18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLER Üstelik kademeli olarak... Silahı bırakmayacaklar, Apo İmralı’dan çıkarılıp özgür kalana dek. Ben Karayılan’ın açıklamasından bunu anladım... ??? PKK’nin planı ve yol haritası ortaya çıkmış, neler istediği anlaşılmıştır. Yeni bir anayasa ve Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılıp politika yapması... Karayılan ayrıca çekilmeyi bağımsız gözlemcilerin izlemesini istiyor. Bir de Kuzey Irak, Türkiye ve Avrupa’da toplantılar düzenlenmesini... Bir başka önemli konu şu: Çekilme sürecinin uçu açık bırakılacak... Şimdi maske iyice düştü... Neden ucu açık bırakılacak silahlı çekilmenin?.. 10 kişilik PKK’li grup diyelim ki 8 Mayıs’ta silahlarıyla birlikte çekilecek. İkinci aşamada çekilecek olan grup, belki bir ay sonra Kuzey Irak’a geçecek... Bunun adı böylece barış olacak! Bu arada size gerçek bir öykü anlatayım... Biri Türk biri Kürt, iki işadamı Ege’de bir kıyı kasabasında rakı balık sofrasında “barış” üzerine konuşuyor. Türk işadamı Kürt arkadaşına takılıyor: “Kürdistan kuruluyor artık Marmaris’ten kalkıp Kürdistan’a gider, Dicle kenarında kafayı çekersin!” Kürt işadamı, “Sen git oraya” deyip ekliyor: “Enayi miyim ben! Böyle güzel kasabaları, denizi sana bırakacağım... Bu memleket hepimizin... Senin, benim, Lazın, Çerkezin, Süryaninin, Ermeninin... Kardeş kardeş yaşayacağız... Bak sen de ben de Kuzey Irak’ta ihale aldık... Kavga mı ettik, arkadaş olduk...” Bu sohbetten hepimizin ders çıkarması gerekmez mi? ??? İlkyaz değil, sanki yaz gelmiş Ege’ye... Umuda yolculuk yapmak istiyorum denizi seyrederken. Nice acılar içinde yanıp tutuştuk, ölümleri, kıyımları, faili meçhulleri gördük. Kör terör vurup geçti her yeri! Bu dağlar, bu ovalar, ırmaklar, denizler bu coğrafyada yaşayan herkesindi... Bir anda faili meçhul cinayetleri unuttuk! Türk ve Kürt aydınlarının, Hrant’ın hangi güçler tarafından öldürüldüğünü konuşmuyoruz bile. Nerede gerçek Kürt aydınları, sosyalistleri? Emeğin örgütlü gücü nerede? Bakın, ABD alkışlamış PKK’nin çekilme sürecini... AB ve Rusya memnun olmuş! ??? Barış falan gelmedi, şimdilik! AKPİmralı pazarlığı yavaş yavaş ortaya çıkacak merak etmeyin. Bakın Kandil’de bir PKK’li, 100 gazeteci arasında bulunan arkadaşımız Mahmut Oral’a ne diyor: “Ne silah bırakması, biz taktik olarak geri çekiliyoruz. PKK bir Ortadoğu hareketidir. Silah bırakmayız. AKP ve TC’ye güvenmiyoruz ama önderimiz Öcalan’a inanıyoruz!” Daha birinci perde bitmedi... İkincisi var, üçüncüsü... Ucu açık, göreceğiz! CUMHURİYET 27 NİSAN 2013 CUMARTESİ Bizim anlı şanlı medyamız, hep gerçekleri gören yazarlarımız, AKP’nin kuyruğuna takılan akıllı insanlarımız ne denli mutluydular: “Silahlar susuyor, kardeşlik geliyor; savaşa harcanan parayla, barış gelince, Türkiye daha da zenginleşecek!..” Türkiye’de savaşın sürmesini, insanlarımızın ölmesini sanki isteyenler vardı. Karşıda bir terör örgütü, terör örgütünün 15 yıldır İmralı’da yatan lideri, Kandil’de bulunan dağ kadrosunun en önemli adı Karayılan... Gazetelerin önceki gün birinci sayfalarında yer alan “30 yıllık kanlı savaş bitiyor, PKK silahlarını bırakarak Türkiye’den Kuzey Irak’a geçiyor!” manşetlerinin yerini dün bir başka haber almıştı: “Kandil de tamam... Savaş değil barış fetihtir... 8 Mayıs’ta sınır dışına... Silahlarıyla çekilecekler... PKK, Türkiye’yi terk ediyor...” Şimdi sormak gerekiyor: Bir terör örgütü silahlarını bırakmadan çekilirse nasıl barış sağlanır? Umut tacirliği yapanlar, sanırım Karayılan’ın açıklamasını anlayamadılar. Türkiye’de sayıları iki bine yaklaşan silahlı terör örgütü üyesi var. Bunlar silahlarıyla birlikte Kuzey Irak’a geçecekler 8 Mayıs’ta... Bu Memleket Bizim... Barış Süreci, Pozitif Laiklik, Çoğunluk Baskısı “Barış sürecinde” önemli adımlar atılıyor… Gerek Erdoğan’ın gerekse Öcalan’ın bu süreçteki “din vurgusu” laiklik tartışmalarının önemini bir kez daha ortaya çıkardı. ??? Anayasa Mahkemeleri, siyasal iktidarların güçlerini kötüye kullanmalarını engellemek için kurulmuştur. “İktidarın gücünü kötüye kullanması” ise esas olarak, çoğunluk baskısının “Milli İrade” olarak yutturulması demagojisine dayanır… Çoğunluğun sahip olduğu inanç ya da ideolojileri, azınlıkta kalan düşünceleri bastırmak ve kendi iktidarlarını güçlendirmek için kullanmak isteyen yönetimler, “Demokrasi”, “Milli irade”, “Çoğunluk yönetimi” gibi kavramların arkasına sığınarak, demokrasilerin esas özelliği olan temel hak ve özgürlükleri sınırlamak ve kısıtlamak eğilimi gösterir… Demokrasiyi yozlaştıran, “çoğunluk diktatörlüğüne” götüren bu tür tutum ve davranışlarını da genellikle ya din ve mezhep veya ırk ve milliyet üzerinden meşrulaştırmaya çalışırlar! İşte Anayasa Mahkemeleri böyle eğilimleri engellemek, demokrasiyi, bireyin temel hak ve özgürlüklerini, çoğunluğa ve iktidara karşı korumak için kurulmuştur. ??? Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, 4+4+4 eğitim yasası kararına gönderme yaparak: “Biz, dinler karşısında negatif anlamda bir eşitliğin değil, pozitif anlamda eşitliğin olduğu kanaatine vardık. Daha liberal, daha özgürlükçü laiklik anlayışının bu ülke için çok daha sorunları çözecek anlayış olduğu kanaatine vardık” demiş. Mahkemenin ilgili kararına bakıldığında şu şatırlar dikkati çekiyor: “Negatif yükümlülük, devletin bir dini ya da inancı resmî olarak benimsememesini ve bireylerin din ve vicdan hürriyetine zorunlu nedenler olmadıkça müdahale etmemesini gerektirmektedir. Pozitif yükümlülük ise devletin, din ve vicdan hürriyetinin önündeki engelleri kaldırması, kişilerin inandıkları gibi yaşayabileceği uygun bir ortamı ve bunun için gerekli imkânları sağlaması ödevini beraberinde getirmektedir.” Peki, “Pozitif laiklik” çerçevesinde Sünni Müslüman yaklaşımın okullarda zorunlu ve seçmeli dersler olarak okutulması ve topluma empoze edilmesi ne anlama geliyor? Ya da cemevlerinin ibadet yeri olarak kabul edilmemesi “Pozitif laiklik” ilkesinin neresine uygun? Bu soruların yanıtları temel hak ve özgürlükler çerçevesinde verilmedikçe, sağlıklı bir barış ve demokratikleşme süreci olanaklı mıdır acaba? SOKAK ÇOCUKLARI İÇİNDİ Piyango’dan ‘çürük bina’ çıktı ? Sokak çocukları için yapılacak bina 6 yılda bitirilemedi ve Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Devir işleminin ardından ise binanın depreme dayanıksız olduğu ortaya çıktı. Skandal, Sayıştay’ın MPİ raporunda belgelenerek tarihe geçti. PKK’yi, Kandil’i bırak ‘ayran’a bak SİBEL BAHÇETEPE ‘Milli içkimiz ayrandır’ diyen Erdoğan alkollü içecek reklamlarını yasaklayacaklarını söyledi cezaların da artırılacağını bir kez daha yineledi. Erdoğan, özetle şunları söyledi: “Kısa zamanda gazetelerde de alkollü içki reklamlarının yapılması yasaklanacak. Şu anda sigara paketlerinin ve diğer tütün ürünlerinin ambalajları üzerinde uyarılar yer alıyorsa aynı şekilde, alkollü içki ambalajları üzerinde de uygulanabilirliğine yönelik çalışmalar başlattık.” Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da şunları söyledi: “... Bazı yerel yöneticiler, Edirne’de ‘Bu Sokakta Hayat Var’, Antalya’da ‘Oktoberfest Bira Festivali’ gibi gençlere alkolün cazibesini sunmakta. Bu kaygı verici programların yerini bir an önce sağlıklı çalışmaların alması gerektiği kanaatindeyiz.” FIRAT KOZOK ANKARA Milli Piyango İdaresi (MPİ), Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Çocuk Esirgeme Kurumu işbirliği ile sokakta yaşayan çocuklarla madde bağımlısı çocuklar için 2006’da rehabilitasyon merkezi inşaatına başlandı. Sözleşmeye göre 2007 yazında çocuklar merkeze kaydedilecekti. Ancak 5 yıl boyunca açılamayan bina Maliye Bakanı, Sağlık Bakanı ve Ankara Belediye Başkanı tarafından imzalanan protokolle Numune Hastanesi’ne devredildi. Binayı devralan hastane depreme dayanıklılık testi yaptırınca daha kurdelesi kesilmeyen binanın çürük olduğu ortaya çıktı. Cumhuriyet’in duyurduğu Sayıştay’ın MPİ raporunda, idareden bakanlıklara ve Başbakanlı’ka uzanan skandalın öyküsü de anlatılıyor. Rapora göre süreç şöyle yaşandı: İnşaat için MPİ, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü arasında 2005’te bir protokol imzalandı. 2006’da da yer teslimi yapıldı. Sosyal amaçlı olarak yapımı gerçekleştirilen binanın, işin geçici kabul tarihi olan 2008’den, raporun hazırlandığı tarihe (Ağustos/2012) kadar amacı doğrultusunda açılışı gerçekleştirilmedi ve atıl bırakıldı. Başbakan Tayyip Erdoğan, tek parti iktidarı döneminde, alkol teşvikinin abartılı bir propagandaya dönüştürüldüğünü, lokantalara afişler asıldığını, alkolün ne kadar faydalı olduğunun anlatıldığını savunarak, “O dönemde, alkollü içkilere adeta ‘halis gıda süsü’ verilmek istenmiştir. Dahası, alkollü bir içki olan bira, Cumhuriyetin ilk yıllarında, yayımlanan bazı kitaplarda, maalesef, ‘milli bir halk içkisi’ olarak takdim edilmiştir. Halbuki bizim milli içkimiz ayrandır” dedi. Erdoğan’ın milli içkiyi ayran ilan etmesinin ardından Twitter’dan çok sayıda tepki geldi. Erdoğan, Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından Dünya Sağlık Örgütü işbirliğiyle düzenlenen Global Alkol Politikaları Sempozyumu’nun açılışında konuştu. “Meni Müskirat” adındaki yasaya dikkat çeken Erdoğan, 14 Eylül 1920’de yürürlüğe giren bu yasayla ülkede içki üretimi ve tüketiminin yasaklandığını ancak yasanın uzun süre yürürlükte kalamadığını anımsattı. Erdoğan “Çağdaşlaşacağız, modernleşeceğiz, uygarlaşacağız, alafrangalaşacağız’ denilerek, adeta taklitçi bir anlayışla alkol tüketimi özendirilmeye ve teşvik edilmeye başlandı. Ankara’da, Atatürk Orman Çiftliği’nde, çocuklara, adeta süt gibi, meyve suyu gibi alkolü içkiler içirilmeye başlandığını gösteren fotoğraflar elimizde var” diye konuştu. Medyaya da yüklenen Erdoğan, alkol kullanımı sırasında işlenen suçlara ilişkin Bakan kaygılı Yine basına çattı CHP’DEN ANINDA TEPKİ Proje atıl bırakıldı ‘Şeriat arayışının ilanı’ ‘1 Mayıs’ta Taksim’deyiz’ DİSK’e bağlı Nakliyatİş Sendikası üyeleri de 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını belirterek Galatasaray Lisesi önünden Taksim Gezi Parkı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Devrimci Müslümanlar ise 1 Mayıs’ı Kadıköy’de kutlayacaklarını açıkladı. SİNAN TARTANOĞLU BDP İLE ORTAK ÖNERİ VERMEK İSTEMEDİ DİSK: Karar tamamen siyasi İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ve il yöneticileri dün DİSK Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Salıcı, CHP olarak emek örgüterinin yanlarında olduklarını belirterek, “Biz, 1 Mayıs programını öğrenmek için buradayız. İstanbul Valisi teknik yetersizliklerden bahsediyor. Biz, İstanbul’un 13 CHP’li belediyesine görev vererek, bu sıkıntıyı ortadan kaldırabiliriz. Bu şekilde bir yasak kabul edilemez. Biz emek örgütleriyle hareket edeceğiz” dedi. DİSK Genel Başkanı Kani Beko ise, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile 1 ay önce yapılan görüşmelerde herhangi bir sıkıntının yaşanmadığını belirterek, “İstanbul Valisi’nin, kutlamalara izin verilmeyeceğine yönelik sözleri tamamen siyasidir” dedi. Beko “Barikatlar kurulursa ne yaparsınız” sorusuna ise “Kortej 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkacaktır. Polis, provokasyonda bulunmaz ise kimsenin burnu kanamaz” dedi. Öte yandan dün öğlen saatlerinde üst düzey Emniyet mensupları Taksim ve İstiklal Caddesi’nde inceleme ve önlemlerle ilgili keşif yaptı. Bölgeye demir bariyer getirilip, yayalaştırma inşaatının çevresine yerleştirildi. ocuklar büyüdü inşaat tamamlanamadı İnşaatın başladığı tarihte sokakta yaşayan çocuklar büyüdü, ama yılan hikâyesine dönen inşaat tamamlanamayınca çözüm inşaatın başka bir kuruma devredilmesinde bulundu. Bunun için 2011’de Maliye Bakanı, Sağlık Bakanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından imzalanan protokolle bina Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne devredildi. Devir işleminden sonra hastane tarafından bina için yaptırılan dayanıklılık testi raporunda “Binanın deprem haritasına göre 4. derece deprem bölgesinde olması, yapılan tetkiklerde 2007 yılı Deprem Yönetmeliği hükümlerine uygun olmadığı” tespit edildi. Ç Alanda keşif ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın alkolle ilgili açıklamalarıyla Uludere olayında yaptığı kürtaj tartışması gibi yine gündem değiştirmeye çalıştığını belirterek “Bugüne kadar Cumhuriyet dönemine attığı iftiraların en edepsizcesi budur. Cumhuriyete, Atatürk’e iftira atmak yerine dönsün 2013 yılında Türkiye’yi terör örgütüne nasıl teslim ettiğine baksın. Gündemi değiştirmek isterken, Atatürk’ü hedef gösteriyor” dedi. Tezcan, “Başbakan yalan ile iftira ile Cumhuriyet dönemine, Atatürk’e saldırmaktan bıkmadı. Tek parti dönemine ilişkin sözlerinin arkasında Atatürk’e duyduğu öfke var. Onu milletin gözünden düşürme çabası var” diye konuştu. Erdoğan’ın “Atatürk Orman Çiftliği’nde, çocuklara, adeta süt gibi, meyve suyu gibi alkolü içkiler içirilmeye başlandığını gösteren fotoğraflar elimizde var” sözlerine ise CHP Ankara Milletvekili Levent Gök tepki gösterdi. “O fotoğraflarda insanların elindekilerin alkol olduğunu nereden anladın” sorusunu yönelten Gök, “Erdoğan, kafasında yaratmak istediği sosyal düzenin ipuçlarını vermeye başlamıştır. Onun dünyasında sosyalleşme yoktur, realite yoktur. Dini ölçüleri referans alarak yaptığı değerlendirmeleri tarihi gerçeklerle bağdaşmıyor. Toplumu bölmeye hâlâ devam ediyor. Erdoğan artık şeriat devleti arayışı içinde olduğunu ilan ediyor. Yazıklar olsun” dedi. Vekile ‘geçiş üstünlüğü’ MHP’ye takıldı AYŞE SAYIN Levent Gök’ten sert tepki TEKEL BAYİLERİNE MEKTUP Tescilli ‘milli içki’ rakı Ekonomi Servisi Rakı, Geleneksel Alkollü İçki Üreticileri Derneği’nin (GİSDER) Türk Patent Enstitüsü’ne (TPE) yaptığı başvuru sonucunda “milli içki” olarak tescillenmişti. 30 Kasım 2009’da çıkan TPE’nin tescil metninde rakı, “Karakteristik özelliğini Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan doğal unsurlardan, özellikle Türkiye’de yetişen üzüm, anason ve Türkiye’de uygulanan geleneksel üretim yöntemlerinden alan üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tamamıyla Türkiye sınırları içinde yapıldığı kendine has, renksiz bir distile alkollü içki” olarak tanımlanıyor. Tekel bayiKadıköy’de 10’u aşkın hammed Mu z. “H sinin kapısına BÜTÜN Kİ İÇ ki; or ruy yu (SAV) bu IR. Gel I’D AS KÖTÜLÜKLERİN AN iretini ah ve a ny Dü ! sen de vazgeç zılı ya .” N.. mahvetme!!! Bi DÜŞÜ l’in se ren Ev ı. mektuplar bırakıld an’da Sahrahaberine göre 23 Nis esi’nde Tekel yicedit Atatürk Cadd yin Karaasse Hü bayisi bulunan bir şeyle hiç yle bö ce ön lan, daha ti. ını karşılaşmadığ belirt ANKARA Türk Parlamenter Birliği’nin girişimiyle hazırlanan ve milletvekillerine önemli ayrıcalıklar içeren yasa önerisi, imza aşamasında MHP’ye takıldı. Milletvekillerine ömür boyu diplomatik pasaport verilmesinden, cenaze törenlerinin nasıl olacağına, trafikte geçiş üstünlüğünden protokoldeki sıralarına kadar geniş ayrıcalıklar içeren ve 4 partinin grup başkanvekillerinin imzasıyla Meclis Başkanlığı’na sunulması kararlaştırılan yasa önerisine “çözüm süreci” tartışmaları nedeniyle BDP’nin yanı sıra AKP ile de “ortak hareket ediyor” görüntüsü vermek istemeyen MHP imza vermeyince, yasa önerisi şimdilik askıya alındı. AKP, CHP ve BDP grup başkanvekillerinin imzaladığı yasa önerisini Grup Başkanvekili Oktay Vural’ın imzalayacağı, ancak geçen hafta İzmir’de yapılacak miting nedeniyle imzalayamadığı öne sürülmüştü. Ancak Vural, bu hafta TBMM’de olmasına karşın öneriye imza koymadı. MHP’li bir milletvekilinin de hazırlayıcısı olduğu yasa önerisine Vural’ın imza vermemesinin altından ise “çözüm süreci” tepkisinin yattığı ortaya çıktı. Kürt sorununun çözüm süreci konusunda yürütülen müzakerelere karşı çıktığı gerekçesiyle AKP ve BDP ile sert tartışmalar yaşayan MHP yönetiminin, bu süreçte, bu partilerle “işbirliği yapıyor” görüntüsü vermemek için metne imza koymama kararı aldığı öğrenildi. MHP’nin imza koymaması nedeniyle TBMM’de grubu bulunan 4 partinin ortak teklifi olarak çıkarılması düşünülen teklifin şimdilik askıya alındığı ifade edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle