16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 2013 PERŞEMBE 6 HABERLER O polisler açığa alındı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’deki Gezi Parkı eylemleri sırasında Kordon’da deniz kenarında oturan gençleri coplayıp bir genç kızın saçını çeken üç çevik kuvvet polisi açığa alındı. İçişleri Bakanlığı’nın görevlendirdiği müfettişler söz konusu üç polisi kask numaralarından belirleyip soruşturma açtı. Müfettişlerin önce pasif göreve çektiği üç polisin bugün açığa alındığı öğrenildi. Bu arada İzmir Barosu dün eylemler sırasında göstericileri kovalayan “eli sopalı” polislerle ilgili suç duyurusunda bulundu. İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, İzmir Valisi Mustafa Toprak ve İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay hakkında, işkence ve kötü muamele suçlamasıyla suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. ‘AİHM’ye kadar gideceğiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Süheyl Batum, Gezi Parkı eylemlerinde “orantısız güç” kullanan polisler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti. İnsanlık dışı muamelelerin hesabını soracaklarının altını çizen Batum, “Suç duyurularında herhangi bir şey yapmazlarsa İçişleri Bakanı hakkında suç duyurusunda bulunacağız. İçişleri Bakanı hiçbir şey yapmazsa doğrudan AİHM’ye taşıyacağız. Ve AİHM’ye bu videoları, bu fotoğrafları, bu yapılan suç duyurularının hepsinin örneklerini ekleyeceğiz” dedi. CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı da, düzenlediği basın toplantısında polis müdahalesinde yaralanıp, hastaneye başvuran yuttaşların “fişlendiğini” açıkladı. Atıcı, polisin müdahaleleri nedeniyle hastaneye başvuran kişiler için hastanelerde ayrı form tutulduğunu belirtti. Bu Kişi İktidarı Bırakmaz RTE’nin son salı konuşmasını bir yerden kesip görebileceğiniz bir duvara asın çünkü bu konuşma kendisinin topluma, muhalefete, hayata, siyasete, gençlere, doğaya, demokrasiye, hukuka özetle hemen her şeye bakışının ana hatlarını içerir. Konuşma, Tayyip Bey’i anlamanın bütün ipuçlarına sahip! Bu konuşma içerdiği çok ciddi ipuçlarıyla bir kılavuz olabilir. Şüphesiz, süreç içinde bazı “politik hesaplı” sapmalar olabilir ama doğrultusu önemli. Ana doğrultu bütün güçleri kendinde toplamak isteyen bir lider; her şeyi bütün yasaları, siyaseti buna göre düzenleyen bir lider, demokrasiyi tamamen biçimsel gören bir lider, iktidarını tehdit edecek her şeyi ya büyük polis gücüyle (yarın ordu ile de!) ve/veya seçmen gücüyle ezmeye yeminli bir lider. Yani her durumda iktidarda uzun vadeli olarak kalmayı planlayan bir siyasi kimlik var karşımızda... Nereden çıkartıyorsun diye soran varsa hâlâ polis gücünün en az 100 bin kişi artırılıp her türlü araç gereçle donatılmasını ve üstelik Meclis’te bekleyen ağır silah ithal etme yetkisini içeren tasarının yasalaşmayı beklediğini anımsatırım... Üstüne üstlük, iki gündür Mehmet Baransu’nun herkesin bütün yaptıklarıyla, neredeyse her gün nereye ne kadar ve ne işediğinin verileriyle fişlenmesini öngören yeni gelişimi de buna ekleyin. Toplumun denetimi MİT’e tabii ki Emniyet’e ve karşı çıkacakları ezmeyi de büyük polis gücüne verilmiş durumda... Bütün bunlar, uzun soluklu bir iktidar yapılanmasının ve toplumun her tarafından sarıp sarmalanıp iktidarın cenderesine sokulacağının göstergeleri. Yoksa, seçimlerde kaybetme olasılığını düşünen bir iktidar, böyle faşistdiktatoryal yapılanmaya adım atmaz. HHH Bu, başlıktaki saptamayı gündeme getiriyor: RTE iktidarı bırakmayı asla düşünmüyor! Yani göstermelik seçimlerde sandıklarda bile! Seçimleri kazanmak ve sandıktan çıkabilmek için her türlü önlemi alıyor ve alacak demek. Birinci olarak seçmen bütün yalan propaganda ve haberle şartlandırılacak, camide içki, türbanlıya saldırı, bayrak yakma bunlar şimdilik sıradan yalanlar, daha bu tür neler çıkacak neler... İkinci olarak siyasi ve ideolojik yalanlar... Her türlü beyin yıkama... Üçüncü olarak her türlü hukuk düzenbazlığıyla, muhalefeti bastırma, savcı ve hâkimleri tam randımanlı kullanma, avukatları sindirme... Bunun provası iki gündür Çağlayan Adliyesi’nde yaşanmakta... Dördüncü olarak sandıktan çıkmayı garanti edecek manipülasyonlar... Seçmeni iğfal edecek her türlü yöntem... (Bunlar uygulanıyor.) Ve daha neler neler... Kafayı diktatörlüğe takmış bir yönetim bu amaçla neler yapabilirse... HHH Neyse fazla uzatmayayım, iktidarı ve partisini; “normal, demokratik, seçimle gelip gidecek” bir iktidar, parlamenter sistemin bir unsuru olarak görenler, stratejik ve çok temel bir siyasi hata yapıyorlar demektir. Bu bakışla bir politika üretilemez.. Oyunun kurallarını kabul etmeyen birisiyle, oyunun kurallarını kabul eden birisinin herhangi bir ortaklığı zaten olamaz. CHP’nin Merkez Komitesi ve bütün diğer partiler (BDP dahil) konuyu çok temelden yeniden düşünmeliler. Oyunun kurallarından birinin Cumhurbaşkanlığı olduğunu da düşünemeyiz. Çünkü Gül dün yaptığı açıklamayla, RTE’nin gemisine kapağı atmış görünmektedir. (Ya göstermelik ya zorunluluktan.) Türkiye’nin Avrupa gibi demokratik bir ülke olduğunu söyleyebilecek bir siyasetçinin kapısını çalarak “çözüm aramak”, sonuçsuz veya göstermelik bir tutumdur. CHP ve bütün siyasal partiler tarihi bir sorumluluk ile karşı karşıya. Bu sorumluluk, durumun mümkün olduğunca doğru analizine dayanan politikalar üretmeyi gündeme getirir. BDP ve Apo da kendilerini aslanın ağzına teslim etmiş görünüyor. Demokrasi ve özgürlük, halkla, demokratik güçlerle birleşmekle sağlanır. Diktatörlük rejimi kurmaya yönelenlerle birliktelik, kendini de yok etmeye yönelmektir. HHH Peki: RTE ve AKP amacına ulaşabilir mi? Hayır, bin kere hayır. Niyeti, yönelişi, amacı üzerine durum analizi, bunların gerçekleşebileceğini söylemez.. Siyasette artık halkın kendisi vardır. Dünya kamuoyu, demokrasi güçleri vardır. Bu politika ile iktidar dünyada sadece yalnızlaşır ve hızla gider. Medyanın bütün düzeysizliği ve uşaklığı bile yardımcı olamaz. Siyaset, “hattı müdafa”dan “sathı müdafa”ya yönelmiştir. Gezi aslında siyaset olarak buna büyük hizmet etti. Nehrin gerisine doğru yolculuğunu sadece Morino balıkları ve İnci kefalleri başarır. RTE ise ikisi de değildir... 16 gündür direnen gençler hiçbir siyasi partiyle bağları olmadıklarını vurguluyor ‘Halkın sesi kısılıyor’ Eskişehir, Samsun, Antep, Adana, İzmir direnişte SİBEL BAHÇETEPE Halk çadırlara yemek taşıyor Yurt Haberleri Servisi Gezi Parkı direnişi yurdun bir çok kentinde sürüyor. l ESKİŞEHİR’de Etipark’ta toplanan yurttaşlar protestolarına devam etti. 100 bine yakın üniversite öğrencisinin bulunduğu kentte, öğrenciler öncülüğünde Espark önünde çadırlar kuruldu. Çadır sayısı kısa sürede 300’e yaklaştı. Kentli hemen çadır kuran öğrencilere desteğe başladı. Çevredeki esnaf ile başlayan destek, Eskişehir’in köylerine kadar yayıldı. Evinde dolma saran yaşlı kadınlarından, köydeki fırınlarda börek ve yufka pişiren köy kadınlarına kadar çok sayıdaki Eskişehirli öğrencilerin beslenme sorunlarına çözüm getirdi. Akşamları mesaiyi bitiren her yaştan Eskişehirli soluğu Espark önünde çadır kuran direnişçilerin yanında alıyor. l ADANA’daki gösterilerde halk kentin dört bir yanında Atatürk Parkı’na akın etti. 5 Ocak Meydanı, Çakmak Caddesi, Atatürk Caddesi üzerinden “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, Her yer Taksim, her yer direniş”, “Hükümet istifa” sloganlarının tencere tava seslerine karıştığı yürüyüşe ev ve işyerlerinden yükselen tencere, tava, ıslık ve alkış sesleri de eşlik etti. l SAMSUN’da İlkadım ilçesinde İstiklal Caddesi üzerinde toplanan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyeleri, Taksim Gezi Parkı’nda ve SDP İstanbul il binasına polisin yaptığı müdahaleyi protesto etti. Samsun Halkevi üyeleri de Atakum ilçesinde yürüyüş düzenledi. l GAZİANTEP Gaziantep’te Emek ve Yukarıbayır semtlerinde ayrı ayrı yapılan eylemlerden sonra çok sayıda yurttaş, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Hükümet istifa” ve “Eşitlik, özgürlük, demokrasi için yaşam alanlarına ve doğaya saygı” pankartlarının arkasında Demokrasi Meydanı’na yürüdü. Gezi Parkı’nda 16 gündür direnişte bulunan ve herhangi bir siyasi görüşe mensup olmadıklarını belirten gençler “Biz halkız, barış içinde eylemlerimizi sürdürüyoruz. Bizim karşımızda polis olmamalı, bizim polisle bir sorunumuz yok. Uzlaşmalı bir dille bu sorun çözülebilir” vurgusu yaptılar. Üniversite öğrencisi Erim, önceki gün bir anda biber gazı ve tazyikli su müdahalesi ile karşı karşıya kaldıklarını belirterek “Marjinal grupları dağıtmak için gaz bombası kullanıldığı belirtildi. Buraya gaz bombası atılmıyor denildi. Ama o kadar güçlü gaz bombaları kullanıldı ki burada nefes almamız imkânsızdı. Halkın sesini ve tepkisini dinlemek istemeyenler halkın sesini kısmak istiyorlar” diyerek öfkesini dile getirdi. Erim şöyle konuştu: “Biz burada özgürlüğümüzü savunuyoruz, hiçbir zaman illegal bir şey yapmadık, illegal bir örgüte mensup değiliz. İnsanlar özgürlükleri için buradalar. Bizim derdimiz polis değil, biz polisi görmüyoruz bile, polisin yalnızca biber gazını görüyoruz” dedi. Gezi Parkı’nda gönüllü olarak görev alan Tekin Deniz adlı genç ise sorgulayan bir gençlik istediklerini belirterek, şunları kaydetti: “Polis bizim muhatabımız değil. Biz ne CHP’den, ne BDP’den ne de başka bir siyasi partiden yanayız. AKP Gezi Parkı ile ilgili bir heyet oluşturuyor ama bu heyette bizden hiç kimse nedense yok. Gezi Parkı direnişçileri için ABD Büyükelçiliğine saldıranlar var denili ‘Bu oyunu daha önce de gördük’ l Direnişçilerden Filiz Karakuş 10 günden bu yana Gezi Parkı’nda bulunduğunu 34 saatlik uyku ile ayakta olduğunu kaydederek, şöyle konuştu: “Çadırlarımızı geçen yere kadar polis içeri girdi. Çadırımızda bir arkadaşımız oturuyordu, boynuna gaz bombası kapsülü geldi ve yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Olayı buradaki muhalefeti ve mücadeleyi bölmeye çalışıyorlar. Marjinaller, şiddet yanlıları gibi gösterilmeye çalışılıyoruz. Bölünme çabalarını daha öncede gördük. Burada görüldüğü gibi yalnız örgütlü güçler değil, AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın yaşam tarzına müdahalesine karşı olan insanlar var. İnsanlar burayı kolay kolay terk etmeyecekler. Onların gazı, silahı, TOMA’sı var, bizim ise yalnız örgütlülüğümüz, direnişimiz ve isyanımız var. İlk kez bir mücadele çocuklarımızı, komşularımızı, akrabalarımızı, hepimizi birleştirdi. Tayyip Erdoğan’ın diktatörce yaklaşımları sonuçta birbirinden çok farklı yerde duran insanları da birleştirdi.” Sanatçı Bilgesu Erenus ise Gezi Parkı’nda “Barikat Mızıkacı”ları adlı bir grup oluşturduğunu ve park içinde dinletiler vereceğini söyledi. Erenus, direniş boyunca gençleri evine misafir ettiğini anlattı ve “Herkes gelsin buradaki şu dayanışma havasını görsün. Herkes birbiri oluyor. Taksim ve çevresinde oturan çok sayıda insan buradaki direnişçilere evini açtı. Gücümü bu çocuklardan alıyorum. Evime geliyorlar, yıkanıyorlar, bir iki saat yatıp gidiyorlar. Tutsanız, bağlasanız bile evde kalmıyorlar. Müthiş kibar çocuklar bunlar, giderken ‘Annecim kendine iyi bak’ diyorlar” dedi. yor, buradaki insanlar üniversiteli, akademisyen, sanatçı ve aydınlar. Burada ergen diye dalga geçiler 90 kuşağı çocuklar var. Bizler direnmeye devam edeceğiz.” İsmini vermek istemeyen bir genç ise Gezi Parkı direnişlerine katıldığı için işten çıkarıldığını anlattı. Gece yaşanan olaylarda Gezi Parkı içinde revire gaz bombasının atıldığını anlatan genç, “Burada benim arkadaşlarım, dostlarım yaralandı. Beni ne siyaset ne başka bir şey ilgilendirmiyor. So nuna kadar direneceğiz. Dün çok sayıda gaz yedim, bayıldım ama yılmadım yine gittim. Eve gitmiyorum, kıyafetler de burada veriliyor” dedi. Gezi Parkı eylemine destek veren ve parkta direnişlerini sürdüren Hey Tekstil işçisi Vural Küçükoğlu ise asitli suların sıkıldığını iddia ederek “Polis asitli su sıktı, yanımda doktor vardı, o bizi uyardı. Biber gazları yetmedi, bir de ses bombası attılar. Atılan biber gazından dolayı çadırlar zarar gördü. Direnmeye devam edeceğiz” dedi. Gezi Parkı’ndaki ‘Genç Çapulcular’dan ailelerine mektup Sizi korkutmalarına Haber Merkezi Gezi Parkı’nda eylemlerine devam eden protestocular, ‘Genç Çapulcular’ imzalı bir bildiri ile ailelerine seslendi. Facebook’ta yazılan bildiride “Her şeyin çok daha sertleşebileceğinin farkındayız. Fakat kararlıyız, bilinçliyiz, özenliyiz. Panik yapmıyoruz” denildi. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun dün eylemdeki gençlerin ailelerine yaptığı “Çocuklarınızı oradan alın” çağrısının ardından yayımlanan bildiride şu ifadeler kullandı: “Biz bu ülkenin, tüm dünyada apolitikliğiyle ün salmış, küçümsenmiş, dalga geçilmiş nesliyiz. Apolitikliğimiz yüzünden sanat, spor, doğduğumuz şehir ve hatta takıldığımız mekânlar üzerine gruplaşıp birbirimize kıl olmuş, birbirimizi yemiş ve hatta öldürmüş nesiliz. Ve biz dahil hiç kimse bizden şikâyetlerimizi rakı masalarından toplayıp, birkaç saat içerisinde sokaklara dökülüp, ucu bucağı görünmeyen, şiddetin sınırının olmadığı bir mücadelede birbirimize koşulsuz sahip çıkmamızı beklemiyordu. Sürpriz yaptık. Çok iyi de oldu, çok güzel, iyi oldu, tamam mı? Her şeyin çok daha sertleşebileceğinin farkındayız. Fakat kararlıyız, bilinçliyiz, özenliyiz. Panik yapmıyoruz, hemen adapte oluyoruz. Lütfen sizi korkutmalarına izin vermeyin, bunu çok istiyorlar. Evet blöf yapmıyorlar, karşımızdakiler çok sert çocuklar fakat bizden daha tedirginler inanın. Bizden korkuyorlar. Çünkü onların her şeyi yapabilme yetkileri yok; fakat bizim her şeyi yapabilecek cesaretimiz ve ne yaptığımızı çok iyi bilen beyinlerimiz var. Bize güvenin, destek olun. Aramızda fiilen bulunmak değil bütün mesele, ağzınızdan çıkan ve yazdığınız her kelimenin değeri, desteği çok büyük. Sizleri çok seviyoruz. Birbirimizi de çok seviyoruz. Histeri derecesinde seviyoruz. Hepimiz on numara çocuklarız, arada manita yaparsak şaşırmayın. :) Biz sizi ararız, şarjımızı idareli kullanalım. :) Öptük, Genç Çapulcularınız.” izin vermeyin Vandal gerilimi TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında söz alan CHP’li Metin Lütfi Baydar, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemlerine katılanları vandal olarak tanımlamasını eleştirdi. Bunun üzerine söz alan AKP Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, vandalizmin içine ambulans ve otobüsleri de yakmanın girdiğini söyledi. Tartışmaya katılan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin de katılması üzerine Genel Kurul’da gerilim arttı ve itişmeye varan tartışmalar yaşandı. Gerilimin artması üzerine birleşime ara verildi. Bayındır’da gözdağı başladı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Akademisyenler ve öğrenciler de Taksim direnişine destek verdi. Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER), Atatürkçü Düşünce Topluluğu, Eğitim İş ve İzmir Tabip Odası, Ege Üniversitesi kampusunda bir araya gelerek, Türkiye’nin dört bir yanında polisin direnişçilere karşı uyguladığı orantısız gücü kınadı. Bu arada İzmir’in AKP’li tek ilçe belediyesi Bayındır’da, geçen hafta Taksim Gezi Parkı direnişine destek için düzenlenen yürüyüşe katılanlar hakkında yol işgali gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Eyleme katılanların ifadeleri alınıyor. İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Ümraniye’de, ÜsküdarÇekmeköy metrosunun tünel birleştirme törenine katıldı. Taksim’de maksadını çok aşan bir olay yaşandığını ifade eden Topbaş, Topçu Kışlası olarak bilinen yapının AVM olmasının mümkün olmadığını vurguladı. Topbaş, “Ancak orada kafelerdir, birtakım turizm eşyaları satan yerler olabilir” dedi. ‘Topçu Kışlası AVM olamaz’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle