17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2013 CUMARTESİ 4 HABERLER ‘Şeyhülislam’ın Dönüşü Cumhuriyet Bayramı’na rastlatılan Marmaray’ın en ilginç yönü, törende “şeyhülislam”ın, Diyanet İşleri Başkanı kisvesi altında en ön sırada yer almasıydı. Bu olaya son zamanlarda çok sık rastlanması, belki de dikkatleri çekmemesinin en önemli nedeniydi. Ama Diyanet İşleri Başkanı’nın baş döndürücü yükselişini Sözcü gazetesi atlamamış. Nitekim Marmaray ile ilgili olarak verilen gazete ilanlarında, devlet protokolünde yeri o zamana kadar 49. sırada olan Diyanet İşleri Başkanı’nın onuncu sırada yer alan Bakanlar Kurulu üyelerinden, 7. sırada yer alan Yargıtay Başkanı ve diğer yüksek yargı başkanlarından öne konmasına dikkati çekiyordu, önceki günkü Sözcü. Diyanet İşleri Başkanı’nın protokoldeki yerinin “Türkiye’nin değişen vizyonuna uyumlu olarak değiştirilmesi gerektiğini”, daha 2010 yılı Kasımı’nda Bugün gazetesinde çıkan bir yazısında Erhan Afyoncu da önermekteydi. Kendisine muhafazakâr demokrat etiketi yapıştırmaya meraklı Tayyip Bey’in siyasal İslam rejiminde Erhan Afyoncu’nun üç yıl önce dile getirdiği öneri gerçekleşmiş ve siyasal İslam rejiminin değişen Türkiye vizyonuna uygun olarak, bugün, belki de alışkanlıktan Diyanet İşleri Başkanlığı olarak adlandırılan şeyhülislamlık Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında yer almıştır. HHH Bu bakımdan Sözcü’nün dile getirdiği değişiklikte şaşılacak bir yön yoktur, Bugün yazarı Erhan Afyoncu’nun da üç yıl önce önerdiği gibi, Türkiye’nin değişen vizyonuna uygun olarak Şeyhülislam Efendi, protokolün ön sırasındaki eski yerine dönmüştür. Şimdilik adı, Diyanet İşleri Başkanı olan şeyhülislam, Osmanlı’da devlet protokolünde, sadrazamdan sonra ikinci sırada, eğer aynı zamanda padişahın hocası ise, sadrazamın da önünde birinci sırada yer alırdı. Ulemanın başında olan şeyhülislam yalnız fetva vermekle yetinmez, ayrıca eğitim ve adalet mekanizmalarını da denetlerdi. Padişahlar da savaş ilan edeceklerinde veya diğer icraatlarında, girişimlerinin dine uygunluğu konusunda, şeyhülislamlardan fetva alırlardı. Kimi güçlü kişilikli şeyhülislamlar, bu konuda titiz davranırlar, hep istenen doğrultuda fetvalar vermez, zaman zaman ayak direrlerdi. Bunun en güzel örneklerinden biri de, şeditliğiyle bilinen Yavuz Sultan Selim’in şeyhülislamı Zembili Ali Efendi idi. Bununla birlikte, şeyhülislamları tayin ve azilleri padişahın elinde olduğundan, genellikle saltanat makamının istediği doğrultuda, fetvalar verirlerdi. Kısacası Osmanlı’da şeyhülislam genelde, saltanat makamına tabidir, öncelik sultanındır. HHH Özetle, Osmanlı’da şeyhülislamlık, tıpkı Bizans’ta patrikliğin tahta bağlı olması gibi saltanata bağlı bir kurumdur, genelde istenen fetvaları verir. Oysa İran’daki velayeti fakih kurumu, her şeyin üstündedir. Yalnız genel siyaseti saptamakla kalmaz aynı zamanda yargıyı, orduyu, eğitimi, hatta bunlar yetmiyormuş gibi, Vakıfları da denetleyen gerçek bir karar makamıdır. Türkiye’de 1921 Anayasası ile Evkâf ve Şeriye vekâleti olmuş olan şeyhülislamlık makamı 3 Mart 1924 günü hilafet ile birlikte kaldırıldı. Şeyhülislam ise, Diyanet İşleri Başkanı oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı devletin dini dilediği gibi denetleyebilmesi düşüncesinden doğmuştu. Ama zaman içinde devletin dini denetlemesi için getirilmiş kurum dinin devleti denetlemesinin aracı haline dönüştü. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı 5 Kasım günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından kabul edilen bütçeye göre, yıllık 5.5 milyar lira ( 2.75 milyar dolar) geliri olan dev bir kuruluştur. Devlet Bakanı Bekir Bozdağ’a sorarsanız, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi yetersizdir. Türkiye’nin değişen vizyonu, protokoldeki sırayı etkiliyor ve adı şimdilik Diyanet İşleri Başkanı olan, görkemiyle, bütçesiyle Osmanlı’nın şeyhülislamlarını gölgede bırakan Cumhuriyetin şeyhülislamı Türkiye’nin değişen vizyonundaki yerini alıyor. Arınç sonunda patladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin Kızılcahamam’daki toplantısında, “kız ve erkek üniversite öğrencilerinin aynı evlerde kalmalarına müdaharınç’ın, Gezi Parkı Direle edileceği” yönündeki açıklamanişi devam ederken yalarını yalanlayan ancak Erdoğan’ın pılan Bakanlar Kurulu’nda grup toplantısında sözlerini tekrarda Erdoğan ile tartıştığı ve Bakanlar Kurulu’nu “Hem lamasıyla “açığa düşen” Başbabakanlıktan hem de parkan Yardımcısı Bülent Arınç ilk tiden istifa ediyorum” dikez sert mesajlar verdi. yerek terk ettiDaha önce gazetecilerin Erği iddia edilmişti. doğan ile kendi açıklamaları Taraf’ın haberine arasındaki çelişkileri sorması göre tartışmanın üzerine sessiz kalan Arınç, dün ardından Arınç, Avrupa Konseyi Medya ve Bilgi toplantıyı terk etToplumundan Sorumlu Bakanmişti. Diğer balar 1. Konferansı’na katılmak kanlar tarafından ikna edilemeüzere gittiği Sırbistan’ın başyince Arınç için kenti Belgrad’da TRT Türk’ün devreye Cumcanlı yayınına katılarak soruları hurbaşkanı Abyanıtladı. Erdoğan, Gezi Diredullah Gül girnişi sırasında da Arınç’ın açıkmişti. Gül’ün iklamalarını yalanlamıştı. Arınç’ın na çabaları soo açıklamaları özetle şöyle oldu: nuç verince Arınç istifadan Gayretkeş valiler: Başbakanımıvazgeçirilmişti. Arınç’ın Gezın çocuklarımızın üzerinden söyzi olaylarıyla ilgili özür dilemesi, verilen mesajı aldıklemek istedikleri doğru ve katılıyolarını açıklaması ve ortamı rum ama onun “Gerekirse yasal yumuşatan tavrı Erdoğan’ı düzenleme yaparız” demesi, arrahatsız etmiş ve bu konudından gayretkeş bir valimizin bu da Arınç ile aralarında tarsözlerin üzerine atlaması çok doğtışma yaşanmıştı. ru 8.11.2013 bir davranış değil. KEMALIN TURKIYESIyeniLayout 1 16:08 Page 1 Erdoğan’ın iki kez açığa düşürdüğü Başbakan Yardımcısı ‘Tutanak kâtibi değilim’ dedi Daha önce istifa etmişti A Jet hızıyla sansür Bülent Arınç’ın çok tartışılacak açıklaması AKP’nin resmi internet sitesinde sansürlendi. Arınç’ın konuşmasına ilişkin haber sitenin en alt sıralarında ve Erdoğan’a ilişkin sözleri kesilerek verildi. Arınç’ın konuşmasının hemen ardından alelacele NTV’ye açıklama yapan Hüseyin Çelik’in açıklamaları ise internet sitesinin en üst sıralarında yer aldı. Tutanak kâtibi değilim: Ben ağır ceza mahkemesinde avukatlık da yaptım, orada da güvenilir bir isimdim. O adam satılmaz, eğilip bükülmez denirdi. Ben şimdi hükümet sözcüsüyüm. Arkadaşlarıma bilgi verirken söylediğim her sözün yerini bulması lazım. Tutanak kâtibi değilim, özet yapıyorum. Ama söylediklerim içeride konuşulanlara doğru şekilde uymak zorundayım. Düşüncelerimi açık biçimde ifade edeyim. Ben hükümet sözcüsü olarak söylediklerimle hükümetimi zor durumda bırakmamalıyım. O gün bir soru soruldu. Ben bulunduğum yerde, ne duymuşsam onu söyledim. Duymadıklarımdan sorumlu değilim. Bakanlar Kurulu toplantısında konuşulmadı bu elbette. Bundan dolayı üzülmem, eksiklik hissetmem, yanlış yaptığımı düşünmüyorum. Başbakanımız grup toplantısında “Böyle şey ler duyuyoruz, bekâr genç kızlar ve erkeklerin bir arada oturması mahsurlu” dedi. Bu sözler ile benim söylediklerim tezat teşkil etti. Ben yanlış yapmadım: Ben yanlış yapmadım ama farklı bir şey söyledi ve benim açıklamalarım ile kendi sözleri arasında bir fark ortaya çıkardı. Ben tevil edemem bunları ama başka pek çok insan “Başbakan’ın beni hiçe saydığını” ileri sürdü. Başbakan’ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Bu sözleriyle toplumda sosyal bir yaraya parmak bastığını düşünebilir. Ama aradan 12 saat bile geçmeden çelişki içinde bir şey yaşandı. Kum torbası haline getirilmek istemem: Benim saçlarımı beyazlatan, belimi büken ne biliyor musunuz? Başbakan’ı 24 saat takip ederim ben. Onun da böyle bir görevi olmalı. Hükümet sözcüsünü açmaza düşürmemektir. Bu 134 yazarlı çok özel bir koleksiyon eser A.M.Schneider, Afet İnan, Ahmed Haşim, Ahmet Refik, Albert Eckstein, Albert Gabriel, Ali Hüseyin İşbay, Ali Satan, Altan Öymen, Arif Dino, Arif Müfit Mansel, Arthur Wandaphel, Asım Süreyya, Ayşe Hür, Aziz Oğan, Baki Süha Ediboğlu, Bilsay Kuruç, Bossert, Bozkurt Güvenç, Burhan Belge, Bülent Özükan, Cahit Kayra, Cahit Öncü, Can Dündar, Cengiz Aslantepe, Devambez, Donald E. Webster, E. Mamboury, Engin Özendes, Ercüment Ekrem Talu, Erdoğan Teziç, Ernst Egli, Ersnt Reuter, Eugene Pitard, F. S. Bodenheimer, Falih Rıfkı Atay, Falke, Faruk Pekin, Fikret Adil, Gazanfer Kunt, General Kâzım Dirik, Gökhan Akçura, Gunnar Jarring, Gülten Kazgan, H. N. Orhun, H. F. Kvergic, Hakkı Uyar, Hakkı Uzunçarşılı, Halil Bedii Yönetken, Halil Edhem, Hamdi Genç, Hamit Zübeyr Koşay, Hans Henning von der Osten, Hasan Halet Işıkpınar, Hasan Refiğ Ertuğ, Hasan Âli Yücel, Heinz Mundenke, Hikmet Geray, Hikmet Turhan Dağlıoğlu, Hubert Kleinsorge, İ. Safa, İbrahim Peçevi, İhsan Cemal Karaburçak, İhsan Sungu, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, İsmail Hakkı Oygar, İsmet İnönü, John G. Hun, Kâzım Zafir, Kemal Bayrakçı, Kudret Emiroğlu, Kurt Bittel, Lady M. N. Kelly, Lektor Herbert Riedel, Lütfü Tınç, Mehmet Özdoğan, Mesut Cemil, Mihri Pektaş, Murat Belge, Murat Katoğlu, Muzaffer Göker, Mümtaz Faik Fenik, N. İyriboz, Necdet Sakaoğlu, Necib Fazıl Kısakürek, Nevin Ünal Özkorkut, Namık Orkun, Nedim Veysel İlkin, Nobert V. Bischoff, Nurettin Artam, Nurşen Gürboğa, Nusret Köymen, Nüzhet Baba, O. Gerngross, Orhan Koloğlu, Osman Bahadır, Othmar Pferschy, P. ViettiVioli, P. W. Ireland, Regi Langkurtz, Remzi Oğuz Arık, Reşat Ş. Sirer, Reşit Galip, Robert SaintAix, Ruşen Eşref Ünaydın, Sabahattin Âli, Sabri Esat Siyavuşgil, Sadreddin Enver, Sadri Etem, Sait Faik, Sami Boyar, Sedad Hakkı Eldem, Selahattin Batu, Selim E. Sarper, Serdar Şahinkaya, Şevket Süreyya, Tahsin Öz, Tanıl Bora, Thomas Whittemore, Uğur Tanyeli, Vecih Bereketoğlu, Vedat Nedim Tör, Von Engelmann, Von Wadler, Walter L. Wrigt, William SalomonCalvi, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal Bayatlı, Zafer Toprak “Kitap kurtları, tarih meraklıları, koleksiyonerler için "Kemal'in Türkiye'si"nin tıpkıbasımlarını bir araya getiren bu kitap, hazine değerinde... Ama bu kitap, o derginin sayfalarıyla sınırlı kalmıyor. Dergilerin açtığı patikadan yürüyüp bizi 1930'larda sınırlı bir çerçeveden çekilen fotoğrafın geniş planıyla ve günümüzdeki izdüşümleriyle buluşturuyor.” Can Dündar radaki konuşmasıyla biz eleştirilerin odağında olduk. Ben itibarımın, kişiliğimin yıpratılmasını istemem. Birilerinin kum torbası haline getirilmek istemem. Başbakan’ın bana karşı davranışı toplumda yanlış anlaşılmıştır. Buna izin vermemesini benim beklemem de benim hakkımdır. Başbakan’ın görevi, hükümet sözcüsünü açmaza düşürmemektir. Başbakanımıza sesleniyorum: Başbakanımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, ikimizin sözleri arasındaki çelişkiyi düzeltmesi kendisinden beklenir. Bence de çok doğru olan düşüncelerini Başbakan açıklamalı. Eğer kendi içimizde konuştuk ve değerlendirdiysek ben hükümet sözcüsü olarak çıkar çok güzel bir şekilde açıklarım. Ama onun gerekirse yasal düzenleme yaparız demesi, ardından gayretkeş bir valimizin bu sözlerin üzerine atlaması çok doğru bir davranış değil. Zor günler: Birlikteliğimizin bazen zor günler geçirdiğini biliyorum, bazen münakaşa ettiğimiz oluyor. Biz dava arkadaşıyız. Kader birliği yapıyoruz. Hükümetteki sorumluluğum sadece bakan olduğum anlamına gelmez. Futbol sadece futbol değildir diye bir kitap var. Ben sadece bakan değilim, benim bir özgül ağırlığım var, benim yıpranmamam lazım. Bunlar ekran önünde tartışılmamalı. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim, ben çok şeyi temsil ediyorum. Kırmızı plaka meraklısı değilim. Dolayısıyla herkesin bana böyle baktığı bir noktada benim yıpranmamam lazım. Benim hiçe sayılmamam lazım. Kemal’in Türkiye’si BUGÜNÜN BİLGİLERİYLE HÜSEYİN ÇELİK: Sitem sevgiden doğar AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, yaşanan polemik ile ilgili “Arınç ile Erdoğan arasında ast üst ilişkisi vardır. Ama 40 yıllık can ciğer dostturlar. Ben parti sözcüsü sıfatıyla sitem olarak ifade edilen sözleri şöyle değerlendirebilirim. Sitem sevgiden doğar. Arınç, böyle bir ihtiyaç hissetmişse, sevgiden kaynaklanmıştır. Sitem etme ihtiyacı duymuştur. Bu bir kavga değildir, ayrışma, küsüşme değildir. Yadırganacak, büyütecek bir tarafı yoktur. Arınç’ın da Erdoğan’ın da sözleri ortadadır. Sözlerin isabetli olmadığını söylemek bana düşmez” değerlendirmesini yaptı. herkese ücretsiz! Can Dündar’ın Yükselen Bir Deniz Cumhuriyet; belgesel DVD’si (Birinci Bölüm), Genç Cumhuriyet’in Türkiye’si Kronoloji Kitabı ve La Turquie Kemâliste; Kemal’in Türkiye’si tanıtım fasikülü, Gönderim bedeli olan ¨ 6.90 ; kitap, DVD ve fasikülünüzün teslimi sırasında Aras Kargo görevlisine kapıda ödenecektir. üz yüze söyleseydi’ Çelik, “Kol kırılır yen içinde mi kalır” sorusuna ise “11 yıldır iktidardayız. Bu kadar geniş bir camia içinde tartışma olur, fikir ayrılıkları, sitem olur. Bir bakan bir genel başkan ters de düşebilir. Sayın Başbakan ile tartışırız. Bu olması gereken bir şey, ortak akıldan söz ediyorsanız. Arınç bunu Başbakan ile yüz yüze söyleseydi daha iyi olurdu” yanıtını verdi. Çelik, açıkmalarına şu şekilde devam etti: “Sayın Başbakan’ın terör yuvası haline gelmiş evlerle ilgili hassas olması kastediliyorsa bu valinin görevidir. Bütün evlere tek tek gideceğiz, kapılarını çalacağız, evlilik cüzdanları yoksa eğer kanunda bir şey suç değilse, o serbesttir. Anayasada yasalarda bulunmayan bir yetkiyi vali de kullanamaz, Başbakan da kullanamaz. Hukuk devleti bunu gerektirir. ‘Y HEDİYE Tanıtım Özel Sayısı Kemal’in Türkiyesi Can Dündar’ın sunumuyla yeni baskı, yakın dönem Türkiye’sinin günümüz uzmanlarınca değerlendirildiği, yıllar süren çalışmalar sonucunda hazırlanmış bir koleksiyon eser. Bugünün Bilgileri ile Can Dündar Yükselen Bir Deniz Cumhuriyet Hürriyetin Kâbesi DVD’si ( 1. Bölüm ) Genç Cumhuriyet’in Türkiye’si Kronoloji kitabı 1923 – 1948 yılları arasında Türkiye’de gerçekleşen olayları fotoğraflar ile sayfalarında barındıran çarpıcı bir kitap. Atatürk'ün zihninde Cumhuriyet projesinin doğuş hikayesinin anlatıldığı, mutlaka seyredilmesi gereken benzersiz bir belgesel. ARAYAN HERKESE ÜCRETSİZ ! KÜLTÜR ÜRÜNLERİ DANIŞMA HATTI 0212 www.kemalinturkiyesi.com 4401434
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle