24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MAYIS 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 19 aliye Bakanlığı edefter ve efatura uygulama ayrıntılarını M belirlemek üzere kanuni yetkiyi çok elektronik defter uygulamalarına dahil olacaklar. Bu kapsamda alış yapanların tütün, alkol, kolalı gazozlar sektörlerinde veya başka önce almıştı. Bu yetkisine dayasektörlerde faaliyet göstermesi narak 397 ve 421 numaralı Vergi zorunluluk karşısındaki durumlarını Usul Kanunu Genel Tebliği ve 1 sıra etkilemeyecek. numaralı Elektronik Defter Genel Görüyoruz ki 3. ve 4. ayrımTebliği ile gerekli düzenlemeler da belirtilen ifadeler son derece yapıldı. önemli. Madeni yağ lisansına Ancak bu düzenlemeler yeterince sahip olanlardan her ne türden anlaşılır olmadığı için konuya ilişkin olursa olsun 2011 yılında herhangi bir de sirküler yayımlandı. 58 numabir mal alışı yapanlar 25 milyon ralı Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile liranın üzerinde ciroya sahiplerse tebliğler anlatılmaya çalışıldı. efatura ve edefter uygulamasının Uygulama gerekçesi tebliğlerde kapsamına giriyorlar. Bu da ciro şöyle ifade edilmiş: “Mükelleflerin rakamları 25 milyon lira veya daha yüksek şartını sağlayan tüm mükelleflerin bu kapvergi kanunlarına uyumlarının artırılması ile ise elektronik fatura ve elektronik defter sama gireceği anlamına geliyor. Çünkü makayıt dışılığın izlenerek önlenmesi amacıyla, uygulamalarına dahil olacak. Lisans sahibi deni yağ lisansına sahip olanlar 58 numaralı elektronik fatura kullanma ve elektronik defmükelleflerden alış yapanların, madeni yağ sirküler ekinde yayımlanmış. Burada isim ve ter tutma zorunluluğu getirilmesi…” Ancak uygulama o kadar kapsamlı ki kayıt sektöründe veya başka bir sektörde faaliyet marka vermeyelim ama her gün akaryakıt göstermesi zorunluluk karşısındaki durumalımı yaptığımız şirketlerin hepsi bu lisansa dışılığı izlemek neredeyse mümkün değil. larını etkilemeyecek. sahip. Dolayısıyla akaryakıt alımı yapan bir Evet, belli bir satış hasılatını geçen tüm mü4 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi mükellef, 2011 yılı cirosu 25 milyon liranın kellefler bu uygulamanın kapsamına giriyor Kanunu’na ekli (III) sayılı listedeki malları üzerindeyse bu zorunlulukların kapsamına ve dört maddede bunlar şöyle açıklanıyor. imal, inşa veya ithal eden mükelleflerden giriyor. İlginç değil mi? 1 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol 2011 takvim yılı içinde mal alışı yapanAynı durum, Özel Tüketim Vergisi Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lar, satın aldıkları malın türüne, fiyatına, Kanunu’na ekli (III) sayılı listedeki malları lisansına sahip mükellefler. miktarına veya herhangi bir özelliğine imal, inşa veya ithal eden mükelleflerden 2 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel bakılmaksızın 2011 yılı gelir tablolarındaki 2011 takvim yılı içinde mal alışı yapanlar için Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (III) sayılı brüt satış hasılatı rakamları 10 milyon lira de geçerli. Artık ekmeğimizi dahi alabildiğilistedeki malları imal, inşa veya ithal eden veya daha yüksek ise elektronik fatura ve miz, mahallelerimize kadar yayılmış, büyük mükellefler. zincir marketler (III) sayılı liste3 Birinci deki malları imal, inşa veya itmaddedeki hal eden mükellefler arasında. mükelleflerYani bir zincir marketten 2011 den 2011 yılında bir ekmek almış mükeltakvim yılı Bir işyerinde mühendis olarak çalışıyorum. lefin aynı yıl cirosu 10 milyon içinde mal Boş vakitlerimde başka bir işyerinde çalışırsam liranın üzerindeyse edefter ve alışı yapanlar, SORU CEVAP SGK açısından sorun olur mu? Hüseyin Ateş efatura uygulamasına geçsatın aldıkları mesi gerekecek. Bu daha malın türüne, Sorularınız için malida ilginç değil mi? fiyatına, mik4/a yani SGK sigortalısı, aynı dönem içinde cozum6ismmmo.org. Uygulama ilk planlantarına veya birden fazla yerde çalışabilir. Bunda herhangi tr adresine mail atadığında bu kadar kapsamlı herhangi bir bir sakınca yok. Hatta her bir işyerindeki bilirsiniz. Tüm sorular olacağını belki de kimse özelliğine günleri ve kazançları dikkate alınarak sigortalı eposta ile tek tek düşünmemişti. Bu nedenle bakılmaksıcevaplanacaktır. yapılması da zorunludur. Yoksa sigortasız işçi zorunluluk kapsamını yenizın, 2011 yılı çalıştırmanın yaptırımları uygulanır. den gözden geçirip geçiş gelir tablolaaşamasında bazı sınırlamalar rındaki brüt yapmakta fayda var. satış hasılatı ‘Kurul’da Kim Olacak? İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası başta işverenler ve işyeri sahipleri ve çalışanlar olmak üzere, meslek mensupları, apartman ve binalarda kat malikleri gibi çok sayıda kişiyi doğrudan etkiliyor. Yasayla, özellikle iş kazalarının azaltılması ve işletmelerde iş güvenliği önlemlerinin uygulanması için İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu oluşturulmuştu. Elli ve daha fazla çalışanı bulunan ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere kurul oluşturmak zorunda ve şu kişiler yer almalı: ‘İşveren veya işveren vekili’, ‘İş güvenliği uzmanı’, ‘İşyeri hekimi’, ‘İnsan kaynakları, personel, sosyal işler veya idari ve mali işleri yürütmekle görevli bir kişi’, ‘Bulunması halinde sivil savunma uzmanı’, ‘Bulunması halinde formen, ustabaşı veya usta’, ‘Çalışan temsilcisi, işyerinde birden çok çalışan temsilcisi olması halinde baş temsilci’. İş sağlığı ve güvenliği kurulunu oluşturmayan işveren veya işveren vekiline her aykırılık için 2013 yılında 2 bin 156 lira para cezası uygulanacak. Son sözümüz şu; ödenemeyecek kadar yüksek olduğu görülen para cezaları acilen yeniden gözden geçirilmeli. EFatura ve EDefter’e Dikkat! ‘Fıkradan da Öte’ “Bir kör, bir lezbiyen ve bir kurbağa bara girer. Barmen bakar ve ‘Ne bu?’ der. Fıkra mı?.. Peki, bu barmen bir de ‘terörist, darbeci, fuhuşçu, casus, şantajcı, suikastçı’ diye suçlanan askeri, milletvekilini, gazeteciyi, bilim adamını, öğrenciyi, mafyasını, katili, gerçek teröristi bir barda sandalyede otururken görse ne derdi acaba? Bence, nutku tutulur, tek kelime bile söyleyemezdi. Birbirini tanımayan bu insanları gerçek hayatta pek tabii ki bir barda otururken göremezsiniz. Ama ne yazık ki, hayatın olağan akışına aykırı olsa da bu insanları yıllardır Silivri’de sanık sandalyesinde otururken görebiliyoruz. Bir de hem sanık, hem de tanık sandalyesine oturanlar var. Bu durum, barda oturan bir kişinin, barmenin yerine geçip kendisine ücretsiz içki servisi yapması gibi bir şey değil mi? Bu insanlar yalnızca sanık sandalyesine otururken bir araya gelseler neyse. İddianamesi olmayanlar, olup da suçunu arayıp bulamayanlar, hukuka aykırı elde edilen sözde dijital delillere kurban gidenler, derdini anlatamadan peşin hüküm yiyenler, şimdi kendilerine tahsis edilen ‘özel’ odalarda hep birlikte aynı havayı soluyorlar. Ne adına? Somut delili olmayan, dolayısıyla maddi gerçeği ortaya çıkmamış sanal suçlar adına. İddia edenlerin anlam yüklemeye çalıştığı kanaatler ve varsayımlar adına. HHH Bu satırları okuyunca sakın ‘Hadi canım sen de!’ demeyin. Yaratılan algının anafor etkisinden sıyrılarak, bir zahmet Silivri’nin yollarına düşün ve milletin gözünden kaçırılarak, hukuksuzluğun prim yaptığı Özel Yetkili Mahkemelerin akıl ve mantık dışı yargılamalarına tanıklık edin. En azından iddia makamının, kendisini hiçbir iddiasını ispatlamak zorunda hissetmediğine şahit olun. Vicdanların nasıl susturulduğunu canlı olarak izleyin. Ancak mahkeme ‘özel’ olunca, bazı özel durumlarda, bariyerleri aşıp tazyikli suyu yardıktan sonra biber gazına yakalanmadan mahkeme salonunun kapısına ulaşabiliyor ve hâlâ kendinize izleyici tribününde yer bulabiliyorsanız inanın sizden şanlısı yok! Maalesef, kin ve intikam duygularının egemen olduğu Silivri sürecini şimdi kardeş şehir ilan ettikleri İzmir’e de taşıdılar. Oynanan kirli oyunu İzmir’de “Askeri Casusluk” adıyla yeniden sahneye koydular. Senaristler aynı kalırken oyuncuları farklı kıldılar. Eğer Silivri ve İzmir’de sahnelenen bu oyunları izleyemiyorum diyorsanız, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Gölcük, Antalya ve Trabzon’da cumartesi günleri yapılan ‘Sessiz Çığlık’ etkinliklerine katılarak ileri demokrasi adına oynanan bu kirli oyunun gerçek yüzünü öğrenebilir, kendinizi daha güçlü ve güvende hissedebilirsiniz. Eğer sönmemişse ateş, ölü denen volkanlar bile canlanır günü geldiğinde.” HHH Yüreğimi kanatan yukarıdaki satırlar, Balyoz Davası’ndan 28 aydır Hasdal Cezaevi’nde yatan ve 18 yıl ağır hapse mahkum olan Deniz Kurmay Albay Bora Serdar’a ait. Okuduğumda, bir insan olarak utançtan yüzüm kızardı ve bütünü bozmayacak ufak biriki kesinti dışında tamamını paylaşmaya karar verdim.. Okuyun bakalım, siz de utanacak mısınız?!.. Tramvayın son durağı!.. Nasrun minallahi ve fethun karib... Saff suresinden bir bölüm... Kim Okudu? Tayyip Bey.. Nerede okudu?.. Reyhanlı’da... Ne anlama geliyor peki?.. Allah’ın yardımıyla yakında fetih var!.. Ne kadar açık değil mi?!.. Şimdi şu sözlere bakalım: Din doğruları emrediyorsa bunun karşısında mı duracaksın? İki ayyaşın yaptığı yasa muteber de inancın emrettiği bir gerçek niçin olay haline geliyor?.. Demek ki neymiş, yıllar önce yola çıkan “tramvay” son durağa vasıl olmak üzereymiş... Günaydın Türkiye’m!.. İki yerde çalışılabilir mi? Saygıyla Sevgi Birleşince... Perihan ERGUN Geçen haftaya değin uzun süredir ülkemizi karartan gidişat nedeniyle neredeyse gülmeyi bile unutur olmuştum. Önce bir aydır evde geçirdiğim küçük bır kaza sonucu sokağa çıkamazken 2526 Mayıs günlü TYS’nin kongresine üyelik sorumluluğumla zorlansam da gidebildim. İyi ki de gitmişim. Yazar dostlarla özlem gidermenin dışında kongredeki birlik beraberliği, tek listeyle sağduyuyla oluşan yeni yönetimi gördüğümde; memleketimizin bu baskıcı AKP yönetiminden kurtulabilmesinde kalemlerinden yansıtacakları ışıkla Atatürk Cumhuriyetinin ilkeleri olan, laik, sosyal, çağdaş demokrasiyi yaşatacak güçte olduklarını görerek mutlandım. HHH Mutlandırıcı ikinci olayı da gene 26 Mayıs günü Taksim’deki İstanbul Atatürk Anadolu Lisesi’nin alışılagelmiş olan ‘Pilav Günü’nde yaşadım. 24 yıl, üç aylık öğretmenlik ve idarecilik yaşamımda 3’ü özel, 7’si resmi olmak üzere 10 ortaöğretim kurumunda 2.5 yıl da İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Öğretim Kurumları Bölümü’nde müdür yardımcılığıyla görevlendirildiğim sürece elimden geldiğince Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda içtenlikle çalıştım. Bu kadrolu ve özel okullardaki görevlerde bulunmam pek de kolay olmadı. Son yıllardaki örnekler gibi yüksek öğretmen okulunu bitirip devletten görev istendiğinde; binlerce öğretmen açığı olduğu halde MEB’ce “kadrosuzluk bahanesiyle” istemler geri çevriliyordu. Nurlar içinde yattığına inandığım değerli kültür sembolü hocamız, şair Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar mezuniyetimden evvel ve sonra bana asistanlık görevi vermişti. Çalışmalarımı beğeniyor, fakültede öğretim üyeliğinde kalmamı çok istiyordu. Eş adayım buna izin vermedi. Ben de öğretmenlikten hiç vazgeçmedim. Ülkemin gençlerini elimden geldiğince aydınlatmaya çalıştım. Kız ve erkek, tüm öğretmenleri olduğum yurdumun çocukları beni hiç unutmadılar. Örneğin Atatürk Lisesi’nin mezunlar derneği o sıcak saygı ve sevgilerini bu yıl da 26 Mayıs’ta pilav günlerinde beni kapımdan alıp toplatılarına götürüp getirerek vefa duygularını kanıtladılar. Bu okuldaki öğretmenlik hizmetlerimin dışında bir de milli eğitim müdürlüğünde görevliyken yalnızca erkek çocuklarımıza özgü bu Atatürk Lisesi’ne kızlarımızı da katarak oraya karma lise niteliğini vererek imtiyazlı cinsiyet farklılığını gidermiştim. Pilav gününde okula girilen yerde görevlendirilmiş olan kızlarımız beni karşılamaya gelen, sayın okul müdürleri Nurettin Turan Bey’in yanında yer alarak heyecanla kucakladılar... HHH Tüm çalıştığım okullar benim için sıcak yuva sayılsalar da Atatürk Lisesi’nin bende çok genç yaşımdan beri ayrı bir yeri vardır. Şöyle ki; lise öğrenimimi Kabataş’ta, Setüstü’ndeki İnönü Kız Lisesi’nde sürdürüyordum. Bakanlıkça 1944’teki Cumhuriyet Bayramı’nda İstanbul liselerinde oluşturulmuş olan izcilerden bir oymaklık öğrencinin Ankara’da bulunmaları emri gelmişti. Beyoğlu ilçesindeki liselerden bizimkiyle Atatürk Lisesi’nden birer oymaklık izci grubu, Atatürk Lisesi Müdürü, ki (24 yıl orada görevde bulunmuştur). Sayın Şerif Par’ın başkanlığında‘Kardeş Okul’ olarak Ankara’ya götürüldük. Ben o tarihe kadar Ankara’yla gelmiş geçmiş ME bakanları içinde eşi bulunmaz olan Hasan Âli Yücel’i o zaman görebildim. H. Â. Yücel’le planlayıcısı Hakkı Tonguç Baba olan Köy Enstitüleri önerilerini hasta yatağındaki Atatürk’e götürülen bu eğitim programı onun memnuniyetle uygun görüp onayından sonra hemen uygulanmıştı. Anadolu’nun ücra okulsuz eğitimsiz bölgelerinden toplanan yoksul aile çocuklarının eğitilerek yetiştirilmeleri sürdürülebilseydi bugün TC’nin dünyadaki çehresi tüm kurumlarıyla en ileri en parlak düzeyde oluşacaktı. Bu imkândan yararlanan bir avuç aydınımızdan yaşayan ve hakka yürümüşlerin tümü yurdumuzun aydınlatıcı yüzleridirler. Yazık ki her zaman olduğu gibi köylerdeki marabalarının aydınlanmasını istemeyen köy ağalarıyla siyasetin iktidar hırsçılarının yalan dolanlarıyla bu aydınlatıcı kurumlarının ışıkları 1949’dan başlayarak 1950’li yılların başlarında düşmanlıkla söndürüldü. Bu nitelikli ve yararlı öğretim kurumlarının yerlerini hiçbir eğitim kurumu da hâlâ dolduramadı... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Güney 1 Amerika’da bu 2 lunduğuna inanılan hayali al 3 tın ülkesi. 2/ Din 4 işlerini devlet iş 5 lerine karıştırma6 yan... Rus mutfağına özgü bir tür 7 sebze çorbası. 3/ 8 1887’de Polon 9 yalı doktor Zamenhof tarafın 1 2 3 4 5 6 7 8 9 dan oluşturulan ya 1 G Ü N L Ü K L Ü pay dil. 4/ Uskumruya 2 İ Ş L E M E R E benzer bir balık... Bil 3 D Ü V İ N Y E T gisiz, kültürsüz kim 4 E K A R T E M E se. 5/ “Kur bakalım N E T R N çilingir soframızı / 5 R O L E Dinsin artık bu 6 O S A K A 7 S A L Z E T A ağrısı” (C. S. TaranV İ T A L İ ZM cı). 6/ Avrupa’da bir 8 başkent... Hıristiyan 9 H A Z A R A L A R ların en büyük bayramı. 7/ İslam bilginlerine verilen ad... Kaz Dağı’nın antik dönemlerdeki adı. 8/ Yaklaşık on iki bin yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan, insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta... Merkür gezegenine verilen bir başka ad. 9/ İstanbul’da, Bizans mozaik sanatının en güzel örneklerini barındıran yapı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Altın ve gümüşün soluk sarı renkli doğal alaşımı. 2/ Güney Amerika’da yaban hayvanlarını yakalamakta kullanılan kement... Üst yanı açık boru. 3/ Tapu ya da nüfus kütüklerine verilen ad. 4/ 106 taşla oynanan bir oyun... Asya’da bir ırmak. 5/ Satrançta özel bir hareket... Gelecek. 6/ Argoda, uzun süre cinsel ilişkiden uzak kaldığı için aşırı istekli kimseye verilen ad... Bir zaman birimi. 7/ At tüyünün rengi... Fransa’da bir ırmak. 8/ Çocuklardaki vücut biçimsizliklerini düzelten ya da önleyen hekimlik dalı. 9/ Eli ya da ayağı sakat olan kimse... Dar ve kalınca tahta.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle