28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 27 NİSAN 2013 CUMARTESİ CHP’NİN ERGENEKON’DAN TUTUKLU MİLLETVEKİLLERİ BALBAY VE HABERAL: MAHKEME MİLLİ İRADEYİ HİÇE SAYIYOR ‘Bu ayıp kaldırılsın’ İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasından 4 yılı aşkın süredir tutuklu yargılanan CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ve CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, milletvekili seçilmelerinin üzerinden 2 yıl geçmiş olmasına karşın tahliye edilmemelerini eleştirdiler. Haberal ve Balbay “İnanıyoruz ki demokrasimizin ve Meclis’in üzerindeki bu ayıp kaldırılacak, milli iradenin tutsaklığı son bulmuş olacak” dediler. Balbay ve Haberal, dün avukatları aracılıyla yazılı bir açıklama yaptı. Tutuklu CHP milletvekilleri “Aziz Milletimize” başlıklı açıklamaya “Yüzbinlerce yurttaşımızın oyuyla milletvekili seçildiğimiz 12 Haziran 2011 seçimlerinin üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmiş olmasına rağmen maalesef halen daha tutukluluğumuz devam etmektedir” dediler. Balbay ve Haberal açıklamalarına şöyle devam ettiler: “Silivri’deki mahkeme, bu tutumuyla milli iradeyi, anayasayı, Meclis’in çıkardığı yasaları ve günümüzde artık içtihat haline gelmiş olan geçmişteki uygulamaları hiçe saymaktadır.” Tutuklu CHP milletvekilleri, savcıların esas hakkındaki mütalaasını şöyle değerlendirdiler: “İddia makamının 18 Mart 2013 tarihli esas hakkındaki mütalaası ile bir kez daha ortaya çıkmıştır ki, bugüne kadar devam eden haksız tutukluluğumuza sözde gerekçe olarak gösterilen suç isnatları, gerçekte anayasada her ferde tanınan ‘haberleşme hürriyeti, düşünce ve kanaat hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, sivil toplum faaliyetlerinde bulunma hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşünde bulunma hakkı ve siyasi Sözde gerekçe parti kurma faaliyetlerinden’ ibarettir.” “Bizim, bu faaliyetlerimiz içerisinde hiçbir şekilde cebir, şiddet ve terör bulunmamaktadır” diyen Balbay ve Haberal, şu konuların altını çizdi: “Dolayısıyla iddianameye ve mütalaaya konu olan eylemlerin, anayasanın 14/1. maddesi kapsamında ‘Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetlerden olmadığı’ iddia makamı tarafından kabul edilmiştir. İnanıyoruz ki demokrasimizin ve Meclis’in üzerindeki bu ayıp kaldırılacak, milli iradenin tutsaklığı son bulmuş olacak, ülkemizin uluslararası düzeydeki itibarı yükselecek, bu şekilde bizim de TBMM’de yer alarak milletimize hizmet etmemizin önü açılacaktır. Aziz milletimize saygıyla duyuruyoruz.” Çözülmekte Olan Kürt Sorunu mu, Ülke mi? Bilimsel sosyalist ideolojinin başlıca temellerinden biri diyalektik düşünme yöntemidir. Bu yöntem de öncelikle irdeleyici akıl demektir. İrdeleyici akıl, herhangi bir sorunu bütün yönleriyle, içerebileceği tüm olasılıklarla ele alır. Özdeyişsel, yüzeysel değil, açıklayıcıdır. Suçlayıcı değil, saptayıcıdır. Duygusal değil, adı üstünde, akılcıdır. Son günlerde, açılım adı verilen süreçlerde, bütün bunların tam tersi yaşanıyor. Kürt sorunu denilen sorunun çözümü konusunda kuşkuların mı var? Demek ki barışa karşısın. Analar ağlamasın deyişini fazlaca duygusal, daha doğrusu duygu sömürücü, yüzeysel ve içeriksiz mi buluyorsun? Demek ki sen anaların ağlamasını, art arda tabutlar gelmesini istiyorsun vb… Bu türden suçlama ve yakıştırmalar, sıradan bir akla bile aykırı, şaşırtıcı bir bilinçsizlik ve düzeysizlikle tekrarlanıp duruyor. Bunu, kendi amaçları doğrultusunda, kasıtlı olarak yapan iktidar çevreleri ve yardakçıları için bu söylediklerimiz hafif kalır. ??? Kürt sorunu nedir? Kürtler ayrı bir devlet mi kurmak istiyor? Türkiye federasyonlara mı ayrılacak? Dedikodular, söylentiler, tahminler birbirine karışıyor ve zaten karışık olan akılları büsbütün karıştırıyor. Bir yanda analar ağlamasıncılar... Yanı sıra, verelim gitsinciler... Şaşırmış, kafası karışmış, sonuçta da belki düşünmemeyi yeğleyen, kurtuluşu tepkisizlikte bulan bir toplum. Bu tabloyu büyük olasılıkla ellerini ovuşturarak izleyen emperyalist güçler. ??? Bugünkü siyasal iktidar neden barış istesin? Mayasında savaşçılık, tekçilik, dogmatizm olan bir dünya görüşünün barışçılığına nasıl inanılır? Kürt sorunu ne oranda etnik, ne oranda ekonomik, ne oranda yapay bir sorundur? Bilim, etnik kavimleşmeden ulusal devlete geçişin bir üst aşama olduğunu söylüyor. Türkiye’de büyük çoğunluğuyla yoksul, yine büyük çoğunlukla kendilerinden farklı etnik kökenlerden insanların yaşadığı bölgelerde, büyük şehirlerde, onlarla kaynaşık olarak yaşayan Kürt kökenli ahali, böyle bir aşamaya mı ulaştı? Kürtler, ayrı bir devlet, ayrı bir federasyon içinde yaşamayı mı, yoksa Türkiye’nin herhangi bir yerinde, özellikle de ekonomik bakımdan daha zengin bölgelerde yaşayıp iş güç sahibi olmayı, çocuklarına iyi bir gelecek sağlamayı mı yeğliyor? Bir seçim yapma ikilemiyle karşılaşsalar, hangisini yeğlerler? Bir parçası olduğumuz coğrafyada, farklı ulus devletler kapsamındaki Kürt unsurların bir araya getirilerek bir Kürt devleti kurulması tasarımı, ırkçı bir tasarım değil midir? Bunun bir zamanların pantürkizminden ne farkı var? Yine son zamanlarda dile getirilen İslam şemsiyesi kavramı, solcu, laik Kürtleri tedirgin etmiyor mu? Bütün bu oluşumların, oldubittilerin gerisinde emperyalist bir elin, emperyalist çıkarların olabileceği akıllara gelmiyor mu? ??? Bizler, bu gibi soruları soranlar, emperyalist kan dökücülük Irak’ı mezbahaya çevirmekteyken kararlılıkla karşı çıkmıştık. Bugün de, Suriye halkına yaşatılmakta olanlardan acı duyuyoruz. Günümüz siyasal iktidarının, geçen yüzyıl başında İttihatçıların ülkeyi savaşa sürüklemesi gibi, ülkemizi Suriye ve İran’a karşı bir savaş cehennemine sürükleyebilecek olmasının kaygısını, tedirginliğini yaşıyoruz. Duygu sömürücüsü savsözlerin, demagojik çığırtkanlıkların gerisinde, emperyalizmin kirli hesaplarının gizlenmesinden, bugün önlendi denilen kan dökücülüğün beş beterine sürüklenme olasılığından korkuyor, kuşku duyuyoruz. Analar, babalar, kardeşler ağlamasın. Gazete sayfaları, TV ekranları tabut görüntüleriyle dolup taşmasın. Fakat bunun bedeli, bütün bir ülkenin ağlaması, Türkiye Cumhuriyeti’nin cenazesinin kaldırılması olmamalıdır. Çözülmekte olan Kürt sorunu mu; yoksa hangi etnik aidiyetten olursak olalım hepimizin varlığımızı, kimliğimizi, uygar yurttaşlar olma onurumuzu borçlu olduğumuz, laik, çağdaş ulus devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti mi? Üzerinde ısrarla düşünmemiz gereken yaşamsal sorun budur. PKK yöneticisi Karayılan, Kuzey Irak’ta bağımsız bir oluşuma destek vermeyeceklerini söyledi Kürt devletine hayır GÜNEYDOĞU UMUTLU ‘Yasal adımlar atılmalı‘ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri, sendikalar ve meslek odaları, PKK’nin 8 Mayıs’ta geri çekileceğini açıklamasının süreç için önemli bir adım olduğunu belirterek, devletin de buna karşılık anayasal düzenlemeler yaparak, Kürtlerin taleplerini yerine getirmesini istedi. “30 yıldır süren meselenin nihayet böyle bir barışçıl noktaya gelmesini ve birkaç somut adımla çözüme doğru ilerlemesini görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu adımlarla birlikte Türkiye’de herkesin rahat ve daha sağlıklı bir ortamda düşüneceği bir pozitif atmosfer oluşacaktır. Türkiye, PKK’nin geri çekilme kararıyla birlikte daha sağduyulu düşünecektir. Çok önemli bir zemin oluşmuştur. Bu sürecin hızlanması ve bu tarihsel sorunları çözecek birtakım formüllerle oluşturulan anayasal süreç, bu sürece katkı sunacaktır. Birtakım yasal düzenlemelere ihtiyaç olacaktır.” Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi: DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PKK’nin yöneticilerinden Murat Karayılan, Irak’ın kuzeyinde bağımsız Kürt devleti ilan edilmesini desteklemeyeceklerini söyledi. Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde PKK ve Hizbullah yanlısı öğrencilerin çatışmasının düşündürücü olduğunu yaşananların geçmişi hatırlattığını ifade eden Karayılan, Hizbullah’ın siyasi oluşumuna karşı olmadıklarını ancak aralarında bir helalleşme de olmadığını söyledi. PKK’nin Kandil’deki yöneticisi Murat Karayılan, Kandil’de çekilmeyle ilgili düzenlediği basın toplantısının ar Hizbullah yanlısı öğrencilerin çatışması ile ilgili sorular üzerine Karayılan, “Siyasi bir oluşum olarak onlara karşı değiliz. Üniversitedeki çatışma bize tertipli bir çatışma gibi geldi. Çatışma sonrası yaptıkları açık? Irak’ın kuzeyinde bağımsız Kürt lamalar ve kuldevleti ilan edilmesini desteklemeyelandıkları dil geçmişte yapıceklerini belirten Karayılan, “Biz Ortalanları hatırlatdoğu’da bütün halkların birlikte kartı. Onları süredeşçe yaşamalarından yanayız” dedi. ce katmak istiyoruz ama özebir şekilde, demokratik bir leştiri vermeleri gerekir. ortamda kardeşçe yaşama Söz ettikleri gibi bir helallarından yanayız. Bu da de leşme olmadı. Şimdiye kamokratik konfederalizm ve dar onlarla resmi bir tefederasyon ile olur. Ulus masa girmedik” dedi. Karayılan, AB’yi çözüm südevletlerde diktatör olur” diye konuştu. Diyarbakır Dic reci konusunda samimi bulle Üniversitesi’nde PKK ve madıklarını söyledi. dından akşam bir grup gazeteciyle bir araya geldi. Karayılan, Irak’ın kuzeyinde bağımsız Kürt devleti ilan edilmesini desteklemeyeceklerini belirterek, “Biz Ortadoğu’da bütün halkların birlikte eşit ÇEKİLMEYİ 13 PKK’Lİ ORGANİZE EDECEK Haber Merkezi Terör örgütü PKK’nin çekilme kararını açıklamasının ardından HPG sorumlusu Nurettin Halef El Muhammed tarafından Türkiye’deki sorumlulara telsizle geri çekilme talimatları verildi. Türkiye’de bulunan yaklaşık 2 bin 100 PKK’linin Kuzey Irak’a çekilmesini sağlayacak bölge sorumluları ve yardımcılarından oluşan 13 kişi şunlar: “Orta saha” olarak adlandırılan Diyarbakır, Bingöl, Erzurum, Muş ve Elazığ, Bitlis’te bulunan 450 militanın çekilmesini “İrfan Amed” kod adlı Mehmet Tahir Kılıç ile yardımcıları “Çekdar” kod adlı Ahmet Talva, “Cemal” kod adlı Cihan Nazlıer, “Reber” kod adlı Mehmet Şah Yıldeniz, “Yılmaz” kod adlı İbrahim Erbay sağlanacak. “Botan” olarak adlandırılan bölgedeki 700 militanın çekilmesini “Amed Malazgirt” kod adlı Fehmi Atalay ve yardımcıları “Zozan” kod adlı Emine Serinyel, “Deniz” kod adlı Sabri Tori, “Sedat” kod adlı Abdulkadir Zenger sağlayacak. “Dersim” bölgesi olarak adlandırılan Tunceli, Sivas, Erzincan ve Karadeniz Bölgesi’nden 350 PKK’linin çekilmesini bölgenin sorumlusu “Seyithan” kod adlı Serdar Özdemir ve yardımcıları “Rojda” kod adlı Suriyeli Nafiye Abdi, “Yılmaz Botan” kod adlı İsmail Sürgeç sağlayacak. “Zagros sahası” olarak adlandırılan Ağrı, Van ve Hakkâri’den 600 militanın çekilmesini “Reşit Serdar” kod adlı Mehmet Can Gürhan sağlayacak. DERSİM DERNEKLERİ: TÜRKİSLAM DA KÜRTİSLAM DA UYMAZ karşılığında yeni anayasal düzenlemeler yapılacak mı, yapılmayacak mı? Bu konuda herhangi bir açıklama yapılmadı henüz. Kürt sorunu sadece silah ve terör sorunu değil. Kürtlerin haklarını elde etmesidir. Talebimiz ve devletten beklediğimiz anayasal güvencedir. Kürtçenin ikinci resmi dil olması, Kürt kimliğinin tanınması ve Kürtçenin ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim dili olarak verilmesini istiyoruz. PKK sorunu çözmeden de çekilebilir. Ancak bu sorunun bittiği anlamına gelmez. PKK’nin yakaladığı bir süreç var ve bu sorun bu süreçte çözülmezse ileriki yıllarda başka şekilde yine çözülür. Çünkü Kürtler bir ulustur ve halktır. Bunlardan kaynaklı da hakları vardır.” Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Genel Başkanı İmam Taşçıer: “Çekilmenin Dersim Dernekleri Federasyonu dün Taksim Hill Otel’de basın açıklaması düzenledi. Federasyon Başkanı Hikmet Erdoğan, 4 Mayıs 1937 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu kararı ile Dersim’de “Tedip ve Tenkil harekâtı”nın gerçekleştiğini belirterek, “4 Mayıs ‘Karagün’ ilan edilmelidir. Devlet, Dersim halkından özür dilemedir. TBMM’de bir soruşturma komisyonu kurulmalı, Dersim ismi iade edilmelidir” dedi. Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Çözüm süreci olarak adlandırılan yeni süreç, eğer bu ülkede yaşayan herkesin, kendi farklılıkları ile yaşamalarının yolunu açacak ise inandırıcılığı söz konusu olabilir” dedi. Federasyon üyeleri, Türkİslam ve Kürtİslam sentezine Dersim halkının uymadığını belirterek, bu konuda gerekli önlemlerin alınmasını istedi. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) Diyarbakır 78’liler Derneği Başkanı Gani Alkan: “Sürece umutla bakıyoruz. Geri çekil Kürt sorununun çözümüne büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. PKK’nin geri çekilmesinin ardından hükümet ve diğer siyasi partilerin sorunu çözmesi için adım atması gerekiyor. Bir iki yıl sonra yine olayların başlamaması için çalışmalar yapılmalı. Halk da bu çalışmalara destek vermeli.” Diyarbakır Ticaret Borsası (DTB) Başkanı Fahrettin Akyıl: “PKK’nin geri çekilmesinin meye karşılık devlet de adımlar atmalı. KCK davalarında somut adımlar atılmalı, anayasa demokratikleştirilmeli ve Türkiye’de yaşayan sadece tüm halkların hakları anayasal güvence altına alınmalı. Eksikliklere, provokasyonlara ve yanlışlara karşı toplum, kamuoyu siyasetçiler tarafından bilgilendirilmeli. Artık tüm siyasi partiler de ortak dil kullanmalı ve bu sorunu Türkiye tarihinden silmeli. Biz 78’liler olarak süreci ve geri çekilmeyi destekliyoruz ve arkasındayız.” KCK basın davasında iki sanık tahliye edildi İstanbul Haber Servisi KCK Basın davasına bakan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi Birgün Gazetesi Muhabiri Zeynep Kuray ve Sadık Topaloğlu’nun tahliyesine karar verildi. Hakim Ali Alçık başkanlığındaki İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi Yerleşkesi’ndeki küçük salonda görülen davanın dünkü duZeynep Kuray ruşmasına tüm tutuklu sanıklar katıldı. Duruşmada sanık avukatlarından Fırat Epözdemir, önceki gün Kandil’e yapılan basın toplantısını çoğunluğu Türkiye’den 100’ü aşkın gazetecinin izlediğine dikkat çekerek, basın toplantısı haberlerinin yer aldığı dünkü gazeteleri gösterdi. Epözdemir, “Bu gazetelerin yaptıkları suç değil. Müvekkillerimin çalıştığı gazetelerdeki haberler ise iddianameye suç unsuru olarak konuluyor” diye konuştu. Sanıklardan Kuray ve Topaloğlu’nun tahliyesine karar veren mahkeme heyeti davayı 17 Haziran tarihine erteledi. Tahliye edilen Zeynep Kuray’ın annesi Ayşe Emel Mesci, “Sabah odasını hazırladım. Ama içimden hiç belli olmaz kendini hazırlama diyordum. Zeynep cezaevine girince tansiyon hastası oldum. Eşim sen odasını hazırla, olumsuz bir karar çıkarsa dayanamazsın dedi. Sonra arayıp tahliyesini haber verdi. Çok mutluyum. 1.5 sene oldu cezaevine gireli. Sadece yaptığı haberlerden dolayı içerdeydi, olacak iş değil” sözleri ile duygularını dile getirdi. Hrant Dink davası sil baştan ele alınıyor İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturma, son olarak dosyayı devralan Ergenekon savcısı da olan Muammer Akkaş’ın ulaştığı yeni isimlerle birlikte sil baştan ele alınıyor. Cinayetin işlendiği 2007’nin öncesine kadar incelemeler yapan savcılık, cinayet Hrant Dink hakkında bilgisi olacağı düşünülen yeni isimlere ulaştı. Bu isimler özellikle, cinayeti azmettirdiği iddia edilen Yasin Hayal ile tetikçi Ogün Samast’ın yaşadığı Trabzon bölgesindendi. Savcılık geçtiğimiz günlerde cinayet ile ilgili aralarında polis ve jandarma görevlilerinin de bulunduğu 10 kişinin ifadesini aldı. “Bilgi sahibi” sıfatıyla ifade veren bu kişilere, Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in bağlantıları ve Trabzon’dan İstanbul’a gelişleri hakkında sorular yöneltildiği öğrenildi. İfadelerin ardından yeni süreçte ortaya çıkan gizli ve açık tanık ifadeleri ışığında soruşturmadaki eksik noktaları tespit eden savcılık, eski sanıkların ifadesini almaya karar verdi. Savcılık, kasten adam öldürmek suçundan 21 yıl ceza alan Ogün Samast ile Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender’in de aralarında bulunduğu bazı eski sanıkların ifadesinin yeniden alınmasına karar verildi. Bu isimlerin önümüzdeki günlerde “şüpheli” sıfatıyla ifadesinin alınmasına başlanacak. Elektronik kelepçeli nine artık bahçeye çıkabiliyor Kocaeli Gebze’ye bağlı Pelitli köyünde yaşayan ve PKK’nin dağ kadrosundaki oğluna kazak gönderdiği gerekçesiyle “örgüte yardım” suçundan ev hapsi cezası alıp ayağına elektronik kelepçe bağlanan Nazife Babayiğit (77), milletvekilleri Levent Tüzel ve Mehmet Hilal Kaplan’ın olayı duyurmalarının ardından yapılan düzenlemeyle evinin bahçesine çıkmaya başladı. Nazife Babayiğit’in oğlu Kasım Babayiğit, “Kelepçe de ödeme neden olduğu için gevşetildi. Komşularına da gitmesine 1 saat izin veriliyor” dedi. (DHA) 154 STK’den ortak açıklama Barış Anneleri İnisiyatifi, 78’liler Derneği, Barış Meclisi, Fırat Dicle Diyalog Grubu, Dev Sağlıkİş, DİSK Bölge Temsilciliği, Kürt Yazarlar Derneği, MEYA DER, Pir Sultan Abdal Derneği, Tabip Odası, Eğitim Sen, Gökkuşağı Kadın Derneği, HaberSen, İHD, Kadın Akademisi, KESK Şubeler Platformu gibi 154 sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti yayımladıkları açıklamayla çözüm sürecini ve PKK’nin geri çekilme kararını destekledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle