17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 KASIM 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ağaç dikme şenliğinde Eymir Gölü’nün ODTÜ’den koparılmak istenmesine tepki: 5 ODTÜ’nün ayrılmazı Fotoğraflar: SİNAN TARTANOĞLU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ Eymir Gölü Şenliği ve Ağaç Dikme Bayramı’nda konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar, AKP’den gelen Eymir Gölü’nün halka kapalı olduğuna ilişkin açıklamaları, “Eymir Gölü halka açıktır. Sadece araç trafiğine kısıtlıdır. ODTÜ devraldığı araziyi ve gölü hiçbir şekilde rant aracı olarak görmemiştir. Eymir Gölü ODTÜ doğasının ayrılmaz bir parçasıdır” diyerek yanıtladı. ODTÜ’deki ağaç katliamının ardından kampusta yapılan ağaç dikiminin ardından ikinci ağaç dikim şenliği Eymir Gölü’nde yapıldı. Şenliğe binlerce öğrenci, akademisyen mezun katıldı. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar da şenliğe katılarak bir konuşma yaptı. Acar konuşmasında, Eymir Gölü’nün de ODTÜ bünyesinden koparılmaya çalışılmasına sert sözlerle tepki gösterdi. Ağaç sevgisinin ODTÜ kimliğinin bir parçası olduğunu söyleyen Acar, “ODTÜ olarak koruduğumuz tescilli ODTÜ ormanı, arazimizin yüzde 80’inden fazlasıdır. ODTÜ devraldığı araziyi ve gölü hiçbir şekilde rant aracı olarak görmemiştir” dedi. Acar şunları söyledi: “Eymir Gölü’nü titizlikle korumasaydın ne olurdu diyenler, Mogan Gölü’ne baksınlar. Oradan hoşlananlar Mogan’ı kullansınlar. Bazı basın yayın organları karalama kampanyası başlattı, ‘Eymir halka kapalı, rant elde ediliyor’ diye. Eymir Gölü halka açıktır. Sadece araç trafiğine kısıtlıdır. Ben dahil kimse giremez. ODTÜ’nün Eymir Gölü’nde işlettiği hiçbir restoran yoktur. Bu eleştirilerin hedefi bellidir. ODTÜ’yü itibarsızlaştırmaktır ve Eymir Gölü’nü ODTÜ korumasından çıkarmaktır. Eymir Gölü’nü korumaya devam edeceğiz. Bugün 8 bin fidan dikeceğiz. Bugünle birlikte 13 bin ağaç dikmiş olacağız. Hedefimiz 300 bin ağaç dikmek.” Acar’ın konuşmasının ardından Ankaralılar ağaç dikme alanına koştu. Şenliğin ardından alanda gelenek olan sandviç ve ayran dağıtıldı. Ağaç dikimi sırasında “Her yer ODTÜ, her yer direniş” sloganı atıldı. Ali’nin Nikâhını Kim Kıyacak? CHP kontenjanından RTÜK üyesi gazeteci arkadaşımız Ali Öztunç, geçen hafta CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner’in danışmanı Buket Görgülü ile nişanlandı. RTÜK üyeliği öncesinde uzun süre CHP’nin grup danışmalığını yapan Öztunç’un nişan töreninde çok sayıda CHP’li milletvekili, parti yöneticisinin yanı sıra, BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de vardı. Nişan yüzüklerini CHP Parti Meclisi üyesi Çetin Soysal taktı. Beşiktaş’tan belediye başkan adaylığına hazırlanan Soysal, Öztunç’a, “Nikâhı 29 Mart sonrasına bırak, Beşiktaş Belediye Başkanı olarak nikâhını ben kıyacağım” diye takıldı. Her ne kadar Öztunç, “Ben Çankaya bölgesindeyim, nikâhı Çankaya Belediye Başkanı kıyar” dese de çevresindeki çok sayıda “aday adayı”, nikâhı kıymaya talip olduklarını açıkladı. BDP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı için adı geçen Sırrı Süreyya Önder, Soysal’a, “Beşiktaş için elini çabuk tut. Yoksa, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak nikâhı ben kıyarım” deyip, noktayı koydu. Ali Öztunç, taliplisi çok olunca nikâhı 29 Mart yerel seçimleri sonrasına bıraktı. Bakalım Ali’nin nikâhını kıymak kime kısmet olacak? Mucidinden ‘gece koşan beygir’ savunması... AKP’li kadın milletvekillerinin TBMM Genel Kurulu’na türbanla geldiği birleşimde CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, milletvekillerini şu sözlerle eleştirdi:“İnşallah şimdiden sonra ‘Benim maaşımı şans oyunlarından, Loto’dan, Toto’dan, İddaa’dan, yedi gün koşturduğunuz beygirlerden, içkiden alınan vergilerden ödemeyin’ dersiniz. Siz dinin emrinden bahsediyorsunuz. ‘Şans Topu’nu kim buldu mucitler? İçinizdeki mucit kim? ‘İddaa’yı kim buldu mucitler, kim? Beygirler iki gün koşuyordu, beygirleri yedi gün koşturuyorsunuz; yetmedi, bir de gece koşturuyorsunuz. Kumardan parayı kazanan kim? Siz değil misiniz? Bunlar siz değil misiniz?”Bu konuşmanın ardından gazeteciler de beygirlere yaptırılan bu “fazla mesai”nin nedenini, hangi düzene göre koşturulduklarını kuliste, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e sordu. Eker’e göre bu gayet “doğal”dı. Gerekçesini de yine beygirlerin “doğası”na bağlayıp, ekledi:“Koşmak, atların doğasında var. Asıl koşturmazsanız onlara zarar verirsiniz. Biz atları koşturarak hem onları koruyoruz hem de bütçeye gelir sağlıyoruz.” Üç genci hastanelik eden 4 polis, 18 yıl hapis istemiyle yargıç karşısına çıkacak Bir yıl sonra dava açıldı HİLAL KÖSE Taksim İstiklal Caddesi’nde Mervan Kurt, Ahmet Usal adlı gençleri döverek yaralayan ve Murat Şalcı adlı gencin beyin kanaması geçirmesine neden olan 4 polis memuru hakkında, olaydan yaklaşık bir yıl sonra dava açıldı. Orantısız güç kullandıkları belirtilen sanık polisler, “basit kasten yaralama” ve “hayati tehlike doğuracak şekilde kasten yaralama” suçlarından, İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıkacak. Üç genç, 7 Haziran 2012’de sivil poliler tarafından dövülmüş, olay caddedeki MOBESE kameralarına yansımıştı. Beyin kanaması geçiren Murat Şalcı, 5 gün boyunca hastanede tedavi görmüştü. Ancak, olayın hemen ardından dövülen gençler hakkında polise direnme davası açıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 4 polis memuru hakkında hazırlanan iddianamede, “Zor kullanma sırasında, şüpheliler orantısız güç kullanarak Ahmet Uysal ve Mervan Kurt’u basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde, Murat Şalcı’yı ise hayati tehlike doğuracak ölçüde yaraladıkları anlaşılmıştır” denildi. Savcı, polislerin toplam 7 yıldan 18 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi. Gençlere açılan dava ise İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Avukatı Gülizar Tuncer, gençlerin yargılandığı davayı, tesadüfen dosyaya baktıklarında öğrendiklerini söyleyerek “İlk duruşma yapılmıştı. Şikâyetçi polisler dinlenmişti. Sonraki duruşmaya katıldık. Yargıcın beklemediğimiz tepkisiyle karşılaştık. Duruşma boyunca ‘Kesin, size söz vermedim’ diyerek azarladı” dedi. Tuncer şöyle devam etti: “Son dönemde de polislerin mağdurlardan şikâyetçi olmasıyla, yargının da taraflılığı sayesinde, bir yıldırma politikasına dönüştürülecek biçimde öncelikle mağdurlara dava açılıyor. Yargı da böylece işkence suçuna ortak oluyor.” Gezi eylemlerinde öldürülen 3 gencin aileleri Mersin’de buluştu Vekilime ‘konfor’ lazım! TBMM’nin klasik mimari yapısıyla uyuşmayan ve bu nedenle çirkin bir görüntüye neden olan yeni hizmet binasının 2014 yılında hizmete girmesi bekleniyor. Milletvekillerinin makam odalarının yaklaşık 3 kat büyüyeceği yeni hizmet binası, milletvekilleri “rahat etsin” diye son teknolojiyle donatıldı. 550 milletvekili odasının yanı sıra 9 büyük komisyon salonu ve 550 kişilik büyük bir konferans salonundan oluşan akıllı binada, yemekhaneler ve dinlenme alanları da bulunuyor. Yeni hizmet binasının kaba inşaatı ve iç dekorasyonu geçen ayın başında sona erdi. Fiilen inşaatının tamamlandığı akıllı binanın sistemleri özellikle son 2 haftadır ilginç bir yöntemle test ediliyor. Sabah saatlerinden akşam geç saatlere kadar bina içindeki tüm ışıkların boş yere yanmasının maliyeti bir yana, kaloriferlerin en yüksek derecede yakılmasının da tek bir nedeni var, “Bina açılınca milletvekillerinden şikâyet gelmesin.” Milletvekillerine verilecek makam odalarının tek tek kontrol edildiğini, herhangi bir sorun olup olmadığının araştırıldığını söyleyen bir TBMM bürokratı, hizmete açıldıktan sonra herhangi bir aksilik yaşanmaması için binanın uzun bir süre tüm sistemlerinin çalıştırılacağı ve kontrollerinin yapılacağı bilgisini verdi. Her gün yüz binlerce kişinin kullandığı Marmaray bile yeteri kadar test edilmeden açılırken, milletvekili odalarının gecegündüz demeden “teste” tabi tutulması o bildik “asil mi önemlidir, vekil mi” sorusunu bir kez daha akla getirdi. Nitekim, egemenliğin “asıl” sahipleri, Marmaray’ın azizliği ile “deniz altında yürüyen ilk Türkler” unvanını alırken, rahatları ancak “ceylan derisi” koltukla sağlanan vekiller “üzülmesin” diye hiçbir fedakârlıktan kaçınılmıyor. ‘Binlerce Alim var’ MERSİN (Cumhuriyet) Gezi Parkı’nda ağaçların sökülerek yerine AVM yapılmak istenmesi üzerine başlayan direniş ve eylemler sırasında polis şiddeti sonucu yaşamlarını yitiren Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan’nın aileleri, Mersin’de düzenlenen etkinlikte bir araya geldi. Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, “Görüyorum ki benim binlerce Alim var, binlerce oğlum var” dedi. Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) düzenlediği “Gezi’de Gözüm Kaldı” adlı etkinlikte yaşamlarını yitiren üç gencin aileleri ile eylemler sırasında gözünü kaybeden Selim Polat bir araya geldi. Buluşmaya SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, CHP milletvekili Aytuğ Atıcı ve yazar Temel Demirer’in yanı sıra yüzlerce Mersinli katıldı. Etkinlik Gezi olaylarını anlatan film gösterisiyle başladı. Söz alan SDP Genel Başkanı Turan, “Saat o eski saat değil artık. Gezi’den öncesi ve Gezi’den sonrası var” dedi. Gezi olaylarında gözünü kaybeden Selim Polat da, “Herkes özgürce yaşasın diye Gezi’de canımızı, gözümüzü bıraktık” dedi. Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert, “Medeniyet başbakanın da yaptıklarından dolayı yargılanabilmesidir” derken Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, “20 Kasım’da Ali İsmail Korkmaz’ın katillerinin yargılanacağı davaya herkesi bekliyorum. Konuşacak çok şey var ama boğazım düğümleniyor” dedi. Ahmet Atakan’ın babası Ali Atakan da, “Evladımla gururluyum. Biz boyun eğmedik, boyun eğenlerin hepsi yobazdır” dedi. Etkinlik, Grup Praksis ve ardından Suavi konseriyle sona erdi. Yargı suça ortak Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı [email protected] Atakan’ın ölümünde yeni EN ÇOK ŞİKÂYET CEZAEVLERİNDEN ANKARA (AA) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na en çok cezaevleri ile ilgili sorunlar iletildi. 1 Ekim 201216 Eylül 2013 tarihleri arasında komisyona 2 bin 338 başvuru yapıldı. Yüzde 46 oranıyla cezaevlerine ilişkin sorunlar en çok başvuru konusunu oluştururken yüzde 18 oranıyla yargıya ilişkin sorunlar ikinci sırada yer aldı. Üçüncü sırada da yüzde 4 oranıyla askerlikle ilgili şikâyetler yer aldı. Komisyona, askerlik sırasında kötü muamele ve işkence konusunda 34, askerde şüpheli ölümler konusunda 19, cezaevinde kötü muamele konusunda 61, işkence konusunda 8, güvenlik güçlerinin kötü muamelesi konusunda 9, işkence konusunda 4 ve gözaltında ölüm konusunda 2 şikâyet dilekçesi geldi. görüntüler ortaya çıktı Haber Merkezi Hatay’da 10 Eylül’de düzenlenen gösterilerde polisin müdahalesi sonucu yüksekten düşerek yaşamını yitiren Ahmet Atakan’ın ölümüyle ilgili yeni görüntüler ortaya çıktı. Atakan’ın ağabeyi Süleyman Atakan bölgedeki esnafa ait güvenlik kameraları ve gösterilere müdahale eden polis araçlarından çekilen görüntüleri sosyal medyadaki hesaplarından paylaştı. Ahmet Atakan’ın ölümünden 10 dakika öncesine ait görüntülerde, sokağa giren polisin Akrep tabir edilen zırhlı aracından sağasola ve havaya gaz bombaları atılıyor. Görüntüde sokağa iki Akrep aracının girdiği, arkada bulunan aracın kamerasından elde edilen görüntülerde Atakan’ın yere düştüğü görülüyor. Araçtaki polisler bir kişinin yere düştüğünü anons etmelerine karşın öndeki polis aracından rasgele gaz bombaları atılmaya de Vicdan nöbetinde 23. hafta İstanbul Haber Servisi İş kazalarında yaşamını yitirenlerin ailelerinin her ayın ilk pazar günü Galatasaray lisesi önünde gerçekleştirdiği “Vicdan ve adalet nöbeti”nin 23.’sü gerçekleştirildi. İş kazalarında yaşamını yitirenlerin aileleri bu ay “Vicdan ve adalet nöbeti”ni Van depreminde yıkılan Bayram Otel enkazında kalan gazeteciler ve çalışanlar için gerçekleştirdi. Galatasaray Lisesi önünde aileler, yere de iş kazalarında yaşamını yitirenlerin resimlerinin bulunduğu dövizler bıraktı. Yaşamını yitiren işçilerden Hasan Akhun’un annesi Nafiye Akhun, ekim ayında 108 işçinin iş kazalarında yaşamını yitirdiğini, ölüm nedeninin ise çalışanların hayatının işverenlerce kıymetsiz olarak görülmesi ve denetimsizlik olduğunu söyledi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) vam ediyor ve ortalık gaza boğuluyor. Yoğun gaz bulutu nedeniyle Ahmet Atakan’ın düştüğünü geç fark eden yurttaşlar koşuşturarak yardım istiyor ancak gaz nedeniyle olay yerine yaklaşamıyor. Görüntülerin sonunda Ahmet Atakan’a müdahale eden bir hemşirenin ses kaydına yer veriliyor. Atakan hastaneye getirildiğinde yoğun gaz kokusu nedeniyle müdahale etmekte güçlük çektiklerini belirten hemşire, “Biber gazı kokusu çok fenaydı, gözlerimizi açamadık. Bizim gözlerimize parfüm sıkıldı. Bildiğiniz, evde kullanılan parfümü gözlerimize sıktık. O daha fazla yakmıyor mu? Ama o rahatlattı bizi. Çok fenaydı” ifadelerini kullanıyor. Görgü tanıkları Atakan’a gaz bombası isabet etmesiyle düştüğünü kaydederken İçişleri Bakanı Muammer Güler, o sırada polisin müdahalede bulunmadığını savunmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle