16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 2013 PAZAR 2 çıkmazdan kaçınmayı başardım sanıyorsun. Yeni şeyler aramak, yeni insanlar, yeni duyarlıklar. Oysa sen eski yerindesin, çevrendekiler de öyle. Kimsede böyle bir değişme yok, ama senin ikinci kişiliğinde oynak bir ruh düzensizliği var. Şehzadebaşı’ndaki evin bahçesinde erik ağacının dallarına tırmandığım o gençlikte içimden geçenleri daha sonra gerçekleştirebildim mi? Zordu ağaca çıkmak ama benim erik ağacım yamyassı bir şeydi, üstüne çıkmam kolaydı. Tepeden seyretmek, komşu kızların aşağıda saklambaç oyunlarını izlemek. Nerden nereye? Ha yaşanmış ha yaşanmamış. İkisi de aynı. Bir fark var, o da insanın bu iki çaprazlı duyarlık arasında çelişkili bir sıkıntı yaşaması. En iyisi al kalemi, aç defteri yazmaya başla. Bir zamanlar gün gün geçenleri kâğıda dökerdim. Sonra kitaplarımda toplamıştım onları. Şimdi yine günce tutmak mı istiyorum? Önce eski günceleri bulsam okusam... Bakalım o güncelerdeki sen şimdiki günceleri yazacak olan senle aynı mı? Aldım, deftere başladım. Bir gün üç gün! Derken yazacak bir şey bulamadım. Sıkıntı sıkıntı! Derdim yokmuş kâğıtlara dökmeye. Bir ses, yaşamak bir ödüldür, diyor kulağına! Bir vals havasıyla birlikte beni alıp Viyana’lara, Paris’lere götürmek istercesine... OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Hangi Dilden Konuşmak? Siyasal tarih, bazı iktidar sahiplerinin en masum demokratik kitle istemlerinde bile savurdukları; “Ya yola gelirsiniz ya da biz, anladığınız dilden konuşmasını biliriz” tehditleriyle doludur. Oysa düşünsel nitelikli toplumsal muhalefetleri dinlemeyen yönetimlere, bizzat demokrasiler ders verir. Türkiye’deki Cumhuriyet ve devrim duyarlılığı içeren; akıl, bilim ve çağcıllıktan yana duruş ve önerileri, şiddet ve tertip taşıyan “provokasyon” kategorisine sokmanın nesnel mantığı da hiç yoktur. Ertuğrul KAZANCI evleti saygın bir kurum konumuna getiren nitelik, tüm yurttaşları için; eşit, adil ve nesnel hukuksal kıstaslara sahip olmasıdır. Adaletin onuru da budur. Yoksa devlet; antidemokratik ve buyurgan bir “zulüm” varlığı olmaktan öteye geçemez. Kişi veya zümre otoritesi altında mutsuz ve umutsuz kitlelerin uyruk olduğu kimliksiz yığınlara dönüşür. Baskıcı devlet; hukuksal içerik ve uygulamalara sırt çeviren, özgürlüklere özensiz, hakları zedeleyen ve aydınlanmaya düşman kesilen güçler yaratır. Adaleti, doğrudan etkilemeye çalışır. Siyasal iktidarların; yürütme erkini hukuksuzluk öğesi olarak kullanmak istemeleri ve “yargı bağımsızlığına” el atmaları, bu yüzden totaliter devletlerde fazlasıyla yer tutmaktadır. Hak ve özgürlüklerin gelişigüzel daraltıldığı, bireysel ve toplumsal güvencelerin olmadığı bir EğitimciHukukçu Gün Gün Yazmak... Bıkmadın mı kendi kendine dertleşmekten? Bir dost olmalıydı karşımda böyle anlarımda... Bir bir çekilip gitti çoğu. Yine de eksik olmasın birkaç candan arkadaş var. Ama benim yaşımın insanları nerde? Birer birer gittiler. Bilerek mi bir gün gelip tek başlarına kalacaklarını, benim gibi eski anılarını zorla yaşatmaya çalışacaklarını... Zorla hiçbir şey olmaz. Kalkarsın, uğraşırsın boşuna! Zaman diye bir gerçek var, onu elinden kaçırmışsan.. Geri döneyim dersin, şöyle en az on, on beş yıl geriye... Sahil kahvesinde tek başına oturup bir şeyler yazmaya... Bıkkınlık hangi yaşta ağırlığını duyurur? Herhalde gençlikte değil! O günlerde umut vardır, düş vardır, sağlıklı anımsamalar vardır. Seni yaşamaya bağlayan sezgiler vardır... Sen de bıktın biliyorum. Kaç yıl geçti bir düşünsene, otuz mu, kırk mı? Ama bana bir iki gün gibi geliyor. Hepsi o kadar yanımda ki o benim ikinci kişiliğim. Böyle derdim vaktiyle, kızdım mı, öfkelendim mi bunu benden başka ama benim olan ona bağlardım. Suçunu örtbas etmek insanoğlunun bir özelliğidir. Ben bu durumu belli bir yaştan sonra anladım. Hiçbir şeyi kendinden koparamıyorsun. Belki yanlışlıklarla içine itildiğim D yapı; “polis” devleti statüsüdür. “Yasa” devleti de kamu yönetimi açısından başlıca kıyas değildir. Çünkü hukuka aykırı yasaları, buyruk altında ve irdelemeden çıkaran yasama organlarına sahip nice ülkeler vardır. Öyleyse saygın yönetimlerin niteliği; evrensel düzeyde kabul görerek, demokratik hukuk kurumlarının işlemleriyle pekişmiş bir uzlaşma olan “hukuk devleti” anlayışını benimsemek olmalıdır. aksim’ ve toplumsal bellek Toplumsal yaşamda; demokratik insani değerlerin özgürlüklerle birlikte göz ardı edildiği yönetsel tutum, “ceberut” devleti yaratır. Zora dayalı tavır, dış ilişkilere de yansıyabilir. Ülke içlerinde halka göz açtırılmazken halk zararına dayatmalarla dıştaki çıkar kutuplarının boyunduruğuna girilebilir. Hatta sömürgeleştirilme programlarında, emperyalizmle birlikte saf tutulabilir. Türkiye’deki gündem, ‘T “Taksim Gezi Parkı” olaylarıdır. Çevresel duyarlılığı dahi kaldıramayan coplu, biber gazlı ve basınçlı su sıkan güç, sabır bardağını taşırmıştır. Sorumluların zorunlu olarak kabullendikleri; “ruhsal ve fiziksel orantısız saldırılara”, insanların katlanma dirençleri kalmamıştır. O zaman da ortada yurt ve ulus aleyhine yıllarca takınılan yanlışlık ve haksızlıkların nedenlerini bir anda hatırlayan toplumsal bellek belirmiştir. Toplumsal belleğin bastırılmış anılarında, bugünlerdeki “Taksim Gezi” olaylarını Türkiye ölçeğine yayan ulusal bilinçaltı canlanmıştır. Halkın inandığı değerleri istismar ederek başa gelmiş ama halktan yana olmamışların serüvenleri çırılçıplak çıkıvermiştir. Yakın tarihe doğru geri giderek, oralardan günümüze gelmek zorunludur. Hatırlayalım: 1950’ler sonrası İnönü ’nün deyişiyle; “Din istismarının daniskası” başlar. Köy Ensti tüleri kapatılarak kitlesel eğitim aydınlanmasına set çekilir. Milli eğitim, 3 Mart 1924 tarihli “öğretim birliği” esaslarından çıkarılarak, medreseleşme yoluna çekilir. Kore’de heder edi len “Mehmetçik” pa hasına, “NATO” ya üyelik izni, ödül sayılır. Atatürk’ün onurlu “Sâdabat” ve “Balkan” paktları örnekleri dışında Ortadoğu’da İngiliz çıkarı için “CENTO”ya, Avustralya ve ABD güvenlikleri yüzünden de “SEATO”ya yanaşılır. Uluslararası eşitlik ilkesi terk edilir. Kurtuluş savaşı ruhuna ve “Kemalist” devrime aykırı hangi teslimiyet alanı varsa, gözü kapalı icra edilir. Halkçıdevletçi ekonomi kenara fırlatılarak vahşi liberalizme kucak açılır. “Denetimsiz piyasa” dönemi başlatılır. Özelleştirmeyle, kamu mülkü; yerli ve yabancı işbirlikçilere peşkeş çekilerek “sosyal devlet” tasfiye edilir. Diğer gelişmeleri de şöyle bir çırpıda sayarsak, saptadıklarımız ülke ve ulusa ancak zarar veren işlerdir. Onlar nelerdir? Sayalım: “Hukukun üstünlüğü” ve “yargı bağımsızlığı” kavramları derin yaralar alır. Ulusdevlet, “T.C.” kimliğinde silinmek istenilir. Kıbrıs gözden çıkarılarak, sahte Ermeni soykırım savlarına güçlü bir ses çıkarılmaz. Köprü isimlerinde bile mezhep gerilimleri icat edilir. Haberleşme özgürlüğü yok edilir. Teokratik, ayırımcı ve eskinin dönek liberal cephe birliği, koruyucu siyasal ortamda Cumhuriyeti temelden örselemenin rahatça yolunu bulur. “Resmi ideolojiyi yergi” tanımlaması altında devrim karşıtlığı sergilenerek, kendi deyişleriyle: “Atatürkçülüğü çöpe atma” denemelerine girişilir. İtici ve hiddet dolu sert söylemler, devlet hiyerarşisinin resmi dili olur. İşte toplumsal bellek, böylesi nice birikimler sonucu taşar. Topluma yönelik genellemelerle; “Ya yola gelirsiniz ya da biz, anladığınız dilden konuşuruz” teranesini yineleyenler, hangi dili konuşacaklardır? Demokratik kitlesel duruşa karşı sadece; “provokasyon” suçlamaları öne sürenlerin, yani saplasamanı karıştıranların “anlatacakları dil” nasıl bir dildir? Şiddet ve tertipleri yadsıyan “idrak sahibi” binlerce düşünce insanını hedefleyecek baskıcı yöntemler, protestoları hizaya mı getirecektir? Kastedilen bu mudur? Hukuk devletinde, düpedüz tehdit olarak algılanacak böyle söylem bir olabilir mi? Demokratik Devlet Kızmaz! Devlet insan değildir… Devlet insanı korumak için, insan tarafından icat edilmiş bir aygıttır! Devlet kızmaz… Devlet intikam almaz… Devlet öfkeyle kalkıp zararla oturmaz! HHH Devletin kuralları vardır: Bu kuralları, devleti kuran, işleten insanlar koymuştur… Bu kurallar insanına göre değişmez… Herkes için, her yerde aynıdır! Ama devlet anlayışı da, devletin niteliği de, onu kuran ve işletenlerin ideolojisine göre, zaman içinde biçim değiştirmiştir: Önce din devletidir… Belli bir dinin, mezhebin kurallarına göre işler! Sonra milli devlettir… Milliyetçilik anlayışı üzerine işletilir! En son aşama demokratik devlettir… Temel hak ve özgürlüklere, demokrasiye göre işler: Muhalefet özgürlüğü, olanağı, bir haktır… Medya özgürdür, bu özgürlük bir haktır… Düşünceyi ifade özgürlüğü de bir haktır… Bu haklar yöneticilerin merhametine, hoşgörüsüne bağlı değildir; yöneticilere karşın, devlet (anayasa, yasalar, yargı) tarafından korunur! Barışçı yöntemlerle her türlü düşünce açıklanabilir… Ve devlet bu özgürlüğü korumakla yükümlüdür! HHH Bütün devletler ideolojiktir: Din devletinin ideolojisi din ve mezhep… Milli devletin ideolojisi milliyetçilik… Demokratik devletin ideolojisi demokrasi ve insan haklarıdır! Elbette bir toplumda, bütün bu ideolojilerin kalıntıları, tohumları ya da temelleri vardır: Her hak isteyen eylem, başka hakları zedelemediği sürece, demokratik anlamda ideolojik bir eylemdir: Çünkü ideolojisi demokrasidir! Taksim Gezi Parkı Direnişi, barışçı yöntemlerden ayrılmadığı, istekleri demokratik ideoloji bağlamında kaldığı sürece, devlet tarafından saygıyla karşılanmalı ve korunmalıdır. Çağımızdaki demokratik devletin gereği budur! Şimdilerde TATİL KREDİSİ ALINACAK ÜCRETLER (TL)* MALİYET ORANLARI (%)*** FAİZ MALİYETİ TABLOSU Faiz Kredi Taksit Diğer Aylık Yıllık Vade Oranı Tahsis Tutarı Ücretler* Toplam** Toplam** (Aylık) Ücreti* 50.000.TL 24 Ay %0,84 2.355,92.TL 103,95.TL 85,38.TL %1,04 %12,48 Kredi Tutarı 50.000.TL 36 Ay %0,86 1.669,90.TL 103,95.TL 85,38.TL %1,05 %12,65 50.000.TL 60 Ay %0,88 1.129,28.TL 103,95.TL 85,38.TL %1,07 %12,84 * Kredi Tahsis Ücreti’ne %5 Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) dahil edilmiştir. Diğer Ücretler: 1 yıllık Hayat Sigortası prim tutarı, 35 yaşındaki erkek müşteri için hesaplanmış olup kredi tutarına, vadesine ve müşterinin yaşına göre değişiklik göstermektedir. ** Aylık ve yıllık toplam maliyet oranlarına kredi için tahsil edilen tüm faiz, ücret ve vergiler dahildir. *** Toplam maliyet oranları örnek vade ve örnek tutar üzerinden hesaplanmıştır. VakıfBank kampanya süresini ve kampanya süresince; kredi tahsis ücretini ve faiz oranını değiştirme hakkına sahiptir. Başvurular için kefil ön şartı aranmamakla birlikte şubelerimiz, gerekli durumlarda kefil talep edebilirler. Detaylı bilgiyi www.vakifbank.com.tr adresinden veya şubelerimizden öğrenebilirsiniz. Uygun faiz oranları ve 60 aya varan vade seçenekleriyle halinizden anlayan Tatil Kredisi VakıfBank’ta! VakıfBank’tan hayalinizdeki tatile hazır olma kredisi Tatil Kredisi ıkar yol ve sonuç Atatürk ’ün istedi ği: “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kuşaklar, Cumhuriyet terbiyesiyle birlikte günümüze akarak Taksim’de temsil edilmişlerdir. Hak ve özgürlüklere toz kondurmak istememişlerdir. Yorulmuş ama ideallerini korumuşlardır. Çünkü devrimciler yılgın olmazlar. “Namus erbabının” takınacağı en etkili tavır; demokratik düşünsel ilkeleri kararlılıkla yansıtabilmektir. İşte saptanan da budur. Ç 444 0 724 | vakifbank.com.tr | vakifbank
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle