16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 HAZİRAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 13 Swoboda: Erdoğan değişmez lafı bir tehdittir Dış Haberler Servisi Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ ın “Bu Erdoğan değişmez” sözlerine sert bir yanıt verdi. Swoboda, “Bu bir tehdittir” dedi. Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda dün düzenlenen “Türkiye’deki durum” başlıklı oturumda Gezi Parkı protestoları ve sonrasında yaşanan olaylar tartışıldı. Açılışını Avrupa Birliği Dışişleri Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Catherine Ashton’ın yaptığı oturumda AP’deki siyasi gruplar olaylarla ilgili görüşlerini açıkladılar. Oturumun başlangıcında “Sayın Erdoğan, Türkiye’yi AB değerlerinden uzaklaştırmak istemiyorsa değişmeli” diye konuşan AP Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda, şunları söyledi: “Başbakan’ın derin devlet yapılarıyla mücadelesinin takdir edilmesi gerekiyor. Ama gösterilerde hem üniformalı polisler hem de sivil polisleri görüyoruz. Demek derin devlet hâlâ burada ve derin devleti kendi kullanıyor. Bu kadar çok gazeteci hapisteyse, bunun demokrasiyle bir ilgisi yoktur. Erdoğan Arap dünyası için rolmodel olmak istiyorsa, değişmek zorundadır. Bu haliyle, Türkiye’nin Avrupa’da yeri yok.” Swoboda Neymiş? Erdoğan Değişmezmiş… Son kitabımın adı olan “Demokrasi Tramvayı” ile özdeşleşen “Demokrasi amaç değil araçtır” söyleşisini, bundan tam 17 yıl önce, 1996 yılında yapmışım. Gezi direnişini yapan “Y kuşağının” henüz dünyaya daha yeni gözlerini açtığı dönemde yani… “Genç bir adam Tayyip Erdoğan. 42 yaşında. Zeki, kurnaz ve becerikli. Sert ve hırslı. Amerikalıların ‘winner’ dediği cinsten. Yalnız kazanmak için ateş edenlerden” demişim gerçekten de bugün tarihi olduğunu düşündüğüm o söyleşinin girişinde ve ardından eklemişim: “(Erdoğan) Anayasa ve kanunlardan başlayarak sistemde kapsayıcı bir değişiklik savunuyor. Bunu Refah usulü ‘muğlaklıkla’ yapıyor. Şeffaflık içeren ki demokrasi budur tüm tanım ve kavramlardan kaçıyor… Laik kamuoyuna karşı bir sorumluluk taşımıyor ve hatta böyle bir kamuoyunun varlığını kabul dahi etmiyor. Erdoğan demokrasinin ne demek olduğunu bilmiyor kısaca. Veya bilmek istemiyor. ‘Araç’ diye bakıyor demokrasiye. Ona, hepimizi hemhal edecek çoğunluk iktidarına taşıyacak araç diye bakıyor.” Erdoğan buydu. Kendinden farklı düşünen kesimleri, laikleri, tamamıyla yok sayan “çoğunlukçu” bir iktidar anlayışına sahip olan; demokrasinin “çoğulcu” yanıyla zırnık kadar ilgilenmeyen alabildiğine otoriter, dayatmacı bir profile sahipti. Derin devleti kendisi kullanıyor Swoboda’nın ardından söz alan Avrupa Liberaller ve Demokratlar İttifakı Grubu’ndan Guy Verhofstadt ise “Gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi Türkiye. Bu çoğunluğun tiranlığıdır” diye konuştu. Verhofstadt Erdoğan’ı, Rusya’nın Putin ’i ve Macaristan’ın Urban’ıyla karşılaştırdı. Avrupa Birleşik Sol Kuzey Yeşil Sol Konfederal Grubu’ndan Paul Murphy ise Gazi Mahallesi’nde düzenlenen protestolara değindi ve Türkiye genelindeki göstericilere seslenerek, “Devam edin” mesajı verdi. Murphy, Sosyalistlerin tasarısını desteklediğini belirterek “bir günlük genel grev ilan edilmesi Türkçe ‘Tayyip istifa’ dedi gerektiğini ve Erdoğan’ın istifaya zorlanması gerektiğini” savundu. Murphy’nin İngilizce yaptığı konuşmada, Türkçe “Tayyip istifa” ifadesini kullanması dikkat çekti. AP bugün Türkiye’deki gelişmeler hakkında karar tasarısı oylayacak. Sosyalistler, Türkiye’nin eksiklerini gidermesi için temel haklar ve yargıyı düzenleyen 23 ve 24. başlıkların acilen açılmasını isterken, AKP hükümetine de ifade özgürlüğü ve insan haklarına saygılı olma çağrısında bulunma kararı aldı. Gösterilerin Türk sivil toplumunun canlılığını ve Avrupa değerlerinin toplumdaki kabulünü gösterdiğini belirten sosyalistler AB’nin bunu dikkate almasını istedi. Sosyalistlerin Avrupa Parlamentosu’na sunacağı kararlar özetle şöyle: Türk polisi siyasi otoritenin onayıyla Topçu Kışlası’na karşı çıkan insanların yasal ve barışçı tepkisine karşı aşırı şiddet uygulamıştır. Polisin önce İstanbul daha sonra diğer kentlerde de uyguladığı aşırı şiddet, barışçı gösteri hakkının ihlalidir. Polis müdahalesinde 3 kişi ölmüş, binlerce kişi yaralanmış, buna karşın toplumun çeşitli kesimlerinden gösterilere katılım daha da artmıştır. Orantılılık ilkesine aykırı olarak aşırı ‘Başbakan’ın düşmanca ifadeleri’ gaz kullanılmış, gaz kapsülleri doğrudan protestocuların üzerine atılmış, ağır yaralanmalara yol açmıştır. Bazı durumlarda yetkililer protestoculara tıbbi yardım ulaştırılmasını engellemiştir. Hükümetin, özellikle de Başbakan Erdoğan’ın sert çıkışları yapıcı olmamış, aksine protestoları arttırmıştır. Türkiye anayasasının 34. maddesi barışçı miting ve gösteri hakkını, 26. maddesi de ifade özgürlüğünü garanti eder. Türk ana akım medyası gösteriler karşısında sessiz kalmış, twitter kullanıcıları tutuklanmıştır. Bu tespitlerden sonra (AP) Türk polisinin aşırı güç kullanımı kınarken, ölenlerin ailelerine başsağlığı diler ve yetkililerden polis şiddetini soruşturup sorumluları cezalandırmasını ister. Türk yetkililerden ifade özgürlüğü, barışçı toplanma ve gösteri hakkını garanti etmelerni ve gözaltına alınanların derhal salıvermelerini, gözaltı ve yaralı sayılarını açıklamalarını ister. AKP’YE ART ARDA ELEŞTİRİ ABD: Rahatsızız Dış Haberler Servisi Washington yönetimi, Gezi Parkı eylemlerinin başladığı iki haftalık süre içerisinde dün konuya ilişkin 15. açıklamasını yaptı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, şimdiye kadar ABD’nin olaylarla ilgili duyduğu kaygıyı en açık biçimde ifade ederek “İfade hakkını kullanan bireyleri her türlü cezalandırma teşebbüsünden rahatsızız” dedi. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Türk hükümetinin Gezi protestolarına karşı göstermiş olduğu tavırla hem ülkesine hem de Avrupa’ya yanlış sinyal gönderdiğini söyledi. Alman Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamaya göre Westerwelle dün Berlin’de, Taksim Meydanı’ndaki görüntülerin rahatsız edici olduğunu bildirdi. Westerwelle yaptığı açıklamada şu görüşleri dile getirdi: “Türk hükümeti şimdiye kadar protestolara karşı göstermiş olduğu tavırla, hem kendi ülkesine hem de Avrupa’ya yanlış sinyal göndermiştir. Toplantı ve ifade özgürlüğü her demokrasinin değişmez temel haklarıdır. Ankara, vatandaşlarına bu hakları kullanabilmeleri için her olanağı sağlamalıdır. Bizim beklentimiz, Erdoğan’ın Avrupa’nın ruhu ve normları çerçevesinde tansiyonu düşürmesi, ve barışçıl bir diyaloğu başlatmasıdır” dedi. Orantısız şiddet, bütün dünyanın tepkisini çekti. Polis saldırısı samimi diyaloğa darbe İnsan Hakları İzleme Örgütü de hükümetin gönderdiği çevik kuvvetin on binlerce barışçıl göstericiye biber gazıyla saldırması kararının hükümetle göstericiler arasında barışçıl diyalog çabalarına ancak zarar verdiğini söyledi. Dış Haberler Servisi İtalyan parlamentosunun 8 kadın milletvekili mecliste görüşülecek kürtaj hakkına ilişkin yasa tartışmalarına Taksim Gezi Parkı eylemlerinin sembolü haline gelen “kırmızılı kadın” Ceyda Sungur gibi kırmızı ceketler giyerek katıldı. İtalyan Sol Ekoloji ve Özgürlük Partisi mensubu kadın parlamenterler “Kırmızı kıyafetiyle polise karşı dik duran Ceyda’yla ve Türk kadınlarıyla dayanışma içindeyiz mesajı” verdi. Sungur’un kendilerini çok etkilediğini söyleyen milletvekillerinden Titti di Salvo, “Parlamentoda kadın haklarına ilişkin böyle bir tartışmada, İstanbul’da kadın ve erkeklerin hakkını savunan bir kadının fotoğrafından esinlenmek gayet doğal” diye konuşurken Maria Nicci adlı parlamenter de “Gaz sıkılan o hortumun önünde o kadını dik görmek, Kırmızılı eylem Başbakan Erdoğan’ın, barışçı protestocuların kaygılarına aldırmaz açıklamalarını, gerçek bir çoğulcu demokratik toplumun değerlerine aykırı bularak kınar. Düşmanca ifadelerin toplumda kutuplaşmayı hızlandıracağı ve iç huzursuzluk riskini arttıracağı uyarısında bulunur. Gerginliği yatıştırmanın Başbakan Erdoğan’ın sorumluluğu olduğunu vurgular ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yapıcı sözleri ile Başbakan Vekili Bülent Arınç’ın özrünü memnunlukla karşılar. Hükümetin barışçı göstericilerle bir an önce dilayog kurmasını ister. Çoğulcu bir demokraside tüm yurttaşların temsil edildiğini düşünmeleri ve çoğunluğun muhalefeti karar alma mekanızmalarına dahil etme sorumluluğu bulunduğunu Türkiye’ye anımsatır. Modern demokratik bir devlette kuvvetler ayrılığı, yasama, yürütme ve yargı arasında denge sağlama, insan hakları ve temel özgürlüklere saygı duymanın ve katılımcılık kültürünün hayati önemine dikkat çeker. İfade özgürlüğü ve medya çoğulculuğunun Avrupa değerlerinin göbeğinde yer aldığını, ifade özgürlüğünün yalnızca uygun fikir ve haberler için değil, uygunsuz olanlar için de geçerli olduğunu anımsatır. Türkiye’yi gazeteciler için dünbize özgürlük arzusunun nereye vardığını yanın en büyük hapishanelerinden gösterdi” şeklinde konuştu. Nicci, Gezi Parbirine çeviren davalar ve dava önkı eylemcilerine de “Direnin. Çünkü sizinle cesi tutuklamalar hakkında kaybirlikte daha farklı bir Avrupa istiyoruz. Digılarını vurgular ve Türkiye’den renin ki kadın özgürlükleri için aynı yolda ifade özgürlüğü konusundaki yaberaber yürüyelim” çağrısında bulundu. salarını gecikmeden Avrupa İnsan Hakları konvansiyonu ile uyumİtalyan Bakan: İlk ciddi test lu hale getirmesini ister. İnternet İtalya’da dün parlamentonun alt kanadı dahil Türk medyasında sansür ve Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’nda yapılan otosansür hakkındaki kaygılarını özel oturumda, İtalya vurgular ve Türk hükümetinden baDışişleri Bakanı Emma sın özgürlüğü ilkelerine uymasını Bonino, Türkiye’deki son ister. Beklenmedik protestoların, gelişmeler hakkında parlamenterlere bilgi verdi. Türk vatandaşlarının hükümetin Bonino, “Türk yetkililekendilerine ahlaki değerlerini ve rin, ülkelerindeki prodini inançlarını dayattığı yoluntestolara reaksiyonları, daki kaygılarını yansıttığını gözTürk demokrasisi ve lemler, demokratik siyasette hüAvrupa Birliği üyelik kümetlerin din ve inanç özgürlüsürecindeki ilk ciddi ğüne hoşgörü göstermesi gerektest” yorumunda bulundu. tiğini belirtir. Sürreel ‘demokrasi lideri’ hayali Meselenin en can alıcı yanı, tüm bunların açık bir kitap gibi herkesin gözü önünde ortada olmasıydı. Erdoğan’ın siyasi kimliği ve kişilik yapısını ve siyaset yapma yöntemini teşhis, tespit etmek için bir cin olmak gerekmiyordu. Yolun başındayken benim gibi Erdoğan’la yarım saatbir saat karşı karşıya, yüz yüze gelmek yetiyordu. Gene o dönemde “camiler kubbemiz, minareler süngümüz” gibi keskin söylemlerle kitlelere gaz veren genç Erdoğan’dan, toplumdaki tüm kesimleri “toparlayıcı” ve “uzlaştırıcı” bir demokrasi kimliği çıkartmak için acayip bir iyimser olmak ya da sonsuz bir hayal gücüne sahip gerekiyordu. Gelin görün ki Türkiye gerçekleri somut, katı ve son derecede birebir olabildiği kadar, böyle şaşırtıcı ölçüde sürreel de olabiliyor… Birkaç yılda en olmayacak isimler ve kesimler Türkiye’de, bir ışık hızıyla gelen ani bir “reel politik” dayatmasıyla, Erdoğan’dan çok hızlı bir demokrasi şampiyonu icat etmeye kalktı. Demokrasiden, hiçbir nüans içermeyen tek tip bir “çoğunluk abanması” anlayan bir siyasetçiden, demokratik bir süpermen yaratmaya yönelindi. “Durup bir nefes alın! Ne yaptığınızın farkında mısınız?” diyenlere, cevap hazırdı: “Herkes değişir. Erdoğan niye değişmesin? O da değişti!” diyorlardı. Arkadan gelen yıllarda “yetmez ama evet” sloganıyla, hiç toz kondurmadan yoktan yaratılan demokrasi kahramanının arkasına hizalanan koca koca profösörler, aydınlar, yazarlar, çizerler… gerçek algısına adeta hükmetmek için aralarında yarışa girmiş; yalnız “yüksek demokrasi ideallerinin hizmetinde olan” bir şehir efsanesi yaratmışlardı. Geri dönüşü olmayan bir kırılma noktası olan 12 Eylül 2010 referandumundan bu yana fasıl fasıl çözülen o efsane, nihayet en son Taksim meydanında önceki akşam acı, buruk ve trajik bir tarih şakasına dönüştü. “Demokrasi” adına israrla peşine düşülen liderin, dünya önünde maskesi indi ve de asıl çehresi görüldü. ‘Yetmez ama evetçiler’in şovu devam Başbakan bunun yanısıra harbiden çıkıp “Ben değişmem!” dedi. “Başbakan sert ve geriyor” eleştirilerine yanıt verirken; “Ya diz mi çökecektik?” diye konuşan Erdoğan ardından ilave etti: “Bana sert diyorsanız, kusura bakmayın… bu Tayyip Erdoğan değişmez!” Demek ki neymiş? Erdoğan değişmezmiş… Her türlü etki ve etkileşime kapalı; büyüklük kompleksine kapılmış tüm benmerkezci liderler gibi kendisinden “3. tekil şahısla” söz eden Erdoğan; hiç değişmediğini, hiçbir zaman değişmeyeceğini bugün kendisi söylüyor. “Taraf”; Erdoğan’ın AKP grup toplantısında sarf ettiği bu sözleri şimdi manşete çıkarmış. Sürmanşete de “Yeni yasa geliyor. MİT’e fişleme, izleme, psikolojik istihbarat ve operasyon yetkileri veriliyor. Muhaberat devleti kuruluyor” haberini yerleştirmiş. Geçmişler olsun. Dilimiz döndüğünce yıllarca bu serüvenin başka türlü sonuçlanamayacağını anlatmaya çalıştık. Ama yalnız kendimiz konuşup, kendimiz dinledik. “Yetmez ama evetçi” Hasan Cemal, Erdoğan’a bugün “uyarı mektupları” yazıyor. “Yetmez ama evetçi” Oya Baydar, Taksim vahşeti karşısında “televizyonu kapattım ve ağladım” diyerek içlenerek dert yanıyor. Yazık ki çok geç. Günün moda deyimiyle “şov bitti” hanımlar, beyler. Ama sizin şovunuz bitmiyor. ACI KAYBIMIZ Malatya eşrafından Fatma ve Hacı Hasan Kabasakal’ın oğulları Etem Kabasakal, Rüveyda Şimşir, Şaziye Kabasakal ve Sabiha Turancı’nın kardeşi Necdet ve Necati Kabasakal’ın amcası, Ferhan Serin, Ali ve Gökhan Şimşir, Ayşegül ve Ömer Kabasakal, Semra Nalçacı, Mehmet, Orhan, Celal Turancı ile Arzu Şahin’in dayısı Hasan Can, Işıl ve Nazif’in sevgili dedeleri HayatMehmet Kabasakal ve ZehraSerdar Arat’ın babaları Lütfiye Kabasakal’ın kıymetli eşi VEFAT Kemalpaşazade Lastik Sait Bey’in torunu; Asım ve Ferdiye Dikel’in kızları Abidin Dino’nun eşi NİYAZİ KABASAKAL 14 Haziran 2013 Cuma günü Levent Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. AİLESİ GÜZİN DİNO’yu 5 Haziran 2013 günü Paris’te toprağa verdik. Öğrencileri, Dostları ve Ailesi adına GÜL AR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle