Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 14 HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK ANAYASA konusu uzayınca “geçici anayasa” çözümünü gündeme getirenler oldu. O daha da uzun sürer ve daha zordur. Oysa geçici anayasa yerine geçebilecek sağlam bir çaremiz var: Bugünkü haliyle şimdiki anayasa. O, 1924’ten hatta bir bakıma Osmanlı döneminden gelen çizgiyi sürdürüyor. Yani klasik parlamenter sisteme benzeyen yanıyla seçimle kurulan bir parlamento, onun kurduğu ve ona karşı sorumlu olan bir hükümet ve devletin birliğini temsil eden ve sistemin iyi çalışmasını sağlamaya çalışan bir cumhurbaşkanı. Şimdiye kadarki çizgiden farklı olan yanı, cumhurbaşkanının halkça seçilmesi. Ama hep biliyoruz ki, doğrudan doğruya böyle seçilen devlet başkanı ister istemez sembolik diyebileceğimiz devlet başkanı olmaktan çıkar, daha güçlü olur. Yine de çok güçlü olmaması gerekir. Olursa, anayasanın işleyişi başkanlık sistemine kayar. Başbakan’a gelince, iyi bilmek gerekir ki sözünü ettiğimiz sistemde becerikli bir başbakan her istediğini diktatör gibi görünmeden kolayca yapabilir. Hele karizması da varsa Mustafa Kemal’in ve İsmet İnönü’nün yaptıklarına benzer işleri başararak. Bu açıdan bakınca Sayın Erdoğan bugünkü başbakanlığını isterse bu sistem içinde rahatlıkla sürdürebilir. Yoksa başkanlık sisteminde karşılaşacağı güçlükler çoktur. Atatürk’ün ve İnönü’nün Meclis’çe seçilmesi onlara daha demokratik bir görüntü kazandırmıştır. Partiler yelpazesi ne olursa olsun o Meclis’le başkanlık sisteminde bile olmayan tutarlı ve etkili bir devlet yönetimini hem sağlamış hem de gözetmiş olur. Sayın Erdoğan bunları biraz daha derinden düşünse peşinde koşar göründüğü çapraşık sistemler yerine bu cumhuriyetin klasik sisteminin kendisi ve ülke için de yeterli ve yararlı olduğunu görecektir. CUMHURİYET 27 NİSAN 2013 CUMARTESİ GÜNCEL GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada dışarı fırlamış, son gelişmeleri eleştiren muhalefete yükleniyor. PKK’nin çekileceğini açıkladığı önceki günü, sesinin olanca gücüyle bağırarak; “Bugün bayram” şeklinde ilan ediyor... Saldırgan patronunu aratmayan ses tonu ve hareketleriyle; binlerce insanımızı katletmelerini, “Kürt halkı statüsüz bir yaşamı kabul edemeyecek noktaya geldi” diye yorumlayan gerekçeyi haklı gösteren bir konuşma yapıyor. Türk milleti diyemeyen, ne ki ve ne yazık ki 11 yıldır Türk milletini temsil eden Başbakan’ının yörüngesinde, Türk milletinin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eden PKK’nin 2 numaralı önderi Murat Karayılan’ın açıklamalarını alkışlıyor... Kandil’in devlete dayattığı koşulların pek çoğunun kabul edilemez koşullar içermesine karşı çıkacağı yerde; “Çekilme oluyorsa sevinmekten başka bir şey gelmez elimizden” diyor. Terörist dayatmalarını eleştiremeyecek kadar acz içindeki kafa... AKP iktidarına özgü kafa!.. Kandil’de Karayılan’ın önceki gün açıkladığı, kuşku yok, cani önderleri Apo ile anlaşarak devlete dayattığı koşulların, bayan sözcünün öne sürdüğü gibi bayram havasında sindirilmesi isteniliyorsa... …Türk olmaktan onur duyan birey olarak, böyle bir bayramı istemem; senin, partinizin olsun, istemem!.. ??? Karayılan adeta savaşı kazanan taraf; savaşı yitiren Türkiye Cumhuriyeti devletine kabul etmesini zorunlu gördüğü barış koşullarını açıkladı... Bu koşullara göre barış namlunun ucunda. Zira Karayılan; PKK’nin geldiği gizli yollardan yine gizlice K. Irak’a çekileceğini ama sınıra yakın alanlarda, Erbil’e 60 km uzakta, yine silah elde bekliyor olacağını... ...Öne sürdükleri koşullar gerçekleşmediği takdirde, daha kanlı eylemler yapmak için yine gizli yollardan Türkiye’ye gireceklerini bildiriyor. PKK’nin çekileceği haberinin duyurulduğu, RTE’nin önce silah bırakmalarını önkoşul olarak açıkladığı gün; örgütün asla silah bırakmadan çekileceğini, K. Irak’ta elde silah başımızın üstünde Demokles’in kılıcı gibi duracağını, dayatmalarının yerine getirilmesini bekleyeceğini yazdık. Medyamız mı? O günlerde medyamız; çıksınlar da nasıl çıkarsa çıksınlardan başka bir şey görmeyen RTE’ye yandaş oldu. Teröre çözüm getirdiği iddiasındaki RTE’nin, oysa yurt düzeyinde oy tavlama stratejisine çanak tuttu. ??? Karayılan ne diyor şimdi; sıraladığı koşullara göre, bugün silahları bırakmaları düşsel bir talep... İki numara: PKK’nin ancak, “Toplumsal uzlaşma sürecindeki PKK’ye devletin istediği siyasal, toplumsal ödünleri” sağlamasının yanı sıra, genel afla mı olur, yoksa RTE’nin bulup buluşturacağı yargı yoluyla mı olur, henüz piyasaya sürülmeyen bir yöntemle; “Apo dahil ‘herkesin’ özgürleşmesi gerçekleştirildikten sonra” silah bırakıp Kandil’den ineceğini söylüyor. Karayılan’ın, ikinci aşama dediği çekilmenin ardından gelen süreçte, PKK’nin dayatmalarını, hatta olmazsa olmazlarını, moda deyimle kırmızı çizgilerini sıralıyor. Bu sürece, “Türk devletinin yükümlülükleriyle ilgili aşama” diyor. Anayasal sürecin devreye girmesini istiyor. Bu süreç: Tabii AKP ile anlaştığı oranda yeni anayasada daha önce çeşitli Kürt çevrelerinin açıkladığı; demokratik özgürlük, Kürtlere ayrıcalık getiren yasal ve anayasal düzenlemeler, korucu sisteminin kaldırılması, vatandaş tarifinde Türk yerine Türkiyeli tanımının getirilmesi gibi dayatmaların gerçekleşmesini; elde silah bekleme süreci! ??? Bu süreçlerdeki dayatmalar, Kürt insanının masum istekleri gibi görülebilir, gösterilebilir. Fakaaat: Bölgemizde ileriki yıllarda Batı’nın, özellikle ABD’nin yıllardır planlayıp tezgâhladığı; komşu ülkelerle Türkiye’deki Kürtleri beraberliğe, birliğe götüren kapıyı aralayan olası senaryoları gerçekleşme aşamasına götüren ilk aşama. ABD ve AB de, artık PKK terörü demiyor. Avrupa Parlamentosu gibi PKK’yi aktivist ve izlenen süreci iki hasım arasında konuşma diye niteliyor. ABD ve Avrupa devletleri, Türk milletini silmiş görünüyorlar. Dilleri artık Apo gibi, AKP ve lideri RTE gibi. Yapılan anketlerde halkın büyük çoğunluğu Türk milleti söz ve söyleminin muhafaza edilmesini istiyor. Ne ki görünen o ki; Türkiye’ye yeni bir haritada yer gösteren ABD ve Avrupa, AKP (RTE) + PKK el ele vermiş... ...Türkiye vatandaşları tanımı kullanıyorlar. ??? Bugünler bayram mı? Şairin dediği gibi: “Dışarıda bayram / Bayram bize mahrem!” ? Baştarafı 1. Sayfada Özal’ın ölümüne ilişkin davanın açılmasıyla birlikte bu “terörün” hangi boyuta vardığını daha geniş bir çevre görmüş, yaşamış oldu. Ergenekon davasının “Selçuk” kod adlı gizli tanığı, “Turgut Özal ölmedi, öldürüldü” diye ifade verince, bu kanaatin sahipleri hemen üzerine atladı. En başta da aile. Semra Özal, eşinin görevi başında öldürülmüş bir şehit olduğunu söylüyor, gizli tanık Selçuk da bunu bir bakıma doğrulamış oluyordu. Başka hiçbir delil olmaksızın sadece bir gizli tanığın ifadesiyle açılan davada görüldü ki söz konusu ifadedeki tam cümle şu: “Turgut Özal’ı şantajla Semra Hanım’a zehirlettiler.” ??? Semra Özal bunu öğrenince açmış ağzını yummuş gözünü. Bakın Özal ailesi 25 Nisan 2013 tarihli Vatan gazetesine neler söylemiş: “Sadece kulak dolgunluğu ile gerçekte olmayan olayları olmuşçasına anlatan bu sözde tanık, insanların şeref, onur, haysiyet ve namus kavramlarını bir çırpıda yerle bir etmekten kaçınmayan garip bir varlıktır. Gizli tanık olarak mesnedi ve delili bulunmayan olayları insanları karalamak için ortaya atan bu insanın tedaviye muhtaç olduğu açıktır. Bu çirkin iddianın gerçekle ilgisi yoktur. Akıllara ziyan bir iftiradır. Gizli tanıklık müessesesinin kötüye kullanılmasıdır.” Semra Özal’ın yukarıdaki değerlendirmelerinin tümüne katılıyorum. Gerçekten de gizli tanıkların önemli bir dilimi kulaktan dolma bilgilerle konuşmakta, olmamış olayları olmuş gibi göstermekte, şeref, onur, haysiyet ve namus kavramlarını hiçe saymaktadır. Bu gizli tanıkların çoğu tedaviye muhtaçtır, ifadeleri akıllara ziyan bir iftiradır. Ergenekon sanıkları 5 yılı bulan yargılama süresince böylesi saldırılarla defalarca karşılaşmıştır. Gizli tanıklar herkese, istediği gibi iftira atarken suçlanan kişiler tutuklu sanık konumunda itiraz edince mahkeme heyetinin yasaklarıyla karşılaşmıştır. İfadelerinin gerçeklerle bağdaşmadığı kanıtlanan gizli tanıklar, suçlanmak, uyarılmak bir yana, özel olarak korunmuştur. ??? Ergenekon sanıkları suçlanınca olağan karşılanan, ama işin boyutları değişince kafaları karıştıran gizli tanık olayı, adalet sistemimizin içinde bulunduğu durumun en çarpıcı fotoğrafıdır. Bugün Emniyet’te gizli tanıklarla ilgili ayrı bir birim var. Gizli tanık olarak kullanılacak kişiler burada değerlendiriliyor, hazırlanıyor. Kimlerle ilgili ifade verecekleri belirleniyor. Yasaya göre ifadelerini hâkim huzurunda vermeleri gerekiyor. Ancak buna uyulmuyor. Hâkimler bu yetkilerini savcılara, onlar da polislere fiilen devretmiş durumda. Gizli tanık ifade verdikten sonra işi bitmiyor. Özel olarak korunmaya devam etmesi gerekiyor. Zira onun her türlü güvenliğinden artık polis sorumlu. Böylece gizli tanığın zamanla polis muhbiri olarak kullanılması da olağanlaşıyor. Ergenekon davasında gizli tanıklık geri tepince, inandırıcılığını yitirince, belli bir noktada ters tepti. Önce gizli tanık olarak ifade veren, daha sonra açık tanık olmaya karar veren Şemdin Sakık olayı buna ilişkin bir kırılma noktası oldu. Gizli tanık teröründen Özal ailesinin de payını alması, önümüzdeki dönem olabileceklerin de göstergesidir. Çünkü henüz kullanıma girmemiş pek çok gizli tanık ifadesi vardır. Bunların içinde bugünkü hükümeti de etkileyebilecek, “Özal’a suikast” mantığına uygun davalar açmaya uygun iddialar söz konusudur. Arşiv zindanları henüz tanığı meçhul davalarla, davası meçhul gizli tanık ifadeleriyle doludur. Hedefin ne zaman kim olacağı belli değildir. Gizli tanık terörünü yaratanlara ilanen duyurulur. Sistemi Çalıştırmak felsefesini benimsemiş, dünya ve ülke sorunları konusunda iyi yetişmiş, mümkünse deneyimli ve hukuk bilgisi de olan bir kişi. Son örnek olarak Sayın Sezer galiba bu tanımlamanın iyi bir örneğiydi. Öylesini bulmak ve seçmek partiler arasında anlaşma ya da eşgüdüm hatta uzlaşma ister. öyle bir sistemin felsefesine uygun B ideal cumhurbaşkanı; politikada çok fazla yıpranmamış, devletin temel Üsküdar Belediyesi’nin 4 camiyi Maliye’ye sattığı doğrulandı Ver camiyi, sildir borcunu FIRAT KOZOK ANKARA İçişleri Bakanı Muammer Güler, AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin vergi borçlarına karşılık 4 camiyi Maliye’ye sattığını doğruladı. Satışlarla AKP’li belediyenin borçları da silinmiş oldu. CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in soru önergesini yanıtlayan İçişleri Bakanı Güler, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa uyarınca, belediyeler ve yasada sayılan gerçek ve tüzel kişilerin, devlete ait olan ve yasa kapsamına giren borçlarına karşılık, mülkiyeti bu idarelere ait ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlarından merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince “gereksinim duyulanların” Maliye Bakanlığı tarafından satın alındığını bildirdi. Güler, bu idarelerin satın alınan taşınmazlarının tapu işlemlerine Devri yapılan parsellerin alanının 4.785,42 metrekare olduğuna, uygunluk görüşü alınan ve devir bedelleri belirlenen dört adet taşınmazın İstanbul Defterdarlığı tarafından ekspertizi yaptırılarak 7 milyon 370 bin 571 TL bedel çıkartıldığına işaret eden Güler, ibadet yeri amacıyla vergi borcuna karşılık satın alınan taşınmazların üzerinde bulunan muhdesatın (camiler vd.) muhtelif dernek ve vakıflarca yapılması nedeniyle taşınmazların sadece arsa değeri üzerinden alındığını ve üzerinde bulunan muhdesatım satın alım bedeline dahil edilmediğini bildirdi. BEDELLERİNİ MALİYE EKSPERLERİ BELİRLEMİŞ esas olan değerine eşit tutarda devlete ait olan ve bu kanun kapsamına giren borçlarının terkin edildiğini belirtti. Bu çerçevede Üsküdar Belediye Başkanlığı’na ait dini tesis alanında kalan ve üzerinde cami bulunan 4 taşınmazın Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edilmek üzere vergi borcuna mahsuben Maliye Ba ‘Maliye’nin camileri...’ kanlığı’na devredildiğini ifade eden Güler, bu camileri şöyle sıraladı: 1 Bulgurlu Mahallesi, 80 Pafta, 1197 Ada, 48 Parsel, Amine Hatun Camisi, 2 Bulgurlu Mahallesi, 80/1 Pafta, 2243 Ada, 9 Parsel, Alvarlızade Camisi, 3 Selamiali Mh, 69/1Pafta, 2623 Ada, 4 Parsel, Bağlarbaşı Huzur Camisi, 4 Çengelköy Mahallesi, 185 Pafta, 977 Ada, 8 Parsel, Bahçelievler Camisi. İzmir’e Kuran ile ‘irfan’ Tire’deki Kirazoğlu Ortaokulu’nda haftanın iki günü Kuran kursu verilecek. EğitimSen, ‘Okullar camileştirilmeye çalışılıyor’ dedi HİCRAN ÖZDAMAR Fotomuhabirimiz Necati Savaş “ODTÜ ayakta” fotoğrafı, muhabirlerimiz Sertaç Eş ve İklim Öngel ise “Ankara Altındağ’da kârlı ev arsa kapatma işleri” haberiyle ödül aldı. ÇGD, 3 muhabirimize ‘yılın gazetecilik ödülü’nü verdi Cumhuriyet’in gurur günü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD) 2012 Yılının Başarılı Gazetecileri ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Muhabirlerimiz Sertaç Eş ve İklim Öngel, “Ankara Altındağ’da kârlı ev arsa kapatma işleri” haberleriyle Behzat Miser Haber Ödülü’ne, foto muhabirimiz Necati Savaş da “ODTÜ ayakta” fotoğrafı ile ödüle layık görüldü. ÇGD tarafından her yıl verilen gazeteci ödülleri, Vedat Dalokay Salonu’nda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Muhabirlerimizden İklim Öngel’e ödülünü yazarımız Işık Kansu, Sertaç Eş’e ödülünü Behzat Miser’in kızı Helin Miser, Necati Savaş’a ödülünü Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Ruken Öztürk verdi. Törende konuşan Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, “Uluslararası basın ve insan hakları kuruluşları, AB ilerleme raporları, dünyada en fazla gazetecinin, aydının cevaevlerinde olduğu ülkenin Türkiye olduğunu, ağır otosansürün egemen olduğunu görüyor, açıklıyor. Bu durum ülkemiz için büyük utanç kaynağı ancak bütün bunlar ülkeyi yöneten Başbakan’ın, hükümetin umrunda değil” dedi. ÇGD’den ödülünü alan diğer gazeteciler ise şöyle: Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü: Ferit Demir DHA, “Tunceli’de Fişlemeler” Mustafa Ekmekçi Haber Ödülü: Tolga Şardan Milliyet, “Danıştay’da Bir Ricacı” Haber Ödülü: Funda Tosun Agos, Karikatür: Penguen, “Bu Hafta Kapağımızı Faşistler Hazırladı” Belgesel: Ümit Kıvanç “Ağlama Anne Güzel Yerdeyim (Roboski)” “Dink’e Suçsuz Diyen Hâkim Üyeye Uyarı” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’e, tazminat davası açacak. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Şahin’in, önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda kendisini hedef alan sözleri nedeniyle Genç’e 100 bin liralık manevi tazminat davası açacağı bildirildi. Davanın kazanılması durumunda, söz konusu paranın, bakanlığa ait bir projede kullanılacağı kaydedildi. CHP’li Genç’e tazminat davası İZMİR İzmir’deki “irfan eksikliği” okullarda açılacak “Kuran kursuyla” giderilecek. Tire’de Kirazoğlu Ortaokulu’nda perşembe ve cuma günleri 19.00 – 21.30 saatleri arasında halkın Kuran öğrenmesi amacıyla Tire Müftülüğü aracılığı ve Tire Kaymakamlığı oluruyla kurs açılmasına karar verildi. Tire Müftülüğü’nün kaymakamlığa gönderdiği yazıda, “Fatih Mahallesi sakinleri müftülüğümüze müracaat ederek Kuranıkerim okumayı öğrenme talebinde bulunmuşlardır. ... İlçemiz merkezindeki Kirazoğlu Ortaokulu’nda perşembe ve cuma günleri 19.0021.30 saatleri arasında 15 Nisan 2013 tarihinden itibaren ek program açılmasını arz ederim” denildi. Kaymakamlık da İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gönderdiği yazıda, bu talebin yerine getirilmesini istedi. EğitimSen temsilcisi Eyüp Aksoy, okulların camileştirildiğini vurgulayarak, İzmir’deki irfan eksikliğinin bu tür kurslarla giderilmek istendiğini söyledi. AKP iktidarının son dönemlerde 4+4+4 eğitim sistemini de içine alan, din üzerinden gericileştirme politikası uyguladığına dikkat çeken Aksoy, bir yandan devrimcilere cezalar yağdırıldığını, bir yandan dinin ön plana çıkarıldığını söyledi. İzmir’e özel bir yaklaşım sergilendiğini kaydeden Aksoy, “Tire Müftülüğü bundan kendisine görev çıkardı. Okulların imam hatipleştirilme sürecini yaşıyoruz ancak şimdi okullar camileştirilmeye çalışılıyor. Kuran kursları okullara taşındı. Kaldı ki okullarımızda seçmeli olarak dinle ilgili verilen dersler görülmüyor. Aileler bu dersleri çocuklarına seçmedi. Bu kursla birlikte aileler yanında çocukların da Kuran kursu görmesi sağlanacak” dedi. Gazeteciye çete infazı ? Haber Merkezi Meksika’da uyuşturucu kartelleri, “Vanguardia” gazetesinin foto muhabiri Daniel Martinez Balzadua’yı(22) ve bir çete üyesini öldürdükten sonra bazı uzuvları sokağa attı. Savcılık, cinayetin “Zetas” isimli çete tarafından işlendiğini gösteren bir notun ceset parçalarının yanında bulunduğunu belirtti. Öldürülen kişilerin örgütü terk ettikleri için cezalandırıldığı iddia edildi. ? STOCKHOLM (AA) Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın katkılarıyla yaptırılan Fittja Ulu Cami minaresinden bugün ilk kez ezan okunurken, ezanı İsveç devlet televizyonu canlı yayımladı. Ülkede yaşayan Türk ve Müslümanlar camiyi doldururken, cami imamı Ergin Öğcem’in okuduğu ezanı bazı Müslümanların gözyaşları içinde dinlemesi dikkati çekti. İsveç’te ilk kez ezan sesi ? HAKKÂRİ (AA) Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde güvenlik güçlerince düzenlenen operasyonda, yaklaşık 15 ton kaçak akaryakıt ele geçirildi. Operasyonda 15 ton mazota el konulurken İran tarafından Türkiye’ye geldiği belirtilen 2 kaçak boru hattı da tespit edilerek kullanılmaz hale getirildi. Operasyona ilişkin görüntü ve fotoğraflar basına dağıtıldı. 15 ton akaryakıt ele geçirildi