18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 NİSAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Sonunda bu da oldu! MUSTAFA ÇAKIR CHP’liler, Zonguldak Çatalağzı Termik Santralı’nda taşeron firmanın işçilerin Damat Ferit’e kıdem tazminatlarını ellerinden aldığına dikkat çekerek Meclis araştırması istedi Döndük... ANKARA “Emeğin başkenti” olarak adlandırılan Zonguldak’taki Çatalağzı Termik Santralı’nda (ÇATES) taşeron firmanın işçilerin kıdem tazminatlarını önce bankaya yatırdığı, sonrasında ise “vermezseniz işten atarım” diyerek geri aldığı bildirildi. İş güvencesi olmayan 181 işçiden 129’unun işten atılmamak için kıdem tazminatlarını iade ettikleri belirtildi. Zonguldak ÇATES’te yaşanan bu gelişmeler CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün de aralarında bulunduğu CHP’li milletvekilleri tarafından Meclis’te verilen araştırma önergesine konu oldu. Önergede, AKP’nin doruğa ulaştırdığı “taşeronlaştırma” ile çalışanların güvencesizlik içine itilmesinin sonuçlarının, madencilik ve enerji sektörü başta olmak üzere çalışma yaşamının her alanında çok acı bir şekilde görüldüğüne dikkat çekildi. Önergede, Zonguldak’ta emeğin yoğun şekilde sömürüldüğü, işçilerin düşük ücret ya da kayıt dışı çalışmayı kabul etmek zorunda kaldıklarına işaret edildi. ra firma yetkililerine iade edilmesi istenildiği, iade edilmediği takdirde çalışanların iş akitlerinin feshedileceği, bu konuda taşeron işçilere ağır yaptırımlar uygulanacağı (işten çıkarılacakları) yerel basında yer alan haberler, tehdit edilen işçilerin söylemleri ve basının almış olduğu görüntülerle açıkça şüyu bulmuştur” denildi. İş güvencesi olmayan 181 işçiden 129’unun iş sözleşmelerinin devamını sağlamak için banka hesaplarından çektikleri kıdem tazminatlarını işverene elden geri ödediklerinin konuşulduğu ve herkes tarafından dillendirildiğine dikkat çekilen önergede, “Herkesin gözü önünde yaşanan bu süreç, kabul edilebilir ve göz yumulabilir bir süreç değildir” değerlendirmesi yapıldı. Önergede, TBMM’de bir araştırma komisyonu kurularak, Meclis araştırması açılması istendi. ‘Çalışma Bakanı’na ilettik’ Köktürk, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in yanıtlaması istemiyle soru önergeleri de verdi. Köktürk, “Konunun tarafınıza bizzat tarafımca iletilmesinden sonra olayla ilgili bakanlığınızca yapılan işlemler nelerdir? İşlem yapılmışsa sonuçları nelerdir? Bu ağır emek sömürüsü karşısında, bakanlığınızca söz konusu olayla ilgili idari işlem başlatılmış mıdır? Konuyu araştırmak üzere müfettiş görevlendirilmiş midir?” sorularına yanıt istedi. ‘Taşaron işçileri işten çıkarmakla tehdit ettiler’ Ağır iş şartlarına ÇATES’te taşeron işverenin “tehdit ve şantajlarının” da eklendiğine vurgu yapılan önergede, “Geride bıraktığımız hafta içerisinde; ÇATES’e bağlı çalışan taşeron firma tarafından çalışanların kıdem tazminatlarının önce banka kartlarına yatırılıp son Kentte eğitim sistemini gericileştirmek için dört koldan saldırı yürütülüyor İzmir hedef bölge seçildi REKTÖR SÖZÜNÜ TUTMADI EMRE DÖKER İTÜ kantini eski AKP’li vekilin oğluna KAYHAN AYHAN İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) bir yıl önce öğrencilerin mücadelesi sonucunda “Kâr amacı gütmeyen kantin” kararı Rektör Prof. Dr. Mehmet Karaca tarafından uygulamaya konulmadı. Rektör Karaca aksine kantin ihalesini AKP 22. Dönem Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu’nun oğlu Muhammet Çavuşoğlu’nun sahibi olduğu MAİN Gıda’ya verdi. Karaca, 2012 Haziran ayında yapılan rektörlük seçim sürecinde senatonun “kâr amacı gütmeyen kantin” kararını uygulayacağını söylemişti. Ancak Öğrenci Kolektifleri’nin ortaya çıkardığı olaya göre Karaca, rektörlüğe atanmasının ardından kantini ihaleye vermiş. Kantinlerin işletmesini, AKP 22. Dönem Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu’nun oğlu Muhammet Çavuşoğlu’nun şirketi olan MAİN Gıda almış. Geçen yıl Üniversite Senatosu da bir açıklama yayımlayarak, kantinlerin öğrencilerin de istihdam edileceği, rektörlüğe bağlı olarak oluşturulacak ‘‘İTÜ Sosyal Tesisler İşletmesi’’ ile yürütüleceğini belirtmişti. Öğrenci Kolektifleri yaptıkları açıklamada, bu yılın başında bin dilekçeyle rektörlüğe giden öğrencilerin ‘Kantinleri çok ucuza işletmesi şartıyla üniversitemizden mezun iki hevesli arkadaşa verdik’ yalanıyla karşılaştığını belirterek “Karaca tüm bu yaptıklarıyla kendini İTÜ’ye ‘atayanlara’ vefa borcunu ödüyor” denildi. İZMİR Diyanet İşleri Başkanı tarafından “irfanı eksik” görülen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “gâvur” yakıştırması yaptığı İzmir’de, eğitim sistemini gericileştirmek için dört koldan saldırı yürütülüyor. Eğitimciler, AKP’nin dindar nesil yetiştirme çabalarına İzmir’de hız verdiğini belirterek “2023 hedefi için İzmir’i pilot bölge seçtiler” diyor. İzmir’de eğitimi gericileştirme çabalarına yönelik şu örnekler dikkat çekiyor: Tire’de Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Kültür ve Kaynak Yayın İzmir genelinde öğretmenler, öğrencilerin üzerinde Hz. Muhammet adına düzenlenmiş nüfus cüzdanları bulmaya da başladı. Nüfus cüzdanı üzerindeki “çocukları” bölümünde, “Tayyip” isminin yer alması dikkat çekti. ları, kaymakamlığın da oluruyla kumbara organizasyonu düzenledi. Kumbara dağıtılan 800 öğrencinin biriktirdiği paralarla, yine kaymakamlığın oluruyla Kültür ve Kaynak Yayınevi’nin düzenlediği sözde kitap fuarına gitmeye zorlan dıkları, gitmek istemeyenlerin ise baskı altına alındığı kaydedildi. Çiğli’de ilçe milli eğitim müdürlüğü 5, 6 ve 7. sınıflardaki öğrencilere kitap okuma yarışması düzenledi. “Canım Peygamberimi Tanımak İçin Okuyorum” yarışmasında “Peygamberimi Öğreniyorum”, “Hazreti Peygamberin Hayatı” kitaplarından sorumlu olacak öğrencilere 50 soru sorulacak. Başarılı olan öğrencilere dizüstü ve tablet bilgisayarlarla bisiklet verilecek. İzmir Kredi Yurtlar Bölge Müdürlüğü, Kutlu Doğum Haftası programı nedeniyle “Efendimizin Nurlu Hayatı” isimli kitabın içeriğinden oluşacak, kitap okuma yarışması düzenliyor. ULUDERE EYLEMİ 150 öğrenciye soruşturma açıldı AĞRI (Cumhuriyet) Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde açlık grevlerine dikkat çekmek ve Uludere katliamını protesto etmek için basın açıklaması yapan 150 öğrenciye soruşturma açıldı. DİHA’nin haberine göre İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde öğrenciler açlık grevlerine dikkat çekmek ve 28 Aralık 2011’de sınırdan geçen 34 sivilin öldürüldüğü Uludere katliamını protesto etmek için basın açıklaması yaptı. 49’ların listesi tam olmasa da belirlenmişe benziyor. Yanlış olduğunu bile bile “akil” sıfatının kullanılmasını önlemenin olanaksızlığı anlaşılıyor. Ama bütün uyarılara karşın “göçme” ile “çökme” arasında yapılan yanlışı düzeltemeyenlerin varlığı, insanı umutsuzluğa düşürüyor. Türkiye’de 49 akil insan olduğu sanısını yaratan yaklaşım, doğal olarak bir haksızlığı da içeriyor. 70 küsur milyonluk ülkede bu kadar az akil insanın varlığı aynı zamanda Türkiye’nin niye ileriye değil de geriye gitmekte oluşuna da somut bir yanıt oluşturuyor. Haksızlığı gidermek için sadece “akil insan” değil “en politik akil insan” denilmesi sanırım en doğru saptama olacak. Akil insan sayılacakların dünkü gazetelere düşen açıklamaları, bazılarının neden ve nasıl seçildiklerinin ayırdına varmamış olduklarını da yansıtıyor. 49’ların oluşturacağı komisyonun çalışma yöntem ve biçimini kendisinin belirleyeceğini anlatan açıklamalar, kuruluş amacıyla gerçekleştirilecek çalışmanın, daha akil adamlar tarafından bile anlaşılamamış olduğunun işaretlerini veriyor. Arkadaşımız Bahadır Selim Dilek, Uluslararası Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı’nın verdiği tarihsel örneği aktardı. Meğerse Sadrazam Damat Ferit de Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın öncesinde İstanbul’un işgali üzerine Vahdettin’in kullarını doğru yola yönlendirmek üzere “Heyeti Nasiha”, yani “Öğüt Kurulu” oluşturmuş. Onlar da 7 kişiden oluşuyormuş. Tarihin yinelenmesinin garip bir cilvesiyle karşı karşıya gibiyiz. ??? 4’üncü yargı paketi tasarısı alt komisyondan aynen, Adalet Komisyonu’ndan da bir değişiklikle geçti. CHP’nin üç önerisinden biri, galiba ortak dert olduğundan kabul edildi ve “ihaleye fesat karıştırma” suçunun cezası indiriliverdi. Bu örnek bir kez daha gösterdi ki Türkiye’de hukuk yerine siyaset ağır basıyor. ??? Daha önce de yazmıştım. Sabit fikir haline dönüşen saptamalarımdan birini bir kez daha anımsatmak zorunluluğunu duydum. “Türkiye’de suçu tanımlayan ve ceza öngören maddelerin yerine, maddenin gerekçesi uygulanabilse Türkiye dünyanın en demokrat ülkesi olur.” Ne yazık ki 4’üncü yargı paketi beni bir kez daha doğruladı. Bir yandan insan hakları karşıtlığının giderileceği vurgulanıyor, bunun ödenecek tazminatları önleyeceği belirtiliyor ama “uzun tutukluluktan, sahte belgelerin hukuk alanında kullanılıyor olmasından duyulan rahatsızlık, terör tanımının yanlışlığı” nedense pakete yansıtılmıyor. Terörle Mücadele Yasası’nın 7’nci maddesinde yapılacak değişiklik de reform sayılanlar arasında. Benim bildiğimi koca koca bürokrat ve siyasetçilerin bilmediğini sanacak kadar büyüklük hastası değilim. Oysa dünya âlem Terörle Mücadele Yasası kapsamında tanımlanan öteki suçların özel yetkili mahkemelerde yok sayıldığını, suçun “terör örgütü üyeliği” suçuna dönüştürüldüğünü biliyor. Demiryolu çalışanlarının demiryollarının özelleştirilmesine karşı Türkiye genelinde başlattıkları yürüyüş dün Meclis önünde sona erdi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Demiryolcuların yürüyüşü Ankara’da sona erdi ÖĞRETMENLER 5 GÜN RAPOR ALDI 16 Nisan’da grev var Polisler hem dövdü hem ısırdı IĞDIR (Cumhuriyet) Iğdır’da üç öğretmen, polisin kendilerini tekme tokat dövdüğünü, biber gazı sıktığını ve hırslarını alamayarak ısırdığını belirterek şikâyetçi oldu. Öğretmenler 5 günlük iş göremez raporu aldı. Eğitim Sen Şube Başkanı Yılmaz Hun, EğitimBir Sen Şube Başkanı Malik Akşit, Türk EğitimSen Şube Başkanı Ali Arslan, tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında, öğretmen Mehmet Gül, Şahin Kum ve Erkan Çiğdem’in polis şiddetine maruz kaldığı belirtildi. Öğretmen Gül, “Erkan Çiğdem’i ablasının evinden almaya gittik. Ablası, apartman yöneticisinden şikâyetçi olduğu için polis çağırmış. Bu sırada polislerle aralarında bir tartışma çıktı. Biz de ayırmaya çalıştık. Bunun üzerine polisler bizi karakola davet etti. Otomobile bindik ve karakola giderken 45 ekip otosu çevremizi sardı. Telsizden ‘Şahıslar kaçıyor, yakalayın’ anonsu ile irkildik. Önümüz kesildi, arama yapacaklarını söylediler. ‘Biz öğretmeniz. Arama emriniz var mı?” dedik. Biber gazı sıktılar, tekme ve tokat attılar. Hırsını alamayanlar kollarımızı ısırdı. Ağır hakarete uğradık” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası ile Türkiye KamuSen’e bağlı Türk UlaşımSen’in de aralarında bulunduğu sendika ve derneklerin oluşturdukları platformun, demiryollarının özelleştirilmesine karşı Türkiye genelinden başlattıkları yürüyüş dün Meclis’in önünde sona erdi. Sabah saatlerinde TCDD önünde toplanan demiryolcular buradan sloganlar eşliğinde Meclis’in önüne kadar yürüdü. Demiryolu çalışanlarını Meclis’in Dikmen Kapısı’nda Süleyman Çelebi, Musa Çam, Sakine Öz’ün de aralarında bulunduğu CHP milletvekilleri ile BDP Milletvekili Demir Çelik karşıladı. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Yavuz Demirkol tasarının Dünya Bankası ve AB’nin yönlendirmesi ile hazırlanan raporlara dayandırıldığına dikkat çekti. Kamusal hizmet olan demiryollarının piyasaya açılmasının amaçlandığına işaret eden Demirkol, tasarının yasalaşması ile demiryollarındaki taşeron işçilerin sayısının daha da artacağını vurguladı. Demiryollarında yaşanan kazaların da artacağını söyleyen Demirkol, tasarının halka hiçbir yararının olmadığını, düzenlemenin geri çekilmemesi halinde 16 Nisan’da grev yapacaklarını bildirdi. Türk UlaşımSen Genel Başkanı Nazmi Güzel tasarı ile rekabetin amaçlandığını, kamu kurumlarının faaliyetlerinin sonlandırıldığını söyledi. Hükümete seslenen Güzel, “Kazaların ve can kayıplarının nedeni siz olacaksınız” dedi. ‘İddialar gerçekdışı’ Kampusun dışında izin alarak yapılan açıklamaya karşın 150 öğrenci hakkında rektörlük “Yasadışı slogan atmak” ve “İzinsiz gösteri düzenlemek” gerekçesiyle soruşturma başlattı. Haklarında soruşturma açılan öğrencilerden Yusuf Taşpınar, “Bu iddialar kesinlikle gerçekdışıdır. Eylemimiz demokratik bir eylemdir. Her iki eylemde de en ufak bir şiddet ve antidemokratik hiçbir şey yapılmadı” dedi. Öğrenciler rektörlüğün gençliğin isteklerine duyarsız kaldığını, ancak üniversitedeki basın açıklaması ve etkinliklere karşı her olayda soruşturma başlattığını anlattı. Uludere’de gergin gün Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Andaç köyünden bir grup dün sabaha karşı kaçak mazot getirmek için gizlice Irak tarafına geçti. Aldıkları kaçak mazotla dönen köylüler güvenlik güçleri tarafından fark edilerek durduruldu. Irak’tan gelecek olan yakınlarından haber alamadıklarını belirten yaklaşık 200 köylü de sınır hattının sıfır noktasında bulunan Habur2 köprüsünün ilerisinden Irak tarafına geçmek istedi. Sınırda önlem alan askerler köylülerin Irak tarafına geçmesine izin vermezken gerginlik çıktı. Şırnak Vali Yardımcısı Deniz Zeyrek ve 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Ali Doğan İnce de bölgeye gelerek köylüleri ikna etmeye çalıştı. Köylüler Irak sınırı içerisinde kalan yakınlarına ulaşmaya çalışırken yaşanan arbedede güvenlik güçleri göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Sınırdan dönen kişiler hakkında yasal işlem başlatıldı. Uludere ilçesinde kalabalık bir grup 28 Aralık 2011 günü kaçak yakıtla dönerken düzenlenen operasyonla vurulmuş, 34 kişi yaşamını yitirmişti. (Fotoğraf: DHA) Cihaner: Hukuksuz tek bir işlem yok Komisyonda ‘Albayrak’ı dinledin’ tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Böcek Komisyonu bünyesinde oluşturulan Hukuk Alt Komisyonu dün de gazetecileri dinlemeye devam etti. Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner’in cumhuriyet savcısı olduğu dönemde yürüttüğü soruşturmada gazetenin sahibi Ahmet Albayrak’ı yasadışı olarak dinlediğini savundu. Cihaner, dinlemelerin mahkeme kararıyla yapıldığını belirterek hukuksuz tek bir işlem olmadığını vurguladı. Cihaner, “Enerji Bakanı bir petrol ihalesini falancaya vermeyin, falancaya verin diye talimat veriyor. Bu tesadüfü delil olduğu için soruşturmaya bağlanması yasal sorumluluktur” diye konuştu. Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdal Şen, yasadışı dinlemelerin 1950’lerden beri uygulandığını, eski Başbakan Adnan Menderes’in de dinlendiğini yasal düzenleme yerine basının bu sorunu kendisinin çözmesi gerektiğini ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle