22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2013 PAZARTESİ 6 HABERLER AKP’li vekili ortağı denetlemiş Demiröz’ün şirketi İstanbul Büyükşehir’den ihaleleri aldı. İhaleleri inceleyecek olan Belediye Denetleme Komisyonu’nun AKP’li başkanı ihaleyi alan şirketin ortağı çıktı. den bu kez 9 ihale aldı. Böylece Demiröz son iki yılda belediyeden 16 ihale almış oldu. İstanbul Ticaret Odası kayıtlarında AKP’li vekil söz konusu Demiröz şirketinin ortağı, belediyenin AKP’li Denetim Komisyonu Başkanı ise “eski ortak” olarak gözüküyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2012 yılı gelir ve giderleri ile hesap ve işlemlerinin denetimi için 14 Ocak 2013 tarihinde 3 kişilik “İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi Denetim Komisyonu” oluşturuldu. 2 AKP’li üye Abubekir Taşyürek ve Osman Kıdık ile CHP’li üye Serdar Bayraktar’dan oluşan Denetim Komisyonu’nda Taşyürek başkanlığı üstlendi. Komisyonda CHP’yi temsil eden Bayraktar rapora 15 sayfalık şerh yazısı yazdı. Bu yazıda hem AKP’li vekillerin hem de AKP’li belediye meclis üyelerinin ortağı olduğu şirketlerin belediye iştiraklerinden aldığı ihalelere dikkat çekildi. Bir Şeriat Cetveli Reyhanlı ziyareti Başbakan’ın, dehşet verici güvenlik önlemleriyle, kısa bir konuşmayla geçiştirildi. Eh işte gitmiş oldu.. RTE Davutoğlu’nun Suriye politikalarının bedelini 51 insanını kaybederek ödeyen Reyhanlı, bir politik cambazlık gösterisine sahne oldu. Bunun ayrıntılarını okumuşsunuzdur. RTE’ye savaş içinde olan bir topraklardaki gibi bir güvenlik protokolünün uygulandığı anlaşılıyor. 10 dakikalık konuşma da bunun bir gereği! Ama ben daha çok RTE’nin politik konuşmasındaki dinsel öğelerle ilgileneceğim. RTE Arapça sözcükleri yineleyip durdu. Bölgenin niteliğinden olsa gerek! Ama bir sözünü çok iyi anladım. Ölenlerin cennete, saldırıyı gerçekleştirenlerin de cehenneme gideceklerini söyledi.. Eh böylece Allah adına kararhüküm verme yetkisinin de RTE’de olduğunu anlamış olduk.. Bu, aynı zamanda Başimam fetvası gibi. Boşuna bazıları ona halife ol demiyor. RTE, İslam hukukuna göre mi ülkeyi yönetmeye başladı? Yoksa bizim hukuk, yasalar zaten şeriata uygun hale mi getirildi? Veya medeni yasalara dayanılarak ama pratikte şeriata göre mi yönetiliyoruz? HHH Acaba nasıl bir ülkeye dönüşüyor ülke, RTE ve arkadaşlarının elinde? Şüphesiz hepimiz bunu görüyor ve biliyoruz.. Uluslararası kurumların, ülkelerin özelliklerini dikkate alarak yaptıkları değerlendirmeleri “Uluslararası Göstergelerde Türkiye, 10 Yıldır AKP” kitabında toplamıştım. (Değişen rakamlarla genişletişmiş yenisini hazırlıyorum.) Kitaptan Türkiye hakkında temel bir fikir edinmek mümkün.. Ama yok, ben daha özel bir alana yöneldim... 11 yıldır yaşamakta olduğumuz siyasal ve toplumsal dönüşümün bizi getirdiği yer neresidir, yasal ve pratik olarak? Ciddi üniversitelerimizde siyasal, sosyal araştırmacılar, “kamuoyu araştırmaları”ndan çok, 11 yılın sentezleyici değerlendirmelerini yapıyorlar mı, bilmiyorum, ortalık veri kaynıyor. Dünkü yazımda yazdım, her İslam ülkesinin kendine göre bir “şeriat uygulaması” ve hepsinin arasında farklılıklar var. Şüphesiz ülkemiz şeriatçılar arasında derin kavgaya sahne olacaktır ileride.. Yeterli bulanlar, bulmayanlar, iktidarı Kuran’dan sapmış sayanlar vb.. HHH Şimdi örnekler vererek beraber tamamlayabileceğimiz bir ham cetvel sunuyorum: Hukuk: Ticari hayatta İslami düzenlemeler uygulamalar yapıldı, yapılıyor, Sukuk, doğrudan faiz diye anılmayan ama kâr payı adı altında faizin dağıtıldığı uyduruk katılım bankacılığı vb.. Yargı: İslamcı, şeriatçı atamalar.. Var olan yasaları, genel ahlak, İslama hakaret vb. gibi zorlama tanımlama ve yorumlarla ancak İslam mahkemelerinin verebileceği kararlar.. Fazıl Say’ın, Sevan Nişanyan’ın mahkumiyetleri.. Yargı: Uyduruk ve sahte deliller uydurarak karşıtı olan siyasi görüşleri mahkum etmeleri.. Diyanet: Kurumun tüm toplumsal hayatla ilgili fetvacı bir kuruma dönüştürülmesi.. Aile içi anlaşmazlıkların çözümünde bile dini eleman gönderilmeye başlanması.. Mahkeme yerine bir tür adı konmamış şeri uygulamaların pratikte devreye alınması.. (Örnekler bol..) Uygulama: Siyasal iktidarın pek çok konuda Diyanet’in görüşüne başvurmaya başlaması.. Dini konuların medeni yasalarca değil tabii ki Diyanet’in görüşünün esas alınmasının normal olduğu yolunda RTE’nin “fetva”sı.. Eğitim: 4x4x4 yasası ile eğitimde “birliğin” imam hatip okulları yönünde (tersinden Tevhidi Tedrisat) sağlanmaya yönelinmesi.. İmam Hatip okullarının RTE ve iktidarın en gözde okullara dönüştürülmeye başlanması.. Bilimsel bilginin geri plana itilmesi.. Toplumsal Hayat: Kutlu Doğum haftalarının düzenli kutlanması, imam hatip kurslarının tamamen serbest bırakılması ve yaygınlaştırılması; kadınerkek ayrımcılığının giderek artması; kadınların ve erkeklerin ayrı mekânları kullanmaya başlaması; kadınların evlerinde çocuk yapma makineleri olarak gören siyasal anlayışın kürsülerde dile getirilmesi; devlet ve iktidar tarafından bizzat kadınların türbanlanmasının teşvik edilmesi kadını bireylikten çıkartarak, toplumsal siyasal karar organlarının görüşleri doğrultusunda “kamulaştırılmış” varlığa dönüştürme anlayışı.. Alkol: Siyasal iktidarca baş düşman muamelesi.. Yasalarla alkol satım ve içiminin kamusal mekânlarda neredeyse imkânsız hale getirilmesi.. Fiiliyatta ise Anadolu kentlerinde alkol veren (ve satan) yerlerin zaten kent dışına sürgün edilmiş olması.. İktidarın “Anadolu Müslümanlığı”nı, pratikte, yasal ve hukuki olarak, bir şeriat, Arap Müslümanlığına dönüştürme gayreti.. Demokrasi: Giderek sağı solu budanarak tek adam egemenliğine dönüştürülmesi.. İnsan hak ve özgürlüklerinin uygulanamaz, kullanılamaz kılınması.. Türkiye’de bir mutlak İslami egemenlik kurulma gayreti.. Laiklik: Bütün özgürlüklerin, medeni hakların, demokrasinin tarihsel en önemli ana güvencesi olan laikliğin adım adım ortadan kaldırılmaya başlanması.. Daha çok var.. Yerimiz yok.. Gelin bu cetveli birlikte tamamlayalım.. HHH Günün sözü: Handan dostumuz bir internet sitesinde okumuş sözü, iletti hemen, doğrusu bulana aferin: Efendisi yellenirse, yalakası derin bir nefes alır! ne yazmıştı? Bayraktar’ın Denetim Komisyonu Raporu’na giren şerh yazısında “İhalelerin yasal veya etik sorun oluşturduğu şahıs ve kurumlarca alınması” başlıklı bölümde AKP Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz’le ilgili anayasanın 82. maddesine atıf yapılarak şu not düşülmüştü: “Bir TBMM üyesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraklerine karşı taahhüde girmesi, hukuka aykırılık içermektedir. İhalelerin tamamının pazarlık usulü ile yapılmış olması aykırılığın idare tarafından özellikle paylaşıldığını göstermektedir.” Raporda Denetim Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Taşyürek’e de yer veren Bayraktar, “Sayın Abubekir Taşyürek 2009 yerel seçimlerinde Kartal ilçesi Belediye Meclis üyeliğine ve İstanbul Büyükşehir belediyesi meclis üyeliğine seçilmiştir. Kendisi, Demiröz Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. (13.02.2013 tarihine kadar) ortağı ve Güven Yeminli Mali Müşavirlik Limited Şirketi’nin 25.12.2017 tarihine kadar münferiden müdürüdür” diye yazdı. Belediye Kanunu’nun 28. maddesine atıf yapan Bayraktar raporuna şu notu düştü: “... meclis üyeleri ise görevleri süresince ve görevlerinin sona ermesinden tibaren bir yıl süreyle, belediye ve bağlı kuruluşlarına karşı doğrudan doğruya veya dolaylı olarak taahhüde giremez, komisyonculuk ve temsilcilik yapamaz.” CHP’li üye AYKUT KÜÇÜKKAYA AKP’li milletvekillerinin şirketlerinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden aldığı ihalelerle ilgili önemli bir belge ortaya çıktı. AKP Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz’ün ortağı olduğu Demiröz Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. ve Marmara Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. 2012 yılında belediye şirketlerinin “yeminli mali müşavirlik” ihalelerinden toplam 7 ihale aldı. 2012 yılını denetlemek için kurulan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Denetim Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Abubekir Taşyürek belediyeden ihale alan bu iki şirketten biri olan Demiröz’ün ortağı çıktı. Ocak 2013’te Denetim Komisyonu’nun Başkanı olan Taşyürek bir ay sonra Şubat 2013’te şirketteki hisselerini milletvekili Demiröz’e devretti. Bu devirden bir ay sonra AKP’li vekilin ortağı olduğu şirket Mart 2013’te belediyenin iştiraklerin İşte tam bu noktada ortaya ilginç bir ilişki ağı çıktı. Şerh yazısında, “Sn. Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz, Demiröz Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. ve Marmara Yeminli Mali Müşavirlik Limited şirketlerinin hâkim ortağıdır” bilgisi veriliyor. Söz konusu şirket 20122013 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan bazı şirketlerin “Yeminli Mali Müşavirlik Tam Tasdik ve Denetim Hizmeti Alım” ihalelerini aldı. Belediyenin ihalelerini denetlemek için kurulan Denetleme Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Abubekir Taşyürek de vekilin ihaleleri aldığı şirketin eski ortağı çıktı. AKP’li Taşyürek komisyon başkanı olduktan 1 ay sonra 13 Şubat 2013 tarihinde Demiröz Yeminli Mali Müşavirlik’teki hissesini vekil Demiröz’e devretti. Demiröz tam bir ay sonra Mart 2013’te bu kez 2013’le ilgili belediyeden 9 ihale aldı. İstanbul Ticaret Odası kayıtları incelendiğinde AKP’li vekil “ortak”, AKP’li Meclis Üyesi “eski ortak” olarak gözüküyor. PETROL YASA TASARISI Sayıştay, Cumhuriyet’in kamuoyuna duyurduğu skandalın soruşturulmasını istedi Denetim TEDAŞ mercek altında yabancılara MUSTAFA ÇAKIR FIRAT KOZOK geçiyor ANKARA Petrolİş Sendikası, Petrol Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Jeofi zik Mühendisleri Odası ve Türkiye Petrol Jeologları Derneği, TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelerine başlanan Türk Petrol Yasa Tasarısı’nın sakıncalarına dikkat çekmek amacıyla broşür hazırladı. “TPAO’dan vazgeçme” vurgusu yapılan broşürlerde tasarıyla ilgili şu uyarılarda bulunuldu: l Mevcut Petrol Yasası’ndaki ülke yararını gözeten maddeler çıkarılıyor. Yabancı devlet şirketlerinin petrol faaliyetinde bulunabilmeleri için uygulanan koşullar kaldırılarak arama ve üretim faliyetlerinde yabancı devletlerin hâkimiyetinin önü açılıyor. l Devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetinde bulunan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) bu işlevini düzenleyen hüküm iptal ediliyor ve milli şirketimizin özelleştirilmesi için adeta düğmeye basılıyor. l Ruhsat süresi dolan petrol üretim sahalarının koşulsuz olarak TPAO’ya verilmesi şartı kaldırılıyor. Bu sahaların özel sektör şirketlerine sunulmasına zemin hazırlanıyor. l Petrol arama ruhsatı için yapılacak başvurularda aranan, teknik yeterliliğe ve tecrübeye sahip olunma şartı kaldırılarak yetersiz ve yandaş şirketlere ruhsat verilmesi hukuki hale getiriliyor. l Orman sayılan yerlere ilave olarak milli parklarda dahi petrol arama ve üretimi yapılmasının önü açılıyor. l Vergi oranlarında yapılabilecek artışlardan kaynaklanacak devlet gelirlerinden vazgeçilirken tek bir şirketin tekel oluşturabilecek şekilde tüm ülke kara ve deniz alanlarında hak sahibi olması riski yaratılıyor. PAO devlet hissesinin yüzde 71’ini ödüyor’ l 1954’ten beri petrol sektöründe devlet adına faaliyet gösteren TPAO, bugüne kadar yapılan petrol aramalarının, Türkiye’de keşfedilen sahaların yüzde 70’ini gerçekleştirdi. Halen Türkiye’deki ham petrolün yüzde 71’ini, doğalgazın yüzde 51’ini üretiyor. l TPAO, üretilen ham petrolden alınan devlet hissesinin yüzde 71’ini, doğalgazda ise yüzde 53’ünü ödüyor. Türkiye’nin en kârlı kuruluşları arasında yer alarak bütçeye her yıl önemli miktarda kaynak aktarıyor. Kârzarar hesabı yapmadan Türkiye’nin jeolojik olarak en riskli bölgelerinde, tartışmalı denizlerinde, kamu yararı doğrultusunda ülkenin çeşitli bölgelerinde istihdam yaratarak faaliyet yürütüyor. l Türkiye, ulusal enerji politikalarının oluşturulmasında böylesi önemli bir rol oynayan TPAO’yu güçsüzleştirecek olan bu tasarının yasalaşmasına, sermayenin çıkarları uğruna TPAO’nun zayıflatılmasına izin veremez. ‘T ANKARA Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ’de (TEDAŞ) özelleştirilen 10 dağıtım şirketinin kasalarında “unutulan” paralarla, alacakları ve stoklarıyla birlikte satıldığının, borçlarının ise TEDAŞ’a devredildiğinin ortaya çıkması Sayıştay’ın da dikkatini çekti. Sayıştay, Meram ve Fırat şirketlerinin banka hesaplarının devirden önce düşük gösterildiğini, devirden hemen sonra ise paraya milyonlarca TL’nin eklendiğini belirtirken konunun incelenmesi ve soruşturulmasını istedi. TEDAŞ’ta özelleştirilen 10 dağıtım şirketinin kasasında ve banka hesaplarında “unutulan” paralarla, alacakları ve stoklarıyla birlikte satıldığı, borçlarının ise TEDAŞ’a devredildiği ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet’in kamuoyuna duyurduğu skandal süreçte devletin 3 milyar 892 milyon TL zarara uğradığı saptanmıştı. Öyle ki, bazı dağıtım şirketlerini alanların verdikleri paranın fazlasını aynı gün geri aldıkları belirlenmişti. TEDAŞ’ın tek kelime açıklama yapmadığı bu skandalla ilgili tartışmalar sürerken kurumun faaliyetlerini denetleyen Sayıştay’ın son raporu, aslında yaşanan yolsuzluktan devletin haberi olduğunu ancak hiçbir adım atılmadığını ortaya koydu. Sayıştay, özel sektöre devredilen Başkent, Sakarya, Osmangazi, Çamlıbel, Uludağ, Çoruh, Yeşilırmak ve Trakya dağıtım şirketlerinin devir anındaki hazır değerlerinin (kasa ve banka mevcutları) tespitinin ve kurum zararının TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından bir an önce yaptırılmasını istedi. İşçiler özür bekliyor İstanbul Haber Servisi İnşaat ve Yapı İşçileri Derneği, inşaat işçisi Abdurrahman Sazcı’nın “Bu kıyafetle içeri giremezsin, içerdekiler rahatsız olur’ denilerek Profilo Alışveriş Merkezi’ne alınmamasını protesto etti. Profilo AVM önünde toplanan dernek üyeleri ve inşaat işçilerinin yaptığı açıklamada, “Üzerine çöreklendiğiniz bu AVM’lerin her tuğlasında bizim çalınan emeğimiz var. Bu aşağılayıcı politikaya sessiz kalmayacağız” denildi. İşçiler AVM yöneticileri hakkında manevi tazminat davası açacaklarını ve anayasanın ayrımcılığa ilişkin maddeleri gereğince suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladılar. milyonu 4 milyon olarak bildirmişler! Meram ve Fırat elektrik dağıtım şirketlerine ilişkin 2009 ve 2010 yılı denetimleri anımsatılan raporda, Meram Elektrik Dağıtım AŞ’nin, devir işlemlerinin yürütüldüğü dönem içerisinde özellikle devre esas olan 30.09.2009 tarihinde banka hesaplarında (yoldaki paralar 14 dahil) 14 milyon 885 bin 242 TL bulunduğu halde, TEDAŞ Genel Müdürlüğü’ne 4 milyon 435 bin 574 TL olarak bildirildiği belirtildi. Raporda, devir bilançosundan sonra 12 gün içerisinde bankadaki para tutarının 30 milyon 280 bin 29 TL’ye çıktığı anlatılırken para hareketlerinin TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca incelenmesi ve soruşturulması istendi. Aynı şekilde Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş’nin, devir işlemlerinin yürütüldüğü dönem içerisinde özellikle devire esas olan 30.11.2010 tarihinde hazır değerlerde (yoldaki paralar dahil) 15 milyon 156 bin 593 TL bulunduğu halde, TEDAŞ Genel Müdürlüğü’ne serbest ve repodaki paranın 7 milyon 3 bin TL olarak bildirildiği, oysa o tarihte bankadaki serbest ve repodaki para miktarının 9 milyon 776 bin 577 TL olduğu, ayrıca hesap kesimine esas alınan bilançosundan sonra 3 gün içerisinde bankadaki para tutarının 14 milyon 105 bin 608 TL’ye çıktığına işaret edildi. Raporda bu şirketin devir öncesi para hareketlerinin de incelenmesi ve soruşturulması istendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle