18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MAYIS 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hava Kuvvetleri Komutanlığı ‘karalandıkları’ gerekçesiyle ilk kez suç duyurusunda bulundu 7 ‘İftira atıyorlar dava açın’ İLHAN TAŞCI ANKARA Balyoz soruşturma ve davasının ardından geçen üç yıl sonunda Hava Kuvvetleri Komutanlığı ilk kez “kurumsal” olarak “TSK ve personeli karalanıp yıpratılıyor” diyerek suç duyurusunda bulundu. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten adına hazırlanarak Ankara Başsavcılığı’na verilen dilekçede, Taraf gazetesinden Mehmet Baransu ile yazıişleri müdürü hakkında “iftira” suçundan dava açılması istendi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaydına alınan 2 Mayıs tarihli dilekçe, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve TSK açısından bir ilk olma özelliğini taşıyor. Erten adına kurumsal olarak verilen suç duyurusu dilekçesinde, Taraf gazetesinin 25 Nisan tarihli sayısında Mehmet Baransu tarafından “Beş milyar dolar havaya uçtu, Hava Kuvvetleri’nde usulsüzlük iddiası, Sayıştay denetçisi Hava Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı’nda büyük yolsuzluk tespit etti ama karşısına milli gizlilik çıktı” başlığı altında haber yazıldığı belirtildi. Haberin özetine yer verilen dilekçede, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şeref ve haysiyetini ihlal eden Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve personelini karalamaya ve yıpratmaya yönelik suçlayıcı nitelikte ifadelere yer verildiği” belirtildi. Dilekçede, niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri içeren 3 Ocak 2013 tarihli “Hizmete Özel” gizlilik dereceli evraka ve eklerine de haberde yer veril diği vurgulanan dilekçede, şu değerlendirme yapıldı: “Mehmet Baransu’nun mezkur yazıda yer verdiği gazetecilikle bağdaşmayan, gerçeği yansıtmadığını bildiği iddialarla bir usulsüzlük ve yolsuzluk isnadında bulunan TSK ve personelini karalamaya ve yıpratmaya yönelik ifadelerinin Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinde düzenlenen ‘iftira’ suçunu, gizli kalması gereken bilgileri içeren Hv.K. Loj. Bşk.’lığının Hizmete Özel gizlilik dereceli evrakını ve eklerini temin etmesi ve basın yoluyla açıklamasının ise TCK’nin 334. ve 336. maddelerindeki ‘Yasaklanan bilgileri temin’ ve ‘yasaklanan bilgileri açıklama’ suçlarını oluşturduğu değerlendirilmektedir.” Hava Kuvvetleri Komutanlığı, TSK per sonelinin maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak üzere, Baransu ile gazetenin sorumlu yazıişleri müdürü hakkında iftira, yasaklanan bilgileri temin ve açıklama suçlarından dava açılması istendi. Ayrıca Hava Kuvvetleri Komutanı Erten adına Taraf gazetesine aynı haberle ilgili tekzip gönderildi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Adli Müşavirliği’nce hazırlanan tekzip metninde, “Hava Lojistik Komutanlığı’nda görevli personelin kişilik hakları, haysiyeti, şerefi sarsılmakta, komutanlık görevini üstlendiği Hava Lojijstik Komutanlığı ve dolayısıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın kurumsal saygınlığı, itibarı, güvenilirliği zarar görmektedir” denildi. Neden Başka Dünyalar Arıyoruz? İnsanoğlunun tarihinden ders almak gibi bir ırası, karakteri, seciyesi bulunmadığı her gün, her hafta, her ay, her yıl, her yüzyıl bir kere daha mı kanıtlanıyor? Herhalde öyle. Cinayetler, kırımlar, katliamlar, savaşlar sürüp gittiğine, sömürü sürdüğüne, yaşadığımız dünyanın, doğanın canına okumayı bırakmadığımıza göre öyle olmalı. İnsanla yani kendimizle ilgili böyle karamsar bir düşünceye kapılmalı mıyız? Yoksa “her şeye rağmen yaşamaya değer bir dünya var; iyi olan şeyleri sonraki kuşaklara aktarmayı sürdürüyoruz, henüz umutlar tükenmedi” mi demeli? HHH Öyle demeli. Öyle demeli, çünkü çok karmaşık hale getirdiğimiz hayatımızın, içinden çıkılmaz bir kaosa dönüştürdüğümüz dünyamızın çözülmez gibi görünen sorunlarına çok yalın ve doğru yanıtlar verilebildiğini de biliyoruz. Einstein’la ilgili bir sempozyuma sunulan bildirileri derleyen bir kitapta okuduğum bir anekdot onun çocuksuluğu ile ilgiliydi. Einstein, ünlü görelilik kuramını keşfinin sırrını anlatırken normal yetişkinlerin uzay ve zamanı düşünmeye zaman ayıramadıklarını, çocukların ise bunu doğal olarak düşündüklerini söylermiş. “Ben bu konuyu düşünmeye o kadar geç başladım ki o nedenle de soruna normal bir çocuktan çok daha fazla girmek zorunda kaldım” diye kendini mazur göstermeye çalışırmış. Bildiriyi sunan Doctorov, “O bir çocuk dâhiydi” diyor ve ekliyor: “Unutmayın ki ‘kral çıplak’ diye bağıran da bir çocuktu.” HHH Peki şimdi “kral çıplak” diye bağıranları neden hor görüyorlar, büyükler neden bu kadar hırslı, neden katillerin cirit attığı, cinayetleri çözeceğini iddia eden dedektiflerin bile seri cinayetlerin sorumlusu olduğu romanların içinde yaşıyoruz? Neden politikacılar insanları birer rakam olarak görüyor, “taneyle” ölçüyorlar. İşte kim ne derse desin, çıplak kral dalkavuklarına inanmayı ne kadar sürdürürse sürdürsün sonuç ve sonucun yalınlığı değişmeyecek. “Einstein ömrü boyunca dayatılan hâkim düşünceyle savaşacak, onun çıplaklığını ortaya koyacaktı” diye yazıyor Doctorov, “sonunda çıplak olanın evren olduğu ortaya çıkana kadar.” (21. Yüzyıl İçin Einstein, sf.311, Alfa Yayınları) Her gün biraz daha kanıtlanıyor bu durum; gerçekler yalın, ama biz onu yine de karmaşık hale getirmek için elimizden geleni yapıyor, sonunda gerçeği tümüyle boğacağımız zamanlara doğru hızla ilerliyoruz. Bize tüm sırlarını vermeye hazır olan doğaya, sevgilisini sürekli horlayan, döven aptal âşık gibi öylesine kötü davranıyoruz ki intikam saati gelip çattığında ne yapacağımızı şaşıracağız. İnsanların yaşadıkları dünyadan umut kesmelerinin, evrenin uzak köşelerinde sığınacak ve herhalde canına okunacak yeni dünyalar aramalarının nedeni budur. Oysa bizim için başka bir dünya yok. Yapabileceğimiz en iyi şey yaşadığımız dünyayı, gerçeklerden her geçen gün biraz daha uzaklaştığımızı bize sık sık hatırlatan, “kral çıplak” demeyi hâlâ unutmayan çocuklarımıza daha fazla kirletmeden bırakabilmek. HHH Ölüm de çok karmaşık gibi duran, filozofların bütün ömürlerini verdikleri, yanıtlarını bulamadıkları, o nedenle de gittikçe kalınlaşan bir kitap, peki ne var ki o kitabın içinde? Mavi siyah bir karanlığa sonsuz bir yolculuktan başka bir şey değil ölüm. Bitirilmesi ille de gerekmeyen bir işin yarım kalması, filmin senaryoyu, yönetmeni dinlemeden sona ermesi. Bir çocuğun, insanın tükenmez çabasına gülerek bakıp “kral çıplak” demesi. Dostumuz Ertin Akgüç de öyle gitti işte. Kendi dünyasının zarafeti içinde yaşadığı defteri ansızın kapattı. Onun karmaşık sorulara yalın yanıtları vardı. Kötülüğü hemen tanıyıp gözlerindeki çocuksu gülüşle yargıladığının tanığıyım. Sanki dünyanın neden böyle olduğunu kavramakta zorlanan insanın örneğiydi Ertin. Dün uğurladık onu mavi siyah sonsuzluğa. Kurumsal tekzip Son savunmasını yapan Özkan 5 yıldır süren yargılamada suçunun ne olduğunu öğrenemediğini söyledi ‘Mütalaa bir zulümname’ YÜZBAŞI KAYA: EŞİM ÖLMEK ÜZERE HATİCE TUNCER ‘Çığlığımı duyun’ OZAN YAYMAN İZMİR İzmir’deki 79’u tutuklu 357 sanığın yargılandığı “gizli bilgi ve belge bulundurma” davasında 20 gün geride kaldı. Mahkemede savunma veren Yüzbaşı Hamza Kaya, “Pandora” veri tabanında ismi geçtiği için tutuklandığını söyleyerek eşinin kanser hastası olduğunu ve doktor raporlarına göre sayılı günleri kaldığını vurguladı. Kaya, kendisinin ve ailesinin bu hastalıkla mücadele ederken bilgi ve belge temin ettiği gibi iddialarda bulunulmasının büyük bir iftira ve vicdansızlık olduğunu söyleyerek “Üç yaşındaki kızımı bir yıldır göremiyorum. Oysa annesinin hastalığı nedeniyle kızıma fazlasıyla ben bakıyordum. Lütfen bir babanın çığlığının duyulmasını ve eşimin son günlerinde onun yanında olmayı istiyorum” dedi. Ergenekon davasında 5 yıldır tutuklu bulunan gazeteci Tuncay Özkan son savunmasında, “Benim darbe girişimi içinde olduğumu gösteren bir delil gösterin, suçumu kabul edeceğim” diye konuştu. Özkan “Mütalaa bir zulümnamedir, reddediyorum” dedi. Özkan, tutuklandığında eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın kendisine avukatını gönderdiğini anlattı. GRUP YORUM ÜYESİ AYDOĞAN Hem mahkumiyet hem tahliye HİLAL KÖSE Grup Yorum üyesi Seçkin Aydoğan, DHKPC’ye yönelik operasyonu protesto eylemine katıldığı gerekçesiyle yargılandığı davada, 6 yıl 15 gün hapis cezasına mahkum edildi. Aydoğan, tutuklu kaldığı 1.5 yıllık süre göz önüne alınarak tahliye edildi. 6 kişinin, 13 Aralık 2011’de Güzeltepe Mahallesi’nde yapılan eylem nedeniyle yargılandıkları dava, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sonuçlandı. Mahkeme, sanıkların terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediklerine hükmetti. Sanıklar, “memura direnme” ve “mala zarar verme” suçlarından da toplam 6’şar yıl 15’er gün hapse mahkum edildi. Sanıkların pişmanlık göstermedikleri belirtilerek, mahkemede, tekrar suç işlemeyecekleri yönünde vicdani kanaat oluşmadığı gerekçesiyle verilen ceza ertelenmedi. Mahkeme, sanıklara verilen ceza miktarını ve tutuklu kaldıkları süreyi dikkate alarak tahliyelerine de karar verdi. ÖZGÜR KARAGÖZ tutuklu salıverildi MAHMUT ORAL Kanser hastası DİYARBAKIR Nadir rastlanan bir kanser türü olan “Malign histiositozis” hastalığına yakalanan ve hastalığından ötürü vücut bütünlüğünde yüzde 86 engeli oluşan hasta tutuklu Özgür Karagöz, avukatlarının başvurusu üzerine tahliye edildi. Karagöz, 23 Ocak 2010’da Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 9.5 yıllık cezanın Yargıtay tarafından onanmasıyla tutuklanmış, KCK tutuklamalarını protesto etkinliklerine katıldığı için Diyarbakır 4. Asliye Mahkemesi’nce 4 yıl daha ceza verilmişti. Her iki mahkemenin verdiği kararlarla toplam 13 buçuk yıl hapis cezası verilen ve 3 yıldır tutuklu olan Karagöz, tutukluyken milyonda bir rastlanan “Malign histiositozis” hastalığına yakalanmıştı. Özkan, davada tutuksuz yargılanan ancak kumar çetesi operasyonundan tutuklu bulunan Sami Hoştan’dan söz ederek, “2006’da gittiğim bir lokantada Sami Hoştan’ı görünce ‘Ben onunla aynı lokantada olmam’ deyip çıktım. O zaman aynı lokantada yemek yemediğim Sami Hoştan ile beni burada zorla tutuyorsunuz. Zorla arkadaş olduk” diye konuştu. Mütalaada, sahibi olduğu Kanaltürk televizyonunda “Ergenekon Terör Örgütü adına kara propaganda” yaptığı suçlaması yapıldığını belirten Özkan şu ifadeleri kullandı: “Kara, mor, tutuncu propaganda yaptığım hepsi yalan. Mali baskılardan satmak sorunda kaldım. Kanaltürk’ü FetGaziosmanpaşa’da 16 Haziran 2012 günü hullah Gülen’in cemaatinpolis memuru Zekeriya Yurdakul’un den olduğunu açıklayan öldürülmesi ve Fatih’te Mc Donald’s’a Akın İpek’ e sattım. En bomba yerleştirilmesi olaylarına karıştığı iddiasıyla yargılanan Sultan Işıklı, dün yargıç iyi parayı verdi, ona satkarşısına çıktı. Işıklı İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki oturumda mahkemeye tım. Örgütün yayın oryazılı savunmasını sundu. Mahkeme, Işıklı’nın avukatı Evrim Deniz Karatana hakkında, ganı ise neden ben buraMehmet Ağar’a hakaret ettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Duruşma öncesi dayım, Akın İpek buraadliye önünde basın açıklaması yapmak isteyen yaklaşık 20 kişilik Halk Cephesi üyesi bir da değil?” gruba polis, gösterinin izinsiz olduğu gerekçesiyle tazyikli suyla müdahale etti. Dağılan Özkan, Kanaltürk yayıngrup bir süre sonra yeniden bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) larına ilişkin yalnızca eski Genelkurmay Başkanı 28 Şubat kapsamında tutukluluk duruşmasına çıkarılan 72 kişinin emekli Orgeneral Hilmi ün kendisine “satahliye talepleri reddedildi. Kemal Gürüz, hâkimin üzerine yürüdü Özkök’ lak” denildiği iddiasıyla dava açtığını anlatarak kendisine TCK 301’den dava açılması için dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu’nun Adalet Bakanlığı’na baskı yaptığıgönderilen öğrencilerin bursla dahilinde, açık biçimde ve ko ALİCAN ULUDAĞ ordineli olarak yürütülmüştür. rının iptal edilmesi ve bir kimin nı iddia etti. Çubuklu’nun Engin Alan (MHP İstan yazdığı belli olmayan ajanda tutanakta tipeksle değişikANKARA 28 Şubat sobul Milletvekili): Olay tarihin ve defterdeki yazılar ile ilgi lik yaptığını öne süren Özruşturması kapsamında tutukluluk incelemesi için Ankara de Kuzey Irak’ta görevliydim. lidir. Ne Silahlı Kuvvetler’le kan bu davadan beraat etAdliyesi’ne getirilen 72 ki Bu konuda bana şimdiki Genel ne BÇG ile ne de darbe ile bir tiğini anımsattı. şi, iki hâkime 24 saatlik ifade kurmay Başkanı ve üstüm olan ilgisi yoktur. rbakan avukatını Emekli Orgeneral Fevverdi. İfadeler sonunda tahliye komutan tanıklık edebilir. Getaleplerinin tümünü reddeden rekirse Barzani dahi tanık ola zi Türkeri: BÇG yasal bir gönderdi Özkan şunları anlattı: TMK hâkimleri, kararlarında rak dinlenebilir. Çünkü benim oluşumdur. BÇG çalışmaları“Genelkurmay Başkanlığı’nın incelemeler yaptığım çevrede na katılmadım, hiçbir belgede “Erbakan ben tutuklandıktan sonra avukatı Saıslak imzam yoktur. gönderdiği belgelerin içeri yanımda geziniyordu. E r d a l C e y l a n o ğ l u lih Çelen’i bana gönderdi. Hikmet Köksal (Döneğinin kuvvetli suç şüphesini doğurduğu ve delillerin tam min Kara Kuvvetleri Komu (Emekli Orgeneral): Suç ta Avukat bana ‘Erbakan sianlamıyla toplanmamış olup tanı): BÇG ile hiçbir ilgim yok rihinde Etimesgut Zırhlı Bir ze dua ediyor’ dedi.” Özkarartılma ihtimalini” göster tur ve bu konuda çalışmam ol likler Komutanı olarak görev kan “Bu davada olmayan di. Karara tepki gösteren dö mamıştır. Benim de katıldığım yapmaktaydım. Tankların yü suçlamalarla karşı karşınemin YÖK Başkanı Kemal MGK’de alınan kararlar dışın rüdüğü tarihten önce Uludağ’da yayız. Yokun yok olduğunu anlatmak için yok olGürüz, hâkimin üzerine yü da atılı suçlamayla ilgili hiçbir tatildeydim. Tevfik Özkılıç (Muvazzaf mak üzereyim” dedi. rüyerek, “Beni bu delillerle belgede ıslak imzam yoktur. Duruşmada öğleden sonTeoman Koman (Eski Korgeneral): Genelkurmay’ın halen nasıl tutuklu bırakırsınız” diyerek tepki gösterdi. MİT Müsteşarı ve Jandar dosyaya gönderdiği yazılara gö ra İnternet Andıcı dosyası Önceki gün sabah Ankara ma Genel Komutanı): Hiç re BÇG’de çalışmadığım açık sanığı, hakkında ağırlaştıAdliyesi’ne getirilen 72 kişi bir kanunsuz eylem içinde ol tır. Adımın geçtiği BÇG’ye gi rılmış müebbet hapis cezanin tutukluluk duruşması dün madım. Benim komutanlığını riş yetkisi verdiği belirtilen bel sı istenen Albay Ziya İlsabah saatlerinde sona erdi. yaptığım Silahlı Kuvvetler’de ge ile telefon rehberi ve diğer ker Göktaş savunma yaptı. Cumhuriyet’in ulaştığı tuta benden habersiz hiçbir şey ya dijital belgeler askeri kural ve İnternet Andıcı’nın resmi naklara göre şüpheliler, ken pılamaz ve yapılmamıştır. Or taamüllere aykırı düzenlenmiş bir belge olduğunu belirtada beni suçlayan hiçbir belge tir. 2007 yılında kullanılma ten Göktaş, “İnternet andilerini şöyle savundu: Çevik Bir (Emekli Orge yada delil yoktur. Ortada dar ya başlanan “calibri” karak dıcı belgesini örgüt belneral): BÇG, devlet tarafın beci olduğu iddia edilen şahıs terinde bir yazı ile yazılmıştır. gesi gibi görmek GenelAlican Türk (Emekli Al kurmay Başkanlığı’nı tedan alınan kararlar uyarınca, lar vardır. Ancak ne hikmetse bay): Ben tutuklandığım sıra rör örgütü gibi görmekyine devlet tarafından tehdit bir darbe yoktur. Prof. Dr. Kemal Gürüz: da hâkim uyuyordu, beni dinle tir. Ordu, Türk halkının olarak belirlenen “irtica tehdidine” karşı tedbir alınması Bana isnat edilen suçlamalar bir meyen bir hakim tarafından tu gözünde itibarsızlaştırılıamacıyla kurulmuştur. Yapılan takım üniversitelerin denklik tuklandım. Benim adalete olan yor” diye konuştu. Davaya bugün devam edilecek. tüm çalışmalar devletin bilgisi lerini onaylamamak, yurtdışına güvenim sarsılmıştır. İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri’de görülen davanın 298. duruşması yapıldı. 2 saatlik sürenin yetersiz olduğunu ifade eden Özkan, 5 yıldır süren yargılamanın başından itibaren suçunun ne olduğunu sorduğunu, 2 bin 271 sayfalık mütalaada da buna cevap bulamadığını belirterek “O nedenle ben ne zaman kürsüye çıksam hayat öykümü anlatıyorum. Şimdi de hayat öykümü anlatacağım” diye konuştu. Avukatının getirdiğini söy lediği gelincik çiçeğini yakasına takarak savunma yapan Özkan, “Bu mütalaa hukuk adına utanç belgesidir” dedi. Özkan şöyle devam etti: “İçinde hukuk yoktur. Terörist olmakla, insanları katletmekle, darbecilikle suçlanıyorum. Bu suçlamalarla ilgili bir delil, illiyet bağı, hukuk yoktur. Suçlu olduğumu açıklayan, darbe girişimi içinde olduğumu gösteren tek bir delil gösterin. Ben burada suçumu kabul edeceğim. Mütalaada tele fonda onunla bununla konuştun denilerek hakkımda ceza istenmiş. Mütalaa bir zulümnamedir, reddediyorum. Ben mütalaada anlatılan kişi değilim.” ‘Zorla arkadaş’ Sultan Işıklı davası başladı 24 saat ifade verdiler E DALAN’I KAÇIRMAKLA SUÇLANIYOR MİT’çinin yargılanmasına Başbakan izin verdi İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında “firari sanık Bedrettin Dalan’ın kaçmasını sağlamak suçundan” yargılanan ve MİT yasasındaki düzenleme nedeniyle dosyası ayrılan emekli MİT görevlisi Özel Yılmaz’ın yargılanmasına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan izin verdi. Ergenekon davasının dünkü oturumunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese, dosyaya gelen evrakı okudu. Özese emekli MİT’çi Özel Yılmaz’ın yargılanmasına Başbakan’ın 6 Mayıs 2013 tarihli yazı ile izin verdiğini açıkladı. Birleştirilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı dosyasında İstanbul’daki görevi sırasında Dalan’ı kaçırmakla suçlanan Özel Yılmaz, İzmir Bölge Başkanı olduğu dönemde 15 Temmuz 2010 tarihli duruşmada savunmasını yaptı. Özel, MİT İzmir Bölge Başkanı görevindeyken Şubat 2013 tarihinde yaş haddinden emekli edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle