14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MART 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 28 Şubat soruşturmasında dönemin EDOK komutanı ‘tankları yürütmekle’ suçlandı İyigün de tutuklandı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA 28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alınan dönemin Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) emekli Korgeneral İzzettin İyigün, Sincan’da tankların yürütülmesi emrini vermek suçlamasından tutuklandı. Tanklar konusunda emri dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal’ın verdiğini, kendisinin de emri yerine getirdiğini belirten İyigün, her şeyi anlatmasına karşın tutuklanmasına duruşma çıkışı isyan etti. İyigün, “Demek ki yalan söylemek lazımmış. Doğ ruları konuşunca tutuklandım. Türkiye bir generalini daha kaybetti. (Yakınlarına dönerek) Ağlamayın, biz şerefli insanlarız. Hesabı tarih sorar. Karara itiraz etmeyeceğim” dedi. 75 yaşındaki İyigün’ün kalp ve şeker hastası olduğu ve bir süre önce kanser tedavisi gördüğü öğrenildi. 28 Şubat soruşturmasının 13. dalgasında gözaltına alınan son isim, dönemin EDOK Komutanı İyigün oldu. Savcı Mustafa Bilgili’nin talimatı üzerine İstanbul’da gözaltına alınan İyigün, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Ankara’ya getirildi. İyigün, adliyeye girerken yanındaki po lislere dönerek “Durun. Çeksinler. Rahat çekin. Türkiye Cumhuriyeti’ne 43 yıl hizmet etmiş şerefli insanlarız” dedi. ‘Bana verilen emri uyguladım’ İyigün, ifade için özel avukat tutmadı. Savcılığın talebi üzerine Ankara Barosu CMK Merkezi’nden genç bir avukat görevlendirildi. İyigün, yaklaşık 4 saatlik savcılık sorgusunun ardından tutuklanma istemiyle sevk edildi. Edinilen bilgiye göre İyigün, ifade işlemi öncesinde savcı Bilgili’ye “Sayın savcım beni sabırla dinleyecekseniz anlatacağım. Çünkü doğru YALMAN’DAN SARIZEYBEK’E ‘Konuşanların hali ortada’ Haber Merkezi Emekli Albay Erdal Sarızeybek, eski Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Aytaç Yalman’la katıldığı etkinlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesinde yaşanan tutuklulukları hatırlatması üzerine, Yalman’ın kendisine “Konuşanların hali ortada” dediğini ifade etti. Emekli Albay Erdal Sarızeybek, Ankara Başkent Üniversitesi’nde katıldığı panelde, eski KKK Komutanı Aytaç Yalman’la görüşmesini 1 Mart’ta Twitter üzerinden takipçileriyle paylaştı. “Tarihe not düşülecek bu anı sizinle paylaşmalıyım” diyerek takipçilerine görüşmesini aktaran Sarızeybek, Yalman’a TSK’deki komutanların ve askerlerin tutukluluk halini hatırlatarak “Siz konuşursanız yer yerinden oynar” dediğini ifade etti. Gerçeklerin ortaya çıkması adına kendisinin konuşması gerektiğini ısrarla belirttiğini kaydeden Sarızeybek, Yalman’ın “Konuşanların halini görüyoruz, yaşlıyım” dediğini belirterek üzüntülü bir şekilde yanından ayrıldığını sözlerine ekledi. Hukukçular ve tutuklu yakınları uzun tutukluluk sürelerine dikkat çekti. (Fotoğraf: ESEN DEMİR) ‘Tutuklu sayısı 3 kat arttı’ İstanbul Haber Servisi Tutuklu sayısının özellikle AKP iktidarı döneminde üç kat artarak 59 binden 139 bine çıktığı belirtildi. Avukat Gülizar Tuncer, ceza sistemindeki çarpıklığa dikkat çekerek “Her bir suç için ayrı ayrı tutukluluk süreci uygulanıyor. Böylece 10 ayrı eylem suçundan yargılanan birinin ceza süresi 100 yılı buluyor” dedi. İHD İstanbul Şubesi’nde dün, basın toplantısı düzenleyen hukukçular ile tutuklu yakınları uzun tutukluluk süresine dikkat çektiler. Toplantıda konuşan avukat Gülizar Tuncer, Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye de tutuklu sayısının hükümlü sayısına oranla azaldığının belirtildiğini ifade etti. Tuncer, şunları kaydetti: “Ancak Türkiye’deki tutuklu sayısı son 10 yılda 3 katına çıktı. Mahkemeler tarafından özel ve hızlandırılmış yargılamalar kullanılarak tutukluluk sayısı arttırıldı. Her suç için ayrı tutukluluk süresi uygulanıyor, bu durum tutuklunun özgürlüğünü tamamen elinden alıyor. 3. yargı paketi kapsamında tutukluluk süreleri uzatılıyor. Uzun tutukluluk süresi 10 yıldan düşürülmelidir.” Komünist İşçi Partisi davasından tutuklu Özgür Kabadayı’nın avukatı Yıldız İmrek ise bu davanın uzun “tutukluluk sürelerine” örnek olduğunu belirterek “Türkiye’deki Yargıtay Ceza Kurumu, Ceza İnfaz Kurumu gibi çalışıyor” diye konuştu. ları anlatacağım” dedi. Bilgili de emekli komutana geçen hafta tutuklanan eski Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu’nun kendisini suçlayan ifadelerini anımsattı. Savcılık, İyigün’ün 21 Haziran 2004 tarihinde Hürriyet gazetesine verdiği, “28 Şubat’ta Sincan’da tankları yürüten, balans ayarını yapan benim. Bizim kelle koltukta yaptıklarımızı başkaları sahiplendi, hatta kahraman bile ilan edildi” demecine dikkat çekti. İyigün, “Sincan’da tankların yürütülmesi emrini siz mi verdiniz” sorusuna şu yanıtı verdi: “Tankların yürütülmesi emrini dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal (Bu soruşturmada tutuklandı), Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Doğu Aktulga’ya verdi. Aktulga da beni arayarak emri iletti. Tankların yürüyeceği güzergâhı da onlar belirledi. Bana 80 tank yürütün dediler. Emre rağmen ben sadece 20 tankın yürütülmesine karar verdim. 80 tank yürütülmesi çok büyük etki yaratırdı. Tankların yürütülmesinin hükümete yönelik bir gösteri olduğunu tahmin ettim ancak ben, bana verilen emri uyguladım.” BÇG’ye ilişkin belgeleri ilk kez gördüğünü belirten İyigün, komutanlarını şöyle suçladı: “BÇG’nin hükümete karşı faaliyet içinde olduğu anlaşılıyor. BÇG’de yer almadım. Bunlardan farklı düşünürüm. Onun için orgeneral yapılmadım. Demokrasiye inanan biriyim. En kötü demokrasinin, en iyi askeri yönetimden iyi olduğunu düşünüyorum.” Nöbetçi TMK hâkimi Halil İbrahim Kütük, emekli komutan İyigün’ü 1.5 saat sorguladıktan sonra tutuklanmasına karar verdi. Kütük, kararında İyigün’ün kendisine verilen emir üzerine tankları yürüttüğünü belirttiğini söylediğini ancak anayasanın 137. maddesinde “Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz” hükmünün yer aldığına dikkat çekti. Tutuklama gerekçesi “kuvvetli suç şüphesi, kaçma ve delilleri karartma ihtimali” olarak gösterildi. Cımbızlanan Tanık İfadeleri Balyoz davası kapsamında şimdiye kadar yazılan mektuplarda iftiralar ve sahtecilikler ortaya konuldu. Ben sizlere adil yargılamada önemli bir delil olduğuna inandığım, tanık ifadeleri karşısında açmaza düşen mahkemenin yapmış olduğu manevraları bir örnekle ortaya koymak istiyorum. Mahkeme, sanık ve müdafilerinin tanık dinletme taleplerini kabul etmemiş, savcılığın ve kendisinin belirlediği 31 tanığı dinleme yoluna gitmiştir. Bu tanıkların verdikleri beyanların tamamı sanıkların lehinedir. Diğer bir ifadeyle, aleyhimize hiçbir tanık beyanı yoktur. Buna rağmen mahkeme, verdiği cezalara gerekçe üretmek gayreti ile tanık ifadelerinden bazı cümleleri adeta cımbızla çekerek gerekçeli kararının “Delillerin Doğruluğunun İrdelenmesi” bölümüne yazmıştır. Mahkeme, özellikle zamanın Genelkurmay İkinci Başkanı olan E. Org. Yaşar Büyükanıt’ın tanık ifadesini, yanlış algı yaratacak şekilde eksik olarak belirtmiştir. Nasıl mı? İşte size örneği. Yaşar Büyükanıt ifadesinin bir kısmında; “Raporu Genelkurmay Başkanı, o zamanki Genelkurmay Başkanımıza arz etmeden önce hukukçulara incelettik. Ayrıca Genelkurmay Karargâhının temelini teşkil eden J Başkanlığı dediğimiz hepsine gönderdik. Onlardan da görüş aldık. Bundan sonra da komutana arz ettik, içeriğine baktığımız zaman o tarihte bana verilen rapora göre hukuk dışı herhangi bir şey olmadığı kanaatini taşıdık. Yani seminerlerden sonra bu gibi tedbirler, teklifler yapılır. Ancak bunların, o rapor içeriğindeki hususlar ile ilgili uygulamaya geçmesi anlamını da taşımaz. Çünkü bir masum ülke ile savaş kapsamında mesela senaryolar yaratırsınız, faraziyeler koyarsınız, bunu da oynarsınız. Ama o ülkeye taarruz edeceğiniz anlamına gelmez. Maksat, planları denetlemektir. Bu kapsamda olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca bu tür raporlarda teklifler de olabilir. Kuvvet teklifleri olabilir, zafiyet alanları varsa zafiyet alanlarını giderecek tedbirler gündeme getirilebilir. Dolayısı ile ben şahsen bu raporu bu kapsamda belge olarak görüyorum” demiştir. Mahkeme bu ifadenin sadece “Raporu Genelkurmay Başkanı, o zamanki Genelkurmay Başkanımıza arz etmeden önce hukukçulara incelettik. Ayrıca Genelkurmay Karargâhının temelini teşkil eden J Başkanlığı dediğimiz hepsine gönderdik. Onlardan da görüş aldık. Bundan sonra da komutana arz ettik” kısmını alarak, seminerde olağan dışı faaliyetlerin olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ya da bu sonuca ulaşmak için bu kısmı cımbızla çekip almıştır. İfadenin tamamına bakıldığında, mahkemenin sizlere algılatmak istediği gibi bir olağandışılık olmadığı görülmektedir. Bunun yanı sıra Yaşar Büyükanıt’ın verdiği cevapları, hukukun üstünlüğünü ve evrensel hukuk kurallarını bilen bir mahkemenin önemle dikkate alması gerekirdi. Bu ceyaplar sadece mahkeme için değil, bu davanın savcılığını yapan, darbe yapılacağına kayıtsızşartsız inanan, ancak davayı bir gün bile mahkemeye gelip izlememiş medya mensupları için de önemlidir. Yaşar Büyükanıt tanıklığı esnasında; Balyoz, Suga, Oraj, Çarşaf gibi planları ne o dönemde ne de sonrasında görmediğini, emekliliğinden sonra basından duyduğunu, Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanının, 1. Ordu’da bir darbe teşebbüsü olduğunu bilmeleri halinde, buna teşebbüs etmiş kişileri terfi ettirmek yerine haklarında yasal işlem yapması gerektiğini de açıkça ifade etmiştir. Demek ki, iddia edildiği gibi bir darbe girişimi olsaydı, şu an sanık olan generaller ile subayların emekli edilmeleri ve 2003 yılında haklarında yasal işlem yapılması gerekirdi. Oysa Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı, Aytaç Yalman ve müteakiben Yaşar Büyükanıt’ın Kara Kuvvetleri Komutanı oldukları 20022006 yılları arasında, darbecilikle suçlanan sanıklardan Ergin Saygun ve Şükrü Sarıışık korgenerallikten (Ağustos 2003 tarihinde) orgeneralliğe, 3 tümgeneral korgeneralliğe, 11 tuğgeneral tümgeneralliğe ve 5 albay tuğgeneralliğe yükseltilmek suretiyle toplam 21 Kara Kuvvetleri personeli darbeyi önledikleri söylenen komutanları tarafından terfi ettirilmek suretiyle ödüllendirilmişlerdir. Bunların yanı sıra Deniz ve Hava Kuvvetleri ile J. Gn. Komutanlığı mensubu onlarca amiral/general ve albayın da terfi ettirilmeleri unutulmamalıdır. Bununla birlikte, darbe teşebbüsünü önlediği söylenen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, davanın sanıkları olan dönemin Donanma Komutanı Özden Örnek ile Harp Akademileri Komutanı Halil İbrahim Fırtına’yı niçin emekli etmemiş de, aksine Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı gibi daha etkili görevlere atamış veya atanmaları için teklif etmiştir. Gerek Yaşar Büyükanıt’ın ifadesi, gerekse yapılan terfiler mahkemenin iddia ettiği gibi başarısız bir darbe girişiminin değil, ancak hayatlarımızı karartan bir sahtekârlığın ve iftiranın açık ve sarih bir göstergesidir. Anayasa 137’den tutukladı MISIR ÇARŞISI GEREKÇELİ KARARI AÇIKLANDI ‘Bomba izleri yok edilmiş’ bomba olduğu için, zaman ayarlı bir bombaMısır Çarşısı davasında, nın patlaması neticesinde sosyolog Pınar Selek’e bombaya ait bulunabileverilen ağırlaştırılmış mücek parçalar, zaman ayaebbet hapis cezasının gerını sağlayan saat, akım rekçesi açıklandı. Oyçokkaynağı olarak kullanıluğuyla hazırlanan kararlan pil parçaları olur. Bu da, patlamanın bombadan olayda bunların buIunkaynaklandığı ancak olay mamasının en büyük nePınar Selek yeri temizlendiği için deni, patlamanın meydabomba izlerinin yok edilna geldiği büfe önünde saat ve pil diği savunuldu. Mahkeme, daha gibi malzemeler satan bir seyyar önce oybirliğiyle verdiği iki karar tezgâhın bulunması ve patlama da patlamanın bombadan mı gaz sı sonrasında olay yerinde çok sayıkışmasından mı kaynaklandığının da pil ve saat parçalarının olduğu tespit edilemediğini belirterek Selek görülmüş, bunların hangisinin hakkında beraat kararı vermişti. bombaya ait olabileceğine dair İstanbul 12. Ağır Ceza Mahke bir tespit yapılamamıştır.” mesi Başkanı Vedat YılmazabPatlamanın gaz sıkışması sonucu durrahmanoğlu’nun muhalefet et meydana geldiğini bildiren raporlar tiği 407 sayfalık gerekçeli kararda, ise delil olarak kabul edilmedi. üyeler Mehmet Hamzaçebi ve üphe var... Mehmet Erdoğan’ın imzası yer aldı. Patlamanın bombadan kaynakBeraat yönünde oy kullanan mahlandığı belirtilen kararda, Abdül keme başkanı Yılmazabdurrahmamecit Öztürk ve Pınar Selek’in iş noğlu, olayın hemen sonrasında 8 kenceyle alınan ifadeleri delil kabul bomba imha uzmanının 10 Temmuz edildi. İstanbul Emniyet Müdürlü 1998 tarihli inceleme tutanağında, ğü’nün, olayda bombaya ait her bomba unsuru veya patlayıcı madhangi bir madde ve malzemeye deye rastlanmadığının bildirildiğine rastanmadığını bildiren ekspertiz dikkat çekti. Aynı bomba imha uzraporu da şöyle yorumlandı: manlarından 4’ünün, 11 Temmuz “Ekspertiz raporunda bomba 1998’de olay yerinde ele geçirilen arpatlamadı şeklinde herhangi bir tıkların kurutulup elenerek daha ayifade yok. Sadece bombaya ait rıntılı incelediklerini, bombaya yöherhangi bir bulguya rastlanıl nelik bulguların olmadığı yönünde mamıştır denilmektedir. Bunun rapor düzenlediklerini kaydetti. Adsebebi olaydan sonra itfaiyenin li Tıp Kurumu 1. İhtisas Daireolay yerinde söndürme ve soğut si’nin 27 Haziran 2001’de patlama işlemleri için çok su sıkması, manın orijinin tespit edilemeyecepatlamadan sonra meydana gelen ğine dair rapor verdiğine dikkat çepanik neticesinde birçok insanın ken Başkan, “Hangi sanığın bu sağa sola koşması, yaralı ve ölüleri olaya katıldığından daha önemliolay yerinden uzaklaştırma çalış si, öncelikle Mısır Çarşısı’ndaki bu maları neticesinde olay yerinde patlamanın bombadan mı yoksa, bulunabilecek delillerin kaybol başka bir sebepten mi kaynakmasıdır. Muhtemelen orada pat landığı yönünde tespitin yapılalayan bomba bir zaman ayarlı maması” dedi. HİLAL KÖSE ACI KAYBIMIZ Cumhuriyet Vakfı’nın resmi senedini hazırlayan, 1993’teki kuruluşundan bu yana Vakfımızın yönetim kurulu üyesi, hukuksal katkılarından her zaman yararlandığımız, Atatürk devriminin ödünsüz savunucusu değerli büyüğümüz, seçkin hukukçu Prof. Dr. Ş AYDIN AYBAY’ı 6 Mart 2013’te kaybettik. Ailesine, hukuk dünyasına, tüm sevenlerine başsağlığı diler, anısı önünde saygıyla eğiliriz. Prof. Dr. Aydın Aybay için 08.03.2013 Cuma günü (yarın) saat 10.30’da Şişli’deki gazetemiz bahçesinde tören düzenlenecek. Aybay, Teşvikiye Camisi’nde öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. C Vakfı Yönetim Kurulu FATİH MUSA ÇINAR Kurmay Albay Saygılarımla.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle