paramount stüdyoAmerika’nın birçok kentinde 200 ları vardı. 1923’te Warner sektösinema salonu satın alan Warner Warner 90 yaşında... ‘Caz Şarkıcısı’, 1927. DEĞERLİ YÖNETMENLERİN FİLM STÜDYOSU yayılmacı politikasını sürdürdü. Zanuck, tarihi kostümlü filmleri, müzikal komedileri ikinci plana iterek çağdaş Amerika’yı yansıtan gerçekçi dramlara yöneldi. Senaristler gazetelerdeki gerçek olaylara yoğunlaştılar. Stüdyonun yıldızları Bette Davis, Paul Muni, Edward G. Robinson, James Cagney gibi sıra dışı oyuncular oldular. Zanuck ekonomik erdemleriyle birlikte şirkete yaratımyönetim devinimi de kazandırdı. 193033 yılları arasında Warner’ı yöneten Zanuck, Jack Warner’la anlaşamayınca ay rılıp 20th Century Fox’a geçti. Altmışların sonunda beliren Hollywood’un tazelenmesi akımında Warner, Zanuck’a çok şey borçludur. 1967’de Warner, Yeni Hollywood’un manifesto filmi Bonnie and Clyde’ı (Bonnie ve Clyde) üretti. Bu protest yapımı Dirty Harry (Kirli Harry/1972), Lethal Weapon (Cehennem Silahı/1987) izlediler. Tüm bu filmlerin içeriği Zanuck’un stüdyoya kazandırmak istediği biçemle örtüşüyordu. Böylelikle Warner yüksek bütçeli yapımları olabildiğince azalttı. The Wizard of Oz (Oz Büyücüsü/1939), Singing in the Rain (Yağmur Altında/1952), A Star is Born (Bir Yıldız Doğuyor/1954), Ben Hur (1959) gibi klasikler gişede çok başarılı oldular, stüdyoya çok para kazandırdılar. Daha sonra Excalibur (Taşa Saplanan Kılıç/1981), The Right Stuff (Boşlukta Dolaşanlar/1983) gişede iş yapmayarak stüdyoyu zarara soktular. Warner’da kişisel yaşantılar, insanların iç dünyaları sürekli serüvenin, aksiyonun, gerilimin bir adım önünde oldu. 2. Dünya Savaşı’nda geçen stüdyonun vitrin filmi Casablanca (1942) Fas’ta bir kabarenin dört duvarı arasında gerçekleştirildi. Kâr, kazanç üstüne kurulmuş günümüz eğlence sektörüyle karşılaştırıldığında bu ilkeler, önlemler çağdışı görülebilir fakat yüksek bütçeli gişe filminde de yaratıcı sinema vurgusunu başaran Christopher Nolan, Batman üçlemesiyle (Batman BeginsBatman Başlıyor/2005, The Dark KnightKara Şövalye/2008, The Dark Knight RisesKara Şövalye Yükseliyor/2012) stüdyoya yüksek gelir sağladı.