17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER çoktan yitirmiş, şu anda ancak insanlığın en geri basamaklarındaki toplumlarda geçerliliğini sürdürebilecek bir konu. Kadının ve erkeğin bir arada olamazlığı… Gerçi bunun ayrı plaj, ayrı okul, ayrı otobüs vb. çeşitli örnekleri topluma dayatıldı ve dayatılmakta. Fakat bu kez yapılmak istenen, bütün ölçülerin ötesine geçti. Kız ve erkek öğrencilerin aynı evlerde oturamayacağı… Az çok uygarlaşmış hiçbir ülkede düşünülemeyecek bu türden bir yasaklama ve tehdidin en sıradan insan haklarına aykırılığı bir yana, böyle bir anlayışın temelindeki ana fikir, kadını koruyormuş görüntüsü ardında, onun, zayıf, güvenilmez, ikinci sınıf bir insan olarak görülmesidir. Yanı sıra psikolojik bir etken de, daha yaşlı erkeklerin, belki bilinçli belki bilinçaltı bir itkiyle, genç erkeklerden nefret etmesi, onları kendilerine rakip görmesi, küçümsemesi, aşağılaması olabilir… Konuyu psikolojik yönden irdelemeyi sürdürüp her şeyi gösteren bir mikroskopla bu gibi düşüncelere sahip olanların bilinçaltlarına bir yolculuk yapılsa, bu ana fikirlerin gerisinde, bu gibi kimselerin sapkınlık eğilimlerinin, aşağılık duygularının birtakım kurtçuklar gibi kımıldanmakta olduğu görülebilecektir… Kendi aile bireylerini katledenlerin, ensestin, çocuk tacizciliğinin en yaygın olduğu ülkelerden birinin bizimki olduğu ne bir sır ne de rastlantıdır… HHH Yazının başlığına dönecek olursak… Düzeysizliğin en yukarılardan dayatıldığı toplumlarda, ahlaksal çöküntü, zihinsel karışıklık, her alanda düzey düşüklüğü o toplumun bütün katmanlarında bulaşıcı bir hastalık gibi dalga dalga yayılacaktır… Siyasetçilerin, toplum bilimcilerin, akıl sağlığını, kişiliğini korumak isteyen tek tek herkesin göz önünde bulundurması gereken bir konu da budur… Bugün saat 12.00’den başlayarak Tekin Yayınevi standında kitaplarımı imzalayacağım (3. Salon, girişte solda). Yine bugün 17.00’de “Puşkin’den Günümüze Rus Şiiri” başlıklı bir konuşmam var. (Marmara Salonu) Yarın (Pazar) 12.00’den başlayarak Tekin Yayınevi, 17.0018.30 arasında Cumhuriyet Kitapları (yine 3. salon, girişte sağda) stantlarında kitaplarımı imzalayacağım. Yarın Cumhuriyet Pazar dergisindeki yazımın başlığı: ‘Fotoğraf Sanatçısına Gönül Borcumuz’. Endişeler haklı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB’nin Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komiseri Stefan Füle, üniversite öğrencilerinin özel hayatlarına müdahale etmeye hazırlanan hükümete, endişelere hak verdiğini belirterek mesaj verdi: “Umarım bu tartışma hukukun üstünlüğüne saygıyla biter.” İstanbul’da Taksim Dayanışması ile buluşan Füle, bir günlük Ankara ziyaretine ise çok sayıda görüşme sığdırdı. Füle, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ve HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, ODTÜ Rektörü Ahmet Acar ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisiyle bir araya geldi. Füle, delegasyonda düzenlediği basın toplantısında hükümete şu mesajı yolladı: “Türkiye’de daha fazla demokrasi demek Türk toplumunun çeşitliliğine daha fazla saygı duymak ve tanımadır. Benim inancım, bu aynı zamanda vatandaşların kişisel tercihlerine ve hayat tarzlarına daha fazla saygıdır. Bu tartışmanın nasıl sonlanacağı AB Komiseri Stefan Füle, AKP hükümetinden özel hayata saygı istedi: Düzey Düşüklüğü Bulaşıcıdır Yabancı dil bilgisine sahip olanlar bilirler. O dili kötü konuşan biriyle konuşmanız gerektiğinde, siz de kendi bilgi düzeyiniz her ne ise onun altına düşersiniz. Aradığınız sözcükler bir türlü aklınıza gelmez. Buna karşılık dili iyi bilen biriyle konuşmak sizin bilgi dağarınızı da en yukarıya çıkarır… Çünkü düzey yüksekliği özendirici, düzey düşüklüğü bulaşıcıdır… HHH Türkiye’de siyaset konularının içeriği ve dile getiriliş biçimleri uzun bir süredir en alt düzeylerde seyrediyor. En sıradan doğrular tersine çevriliyor. Çoktan aşılmış olması gereken konular, yeni bir şeymiş gibi toplumsal yaşamın gündemine getiriliyor. Kara para aklar gibi, kara düşünce parlatılıp geçer akçe olarak piyasaya sürülüyor. Yüzyıl öncelerinin aşınmış bilgileri, tersyüz edilmiş eski giysiler gibi, yeni mal olarak topluma dayatılıyor. Ve bütün bunlarda başarılı da olunuyor. Çünkü siyasetin içerik ve dil düzeyi aşağılara indikçe, toplumun (havacılık terimiyle konuşursak) “yükseklik yitimine” uğraması da hızlanıyor… Doğasında öykünmecilik (taklitçilik) olan insan; aşağı düzeyde bir söylemle dayatılmış kötü, yanlış, değersiz bir içeriği, yeni bir şeymiş gibi aynı düşük düzeyde sözcüklerle tekrarlayıp duruyor… Üstelik sadece toplumun orta ya da daha aşağı düzeydeki katmanları bakımından da değil söz konusu olan. İleri düzeyde eğitim almış kimselerin de aynı içerik ve biçim düzeyinde saplanıp kaldıkları görülebiliyor… HHH Somut ve şimdilik en yeni bir örnekten yola çıkarak düşünmeyi sürdürelim. “Şimdilik yeni” diyorum, çünkü bu satırlar yazılmaktayken de, vereceğim örneğin daha yenileri ortalığa dökülebilir. Birkaç gün önce, her zamanki gibi karışık ve kışkırtıcı bir dille, toplumsal gündeme yeni bir konu getirildi. Daha doğrusu, çağını, yaşamını, Füle: Hükümet Gezi mesajını almadı AYŞE SAYIN ANKARA AB’nin Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komiseri Stefan Füle, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu da CHP Genel Merkezi’nde ziyaret etti. Edinilen bilgiye göre görüşmede, CHP lideri Kılıçdaroğlu, AB ile yeni müzakere başlığı açılmasından memnuniyet duyduğunu ifade etti. Füle de, Gezi Parkı protestoları konusunda AKP hükümetinin tutumunu eleştirdi. Edinilen bilgiye göre Füle, Gezi protestolarında sivil toplumun gücünü ortaya koyduğuna dikkat çekti. “Gezi ile ilgili sivil toplumun uyarıları dikkate alınmalı” diyen Füle, “Bu olaylar sivil toplumun Türkiye’de ne kadar güçlü, dinamik olduğunu ortaya koydu. Ancak hükümet, Gezi’de verilen mesajı algılayamadı, sivil toplumla ilişki kurmadı” görüşünü iletti. çok önemli ve ben umut ederim ki bu Türkiye’de hukukun üstünlüğüne saygı ile sonlanacak ki bu da, haklı endişeleri olanların özel tercihlerine ve fikirlerine saygıyı beraberinde getirecektir” Füle, kızerkek öğrencilerin birlikte yaşamalarının tartışıldığı bir dönemde Türkiye’ye geldiğini anımsatırken, “Demokratikleşme paketi eylül sonunda Başbakan tarafından duyuruldu. Başbakan burada bazı güvenceler verdi. Her bir Türk vatandaşının tercihlerine, seçimlerine saygı duyulacağını dile getirmişti. Bu konuyu yetkililerle görüşürken şu hususu vurguladım, ‘Bu tartışılmayacak bir konu değildir. Tabu değildir. Ancak önemli olan bu konunun nasıl sonuçlanacağıdır.’ Temen nimiz kanunlara ve kişisel haklara saygı çerçevesinde sonuçlanmasıdır. Öncelikle yapmak istediğim, bu değil. Türk toplumunun tartıştığı meselelerde taraf olmak istemiyorum. Asıl amaç izlemektir” dedi. azeteciler özgür değil’ Füle, Türkiye’de basın özgürlüğü ve tutuklu gazetecilere yönelik cezaların anımsatılması üzerine şunları söyledi: “Endişelerimizi ilerleme raporunda da dile getirdik. Bazı hususların altı çizildi. Türkiye’ye geldiğim ilk dönemde çoğulcu bir medya görüyordum. Aynı konuda farklı görüşler vardı. Şimdi gördüğüm, bu durumun azaldığıdır. Bunların nedenleri arasında, medya ‘G patronlarının başka işle uğraşması ve kurumların el değiştirmesi, otosansürün devreye girmesi de yer alıyor diye düşünüyorum. Gazetecilerin normal, özgür yazamadıklarını gözlemliyoruz.” Dışişleri Bakanı Davutoğlu da Füle’ye, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde Kıbrıs engelinin çıkartılmamasını istedi. Füle, TürkiyeAB ilişkilerindeki yeni ivmenin geçen yıl beraber başlatılan pozitif gündemin neticesi olduğunu söyledi. AB’nin, her zaman için Türkiye’deki reform sürecinin platformu olmaya devam etmesi gerektiğini belirten Füle, “Bir çiçekle bahar gelmez. Dolayısıyla amacımız tüm diğer fasılların açıldığını görmek” dedi. l Finli gazeteci konuştu ‘Erdoğan’ın tepkisi komik ve paranoyakça’ Haber Merkezi Finlandiya ziyareti sırasında, Suriye’de cihatçı gruplara Türkiye’nin desteğini sorduğu için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sinirlenerek “Arkadaş birileri sizi özel olarak görevlendirmiş” diye hitap ettiği Finlandiyalı gazeteci Tom Kankkonen, Erdoğan’ın tepkisini “paranoyakça” bulduğunu söyledi. Finlandiya Gazeteciler Sendikası ise tepkinin Erdoğan’ın basın özgürlüğüne bakışını ifşa ettiğini söyledi. Erdoğan’ın sorduğu soruya sinirlenmesine tepki gösteren Kankkonen, Bianet’e yaptığı değerlendirmede, sorduğu sorunun bir gazeteci lik faaliyeti olduğunu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’de sürmekte olan bir tartışma var. Normal bir gazeteci de elbette bu konu ile ilgili soru soracaktır. Ancak bu sorunun birileri tarafından yönlendirilerek sorulduğunu düşünmek bana komik ama bir o kadar da üzücü ve paranoyakça geliyor” dedi. Finlandiya Gazeteciler Sendikası Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Juha Rekola de böyle bir tepkinin Türkiye hükümetinin basın ve ifade özgürlüğüne bakışını ortaya koyduğunu söyledi. Rekola, “Erdoğan’ın tepkisi basın ve ifade özgürlüğünü tanımadığının ifadesi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle