18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2013 PERŞEMBE 6 HABERLER Mustafa Balbay 8 Nisan çağrısı yaptı ve ekledi: Silivri barikatında resim çektirin Yargıtatör sahnelensin ALİCAN ULUDAĞ Propaganda Timleri Yok hayır... Onları salt başbakanın memurları diye nitelendirmek haksızlık olur. Bazıları bazı konularda biraz mesafe koyuyor olabilir ama listedekilerin büyük çoğunluğu şu veya bu şekilde başbakanın politikalarının izleyicileri. Belki de hepsi, RTE’nin en büyük dönüşüm projesi olan yargıyı ele geçirmek için düzenlenen 2010 Yetmez Ama Evet referandumunun destekçilerinden. 2010’da doğrusu çok iyi görev yaptılar. Mükemmel hem de! Listeyi bizzat oluşturan başbakan bu hizmetlerini unutmadığını ve vefa sahibi olduğunu gösterdi, hepsinin göğsüne birer Akil İnsan madalyası astı! Daha ne olsun! Yemesinler de yanlarında yatsınlar! Gece yastıklarının altına koyarlar madalyalarını! Az şey mi! Kendisine 2023’e kadar koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni tepeden tırnağa yoğurma plan ve programı koyan ülkenin tek egemeni, onları çağırıyor ve ülkenin en önemli sorununu çözme yetkisi veriyor!!! Kürt tarihi ile birlikte anılacaklar. Ayrıca Türk tarihiyle de... Bu hikâye artık nasıl sonuçlanacaksa... Tabii en önemlisi, Akillerin RTE’nin özel tarihiyle birlikte anılmaları! Az şeref mi! Yalnız başbakanın Akil İnsanlarına verdiği “çözme yetkisi” konusu epey karışık! Bu yetki, “sorun çözme”den çok başbakanın politikalarının halka iletilmesinde kolaylaştırıcı görev yapmayı içeriyor. RTE’nin çözüm görüşlerini halka kabul ettirmeye çalışma. Yani bir tür başbakanın “Akil İnsanlar Halkla İlişkiler Kumpanyası”nın propaganda çalışmaları gibi. PKK’nin liderlerinden Cemil Bayık bile bakın nasıl bir gerekçeyle karşı çıkıyor: “Akil İnsanlar grubu AKP tarafından oluşturulursa bu, akil insanlar değil, AKP’nin oluşturduğu bir grup olur, daha çok da AKP politikalarına göre olur. Böyle bir grubu da kimse onaylamaz. Çünkü tarafsız olmaz, bağımsız olmaz.” 7 bölgeye 7 akil insan grubunun görevlerini de başbakan açıklıyor.. Toplantılar, paneller yani bak ne kadar iyi olacak konuşmaları... 7 bölgede bir ay boyunca RTE’nin politikaları çerçevesinde kafa yıkamaca. Sonra durumu amirlerine raporlayacaklar! Başbakan adına ortamı hazırlayacaklar. Hangi ortamı demeyin, belki de haziranda Meclis’e getirilecek RTE anayasası için kabul ortamını. Bir aylık çalışmadan sonra ortam uygun mu, olgunlaşmış mı ölçülecek ve Öcalan’la birlikte İmralı’da kotarılan çözüm anayasası gündeme getirilecek. Yani bu kumpanyanın görevi, Apo’nun destek verdiği başkanlık anayasasının önündeki “halk engelleri”ni temizlemek. Bu nedenle bu kumpanya faaliyetine “temizlikçilik” adını da rahatça verebilirsiniz! Bu kumpanya bir ay sonra dağıtılmaz umarım! Hadi bakalım şimdi de dikta anayasasını halka anlatın biraz da, görevinden kaçmasınlar! Hiçbiri “ay biz bu sonuçları bilmiyorduk” bahanesini öne süremez. ??? RTE’nin listelerine bakıyorum, gülüyorum... RTE’nin yarı veya tam gönlü Akit gazetesi de düne kadar PKK propagandacıları diye kamuoyu önünde sopaladığı insanlarla birlikte, bu kez kol kola çözümü anlatacak.. Ege listesi, Akdeniz listesi, Karadeniz listesi... Mesela Ege listesi elemanlarının temel görevi ne olur sizce? Egelileri hizaya getirmek. Onlar “ırkçı ve faşist” ya! Zaten Diyanet İşleri Başkanı da Egelilerin, kendilerinde eksik olduğu görülen dince irfanlanması gerektiğini buyurmuş ve müftü olarak bir profesör atamıştı! Egelilerin işleri zor. Hem Diyanet’e hem RTE’ye hem Kürt çözümüne entegre edilecekler... Diyanet adım adım şeriatlaşma aracına dönüşüyor.. Diğer bölge listelerine bakıyorum da bir şey demiyorum! Dün Cumhuriyet iyi bir haber yaptı. Meğer İstanbul’un işgalinde halka boyun eğdirmek için de yine 7’şer kişilik heyetler oluşturulmamış mı! Bahadır Selim Dilek’in haberinde, Prof. Hüseyin Pazarcı, Heyeti Nasiha (Nasihat Heyeti!!!!) adıyla oluşturulan 7’şer kişilik heyetlerin halka ‘barışın ancak koşulsuz teslim ve düşmanı kızdırmamakla sağlanacağını anlatmakla’ görevlendirildiğini söylüyor!.. Bu habere Allahhhh derim ancak! Nedenini sormayın! İktidarın Yeni Osmanlılık politikasına bu kadar cuk oturur bir olay! Bilerek mi bilmeyerek mi, önemi mi var?.. ??? Biraz daha izin yapacaktım ama ne mümkün! Her şey yazı yazmayı kaşıyıp duruyor. Hepinize merhaba. Tutukluluğunun 5. yılına giren gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, kızı Yağmur’un Norveç’te yaptığı konuşma sonrası gördüğü baskılar sonucunda okul değiştirmesi sürecini, “Tutukluluğumun en kötü dönemini yaşadım. Rüyalarıma girdi. Sanki kanım, damarlarımdan boşaldı” sözleriyle değerlendirdi. 8 Nisan’daki duruşmaya, herkesi Silivri’ye beklediğini dile getiren Balbay, “Ancak barikatları zorlamasınlar. Barikatın önünde bir resim çektirip sosyal medyada ‘hukuk barikatın arkasında tutsak’ diye paylaşsınlar. Bunu bir kampanya olarak öneriyorum. 8 Nisan yeni bir başlangıç olacak” çağrısını yaptı. Balbay, tiyatroculara da seslenerek, “Yargıtatör” adlı kitabının sahnede toplumla buluşmasını istedi. Mustafa Balbay, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada şu mesajları verdi: Yağmur’un okul sıkıntısı: Tutukluluğumun en kötü ve zor dönemiydi. Yağmur’un yaşadığı sıkıntıları öğrenince bütün vücudum yaralanmış, sanki kanım damarlarımdan akmış gibi oldu. Kalbim açıkta kalmış gibi hissettim. 4 gün boyunca Yağmur rüyalarıma girdi. Gündüz aklımda, gece rüyamdaydı. Asıl olan Yağmur’un huzuru ve iyi bir eğitim almasıydı. Bu sorunun sağlıklı bir şekilde çözülmesini istedim. Pazartesi kendisi ile konuştum. Yeni okulundan memnun olduğunu söyledi. 8 Nisan çağrısı: Mütalaa iddianameden bile kötü. İddianamede tertipti. Mütalaa ise tertip, iftira olarak doğmuştur. 8 Nisan yeni bir başlangıç olacak. Bu davanın duruşmasını bir gün izleyen bile bu davanın ne olduğunu anlar. 8 Nisan’da herkesi Silivri’ye çağırıyorum. Ama barikatları zorlamasınlar. Güvenlik güçleri ile hiç yüz yüze gelmesinler. Barikatın önünde bir resim çekip sosyal medyada “hukuk barikatın arkasında tutsak” diye paylaşsınlar. Bunu bir kampanya olarak öneriyorum. Bütün dünyaya paylaşsınlar. Gençleri Silivri’ye ayrıca çağırıyorum. Türkiye’nin gerçeği ile SİLİVRİ KAFESLENDİ İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında savcının mütalaasını vermesinin ardından on binler 8 Nisan’da Silivri’ye akın etmeye hazırlanırken, cezaevi çevresinde ise yoğun güvenlik önlemleri alınıyor ve çalışmalar hızla sürüyor. Yol boyunca dizilen Jandarma’ya ait demir bariyerleri, askerler çivi ile monte ederek ve demir perçinle kaynak yaparak devrilmemesi için önlem alıyor. Resmi ve sivil kıyafetli askerlerin görev yaptığı çalışmalarda, Silivri’ye gelecek olan yurttaşlar, yeni yapılan adliye binasının önündeki boş alanda bekletilecek. Silivri Cezaevi kampusu yanındaki duruşma salonuna kapasitesi kadar izleyici alınacak ve başka kimsenin geçişine izin verilmeyecek. Güvenlik önlemleri kapsamında Harp Akademileri’nden gelen bir grup subay da çalışmaları yerinde inceledi. 8 Nisan’daki duruşma günü başta Maslak ve Hadımköy olmak üzere çok sayıda bölgeden jandarma hazır bekletilirken, polisler de takviye olarak cezaevi içerisinde hazır bulundurulacak. yüzleşip mücadeleye hazırlansınlar. Bütün kuşaklar omuz omuza olup adaleti tutsaklıktan kurtaracağız. Silivri artık Türkiye’nin kanayan yarası haline gelmiştir. İmralı görüşmeleri: Türkiye’de gerçek bir iç barışı herkes gibi ben de istiyorum. Bugün barış bir amaç değil araç olarak kullanılıyor. Silahları susturmadan önce insanları susturdular. Böyle bir ortamda pazar lık usulü ile yapılacak bir barış ne kadar kalıcı olur? Yeni anayasa: Yeni anayasa, barış atının önündeki araba gibi duruyor. Bu durumda ne at hareket edebilir ne de araba hareket edebilir. Barış gibi anayasa konusunda da pazarlığa tabi. İki kere ikinin kaç ettiğini tartışıyoruz. CHP ile 3 etsin, MHP ile 5 etsin pazarlığı yapıyorlar. BDP ile yapılan çarpma bölme işlemi ise daha karışık. Yargıtatör sahnelenmeli: Şu günlerde “Yargıtatör” oyununun heyecanı içindeyim. Fırından taze çıkmış bir ekmek gibi elime alıp kokluyorum. Bütün dileğim bu oyunun iyi bir yönetmen ve tiyatro grubunun elinde toplumla buluşmasıdır. Kitabın İngilizce baskısını 1418 Nisan arasında yapılacak Londra Kitap Fuarı’na yetiştireceğiz. Orada da Türkiye’nin yargı sorunları anlatılacak. ‘Balyoz Planı’na 5 savcı ANKARA (AA) Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan’ın da bulunduğu 365 sanıklı “Balyoz Planı” davasının temyiz incelemesini yapmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda görevlendirilen savcı sayısı üçten beşe çıkarıldı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 21 Eylül 2012’de karara bağlanan ve “Balyoz Planı” davasının dosyası, temyiz incelemesinin yapılacağı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. Davaya ilişkin 1045 klasörden yaklaşık 400’ünün esasa ilişkin olduğu öğrenilirken, görevli savcılar başka bir işle ilgilenmeksizin, kapsamlı davaların temyiz incelemesinin daha güvenli hazırlanması için oluşturulan “yüksek güvenlikli” odada çalışmasını sürdürüyor. Tutuklular bulunduğu için öncelik verilen dosyayla ilgili hazırlanan tebliğname, davaya bakacak Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne gönderilecek. Davanın duruşmalı görülmesi istendiği için Yargıtay 9. Ceza Dairesi, duruşma isteyen sanıklar yönünden duruşma yaparak karar verecek. Prof. Dr. Hilmioğlu, Adli Tıp Kurumu’na tekerlekli sandalyeyle geldi Nihayet sevk İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında 4 yıldır tutuklu yargılanan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, dün Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nden sabah saat 10.00 sıralarında ring aracıyla Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu’na götürülen Hilmioğlu, tekerlekli sandalyeye alınarak jandarma ve sağlık görevlilerinin eşliğinde ATK binasına alındı. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Şubat tarihinde “Hilmioğlu’nun cezaevinde kalmasının, hayatı için kesin bir tehlike teşkil edip etmeyeceğinin tespiti için” Adli Tıp Kurumu’ndan rapor düzenlenmesini istemişti. Prof. Dr. Hilmioğlu, ATK’deki tetkiklerin ardından yeniden cezaevine götürülecek. Adli Tıp Kurumu’nun geç randevu vermesi avukatı ve ağabeyi Hayati Hilmioğlu’nun tepkisine neden olmuştu. Hilmioğlu’nun kardeşi ve avukatı Hayati Hilmioğlu, ATK raporunun hazırlanmasının uzun sürebileceğini ifade ederek “Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde on gün önce ultrason sonucu hazırlanan raporu da sunduk. Karaciğerde tümorler gözüküyor. Buna rağmen ‘hayati tehlike yok’ derlerse benim doğrudan Adalet Bakanı’nı suçlamam lazım. Umarım ters bir rapor çıkmaz. Doktorların yeminlerine sadık kalacağını umuyorum” diyerek beklentisini ifade etti. Ergenekon davasında savcıların hazırladığı esas hakkındaki mütalaayı da eleştiren avukat Hilmioğlu şunları söyledi: “Hastalığı unuttuk. Hâkimlerin kararını bekliyoruz. Hâkimler, mütalaa ile sınırla değil. Eğer hâkimler de mütalaa doğrultusunda karar verirse son umudumuz Yargıtay 9. Ceza Dairesi. Yargıtay da onarsa o zaman adalet sözünü adliye saraylarından kaldırıp ‘herkes kendi hakkını kendi arasın’ demek lazım.” Avukat Hilmioğlu şöyle konuştu: “Savcı ‘Ergenekon terör örgütü 1999’da kuruldu’ diyor. Aradan 14 sene geçmiş. MİT, Başbakanlık, Genelkurmay, Emniyet Genel Müdürlüğü, ‘böyle bir örgüte rastlanmamıştır’ diye yazı yazdı. Hiçbir tanık Ergenekon diye bir örgütten bahsetmedi. Sanıkların hepsi birbirini burada tanıdı. Zaten artık bu iddialara savcıdan başka inanan kalmadı” diye konuştu. Prof. Dr. Hilmioğlu hastalıklarla boğuşuyor. BAŞINDAN VURULMUŞ İstanbul Haber Servisi Ergenekon ve Balyoz gibi siyasi davalarla sık sık gündeme gelen Silivri Cezaevi’nde yeni bir intihar vakası yaşandı. Dün sabah saatlerinde meydana gelen olayda, adi suçtan hükümlülerin kaldığı Silivri 3 No’lu L Tipi Cezaevi’nde bir infaz koruma memuru silahla intihar etti. Silah sesini duyan cezaevinde görevli diğer memur ve askerler, infaz koruma memurunu yerde kanlar içinde buldular. İnfaz koruma memurunun cezaevinde silahı nasıl bulduğu araştırılıyor. İnfaz koruma memuru intihar etti İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında tutuklu yargılanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’a, sosyal paylaşım siteleri üzerinden hakaret ettikleri iddia edilen üç kişi hakkında dava açıldı. Başbuğ’un şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, 3 sanığın “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret etmek” suçundan 4 ay ile 2 yıl 8’er ay arasında hapisle cezalandırılması istendi. 19 şüpheli hakkındaki ise ayrıca bir soruşturma sürüyor. Başbuğ’a hakaret edenlere dava Kemikler Elçi’nin MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Şırnak’ın Cizre ilçesindeki faili meçhul cinayetlerle ilgili eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz’ün de yargılandığı davada mahkeme kararıyla geçen yıl Cizre’de açılan mezardan alınan kemik örneklerinin, 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra öldürüldüğü iddia edilen Ramazan Elçi’ye ait olduğu Adli Tıp Kurumu’ndaki incelemesinin ardından kesinleşti. Nüfus kaydında ölüm sebebi “kalp krizi” olarak yer alan Elçi’nin başından vurularak öldürüldüğü ortaya çıktı. Adli Tıp Kurumu, hazırladığı raporu davanın görüldüğü Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle