16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 HAZİRAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Kanun, devletin yasama organları tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünüdür ve vergi hukukunun bağlayıcı en temel kaynağıdır. Özelge ise, bir konudaki görüşü ve yapılması gereken uygulamayı bildiren yazıdır. Normlar hiyerarşisinde anayasa ve uluslararası anlaşmaların arkasından kanun gelir. Ancak görüyoruz ki son dönemde Gelir İdaresi, yayımladığı bazı özelgelerle kanunları hükümsüz hale getiriyor. Bunun son ve en belirgin iki örneğini yakın geçmişte yaşadık. 12 Mart 2013’te İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı, 21 Mayıs 2013’te ise İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nca verilen özelgelerle, 6111 sayılı kanun hükümleri çerçevesinde, kasa ve ortaklar cari hesabını düzelten mükelleflerin bu düzeltmelerinin hiçbir anlamı kalmadı. Anılan özelge özetle şöyle: “6111 sayılı kanunun 11/2. fıkrası kapsamında kayıtların düzeltilmesi nedeniyle ‘Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar’ hesabına kaydedilen tutar gerçek anlamda ticari bir zarar niteliği taşımadığından; söz konusu zararın, geçmiş yıl kârlarından veya yedek akçelerden mahsup edilmesi halinde, bu mahsup işlemi kâr dağıtımı olarak değerlendirilecek ve mahsubu yapılan tutar üzerinden kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.” Yani, işletmede olmayan kasa bakiyeleri ile ortaklardan alacaklar hesabı bakiyelerini düzelten mükelleflerin bu düzeltmelerinin anlamsız olduğu ve boşuna yapıldığı söylenmiş oldu. Şöyle ki; 6111 sayılı kanunun 11/2. fıkrasında, 31 Aralık 2010 tarihi itibarıyla düzenlenecek bilançolarda görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla, yani ödünç verme ve tarafından kullanılmış olacağı gerekçesiyle herhangi bir vergilemenin önüne geçmekti. Yani, işletmeler kanununun sağladığı haktan faydalanarak ve yüzde 3 oranında vergi ödeyerek işletmede fiilen bulunmayan kasa ve ortaklar cari hesabının yaratacağı vergisel riskten kurtulacaklardı. Düzeltilen tutarların kanunen kabul edilen gider olarak dikkate alınması, bu düzeltmelerin ve kayıtların yapıldığı 2011 döneminin zararla sonuçlanması anlamına geliyordu. Aslında gerçekte olmayan bu zararlar da, işletmelerin mali tablolarının bozulmasına, kredi imkânlarının azalmasına ve nihayet finansman sıkıntısı yaşanmasına sebep oldu. Bu sıkıntılardan kurtulmanın tek yolu ise oluşan bu fiktif zararların geçmiş yıllar kârlarından mahsup edilmesiydi. Nitekim birçok işletme de doğal olarak bu yolu kullandı. İşte Gelir İdaresi verdiği özelgelerle kasa ve ortaklar cari hesabı düzeltmesi sonucu oluşan 2011 zararlarının, geçmiş yıllar kârlarından mahsup edilmesini kâr dağıtımı sayarak stopaja tabi olduğunu belirtti. Özelgelerle yapılan bu açıklamaların kanunu hükümsüz hale getirdiği fark edilmeli ve bu hatadan dönülmelidir. 1 Temmuz Sendromuna Dikkat! İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası genel olarak 1 Ocak’ta yürürlüğe girdi ancak halen birçok konuda belirsizlik var. Görüyoruz ki çıkarılan yönetmelikler uygulamadan uzak, tamamen kitabi ve 4857 sayılı yasaya göre yayımlanmış yönetmeliklerin adeta bir kopyası. Yani yasa değişti, bakan değişti, toplum değişti ama yönetmelikler bir türlü değişmiyor. Halen yapay, uzlaşmaktan ve çözümden uzak, kamuoyunun beklentilerini karşılayamayan ve hayatı gitgide zorlaştıran hükümler var. Üstelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da, eleştirilere kulaklarını tıkamış görünüyor. Bakanlık; bakkalı, maden ocağını, kapıcıyı, muhasebe bürosunu, pastaneyi, postaneyi aynı görüyor. Hizmetler ve kapsam konusunda bir farklılık tanımıyor. Bir kişinin veya beş on kişinin çalıştığı; kapıcı, muhasebe bürosu, han, hamam gibi işyerinde de doktor, iş güvenliği uzmanı ve hemşire çalıştırılması isteniyor. Sormak lazım: Hemşire hamamda ne yapacak! Yasa yapılırken eleştirilere kulaklar tıkanmasa, akılcı bir yol izlense daha iyi olmaz mıydı? Örneğin, 100 kişiden fazla işçinin çalıştığı çok tehlikeli işyerlerinde işyeri hemşiresi çalıştırılmasını bir nebze olsa anlayabilmek mümkün ama muhasebe bürosu, hamam, berber ve kuaförde hemşire çalıştırmak da ne oluyor! Özel hastane ve tıp merkezlerinin bile ihtiyaçlarını karşılayabilecek sayı ve nitelikte hemşiresağlık memuru bulunamazken yüz binlerce işyeri hemşiresi nereden bulunacak? 1 Temmuz yaklaşıyor. O tarihte 50 kişiden az işçi çalıştıran tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri de işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli çalıştırma zorunluluğu kapsamına girecek. Ancak ortada, ne uygulamaların büyük bir bölümü var, ne de yönetmeliklerin ne olacağı belli. 1 Temmuz’a az kaldı, bakanlık bu duruma sessiz kalmamalı. ‘Özelge=Kanun’ Olmamalı benzer nedenlerle ortaya çıkan ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları, yüzde 3 oranında vergi ödemek şartıyla düzeltilebilecekti. Konuya ilişkin olarak yayımlanan genel tebliğde ise bu kapsamda beyan edilen tutarlar ile ödenen vergilerin, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği vurgulanıyor. Anımsanırsa, kasa ve ortaklardan alacaklar hesabına ilişkin düzeltme yapmanın temel gerekçesi, izleyen dönemlerde bu tutarların işletme ortakları Tarih Babanın Defteri Siz hiç, kendi halkını kandıran bir vali gördünüz mü?.. İstanbul Valisi işte tam da bu konuda tarihe geçti!.. Vali Bey önce, Başbakanı’nın “bela” diye nitelediği Twitter’dan eylemcilere adeta “aşk mesajları” gönderdi... “Gençler, Gezi Parkı’nda, kuş sesleri, ıhlamur kokusu ve arı vızıltısıyla huzurlu bir sabah varmış doğru mu?.. Aranızda olmak isterdim” diye yazdı... Yetinmedi, “gönülden” özür diledi... “Ne olursan ol gel, burası ümitsizlik kapısı değil diyen Mevlana’nın çağrısıyla kucaklaşalım. Sevgi aşısı tebessümü birbirimize bolca sunalım” demeyi de ihmal etmedi!.. Sonra?.. Sonra aynı Vali Bey, “Aşırı unsurların astığı pankartları indireceğiz sadece. Gezi Parkı’na asla dokunulmayacak” diye söz vererek, polisi Taksim’e soktu. Ve o akşam, en ağır saldırı gerçekleştirildi!.. Genç, yaşlı, çocuk, engelli hiçbir ayrım gözetilmeden, insanlar adeta gaza, bibere, suya boğuldu... Ve, Vali Bey, o gece yarısı aynen Twitter’a yazdığı gibi Taksim’e geldi ama gençlere “sevgi tebessümü” göstermeye değil, polisi “görevlerini en iyi şekilde yaptıkları” için kutlamaya!.. Vali Bey tarihe devletin değil, hükümetin bile değil, partinin valisi olarak geçmeye hak kazandı, tebrikler... HHH Siz hiç, kendi halkına, düşmana bile reva görülemeyecek denli ağır saldırıda bulunan polis gördünüz mü?.. Türk polisi işte tam da bu nedenle tarihe kazınmayı hak etti!.. 45 derecelik bir açıyla atılması gerektiği üzerinde yazan gaz bombalarının isabet ettiği 10’dan fazla insanın gözünü kaybettiği, kafasına plastik mermi isabet eden bir gencin öldüğü, bir diğerinin bitkisel yaşama girdiği, birçok ağır yaralı olduğu Tabipler Birliği’nin raporlarında yazıyor!.. Hele o görüntüler; saçlarından sürüklenen gencecik kızların, yüzüne iki adımdan biber gazı sıkılan insanların fotoğrafları, görüntüleri tarih babanın utanç defterine kaydedildi bile... Halkı korumakla görevli polisin, tekerlekli sandalyedeki yurttaşı basınçlı suyla havaya kaldırmayı başardığı fotoğraf bile, tek başına yeter aslında... Kutlarız... HHH Siz hiç, kendi halkını körleştirmek, aldatmakla görevli bir medya gördünüz mü?.. İşte güzide Türk medyası, tam da bu nedenle tarihteki mümtaz yerini aldı!.. Milyonların ayağa kalktığı günlerde penguenlerin ve kelebeklerin hayatını anlatan belgeseller yayımlayan, sayfalarında olayları kuşbakışı bile görmeyen, göremeyen medya, özellikle son büyük operasyonda, sabahın köründe, ne hikmetse Taksim’de, hem de dört dörtlük şekilde hazırdı!.. Molotofkokteylleri atan yüzü örtülü protestocular(!) tüm ekranlarda adeta poz veriyorlardı... Bu medya, kararttığı ekranları, kör baktığı sayfaları ve utanılası yandaşlığıyla, tarihte ancak bir dipnot olmayı garantiledi... Helal olsun... HHH Siz hiç, kendi halkının gözlerinin içine baka baka, gerçekleri tersyüz eden bir Başbakan gördünüz mü?.. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı işte tam da bu nedenle tarih babanın kara kaplı defterinde ilk sayfaya oturmayı başardı!.. Konuşmaları, ayrımcılığı zaten ortada, söz etmeye gerek yok... Ancaak, “Camiye ayakkabılarıyla girdiler, içki içtiler” sözü bizzat o caminin imamı tarafından yalanlandı ve ne oldu bilin bakalım? Hakkında soruşturma açıldı!.. “Türbanlılara saldırıyorlar, sürüklüyorlar” dediği dakikalarda binlerce başörtülü, Taksim’de özgürlük sloganları atıyordu!.. Namaz kılan insanları, herhangi bir provokasyona karşı solcu gençler koruyordu!.. Başbakan, yalnızca üslubuyla bile, birinci sayfayı fazlasıyla hak etmişti zaten... HHH Siz hiç, böylesine bir koalisyon karşısında, tonlarca gazın, biberin altında bir milim gerilemeyen bir halk gördünüz mü?.. Bu halk, bu gençlik işte tam da bu nedenle tarihin altın sayfalarındaki yerini aldı... Gelecek kuşaklar onları saygı ve minnetle anacak... EMEKLİLİK İÇİN YAŞ, GÜN VE SİGORTALILIK SÜRESİ DOLMALI Emeklilik için yaş, gün ve sigortalılık süresi dolmalı 10 Mayıs 1964 doğumluyum. 1 Ocak 1990’da sigortalı oldum, hâlâ çalışıyorum. 1992’de 1.5 yıl askerliğimi saydırdım ne zaman emekli olurum? Hüseyin Afacan SGK uygulamalarına göre işe başlama tarihinize göre 25 yıl sigortalılık süresi, 52 yaş ve 5525 gün sayısını doldurup SSK’den emekli olabilirsiniz. SORU CEVAP Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Taksim Gezi Parkı’ndaki Eylemin Göstergesi... Perihan ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Atatürk, “Gençliğe Hitabe”sinde: “Ey Türk gençliği, birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni sonsuza dek korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en değerli hazinendir... Gelecekte de yurtiçinde ve dışında seni bu kaynaktan yoksun etmek isteyecek kötü niyetliler bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve Cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan ödeve atılmak için, içinde bulunduğun ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Ey Türk geleceğinin genç kuşakları, işte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Gereksindiğin güç, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Türkiye Cumhuriyeti gönüllülerinin belleklerinden hiç çıkmayan, Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”sindeki görev sorumluluğunu Taksim’in tek dinlenme amaçlı yeşil alanını korumak pahasına canlarını ortaya koyan gençlerimizde canlı olarak gördük. 28 Mayıs 2013 sabahı gün ağarırken AKP iktidarının özellikle de Başbakan’ın istemi doğrultusunda Taksim Meydanı’nı yayalaştırma projesi kapsamında belediye hizmetlilerince Gezi Parkı’na indirilen kelepçelerle kesilen yetmiş yıllık iki ağaca tepkiyle gençlerimiz ayağa kalktı. Parkta direniş nöbetine girdi. Onların bu 15 gündür devam eden, iktidarın faşizan tavrına karşıtlığına destek amacıyla 7’den 70’e sayıları milyonlara yaklaşan İstanbul halkı, gece gündüz Gezi Parkı’nda onlara eşlik etti. Valilik ve Emniyet güçleri ilk gün barınak çadırlarını yakarak, biber gazı, basınçlı su sıkarak onları parktan çıkarmak istese de Atatürk ilkeleri doğrultusunda gençlerimizin dirençle Cumhuriyetimizi koruma eylemlerini durduramadılar... HHH Kentin Beşiktaş ilçesindeki “Çarşı” grubu başta olmak üzere tüm ilçelerinde halkımız Gezi eylemine destekle direniş toplantılarındalar. Emniyet güçleri, Beşiktaşlıların Başbakan’ın özel çalışma mekânının bulunduğu Dolmabahçe’ye yönelişinde halkı durdurmak için orantısız güç kullanarak göstericilerin yaralanmalarına neden oldu. Bakımları gereken yaralı vatandaşlar, Dolmabahçe Meydanı’ndaki Bezmi Âlem Valide Camisi’ne sığındılar. Direnişçilere çeşitli asılsız, karalayıcı suçlamaların en iç yakanı, özellikle Başbakan’ın da diline doladığı sığınmacıların camiye ayakkabıları ve ellerinde bira şişeleriyle girdikleri söylemleri oldu. Buna karşın caminin müezzini ekranlardan bunun büyük bir iftira olduğunu söyledikten sonra üzüntüsünü gidermek için yasal izin hakkını kullandı. Devletin korumak zorunda olduğu halkına bu denli söylem ve olumsuz tavırlarla saldırıya geçmesi, kabadayılık görüntüsünü yansıtıyor. HHH Sayın Başbakan dört günlük Kuzey Afrika gezisi dönüşünden sonra dört yerde meydanlara toplatılan halka seslenişlerinde direnişlerin sona erdirilmesini emrederken bir de “Buna devam ederseniz sizin anlayacağınız dilde konuşuruz” diyerek korkutuculuğa da girişti. Ardından İstanbul Valisi’yle Emniyet müdürüne verdiği emir gereği 9 Haziran günü AKM ile Taksim Cumhuriyet Anıtı’na asılan pankartlarla afişler kaldırılırken Gezi’deki eylemci gençlere size dokunulmayacak demelerine karşın güneş batarken Başbakan’ın tanımına uyularak meydanda toplanmış olan, yüz binleri aşan halkın anlayacağı dilde üzerlerine sıkılan yoğun biber gazı bulutu ve plastik mermilerle başta İstiklal, Tarlabaşı ve Sıraserviler caddeleriyle sağlı sollu yollara dağıtılması amaçlanan yüz binlerin aralarında ağır yaralıların sedyelerle taşındığını ve buna zorbalığın neden olduğunu ekranlardan izledik. Bir de valinin Gezi Parkı’nda direnişte olan gençlerimize “Size dokunulmayacak” demesine karşın oraya da yoğun, acımasız, öldürücü gaz püskürtüldüğünü, mermi sıkıldığını, birçok kişinin yaralandığını ekranlardan izledik. Bu görüntülerden Sayın Başbakan ile ilgili bakanlar övünç duyabiliyorlar mı? Tüm bu zulme karşı halkımız, “Erdoğan istifa, hükümet istifa”, “M. Kemal’in askerleriyiz” seslendirmeleriyle Taksim Meydanı’nı doldurdu. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN T.C. SAKARYA 2. İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2012/461 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 29/05/2013 1. İhale Tarihi: 09/07/2013 günü, saat 11.0011.10 arası. 2. İhale Tarihi: 24/07/2013 günü, saat 11.00 11.10 arası. İhale Yeri: Prf.Dr. Sebahattin Zaim Bulvarı No: 335 Opet Yanı Uğur Garajı Adapazarı/SAKARYA No: 1 Takdir Edilen Değeri TL.: 15.000,00 Adedi: 1 KDV: %18 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 54FH388 Plakalı, 1988 Model, BMC Marka, F200 Tipli, 6BTAA50126284 Motor No’lu, 1500684 Şasi No’lu, Sarı renkli açık kasa kamyon, Açıklamalı Araç (İİK. m. l14/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 35555) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Sinop’un Er 1 felek ilçesinde 2 ki 28 şelalenin ortak adı. 2/ 3 Bitkilerden elde 4 edilen ilaç... Şi 5 irde, bir uyak6 tan sonra yinelenen aynı an 7 lamdaki sözcük 8 ve eklere veri 9 len ad. 3/ Parlaklık, göz alı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 cılık... Fas’ın pla 1 O V A L A M A Ç ka imi. 4/ İsrail’in 2 T O N O Z Y ON para birimi. 5/ Atıf 3 U L A Ş I M T A Yılmaz’ın yönettiği 4 R E M K A S A P ve Tarık Akan’ın 5 T U T K A N A başrolünü oynadığı bir film... Tavana 6 M U R A B A H A S A R A K A yakın küçük pence 7 A Z A N A F O R T re. 6/ Anlamları ay 8 A N A N E rı, yazılışları benzer 9 E K E sözcükler kullanılarak yapılan söz sanatı... Vilayet. 7/ Şarkı, türkü... Üç ya da dört kişiyle oynanan bir iskambil oyunu. 8/ “Altınkökü” de denilen kusturucu bir kök... İtalya’da bir ova. 9/ Çalgıcılara verilen bahşiş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Uyuşturucu madde satıcısı. 2/ Tanrıtanımaz... Şilte yüzü ya da gömlek yapmaya yarayan pamuklu bir kumaş. 3/ Koşu yarışlarında, rekor kırılabilmesi için önde koşarak tempoyu artıran atlete verilen ad... Eski dilde ayak. 4/ “His var mı bu âlemde gibi tatlı” (Y.K. Beyatlı). 5/ Uzak... Taş dibek. 6/ Bir üst giyeceği... Kent. 7/ Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri... Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan. 8/ Anlamlı iz... Bir müzik parçasını kısa ve çarpıcı görüntülerle sunan film. 9/ Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla karışık kalıntısı... Kısa yazı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle