23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2013 PERŞEMBE 16 DIŞ HABERLER [email protected] Lavrov’dan Kerry’ye sitem Dış Haberler Servisi Türkiye, Katar ve ABD’nin dün Cenevre’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ni acil olarak toplantıya çağırmasına Rusya’dan tepki geldi. Çağrıyı “hoş olmayan bir sürpriz” olarak değerlendiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, BM İnsan Hakları Konseyi’nin Suriye’yi kınama yönünde bir kararı kabul etmesi halinde bunun Cenevre’de yapılması planlanan uluslararası konferansa zarar vereceği uyarısına bulundu. Konseyin Suriye’nin Kuseyr kentindeki çatışmalarda yabancı savaşçıların varlığını kınama yönünde bir karar alması bekleniyor. Konuya ilişkin olarak dün Moskova’da açıklamalarda bulunan Lavrov, önceki gün Paris’te yaptıkları toplantıda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile konuyu ele aldıklarını belirterek “Durumdan haberi olmadığı anlaşılıyor. Araştıracağını belirtmişti. Ancak bunu başarıp başaramadığını bilemiyorum” dedi. ABD’nin BM İnsan Hakları Konseyi’ndeki temsilcisi Eileen Chamberlain Donahoe, Rusya’nın itirazına yol açan gelişmenin Cenevre’deki barış konferansına zarar vereceği görüşüne katılmadıklarını açıkladı. BM İnsan Hakları KonseDış Haberler Servisi Suriye muhalefetinin önde gelen isimlerinden Mişel Kilo, bugün Suriye’de “gerçek sorunun” muhalefet olduğunu söyleyerek Suriye Ulusal Koalisyonu’nu (SUK) suçladı. Dubai merkezli El Arabiya televizyonuna konuşan Marksist entelektüel Kilo, “Gerçek, sorun SUK içind e ” diye konuştu. İstanbul’da toplanan SUK, bir haftadır sü ren görüşmelere Kilo koalisyonu suçladı. yi, Suriye’de kötüleşen insani durumu ve Kuseyr’daki katliamları Türkiye, ABD ve Katar’ın çağrısı üzerine dün yapılan acil oturumda ele almaya başladı. İnsan Hakları Konseyi Yüksek Komiseri Navi Pillay, Suriye’deki durumun sivilleri koruma konusunda çok büyük bir başarısızlığı ortaya koyduğunu söyledi. Suriye’de “savaşın kontrolden çıktığını” belirten, çatışan her iki tarafı da sivilleri şiddetten korumaya ve o bölgeden çıkmak Rusya, ABD’nin Türkiye ve Katar’la birlikte BM konseyini toplantıya çağırmasına tepki gösterdi Kilo: Asıl sorun muhalefet rağmen, iç anlaşmazlıklar nedeniyle ABD ve Rusya’nın girişimiyle Cenevre’de ikinci kez düzenlenecek konferansa katılıp katılmama konusunda bir karara varamadı. Bugün de anlaşmaya varılamaması halinde SUK’un “sırlarını” açıklayacağını da söyleyen Kilo, “Cenevre görüşmeleri kapıdayken Avrupa silah ambargosunu kaldırmak isterken Suriye’de kriz tırmanırken böyle çalışılmaz” diye konuştu. Kilo daha sonra, “Devletlere, büyükelçilere ya da siyasi paraya bel bağlamak, Katar’a gidip orada koalisyon kurmak bizim tarzımız değil” dedi. SUK geçen kasım ayında, baş destekçisi Katar’ın başkenti Doha’da kurulmuştu. SUK İstanbul’daki toplantıda, koalisyonun genişletilmesi konusunda da oylama yaptı. Kilo, SUK’a 22 aday gösterdi ancak bunlardan sadece 5’i kabul edildi. Hâlâ İstanbul’da bulunan Kilo’nun SUK içinde kalıp kalmayacağının belli olmadığı da belirtiliyor. Buraya Nasıl Geldik? “Dinin emrettiği yasayı neden reddediyorsunuz?” sözleri başlı başına öyle açık ve net, öylesine güçlü ki üzerinde yoruma dahi gerek yok… Nedense aklıma 2002, 3 Kasım seçimlerinin hemen ertesinde Ertuğrul Özkök’ün yazdığı bir yazı geliyor: “Bu temel üzerinde İslamcı inşaat olmaz” başlığını taşıyan yazı; AKP’yi “dinci” tehdit içermeyen bir geniş Türkiye partisi olarak takdim ediyordu. Özkök; sarsılmaz özgüveniyle öne sürdüğü bu savı, “Le Monde”da çıkan bir Plantu karikatürüne yaptığı göndermeyle destekliyordu: “Dekorda bir cami… Yan tarafa doğru fırlamış bir füze…” satırlarıyla betimlenen Plantu karikatürü şöyle anlatılıyordu: “Biri (cami) dini ve Doğululuğu, öteki (füze) Batı’yı ve gelişmeyi simgeliyor… Ve insanlar… Bir başörtülü kadın, biri kara sakallı, öteki kravatlı iki erkek. Onların yanında başı açık, göğüs dekolteli bir kız… Önde kara çarşaflı bir kadın. Ve bir oy sandığı… Herkes memnun, herkes zafer işareti yapıyor. Herkesin yüzünde mutluluk ve memnuniyet ifadesi…” AKP’nin iktidara çıkışının istisnasız herkes tarafından sevinçten göbek atarak karşılandığı bir bayram tasviriydi bu… AKP bu doludizgin bayram tasvirinde, başörtülü ve mini eteklisiyle; her türlü yaşam tarzının barış içinde bir arada, memnun, mesut yaşadığı bir düzenin destekçisi ve mimarı olarak sunuluyordu. Erdoğan da haliyle… Bu mükemmel barış ikliminin teminatını veren lider kimliği ile öne çıkarılıyordu…. Amiral gazetenin o dönemde genel yayın müdürü olan Özkök, kesin ifadelerle şu kefaleti de veriyordu: “Seçim öncesi yazdığım yazılardan dolayı bana çok kızan oldu. Bazıları ‘AKP’nin iktidara gelmesinden korkmuyor musun ’ diye soruyordu. Hepsine verdiğim cevap aynıydı. Erdoğan’la İstanbul Belediye Başkanlığı’ndan beri görüşüyorum. Dünya görüşünü biliyorum. Bu temel üzerine İslamcı inşaat olmaz!” Alkol yasaklarını protesto etmek adına bugün “İnadına içeceğim!”diyerek ekranlara çıkan ve yaşadığı derin düş kırıklığını anlatan Özkök, geçmişte bol keseden yazdığı bu “açık çek” yazıları hatırlıyor mu acaba? Hatırlamıyorsa eğer ben hatırlatayım… İçim iki tür cız ediyor sevgili okurlar. Bir… Erdoğan’ın her konuşmasında tokada dönüşen sözleri nedeniyle… İki… Kimliğini gerçekte hiçbir zaman gizlememiş olan “usta”nın, buraya geliş/getiriliş sürecini düşünerek… Bu iki unsuru birbirinden ayıramıyorum. Örneğin “iki ayyaşın yaptığı yasa, sizin için muteber oluyor da…” söylemini duyduğumda, önce ifadelerin ağırlığı şamar gibi yüzüme çarpıyor; hemen ardından Başbakan’ın bu cesareti nereden ve nasıl bulmuş olduğunu düşünüyorum. İster istemez o zaman, yol boyu verilen “gaz” ve “Bu temele İslamcı inşaat olmaz!”kefaletlerini hatırlıyorum…. “İnşaat”, gözümüzün önünde ara vermeksizin yükseliyor işte! Bir okurum, geçen bahar Afyon’da “valilik kararıyla” içki yasağı getirilmesi üzerine yazdığım “Ilımlı İslamdan Radikal İslama” başlıklı yazımı hatırlatmak amacıyla bana göndermiş… “Ilımlı İslam demokrasimiz, adım adım İran’ın ‘radikal İslam cumhuriyetine’ yaklaşıyor. Devlet yönetimindeki normlar, ‘laik kriterlerden’ uzaklaşarak, ‘referansımız İslam’ kriterlerine yakınlaşıyor” diyordum o yazıda ve ekliyordum: “Eksen bir kez böyle ‘laik’ değerlerden, dini değerlere kaymaya görsün; yasağın sonu gelmez… Afyon’nun alkol yasakları, yarın başka kentlere sıçrayıverir. Alkolle başlayan liste, bir başka gün kadın erkek ilişkileri başta olmak üzere ‘muhafazakâr sanattan’ ‘eğitime’ dek yaşamın tüm diğer alanlarına el atan ‘din referanslarına’ eli mahkum dönüş yapar… Önüne geçilemeyen bir yarış fitillenir. Kontrol edilemeyen bir iklim, hava yaratılır. Şerif Mardin 2007’de verdiği bir söyleşide ‘mahalle baskısı’ dediği böyle bir havadan bahsetmişti: ‘Mahalle baskısı bilinmeyen ve sosyal bilimce ifade edilmesi çok zor olan bir havadır… Mahalle havası dediğimiz şeyin İslami alt çevrelerle yeni bir şekil almış olduğuna inanıyorum... Bu hava İran devriminde de çok etkili olmuştur… Böyle bir hava gelişirse AKP ona biat etmek zorunda kalabilir’ demişti. Türkiye, Şerif Mardin’in işte sözünü ettiği o ‘ağır basınçlı havanın’ tam ortasında…” Basınç geçen her yıl, bir öncekine göre katlanarak artıyor. İran’da; “ağır basınçlı havayı” karşı konulmaz kılan, ABD ile yaşanan rehine kriziyle İranIrak savaşı olmuştu… “Dış tehlike”, içte “İslami rejimin” konsolidasyonunda kilit rol oynamıştı. Bizde de Suriye krizi, “ağır basınçlı havayı” katmerlemekte benzer bir işlev üstlenmişe benziyor. Reyhanlı patlaması, baksanıza, muhalefetin üzerine yıkılıyor… İktidar uygulamalarını eleştiren yazarlar, ortadan “hainlikle” suçlanan “CHP’nin uzantısı” olarak tanımlanıyor ve üstüne “Yazın bakalım nereye kadar?” kontenjanından gözdağına tabi tutuluyorlar... Tıpkı açılış sahnesindeki Plantu karikatürü gibi, değil mi dostlar? ‘İç savaş kontrolden çıkıyor’ isteyen sivillerin güvenli geçişini sağlamaya çağıran Pillay, daha fazla kan dökülmesinin ve acının engellenmesi için acil olarak harekete geçilmesi gerektiğini kaydetti. Çözümün askeri değil, politik olması gerektiğini kaydeden Pillay, Suriye’de ilan edilebilecek bir ateşkesin, Cenevre’de yapılması öngörülen konferans için de güven oluşturacağını ifade ederek “Silahların Suriye’ye gönderilmesi engellenmeli ve ulusal diyalog sü reci şu andan itibaren başlamalı” şeklinde konuştu. Toplantıda, söz alan Suriye delegesi de konseyde çıkarılacak olan kararı, “taraflı ve politik olacağı” gerekçesiyle tanımayacaklarını açıkladı. Amerikan haber portali Daily beast, ABD Başkanı Barack Obama’nın Suriye’de uçuşa kapalı bölge ilan edilmesi için ABD Savunma Bakanlığı’ndan plan yapmalarını istediğini iddia etti. Ancak bakanlık dün yaptığı açıklamada iddiayı yalanladı. AFGANİSTAN’DA 90 TUTSAK İngiltere’nin Guantanamosu Dış Haberler Servisi toplama gibi “istisnai durumİngiltere’nin 90 Afganlıyı gizli larda” şüphelilerin daha uzun ce bir kampta tuttuğu ortaya çık süre gözaltında tutulmasına izin tı. Afganlılardan 8’inin avukatla veriliyor. Afganistan Savunma rı, tutsakların hiçbir suçlama yö Bakanlığı Sözcüsü General Zaneltilmeksizin 14 aydır Bastion hir Azimi gözaltıların yasa ve kampında tutulduklarını duyu insanlık dışı olduğunu söyleyerurken İngiltere Savunma Bakanı rek tutsakların Afgan yetkililere Philip Hammond olayı doğrula teslim edilmesini istedi. dı. Afganlıların yasadışı olarak tutulduğunu söyleyen avukatlar, Bastion kampını ABD’nin Guantanamo kampına benzeterek İngiltere yüksek mahkemesinin tutsakları serbest bırakmasını istediler. Dış Haberler Servisi Avukatlar, Afganistan’ın Fransa’nın başkenti Paris Helmand ve Kandahar eya yakınlarındaki La Defense’ta bir letlerinde düzenlenen operas askere bıçakla saldırılması olayonlarda gözaltına alınan Af yıyla ilgili olarak dün Fransız bir ganlıların 8 ile 14 aydır tutsak genç yakalandı. Alexandre (22) adlı gencin “Radikal İslamcı ve olduklarını belirttiler. Savunma Bakanı Hammond cihatçı” örgütlerle 4 yıldır bağAfganlıların serbest bırakılma lantısı olduğu bildiriliyor. Daha sının İngiliz birliklerini riske önce Arap olduğu ileri sürülen atacağını savundu. Hammond, zanlının, video görüntülerinden ve kaçarken bıraktığı çantadaki Bastion’un gizli bir tutsak kam maket bıçağı ve portakal suyu pı olduğu yolundaki suçlaşişesindeki DNA maları “Kesinlikle saçörneklerinma” diye niteledi. den tespit Ancak daha sonra Saedildiği, vunma Bakanlığı yetikametgâh kilileri, İngiliz biradresi olmalikleri tehlikeye atyan zanlının, bir akrabasının evi madan kampta tuizlenerek yakatulanların Afganlandığı öğrenildi. lı yetkililere tesParis Savcısı lim edileceğini François Molins, söylediler. Afzanlının 18 ganistan’daki yaşında Müslüİngiliz birlikleman olduğunu rinin şüphelileri ve hırsızlık gibi 96 saat gözaltınsuçlardan poliste da tutma yetkisi kaydı bulunduğuvar. Ancak “krinu açıkladı. AFP tik istihbarat” Budistler yine saldırdı Yetimhaneyi bile ateşe verdiler Ve inşaat yükseliyor! Paris’te kopya saldırı Lashio’da bir cami yakılırken (yanda), ellerinde sopalarla yüzlerce motorsikletli Budist dün de şehrin sokaklarında devriye gezdi. (Fotoğraflar: AP) Dış Haberler Servisi Burma’nın (Myanmar) Lashio kentinde önceki gün Müslümanlara ait bir yetimhane, bir cami ve çok sayıda işyerinin budistlerce ateşe verildiği bildirildi. Yetimhanede bulunan çocukların olaydan kısa bir süre önce tahliye edilmeleri can kaybını önledi. Kentte dün de ellerinde demir çubuklar, bambudan yapılmış sopalar bulunan motosikletli yüzlerce Budist, gövde gösterisi yaptı. Sabah saatlerinde durumun sakin olduğu kentte öğleden sonra sloganlar eşliğinde kent meydanına aralarında Budist rahiplerin de bulunduğu motosikletli grupların doluştuğu, kentin başka bir caddesinde de çok sayıda Budistin binaları taşladığı kaydedildi. Yerel politikacı Sai Myint Maung saldırganların kentte bir de tiyatro salonunu ateşe verdiğini kaydederek “kentte durum 180 derece değişti. Olaylardan sonra sükunet hâkimken birdenbire gruplar ortaya çıkmaya başladı” dedi. Güvenlik yetkilerinin dört kişinin yaralandığını belirttiği kentte yeni çatışmaları önlemek amacıyla polisin kamyonlarla stratejik noktaları kapattığı, beşten fazla kişinin bir araya gelmesini de yasakladığı bildirildi. Ko Maung Gyi adlı Müslüman ailesinin evden dışarı çıkamadığını belirterek “saldırıya uğramaktan korkuyoruz” dedi. Söz konusu kişi “uzun zamandır barış içinde yaşadığımız karışık etnik kimlikli kentimizde böyle bir şiddet yaşayacağımızı hiç düşünemezdim” dedi. Burma Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ye Htut olaylardan sonra yaptığı açıklamada dini kurumlara zarar vermenin ve dinci ayaklanma gerçekleştirmenin, oluşturmaya çalıştıkları demokratik bir toplumda kabul edilemeyeceğini belirterek “Herhangi bir suç cezasız kalmayacaktır” dedi. Olaylara 48 yaşındaki Hint asıllı bir Müslümanın 24 yaşındaki Budist bir genç kızı yaktığı gerekçesiyle tutuklanması yol açmıştı. ‘Cezasız kalmayacak’ TUNUS CUMHURBAŞKANI TBMM’DE KONUŞTU Basınç ‘dış sorun’a eklemlenince VEFAT Balıkesir Mebusu merhum Abdülaziz Mecdi Tolun ve merhume Nefise Tolun ile Balıkesir eski Maarif Müdürü merhum Sabri Sözen ve merhume Nafia Sözen’in torunu; Mimar merhum Muzaffer Tolun ve merhume Süheyla Tolun’un kızı; merhum Enver Sözen, merhum Talha Sözen ve merhume Tahire Gökalp’in yeğeni; merhume Perizat Köktener’in kardeşi; Müjde Simuhin’in ablası; ODTÜ Fizik Bölümü emekli öğretim üyelerinden ElMerzuki: Arap Baharı dinci grupları tetikledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tunus Cumhurbaşkanı Munsif elMerzuki, TBMM Genel Kurulu’ndan yaptığı konuşmada Arap Baharı’nın demokrasi ve sosyal kalkınma gibi önemli vaatler taşımasına karşın “aşırı dinci grupların ortaya çıkması”nın ekonomik ve sosyal sorunlar gibi tehditleri de beraberinde getirdiğini ifade etti. ElMerzuki, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un onuruna verdiği TBMM Tören Salonu’nda düzenlenen yemeğe katıldı. Yemeğin ardından vekillere hitap eden Merzuki, modern Tunus’un kurucusu Habib Burgiba’nın Mustafa Kemal Atatürk’ü kendine örnek aldığını söyledi. Merzuki, Arap Baharı’nın demokrasi ve sosyal kalkınma gibi vaatler taşımasına rağmen, tehditleri de beraberinde getirdiğini kaydetti. Merzuki, ülkesi Tunus’un güçlü bir orduya ve güçlü sivil toplum örgütlerine sahip olduğuna dikkat çekti ve terörizmin kendileri için önemli bir handikap olduğunu söyledi. Merzuki, Suriye’deki durumun bu kadar tehlikeli bir boyuta ulaşacağını beklemediklerini belirtti. Solingen kurbanları anıldı Solingen’de aşırı sağcılar tarafından kundaklanan evde yaşamını yitiren 5 Türk facianın 20. yıldönümünde anıldı. Almanya’ya giden Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, faciada iki kızı, iki torunu ve yeğenini kaybeden Mevlüde Genç ve ailesini ziyaret etti. Bozdağ “O günden bugüne başka Solingenler olmasın diye gayret ediyoruz ama maalesef önüne geçilemedi. Bundan fevkalade rahatsızız. Münih’te devam eden NSU terör örgütü davasında, ‘adalet yerini buldu’ dedirten bir kararın ortaya çıkmasını bekliyoruz” dedi. (AA) Prof. PERİHAN TOLUN vefat etmiştir. Cenazesi 30 Mayıs 2013 Perşembe günü (bugün) ikindi namazından sonra Bebek Camii’nden kaldırılacaktır. Allah rahmet eylesin. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle