24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MAYIS 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 21 Brezilya’nın Amazon Ormanları yerlileri, Dicle’nin özgür akması için ülkemizdeydi Amazonlar Hasankeyf’teydi NEDİM GÜRSEL AKDENİZ ROMAN ÖDÜLÜ’NE DEĞER GÖRÜLDÜ Geçenlerde İstanbul, tüm insanlıBrezilya’nın Amazonları Hasankeyf eyleminde. ğı tüm canlılarla birlikte yakından ilgilendiren uluslararası bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Suriye’den “İmralı”ya uzaAmazonlar yerli giysileriyle geldiler. nan “manşet gündemi”nden ötürü medyaNehri’ni Belo Monte’den kurtarmak için da gerekli önemin gösterilmediği bu “yasürdürdüğümüz mücadele, Dicle Nehri’ni şamsal” buluşmanın adı “Dünya Nehirler Ilısu Barajı’ndan kurtarmak için sürdürüKonferansı”ydı. 18 Mayıs’ta Kadıköy Halk lenden farklı değildir. Biz hükümetlere, inEğitim Merkezi’nde gerçekleşen buluşma, sanları ve kültürleri var eden nehirlerimizi “Doğa Derneği” ile “Uluslararası Democöldüremezsiniz demek için birleştik...” rasi Hareketi”nin işbirliğiyle düzenlendi... Hasankeyfli Ömer Güzel de bir HasanYakın gelecek şöyle dursun, daha bugünkeyfli olarak yerlerinden göç etmek istemeden yeryüzündeki savaş nedenleri arasınDicle’nin suları altında kalmanın hüznünü diklerini, barajın bir an önce durdurulmasını da yer almaya başlayan “su” üzerindeki söyaşayan Hasankeyf. ve hayatlarına devam etmek istediklerini bemürgeci politikaların sorgulandığı konferansın ilgi çeken katılımcıları arasında “Amazon lilere ve Dicle Vadisi’nde yurtlarından ola lirtti. cak 35 binin üstünde insana destek vermeYabancı katılımcılar arasındaki “Turkana Yerlileri” de vardı. ye geldik. Ortadoğu’nun son özgür akan Kardeşliği”nden gelen Kenyalı Joshua AnBrezilya’da yaşadıkları Amazon ormannehri Dicle’nin barajlara kurban edilmegelei ise ülkesinde de aynı problem ile karlarındaki köylerinden kalkıp Türkiye’deki mesini istiyoruz...” şı karşıya olduklarını ifade ederek bakın neler “akarsuları koruma” direnişine destek versöylüyordu. meye gelen “Amazon Yerlileri”, konferans asankeyf ve Barış’ “Bizim orada yapılan barajın da Ilısu gikapsamında “Ilısu Baraj alanı”nı da ziyaKonferansta vurgulanan gerçeklerden bibi, çok büyük zararları olacak. Suyun gitret ettiler. Hasankeyf ve çevresini sular altınri de onca insanı Dicle’nin sularından yoksun mesi gereken halkları susuz bırakacak. da bırakacak baraj projesine tepki gösteren bırakmanın, barış politikalarıyla da çelişmesi. En önemlisi bu barajın çevreye doğaya eteylemcilerle, Dicle Nehri’nin barajlara kurDoğa Derneği Hasankeyf Kampanya Koki değerlendirilmesinin olmaması ve tıpkı ban edilmemesine dikkat çektiler. HasankeyfKenya’daki baraj gibi buradaki halka zalilerle kol kola Batman’daki baraja ait şantiye ordinatörü Tuba Kılıç, “Ilısu Baraj projesi durdurulmadan ve Hasankeyf kurtarılma rarının aslında hesaplanmamış olması... Bu yolunu kapattılar.. (Demokrat Haber21 Madan Türkiye’deki barış süreci tamamlana nedenle kendi ülkemdeki üç baraja karyıs 2013) Amazonlar, “tüm nehirler özgürce aksın” maz” diyor ve ekliyordu: “Dicle ve Fırat su şı nasıl mücadele ediyorsam Ilısu Barajı’na larının barajlarla tutulması Türkiye hükü karşı da mücadele etmeye geldim. Hep gediyorlardı. metinin komşularıyla sıfır sorun politikalişme ve kalkınma için çalışıyoruz ancak Aralarında Amazon yağmur ormanlasıyla da çelişmektedir. Ortadoğu’da gidekalkınma sosyal adaletle mümkündür...” rında baraj karşıtı mücadeleleriyle tanırek artan su krizi bölgede gerilimin daha Bakalım bu önemli konferansı ağırlanan ünlü Kayapo kabilesinin şefi Megaron yan Türkiye’yi yönetenler, hiç değilse “ev Txucarramae’nin ve Hasankeyflilerin de ol da artmasına sebep olabilir...” Amazon’daki Belo Monte Barajı’nın yasahipliği”nin değerini önemseyerek yerli duğu 20 eylemci, üstünde İngilizce ve Türkpımına karşı yıllarca mücadele eden Kayakatılımcılarla birlikte Amazonların da tarihçe “Nehirler birleştirir, barajlar böler” ve sel uyarılarından gerekli dersleri çıkarabile“Ilısu ve Belo Monte’yi durdur” yazan pan po kabilesinin lideri Megaron Txucarramae cekler mi? kartlar açarak şunları söylediler: “Hasankeyf ise konuşmasında şunları vurguladı: “Şingu Bu Ne Saldırganlık! Adam öldürmediler, cana kıymadılar, yankesicilik yapmadılar, çalıp çırpmadılar, milleti kandırmadılar, aldatmadılar. Sadece “Ağaçları kesmeyin!” dediler. Kentin göbeğindeki tek yeşil alana sahip çıkmak istediler! Parkı, yeşili, oksijeni korumak için nöbet tuttular! Karşılığında al sana biber gazı, al sana cop, al sana tekme tokat, al sana zulüm! Bu ne vahşet, bu ne saldırganlık! O bir avuç gence bu şiddeti reva görenlerin hiç mi utanması yok! Yazıklar olsun! Bu iktidar, bu kolluk güçleri bunca mı korkak, bunca mı zavallı! Evet korkak bunlar! Gençlerden korkuyorlar! Tepkiden korkuyorlar! Ağaçlardan korkuyorlar. Ağacın gölgesinden korkuyorlar. Her dalı yemiş dolu bu dünyadan korkuyorlar! Ölüme ve ölümden sonraki dünyalara ibadet etmeleri bundandır! Ama en çok, en çok başlarındaki padişahtan ve de onun gölgesinden korkuyorlar! Zulmü artırmaları bundandır! Zavallılığın daniskasına bakar mısınız: “Ampul Tayyip” sloganı atan liselilere polis soruyor: “Başbakanı sevmiyor musunuz?” Ben bayılıyorum Başbakan’a ve ampul ışığında da olsa, büyük bir merakla yasa yapan iki ayyaşın kim olduğunu aydınlatmasını bekliyorum... ‘Yazarın en yetkin romanı’ Kültür Servisi Fransa Akdeniz Roman Ödülü, bu yıl Nedim Gürsel’e verildi. Ünlü Closerie des Lilas lokantasında toplanan seçici kurul, Fransızcaya “L’Ange rouge” adıyla çevrilen ve Fransa’da ilgi gören “Şeytan, Melek ve Komünist”i yazarın en yetkin romanı olarak değerlendirdi. Seçici kurul Gürsel’in bu romanda orijinal bir üslupla siyasi içeriği ustaca harmanladığını belirtti. Otuz yıldan beri verilen Akdeniz Roman Ödülü’nü daha önce Umberto Eco, Amos Oz, Juan Goytisolo, İsmail Kadare ve Türkiye’den Orhan Pamuk, Yaşar Kemal gibi yazarlar da almıştı. Gürsel ödülünü Fransa’nın Akdeniz kıyısındaki Perpignan kentinde düzenlenecek bir törenle alacak. “Şeytan, Melek ve Komünist”, 3 Haziran 50. ölüm yıldönümü olan Nâzım Hikmet üzerinden yirminci yüzyılı ve komünizmi sorgulayan bir roman. Yazar, bu romanıyla 2012 Aralık’ta Balkanika Ödülü’nü de almıştı. ‘H erlman konseri ve zavallı İstanbul Dünyanın en görkemli kemancılarından biri Itzhak Perlman İstanbul’da konser verdi. Yapı Kredi Özel Bankacılık getirtmişti. Konsere muhteşemdi, enfesti diye övgüler düzebilirsiniz. Ama aynı zamanda içler acısıydı. Bininci kez tekrarlıyorum: Zavallı İstanbul! Konser salonundan yoksun lanetli kentim! Harbiye’de yedi kat yerin dibinde, korkunç bir mimari örneği olan, berbat bir akustiğe sahip İstanbul Kongre Salonu’ndaydı konser. İlk eser Beethoven’ın piyano (Rohan de Silva) ve keman için 1. sonatında, havalandırmanın pervane sesi, müzisyenlerle yarıştı durdu... Tam tepemde yanan ve dinleyiciye polis sorgusundaymış duygusunu veren projektörler yandı söndü, yandı söndü ve sonunda yanık kalmaya karar verdi. (Bunun önceden provası yapılmaz mı!) İkinci eser César Frank’in bestesine geçmeden, yerimi değiştirdim. Huşu içinde dinleyeceğim. Nerdeee! Önümde iki genç kadın, ellerinde telefonlar mesajlaşma yarışına girdiler. Arada da arkalarına bakıp salonu inceliyorlar... Geç de olsa dayanamadım, iki bölüm arasında “Niye konsere geldiniz? Yoksa çok iyi keman çalıyorsunuz da Perlman’ı beğenmediniz mi” diye sordum... Parçanın sonunda yanıt verdi biri: “Konser dinlemeye gelmedik. Görevdeyiz.” Cebinden polis kimliğini çıkardı. Biber gazı da var mı diye sormayı akıl edemedim! Yakında konser izleyicisine de kullanılırsa hiç şaşmam! O zaman gördüm yanlarında oturan dört türbanlı hanımı. Kimin kızı, kimin karısı olduklarını bilmiyorum. Ama işte buradan sesleniyorum: Hanımlar beyler, ister kendiniz, ister bir yakınınız olsun, konsere gelirken korumalarınızı dışarıda bırakın. İnanın Itzhak Perlman dinlemeyi seçmiş insanlardan size hiçbir zarar, kılınıza halel gelmez! Konser düzenleyicilere de bir rica: Lütfen biraz özen gösterin. Parayı bastırmakla olmuyor (O ne biçim program kâğıdı öyle!) Bir bilene danışmakta yarar var. Bence “büyük fedakârlıklarla” yabancı orkestralar, solistler getirtmek yerine, önce şu İstanbul’a yakışır bir salon için kollar sıvanmalı! AKM kaç yıldır kapalı farkında mısınız?.. P Kültür Servisi İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Florya Yerleşkesi, fotoğrafçılık dersi için çekilmiş ödev fotoğraflarından oluşan “İstanbul’da Alışveriş ya da Hayatın Küçük Bir Özeti” başlığı altındaki sergiye ev sahipliği yapıyor. İletişim fakültesi ikinci ve üçüncü sınıf fotoğrafçılık dersi alan yaklaşık 60 öğrenci ve İstanbul Aydın Üniversitesi Haber Ajansı (İAHA) muhabirlerinin Hayatın küçük bir özeti ortak çalışmasıyla oluşturulan sergide, İstanbul’un farklı bölgelerinde alışverişi anlatan 80 fotoğraf yer alıyor. “Bu serginin amacı fotoğraf çekmek değildi. Daha çok öğrencileri hayatla buluşturmaktı” diyen sergi koordinatörü ve İAHA Genel Yayın Yönetmeni Kayıhan Güven, serginin asıl meselesinin fakülte öğrencilerine fotoğraf yoluyla hayatı ve şehri tanıtmak olduğunu belirtti. Sergi, 6 Haziran’a kadar sürecek. n Kültür Servisi Kore Cumhuriyeti İstanbul Baskonsolosluğu, bugün MSA Mutfak Sanatları Akademisi’nde “Doğadan Bir Davetiye” başlıklı bir etkinlik düzenliyor. Etkinlik, Türkiye’ye Kore mutfağını ve kültürünü tanıtmayı amaçlıyor. Kore mutfağı tanıtılıyor Sanat sponsoruna ‘vergi’ sopası SELDA GÜNEYSU ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca hazırlanan ve Devlet Tiyatroları (DT), Devlet Opera ve Balesi (DOB) ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüklerini lağveden Türkiye Sanat Kurumu ile Sanatın Desteklenmesi Hakkında Yasa Tasarısı Taslağı’nda, özel kurum ve kuruluşların “sponsorluk” adı altında özel tiyatrolara ve sanat kurumlarına yaptıkları yardımlar da denetim altına alınıyor. Taslağa göre, özel kurum ve kuruluşların “sponsorluk” adı altında kültür ve sanata yaptıkları yardımların vergiden muaf tutulması, ancak Türkiye Sanat Kurumu’nun (TÜSAK) des u Sponsorlara, ancak TÜSAK’ın destekleyeceği projeye yardım yapması durumunda vergi muafiyeti sağlanacak. tekleyeceği projelere yapılması durumunda sağlanacak. Bunun dışındaki projelere sponsor olunması durumunda vergi muafiyeti dışında tutulacak. Öte yandan Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği (TOMEB) Başkanı Erhan Gökgücü, yaptığı yazılı açıklamada, “Geçen yıl Başbakan ifade etti: ‘Projeyi beğenirsem parayı veririm’ dedi. Bakanlar Kurulu’nun atadıkları nasıl bir projeye onay verirler? Modelin, İngiltere Arts Council’dan alındığı söyleniyor. Arts Council’ın başkanını kraliçe seçer; bu devletçi bir mantıktır. Temel ilkesi sanatın tümüyle özgür ve sorgulayıcı olmasından yanadır. Bizdeki model ise hü kümetlerin buyruğunda olacak” dedi. Gökgücü, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Demokrasinin vazgeçilmez gereği olan meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinden söz eden yok. Kaldı ki bu yolla hükümetlerin görüşü doğrultusunda sanat üretimi için proje vereceklere yeni bir rant kapısı açılacaktır. Örneğini İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yaşamakta. 2 milyon 750 bin TL bedelle 3 özel proje desteklendi. Oysa DT bu sezon 150 civarında oyuna 15 milyon TL harcamıştır. Üst kurul, proje maliyetinin en fazla yüzde 50’sini verecekmiş. Durum bu olunca DT’nin 610 TL’ye sattığı bilet fiyatları kaça yükselecek? Halkımız 30, 40 TL’lik bilet ücretlerini nasıl ödeyecek? Seyirci alıştığı büyük yapımları izleyebilecek mi?”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle