10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2013 PAZAR 4 HABERLER Kamu çalışanları MemurSen’in çağrısıyla pazartesi günü işyerlerine türbanla gidebilecek Vatan Hainliği Değil Sevgili, 12 Mart Salı günü Galatasaray futbol takımı, Almanya’nın önde gelen ekiplerinden Schalke’yi eleyip Avrupa’nın ilk sekiz takımına kalarak büyük bir başarı elde etti. Ateşli hasta halime karşın maçı TV’den izledim. Ertesi gün Galatasaraylı bir okurumdan aldığım ileti ise beni uzun uzun düşündürdü. Söz konusu iletide, benim yaşlarımda olan Galatasaraylı okurum, Cimbom’un büyük zaferini kazandığı 12 Mart 2013 Salı gecesindeki Kadıköy görüntüsünü naklediyordu. Okurumun, eşinin arkadaşlarıyla yemekte olduğu Kadıköy’deki görüntü, kısaca anlattığına göre, Galatasaray’ın gol yediğinde büyük sevinç gösterileri, gol attığında ise ölüm sessizliğiydi. Hatta, Galatasaray’ın golünden sonra, hanımefendinin sevinç gösterisinden yüreklenen yan masadaki birinin, geç ve cılız tepkisine neden olarak da dayak yemekten korkmasını gerekçe gösterdiği anlatılıyor. Bu satırları okurken hüzünlendim, ama bir “deja vu” duygusuna da kapıldım. Gerçekten bundan 20 yıl önce, bir Galatasaray maçını izlemek için gittiğim Kişinev’deki bir Türk kebapçının dükkânından izlediğim, Fenerbahçe Rapid Wien maçında Fener’in golünü alkışlamamam üzerine öfke ile masayı terk eden Galatasaray taraftarının tepkisini hiç unutamam. HHH Galatasaraylı okurum, salı gecesi Kadıköy’deki tepkiyi fazlasıyla yadırgamış, hatta “vatan hainliği” olarak nitelemiş. Ona göre yabancı maçlarda, GS ya da FB, milli takımla eşanlamlı. Kazanılan her zafer Türk milletinin. Tabii olaya böyle yaklaşınca, “vatan hainliği” yargısının ardındaki gerekçeyi anlamak da bir ölçüde kolaylaşıyor. Olayı hiçbir zaman vatan hainliği derecesine vardırmamakla birlikte, geçmişte ben de yabancı maçlarda Fenerbahçe’yi desteklerdim. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, artık bu tavrı biraz çağı geçmiş buluyorum. Milli ekonomi sloganlarıyla büyümüş, yerli malı haftalarını hâlâ belleğinde canlı taşıyan bir kuşağın çocukları olarak, o zaman öyle davranmamız doğaldı. Zaten, o zamanlar takımlarımız bu toprakların çocuklarından oluşurdu. Belli başlı sanayii kuruluşlarımızın yerlerini ezbere sayabilirdik. Şimdi öyle mi ya! Artık Galatasaray’ın da, Fenerbahçe’nin de Avrupa’da çeyrek finale kalmış takımlarının içindeki yabancı oyuncu sayısı yerli oyuncu sayısından fazla. Artık, liglerin patronajı bile firmaların elinde. HHH Yerli malı haftaları geride kaldı. Küreselleşen dünyada bir ülkedeki firmanın asıl sahiplerinin kim olduğunu bilmek bile mümkün değil. İtalya’ya kızıp İtalyan mallarını boykot ederken, İtalyan sanılan bir firmanın Fransızlar tarafından satın alındığının farkına bile varmayarak komik duruma düşmüştük. Dünya çok değişti. En seçkin İskoç malt viskileri Japonlar tarafından satın alındı. Geleneksel İngiliz takımlarının Rus zenginleri, İtalyan takımlarının Arap şeyhleri tarafından alındıklarına tanık oluyoruz. Ayrıca, oyuncuların etnik kökeni de bir anlam taşımıyor. Schalke’yi yıkan golü atan Hamit etnik olarak Türk çocuğu ama futbol hünerini ve altyapısını Almanya’da almış, birçok parlak Türk yıldızımız da onun gibi aslında temelini Almanya’ya borçlu, “Made In Germany label”li. Onun için derim ki, artık, küreselleşen dünyada, herkes, yurtseverlik kaygısına kapılmadan, dilediği takımı dilediğince tutup rakibi için de yenilgi temennisinde bulunabilmeli. Haa, ben yine eskisi gibi davranırım. Çünkü bir Galatasaraylı olarak, aramızdaki maçlar hariç, Fener’in yenilgisinde Galatasaray’a zafer aramam. Fener’in kötü durumda olması değil, Galatasaray’ın daha iyi durumda olması ilgilendirir beni. Aynı tutum içinde olan çok Fenerli olduğunu iyi bilir ve onları da çok severim. Sivil kıyafet bahanesi Haber Merkezi MemurSen ve Eğitim BirSen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Pazartesi gününden itibaren devlet dairelerinde “sivil kıyafetle” görev yapmaya başlayacaklarını açıkladı. Anayasadan laiklik ilkesinin çıkarılmasını da isteyen Gündoğdu’nun açıklamasının ardından EğitimBir Sen tüm öğretmenlere “Okullara serbest kıyafetle gidiyoruz. Hayırlara vesile olsun” şeklinde bir SMS gönderdi. Gündoğdu’nun çağrısına uyan çalışanlar, kamu kurumlarına türban takarak gidecek. Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir, girişime karşı hukuki süreç başlatacaklarını açıklarken Eğitim Sen ise “Özgürlük kisvesi altında tüm dinsel muhafazakârlaştırma girişimlerine karşıyız” dedi. Gündoğdu, Eskişehir’de katıldığı konferans öncesi gazetecilere açıklamalarda bulundu. Kamu çalışanlarına kılık kıya ÖĞRETMENE AHLAK UYARISI! T ürkiye KamuSen ve Türk EğitimSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, kamu çalışanları için getirilmek istenen türban uygulamasını değerlendirdi. Girişimi desteklediklerini belirten Koncuk, “Başörtüsünün serbest bırakılmasını istiyoruz. Kamu çalışanlarına genel ahlaki kurallar içerisinde kalmak koşuluyla serbest kıyafet uygulaması getirilmelidir. Yönetmeliği değiştirin, desteklemeyen namerttir” dedi. yasadan çıkarılması ya da ateistin ateistliğinin, dindarın dindarlığının teminatı olacak Fransız usulü laiklik tanımının getirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi. YÖK ŞAŞIRTMADI başlatacağız’ ‘Hukuki süreç fet özgürlüğü talebiyle başlattıkları çalışma kapsamında 12 milyon 300 bin imza topladıklarını söyledi. Gündoğdu, imzaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e teslim ettiklerini anımsattı. Gündoğdu, 11 genel başkanla bir karar aldıklarını bildirerek, “18 Mart’tan itibaren 82 model darbe ürünü bu yönetmelikten kurtulmak istiyoruz. Pazartesiden itibaren devlet dairelerinde sivil kıyafetle görev yapmaya başlayacağız. Ardından da bu yönetmeliğin kaldırılış haberini bekle yeceğiz” dedi. Gündoğdu’nun, “Şimdi darbecilere, ‘Yönetmeliğinizi de alın gidin’ deme zamanıdır” sözleri Başbakan Erdoğan’ın Mersin’de bir çiftçiye “Ananı da al git” çıkışını çağrıştırdı. Erdoğan’ı anımsattı çıkarılsın’ ‘Laiklik anayasadan Daha sonra Kütahya’ya geçen Gündoğdu, düzenlediği basın toplantısında da laikliğin anayasadan çıkarılmasını istedi. Gündoğdu, “Laikliğin ana MemurSen’in girişimine tepki gösteren Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir, “Hukuk dışı girişimine göz yumulması halinde sorumlu il valisinden okul müdürlerine kadar tüm kamu görevlileri aleyhinde ceza davası süreci başlatacağız” dedi. Demir, yaşanacak kaosa dikkat çekerek “Onlarca yıldır siyasal bir talep haline getirilmesi nedeniyle müthiş bir kutuplaşmaya neden olan hassas bir konuyla ilgili sorumsuz dayatma girişimine göz yumulması, tüm kamu kurumlarında sonu belirsiz bir kaosa neden olacaktır” dedi. Medrese isteyen hocaya koruma MAHMUT LICALI Kuran kursları rekoru FIRAT KOZOK K A T I L I M İ Kİ KAT ART T I ANKARA YÖK, imam hatip müfredatının genişletilerek tüm okullarda uygulanmasını ve üniversitelerin medrese olmasını isteyen Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Teoman Duralı’yı korudu. YÖK, Prof. Duralı hakkında soruşturma açılmasına gerek olmadığını bildirdi. Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Teoman Duralı, Kasım 2012’de bir haber sitesine verdiği röportajda laik eğitim sistemine aykırı açıklamalar yaparak kamuoyunda gündeme gelmişti. İmam hatip okullarında okutulan müfradatın genişletilip tüm okullarda uygulanması gerektiğini ifade eden Duralı, “Neden üniversite adını veriyoruz, medrese adını koyalım. Fakültelere de mektep dersin. Bu medreselerin fakültelerinden biri de ilahiyat olur” diye konuşmuştu. Duralı, din ile dünyanın birleştirilmesi gerektiğini, dinin iç disiplini sağladığını belirtmişti. CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, MEB’e Duralı’nın bu sözleri üzerine herhangi bir soruşturma açılıp açılmadığını sordu. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı aracılığıyla soru önergesine yanıt veren YÖK, soruşturmaya gerek olmadığı sonucuna varıldığını bildirdi. YÖK, uluslararası akademik yapılanma olan üniversitelerin medreseye dönüştürülmesini, fakültelerinde mektep olmasını isteyen akademisyeni korudu. YÖK’ün medrese isteyen akademisyeni korumasına tepki gösteren CHP’li Dibek, Ordu Üniversitesi Rektörlüğü’nün EğitimSen’in logosunun bulunduğu “İnsan, Toplum, Doğa Yararına Üniversite” yazılı afişi üniversitedeki odalarının kapısına asan 7 öğretim üyesi hakkında başlatılan soruşturmayı örnek gösterdi. CHP’li Dibek, şunları dile getirdi: “Milli Eğitim ve Yükseköğretim yasaları ile anayasa maddeleri aleyhinde açıklama yapan bir dekana soruşturma açılmasına gerek yokken, Ordu Üniversitesi Rektörü oda kapılarına mensupları oldukları sendikanın afişini asan öğretim üyelerine soruşturma açılmaktadır. Bu AKP adaletidir.” ANKARA Yaz Kuran kurslarına katılımda 12 yaş sınırının kaldırılmasıyla birlikte kurslara katılan öğrenci sayısı rekor kırdı. Önceki yıl 1 milyon 300 bin olan kayıt sayısı geçen yıl 2 milyon 731 bine çıktı. Kurslara katılan öğrencilerin yüzde 93’ünü 14 yaş altı çocuklar oluşturdu. Diyanet’in 2012 yılı Yaz Kuran Kursu raporuna göre 18 Haziran17 Ağustos arasında 3 dönem halinde 81 ilde düzenlenen kurslara 2 milyon 731 bin 569 öğrenci katıldı. Toplam 60 bin 710 cami ile 10 bin 559 Kuran kursunda eğitim verildi. Yaz Kuran kurslarına başvuran öğrencilerin yüzde 1’ini “6 yaşından küçükler”, yüzde 7’sini “1522 yaş grubu”, yüzde 92’sini “614 yaş grubu” oluşturdu. 2011’de kurslara 1 milyon 364 bin 913 öğrencinin kayıt yaptırdığı göz önünde bulundurulduğunda, 1 yılda kurslara giden öğrenci sayısının iki katından fazla artış gösterdiği anlaşılıyor. Kayıt yaptıran öğrenciler arasında en önemli yaş aralığı ise 614 yaş grubu oluşturuyor. Hükümet, 2011 seçiminin ardından KHK ile yaz Kuran kurslarına gidebilmek için ilköğretimin 5. sınıfını bitirme, Kuran kursları için de 8 yıllık ilköğretimi bitirme koşulunu kaldırmış, Diyanet de Kuran Kursları Yönetmeliği’ni bu yönde değiştirmişti. Türkiye genelinde yaklaşık 30 üniversiteden seçilerek “Gençlik Sözünü Söylecek” sloganıyla Ankara’ya gelen yaklaşık 500 üniversite öğrencisi delege, önceki gün ODTÜ’de Üniversite Kongresi’ni toplayarak, ülke ve üniversite gündemini tartıştı. YÖK’e göre sorun yok FKF yeniden! SİNAN TARTANOĞLU 10 öğrenciden 9’u 14 yaş altı ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 18 Aralık 2012’de düzenlediği ziyaretinde çıkan olaylar ve sonrasında başlayan tartışmanın ardından ODTÜ’de bir ilk daha gerçekleşti. Türkiye genelinde yaklaşık 30 üniversiteden seçilerek “Gençlik Sözünü Söylecek” sloganıyla Ankara’ya gelen yaklaşık 500 üniversite öğrencisi delege, önceki gün ODTÜ’de Üniversite Kongresi’ni toplayarak, ülke ve üniversite gündemini tartıştı, radikal kararlar aldı. Tüm gün süren tartışmaların ardından fikir birliği ile 11 maddelik karar metni yayımlandı. Öğrenciler “Kongremizde tüm Türkiye yükseköğretiminden anlamlı bir toplam birleşmiştir. Bu birliktelik ülkeye umut olabilmesi için güçlenerek sürdürülmelidir. Bu nedenle Üniversite Kongresi, kongre ye katılan ve kararlarını onaylayan tüm kulüp ve toplulukların oluşturduğu Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun kuruluşunu ilan eder” kararı aldı. 1965’te üniversitelerdeki fikir kulüplerinin birleşmesiyle kurulan FKF’nin bileşeni ve dönemin ilk fikir kulüplerinden ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü yöneticisi, 68 kuşağı liderlerinden Tuncay Çelen şunları söyledi: “68 kuşağının heyecanı Türkiye’de değişime neden olsaydı bugün FKF’yi yeniden kuran gençlerimize mutlu bir Türkiye kurabilseydik. Biz kazanamadık, yenildik. Gelecek gençlerdedir. O dönem Türkiye’nin geleceğini tanklar altına aldılar, zindanlarda çürüttüler, yok etmeye çalıştılar. Şimdi gençlik, üzerine dökülen çimentonun arasından yeniden filiz veriyor” dedi. Haber Merkezi PKK tarafından kaçırıldıktan sonra serbest bırakılan kamu görevlilerine 1 ay izin verildi. İzin süresinin tamamlanmasının ardından görevlilerin savcılık ve mahkemede ifadelerinin ‘Gençlik yeniden filiz veriyor’ PKK’nin kaçırdığı 3 ere tezkere alınacağı kaydedildi. İşlemlerin tamamlanmasının ardından 3 ere tezkere verileceği öğrenildi. Uzman Çavuşlar Kemal Ekinci, Zihni Koç ve Astsubay Abdullah Söpçeler ise görevlerine dönecek. Barışta Erdost kansere yenik düştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yayımcı ve yazar Muzaffer İlhan Erdost’un oğlu, çevirmen ve yazar Barışta Erdost 55 yaşında yaşamını yitirdi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası yasak yayın basmak ve bulundurmak iddiasıyla gözaltına alınan, 7 Kasım 1980’de Mamak Cezaevi’nde görevli erler tarafından dövülerek katledilen yayıncı İlhan Erdost’un da yeğeni olan Barışta Erdost, bir süredir kanser tedavisi görüyordu. Barışta Erdost, başta Marx ve Engels’in eserleri olmak üzere pek çok sol yayının çevirisini de Türkçeye kazandırmıştı. Erdost Sol Yayınları’nın yetkilisi olarak da görev yapıyordu. AİHM’ye 48 bin başvuru ANKARA (ANKA) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 19922002 yılları arasında AİHM’ye Türkiye aleyhine 4 bin 795 başvuru yapıldığını, bu sayının 200227 Eylül 2012 tarihleri arasında 48 bin 60 olduğunu bildirdi. Davutoğlu, 27 Eylül 2012 tarihi itibarıyla AİHM önünde Türkiye aleyhinde devam eden başvuru sayısının 16 bin 776 olduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle