22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 NİSAN 2013 PAZAR 2 Birinci olmuşum!.. Karne dağıtılırken bir de baktım, sınıfı birincilikle bitirmişim. İlkokulun dördüncü sınıfından beşincisine geçmişim! Karnemi aldım, hemen eve koştum. Önce anneme gösterdim. Sonra babama... Ama babam yok, iki yıl önce bizi bırakıp gitmiş! Uzaklara mı? Hayır, daha beter yerlere, yokluğa!.. Annem aldı karneyi imzaladı. Beğendi. Güzel notlar var Fransızcaya, Türkçeye... Ama matematik düşük! En önemlisi o, ama ben hep gerisindeyim. Sevmedim sayıları. Birbirlerine çarpıp birtakım sonuçlar çıkarmayı! O sonuçlarla yaşamı güvenle sürdürmek ne demektir anlamadım! İyi not, kötü not seni ne ölçüde değiştirir? Bunu yaşamak gerek. Ben yaşamadım, yaşamak istemedim de ondan mı? Hep benim isteğime bağlı mı olmalı yaşamın oyunları? Ne kendini beğenmişlik demeyin! İnsan bu, beğenmeyi duymazsa nasıl yaşamı devam etsin? Kendine güven okul karnesindeki notlardan mı gelir? Tanıdığım genç arkadaşlardan biri, kötü notlarla dolu olan karnesini OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Benden başka Sedat da birinci! O yıl ikimiz de birincilikle ilkokulu bitirmişiz! Sedat sonra ne oldu diye merak ettim. Yıllar geçip gitmişti, yaşlanmıştım, elbet o da!.. Ama yıllardır Sedat’ı yırtmıştı. Kaybettim demişti görmüyordum. annesine. İnanmış mıydı Önce Almanya’ya okumaya annesi bilmem, ama hatır gitmişti. Doktor mu oldu, uğruna susmuştu... mühendis mi? Ülkenin bir Karnende güzel notlar köşesinde görev yaptı. olmadan da güzel işler Sonra ne oldu bilmiyorum. yapabiliyorsun! Karnen Sedat bir çocukluk anısı bozukmuş, o seni ilgilendirir. olarak yıllarca içimde Ama boş verirsen daha iyi yaşadı. Sonra zamanın edersin. Yaşantılara boş sisleri onu yok etti! Anılarda verilir mi? Sen verirsin, o kalan kişiler tanınmaz olur! vermez! O dediğin, senin Hatırladıkça değişik bir kişi ikinci kişiliğin... Ne varsa olarak görülürler. onda var. Mutluluğun, Öyle çok arkadaş geldi mutsuzluğun... geçti ki!.. Adlarını bile Şu mutluluk sözü boşuna unuttum çoğunun. Yalnız mı? Eskiden bahtiyarlık resimlerde birlikteyiz. derdik. Bahtiyar olmak İlkokulun geniş bahçesinde insanın içine aydınlık bir arada! En önde Sedat, getiren bir Arapça sözdü. en arkada ben! Hep Arapçadan kurtulduk, ama böyle çıkmış resimlerim. bahtiyarlık arayışından Benim boynum biraz vazgeçmedik. eğri. Hep böyle çıkarım O eski karnemi resimlerde! Sanki bir öksüz saklamışım! Geçen gün çocukmuşum gibi! Neden eski evrak arasından bilmem? Öksüzlüğümü, çıkmaz mı? Beşinci sınıfı küçük yaşta duymuşum! Er birincilikle bitirmem... Ama geç öyle kalacağımı bilerek yalnız ben birinci değilim. mi? Türkiye’de insanoğlunun en değerli iki şeyinin pek önemi ve değeri yoktur: 1) Zaman... 2) Yetişmiş insan! HHH “Zaman geçirmek”, “zaman öldürmek”, “boş zaman”, “zaman harcamak”, “beklemek”, “canı sıkılmak”, “sıkıntıdan patlamak”, “boş oturmak”, dilimize iyice girmiş deyimlerdir. “Yetişmiş insanlara” gelince, her siyasal iktidarın işini iyi yapan uzmanları atıp, yerlerine kendi yandaşlarını getirdiğini anımsatmak yeterlidir sanırım. HHH Türkiye hem feodal kalıntıları, hem endüstriyel, kentsel toplumun özelliklerini, hem de Bilişim Devrimi’nin tohumlarını eşzamanlı yaşayan bir ülke: Bu nedenle de, dünyanın en ileri ülkelerindeki teknoloji ve eğitim olanaklarıyla iyi yetişmiş insanlar, zaman zaman kafalarını, kayırmacılık, kin ve nefret, intikam gibi feodal değerlere veya demokrasi adı altında halka yutturulan siyasal ayak oyunlarına çarparak düş kırıklığına uğruyor! HHH Bir ülkenin gücü nereden gelir? Hiç kuşkusuz zenginliğinden, yani sermaye birikiminden, eğitiminden, teknolojisinden ve beyin gücünden. Çağımızda da, aynen eskiden olduğu gibi, bütün bunların birikimli toplamı, o ülkenin savunma gücüne yansıdığı anlamda önem kazanır: Dünyayı yönetmek iddiasındaki Amerika Birleşik Devletleri başta olmak kaydıyla, bütün ülkeler, Soğuk Savaş sonrasında değerlendirilmesi yapılacak. Bu yayınlara bir yenisi daha katıldı: Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’in yazdığı “Hedefteki Donanma”, Kırmızıkedi Yayınları tarafından basıldı. Dikkatli okurlarım fark etmiştir, kitaplar hakkında yazarken, onları okuyacak olanların merakını ve zevkini azaltacak ayrıntılardan kaçınırım. Bu nedenle “Hedefteki Donanma”da yer alan çok değerli bilgilere ve çözümlemelere girecek değilim. Ama kitabın başında yer alan Gürdeniz’in yaşam öyküsünün çok da, aynen Soğuk Savaş döneminde etkileyici olduğunu vurgulamalıyım. olduğu gibi, iki dünya savaşındaki Kitabı okuduğumuzda hem hesaplaşmaların öğrettiği, “askeri gücün bilmediğimiz veya unuttuğumuz pek çok önemi” üzerinde yoğunlaşmış, bölgesel ayrıntıyı öğreniyor ve anımsıyoruz, hem güç iddiasındaki ülkeler de buna özenle de Türkiye’nin siyasal tarihini, bir amiralin uymaya çalışmıştır. Elbette askeri gücün dayandığı sağlam gözüyle yeniden değerlendiriyoruz. Gerçekten baha biçilmez değerde bir bir stratejik yaklaşım gereklidir... kitap. Böylece her ülkenin dünyayı ve kendi Gürdeniz, kitaba bir de mektup konumunu değerlendirdiği bir strateji eklemiş... çerçevesinde oluşturulan savunma O mektuptaki bilgiler de bu kitabın gücü o ülkenin hem dünyadaki hem de bölgesindeki önemini belirleyen en önemli neden yazıldığına ışık tutuyor: “21 Eylül 2012 günü, sözde Balyoz öğedir. davası kararları ile Deniz Kuvvetleri’ne HHH mensup ben dahil, 36 amiral, 115 İnsanları kolaylıkla dört duvar arasına subay ve 5 astsubay 1320 yıl arasında hapsetseniz bile, beyinlerini tutsak değişen ağır cezalara çarptırıldı” diye almanız çok daha zordur. başlayan mektup, davaları özetledikten Silivri’de çok iyi yetişmiş çok değerli sonra, “400 seçkin denizcinin tasfiyesi birçok beyin var dört duvar arasında... ile karşılaşıyoruz” diye devam ediyor, Ama bu insanlar “boş oturmaktansa”, stratejik değerlendirmelerden sonra, düşünmeyi, yazmayı, üretmeyi, “Daha aydınlık, daha uygar, daha birikimlerini değerlendirmeyi sürdürüyor. demokratik ve müreffeh bir Türkiye’de Böyle çalışmalar, hem hayata yaşamak temennisi ile çalışmalarınızda tutunmalarına, hem de topluma hizmet başarılar diler, en iyi dileklerimi sunarım” etme duygularını tatmine yarıyor. diye bitiyor. Silivri’de pek çok kitap yazıldı. İnsana yeni görüşler kazandıran, İlerde hiç kuşkusuz, “Silivri edebiyatı” mutlaka okunması gereken bir çalışma! olarak, bunların da bir envanteri, bir Geçmiş Geçmemiş! ‘Hedefteki Donanma’, Cem Gürdeniz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle