18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MAYIS 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP’nin cemevleri çalıştayında Alevilere ait hiçbir sorunun çözülmediğine dikkat çekildi: 7 İnançları yok sayılıyor u Anadolu yakasındaki 30’a yakın cemevi temsilcisinin katıldığı çalıştayda, zorunlu din derslerinin apaçık bir zulme dönüştüğü belirtildi. Çalıştaydan çıkan sonuç rapor haline getirilecek. İstanbul Haber Servisi CHP “İstanbul Anadolu Yakası Cemevleri Sorunları Çalıştayı”, Pendik’teki The Green Park Hotel’de gerçekleşti. Cemevleri ve Aleviler üzerindeki günlük sorunlar dün “İstanbul Anadolu Yakası Cemevleri Sorunları Çalıştayı”nda tartışıldı. Çalıştaya, Anadolu yakasındaki 30’a yakın cemevi temsilcisinin yanı sıra CHP İstanbul milletvekilleri Müslim Sarı, Osman Taney Korutürk, Celal Dinçer, Ayşe Eser Danışoğlu, Kadir Gökmen Öğüt ve CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Müslim Sarı, AKP iktidarının Alevi yurttaşlara her daim yeni sorunlar çıkardığını belirterek, “Onların dedelik makamına, onların musahiplik makamına, onların cemevlerine, erkânlarına karışıyor. Utanmasalar yol önderlerini de atayacaklar” dedi. Zorunlu din derslerinin zulme dönüştürüldüğüne dikkat çeken Sarı şöyle devam etti: “Bununla da kalınmamış, ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda din dersi soruları da sorularak Alevi çockların ya da gayrimüslim çocukların açıkça dezavanjılı bir duruma düşmelerine neden olunmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı bu ülkenin tüm yurttaşlarından toplanan vergilerle yalnızca bir inanca mensup yurttaşlara hizmet vermekte ve bundan rahatsızlık duymamaktadır. En büyük problem, hükümetin ve başbakanın Alevilerin sorunlarını görmek yerine Aleviliği bir inanç olarak sorun kabul etmesidir.” ‘AKP Aleviliği sorun olarak algılıyor’ Sarı, “Alevi yurttaşlarımızın inançlarına ilişkin gönül rahatlığıyla hizmet alabilmesi engellenmektedir. Cemevlerinde hizmetlerin etkili biçimde görülebilmesinin önündeki engelleri hep birlikte kaldırmanın yollarını bulmak için buradayız” diye konuştu. Osman Taney Korutürk ise AleviBektaşi inancının laikliğin teminatı olduğunu belirterek, Türkiye’de bütün inançların bir arada bulunması gerektiğinin altını çizdi. Celal Dinçer de “İnsanlar Alevi inancını tam olarak tanımıyor. Sorunlar da buradan kaynaklanıyor” dedi. Ayşe Eser Danışoğlu Alevi yurttaşlara din ve vicdan özgürlükleri tanınmadıkça toplumsal barışı sağlamanın zorluğuna dikkat çekti. Oğuz Kaan Salıcı ise Alevilerin günlük sorunlarını anlama ve çözmek için bu çalıştayın büyük önem taşıdığını belirtti. Konuşmaların ardından cemevleri üyeleri basına kapalı olarak yaşadıkları sıkıntıları milletvekillerine ve CHP’li yöneticilere aktardılar. Çalıştayda çıkan sonuç rapor haline getirilecek. Gorleben Dersleri Japonlar fotoğraf çekmeyi çok severler. Zengin olsun yoksul olsun her Japon turistin elinde mutlaka iyi cinsinden bir fotoğraf makinesi olur. Gördükleri her şey şimdi artık dijital olan pek marifetli makinelerinin içine girer. Fukuşima Nükleer Santralı ünlü depremde patlayınca en çarpıcı fotoğrafları da onlar çekti. Fotoğraf önemlidir. Anı yakalar, geleceğe armağan edersiniz. O fotoğraflardan birinde Japonya’nın kendi halkından ve tüm dünyadan nasıl özür dilediğini görmüştüm. Yıkıntılar çok tazeydi ve Japon Başbakanı kalabalığın önünde eğilmişti. Şimdi ise geldiler bizim Sinop’ta nükleer santral yapmaya soyundular. Çernobil ve Çelyabinsk felaketlerini yaşayan Ruslar ise Mersin’e nükleer santral yapmaya hevesliler. Böyledir bu işler. HHH Henüz kendi halkıyla hesaplaşma aşamasına gelmemiş burnu büyük politikacılar ve göbeği büyük obezler ülkesi ABD dışında gelişmiş kapitalist ülkeler artık nükleer enerjiye veda ediyor. Almanya’da muhafazakâr hükümet Fukuşima felaketinden sonra halkın öfkeyle yükselen sesini dinlemek zorunda kaldı. Var olanlar kapatılacak ve yenisi yapılmayacak. Ama yıllar boyu nükleer enerji kullandığı için elindeki nükleer atıkları ne yapacağını, onlardan nasıl kurtulacağını bilemiyor Almanya. Bilemiyor, çünkü o nükleer atıklar yüzbinlerce yıl yok olmayan cehennem zebanisidir. Bir grup gazeteci arkadaşla, çok güvenli varillere; Castor’lara sıkıştırılan atıkların yerin dokuz kat altına gömmek için hazırlanan bir depolama tesisinin bulunduğu Gorleben kasabasına gitmiştik. Almanlar bir tuz madeninin içine oymuşlardı depoyu. Atıklar oraya hâlâ gömülemedi. Çünkü Gorlebenliler o atıkların orada bile güvenli olmayacağından eminler. Haksız da sayılmazlardı doğrusunu isterseniz. Çünkü biraz ötede Elbe’nin kıyısındaki ilk depolamada daha küçük boyutlu atık varilleri bir süre sonra kayboldu, hâlâ arıyorlar. Gorleben halkı o radyasyonlu atıkların nehre karıştığını düşünüyor. Bizim siyasetçilerimiz ise “Ne yani düşer diye uçağa binmeyecek miyiz” mantığıyla savunuyor nükleer santralları. HHH Almanlar bize nükleer felaketi bütün çıplaklığı ile anlattılar. Kurtulmak için yıllarca nasıl uğraştıklarını da. Ve Türkiye gibi güneşi, rüzgârı bol bir ülkede neden nükleer enerji peşine düşüldüğünü anlayamadıklarını da anlattılar. Ama biz biliyoruz neden olduğunu. Biz gökdelenler dikmekle, ormanları söküp havaalanları inşa etmekle meşgulüz. Denizleri doldurup sahte alanlar yapıyoruz. Kentlerimizin yeşillerini betonun donuk rengiyle çoktan değiştirdik. Bizim siyasilerimiz, tarihle ilgili bilgileri kökten sarsacak, yeniden yazılmasına bile yol açabilecek buluntulara inşaat işlerini aksatıyor diye “çanak çömlek” diyor. Bir düşünün, geçmişe “çanak çömlek” diye bakan siyaset, geleceği düşünür mü? Ya da “onun geleceğinde” insan nasıl bir şeydir. HHH Yerin dokuz kat altındaki Gorleben nükleer atık deposuna atıkların depolanmasına Gorlebenliler izin vermediler. Alman hükümeti onları ikna etmeyi ve nükleer atıkları oraya sonsuza kadar gömmeyi düşünüyor. Yoksa yılların günahı bir türlü gömülemeyecek ve usul usul ölüm saçmayı sürdürecek. Sevgili Özgür, bizi Gorleben’e götüren değerli meslektaşım, Heinrich Böll Vakfı’ndan rica et, şu santral inşaatları başlamadan Enerji Bakanı’nı, üç beş nükleerci siyasetçiyi, hırsı boyundan büyük bir kaç lobiciyi Gorleben’e götür. Biliyorum çok işe yaramaz, ama sen “söylemiş ve ruhunu kurtarmış” olursun. Biz de büyük bir umutsuzlukla yazdığımız karamsar yazılarımızla geleceğe üç beş çanak çömlek gömmüş oluruz hiç değilse. ‘Çalıştay çözüm için çok önemli’ ADALET BAKANLIĞI’NDAN TUHAF ÇÖZÜM Hükümlüye mahrem odası konteynır MAHMUT LICALI ‘Dilan için’ yine gaz Polis, Hey Tekstil işçilerinin 1 Mayıs’ta biber gazı kapsülü ile ağır yaralanan Dilan Alp için yapmak istediği eyleme müdahale etti SERCAN MERİÇ ANKARA Bazı cezaevlerinde hükümlülerin eşleriyle ödüllendirme kapsamında mahrem görüşme yapacağı odalar Van depreminde kullanılan konteynerlerden oluşurken İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan için mahrem oda yapılmadı. MHP Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in konu hakkındaki soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ceza infaz kurumlarında barındırılan tutuklu ve hükümlüler için yeteri kadar eş görüşme odası yapıldığını bildirdi. Bakan Ergin, ancak bazı ceza infaz kurumlarında fiziki altyapının mahrem görüşme odasının yapımına uygun olmadığı gerekçesiyle konteynerlerin kullanıldığını belirtti. Polis, 1 Mayıs’ta polis tarafından yaralanan ve hayati tehlikesi devam eden Dilan Alp (17) ve diğer yaralanan kişiler için Taksim’de eylem yapmak isteyen Hey Tekstil işçilerine müdahale etti. Müdahale sırasında birçok işçi yaralandı. Taksim Meydanı’ndan Galatasaray Lisesi’ne yüCHP’li rüyüş düzenleyen Hey vekillerden Tekstil işçileri ve Kazova Trikotaj işçileri, direziyaret niş işçilerinden Ali EkCHP Genel Başber Alp’in kızı Dilan kan Yardımcısı ErdoAlp için bir araya geldi. ğan Toprak ile İstan“Marjinal değil işçiyiz, bul milletvekilleri MelDilan bizim kızımız. da Onur, Aykut Er499 gündür direniştedoğdu ve Ercan Cenyiz” pankartı açan işçigiz Dilan Alp ve Meler, sloganlar atarak İsral Dönmez’i tedatiklal Caddesi’ne doğru vi gördükleri Bahçeyürümeye başladı. İstiklievler Medical Park Hastanesi’nde ziyaret lal Caddesi’nin önünü etti. CHP’liler Alp ve TOMA ile kapatan poDönmez’in durumulis işçilere ilk müdahanun iyiye gittiğini öğleyi tazyikli su ile yaptı. renmekten mutlu olPolis daha sonra gruba duklarını dile getirdi. cop kullanarak müdahale etti. Polisin işçileri İstiklal Caddesi’nden Gümüşsuyu’na kadar kovalaması üzerine işçiler basın açıklamasını yapamadan ara sokaklara dağıldı. Müdahale sırasında bir kadın işçinin dudağı patladı, birçok işçi de cop nedeniyle yaralandı. ‘Polis hedef gözetti’ İstanbul Haber Servisi 1 Mayıs’ta polisin attığı biber gazıyla başından ağır yaralanan 17 yaşındaki Dilan Alp ile birlikte saldırıya maruz kalan arkadaşları, genç kızın başına polislerin hedef gözeterek nişan aldığını, yere düştükten sonra bile üzerine gaz bombası atıldığını anlattılar. Arkadaşları, polisin Fotoğraf: VEDAT ARIK Dilan Alp’i yaralı olduğu halde gözaltına almak istediğini milletvekillerinin araya girmesi sonucu hastaneye kaldırılabildiğini de aktardılar. Alp ile aynı eve sığınan ve gözaltına alınan arkadaşları önceki gün serbest bırakıldı. Dün İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyen gençler, yaşadıklarını anlattıp müdahaleden sonra çekilen fotoğraflarını paylaştılar. Dilek Odabaş, valinin 17 yaşındaki bir çocuğun cesaretinden korktuğunu, Dilan’ın elinde sopa da, taş da olmadığını söyledi. İpek Ece Şener de “Sadece oraya gittiğimiz için suçlanıyoruz” diye konuştu. Fatih Karademir de “Çevredekiler tepki göstermese o şekilde gözaltına alınacak belki de hayatını kaybedecekti” diye konuştu. Dilan Alp’in avukatları Güzilar Tuncer, Umut Alkaç ve Fazıl Ahmet Tamer ise, ortak açıklama yaparak İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutluve sormluların cezalandırılması için yasal işlem başlatacaklarını duyurdular. konaklamıştı Depremzedeler ‘Deniz’lere terörist diyen öğretmene tepki yağdı Ergin, bu kapsamda bazı ceza infaz kurumlarında toplam 12 konteynerin hükümlülerin eşleriyle görüşeceği mahrem oda olarak kullanılacağını ve söz konusu konteynerlerin 4’ünün 2011’deki Van’daki deprem felaketinin ardından depremzedelerin kaldığı konteynerlerden oluştuğunu ifade etti. Başka bir deyişle depremzedelerin soğuk kış şartlarında yaşam mücadelesi verdiği konteynerler artık cezaevlerinde hükümlülerin eşleriyle mahrem görüşme yapacağı odalara dönüştürüldü. ‘Gençleri ayrıştırıyorlar’ HİCRAN ÖZDAMAR mahrem oda yok Bakan Ergin, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın kaldığı İmralı’ya da düzenleme kapsamında mahrem oda yapılıp yapılmadığı sorusuna da yanıt verdi. Hükümetin bir süredir yürüttüğü çözüm süreci kapsamında İmralı’daki şartları iyileştirilen Öcalan’a televizyon ve spor yapmasına yönelik yeni imkânlar tanınmıştı. Ancak Bakan Ergin, İmralı’ya mahrem görüşme yapılacak bir odanın yapılmadığını bildirdi. İmralı’ya İZMİR İzmir Buca’daki Meşkure Şamlı Ortaokulu Görsel Sanatlar Dersi Öğretmeni S.K’nin, sınıfında adı “Deniz Ulaş” olan bir öğrenciye, “Bu terörist ismi, aileleriniz de ne biçim isim koyuyor” dediği ileri sürüldü. Ermeni kökenli bir başka öğrenci olan Artin’in de, Hıristiyan olması nedeniyle aynı öğretmen tarafından aşağılandığı belirtildi. Her iki öğrencinin velisi de öğretmen hakkında ilçe milli eğitim müdürlüğüne şikâyet dilekçesi yazdı. Öğrencilerden Deniz’in velisi Isaf Korkmaz, şikâyet dilekçesine de konu olan olayı şöyle anlattı: “Çocuğum eve geldiğinde okulda resim dersinde yaşadıklarını anlattı. Öğretmenin bütün çocuklara adlarının anlamını sorduğunu, sıra kendisine geldiğinde de adının Deniz Gezmiş ve Ulaş Bardakçı’dan geldiğini söylediğini aktardı. Ancak öğretmeni, bunların ‘terörist adı’ olduğunu, ailelerin ne biçim ad koyduğunu söylemiş. Çocuğum ertesi gün sınıfına gittiğinde iki grupla karşılaştığını, bir grubun kendisini desteklediğini, bir grubun kendisine terörist gibi davrandığını belirtti. Çocuğum o günden beri okula gitmek istemiyor. ‘Beni okuldan al’ diyor.”Soruşturma başlatıldığına yönelik bilgi geldiğini kaydeden Korkmaz, “Ben de öğretmenim. Bu yapılanlar ayrımcılık. Dilekçemden bir sonuç çıkmaması durumunda konuyu savcılığa taşıyacağım” diye konuştu. Öğrencisinin adı “Artin” olan bir başka veli de, yine ilçe milli eğitim müdürlüğüne dilekçeyle başvurarak, çocuğunun aynı öğretmen tarafından Hıristiyan olduğu gerekçesiyle aşağılandığını savundu. EğitimSen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Abdullah Tunalı, özellikle 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte okullarda ayrımlaşmanın ortaya çıktığını, öğrencilerin inançlarının sorgulandığını söyledi. Tunalı, “Bir eğitimcinin görevi çocukların dini yapısını sorgulamak değil eğitim vermektir. Ayrımcılık yapamaz. Konunun takipçisiyiz” dedi. Buca İlçe Milli Eğitim Müdürü Recep Yanık da öğrenci velilerinin şikâyet dilekçesinin kendilerine ulaştığını ve inceleme başlatıldığını belirtti. Dersim’e komisyon istemi İstanbul Haber Servisi Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), Dersim harekâtını 75. yıldönümünde protesto ederken, Meclis’te “Dersim Hakikatlerini Soruşturma Komisyonu” kurulmasını istedi. DEDEF’in Galatasaray’dan Taksim’e yürüyüşüne izin verilmedi. DEDEF Başkanı Hikmet Erdoğan “Dersim katliamının AKP ve CHP’nin birbirine şantaj ve si yaset yapma ara cı olmaktan çıkarılıp tüm belgelerinin açıklanmasını istiyoruz” dedi. Erdoğan, yaptığı basın açıklamasında 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Dersim’de “tedip ve tenkil” adıyla başlayan harekâtın travmatik etkilerinin günümüzde dahi sürdüğünü söyledi. Hikmet Erdoğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak “Gerekirse özür dileyeceğini ve dilediğini söylemesinden sonra bugüne kadar somut bir adım atılmamıştır” dedi. 4+4+4’lük ayrışma
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle