28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 NİSAN 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 İşçinin canı sudan ucuz İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın, Zonguldak Kozlu’da 8 madencinin yaşamını yitirdiği kazayla ilgili olarak kusurlu bulduğu şirkete yalnızca “25 bin lira para cezası” istemesi aileleri ve sendikayı isyan ettirdi. Kazada ölen Satılmış Arslan’ın eşi Çiğdem Arslan, “Eğer vicdanları rahatsa ben hiçbir şey söylemiyorum” dedi. Arslan, şirketin kazadan sonra kapılarını bile çalmadığını söyledi. MUSTAFA ÇAKIR Çalışma Bakanlığı’nın raporunda, 8 madencinin öldüğü kaza için şirkete 25 bin lira ceza önerildi Savlar Kanıtlanıyor Dış kaynaklı alıntılar da yaparak zaman zaman gazetecinin işlevleri, toplumsal görevleri ve bir gazetecide bulunması gereken nitelikler konusunda aktarmalar yapmaya çalışıyorum. Bir gazetecinin görevleri arasında ortaya atılan görüşleri, hatta kavramları irdelemek, toplumu doğru bilgilendirmek, düşünmeye yönlendirmek, hataları, eksiklikleri ortaya çıkarmak, düşünceleri ve tezleri kanıtlamaya, doğrulamaya çalışmak yer alır. Bu çerçevede bazı gelişmelere savlara vurgu da yaparak görüşlerimi yineleyeyim. l Türkiye’de ayrışma etnik kökende ve dini, sınıfsal olmayıp Türkiye Cumhuriyeti’ni benimseme ile karşıtlığı temelindedir. l Ülkede tersine ayrışma, seleksiyon süreci yaşanır; kötü, genelde iyiyi tasfiye eder. İktisatta kötü para iyi parayı kovar şeklinde ifade edilen Grasham Kanunu toplumsal hayatımızda da geçerlidir. l Birleşik kaplar yalnız fizikte değil toplumsal yaşamda da geçerli kuraldır. l Emperyal güçler açısından olayın ne ve nasıl olduğu önemli değil, topluma nasıl algılatıldığı önemlidir. Bu açıdan medya, sivil toplum, kazip ünlüler örgütleri araç olarak kullanılır. l Bazı kavramlar algılatılmak amacıyla ortaya atılır, geliştirilir, topluma kabul ettirilir. Ülkemizdeki son gelişmeler, bu görüş ya da gözlemleri doğruluyor. Anayasa değişikliği, sözde barış, ayrışma, bölünme, ABD’nin GOP ya da BOP projesine uyum sürecinde görüş farklılığı, Türkiye Cumhuriyeti’ni savunma ile karşıtlığına dayanıyor. Karşıtlar, 1923 Türkiye Cumhuriyeti’ne son verecek bir anayasa değişikliği ile çeşitli şekillerde yorumlanan dağılma sürecini desteklerken Türkiye Cumhuriyeti’ni benimseyenler karşı çıkıyor. Türkiye’de koşullara, esen havaya, beklentilere göre vaziyet alan bir grup da var. Bu grup egemen güce göre şekilleniyor. Atatürkçü görüntü de verebiliyor, yeri gelince 12 Eylül türü askeri hareketleri de destekliyor, beklentilere göre Sayın RTE’yi de övüp, oy veriyor. Grubun, AKP’nin, Sayın RTE’nin oyunu yüzde 50.0 hatta üzerine yükselten etkileri olduğu kesin. Bu grubun bir bölümü, gidişi, süreci tehlikeli bulup “sen bu işin sonunu düşünmedin mi” uyarısının da etkisiyle, en azından oy desteğini Sayın RTE’den çekebilir, belki de çekiyor. Tersine ayrım, seçim süreci hızla sürüyor, medyada bürokraside, eğitimde hatta politikada her gün yeni örneklerini görüyoruz. Bu süreç, hemen her alanda başarısızlıkları da hazırlıyor. “Akil adamlar” oluşumu, seçimi de birleşik kaplar kuralına uygun. Aksi zaten düşünülemez, beklenemezdi. Bu bağlamda bir özdeyişimiz geçerli. “Tencere yuvarlandı kapağını buldu.” Listede yadırganacak tek isim bile yok. Aksi doku uyumsuzluğu yaratırdı. Akil adam, kanaat önderi bunlar ya emperyal güçlerin telkinleri, açıklamaları ya da çeviri ile dilimize girmiş kavramlar; irdelenmeden, tanımları, ölçütleri konulmadan kullanılıyor. Doğal olarak da yanıltıcı oluyor. Akil adamlığın (!) nitelikleri liste ile somutlaştı. Gelelim “kanaat önderliğine”. Burada da doğal olarak bakış açısı farklı. Bana kanaat önderliği bir tür mafya babalığı, baba koşuntuluğu, hatta Kürt sorunu yardakçılığı gibi geliyor. Akil adamlar, STÖ’ler, kanaat önderleri filan, bu tür kavramlar, örgütler, algılakma yönetiminin araçları olarak kullanılıyor. Yaşananlar bilinen bir kaçakçılık öyküsünü anımsatıyor. Kaçakçı iki bavul ile gümrükten geçerken, gümrük memuru sormuş “İçinde ne var?” Kaçakçıdan yanıt: “Kuş yemi”. Bavullar açılmış içleri saat dolu. Gümrük memurunun “Hani kuş yemiydi” diye hörelenmesi üzerine, kaçakçı, “Ben kuş yemi olarak getirdim, yerlerse” yanıtını vermiş. Yapılanlar ileri demokrasi, barış süreci, insan sevgisi hatta Türkiye sevdası; yiyen olursa! Tüm ihmaller sıralandı ama... Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan raporda ölen işçilerin gaz maskelerinin yanlarında olduğu ancak kullanılmadığı belirtildi. Raporda şu tespitlere yer verildi: l İşçilerin ilerlenen metre oranında ücret vererek çalıştırmaları, fazla iş yapmak ve ücret almak adına, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyma ve daha dikkatli çalışmayı zayıflattığı, l Merkezi gaz izleme istasyonu ile ocak arasında telefon haricinde seri megafon, benzeri iletişim ve sesli uyarı sistemi bulunmadığı, sensörlerin sessiz olduğu, l Galeride sondajların sayı ve özellik bakımından yeterli olmadığı, degaj riskinin önlenmesi zorunluluğuna rağmen alt işverenin tek sondaj ustası çalıştırdığı, l Bakım işçisinin sondajda çalıştırıldığı, işin güvenliği için ekip oluşturulmadığı, işçilerin degaj konusunda eğitim almadığı, l İşyerinde iş güvenliği uzmanının bulunmadığı, aylık iş sağlığı ve güvenliği kurul toplantılarında sondajlarla ilgili kararlar alındığı ancak uygulamanın takip edilmediği, l İş sağlığı ve güvenliği denetimleri 1. derece gazlı ocak güvenliğine uygun yapılmadığı, l Ocaklarda eksi 630 katı ve üzerindeki katlarda kesilen damarların gaz içeriğinin uzun süredir ölçülmediği, l Ateşlemenin, emniyetli mesafeden gerekli güvenlik önlemleri alınarak yapılmadığı, l İşçilerin tehlike mahallinden uzaklaştırılması için seri tahliye, uyarı ve haberleşme sisteminin oluşturulmadığı tespit edilmiştir. l Benzer kazaların önlenmesi amacıyla işverene 25 bin 333 lira ceza verilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. ANKARA Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) 7 Ocak’ta 8 işçinin ölümüyle sonuçlanan “kaza”yla ilgili inceleme raporu tamamlandı. AA’nın haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca hazırlanan inceleme raporunda, alt işverene mevzuata uymadığı gerekçesiyle 25 bin 333 lira ceza verilmesi kanaatine varıldı. Star İnşaat ve Ticaret AŞ’nin Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu Müessese Müdürlüğü’nde yürüttüğü “eksi 630 kat hazırlığı ve eksi 560 galeri sürme” işinde 7 Ocak’ta meydana gelen “kazada” 8 madenci yaşamını yitirmiş, 1 işçi de yaralanmıştı. “Kazada” yaşamını yitiren 8 madenciden birisi olan Satılmış Arslan’ın eşi Çiğdem Arslan, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın raporuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “25 bin lira mı vermişler? Yazık. O insanlar 850 lira için her gün yerin altına iniyorlardı. Her gün yerin altına inip de soğan ekmek yemek, o kadar kolaysa önce onlar yerin altına insinler. Benim 3 tane çocuğum var, en küçüğü 3 yaşında... Eğer vicdanları rahatsa bu konuda ben hiçbir şey söylemiyorum o insanlara.” Arslan, SGK’nin 288 lirası kendisine, 142’şer lirası da çocuklarına olmak üzere 714 lira maaş bağladığını belirterek “Şimdi ben kapı kapı dolaşıyorum, çocuklarımı kim okutabilir diye” dedi. Şirketin kendilerine tazminat ödeyip ödemediği konusunda da Arslan, “Bırakın tazminat ödemesini o şirket bizim evimize gelip ‘başınız sağ olsun’ bile demedi. Kaçıyorlar. Biz onların kuruş lirasını görmedik. Gelmesinler de şu saatten sonra” diye konuştu. Açtıkları maddimanevi tazminat davasının yeni başladığını belirten Arslan, telefonu kapatırken “Lütfen bizi unutmayın” dedi. İki ayrı işveren, iş güvenliği için risk Zonguldak Genel Madenİş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş, raporla ilgili tepkisini, “İnsan hayatı bu kadar ucuz değil. Vahim bir durum” sözleriyle dile getirdi. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, madencilik başta olmak üzere taşeronlaşmanın kaldırılması gerektiğini belirtti. Genel Madenİş Sendikası Kozlu Şube Başkanı Şaban Kaptan, iki ayrı işveren olmasının iş güvenliği açısından tehlike yarattığına dikkat çekerek “Kozlu’da bir hata daha yapılsaydı 8 kişi değil 500600 kişi yaşamını yitirirdi. İş güvenliği mühendisimiz son anda bunu önledi” dedi. PTT’ye tepki Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, PTT’nin işlem ücreti almasının şikâyet konusu olduğunu söyledi. Ayda 6 fatura ödeyen bir ailenin, yıllık işlem ücretinin 72 liraya yaklaştığını belirten Çakar, işlem bedelini geri almak için önce PTT şubelerine dilekçeyle başvurulmasını ödenmezse tüketici sorunları hakem heyetlerine müracaat edilmesini önerdi. Eczacıbaşı ve Timuray ‘dünyanın en etkili kadınları’ arasında Dünyaca ünlü haber dergilerinden Newsweek’in açıkladığı “Dünyanın En Etkili 125 Kadını” listesinde Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray ile İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı da yer aldı. Vodafone’dan alınan bilgiye göre, kadına yönelik çalışmalarıyla Timuray ve Eczacıbaşı listeye girdi. Malavi’den Mısır’a, Burma’dan Afganistan’a, Hindistan’dan ABD’ye, dünyanın dört bir yanından “etkili kadınlar”ın seçildiği listede Hillary Clinton, Christine Lagarde, Oprah Winfrey, Charlize Theron, Julia Gillard, Salma Hayek, Jennifer Lawrence, Queen Latifah, Kathryn Bigelow, Eva Longoria gibi isimler bulunuyor. Türkiye’nin marka haritası Türk Patent Enstitüsü’nün verilerinden yararlanan Adres Patent, Türkiye’nin marka haritasını çıkardı. Buna göre, Marmara Bölgesi marka tescil konusuna verdiği önemi rakamlarla da ortaya koyarken kendini en yakın takip eden İç Anadolu’yu da 4’e katladı. Adres Patent Genel Müdürü Ali Çavuşoğlu, Türkiye’nin 2011’de 120 bine yakın marka başvurusuyla Avrupa genelinde birinci olduğunu belirtti. Türkiye’de de Marmara 17 yılda toplamda 468 bin 558 marka ile ilk sırada yer aldı. Eczacıbaşı Timuray
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle