10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 17 MART 2013 PAZAR 16 KÜLTÜR n Kültür Servisi Almanya’nın Nürnberg kentinde düzenlenen 18. TürkiyeAlmanya Film Festivali’nde Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray ve Alman sinemasının ikonu Hannelore Elsner’e onur ödülü verildi. Şoray, ödülünü Nürnberg Büyükşehir Belediye Başkanı Ulrich Maly’in elinden aldı. Uğur Yücel’in “Soğuk” filminin gösteriminin yapıldığı gecedeki konuşmasında Yücel, Şoray için “muhteşem kadın” ifadesini kullanarak “Şoray ve Elsner’e iyi bakın, bu iki yıldızı gelecek nesiller göremeyecek” dedi. Gecede, Cahit Berkay da bestesi “Al Yazmalım”ı çaldı. İki ‘sultan’a Almanya’da ödül Gökyüzü, gül ve çocuk kokan şair Şair Ceyhun Atuf Kansu’yu otuz beş yıl önce bugün yitirmiştik u Ceyhun Atuf Kansu, çıraklığını kısa zaman içinde halk yazını geleneğinde deneyip sınadıktan sonra, işbu esenlik, temizlik, duygu dolu coşumsal renklere ilmik atarak özgün duyarlıklarının toprağına ilerler. ÂBA MÜSLİM ÇELİK Çocuklar oyun bahçesine n Kültür Servisi Yonca Çocuk Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu “Oyun Bahçesi” adlı tek perdelik müzikli interaktif çocuk güldürüsü bugün saat 13.00’te Maltepe Sokak Kültür ve Sanat Merkezi’nde. Kenan Cinkiş’in yönettiği oyunda Çağın Ülger, Ezgi Süheyla Oral ve Mehmet Ölmez rol alıyor. Gişe Tel: 0216 441 50 46 Ustaoğlu Sofya’da jüri başkanı n Kültür Servisi Yönetmen Ye şim Ustaoğlu, 17. Sofya Uluslararası Film Festivali’nin jüri başkanlığını üstlendi. İngiltere’den Mike Downey, Romanya’dan Ada Condeescu, Sirbistan’dan Miroslav Momcilovic ve Bulgaristan’dan Konstantin Bojanov’un diger jüri üyeleri oldugu festivalde Ustaoğlu’nun “Araf” filminin de gösterimi yapılacak. Ceyhun Atuf Kansu, yukarıdakilerin ve daha nice değerlerin bütünüdür. Kendini sürgit yenileyen bu “halk ve toplum ozanı”nın, insancılığa ve ahiliğe benzeşen bir kardeşlik anlayışıyla, yaşamı ve sanatı iç içe belirmiş, gelişmiştir. Salıncaklı, balonlu, bahçeli, ilk şiir betiğinden (1943) tutalım, “Cumhuriyet Ağacı”na kadar yazdıkları ve bir çocuk hekimi olarak da tüm eylemleri, süreçteki yönsemeye uyan bir nitelik ve tazeliktedir. Çıraklığını kısa zaman içinde halk yazını geleneğinde deneyip sınadıktan sonra, işbu esenlik, temizlik, duygu dolu coşumsal renklere ilmikler atarak özgün duyarlıklarının toprağına ilerler. Onu karmaya, gübreleyerek yeşertmeye çalışır. Düşleri her seherde acılarımızın, sevinçlerimizin canlı almaşıkları olup Güneş’in sıcak alnıdır. Göğden çisil çisil yağan olsa da verimliliği yerden gelir. Ahşap oyuktan akan şeylerin değeri, doğduğu toprakların mayasını, börtü böcesini, iyi kötü bilmek inceliğiyle, zevki alımlamasındaki başarısındadır. Bu hüneri, kendisi ve ülkemizin tarihinde sağlam bir ekin sanat kalıtı olarak yer tutar. Oylumu, eskil dünyalarımız içre baskın gözükmese de, asıl yayı çeken, ahengi duyumsatacak akışı belirleyen öz, o seslerden, kuvvetli bir ilkyaz ikindisini içerimize sızdıran dalgıçlığını göstererek, gönüllerimizden öper birer birer. Sözcelem açımlanarak, okuyucusunun göğüs kafesinin altındaki cevahiri canlandırmasına evrilir. Yurt, doğa, insan, yaşamak sevgisiyle dolar kişi böylelikle. Söylemleri, eskitilmiş şairlerde olduğu gibi, ya hiç sevilmez ya da çok sevilmiş, örselenmiş bir kız güzelliği olarak, orta yerde kalanından değildir. Yeni yaşam, duru görmece biçemi, ozan ata’da yepisyeni zamanları beklemeden gelir, ezgilenerek algılarımızın başucuna kurulur. Güneş ananın bol ışıklı sütü, bilincimizin ışığıdır. Sevi ve sevgiyle barışık bir dünyadır artık orta yerde duran. Yunus Emre’nin, Karacaoğlan’ın söyledikleri de o bağlam üzere gelişerek çözeldiler sürekli ve gelecek çağlara bu değerle kaldılar. Kansu’daki ses, çağdaş yazınımızın “buğday, kadın, gül ve gökyüzü” bağlamındaki, insancıl, doğacı çizgide genişleyen öncül bağıt ve parıltılarındandır. Ondan el alınırsa, söz içi ve dışı gelgitlere yol açan, git git eytişimsel eğilimli, toplumcu gerçekçi yapılar kurmalara yönelmiş düşünceleri benimseyen, genç sanat erlerinin, yurt ve yeryüzü şiiri kurmalarına olanaklı ipuçları sunar. O, yaren sofrası olup, çiğdemgillerden mahmurçiçeği ve içerikli bir oğulbalı hep; almasını bilelim yeter ki. “Şairlerin Cumhurbaşkanı”dır. Cahit Erencan’la birbirlerini, ne çok severlerdi! Sırayı, “Dağ Gözeleri” adlı şiirim alsın benim, ikisini birlik analım: “Külebi Anka ve Ra / Garaja çekilmiş damperli sonunda / Şu şairin abicim nesi var? / Sorsanız, yanıtı hazır, / Ceyhun Kardaş sen bu yerlerden gideli – / Ağaçlar sağ, ölü dallar //Külebi üveyik / fısıldıyor akşam üzerleri / Türkiye kadar büyük çiçek / allar diri, ağaçlar sayrıcek // Külebi iner içindeki inişten / Elinde çifte gül, mühürlü / gölge ölümlerinin parlak yıldızı / Kansu! (derseniz), söyler yüksünmeden, / O sarıp sarmalanmış acı türküyü”. CEYHUN ATUF KANSU ŞİİR ÖDÜLÜ Bu yıl Halim Yazıcı’ya ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü bu yıl “Avluda Kuş Sesleri” adlı yapıtıyla Halim Yazıcı kazandı. Adnan Binyazar, Müslim Çelik, Refik Durbaş, Şükrü Erbaş, Bahar Gökler, Emin Özdemir ve Sevgi Özel’den oluşan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Seçici Kurulu, 2013 yılı için Halim Yazıcı’nın “Avluda Kuş Sesleri” adlı yapıtını oybirliğiyle ödüle değer gördü. 1954 Bergama doğumlu olan Yazıcı’nın, daha önce “Aşk Cazdır”, “İpek Tin”, “Küçük Bir Harf”, “Küçük Taşlar İklimi” adlı şiir kitapları yayımlandı. Yazıcı, ödülünü 3 Nisan’da Ankara’da düzenlenecek bir törenle alacak. Rashit ‘İnsan Neslinin Sonu’ (Ada Müzik) Johnny Marr ‘The Messenger’ (Warner Bros.) Önce Kadıköy ekibiydi Rashit, sonra İstanbul. 20 yıl önce kurulmuşlardı, ama topu topu üç albüm vardı geride bir tek anlamı vardı bunun; Tarantino filminde olanlardan daha çok macera yaşamışlardı; gidenler, gelenler, kalanlar… Orijinal lineup’tan tek isim gitarcı Tolga Özbey, yeni çıkan dördüncü stüdyo albümü “İnsan Neslinin Sonu”nda tüm şarkı sözlerinin sahibi. Yapımcı davulcu Orkun Tunç. Müzikal açıdan değil içeriğiyle konsept bir albüm “İnsan Neslinin Sonu”. Bazen takıntıdan ve ruhsal hassasiyetten, bazen toplumsal bir rahatsızlıktan kaynaklanan mesajlar şarkıları birbirine bağlıyor. Yakın geleceğe dair karanlık bir perspektif çiziyor. Adı modern, ama kendisi sapına kadar vahşi olan bir dünyanın, insanın insani özelliklerini eritişini ifade ediyor. Newwave, postpunk ve poprock arasında salınsa da, lego gibi eklektik bir soundu var. Nazan Öncel ile söylenen “Kancalar”; John Barry’nin bizde Kaygısızlar adıyla gösterilmiş TV dizisinin müziğinden esinlenmiş. Göksel ile söylenen “İki Gölge”, 50 yıl önce Sandy Possey’nin “All Hung Up On Your Green Eyes” şarkısının yorumu. Açılıştaki “Hep Yokluğa” ise eski bir Nogay türküsünden, “Zor Gerçek” ise Love’ın “Alone Or Again” şarkısından yola çıkmış. [email protected] Indie rock’ı yaratan The Smiths’in gitaristi, şarkı yazarı olarak müzik tarihine geçen Johnny Marr, sonunda ilk solo albümünü yayımladı. 1987’de grup dağıldıktan sonra Marr, The The, Electronic, Modest Mouse, The Cribs gibi gruplarda yer aldı, Billy Bragg, Talking Heads, Bryan Ferry, Pet Shop Boys, Girls Aloud, John Frusciante ile çalıştı. 2003’te Johnny Marr and the Healers adı altında “Boomslang” albümü çıktı. Ama The Smiths sonrası onun yerini dolduracak bir çıkış yapamadı. “The Messenger”ın albümle aynı adı taşıyan ilk single’ı altyapısı güçlü, melodisi çok çarpıcı olmasa da insanı sürükleyen bir şarkı. Marr, belirgin gitar çalışıyla kendini gösterse de vokali zayıf. İkinci single “Upstarts”, Manchester’daki isyanları odak noktası yapmış ama müzik, Marr’dan beklenmeyecek bir sıradanlık içinde. Albümün en güzel anları, ilginç bir şekilde, daha sert gitar soundu olan şarkılarda değil, The Smiths’i andıranlarda. Anıları arasında kaybolan bir erkeğin aşkı arayışını anlatan “Say Demesne”, Marr’ın melankoliyi çok güzel yansıtan meşhur riff’leriyle bezeli. “The Messenger”, popüler olan bazı indie rock gruplarının albümlerinden daha iyi ancak Marr’ın dezavantajı, çıtayı çok yükseğe koymuş olmasında. www.zulalkalkandelen.com Çekmez toprağa verildi n Kültür Servisi Geçen salı günü hayatını kaybeden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları emekli sanatçısı Dinçer Çekmez, önceki gün Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde düzenlenen törenle uğurlandı. Çekmez’in cenazesi, Üsküdar Şakirin Cami’nde kılınan öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törene ve cenazeye aralarında Müjdat Gezen, Arif Keskiner, Gül Sunal, Erdoğan Ersever, Selma Kutluğ, Gökhan Mete, Suphi Tekniker, Mustafa Alabora, Mazlum Kiper’in de bulunduğu sanatçılar katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle